şin ehli olan kişiye verilmesi ile ilgili dinî, geleneksel veya uluslararası kabul görmüş birçok şey okumuş olabilir veya ufak bir internet taraması ile bulabilirsiniz. Son dönemde hemen her alanda, ehli olmayan bireylerin, firmaların altından kalkabilmeyi umarak el attığı yığınla çalışmanın hüsranla sonuçlanması da bundan değil mi hep. Hâlbuki birey veya firma sabretse, daha çok çalışsa, günün birinde öykündüğü o ehillerden biri olup çıkacak.
Piyasaya giriş yaptığı dönemde, kendi halinde bir aksiyon macera oyunu olur gözüyle baktığımız Assassins Creed, Ubisoftun Kervan yolda düzülür mantığından hareketle yapımı göz kamaştırıcı bir seri haline getirmesi çok değil, dört senelik bir maziye sahip bildiğiniz gibi. Yapımın fanatikleri arasına her geçen gün bir yenisi ekleniyor ve yönettiğimiz karizmatik karakterler, tarihî akışı adam gibi aktaran oyun sistemi sayesinde Ubisoft, bu tarz bir oyun konusunda ne kadar ehil olduğunu hava atarcasına gösteriyor her yeni AC oyununda. Lafı çok uzatmadan incelemeye geçeceğim ama seride kilit noktada yer alan bu oyun için hikâyeden bahsetmeyeceğim, o yüzden spoiler yemekten korkmadan incelemeyi rahatlıkla okuyabilirsiniz.
Zeyneeep! Nerden buldun bunu?
Assassins Creedi oynarken, çevredeki bazı insanların Türkçe konuşmasını duyduğumuzda dumura uğrayıp, her muhabbette konusunu açar olmuştuk. O zamanlar camilere tırmanıp, aşağı süzülürken içimden geçirdiğim bir şeydi acaba oyun Türkiyede geçse nasıl olurdu diye. Şimdi bu içimden geçen şeyi bizzat oynayabiliyorum, zira adamımız Ezio, yolun onu ***ürdüğü yere giderken son durağının İstanbul olduğunu anlar ve 60ına merdiven dayamışken tüm bilgeliği, kudreti ve karizmasıyla İstanbul sokaklarını arşınlamaya başlar.
İstanbulun 1500lü yıllardaki halinin bir yansımasını yaşadığımız yapımda Ayasofya Camiinden, Galata Kulesine kadar birçok yapı gayet hoş bir şekilde modellenmiş. Sokakta dolanırken etrafa baktığınızda, belgesel izliyormuş hissine kapılmamanız hakikaten zor. Yalnız önceki oyunlarda bulunmayan bir sis efekti yüzünden şehri boydan boya tam anlamıyla göremeyebilirsiniz. Ne akla hizmet eklendiyse bu sis, hiç hoş durmamış. Neyse bu konulara teknik detay kısmında biraz giydireceğim zaten. Ne olursa olsun yine de şehrin İstanbul seçilmesi ve net olarak atamız konumundaki tarihî şahsiyetleri oyunda gerçeğe uygun modellenmiş bir şekilde görmenin verdiği haz bambaşka.
Oyunda, Assassins Creed: Brotherhooddan bildiğimiz birçok yetenekle devam edip, bunlara ek olarak gelen yeni silahları da düşmanlara karşı kullanabiliyoruz. Yeniliklerden ilki, Osmanlı usulü hidden blade olan hookblade. Hookblade, bildiğimiz hidden bladein kancalı versiyonu ve evlerin damlarında bulunan ipli bağlantı noktaları arasında hızlıca geçmemizi sağlıyor. Düşmanlara çelme takıp düşürme ve depar atarken birilerinin üstünden zıplamayı da yine bu aletle rahatlıkla yapabiliyoruz. Bir diğer yenilik ise silah seçme sistemi. Şöyle ki, birincil silahınız kılıç, ikincil silahınız da zehirli ok olabilir, bu sayede atanmış tuş sayesinde dövüşlerde anlık olarak bu ikincil silahı kullanıp düşmanınızı etkisiz hale getirebilirsiniz. Seçtiğiniz ikincil silah, oyunda biraz ilerledikten sonra bomba bile olabiliyor, nasıl mı?
Bomba imalatı oyundaki savaş sistemindeki en büyük yenilik olarak geliyor. Seçtiğiniz barındırıcı, barut tipi, etki maddesi bileşimini istediğiniz gibi ayarlayıp, ilk etapta üç farklı özellikli, üçer tane bomba taşıyabiliyorsunuz. Ürettiğiniz bombalar katliam yapma, düşmanın dikkatini dağıtma, kendinizi kısa süreli görünmez kılma amaçlı da olabilir. Bomba bir yenilik evet ancak zaten hareket kabiliyeti yüksek ve kombocu bir karakter kontrol ediyor oluşumuz, yakın dövüşlerde bize yeterince rahatlık sağlarken, bombalar ile bu rahatlık, yerini tembelliğe pek güzel bırakabiliyor. Yani karşımızda grup halinde duran düşmana tekme tokat dalmak yerine kafalarına şarapnelli bir bomba salladınız mı işleri bitiyor. Şehir içinde dağıtılmış vaziyette olan bomba imalat mekânları ve Assassin mekânları içerisinde, malzemenize göre üretiminizi gerçekleştirip, envanterinize ekleyebilirsiniz bu bombaları.
Önceki iki oyunda şehirde deli gibi koştururken pek de sık rastlamadığımız hazine sandıkları, bu oyunda adım başı karşımıza çıkıyor, bir farkla. Birçoğunun içerisinde artık ümit ettiğimiz gibi para değil barut veya bilumum bomba malzemesi çıkıyor. Yenilik güzel bir şey fakat her tarafta yığınla barut bulmak, oyunun zoraki bomba kullandırma eylemi gibi algıladım, bunu pek beğendiğim söyleyenemez. Paraya ihtiyacınız olduğunda bahsettiğim malzemeleri de rahatlıkla okutabiliyorsunuz ama aklınızda bulunsun. Okutmak deyince aklıma geldi, şehirde yine kapalı olan dükkânlar var ve elimizde yeterince Akçe olunca onları açabiliyoruz. Yine bir farkla, bu sefer açtırdığımız her dükkândan sonra aranma seviyemiz artıyor. Brotherhooddaki anlaşılmaz ve uygulaması zor dükkan görevlerinin yerinde de yeller esiyor, isabetli olmuş.
Piyasaya giriş yaptığı dönemde, kendi halinde bir aksiyon macera oyunu olur gözüyle baktığımız Assassins Creed, Ubisoftun Kervan yolda düzülür mantığından hareketle yapımı göz kamaştırıcı bir seri haline getirmesi çok değil, dört senelik bir maziye sahip bildiğiniz gibi. Yapımın fanatikleri arasına her geçen gün bir yenisi ekleniyor ve yönettiğimiz karizmatik karakterler, tarihî akışı adam gibi aktaran oyun sistemi sayesinde Ubisoft, bu tarz bir oyun konusunda ne kadar ehil olduğunu hava atarcasına gösteriyor her yeni AC oyununda. Lafı çok uzatmadan incelemeye geçeceğim ama seride kilit noktada yer alan bu oyun için hikâyeden bahsetmeyeceğim, o yüzden spoiler yemekten korkmadan incelemeyi rahatlıkla okuyabilirsiniz.
Zeyneeep! Nerden buldun bunu?
Assassins Creedi oynarken, çevredeki bazı insanların Türkçe konuşmasını duyduğumuzda dumura uğrayıp, her muhabbette konusunu açar olmuştuk. O zamanlar camilere tırmanıp, aşağı süzülürken içimden geçirdiğim bir şeydi acaba oyun Türkiyede geçse nasıl olurdu diye. Şimdi bu içimden geçen şeyi bizzat oynayabiliyorum, zira adamımız Ezio, yolun onu ***ürdüğü yere giderken son durağının İstanbul olduğunu anlar ve 60ına merdiven dayamışken tüm bilgeliği, kudreti ve karizmasıyla İstanbul sokaklarını arşınlamaya başlar.
İstanbulun 1500lü yıllardaki halinin bir yansımasını yaşadığımız yapımda Ayasofya Camiinden, Galata Kulesine kadar birçok yapı gayet hoş bir şekilde modellenmiş. Sokakta dolanırken etrafa baktığınızda, belgesel izliyormuş hissine kapılmamanız hakikaten zor. Yalnız önceki oyunlarda bulunmayan bir sis efekti yüzünden şehri boydan boya tam anlamıyla göremeyebilirsiniz. Ne akla hizmet eklendiyse bu sis, hiç hoş durmamış. Neyse bu konulara teknik detay kısmında biraz giydireceğim zaten. Ne olursa olsun yine de şehrin İstanbul seçilmesi ve net olarak atamız konumundaki tarihî şahsiyetleri oyunda gerçeğe uygun modellenmiş bir şekilde görmenin verdiği haz bambaşka.
Oyunda, Assassins Creed: Brotherhooddan bildiğimiz birçok yetenekle devam edip, bunlara ek olarak gelen yeni silahları da düşmanlara karşı kullanabiliyoruz. Yeniliklerden ilki, Osmanlı usulü hidden blade olan hookblade. Hookblade, bildiğimiz hidden bladein kancalı versiyonu ve evlerin damlarında bulunan ipli bağlantı noktaları arasında hızlıca geçmemizi sağlıyor. Düşmanlara çelme takıp düşürme ve depar atarken birilerinin üstünden zıplamayı da yine bu aletle rahatlıkla yapabiliyoruz. Bir diğer yenilik ise silah seçme sistemi. Şöyle ki, birincil silahınız kılıç, ikincil silahınız da zehirli ok olabilir, bu sayede atanmış tuş sayesinde dövüşlerde anlık olarak bu ikincil silahı kullanıp düşmanınızı etkisiz hale getirebilirsiniz. Seçtiğiniz ikincil silah, oyunda biraz ilerledikten sonra bomba bile olabiliyor, nasıl mı?
Bomba imalatı oyundaki savaş sistemindeki en büyük yenilik olarak geliyor. Seçtiğiniz barındırıcı, barut tipi, etki maddesi bileşimini istediğiniz gibi ayarlayıp, ilk etapta üç farklı özellikli, üçer tane bomba taşıyabiliyorsunuz. Ürettiğiniz bombalar katliam yapma, düşmanın dikkatini dağıtma, kendinizi kısa süreli görünmez kılma amaçlı da olabilir. Bomba bir yenilik evet ancak zaten hareket kabiliyeti yüksek ve kombocu bir karakter kontrol ediyor oluşumuz, yakın dövüşlerde bize yeterince rahatlık sağlarken, bombalar ile bu rahatlık, yerini tembelliğe pek güzel bırakabiliyor. Yani karşımızda grup halinde duran düşmana tekme tokat dalmak yerine kafalarına şarapnelli bir bomba salladınız mı işleri bitiyor. Şehir içinde dağıtılmış vaziyette olan bomba imalat mekânları ve Assassin mekânları içerisinde, malzemenize göre üretiminizi gerçekleştirip, envanterinize ekleyebilirsiniz bu bombaları.
Önceki iki oyunda şehirde deli gibi koştururken pek de sık rastlamadığımız hazine sandıkları, bu oyunda adım başı karşımıza çıkıyor, bir farkla. Birçoğunun içerisinde artık ümit ettiğimiz gibi para değil barut veya bilumum bomba malzemesi çıkıyor. Yenilik güzel bir şey fakat her tarafta yığınla barut bulmak, oyunun zoraki bomba kullandırma eylemi gibi algıladım, bunu pek beğendiğim söyleyenemez. Paraya ihtiyacınız olduğunda bahsettiğim malzemeleri de rahatlıkla okutabiliyorsunuz ama aklınızda bulunsun. Okutmak deyince aklıma geldi, şehirde yine kapalı olan dükkânlar var ve elimizde yeterince Akçe olunca onları açabiliyoruz. Yine bir farkla, bu sefer açtırdığımız her dükkândan sonra aranma seviyemiz artıyor. Brotherhooddaki anlaşılmaz ve uygulaması zor dükkan görevlerinin yerinde de yeller esiyor, isabetli olmuş.
