Bilgisayar Hakkinda Herşey

ZoRRoKiN

Özel Üye
7 Ağu 2005
2,149
374
WORLD
B​
İLGİSAYARIN TARİHİ

Bilgisayarın tarihi 2000 yıl kadar önce abaküsün icadıyla başladı.Hepimizin ilkokuldan tanıdığı abaküs, tahta bir çerçeveye takılı çubuklardan ve bu çubuklara geçirilmiş boncuklardan oluşuyor. Bu boncukların sağa sola ettirilmesiyle, kullanıcı temel
kuralları kullanarak dört işlem problemlerini çözebiliyordu. Abaküsün pek çok farklı çeşidi var ve soroban adı verilen Japon abaküsleri Japonya’da ve Uzak Doğu’da bazı bölgelerde esnaf tarafından hala kullanılıyor.
Tarihten ilginç bir gerçek:12 Kasım 1946’da ABD ordusu Gazetesi sponsorluğonda Tokyo’da bir müsabaka düzenlendi. Hız ve doğruluğun test edildiği, japon abaküsünü bir Japon’un ve elektrikli hesap makinesini kullanan bir Amerikalı’nın yarıştığı bu müsabakayı abaküs kazandı!
Dünyanın en küçük abaküsü, 1997’de IBM Laboratuarı’ndan James Gimzewski tarafından geliştirildi. Bu moleküler abaküs, mikroskobik bir yiv boyunca hareket ettirilebilen 10 karbon 60 atomundan oluşuyor.
İlk sayısal mekanik hesap makinesi, 1642’de Blaise Pascal tarafından geliştirildi. Pascal, toplama işlemi yapabilen bu makineyi vergi tahsildarı olan babasına yardımcı olmak için tasarlamıştı.1672’de Gottfried Wilhelm von Leibniz daha gelişmiş bir hesap makinesi icat etti. Bu makine toplama ve çarpma yapabiliyordu. Pascal hesap makinesini vergi memuru olan babasına yardımcı olmak için geliştirmişti. Pascal ve Leibniz’in prototipleri pek fazla bir yerde kullanılmadı ve o dönemde bu makinelere tuhaf şeyler olarak bakıldı. Bir yüzyıl kadar sonra Thomas de Colmar, toplama, çıkarma, çarpma, bölme işlemlerini yapabilen ilk başarılı mekanik hesap makinesini icat etti. Bunu, başka mucitler tarafından geliştirilen daha da gelişmiş masaüstü hesap makineleri izledi. 1890’lı yıllarda şu gelişmeler sağlandı:
-Kısmi sonuçların toplanması
-Eski sonuçların depolanması ve otomatik olarak yeniden girilmesi (bir hafıza işlevi)
-sonuçların yazdırılması
Bunların hepsi elle ayarlamayı gerektiriyordu ve bu özelliklerin geliştirilmesindeki temel amaç, ticari kullanım alanlarıydı.
Thomas de Colmar’ın hesap makinesi, ticari uygulamaları yüzünden büyük ilgi gördü ve onu başka mucitler de izledi.
BABBAGE’N​
İN ÇAĞI

İngiliz mucit Charles Babage, genellikle ilk otomatik dijital bilgisayarı ortaya atan kişi olarak kabul edilir.1830’lu yıllarda Babbage kendi hesaplamalarına dayanarak aldığı kararlara göre temel matematiksel işlemleri kullanmayı hedefleyen, analitik makine (analitical engine) adını verdiği mekanik bir cihaz planladı. Babbage’nin planları modern dijital bilgisayarların temel öğelerinin çoğunu içeriyordu.
Bu makinenin planları, 50 basamağa kadar rakamlarla çalışabilmek ve bir 1.000 basamak civarında bir depolama kapasitesine (bellek) sahip olacak şekilde tasarlanmıştı. Yerleşik işlemlerin modern genel amaçlı bilgisayardaki her şeyi içermesi öngörülüyordu; buna, komutların sadece programlandıkları sıraya değil, herhangi bir sırayla çalıştırılmasını sağlayan “koşullu denetim aktarımı yeteneği” de dahildi.
Analitik makine delikli kartları (punched card) kullanacaktı ve bu sayede farklı okuma istasyonlarından makineye giriş yapılabilecekti. Makinenin buhar gücüyle otomatik olarak çalışacağı ve sadece bir kişiye gerek duyacağı öngörülmüştü.
Ancak Babbage’in cihazı asla tamamlandı ve bir yüzyıl kadar sonra Babbage’in notları yeniden keşfedilene kadar unutuldu. Ancak analitik makinesinin planları ve prensipleri, Babbage’in “Bilgisayarın Babası” payesini almasına yetti. Meraklısı için küçük bir not düşeyim: “Mekanik bilgisayarlar yüzyıl kadar önce gelseydi ne olurdu” diye merak edenler, William Gibson ve Bruce Starling’in birlikte yazdığı “The Difference Engine” isimli k,tabı edinebilir. Kitabın ayrıntıları için www.amazon.com adresinde arama yapabilirsiniz. Maalesef bu kitap henüz Türkçe’ye çevrilmedi. Babbage’in Analitical Engine’den önce tasarladığı Difference Engine (fark makinesi) adını verdiği mekanik cihaz. 20 basamak kapasitesinde ve matematik problemlerini çözebilecek bir cihaz olması tasarlanmıştı. Babbage’in döneminden oldukça sonra,1991’de gerçekleştirilen bir projede tamamlanan bir fark makinesi, çalışır hale getirildi ve Londra Bilim Müzesindeki yerini aldı. 1850 ve 1900 arasında matematiksel fizik alanında büyük gelişmeler yaşandı; bunun sonucunda gözlemlenebilir dinamik olayların çoğunun diferansiyel denklemler tarafından tanımlanabileceği keşfedildi (yani olaylarının çoğu bir denklemle ölçülebilir veya tanımlanabilir). Neticede, bu denklemlerin hesaplanmasının kolaylaşması büyük önem kazandı. Buhar gücünün kullanımı, üretimin, taşımacılığın ve ticaretin gelişmesini sağladı ve pek çok mühendislik başarısının yaşandığı bir dönemi başlattı. Demir yollarının, buharlı gemilerin, tekstil fabrikalarının ve köprülerin yapılması için gereken, ağırlık merkezi, eylemsizlik momenti, gerilim dağılımı gibi değerlerin hesaplanabilmesi içim diferansiyel hesaplamalara ihtiyaç arttı. Bir buhar kazanından elde edilen gücün hesaplanması bile matematiksel entegral hesabını gerektiriyordu. Bu yüzden, çok sayıda tekrarlanan hesaplamalar yapabilecek bir makineye duyulan ihtiyaç daha arttı.
NÜFUS SAYIMI VE IBM​
ABD’de nüfusun giderek artması ve her nüfus sayımında daha fazla soru sorulması, toplanan verilerin değerlendirilmesini giderek daha uzun bir işlem haline getiriyordu. İşleme metotlarında bir gelişim sağlanmadıkça, 1890 nüfus sayımı verilerinin 1900 sayımından önce değerlendirilemeyeceği anlaşıldı. (Bu arada bizim nüfus sayımının sonuçları ne zaman gelir acaba?). 1890 ABD genel sayımındaki verilerin değerlendirilmesine yardımcı olacak veri işleme ekipmanı ihalesini, Herman Hollerith kazandı. Hollerith, insan müdahalesi gerekmeden kartlara delinerek kodlanmış bilgileri otomatik olarak okuyabilen cihazlar geliştirdi. Bu sayede, okuma hataları önemli ölçüde azaldı, iş akışı arttı ve daha da önemlisi delikli kartlar (punch card) yığınlar halinde kullanılarak neredeyse sınırsız kapasitede bir depolama elde edilebiliyordu. Ayrıca farklı kart yığınlarında farklı problemler depolanarak, bunlara gerek duyulduğunda erişim sağlanabiliyordu. Hollerith’in firması, Hollerith Tabulating Company, 1914’te kurulan Calculating-Tabulating-Recording (C-T-R) isimli firmayı oluşturan üç firmadan biri oldu. C-T-R’ın adı 1924’te IBM olarak değişti. Bu avantajlar diğer firmaları da cezbetti ve IBM, Remington, Borroughs ve başka firmalar tarafından delikli kartlar kullanan bilgisayarlar geliştirildi. Bu bilgisayarlar, elektrik gücü mekanik hareket tarafından sağlanan (örneğin, bir besleme makinesinin pedalının çevrilmesi) elektro-mekanik cihalardan yararlanıyordu. Bu tür sistemlerin becerileri şunlardı:
-Belirli bir sayıda kartın otomatik olarak beslenmesi
-Toplama, çarpma ve sıralama
-sonuçların kartlara delinerek kodlanması Günümüzün bilgisayarlarıyla kıyaslandığında, bu makineler son derece yavaştı;genellikle dakikada 50-220 arasında kartı işleyebiliyorlardı ve her kart yaklaşık 80 desimal sayı (karakter) alabiliyordu. Ancak o zaman için, delikli kartlar son derece büyük bir atılımdı. Giriş/çıkış (I/O) işlemleri ve büyük ölçekli bellek depolaması için bir imkan sağladılar. İlk kullanımlarından sonra 50 yıldan daha uzun bir süre boyunca, kart delme makineleri dünyadaki ticari ve bilimsel amaçlı bilgiişlem işlemlerinin büyük bir kısmını gerçekleştirdiler.
ELEKTRON​
İK DİJİTAL BİLGİSAYARLAR

Amerikalı matematikçi ve fizikçi John v. Atanasoff, ilk elektronik dijital bilgisayarı geliştiren kişi olarak tarihe geçti. Bu bilgisayarı 1939-1942 arasında öğrencisi Clifford E. Berry’nin yardımıyla tamamladı ve Atanasoff-Berry Computer (ABC) adını verdi. Bu bilgisayarda vakum tüpleri kullanılıyordu ve fizikte kullanılan lineer denklem gruplarını çözmek için geliştirilmişti. Atanasoff’un bilgisayarı hakkında daha fazla bilgiyi şu adreste bulabilirisiniz:
http//www.scl.ameslab.gov/ABC/
İkinci Dünya Savaşı’nın başlaması, özellikle askeri alanda büyük bir bilgisayar kapasitesine ihtiyaç doğurdu. Yeni geliştirilen silahlar için menzil tablolarına ve diğer temel verilere gerek duyuluyordu. 1942’de John P. Eckert, John W. Mauchly ve pennsylvania üniversitesi Elektrik mühendisliği’ndeki meslektaşları bu işi gerçekleştirebilecek yüksek kapasiteli bir elektronik bilgisayar geliştirmeye karar verdi. Bu makine ENIAC (Electrial Numerical Integrator And Calculator; elektrikli nümerik birleştirici ve hesaplayıcı) adıyla tanındı. Amerikan ordusu tarafından finanse edilen proje, 487.000 dolara mal oldu. Yani alabileceğiniz en pahalı bilgisayar bile bu fiyatın yanında kelepir kalır! ENIAC’ın nümerik “kelimeleri” 10 desimal basamaktan oluşuyordu ve 10 basamaklı iki sayıyı, her sonucu belleğinde depolanan bir çarpım tablosundan bularak, 300 işlem/saniye hızında çarpabiliyordu.
ENIAC, önceki kuşağa ait röleli bilgisayarlara göre 1000 kat daha hızlıydı. ENIAC’ta 18.000 vakum tüpü vardı, 167 metre kareyi kaplıyordu ve 180.000 Watt elektrik tüketiyordu. Bir kart okuyucuya/deliciye, 1 çarpıcıya, bir bölücü/karakök hesaplayıcıya ve 20 toplayıcıya sahipti. Bir programı oluşturan çalıştırılabilir komutlar, ENIAC’ın ayrı birimlerinde tutuluyordu; bunlar birbirine bağlanarak veri akışı için bir yol oluşturuluyordu. Bu bağıntıların ve önceden ayarlanmış işlev tablolarının sviçlerin her hesaptan sonra tekrar ayarlanması gerekiyordu. Bu bağıntı değiştirme tekniği son derece kullanışsızdı ve ancak biraz geniş bir bakış açısıyla ENIAC’ın programlanabilir olduğu söylenebilirdi. Her şeye karşın, tasarım amacını oluşturan belirli belirli programların çalıştırılmasında verimliydi.
ENIAC, ilk başarılı yüksek hızlı elektronik dijital bilgisayar olarak kabul ediliyor ve 1946 -1955 arasında kullanıldı. Ancak 1971’de ENIAC’ın temel dijital kavramlarının John V. Atanasoff’un 1930’da geliştirdiği bir bilgisayardan çalındığı iddiası ortaya atıldı (bu bilgisayardan az önce bahsettik). 1973’te mahkeme Atanasoff’un lehinde karar verdi ve ilk dijital bilgisayarın babasının atanasoff olduğunu açıkladı.
II.Dünya Savaşı’nın başlamasıyla ve gelişmiş uçaklar gibi çok sayıda saldırı aracının gelişmesiyle birlikte, bilgi işleme duyulan ihtiyaç da bir anda arttı. Uçaksavarlara bağlanmak üzere izleme ve nişan alma amaçlı röleli makineler daha da geliştirildi. Ancak, en büyük eksiklik kara ve deniz topları için “ateşleme tablolarının” bulunmamasıydı. Bu yüzden ABD’de üretilen ilk hesap makinelerinin amacı, bilimsel veya askeri problemleri tümüyle çözmek değil, Babbage’in Fark Makinesi (Difference Engine) gibi bu tabloları üretmekti.
İlk büyük ölçekli, genel amaçlı elektromekanik hesap makinesi Harvard Mark I geliştirildi. 1930’ların ortalarında Howard Aiken tarafından tasarlanan Mark I (ASCC adıyla tanınır), 1944 yılında Harvard Üniversitesi ve IBM işbirliğiyle üretildi. ABD Donanması tarafından sponsorluğu yapılan bu makinenin, matematiksel tabloların ve nevigasyon tablolarının öğelerini hesaplaması hedeflenmişti.Bu, depolanan program kullanan bir makine değildi, komutları içeren bir kağıt şerit tarafından idare ediliyordu.
Bu arada ilginç bir not düşelim.İlk bilgisayar bug’ının nerede görüldüğünü biliyor muydunuz? Bilgisayar terminolojisinde program hataları için kullanılan “bug” kelimesinin kökeni gerçekten bir böceğe dayanıyor! Harvard Üniversitesinde 1. Dünya Savaşı’ndan kalma geçici bir binada Mark II Bilgisayarı üzerinde çalışan programcı Grace Murray Hopper, ilk bilgisayar bug’ını (böceğini) bir rölenin içinde ölü bir halde buldu. Böceği aldı ve bilgisayarın kayıt defterine yapıştırdı, bundan sonra makine durduğunda (ki bu çok sık oluyordu), Howard Aiken’e “böcek ayıkladığını” (bildiğiniz, debugging) söylemeye başladı. Bu böcek, bugün Smithsonian İnstitution’ın Amerikan Tarihi Müzesinde duruyor.Bug ve debugging kavramları daha öncede kullanılmıştı. (belki de Edison tarafından), ancak bu kavramın bilgisayarlara ilk uygulanışı bu böcekle gerçekleşti.
ENIAC’ın başarısından etkilenen matematikçi John Von Neumann, 1945’de bir bilgisayarın son derece basit ve sabit bir fiziksel yapıya sahip olmasının gerektiğini açıklayan bir makale yayınladı. Bu makaleye göre, bilgisayar birimi üzerinde herhangi bir değişiklik yapılması gerekmeksizin, doğru programlanmış kontrolle her tür hesaplamanın yapılabilmesi gerekiyordu. Bu Macar asıllı Amerikalı matematikçi, ayrıca kuantum fiziği, mantık ve meteoroloji dallarına da önemli katkılarda bulundu. Özellikle Neumann’ın “Oyun Teorisinin” iktisat bilimi üzerindeki etkisi büyüktür. Von Neumann, pratik ve hızlı bilgisayarların nasıl tasarlanacağına ışık tuttu. Genel olarak, “depolanan program teknikleri” adı verilen bu düşünceler, yüksek hızlı dijital bilgisayarların temelini oluşturdu ve evrensel kabul gördü.
Depolanan program teknikleri, bilgisayar tasarım ve işlevlerinin pek çoğunu içeriyordu. Bu özellikler bir araya geldiğinde, son derece yüksek hızlı işlemlerin yapılması mümkün hale geliyordu. Saniyede 1000 işlemin ne anlama geldiğini düşünürsek bunun önemini daha iyi anlayabiliriz. Bir programdaki komutların arka arkaya girilmesi gerekseydi, hiçbir insan programcı bilgisayarı meşgul etmeye yetebilecek hızda komut giremezdi.
Bu yüzden, hesaplamaların nasıl yapılacağına bağlı olarak, çalıştırılan programın bazı kısımlarının (altprogram veya subroutine) defalarca kullanılması için bazı düzenlemelerin yapılması gerekir. Ayrıca bir hesaplama sırasında gerektiğinde komutların değiştirilebilmesi de son derece faydalı olur. Von Neumann, “koşullu kontrol aktarımı”adı verilen özel bir makine komutu tipi yaparak bu iki ihtiyacı karşılamayı başardı. Bu sayede, program dizisi herhangi bir noktada durdurulup tekrar başlatılabiliyor ve tüm komut programları verilerle aynı depolama biriminde saklanabiliyordu. Böylece, gerektiğinde komutlar da verilere benzer bir şekilde aritmetik olarak değiştirilebiliyordu.
Bu tekniklerin sonucunda, bilgiişlem ve programlama çok daha hızlı ve esnek bir hal aldı. Artık sık kullanılan altprogramların her yeni program için tekrar yazılması gerekmiyordu: Bunlar “kütüphanelerde” tutularak sadece gerektiğinde belleğe yükleniyordu. Bu sayede, bir programın büyük bir kısmı bir altprogram kütüphanesiyle yapılabiliyordu.
Genel amaçlı bilgisayar belleği, uzun bir hesaplamanın tüm parçalarının tutulduğu, üzerinde parça parça çalışıldığı ve birleştirilerek sonucun oluşturulduğu konum haline geldi. Bu teknikler, sağladıkları avantajlar açıklık kazanır kazanmaz, standart bir uygulama haline geldiler.
Bu gelişmelerin avantajlarından yararlanan ilk modern programlanabilen elektronik bilgisayarlar 1947’de üretildi.Bu bilgisayar grubunda, herhangi bir bilgi parçasına neredeyse sürekli erişim sağlayan RAM (Random Access Memory; rasgele erişimli bellek) bellek birimleri kullanıldı. Bu bilgisayarlarda delikli kart (punched card) veye delikli bant giriş/çıkış (I/O) aygıtları vardı, bellekleri 1000 kelime kapasitesindeydi ve 0,5 mikrosaniyelik erişim süresine sahipti.Bazıları çarpma işlemlerini 2 ila 4 mikrosaniye arasında yapabiliyordu. Boyları fiziksel olarak ENIAC’a göre çok daha küçüktü: Bazıları büyük bir piyano boyundaydı ve sadece 2.500 elektron tüpü kullanıyordu. Birinci kuşakta program depolayabilen bilgisayarlar çok fazla bakım gerektiriyordu ve yüzde 70 ila 80 arasında güvenirliğe sahipti. Bu bilgisayarlar 8-12 yıl kadar kullanıldı.Genellikle makine dilinde programlandılar, ancak 1950’lerin ortalarında ileri düzeyde programlama alanında önemli gelişmeler yaşandı. Bu bilgisayar gurubundaki EDVAC ve UNIVAC, ilk ticari bilgisayarlardı. İlk UNIVAC bilgisayarı, ilk müşterisi ABD Nüfus Sayımı Dairesine 1951’de teslim edildi. ENIAC’a göre çok daha hızlı tasarımı sayesinde, on basamaklı sayı çiftlerini yaklaşık olarak saniyede 100.000 işlem hızında toplayabiliyordu. UNIVAC’ın iç işleyişindeki saat frekansı 2.25 MHz’di.Bir süre sonra, bu hatırlı müşteri için UNIVAC’a saniyede 40.000 ikilik sayı (bit) hızıyla veri besleyebilen bir dijital manyetik teyp kayıt birimi geliştirildi. Kısa bir süre zarfında, Unıvac dijital elektronik bilgisayar sistemleri pazarının büyük bir kısmını ele geçirdi.
1950’LERDEK​
İ GELİŞMELER

50’li yılların başlarında iki önemli icat bilgisayar donanımlarını çok daha güvenilir ve kapasiteli bir hale getirdi: Bu icatlar manyetik çekirdek, bellek ve transistördü. Bu icatlar kısa sürede dijital bilgisayarların yeni modellerindeki yerini aldı. 1960’lı yıllarda RAM kapasiteleri 8.000 kelimeden 64.000 kelimeye çıkarken, erişim süreleri de 2-3 milisaniyeye kadar düştü. Bu tipte makineleri değil satın almak, kiralamak bile programlamanın maliyeti yüzünden çok pahalıyı. Bu tipte bilgisayarlar, genellikle çok sayıda programcıya ve destek personeline sahip, hükümette, endüstriye ve araştırma merkezlerine ait laboratuarlarda bulunuyordu.Bu durum mevcut yüksek potansiyelin paylaşılmasını saylayan çalışma modlarının ortaya çıkmasını sağladı. Bu tür modlardan biri, problemlerin nispeten basit bir depolama ortamında bilgisayara girilmeye hazırlandığı işlemeydi. Genellikle manyetik tamburlar, diskler veya teypler kullanılıyordu. Bilgisayar bir problemi hallettiğinde, tüm problemi (yani programı ve sonuçlarını), bu depolama çevre birimlerinden birine “dökerek” yeni bir probleme geçiyordu. Güçlü ve hızlı makinelerde kullanılan bir diğer çalışma modu zaman paylaşımı adındaki bir moddu. Zaman paylaşımında, bilgisayar çok sayıda işi sanki diğer işler hiç yokmuşçasına hızla arka arkaya işliyor, bu sayede tüm “müşterileri” memnun tutuyordu. Bu tür işletim modları, çeşitli işlerin yönetimi için karmakarışık çalıştırılabilir programlar gerektiriyordu.
İlk bilgisayarlar küçük dahili belleğe ve genellikle manyetik teyp kullanan yavaş harici belleğe sahipti. Bu bellek türünün yerini önce manyetik tamburlar, sonra çekirdek bellek aldı. 1957 yılında IBM 305 RAMAC ile birlikte ilk sabit disk bellek sistemi ortaya çıktı.
Üç yıllık çalışmanın sonucunda, Backus ve arkadaşları IBM 704 için ilk FORTRAN derleyicisini yaptılar ve neredeyse anında ilk hata mesajıyla karşılaştılar: Bunun nedeni, yazdıkları programda bir GOTO deyiminden sonra virgülü unutmuş olmalarıydı.
Böylece programlama dillerinde büyük bir adım atıldı: Sadece özel olarak yetişmiş programcıların problemleri çözebildiği bir dünyadan, problemlerle karşılaşan kişilerin kendi çözümlerini yapabilecekleri bir dünyaya geçildi.
Pek çok geliştirici firma süper-bilgisayarlara yönelirken, IBM küçük ölçekli kullanım için iki modelini duyurdu: işletme kullanıcıları için IBM 1401 ve bilim adamaları için IBM 1620. 1401, küçük üniversiteler ve yüksekokullar için en popüler bilgisayar haline geldi ve 1620’de pek çok öğrenciye ilk bilgisayar denetimini yaşattı. Her iki makinede de 20-40 KB’lık, “kelime” sınırları programcı tarafından tanımlanabilen ve bu sayede “sınırsız doğruluk” sağlayabilen karakter yönelimli çekirdek bellek kullanılıyordu. Her iki makine de, ikilik toplayıcılar yerine ondalık tablo kullanan bir aritmetik birim tarafından destekleniyordu.


Entegre devrelerin ve mikroişlemcilerin ortaya çıkması, bilgisayar sistemlerinin çok daha kapasiteli ve düşük fiyatlı olmasını sağlandı. Bilgisayarlar daha fazla alanda yer buldu ve kısa bir süre sonra da kişisel bilgisayar devrimi başladı. Bu yazımızda 60-79 yıllarının bilgisayarla ilgili önemli olaylarını göreceğiz.

1960’ların başında büyük üniversitelerin çoğu bir bilgisayara sahip olmuştu. Tüplü (lambalı) bilgisayarlar yerini hızla ikinci kuşak transistörlü bilgisayarlara bırakıyordu. Ancak bilgisayara programın aktarılması hala delikli kartlarla yapılıyordu. Bu arada ilginç bir not düşelim: Türkiye’de kullanılan ilk bilgisayar, Karayolları Genel Müdürlüğü’nde 1960 yılında hizmete giren ve 12 yıl boyunca kullanılan bir IBM 650’ydi.
Karayolları Genel Müdürlüğü’nde 1960 yılında hizmete başlayan ve 12 yıl boyunca kullanılan IBM 650, birinci nesil, lambalı bir bilgisayardı.
Fairchild Corporation’ın 1961 yılında ilk entegre devreyi çıkarmasıyla bilgisayarlar yeni bir döneme girdi. Böylece, transistörlü bilgisayarlar da dönemini kapattı ve yerlerini entegre devreli bilgisayarlara bırakmak üzere sahneden çekilmeye başladı. Fairchild’ın ilk entegreyi üretmesinden altı yıl sonra 1967 yılında, entegre devre teknolojisini kullanan bilgisayarların üretilmesiyle üçüncü kuşak bilgisayarlar yaşama geçti.
Eskiden monitör veya süpervizör programları adı verilen işletim sistemleri kullanıcıların bilgisayarlardan elde edeceği verimi artırmak için tasarlanmıştı. Ancak kullanıcılar bilgisayarları tanımamaktan kaynaklanan bir çekingenlik yaşıyordu (bazı şeyler hiç değişmiyor). Bu problemi çözmek ve bilgisayarların kontrolünü kullanıcılara geri vermek amacıyla MIT’den Fernando Corbato, IBM 7090/94 için CTSS’i (Compatible Time Sharing System) geliştirdi. Bu ilk zaman paylaşımı sistemiydi ve aynı zamanda bir bilgisayara uzaktan erişimin ilk örneğiydi. Zaman paylaşımını biraz açalım: Bu, çok sayıda kullanıcının bir tek işlemci, paralel veya herhangi bir sayıdaki işlemciler üzerinde aynı anda çok sayıda iş yapabilmesini sağlar. Yani bugün multitasking (çok-görevlilik) dediğimiz şeyin çok sayıda kullanıcılı versiyonuydu.
Assembly gibi makine diline daha yakın olan programlar yerine, giderek daha fazla gündelik konuşma diline benzeyen programlama dilleri geliştiriliyordu. Bu dönemde pek çok programlama dili geliştirildi, ancak ilk işe yönelik standartlaşmış bilgisayar programlama dili payesini COBOL (Common Business Oriented Language) kazandı. 1960-1980 arasında 20 yıl boyunca COBOL en fazla program yazılan dil oldu. Aynı sene, matematiksel dillerin ikincisi ALGOL 60 geliştirildi. Programcılar tarafından pek fazla kullanılmasa da, ALGOL 60 bundan sonraki pek çok programlama dilinin kavramsal temelini oluşturdu.
İngiltere’de Manchester Üniversitesi’nde Atlas bilgisayarı hizmete girdi; bu, sanal belleği (virtual memory) ve sayfalamayı (paging) kullanan ilk bilgisayardı. Atlas döneminin en güçlü bilgisayarıydı ve Mark 1’den 2400 kat güçlüydü. Tahmin edeceğiniz gibi, en güçlü ve en hızlı bilgisayarı yaratmak için bir yarış başlamıştı.

En güçlü bilgisayarı yaratma yarışında Manchester Üniversitesi’nde Atlas ortaya çıktı. Bu sanal belleği kullanan ilk bilgisayardı.
1963 yılında bilgisayar endüstrisinde kullanılan öğelerin standartlaştırılması önem kazanmaya başladı ve bilgi alışverişi için bir kod standardı (ASCII) önerildi. Bu sayede, bilgisayarların veri alışverişi yapabilmesi için ilk kez bir yol belirlendi, ancak bu standardın yaygınlaşması için tam 15 senenin geçmesi gerekti.
ASCII karakter seti sayesinde bilgisayarların veri iletişimi için bir standart geliştirildi. Ancak yaygın kabul görmesi için çok uzun süre beklemek gerekti.
1959’da Douglas Engelbart modern etkileşimli çalışma ortamına öncülük etmek için bir araştırma merkezi kurmuştu. 1960’ların ortasında, insanların bilgisayarları kullanarak daha verimli olmasını sağlayacak yazılım ve donanımları geliştirmek üzere NLS’i (On Line System) geliştirdi. NLS, bilgi çalışanı/kurumu alanında araştırma için deneysel bir araçtı. NLS’te geliştirilen orijinal fikirler arasında ilk hypertext sistemi (evet, Web’in temelini oluşturan bağlar) ve video-konferans da vardı. 1964’te “fare” yi geliştirdi. Bunu iki boyutlu düzenleme, pencere kavramı, dosyalar arasında düzenleme, uzak yordam çağrısı, yazılarla resimlerin bir arada kullanıldığı dosyalar, yapısal doküman dosyaları ve daha pek çok gelişme izledi. Zamanının ötesindeki pek çok insan gibi, Engelbart'ın çalışmaları da zamanında büyük ilgi görmedi. Örneğin farenin yerini bulması için, on beş yılın geçmesi ve PC’nin geliştirilmesi gerekti. Engelbart’ın çalışmaları ilginizi çektiyse, www.bootstrap.org adresinde daha fazla bilgi bulabilirsiniz.

Engelbart’ın On Line System iş istasyonunu görüyorsunuz. Sağ tarafta gördüğünüz şey ilk fare.
1960'ların ortalarında jet uçakları ve Boeing havayollarında bir devrim yarattı. Ancak geleneksel rezervasyon yöntemleri havayolları için uygun değildi. CTSS sistemiyle uzaktan erişimin sağlanmasından sonra, IBM ilk büyük ölçekli, gerçek zamanlı rezervasyon takip sistemi SABRE’i American Airlines’a sattı. Bunu diğer havayolu firmaları da izledi.
1964 yılında IBM uyumlu makine ailesinin ilk üyesi System/360 çıktığında bilgisayar dünyasında pek çok şey değişti. IBM’in bilimsel ve iş bilgisayarı serilerini birleştirmesi, ileride uyumluluk sözü vermesi iş dünyasının bilgisayarlarla ilgili genel kanısını büyük ölçüde değiştirdi.

IBM/360, IBM’in uyumluluk vadeden bilgisayar serisinin ilk ürünüydü ve iş dünyasının bilgisayarlara bakışını önemli ölçüde değiştirdi.


Arthur C. Clarke, 1968 yılında Stanley Kubrick tarafından filmi çekilen “2001: Bir Uzay Macerası” romanında, HAL isimli yapay zeka bilgisayarını okurlarına sundu. Bu bilgisayarın adı, aslında IBM’e gönderme taşıyordu (alfabede IBM isminden bir önceki karakterleri kullanmıştı).
1969 yılında ARPAnet çalışması başladı. Bu çalışma, günümüzün Internet’ini yaratacak tohumları attı. 1965 yılında, Multics isimli bir zaman paylaşımlı sistemin geliştirilmesi için MAC isimli bir proje başlatıldı. Geliştirme ortamı olarak GE 600 makineleri seçildi ve MIT, GE ve Bell Laboratories proje üzerinde ortaklaşa çalışmaya başladı. Ancak 1969 yılında Multics projesinin çalışmalarından ve GE600 serisi makinelerinden hayal kırıklığına uğrayan Bell, MAC projesinden çekildi. Proje üzerinde çalışan Dennis Ritchie ve Ken Thompson, çok sayıda kullanıcı yerine bir tek kullanıcı üzerinde odaklanarak kendi işletim sistemlerini yazmaya başladılar ve bu işletim sistemine UNIX adını verdiler. 1991 yılında UNIX, dünya üzerinde en çok kullanılan çok kullanıcılı işletim sistemi haline gelmişti. Örneğin günümüzde adını sıkça duyduğumuz Linux da bir UNIX türevidir.
1970’ler​
1970’lerin trendi, son derece pahalı ve tek amaca hitap eden bilgisayarlardan, daha ucuz ve daha fazla uygulama alanı olan bilgisayarlara doğru yöneldi. 1971 yılında iki önemli ürün piyasaya sürüldü: İlk mikroişlemci ve disket sürücü. İlk mikroişlemci, Intel firması tarafından çıkarılan Intel 4004’dü ve bir Japon firmasının bir hesap makinesi çipi üretmesi talebi üzerine geliştirilmişti. Intel’den Marcian Hoff, özel bir hesap makinesi çipi geliştirmektense, bir çipte yer alan bir bilgisayar geliştirmenin daha kolay olacağına karar vermişti. IBM ise ilk 8 inçlik disket sürücüyü geliştirdi. Bu iki ürün bilgisayar dünyasını derinden etkiledi.
İlk ticari mikrobilgisayarlar ortaya çıktı. Mikrobilgisayarların tarihini eğlenceli bir şekilde öğrenmek için bu sayıdaki ‘Emülatörler’ yazıma bakabilirsiniz. Emülatörler, bu eski bilgisayarları PC’nizde çalıştırmanızı (daha doğrusu taklit etmenizi) sağlayan programlar. Bu sayede, mikrobilgisayarların çoğunu deneme fırsatını yakalayacaksınız.

Intel’in 4004 işlemcisi, bir tek çip üzerinde yer alan bir bilgisayardı ve bilgisayar dünyasını kökten değiştirdi.
Intel’in 4004’ü izleyen mikroişlemcisi 8080 oldu (1974). İşin ilginç tarafı, Altair’den başlayarak çeşitli bilgisayarlarda kullanılan bu işlemci aslında trafik ışıklarını kontrol etmek için geliştirilmişti. Aynı sene Zilog firması, Z80 işlemcisini çıkararak Intel’le rekabete başladı. Mikrobilgisayarlar konusundan diğer yazımda yoğun şekilde bahsettiğim için, bilgisayar tarihinde mikrobilgisayarların yeri için emülatörleri konu alan diğer yazıma bakabilirsiniz. 70’li yılların ortalarından itibaren çok sayıda mikrobilgisayar geliştirildi ve tüketicilerin beğenisine sunuldu. Pek çok eve bilgisayarın girişi ve sokaktaki adamın bilgisayarlarla tanışması, anabilgisayarlara ve minibilgisayarlara kıyasla düşük fiyatlara sahip olan mikrobilgisayarlar sayesinde olmuştur. Bu açıdan, bir pazarın oluşmasına ve bilgisayar endüstrisinin gelişmesine katkıları büyüktür. Bill Gates’in ve Paul Allen’ın ilk işlerinin 1975 yılında ilk ticari mikrobilgisayar Altair için bir BASIC derleyicisi yazmak olduğunu da belirtelim.
Hemen tüm mikrobilgisayarlar BASIC dilini destekliyordu. Bilgisayarların ‘yararlı’ olabileceğini gösteren bazı uygulama programları da piyasaya çıktı. Bunların arasında ilk hesap tablosu (speadsheet) uygulaması olan Visicalc en kayda değerleridir. Visicalc’ın büyük başarısı üzerine, Wordstar isimli bir kelime işlemci mikrobilgisayarlarda boy gösterdi.
Bu dönemde Seymour Cray, Cray I ile modern süperbilgisayar trendini başlattı. Günümüzde bile bilgisayarlarda süper-performansın tanımlanması için, değerlendirme ölçüsü olarak Cray bilgisayarı belirtilir. Günümüzde de dünyanın en güçlü süper bilgisayarlarını sunan Cray hakkında daha fazla bilgi için www.cray.com adresini ziyaret edebilirsiniz.
 

ZoRRoKiN

Özel Üye
7 Ağu 2005
2,149
374
WORLD
BİLGİSAYAR
Sayısal hesap yapabilen herhangi bir aygıt,hatta toplamam makinesi,abaküs ya da sürgülü cetvel bile bilgisayar olarak kabul edilebilir. Ama günümüzde esas olarak, program denen bir komutlar listesi uyarınca çalışan,hesap yapabilen ve bilgi depolayabilen,işleyebilen ve yeniden düzenleyebilen aygıtlara bilgisayar denir.
Bilgisayarı diğer teknolojik aletlerden ayıran en büyük özellik ise bilgisayarın programlanabilmesi ve bilgisayara çevre birimleri takılabilmesidir. Bilgisayar programlama ve çevre birimleri takılması sonucunda kullanıcının ihtiyacına tam olarak cevap verebilir hale gelir. Bu yüzden bilgisayar insanlığın en büyük yardımcısıdır.
GÜNÜMÜZÜN BİLGİSAYAR DÜNYASI
Modern bilgisayarlar birer minyatürleşme harikasıdır. Bir zamanların 30 ton ağırlığında ve neredeyse oda büyüklüğündeki makinelerinin yerini bugün aynı işi çok daha hızlı yapabilen, en çok 2kg ağırlığında ve çantada taşınabilen bilgisayarlar almıştır. Modern bilgisayarların kalbi,mikroçip ya da kısaca çip olarak adlandırılan tümleşik devrelerdir. Silisyumdan yapılmış bu minik levhaların üstüne,uygulamanın türüne göre özel olarak tasarımlanmış yüz binlerce mikroskobik elektronik parça yerleştirilebilmektedir.
1953 de tüm dünyada kullanılmakta olan yalnızca 100 kadar bilgisayar vardı. Bu gün ise elektronik sanayisinin bel kemiğini yüz milyonlarca bilgisayar oluşturmakta, evlerde, iş yerlerinde, devlet dairelerinde, üniversitelerde, akla gelebilecek her yerde bilgisayar kullanılmaktadır.
Çok değişik biçim ve boyutlarda bilgisayar üretilmektedir. Özel amaçlı bilgisayarlar,bazı özel işlevleri yerine getirmek üzere tasarlanmıştır. Bunlar yalnızca mikroçiplerine yüklenmiş programlar uyarınca çalışırlar. Elektronik hesap makineleri,dijital saatler ve benzeri başka pek çok aygıt, özel amaçlı bilgisayarların temelidir.
Genel amaçlı bilgisayarlar ise,pc ler ve iş yerlerinde kullanılan bilgisayarlar, kendilerine yüklenilen programlar, yani verilen komutlar uyarınca çalışır, bu nedenle çok değişik işlevleri yerine getirebilir.
Bazı genel amaçlı bilgisayar küçük bir el radyosu boyutundadır;ama tümüyle işlevsel, tek birim halindeki en küçük genel amaçlı bilgisayarlar, evrak çantası büyüklüğünde ki diz üstü bilgisayarlarıdır.
Kişisel bilgisayarlar yada masa üstü bilgisayarları saniyede yaklaşık 5 milyon işlem gerçekleştirebilir; bazılarında bu sayı 35 milyona kadar çıkar. Bu bilgisayarlar yalnızca evde oyun amacıyla değil, küçük işletmelerin muhasebe,metin yazma,adres listeleri oluşturma,stok hazırlama gibi düzenli işlemlerin çoğunda kullanılabilir.
BİLGİSAYARIN KULLANIM ALANLARI
Sanayileşmiş ya da sanayileşmekte olan ülkelerde nüfusun büyük bir bölümü bilgisayar kullanmaktadır. Televizyon,radyo,mikrodalga fırın gibi yüksek teknolojiye dayalı elektronik aygıtların hemen hemen hepsi gerçekte minik, özel bilgisayarlarca denetlenmektedir. Kısacası bilgisayar haberleşmeden,bilim ve araştırmaya,sanayiye,eğitim, sanat ve eğlenceye kadar bir çok dalda kullanılmaktadır.
BİLGİSAYAR TÜRLERİ
Analog ve dijital olmak üzere başlıca iki tür bilgisayar çeşidi vardır. Analog bilgisayarlar problemi sürekli değişen veriler(basınç ve elektrik gerilimi gibi) kullanarak çözer. Dijital bilgisayarlar ise, birbirinden ayrı, iki sayılı kodlar uyarınca çalışır; yalnızca 0 ve 1lerden oluşan bu ikili sayıların her birine bit denir. Gündelik dilde, bilgisayar sözcüğü dijital bilgisayarı ifade eder. Dijital bilgisayarlar başlıca dört nedenden ötürü analog bilgisayarlardan üstündür:
A)Daha hızlıdırlar
B)Sinyal girişimlerinden daha az etkilenirler
C)Verileri daha duyarlı biçimde taşırlar
D)Kodlanmış ikili verilerinin saklanması ve aktarılması, örneksel sinyallere oranla daha kolaydır.
Bu iki bilgisayar türünün karşılaştırmasını yaptıktan sonra ben size konumuz olan dijital bilgisayarları anlatmak istiyorum.
DİJİTAL BİLGİSAYARLAR
Ne denli karmaşık görünseler de dijital bilgisayarlar aslında basit makinelerdir. Bu bilgisayarların basit bir satranç oyunundan uçakların seyir denetimine kadar gerçekleştirdikleri tüm işlemler, tek bir ana işlem temeline dayanır; bu geçit denen belirli anahtarın açık ya da kapalı olması işlemidir. Herhangi bir bilgisayarın gerçek gücü bu anahtarları gözden geçirme gücüne bağlıdır; bu hız, saniyede 1 milyon ile 4 milyar arası değişir.
Bilgisayar milyonlarca devre anahtarının her birinde yalnızca iki durum algılar, ya anahtar açıktır yani burada devreden elektrik geçiyordur, ya da anahtar kapalıdır burada devreden elektrik geçmiyordur. Bu durumlardan her birine ikili sistemdeki sayılardan birini vererek( açık konuma 1 kapalı konuma 0) çok sayıda anahtarı birbirine bağlayacak, bilgisayarın harften müzik notasına kadar değişen her türlü veriyi oluşturması sağlanır. Bu işleme sayısallaştırma denir.
Herhangi bir bilgisayarın her defasında bir anahtar kontrol ettiğini düşünün. Eğer anahtar açıksa, bu durum bir işlemi, harfi ya da sayıyı simgeler; eğer kapalıysa bir başkasını simgeler. Anahtarlar bir bütün olarak birbirine bağlanırsa bilgisayar her çevriminde daha çok veri algılar. Örneğim eğer bilgisayar bir defada iki anahtarı kontrol edebiliyorsa dört veri birden algılayacaktır. Bilgisayar her çevriminde ne kadar çok anahtar kontrol ederse, bir defada o kadar çok veri algılar dolayısıyla daha hızlı çalışır. Aşağıda bazı genel anahtar grupları ( anahtar gruplarından her birine bit denir) ve bunların temsil ettiği veri sayısını göstereceğim.
4 bit = 16 tane veri
8 bit = 256 tane veri (bir bayt)
16 bit = 65.536 tane veri (bir sözcük)
Temel veri depolama birimi bayttır, çünkü klavyedeki tüm karakterler, sayılar ve simgeler yalnızca sekiz adet 0 ve 1 in değişik kombinasyonları kullanılarak simgelenebilir. Herhangi bir sözcüğün uzunluğu, bilgisayarın büyüklüğüne bağlı olarak değişebilir. Yarım ve çift sözcüklerde olabilir.
Açık ve kapalı konumlarından oluşan her kombinasyon ayrı bir komutu ; bir komut parçasını ya da veri tipini temsil eder. Örneğin, programın içeriğine bağlı olarak, 01000001 düzenindeki bir bayt 65 sayısını, a harfini yada bir veriyi bir yerden başka bir yere taşıması için bilgisayara verilen bir komutu simgeleyebilir.
DİJİTAL BİR BİLGİSAYAR SİSTEMİNİN BÖLÜMLERİ
Dijital bir bilgisayar, bir iletişim ağı yada taşıtla birbirine bağlanmış, dört ayrı işlevsel öğeden oluşan karmaşık bir sistemdi; bu öğeler: ana işlem birimi, girdi aygıtları, bellek saklama aygıtları ve çıktı aygıtlarıdır. Bilgisayarın fiziksel parçalarına ve bunların tüm fiziksel bileşenlerine donanım denir.
Ama programlama olmadan bilgisayar bir işe yaramaz. Yazılım olarak adlandırılan programlar, bilgisayar donanımının istenen işlemi yapabilmesi için makineyi kumanda eden ayrıntılı komut dizeleridir.
Dijital bilgisayarları aşağıdaki basit diagramdaki gibi gösterebiliriz.

Eger bilgisayarın işleyişini ikinci bir şemayla göstermek istersek onu aşağıdaki gibi yapabiliriz
DONANIM
Bilgisayar sistemini meydana getiren fiziksel birimlere donanım adı verilir. Yazıcı, harddisk, monitör, klavye, disket sürücüsünün her biri bilgisayar donanımının bir parçasını oluşturur. Donanım aslında ana işlem birimi ve çevre birimlerinin toplamına verilen addır.
ANA İŞLEM BİRİMİ
Bilgisayarın beynidir. Veriler üzerinde mantık ve aritmetik işlemleri yapabildiği gibi, sistemin geri kalan bölümünü de denetler ve zamanlar. Ana bilgisayarların bazılarında AİB ler, her biri ayrı bir görevi yerine getiren çok sayıda mikroçipten oluşur; ama öbür bilgisayarların çoğunda AİB olarak tek bir mikroişlemci bulunur.
AİB çipleri ve mikroişlemcilerin çoğunda dört işlevsel bölüm bulunur.
1)Toplama ve çıkartma gibi aritmetik işlemleri ve herhangi bir değerin doğru ya da yanlış olduğunu sınama gibi mantık işlemleri yapan aritmetik/ mantık birimi
2)Verileri, komutları ya da hesap sonuçlarını saklayan ve yazmaç olarak adlandırılan geçici bellek kesimleri
3)Bilgisayar sisteminin tüm öğelerini zamanlayan ve yöneten, ayrıca yazmaçlardaki örüntüleri bilgisayar etkinliklerine çeviren denetim bölümü
4)AİB nin iç öğelerini birbirine bağlayan ve bilgisayar sisteminin öbür öğelerinden AİB ye veri girişi ya da AİB den öbür öğelere veri çıkışı için çeşitli değişik veri yolları sunan iletişim hatları ağından oluşan iç taşıt.
ÇEVRE BİRİMLERİ
Veriler bir çok yerde, bir çok şekilde hazırlanırlar. Bu veriler işlemden önce, bilgisayarın anlayacağı şekilde çevrilmelidirler. Bu işlemi yapmamızı sağlayan ünitelere giriş birimleri diyoruz. Bilgiye dönüştürüldükten sonra ise, bu kez bizim anlayacağımız şekle dönüştürülmelidir. Bu işlemi yapmamız için kullanılan ünitelere ise çıkış birimleri diyoruz. Bizlerin bilgisayarlarla veri, bilgi alış verişi yapmamızı sağlayan bu birimlerin tümüne ÇEVRE BİRİMLERİ denir.
İŞLETİM SİSTEMLERİ
Bilgisayarlar, sadece donanımı ile cansız bir yığından başka bir şey değildir. Ona can veren, kullanıcıyla bir bütün olmasını sağlayan yazılımıdır. Gerçekten de donanımsız bir bir yazılım düşünülemeyeceği gibi, yazılımsız bir donanım da mümkün değildir. Sonuç olarak, güçlü bir donanım ve yazılımın bir araya gelmesiyle bilgisayar, iyi bir kullanıcının elinde, en güç problemleri saniyeler içinde yapabilecek yararlı bir araca dönüşebilir.
Merkezi işlem birimi bilgisayar donanımın beynidir. Bilgisayardaki bütün etkinlikler onun onun çevresinde döner. Donanıma komutlar vermek için, yazılım kullanılır. Bilgisayarda daha çok uygulama programları çalıştırılmasına rağmen, yazılım çekirdeği işletim sistemidir. İşletim sistemi, kullanıcı ile bilgisayar arasındaki ve bilgisayar birimlerinin kendi aralarındaki etkinlikleri düzenler. İşletim sistemi aracılığıyla, bilgisayardan kelime işleme, veritabanı gibi uygulama programlarını çalıştırmasını; çalışmalarını ikincil bellekte saklamasını; yazıcıdan çıktı almasını ve benzeri şeyleri isteyebilir.
Bir bilgisayar sisteminde yazılımın hiyerarşisi şöyledir: En alt seviyede işletim sistemi çalışır. İşletim sistemi, üst seviye programlarının (uygulama ve kullanıcı programları) donanımla ilgili gereksinimlerini sağlar.
BİLGİSAYAR TERİMLERİ
AİB: Ana işlem birimi bilgisayarın beynidir.
BASIC: Çoğunlukla mikrobilgisayarlarda kullanılan bir bilgisayar dilidir. “yeni başlayanlar için genel amaçlı simgesel komut kodu” anlamına gelir.
BAYT: Sekiz bitlik bir grup. Yalnızca sıfır ve birleri kullanarak birbirinden farklı iki yüz elli altı tane sekizli grup oluşturulabileceği için bir bayt sıfırdan iki yüz elli beşe kadar olan ondalık sayılardan herhangi birini temsil edebilir.
BİT: Bilgisayarda kullanılan ikili sayı sistemine göre yazılmış ikili kodda bir (Kapalı) ya da sıfır (Açık) kullanılır.
ÇEVRE BİRİMİ: Bir bilgisayarın ana işlem birimine bağlanabilen ayrı bir girdi, çıktı ya da bellek birimi.
DONANIM: Bir bilgisayar sisteminde ana makine ile bilgisayara bağlanan disk sürücü, bent okuyucu gibi ek birimlerin tümü.
EKRAN: Bilgisayarın sonuçları üzerinde gösterdiği televizyona benzer bir görüntüleme birimi.
K: Bilgisayarın bellek kapasitesini ya da bir programın uzunluğunu göstermek için kullanılan bir ölçü birimi. K kilobaytın simgesidir ve 1.024 bayta eşittir.
RAM: Rasgele erişimli bellek, geçici program ve verileri gerekli olduğu sürece saklayan bellek birimidir. Programdaki komutlar ya da veriler bu belleğin herhangi bir bölümünden anında sağlanabilir.
ROM: Salt okunur bellek, kullanıcının değiştiremediği kalıcı programları içeren bellek birimi.
YAZILIM: belli bir görevi yerine getirebilmesi için bilgisayara yüklenen ya da önceden içine yerleştirilmiş programların tümü.
KLAVYE: Bilgisayara veri girmeye (yazı yazmaya)yarayan aygıt. Bilgisayarın kalbine giden yoldur.
Mouse:
Disk Sürücüsü:Magnetik diski döndüren ve disketin üzerine veri kaydedip disketten veri okuyabilen aygıt.
Disket:Yüzeyinde magnetik örüntüler oluşturularak üzerinde veri saklanabilen ince, esnek disk. Dijital bilgisayarlarda kullanılır.

BİLGİAYARIN KULLANIMI
Bilgisayar kulanımından genelde insanlar korkarlar. Çünkü bu kaar çok işi yapabilen bir alet insanlara karmaşık gelir. Aslında bilgisayarı kullanmak çok kolaydır şimdi size bunlardan bahsedeceğim.
A)BİLGİSAYARIN AÇILMASI ve KAPANMASI
Bir kullanıcının bilgisayar kullanması için ilk önce ilgisayarı açması gerekir. Bunun için önce POWER tuşuna basması yeterli olacaktır. Power tuşuna bastıktan sonra bilgisayar ekranı açılacak ve açılan ekranda bilgisayar size donanımınızı tanıtacak ve en sonda da WİNDOWS açılacaktır.
RESİM
Bilgisayarı açtıktan sonra kapatmak isterseniz. Başlat menüsüne girip bilgisayarı kapat tuşunu tıklayıp bilgisayarı kapatabilirsiniz. Bu işlemden sonra karşınız bilgisayar kapanıyor yazılıbirekran çıkacak ve ardından bilgisayarınız kapanacakır.
 
Son düzenleme:

ZoRRoKiN

Özel Üye
7 Ağu 2005
2,149
374
WORLD
BİLGİSAYAR İNGİLİZCESİ
Hafta 1: What's Computer?
Seçme yazılar.
Terimler.
Çevirisi.
Sorular.
Yap
ılar
I. Giriş
Bilgisayarın yaşamımıza hızla girdiğini burada bir kere daha ifade etmeye gerek yok sanırım. Dünyada ve ülkemizde her geçen gün yeni uygulamalar ve alanların bilgisayarla yönetildiğini gözlüyoruz. Ancak ülkemiz teknolojiyi çok yakın izlemekle beraber kullanıcılar ve uzmanlar olarak Amerika ve İngiltere gibi gelişmiş ülkelerin biraz daha gerisindeyiz sanırım.
Bu çal
ışmayışünürken amacım özellikle bilgisayar kurslarına giden ve üniversitelerin değişik bölümlerinde okuyan öğrencilerin bilgisayar alanında karşılaştıkları yabancı dil sorunun çözülmesine yardımcı olmaktı. Ancak çalışma tam bir İngilizce eğitimini içermez, yalnızca bilgisayar alanında kullanılan İngilizce temel metinleri okuyup anlamakta okuyucuya yardımcı olmaktır. Bu nedenle bilgisayar, bilgi işlem, programlama, elektronik alanındaki temel konuları içeren seçme yazılar ele alınmış ve Türkçe'ye çevirileri yapılmıştır. Ardından yeni sözcükler ve gramer olarak metin genişletilerek okuyucuya özellikte bu alandaki terminoloji öğretilmeye çalışılmıştır.
Çeviri Üzerine
Çevirmek, bir dildeki metni ba
şka bir dile aktarmaktır. Diğer bir değişle tercüme etmektir. Çeviri çeviriyi yapanlar açısından yeni bilgi alanlarına açılmanın bir yoludur. Ancak ülkemizde bilgisayar alanında yerleşmiş bir terminoloji olmadığından zaman zaman farklı terimlerle karşılaşmaktayız. Ancak inanıyorum ki kısa bir zaman içinde çeşitli medya ve
e
ğitim kurumlarımız katkısıyla ortak bir bilgisayar terminolojiye sahip olacağız ve
bilgisayar alan
ında diğer dillere karşılık terimleri üretebileceğiz.
Normal olarak çeviriyi yapan çevirmen, iki dili de bilir ve metni çevirir. Ancak önemli olan bir nokra metnin niteli
ğine göre okuyucuya hitap edebilmesidir. Özellikle bilimsel yazıların çevrilmesinde sözcüklere bağlı bir çeviri yapmak yerleşmemiş bir terminoloji ile zor
olabilir.
Di
ğer bir konuda çeviri yaparken tercih edeceğimiz yaklaşımladır: Burada çevirilerinizi yaparken göz önünde bulundurabileceğiniz iki kavramdan söz etmek istiyorum. Bunlar eş değerlilik ve öz yeterliliktir. Bu iki kavram özgün metin ile çevrilen metin arasındaki ilişkiyi belirler. İki metin anlamsal olarak eşdeğerli olabileceği gibi metin türü olarak da bir eşdeğerlilik söz konusu olabilir. Bu ifadeyi açacak olursak çeviri özgün metnin sözcüklerinin
birebir kar
şılığından oluşmaz ama anlam olarak aynısını verir.
Yeterlilik kavram
ı ise, özgün metnin çevirisinde içeriğin amacı ve okuyucu kitlesinin düzeyinin ön plana alınarak çevirinin yapılmasıdır. Yani çevirmen özgün metni içerik olarak kavrar ve onu kendi okuyucuna uygun biçimde aktarır.
II. Lesson: COMPUTERS
A computer is any device that computes, calculates, or reckons. The definition of a computer has become more limited in contemporary usage. A computer is now defined as an electronic device that processes data, is capable of receiving input and output, and possesses such characteristics as high speed, accuracy, and the ability to store a set of instructions for solving a problem.
Computers are electronic devices composed of switches, wires, motors, transistors, and integrated circuits, assembled on frames. The frames form components such as microprocessor, harddisk, floppy disks, and main board. These components are wired together into a network called a computer system or computer.
Computers can perform a variety of mathematical calculations, ranging from simply adding and subtracting to solving complicated math equations that involve thousands of steps. They can repeat a complicated calculation millions of times without error.
Computers can print out whole paragraphs of text matter, write letters, draw pictures, or plot curves and draw graphs. They can sort data, merge lists, search files, and make logical decisions and comparisons.
A computer may range in size from rather small desk-top devices with limited capability to huge machines occupying several large rooms. It may be constructed as a single, integral device, or as a group of machines, remotely connected but functioning as a unit. The individual parts may be located within the same building or scattered across the
country, connected by telephone lines.
Computers can be characterized by their function. Special-purpose computers are built to solve one kind of problem, such as processing airline reservations or controlling a ****lworking machine. General-purpose computers can be used for many business, scientific, educational, social, and other applications. These machines are not limited to one type of problem, but lend themselves to the solution of many.
A. Terimler
computer = bilgisayar
device = ayg
ıt, (cihaz)
compute = hesaplamak
calculate = hesaplamak
reckon = saymak, hesaplamak
frame= gövde, iskelet
contemporary = ça
ğdaş
possess = sahip olmak
receive = almak, kabul etmek
accuracy = do
ğruluk
store = saklamak
instruction = komut
switch = anahtar
wire = tel, kablo, (ba
ğlamak)
motor = motor
integrated circuit = tümle
şik devre, (entegre devre )
microprocessor = mikroi
şlemci
harddisk = sabit disk
floppy disk = disket sürücü (disket)
main board = ana kart
network = a
ğ, (şebeke)
computer system = bilgisayar sistemi
adding = toplama
subtracting = ç
ıkarma
equations = denklem
print = basmak, yaz
ıcıdan çıktı almak
draw = çizmek
plot = çizmek, (plan ya da harita gibi
şeyler çizmek)
sort = s
ıralamak
data = veri
merge = birle
ştirmek
search = aramak
logicial = mant
ıklı
comparison = kar
şılaştırma
desk-top = masa-üstü
remotely = uzak olarak
scattered = ayr
ılmış, dağılmış
line = hat
special-purpose = özel-amaçl
ı
airline reservation system = havayollar
ı yer ayırtma sistemi
scientific = bilimsel
educational = e
ğitimsel, (eğitimle ilgili)
social = sosyal
application = uygulama
solution = çözüm
B. Terimler ve Türkçe Okunu
şu (Fonetikten uzak, ancak hiç İngilizce bilmeyenler için).
computer (kompütür, kımpitür)
device (divays)
compute (kompü:t)
calculate (kalküleyt)
reckon (rek
ın)
frame (freym)
contemporary (kontemp
ıreri)
possess (pozes)
receive (risiv)
accuracy (akküreysi)
store (sto:r)
instruction (istrak
şın)
switch (sviç)
wire (vayr)
motor (motor)
integrated circuit (integreyt
ıd sörkıt)
microprocessor (mikroproceses
ır)
harddisk (harddiks)
floppy disk (flopi disk)
main board (meyn bord)
network (network)
computer system (kompüt
ır sistım)
adding (eding)
subtracting (sabtrakting)
equations (ekueyj
ıns)
print (print)
draw (drow)
plot (plot)
sort (sort)
data (deyta)
merge (mörc)
search (sörç)
logicial (locik
ıl)
comparison (komper
ısın)
desk-top (dektop)
remotely (rimu:tli)
scattered (sket
ırıd)
line (layn)
special-purpose (spe
şıl pörpıs)
airline reservation system (eirlayn rez
ırveyşın sistım)
scientific (sayntifik)
educational (ecükey
şınıl)
social (so
şıl)
application (eplikey
şın)
solution (solu
şın)
C. Türkçe Çevirisi
Bilgisayar, sayan ya da hesaplama yapan bir ayg
ıttır. Bu tanım bugün için sınırlı kalmıştır. Şimdi bilgisayar, çok hızlı ve doğru işlem yapabilen, girdiyi alıp çıktıyı verebilen ve bir problemi çözmek için bir dizi komutu saklayabilen elektronik bir aygıttır.

Bilgisayarlar bir gövde üzerine birle
ştirilmiş anahtar, kablo, motorlar, transistör ve tümleşik devrelerden oluşan elektronik bir aygıttır. Gövdeye şekil veren bileşenler mikroişlemci, sabit disk, disket sürücü ve ana karttır. Bu bileşenlerin bir ağ olarak birleştirilmesi bilgisayar
sistemini ya da bilgisayar
ı oluşturur.

Bilgisayarlar basit toplama ve ç
ıkarma işleminden başlayarak binlerce adımı olan karmaşık denklemlere kadar birçok matematiksel işlemi gerçekleştirebilirler. Bilgisayarlar karmaşık bir hesaplamayı hatasız olarak milyonlarca kez yineleyebilirler.

Bilgisayarlar bir metnin tamam
ını yazıcıdan listeleyebilir, mektup yazabilir, resim çizebilir ya da daire yapabilir ve grafik çizebilirler. Bilgisayarlar verileri sıralayabilir, listeleri birleştirebilir, dosyaları arayabilir, mantıksal karar verebilir ve karşılaştırma
yapabilirler.

Büyüklük olarak bir bilgisayar, s
ınırlı yeteneği olan oldukça küçük bir masa-üstü aygıttan, birkaç odayı işgal eden büyük bir bilgisayara kadar değişebilir. Tamamı tekbir parça
olabilece
ği gibi, tek bir birim olarak çalışacak uzak yerlerdeki bir grup makineden de oluşabilir. Bilgisayarın önemli kısmı aynı binada olabileceği gibi telefon hatlarıyla
ba
ğlı olarak ülkeye dağılmış da olabilir.

Bilgisayarlar fonksiyonlar
ına göre ayrılabilirler. Özel-amaçlı bilgisayarlar hava yolları yer ayırtma ya da bir ****l işleme makinesinin kontrolü gibi bir çeşit sorunun çözümü için geliştirilirler. Genel-amaçlı bilgisayarlar, bilimsel, eğitimsel, sosyal ve diğer uygulamalar olmak üzere birçok işte kullanılırlar. Bu bilgisayarlar bir sorunun çözümü için geliştirilmezler.
Kendilerini birçok sorunun çözümü de adam
ışlardır.
D. Sorular
A
şağıdaki soruları metne dayanarak İngilizce yanıtlayınız:

1. What is a computer? (bilgisayar nedir?)

2. What does a computer do? (bilgisayar ne yapar?)

3. What are the characteristics of a computer? (bilgisayar
ın özellikleri nelerdir?)

4. What does the frame include? (gövde neyi içerir?)

5. What kind of arithmetic operation can a computer do? (bilgisayar ne tür aritmetik i
şlem yapabilir?)

6. What can you say for the sizes of computers? (bilgisayarlar
ın boyutları için neler söyleyebilirsiniz?).

7. What is a special-purpose computer? (özel amaçl
ı bilgisayar nedir?)

8. What is a general-purpose computer? (genel amaçl
ı bilgisayar nedir?)

9. How are the components connected to each other? (bile
şenler bir birine nasıl bağlanır?)

10. What is the meaning of logical decisions and comparisons? (mant
ıksal kararlar ve karşılaştırmaların anlamı nedir?)
E. Baz
ı Yapılar
Composed of
('den oluşmak)

Örnekler:
Computers are electronic devices composed of switches, wires, motors, transistors, and integrated circuits, assembled on frames.
IT Committee was composed of 10 programmers and 5 engineers.
Perform (yerine getirmek, yapmak, yürütmek gibi bilgisayar alan
ında yaygın kullanılan bir fiildir.)

Örnekler:
Computers can perform a variety of mathematical calculations, ranging from simply adding and subtracting to solving complicated math equations that involve thousands of steps.
You need to perform additional configuration steps. (ek yap
ılandırma adımlarını yerine getirmeye gerek duyarsınız.)
For Windows 2000, the DHCP Client service is used to perform dynamic registrations and updates, regardless of whether the computer uses a DHCP server or static configuration to obtain its IP address.
It offers the ability to perform query testing of DNS servers and obtain detailed responses as the command output. (DNS sunucular
ında sorgu testinin yapılmasını ve komut çıktısıyla birlikte ayrıntılı yanıt sağlar. )
Terimler ve Cümle İçinde Kullanımı
Bu hafta konu işlemek yerine, yaygın karşılaştığımız bilgisayar terimlerine bir bakalım dedik. Bu hafta, terimleri ve cümle içinde kullanımlarını örnek metinler halinde göreceksiniz.
I. Ana Terimler ve Cümle İçinde Kullanılışları:
Corresponding (karşılık gelmek)
The primary key value of each record in the primary table corresponds to the value in the matching field of fields of many records in the related table.
Türkçesi:
Ana tablodaki her kayd
ın ana anahtarı ilişkili tabloda bir çok kaydın alan ya da alanlarındaki değerlere karşılık gelir.
For example %SBSUsername% variable corresponds to the username for the user.
Türkçesi: Örne
ğin %SBSUsername% değişkeni kullanıcı için kullanıcı adına karşılık gelir.

Substitute (yerine koymak, vekalet etmek)
Substitute your own URL, when creating animated banner.
Türkçesi: Canland
ırmalı afiş yarattığınızda, kendi URL'inizi yerine koyun.
Use TCP/IP as a substitute for Netware IP address.
Türkçesi: Netware IP adreslerinin yerine TCP/IP'yi kullan
ın.

For application name, substitute the name of user.
Türkçesi: Uygulama ad
ı yerine, kullanıcı adını kullanın.

Holds (tutmak)
Exchange holds messages destined for routing group.
Türkçesi: Exchange routing grup için gönderilen mesajlar
ı tutar.

It holds a partial set of objects stored in the Global Catalog.
Türkçesi:Global Katalog içinde depolanan nesnelerin bir k
ısmını tutar.

Available (kullan
ılabilir, uygun, mevcut)

Following options are available.
Türkçesi: A
şağıdaki seçenekler geçerlidir.
Windows Installer is available for Windows 98.
Türkçesi: Windows 98 için Windows Installer vard
ır.
Financial funtions are not available in JavaScript.
Türkçesi: JavaScript için finansal fonksiyonlar yer almaz.


Along with (Birlikte)

Along with the Bytes Written counter, this gives an overall indication of byte traffic across Winsock Proxy connections.
Türkçesi: Bytes Writtn sayac
ıyla birlikte, bu, Winsock Proxy bağlantıları arasındaki bayt trafiği hakkında genel bir bilgi verir.
You will find View menu along with several toolbar button.
Türkçesi: Çe
şitli araç çubuğu düğmesiyle birlikte View menüsünü bulacaksınız.

in terms of ('a göre)

In terms of Exchange Server configuration, demand dial router connection is the same as a dial-up connection.
Türkçesi: Exchange Server yap
ılandırmasına göre isteğe bağlı çevirmeli router bağlantısı çevirmeli bağlantı ile aynıdır.
A scan strategy can be much less costly in terms of total I/O and time.
Türkçesi: Bir inceleme stratejisi, toplam I/O ve zaman bak
ımından daha az maliyetli olabilir.

Prompts (istemek, sormak)

Configuration Wizard prompts you to select the type of the file.
Türkçesi: Yap
ılandırma sihirbazı dosya türünü seçmenizi ister.

Distinct (farkl
ı)

Discovery and client installation are two distincted processes that occur in adding a client to an SMS site
Türkçesi: Discovery ve istemci kurulumu, bir istemcinin SMS sitesinde eklenmesinde olu
şan iki ayrı işlemdir.

Encounter (kar
şılaşmak)

If you have ordered anything through the Web, you have probably encountered the forms.
Türkçesi:
Web üzerinde herhangi bir
şey sipariş ettiyseniz, büyük olasılıkla formlarla karşılaşmışsınızdır.

Discrepancies (çeli
şki, farklılık, uyumsuzluk)

Setup reports discrepancies.
Türkçesi: Kurulum program
ı (setup), uyumsuzlukları gösterir.
It shows severe performance discrepancies between servers.
Türkçesi: Sunucular aras
ında ciddi performans farklılıklarını gösterir.

Anticipation (beklemek, ummak, kestirmek)

Active Directory using more space than anticipated.
Türkçe: Active Directory, beklenenden daha çok yer kullan
ıyor.
It can be very difficult to anticipate future user needs.
Türkçe: Gelecekteki kullan
ıcı gereksinimlerini kestirmek zor olabilir.

Degree (derece)

That program allows you interact with them to some degree.
Türkçesi: O program belli bir derece etkile
şimde bulunabilmenize olanak sağlar.
It provides a very high degree of flexibility.
Türkçesi: Yüksek derecede esneklik sa
ğlar.
It provides highest degree of interoperability with other tools.
Türkçesi: Di
ğer araçlarla yüksek derecede etkileşim sağlar.

Adhere (kurallara uymak, ba
ğlanmak)

Document does not adrehe to XML rules.
Türkçesi: Belge XML kurallar
ına uymaz.
We must implement all necessary security meausures needed to adhere to the previously defined security.
Türkçesi: Daha önce tan
ımlanan güvenliği karşılamak için gerekli tüm güvenlik önlemlerini uygulamalıyız.
Client computers adhere to the minimum requirements as described above.
Türkçesi:
İstemci bilgisayarlar yukarıda açıklanan minimum gereksinimleri karşılar.

inherently (do
ğal olarak)

Windows 2000 Servers are inherently multi-user capable in certain ways.
Türkçesi: Windows 2000 sunucular
ı doğal olarak belirli şekillerde çok kullanıcıdır.



Dictates (zorla kabul ettirmek, zorunlu yolu tarif etmek)

Hardware desing dictates which configuration should be used?
Türkçesi: Donan
ım tasarımı hangi yapılandırmanın kullanılacağını belirtir.
Relational model dictates that each row in a table be unique.
Türkçesi:
İlişkisel model tablo içindeki her satırın benzersiz olmasını zorunlu kılar.

Literally (kelimesi kelimesine, tam tam
ına)

A subquery is literally a query within a query.
Türkçesi: Bir alt sorgu tam tam
ına bir sorgu içindeki diğer bir sorgudur.
Literally thousands of companies offer Web hosting services.
Türkçesi: Binlerce
şirket Web barındırma hizmeti sunar.



Overlap (örtü
şmek, üzerini kaplamak)

Microsoft Internet Security and Acceleration (ISA) Server enables the overlap of Internet Protocol (IP) address ranges to be created in the LAT.
Türkçesi: Microsoft Internet Security and Acceleration (ISA) Server, LAT içinde olu
şturulan IP adresi aralığıyla örtüşmesi sağlar.

Setting (ayarlamak)

If you change settings on the Alarms tab in the Power Management tool and then change settings using the Power Meter icon on the taskbar, the settings you previously changed on the Alarms tab are lost when you shut down Windows.
Türkçesi: Power Management arac
ı içindeki Alarms sekmesindeki ayarlamaları değiştirir ve ardından görev çubuğundaki Power Meter simgesini kullanan ayarları değiştirin, Windows'u kapattığınızda, Alarm sekmesindeki daha önce değiştirdiğiniz ayarlar kaybolur.

Specify (belirlemek)

When you set the properties of a Windows-based executable file, you cannot specify the working directory.
Türkçesi: Bir Windows-tabanl
ı çalıştırılabilir dosyasını özelliklerini ayarlarsanız, çalışma dizinini belirleyemezsiniz.
Consist of (-den olu
şmak)

With the Information Store Viewer (Mdbvue32.exe), you can view or set details about a user's message storage files, which consist of the private information store, the personal folder file (.pst), and the offline folder file (.ost).
Türkçesi: Information Store Viewer ile kullan
ıcının mesaj depolama dosyalarını görebilir ya da ayrıntılarını ayarlayabilirsiniz.

Contains (içermek)

In Excel, if you move the mouse pointer over a cell that contains a hyperlink, the ToolTip you created for the hyperlink may not appear.
Türkçesi: Excel'de fare i
şaretçisini, köprü içeren bir hücre üzerine getirirseniz, köprü için oluşturduğunuz ToolTip belirmeyebilir.

II. Uygulama
Aşağıdaki terimleri içeren cümleler kurmaya çalışın:
Corresponding (kar
şılık gelmek)

Örnek: every table correspons another table in target.

Substitute (yerine koymak, vekalet etmek)
Holds (tutmak)
Available (kullan
ılabilir, uygun, mevcut)
Along with (Birlikte)
in terms of ('a göre)

Örnek: Make a good backup plan in terms of good administrator' habit.

Prompts (istemek, sormak)
Encounter (kar
şılaşmak)
inherently (do
ğal olarak)
Overlap (örtü
şmek, üzerini kaplamak)
Setting (ayarlamak)
Specify (belirlemek)
Consist of (-den olu
şmak)

 

ZoRRoKiN

Özel Üye
7 Ağu 2005
2,149
374
WORLD
BİLGİSAYAR NELERDEN OLUŞUR

Bilgisayarlar modüler olarak geliştirilebilen aletlerdir. Bir bilgisayarın içinde farklı görevler üstlenmiş bir çok farklı elektronik kart yer almaktadır. Bu kartların hızları markaları özellikleri tüm sistemin performansını etkiler. Elektronik kartlar işlemci Ram ve diğer görevli kartları üzerinde barındıran ev sahibi anakart üzerine yerleştirilirler. Çevre kartların anakartla haberleşmesi için anakart üzerinde bazı standart iletişim yuvaları bulunmaktadır. Bunlardan en eskisi olan ISA slot yuvaları en yaygın olarak kullanılanıdır. ISA slotlar 386 işlemcili anakartlarda bile bulunmaktadır. ISA standardı 16 bitlik kapı olup genelde modem ses kartı, TV kartı, Ethernet kartı ve bazı eski ekran kartlarının yerleştirilmesi için kullanılır. Daha sonra geliştirilen ve şu anda hiçbir anakart üzerinde bulunmayan VESA slot yuvaları ise 32 bit iletişim kapılarıdır. Bu yuvalar 486 işlemci anakartlarında bulunurlar. Artık kullanılmayan 486 işlemcilerle beraber piyasadan kalktılar. Günümüzdeki çevre kartı yüksek hızı ve performansı için tercih ettiği PCI yuvalar 64 bit veri yolludurlar. Bu yuvalara ekran kartı Ethernet kartı ses kartı, TV kartı gibi birçok kart takılabilmektedir. Bu kartlar eski ISA kartlardan daha az yer kaplarlar. Yeni geliştirilen AGP portu ise yeni nesil Pentium II işlemcili anakartlarda yer almaktadır. AGP yeni ve hızlı ekran kartları için tasarlanmış bir yuvadır.
NETWORK​
Network Nedir:
Network birbirine kablolarla bağlanmış server, printer, pc, modem gibi birçok haberleşme ekipmanının en ekonomik ve verimli yoldan kullanılmasıdır. Network insanların bireyselce değil, ortak çalışmalarını sağlar.
Network, veri, yazılım ve ekipman paylaşımıdır. Küçük bir ağ iki bilgisayardan oluşabileceği gibi, büyük bir ağ binlerce bilgisayar, fax-modem, cd-rom sürücü, printer ve bunun gibi ekipmanlardan oluşabilir.
Neden Network’e gereksinim duyulur:
Network zaman ve para kazancı sağlar. Başarı için işletmenin sadece ofis içinde değil, tüm dünya ile haberleşmesi gerekir. Paylaşım söz konusu olduğundan donanım tüm personel tarafından kullanılabilir, her bir birey için ekstra printer, modem, disk ünitesi gerekmez. Internet erişimi de bir ağ üzerinde paylaştırılabilir.
Network Nasıl Çalışır:
Ethernet en genel networking sistemidir. Ethernet standartlarıyla birlikte gelmiştir. Ethernet ağından gönderilen tüm mesajlar diğer bir ekipmanın alabileceği standart kodlardan oluşur. İlk olarak XEROX tarafından bulunmuş ve daha sonra DEC, Intel ve XEROX tarafından formulize edilip belirli metotları kullanıp saniyede 10 Mbit veri transfer edebilen bir sistem olarak ortaya çıkmıştır.
Network Topolojileri:
Üç çeşit network yapısı vardır. Bunlar “star”, “bus” ve “ring” topolojileridir. Star ve Bus mimari en çok kullanılanlarıdır.
Star Yapı:
Adından anlaşılabileceği gibi yıldız mimarisindedir. Yani yıldızın merkezinde bir hub veya switch, bunlara bağlı olan tüm noktaları birbirine bağlar (UTP kablo ile). Kablonun bir ucu network adaptör kartına bağlı iken, diğeri hub veya switch’e takılır.
Star Network ün Avantajları:
Ekonomik kabloluma
Hızlı kurulum
Kolay genişletilebilirlik
Switch veya bridge ile genişletilmesi network performansını arttırır.
Bağlantıda meydana gelebilecek kopukluk , tüm ağı etkilemez .
Hub’a yapılan bağlantılar hub üzerindeki bağlantıların durumunu gösteren ışıklar sayesinde durumları anlaşılır ve arıza tespiti kolaylaşır.
Dezavantajları:
Hub ile hub arasındaki bağlantıyı sağlayan kablonun uzunluğu 100m yi geçemez.
Bus Yapı:
Bus yapı, omurga yapı olarak ta adlandırılır. Ağ üzerindeki tüm node’lar tek bir hat üzerindedir. Veri bu node’lardan geçerek istenilen node’a ulaşır.
Ağ bağlantısı tek bir koaksiyel kablo ile yapılır. Bu kablonun uçlarına BNC denilen konnektörler bağlanır.
Bus Yapının Avantajları:
Güvenilir kablo kullanır (koaksiyel kablo).
Basit network genişlemesi sağlar.
Hub veya benzeri merkezi ağ ekipmanı gerektirmez.
Dezavantajları:
Standartları 30 node’tan fazlasına izin vermiyor.
Ağın toplam uzunluğu 185 mt.’yi geçemez.
Herhangi bir node’un bağlantısının kesilmesi tüm ağı etkiler.
Arıza tespiti zor.
HARDDİSK

Hdd:
Bilgisayarlarda bellek, mikroişlemci ve diğer çevre birimler arasında üretilen bilgilerin kalıcı olarak kalan ortama sabit disk denir. Bilgiler kalıcı olarak disketlerde de saklana bilir ama disketlerin kapasitesi ve hızı düşük olduğu için daha çok bilgi taşıma ve kopyalama için kullanılır. Sabit disklerdeki bilgilere disketten daha hızlı erişilebilir. Asbit disk vakumlu( havası alınmış ve sürtünmenin en aza indirgenmiş) bir ****l kutu içerisine yerleştirilmiş disklerden meydana gelir.
Sabit disk içerisinde her disk yüzeyine ait bir okuma-yazma kafası mevcuttur. Bu okuma yazma kafaları disk yüzeyine değmeyip tamamen manyetik alan mantığı ile okuma-yazma işlemi yapar. Gerek disklerin, sürtünmesi en aza indirgenmiş bir kutu içerisinde saklanması, gerekse her disk yüzeyine ait okuma-yazma kafasının bulunması bilgilere erişim açısından çok önemli bir hız kazandırmaktadır.
Aşağıda çeşitli marka/model sabit disklerin hızları ve transfer hızları verilmiştir.
MARKA KAPASİTE HIZ
(ms) Transfer Oranı(KB/sn)
Maxtor
1,2GB
12 ms
3,97-6,19MB/sn
IBM
1GB
10,5 ms
39,8-55,1MB/sn
Fujitsu
2GB
10,3-11,9ms
8,6-11,3 MB/sn
Fujitsu
1GB
10-12ms
7,7-14,9 MB/sn

Sabit diskler ayrıca kafa, sektör ve silindir sayılarına göre de ayrılmaktadır. Bir sabit disk kullanıldığı işletim sistemine uygun olarak formatlandığında silindir denilen bölümlere ayrılır. Disklerin her bir yüzündeki silindir parça adı iz olarak adlandırılır. Her bir iz şekilde görülen eşit paçalara ayrılmıştır. Bu parçalara sektör adı verilir. Her bir sektör 512 byte’tan oluşur. Sabit disk, bilgileri sektör ve track’lara göre düzenler.
Sabit Disk Nelerden Meydana Gelmiştir:
Alüminyum, alüminyum magnezyum bileşeni üzerine nikel ve fosfordan bir ara tabaka etlenmiştir. Bu yapının üzerine manyetize edilmiştir. 50 ile 100 nanometre kalınlığında ferro manyetik bir tabaka eklenir. Son olarak bu manyetik tabakayı koruyan ince bir film tabakası kaplanır.
İzler, Sektörler Ve Manyetik Kafalar:
Diskler ve hard diskler arasında çok büyük farklılık olsa da, temeller eşittir. Veriler; manyetik desenler şeklinde ve dairesel olarak diskler üzerine yazılırlar. Bu dairelerden her biri iz adını alır ve eşit büyüklükteki sektörlere ayrılır. Manyetik kafa; diskin dış kenarından merkezine doğru hareket eder. Bunu yaparken, istenilen bilgilerin üzerinde bulunduğu izde durur ve aradığı sektörün diskin dönmesi esnasında altından geçmesini bekler.
Verileri diskteki, biz ize sırayla tüm disk çevresinde bir tur tamamlayacak şekilde mümkünse de, bu yöntem kullanılmamaktadır. Bunun yerine, bütün diskteki veya hard diski pasta dilimlerini andıran kısımlardan oluşan izlere ayırmak tercih edilir. Bu kısımların her birine sektör adı verilir. Böylece, bozuk bir alandan dolayı tüm izin kullanılmaz bir hale gelmesindense, tek bir sektörün kaybedilmesi yeğlenmiştir.
Sektör Büyüklüğü:
DOS işletim sistemi 512 Byte’lık sektör büyüklüğünü, disketlerde olduğu gibi hard disklerde de kullanılır. Tabi ki, bir diskin dışına yakın olan izler daha uzun olurlar ve fiziksel olarak daha fazla veri içerirler. Ama bu, mantıksal olarak içerdikleri veriler ve diğer izlerden daha fazla değildir. Bazı sürücülerde sektör sayısı izden ize farklılıklar gösterir. Örneğin “Plus Development Corporation” şirketi 40 MB’lık hard disklerde en içteki izlere 28 sektör sığdırırken, en dıştaki izlere 34 sektör sığdırmaktadır. Bu durumda, izlerden fiziksel olarak arta kalan sektörler, elektronik olarak bir sonraki ize aitmişler gibi kodlanır. Böylece DOS her izin eşit sayıda sektörlerden meydana geldiğini zanneder.



Sabit Diske Bilgi Okutmak Ve Yazdırmak:
Sabit diske bilgi yazımı için kafalar medyanı kutuplarını ters çeviren bir manyetik alan uygular. Okuma sırasında ise yapılan kutupların değişimini tekrar algılamaktadır.Okuma ve yazma kafası fotolitografik film tekniğiyle üretiliyor ve manyetik direnç etkisiyle çalışıyor.
Sabit disk okuma ve yazma işlemini sonlandırdığında kafalar alınan enerji yardımıyla park konumuna gelir. Park alanının yüzeyi kafaların oturumu için frenlenmiştir(Eski HDD’ da).
Okuyucu kafadan gelen andaki veriler dijital verilere dönüşür. Bu yöntem eski disklerde kullanılan sinyal dönüştürücü detektörlerden çok daha verimlidir.
Sabit diskin sektörü verilerden başka actuatörün kafayı doğru yere çekmesi için gerekli servo bilgiler ve mekanizmalarına da sahiptir. Kodlama işlemi seri haldeki sıfır ve birleri yani veriyi kutup değişimlerinde aktarmaktadır. Bu 0 ve 1’lerin kesin sayısı RLL( Sınırlı Aktarım Uzunluğu) ile tespit edilir. RLL de minimum 1 maksimum 7(0) gelebilir. Böylece birim alan üzerine daha fazla bilgi depolanabilir.
Disklerde yazma ve okuma işlemleri sonuç olarak mekanik bir işleme dayanır. Bu mekanik hareketler nedeniyle meydana gelen beklemelerde veri bir ara bellekte dalgalanır.
Sabit Disk Arabirim Standartları:
Yeni alınmış bir sabit disk sisteminize uymayabilir. Çünkü çeşitli sabit disk arabirimleri vardır. Bu standartlar ST-506, ESDI, SCSI, IDE, EIDE, Fast SCSI, Wide SCSI ve Ultra SCSI dır.
ST-506 : 8080 - 8086 makinelerde kullanılmış olan standarttır. ST-506 oldukça yavaş çalışır. En olumsuz tarafı tek bir disk bağlayabilmenizdir. ST-506 herhangi bir slota bağlayarak kullanabilirsiniz.
ESDI (Enhanced Small Device Interface) : Yani Geliştirilmiş Küçük Aygıt Arabirimi, sabit disk arabirim standartlarının ikincisidir. ST-506 ya göre daha hızlıdır. Daha gelişmiş bir elektronik yapıya sahiptir.
SCSI (Small Computer System Interface) : Genelde Windows NT ve Unix ana makinelerinde kullanılır. Ancak son yıllarda PC’lerde kullanılmaya başlanmıştır. SCSI sadece sabit disk ve disket sürücü arabirimi olmayıp aynı zamanda CD sürücü, optik okuyucu, gibi aygıtları da destekleyebilen bir arabirimdir. Bir SCSI arabirimi aynı anda 7 aygıtı denetleyebilir. İlk iki arabirimden çok daha hızlıdır.
IDE (Intelligent Drive Electronic) : PC’lerde en yaygın kullanılan arabirimdir. Genellikle anakart üzerindedir. Üzerinde iki seri, bir paralel port, bir disket sürücü arabirimi ile birlikte birde IDE arabirimi bulunur. Şu anda üretilen anakartların çoğunda bir IDE kontrolcüsü bulunmaktadır.
EIDE (Enhanced IDE) : Gelişmiş bir sabit disk arabirimidir. IDE arabirimindeki sınırlamaları ortadan kaldırmıştır. EIDE ile 528 MB kapasite sınırı ortadan kalkıyor. Dört tane IDE aygıtının bağlanabilmesini sağlıyor. Veri transfer hızı da IDE’ye göre artmış durumda.Yeni işletim tipleri, PIO Mode’lar (PIO=Programmed I/Q), hızı EIDE sabit disklerin bağlantısı nı olanaklı kılıyor. PIO Mode saniyede 11,1 MB, PIO Mode 4 ise saniyede 16,4 MB veri transfer hızlarına olanak sağlıyor.EIDE arabirimi kullanabilmek için, EIDE sabit diskin yanında EIDE BIOS’lu bir ana karta ihtiyacınız vardır. Pentium ana kartların hepsinde, verileri maksimum 4 sabit disk üzerinden, LBA (Logical Block Addressing) veya XCHS (Extended CHS) ile yönete bilen bir EIDE arabirimi ve BIOS vardır.
Fast SCSI: Fast SCSI, hızlı sabit diskler için üretilmiş bir arabirimdir. 8 bit veri yolu genişliğine sahiptir. Fast SCSI ile saniyede 10 MB veri transfer hızına erişilebilir.
Wide SCSI: Windows, NT benzeri işletim sistemlerinde yaygın olarak kullanılmakta olan hızlı ve güvenli bir SCSI arabirimdir. Özellikle, birden fazla diske aynı anda erişebilmesi durumlarında yüksek performans değerleri sunmaktadır. Bu SCSI arabiriminde veriler, 16 bitlik veri yolu üzerinden transfer edilir. Saniyede 20 MB’a kadar veri aktarımı mümkündür.
Ultra SCSI: Wide SCSI arabirimindeki hızı ikiye katlayan bir performans sunmaktadır. Ultra SCSI arabirimi üzerinden saniyede 40 MB ve üzeri veri transferi mümkündür. Bu arabirimde ayrıca SCAM (SCSI Configured Automatically) özelliği de mevcuttur. Bu özellik SCSI aygıtlara otomatik olarak SCSI ID numarası atamasını sağlıyor.
Harddiskin Setupta Tanıtılması:
BIOS ve ana kartlar 4 IDE sürücüyü (sabit disk yada CD ROM sürücüyü) destekler. Bunlardan ilk iki tanesi ise Secondary olarak adlandırırlar. Her çiftte öncelik planı Master, sonraki ise Slave olarak tanımlanır.
Buna göre sıralama;
Primary Master
Primary Slave
Secondary Master
Secondary Slave olmalıdır.
Mode seçeneğinde seçeneğin “Auto” olarak seçilmesi açılışı bir miktar geciktirse de önerilen şekildir. Çünkü BIOS Post sırasında diskin özelliğini belirleyip sistemi ona göre açabilir. Bu seçeneğin “None” olması halinde sistem sabit diski görmeyecektir. İlk seçimden sonra gelen parametreler sabit diskle ilgili bilgilerdir. Burada sabit diskin kafa sayısı (head), kapasitesi (size), silindir sayısı (cyls), sektör sayısı (sector) ve teknolojisi ile ilgili bilgiler yer alır.Sabit diskin otomatik olarak tanınması için “IDE Hdd Auto” seçeneğinden tanıtılması gerekir. Eğer buna rağmen otomatik olarak tanıtılma yapılmıyorsa type seçeneğinden “User” seçilmeli ve daha sonra gelen kısımlar disk üzerindeki veya kitapçığındaki bilgiler yardımıyla doldurulmalıdır.
ANAKART​
Anakartın özellikleri ilerde yapılacak yükseltmede önemli bir faktördür. Alınacak olan anakart yükseltilebilir özellikte olmalıdır. Pentium işlemci kullanılacaksa anakart 75 yada 83 Mhz bus hızını destekliyor olmalıdır. Bu sayede bilgisayar overclock denilen yöntemle olduğundan daha hızlı çalıştırılabilir. Yeni çıkan Pentium II anakartları 100 MHZ hızını desteklemektedir. Bu hıza sahip bir anakart eski Pentium anakartlarından yüzde 50’lere varan bir hız artışı yakalayabilmektedir. Anakartın üzerinde yer alan PCI yada ISA genişleme yuva sayısı da önemlidir. Kimi anakart üzerinde 4PCI slot 3ISA slot yer alırken bazılarında bu sayı daha az olabilmektedir. Eğer Pentium II işlemci kullanılacaksa anakartın mutlaka AGP portu bulunmalıdır. Anakart üzerinde yer alan RAM yuvalarının sayısı da hafıza artırımında önemlidir. Çoğu anakartta SD RAM yuvaları 2 tanedir. Yeni anakartlarda bu yuva sayısı 4’e çıkarılmıştır. Eğer Pentium anakart alınacaksa bu anakartların eski modelleri MMX işlemci için gerekli olan çift voltaj desteğini verememektedir. Anakartın üzerinde kullanılacak işlemci özelliğine göre anakart seçilmelidir. Ön bellek miktarı da sistemin hızını bazı uygulamalarda önemli oranda etkilemektedir. Anakart üzerinde yer alan Pipelined Burst ön bellek en az 512 Kb olmalıdır. Çoğu anakart üzerinde IDE ve Disket Kontrolörü ile beraber gelmektedir. Bu durumda gerekli kabloların alınacak paket içerisinde yer alması gerekmektedir. Anakartın üzerinde yer alan çipsetler işlemcinin anakart üzerindeki hızı ve RAMlerin koordinasyonu gibi bir takım görevler yapar.
Pentium anakartların da kullanılan en eski 430 FX çipseti artık piyasadan silinmiştir. Şu anda en önemli Pentium anakart çipseti 430 TX’tir. Eğer Pentium yada Pentium MMX işlemci kullanılacaksa 430 TX çipseti kullanan anakartlar tercih edilmelidir. Eğer Pentium II işlemci kullanılacaksa 440 LX çipseti bulunan bir anakart kullanılmalıdır. Bu çipset AGP desteği de vermektedir. Yakında çıkacak olan 440 BX çipseti sayesinde anakartlar üzerindeki hız barajı 100 MHz’e çıkacaktır. Bilgisayarların merkezi bileşenleri anakarttır. İşlemci ile birlikte önemli ölçüde sistem performansını etkiler. Günümüz CPU’ları üç sınıfa ayrılır ve değişik işlemci soketlerine sahip anakartlar gerektirir. Eski anakart yenisiyle uyumlu değilse veya yeni bir ATX board’ın özelliklerinden faydalanmak için bilgisayarımıza yeni bir anakart takabiliriz. Pentium pro için socket 8’li Pentium II için slot 1’li bir anakart a ihtiyaç vardır. Socket 7’li anakartlar şu işlemciler için uygundur: Intel Pentium,Pentium/MMX,AMD K5,AMD K6 ve Cyrix/IBM 686. En yaygın olarak socket 7’li anakartlar kullanılır. Anakartın CPU dışındaki ana bileşeni kullandığı çipsettir. İşlemci ana bellek cache ve veri yolu sistemi (PCI-ISA)arasındaki iletişimden sorumludur. Socket 7 sınıfında özellikle Intel, vıa ve sıs çipsetleri kullanılmaktadır.socket 8 ve slot 1’de ise Intel-440 FX çipsetleri kullanılmaktadır.
Yeni bir anakart almadan evvel bir işlemci tercih etmek gerekir. Mesela Intel MMX gibi yeni işlemciler core(merkezi birim) ve I/O (giriş çıkış) için iki değişik besleme gerilimi ile çalıştıkları için anakartın bunu desteklemesine dikkat etmek gerekir ki eski anakartlarda bu tip bir özellik yoktur. Pentium MMX core için 2,8 volt, I/O kısmı içinde 3,3 volta AMD’nin K6 işlemcileri de core için 2,9 volta veI/O için yine aynı şekilde 3,3 volta ihtiyaç duyarlar. Ayrıca BİOS’ TA ilgili işlemci için ayarlanmalıdır. Mevcut olan anakartların çoğu donanımsal olarak yeni CPU’larla çalışabilecek durumdadır. Pentium anakartlar çoğunlukla sadece 3 tane PCI slotuna sahiptir. Bu üç PCI slotu genelde ev ve büro kullanımı için yeterlidir. Ancak yeni anakart bir ağ sunucusuna bağlı olarak veya multimedia uygulamaları üretiminde kullanılacaksa en azından 4 tane PCI slotuna ihtiyaç vardır. İki seri bir paralel arabirim ve disket ve sabit disk(IDE) denetleyici de mutlaka olmalıdır. Grafik ve ses kartı anakart üzerine entegre edilmişse bunları BIOS’ tan iptal etmek mutlaka mümkün olmalı aksi halde gelecekte bu bileşenleri terfi ettiğinizde Interrupt Port adresi gibi sistem kaynaklarını kullanmaya devam ederler. Bu da problemlere neden olabilir. Bir anakart satın alırken kasanın yapı formu da önemlidir. Intel veya ASUS’ UN yeni anakartları (TX97X) ATX normu da denilen ATX form faktörüne uygundur. Bu tip anakartlar özel kasalara ihtiyaç duyarlar. Dolayısıyla bu anakartları başka kasalara monte etmek mümkün değildir.ATX anakartlar mesela Soft Power Off (uygun güç kaynağı ile birlikte) ve Suspend to Disk gibi yeni özellikler sunuyorlar. Bu özellikler bellek içeriğinin ve bilgisayarın o anki durumunun enerji tasarruf modu olan Power Off modunda sabit diske yazılması demektir. Bilgisayar yeniden uyandığında bilgisayarı boot etmeye gerek kalmadan tam kaldığınız yerden çalışmaya devam edebilirsiniz. bir anakartı ilk kez takıp bilgisayarı açtığınızda veya işlemci terfisinden sonra anakartın her koşulda çalıştığı tanımlanmış bir ilk durumu olmalıdır. Bu değerleri setup’ta üreticisine bağlı olarak “Load BIOS Defaults”veya “Failsafe Mode” seçeneğiyle yükleyebiliriz.
Tüm anakartlar BIOS’a ve sistem açılışına şifre koymaya olanak tanıyor. Şifre ile bilgisayarı korumanın amacı virüslere karşı korunmak veya başka birinin bilgisayarınızdaki verilere ulaşmasını önlemektir. Koyulan şifre unutulursa verilere tekrar ulaşmak oldukça zordur. Çoğu anakart üreticisi tanımlanmış bir süre boyunca kısa devreye maruz kalması gereken bir jumpere sahiptir. BIOS bu sayede şifreyi ve diğer tüm ayarları unutur ve yaptığınız ince ayarları tekrar yapmanız gerekir. Böyle durumlarda yaptığımız tüm değişiklikleri bir yere not alarak BIOS Default değerlerini tekrar yükleyip daha sonra ince ayarları tekrar yapmaktır. Eğer şifre unutulmuşsa BIOS piline veya aküsüne 5 saniye süreyle kısa devre yapılabilir. Sisteminizde ISA kartları mevcutsa BIOS’taki PCI/ISA konfigürasyonu alanında bunu mutlaka belirtmelisiniz. AWARD BIOS’larda ISA kartlar tarafından kullanılan Interrupt’ları ve DMA kanallarını belirtip çıkarmak mümkündür. PCI kartları kendi aralarında sistem kaynaklarının paylaşımı konusunda anlaşabilir. Ancak kendi sınıfından olmayan ISA kartlarıyla çoğunlukla anlaşamazlar hatta bunları tanımazlar. Ayrıca PCI kartları ISA kartlarla çakışabilecek standart ayarlara da sahiptir. İşlemci veya RAM’ınızı terfi ettiyseniz tüm BIOS ayarlarını kontrol etmeniz gerekir. Zira hızlı SD RAM modülleri taktıysanız sistem daha düşük WAİTSTATE’lerle çalışabilir. Buda büyük bir performans artışı sağlayacaktır. Mesela 120’den 166’ya gibi işlemci terfilerinde sistemin veri yolu hızını da değiştirmeniz gerekir. Bunu çoğu anakartta bir jumper aracılığıyla yapabilirsiniz. Saat frekansını değiştirmezseniz bir şeye zarar vermezsiniz yeni işlemci bu durumda gerçek performansını göstermeyecektir. Daha düşük bir saat frekansıyla çalışacaktır. Yanlış bir veri yolu hızı seçerseniz de bilgisayarınız açılmaz.
Yeni bir Pentium veya ATX anakartta sahipseniz bilgisayarınızı CD-ROM’dan da açabilirsiniz. Hatta IDE ve SCSI sabit diskleri birlikte kullanıyorsanız bunlardan herhangi birinden boot edebilirsiniz. BIOS güncellemesi için gereken programlar vardır. Fakat bu programları kullanırken çok dikkatli olmak gerekir. Kurulum sırasında direktiflere aynen uymak gerekir. Aksi halde en kötü durumda bilgisayarınızı ne boot edebilir nede eski BIOS sürümünü geri yükleyebilirsiniz. Ayrıca güncelleyeceğiniz BIOS’UN anakartınız için tasarlanmış olmasına dikkat etmelisiniz. Windows 95’in sorunsuz çalışması için en önemli şartlardan biri ISA veya VESA veri yolu mimarili anakartınızı değiştirip yerine PCI mimarisi olan bir anakart almaktır. Ekran kartınızı PCI olan ile değiştirmek verimi attıracak bir adımdır. Hatta son zamanlarda çıkan ve görüntü kalitesi mükemmel olan AGP ekran kartları da piyasada bulunmaktadır. Tabi ki bu ekran kartını takabilmek için anakartın AGP desteği olmalıdır. Eski 4 veya 8 Mb’lık SIMM modülleriniz yeni aldığınız anakarta uymuyorsa SIMM-Shuttle denilen ufak parçalardan almaktır. Bunlar eski 32 pin modülleri 72 pin modül yuvalarına uyar hale getirmektedirler. PCI anakartlardan sonra artık I/O kartı maziye karıştı. Bilgisayara olan bütün giriş ve çıkışlar anakartın üzerine taşındı. PCI anakart kullanıyorsanız eski ISA veya VESA ekran kartınızı PCI ekran kartı ile değiştirmek gerekir. Upgrade ettiğiniz bilgisayarınıza yeni bir ekran almak daha iyi olur. İlle de eski monitörümü kullanacağım derseniz bazı sorunlar çıkabilir. Çünkü ekran tarama frekansları bazı monitörlerin kaldıramayacağı kadar yüksek olabilir. Bu durumda ekran kartınızın yatay ve dikey refresh rate’lerini ayarlayabilecek bir yardımcı program bulmamız gerekir.
Bilgisayarınız doğru düzgün açılmıyorsa BIOS’a girin. Load BIOS Defaults seçeneğini seçip bütün ayarlamaları varsayılan olarak tanıtın böylece yapmış olduğunuz özel değişiklikler kaybedilecek fakat bilgisayarınız açılacaktır. Eğer BIOS’a şifre girip sonra unutmuşsanız anakart üzerindeki BIOS pilini çıkartmanız yeterlidir (5 dk gibi). Fakat bundan sonra diskinizi bilgisayara tekrar tanıtmanız gerekir. Ayrıca upgrade ederken dikkat edilecek bir hususta CPU’nun üzerine bir soğutucu fan takılmasıdır. Eğer fan takılmazsa CPU gereğinden fazla ısınacağından yanabilir. Modern bir anakartın üzerinde iki seri port bir yazıcı portu klavye girişi floppy girişi ve iki adet IDE girişi olmalıdır. Chipset’e göre ayrıca PS/2 fare kızıl ötesi portu USB portu gibi başka girişlerde bulunabilir. PS/2 fare portu örneğin iki seri cihazı iki external modem veya fareye ek olarak birde grafik tableti kullanmayı düşünenler için gereklidir. Kızıl ötesi portu ise veri alışverişi yapmayı düşündüğünüz kızıl ötesi transferi destekleyen bir not book varsa faydalı olabilir. USB girişi ise genellikle ATX anakartlarda olan ve gelecekte scanner modem printer gibi cihazların bağlanacağı bir port.
Yeni bir anakart alacaksanız kartın ATX olmasına dikkat etmelisiniz. ATX anakartlarda bütün girişler zaten kartın üstüne lehimlenmiş oldukları için kasanın içi çok ferah olmaktadır. Normal AT anakartlarda ise bu yeni mimari dışında hiçbir fark yoktur. Alacağınız anakart ATX olacaksa kasanızda ATX olmalıdır. Çünkü port çıkışları direk olarak anakarta bağlı olan ATX anakartlar eski tip At kasalara uyum sağlayamazlar. Bir ATX anakartta mutlaka PS/2 ve SIMM yuvaları olmalıdır. Çünkü eski anakarttan söktüğünüz eski 72 pinlik edo ramlarınızı kullanmak isteyebilir veya 168 pinlik yeni SD RAM kullanmak isteyebilirsiniz. Hatta bunları bir arada kullanmakta mümkün olabilir fakat Rablerinizin aynı türden olmasına dikkat etmek daha verimli olacaktır. Anakartın üzerine bakarak cipsetini tespit edebilirsiniz. Tabii bunun için her bir üreticiyi ürün adlarını veya numaralarını bilmeniz gerekir. Aynı cipsete sahip anakartlar arasında performans olarak çok bir büyük fark yoktur. Sadece donanım ve sistem sağlamlığında değişiklikler vardır. Ancak cipsetler anakartlardaki ayırt edici özelliklerden en önemlisidir. Bir cipsetin kalitesi büyük ölçüde her bir bileşeninin diğer bileşenlerle olan iletişiminin ne kadar gelişmiş olduğuna bağlıdır. Sistem performansındaki en önemli etken memory controller’dir bu denetleyici belleği en uygun şekilde kullanmalıdır ve bu sırada ram ve level 2 cache modüllerinden sonuna kadar faydalanmalıdır. Bunu da kesintisiz bir veri akımıyla sağlar. Büyük bir farkla en önemli cipset üreticisi Intel’dir. Önemli avantajları da vardır. Çünkü çok büyük bir bütçeye sahip ve en başarılı yarıiletken üreticisidir. CPU’lar zaten Intel’in egemenliğindedir. Ayrıca PCI veri yolu ve şimdilerde AGP de Intel tarafından gerçekleştirilmiştir. Dolayısıyla cipset üretiminde de Intel rakiplerine göre oldukça önemli bir yere gelmiştir.
Çeşitli Anakart Modelleri:
FX: Intel cipsetlerinin ilk olarak kullanıldığı cipsettir. Bugünkü kıstaslarına göre performansı daha çok orta şekerliydi. Ancak ilk çıktığı zaman çok büyük bir aşamaydı. EDO RAM’I destekleyen ilk cipset olarak bu yeni bellek türünün standart RAM olarak kabul edilmesinde en büyük paya sahipti.
HX: Hx oldukça hızlı ve 512 Mb önbellekleşebilir alan ile bellek yoğunluklu uygulamalar içinde uygundur. Hx ultra dma/33’ünede SD RAM veya ACPI güç yönetimi fonksiyonlarını desteklemesine rağmen HX anakartlar halen rağbet görüyor. Özellikle de yüksek performansı ve server alanında önemli ECC (Error Correction Code) yüzünden. Hx aynı zamanda çift işlemci desteği de sağladığı için NT altında özel bir çift işlemcili anakartla ek bir performans artışı da sağlamak mümkündür.
VX: Hx’in ardından çıkan bu tip anakartlar bekleneni veremedi. SD RAM DIMM’lerini ilk destekleyen cipsettiler. Ancak bu ramlar piyasaya yeni çıktığı için fiyatları normal edo ve fpm RAMlerden çok daha yüksekti. Ayrıca önbellekleşebilir hafıza alanı da FX zamanlarındaki gibi maksimum 64 Mb’a indirilmişti. VX cipsetler ayrıca ancak 128 Mb Ram kullanabiliyor ve çift işlemci ve ECC desteği de sağlamıyor. Ortalama bellek transfer hızı HX kadar yüksek olmadığı için HX’ler bugün daha fazlasını vermektedir.
TX: En modern teknolojinin bir ürünü olarak hızlı TX cipseti doğal olarak SD RAM Ultra-DMA/33 ve enerji tasarruf standardı ACPI’yı destekliyor. önbellekleşebilir alan yine 64 Mb. Özellikle windows95 altında 64 Mb’tan daha fazla ram takılı olması durumunda performans artışı yerine oldukça büyük bir performans düşüklüğü gözleniyor. Bu yüzden socket 7 sistemlerde HX’i tercih etmeli veya ıntel yerine başka bir cipset üreticisi tercih edilmelidir.
VIA: Intel’in rakibi ile yaptığı ilk vıa çipsetli anakart. 2 mb’lık oldukça büyük bir önbellek ortaya çıkmaktadır. VIA’nın en yeni cipseti Apollo VP3 1MB’lık önbelleğe sahip ve bununla 384 MB önbellekleşip adreslenebiliyor. Apollo VP3’ün en önemli özelliği agp destekli olmasıdır. Ayrıca bu anakartların socket 7 olması ve agp ile de uyumlu olmasından dolayı ilerisi olan bir anakarttır.
Pentium II: Pentium II cipsetlerde de ilk cipsetin adı Natomadır.Pentium pro ile benzer mimari yüzünden bu işlemcilerden tanınan 82440FX adı aynen alınmıştır. İlk Pentium II alanlar AGP Ultra DMA/33 ve SDRam desteği olmaksızın ve düşük bir performansla idare etmektedirler. Buna karşın LX anakartlar şimdilerde daha tutulmaktadır. LX anakartlar da FX’te eksik olan her şeyi barındırmaktadır. AGP desteği ve yüksek performansı ile tercih edilmektedirler.Anakartınızda hangi cipsetin olduğunu öğrenmek istiyorsanız sağ fare tuşu ile masaüstündeki “bilgisayarım”sonrada “özellikler”simgesini tıklayın. Aygıt yöneticisi sistem aygıtları simgelerine tıklayın. Bu alanda normalde diğer anakart bileşenleri yanında cipsette listelenir. Intel cipsetlerde PCI to ISA Bridge’in numaraları da gösterilecektir. 1 Mb’lık önbelleğe sahip. AGP destekli olup socket 7’nin gelecekle uyumlu olabilmesi için çok önemli bir cipsettir.
CPU​
Merkezi İşlemci Birimi(cpu):
CPU yani Merkezi İşlemci Birimini bilgisayarın beyni olarak düşüne biliriz bir bilgisayardaki tüm donanım elemanları bu beyin tarafından yönetilir ve denetlenir. Elektronik bir beyin olarak düşünebileceğimiz mikroişlemci, bir bilgisayarın yapacakları ile ilgili tüm komutları verir.Transistöründen yongasına kadar bilgisayarı oluşturan bütün elemanlar, emirleri mikroişlemciden alırlar. Bilgisayarda yada çevre birimlerinde olup biten her şey, mikroişlemci tarafından yollanan sinyallerle gerçekleşir ve denetlenir.Mikroişlemcinin, belirli bir zamanda neler yapacağını ise klavye, fare vb. gibi çevre birimler yoluyla bilgisayar kullanıcısı belirler. Kullanıcının isteğini yerine getiren yine mikroişlemcidir.Günümüzde bir mikroişlemcinin yaptığı işi, eskiden yüzlerce eleman(transistor vb.), büyük bir levha üzerinde bir araya gelerek yaparlardı. Bu durum hem yer hem de işlemci hızı bakımından büyük sorunlar doğurmaktaydı. Bilgisayar teknolojisindeki gelişmeler, bir zamanların büyük bir levha üzerindeki yüzlerce devrenin yaptığı işi tek bir devrenin yapmasını sağlamıştır. Bu devreler yonga olarak adlandırılır. Gelişmiş bir mikroişlemci oluşturan yonga, yaklaşık 6 milyon transistörden oluşuyor.İşlemcinin performansının belirlenmesinde önemli bir faktör saat frekansı veya hızıdır. Cpu bir dış frekans üreteci olan bir kuvars kristali tarafından sürülür.işlemcinin temposunu oluşturan saat frekansı saniyedeki darbe sayısı ile ölçülür ve MHz ile gösterilir.
Grafik yazılımları,oyunlar ve elektronik tablolama programları kullanılıyorsa veya yeterli RAM’a sahip olduğunuz halde bilgisayarınız halen yavaşsa CPU’yu değiştirmeniz gerekir. Ancak yeni bir CPU almadan önce bazı noktalara dikkat etmeliyiz. Özellikle de anakartın yeni CPU’ları destekleyip desteklemediğini bilmemiz gerekir.
CPU Saat Hızı:
Bir dahili bir de harici saat hızı vardır. Dahiliyle (internal) CPU ilgilenir. Harici saat hızından daha yüksektir. Harici saat frekansının çarpılmasıyla elde edilir. Harici saat hızından anakartın saat frekansı anlaşılır. Bu frekans CPU’ya ve diğer bazı önemli bileşenlere (bellek denetleyicisi gibi) iletilir. PCI veri yolunun işletildiği saat hızı çoğunlukla bu frekansın yarısıdır.
CPU’nun Komut Ve Veri İşlemleri:
Yazılımlar, talimatlar ve verilerden oluşur. Cpu talimatları işlemeye verilerle ne yapması gerektiğini söyler. Veriler ve talimatlar, gerek duyulana kadar hard diskte saklanır, sonra RAM a aktarılır.Ram veri ve talimatları işlenmek üzere saklar. Genelde işlemcinin hızını tam olarak kullanılabilecek kadar işlemciyi hızlı besleyemez. İşte bunun için başka öğelere ihtiyaç duyulmuştur. Bunlar:
Birincil ön bellek: İşlemcinin dahili işleme hızında işlemciyi daha da hızlı besleyebilmek için talimat ve veriler burada saklanır.
İkincil ön bellek:
İhtiyaç duyulacağı düşünülen talimat ve veriler bu daha hızlı bellek türünde saklanır. İşlemciyi daha hızlı besler.
İşlem ünitesi:
Bu üniteler talimatı yerine getirir ve sonuçları saklar.
Dahili veri yolu: İşlemci ünitesi komutları parça parça, sıralı ve çok evreli bir veri yolu ile işler. Ünite işlemi sonrakine başlamadan önce ilk talimatı yerine getirmesi gerekmez. Böylece komutlar daha hızlı işlenmiş olur.
Süperskalır tasarım: İşlem ünitelerinin bir seferde birden fazla komut işlemesini sağlar.
Mikroişlemcinin Yapısını Oluşturan Bölümler:
Mikroişlemci yaptığı tüm işleri kendi içindeki, mükemmel yapılanmaya borçludur.
Kontrol Birimi: Bütün komutlar burada işlenir. İşlenen komuta göre mikroişlemci içerisindeki belli bir adresteki veri değiştirilir yada bir verinin işlemci içindeki başka bir bölüme aktarılması sağlanır.
İletim Yolları:İletim yoları, mikroişlemci ile bilgisayarın diğer birimleri arasındaki bağlantıyı sağlayan iletkendir.
İletim yolları üç gruba ayrılır.
a.Veri yolları (data bus)
b. Adres yolları (addres bus)
c.Kontrol yolları (control bus)
Kaydedici(register): Mikroişlemci ile bellek ve I/O kapıları arasındaki bilgi alış verişinin çeşitli aşamalarında, bilginin geçici olarak depolanmasını sağlar. Kontrol biriminin doğrudan bağlandığı bellek birimleridir.
Sayıcılar:Sayıcılar, işlemi yapacak komut ve verilerin adreslerini taşıyarak bilgisayarın çalışması sırasında hangi verinin hangi sıra ile kullanılacağını belirler.
Giriş Çıkış Devreleri: Bu devreler mikroişlemcinin, yalnızca giriş ve yalnızca çıkış yapan birimleri ile bağlantı kurduğu devrelerdir.
Aritmetik Mantık Birimi: Mikroişlemcinin, birinci derecede önem taşıyan bir birimdir. Toplama, çıkarma gibi basit matematiksel işlemler yapar.
Kayan Nokta Birimi: Matematik işlemci olarak bilinir. Mikroişlemcinin işlem gücünü belirlemektedir.
MMX(Multimedia Extensions):
Genişletilmiş CPU komut setidir. Özel olarak bu komut setini kullanan multimedia uygulamaları çok hızlı çalışırlar. Söz konusu olan Pentium’un komut setinin genişletilmesi, bu yeni komutlarla çoğunlukla resim işleme ve benzer işlemlerde büyük veri yığınlarıyla sıkça ihtiyaç duyulan belli hesaplamaların daha hızlı gerçekleşmesi sağlanıyor.Ancak bu hızlandırmadan sadece özel olarak MMX için programlanmış programlar faydalanabiliyor, yeni komutlar eski yazılımların işine pek yaramıyor.MMX’in gerekli olup olmadığı sorusunun cevabı ise kullanılan yazılımlara bağlı. Özellikle oyun meraklıları için MMX işlemci tavsiye edilebilir. Ancak MMX uyumlu olmayan bir işlemci de ilk tercih olabilir.İşlemci seçiminde en akıllı tercihi yapabilmek için bilgisayar üzerinde çalıştırılacak yazılımların türleri göz önünde bulundurulmalıdır. Farklı yazılımlar farklı işlemciler üzerinde farklı hızlarda çalışırlar. MMX işlemcilerin hız ve performansları uzun süredir kendisini ispat etti. Herkes bir MMX sahibi olmak istiyor ama çok az kimse bu işlemcilerin özellikleri ve kapasiteleri konusunda bilgi sahibi. MMX mimarisi onu destekleyen yazılımlarda hız artırımı sağlamaktadır. MMX diğer yazılımlarda hız artışı sağlasa da bu çok doyucu olamamaktadır. Eğer sistemde her türlü yazılım kullanılacaksa MMX işlemcilerin fiyat düşüşünden faydalanmak gerekmektedir. Intel MMX işlemcilerin üretimini durdurmadan önceki son fiyat indirimini geçtiğimiz günlerde yaptı. Bu işlemcilerde diğer işlemcilerde olduğu gibi piyasadan yakında silinecekler. Özellikle grafik tabanlı işlemler ve oyunlar için MMX işlemcilere yatırım yapmak mantıklı.
Eğer üstün grafik özellikleri isteyen oyunlar oynanacaksa (Quake II, Halflife) MMX’ler PII’ye göre yavaş kalabiliyorlar. Daha ciddi grafik uygulamaları kullanılacaksa (AutoCAD, Adobe Photoshop gibi) bir çok kıyaslama Pentium II işlemcilerin dışında bir tercih yapılmaması gerekiyor. Bu durumda çift işlemcili bir sisteme de yatırım yapılabilir.
Eğer kullanıcı alabileceği en hızlı işlemciye ihtiyaç duyuyorsa mutlaka bir Pentium II işlemci almalı. Geçen sene MMX işlemcilerin senesiydi 1998 ise Pentium II işlemcilerin senesi olmuştur.Intel’in yeni LX çipseti sayesinde uzun zamandır beklenen hızlı grafik portu, yani AGP desteği de yaygınlaşmaya başlıyor. Windows 98’in çıkmasıyla beraber olarak satılan sistemlerde görülmeye başlayacak. Piyasadaki en hızlı işlemciyi satın almak çoğunlukla yanlış bir tercih olmaktadır. Çünkü hızlı işlemciler genellikle iki ay sonra yaklaşık % 25 daha ucuza satın alınabiliyorlar. Şunu unutmamak gerekir, bugünün en hızlı işlemcisi kısa bir zaman içinde eskimiş bir işlemci olacaktır.
Saat Frekansı Ve Diğer Parametrelerin Ayarlanması:
CPU’yu taktıktan sonra çalışma koşullarını da ayarlamanız gerekir. Anakarta, CPU’nun hangi voltaj gerilimi ve frekansla besleneceğini belirtmeniz gerekir. Ayrıca işlemci tipini de belirtmelisiniz.
Bilgisayar konfigürasyonunun bu zorlu alanında, bu doğrultuda atılmış bir adımı yoktur. Her üretici kendi yolunu çiziyor, böylece hangi jumper’ın tam olarak nereye takılması gerektiğini söylemekte de imkansız oluyor.
Çözüm yine anakartınızın kitapçığında (yeni bir bilgisayar satın alırken mutlaka kitapçıklarını da yanında isteyin). Burada anakartın CPU’nun kullanımına sunduğu mümkün olan tüm saat frekansları sayılmıştır. Tüm ayarları birçok defa kontrol edin ve PC’yi öyle açın. Mesela voltaj gerilimi yanlış ayarlanmışsa yepyeni işlemciniz birkaç saniye içinde bozulmuş olacaktır. Ve aşırı yüksek saat frekanslarında da CPU aşırı ısınacak ve tüm bilgisayar sistemi güvensiz bir şekilde çalışacak ve sürekli hatalar verip kilitlenecektir.
BELLEKLER​
Elektronik Bellekler:
Elektronik bir bellek ikili bir bilgiyi daha sonra kullanmak üzere saklamaya imkan veren bir bileşendir .Daha genel bir tanımla,saklanacak bilgi miktarını arttırmak amacıyla bir kart veya bir modül üzerine guruplaştırılmış bir bileşenler bütününe bellek adı verilir .Elektronik bellekler,bilgisayarların gelişmesinde önemli rol oynamıştır. Başlangıçta mekanik (akustik bir dalganın bir katı içinde yayılması), manyetik (bir çekirdeğin manyetik durumu) veya elektriksel(tel , fiş veya diyot bağlantıları) teknolojilerle gerçekleştirilen elektronik bellekler, günümüzde temel olarak yarı iletkenlerden veya manyetik izden yola çıkılarak gerçekleştirilmektedir.
1970’li yıllardan bu yana, tümleştirme kapasitesi bakımından yaşanan gelişme, en iyimser tahminleri bile aştı. Bu yüzden, 2000 yılı için bu konuda bir tahmin yapabileceklerin sayısı da oldukça azdır. Bir örnek vermek gerekirse, Tek bir birim içine yerleştirilebilen ikili bilgisayar 1971-1990 yılları arasında 4000 kat arttı. Belli bir bellek kapasitesini gerçekleştirmek için gerekli birim, dolayısıyla da lehim noktaları sayısı aynı oranda azaldı ve bu durum, güvenirlikte olağan üstü bir gelişme sağladı. Aynı süre içinde, bu bileşenlerin elektrik tüketimi de yaklaşık 60 kat azaldı
Üretimde kullanılan teknolojiye ve bileşenlerine bağlı olarak, rasgele erişimli veya değiştirilemez yarı iletken bellekler (sabit disk, disket, bant, manyetik kabarcıklı bant, optik disk) birbirinden ayrılır.Yani elektronik bellekler ikiye ayrılır Yarıiletken Bellekler ve Kinematik Bellekler.
Çeşitli Yarı İletken Bellek Türleri:
Bir bilgisayarda, merkezi birim ile belleğin bağlantısı üç yoldan sağlanır: bellekten bir kelimenin seçilmesine imkan veren adres bağlantı telleri; bilgi alışverişini sağlayan veri bağlantı telleri ve bileşenin çalışmasını (yazma, okuma, geçerli kılma, seçme) yönlendiren denetim telleri. Birimin içinde adres bilgisinin kodu çözülür ve istenen iletişim türüne göre veriler okunur, yazılır veya göz ardı edilir.
İki tür yarıiletken bellek vardır: rasgele erişimli bellek ve değiştirilemez bellekler. Değiştirilemez belleklerin en basiti kullanıcı tarafından yalnız okuna bilen ROM (Read Only Memory [salt okunur bellek]) bellektir. Bu belleğin içeriği, bileşen üretilirken belirlenmiştir ve üzeride değişiklik yapılamaz. Bir bilgisayarın programı bu tür bir belleğin üzerine kaydedilir. Bazı değiştirilemez bellekler, daha büyük kullanım kolaylığı sağlarlar; bunlar, PROM’lar (Programmable Read Only Memory [Programlanabilir Salt Okunur Bellek] ), EPROM’lar (Electrically Programmable Read Only Memory [elektriksel olarak programlanabilen salt okunur bellek] ),EPROM’lardır (Electrically Erasable Programmable Read Only Memory [elektriksel olarak silinebilir-programlanabilir salt okunur bellek] ) ve RAM’lar (Random Access Memory [Rasgele Erişimli Bellek] ) yarı iletken bellek türleri arasında sayıla bilir.
Yarı İletken Bellek Türleri:
A)RAM Bellekler (Ana bellek)
Bilgisayarda temel hafıza birimi RAM’dır. (Random Acces Memory - Rasgele Erişimli Bellek).RAM’a yazılır okunur bellekte denir. RAM’daki bilgilere erişmek, disk ya da disketlerdeki bilgilere erişmeden çok daha hızlıdır (ortalama 60-70 ns). Ancak RAM’daki bilgiler geçici olarak saklanır. Sistemi kapattığınızda bilgiler yok olacağından RAM’daki bilgilerin sabit kayıt ortamlarına aktarılması gerekmektedir.
RAM’lar birbirinden tamamen bağımsız hücrelerden oluşur. Bu hücrelerin her birinin kendine ait sayısal bir adresi vardır. Her hücrenin çift yönlü bir çıkışı vardır. Bu çıkış veri yolu da (Data Bus) mikroişlemciye bağlıdır. Bu adresleme yöntemiyle RAM’daki herhangi bir bellek hücresine istenildiği anda diğerlerinden tamamen bağımsız olarak erişilebilir. İşte Rasgele Erişimli Bellek adı da buradan gelmektedir. RAM’da istenen kayda yada hücreye anında erişilebilir.
RAM kısa süreli bilgi depolamak için kullanılır. RAM genellikle anakart üzerindeki SIMM adı verilen yuvalara takılır. SIMM yuvaları ikiye ayrılır 72 Pinlik SIMM yuvaları ve 30 Pinlik SIMM yuvaları.Üçüncü bir modül ise DIMM (Dual Inline Memory Modules) modülüdür. DIMM modülü 168 pinlik bir konfigürasyondan oluşur. DIMM modüllerinin , biraz daha uzun olmalarıyla birlikte aynı hacimce SIMM modüllere oranla iki kat daha fazla bellek sığdıra bildiği söylenebilir. Bazı sistemler yalnızca SIMM ve Bazıları da her iki modülü birden bulundurabilirler. Normal olarak DIMM, SIMM’den daha pahalıdır. Ancak DIMM modülü yerleşik tampon özelliği sayesinde daha iyi bir performans gösterir ve daha güvenlidir.
RAM’ları SRAM (SIMM-Statik RAM) ve DRAM (Dynamic RAM) olarak ikiye de ayıra biliriz.
DRAM’lar üzerlerindeki kapasitörlerin elektriksel olarak yüklü olup olmamasıyla bilgiyi temsil eder.
SRAM’lar ise bir dizi anahtar (açılıp kapanan kapılar) olarak düşünülebilir.
Bir SIMM RAM modülü 8 adet RAM yongasından meydana gelir. Yongaları genelde 44256 adıyla bilinen DIP RAM’lardır.44256’lık yongaların her biri 125 KB’lıktır. Ancak SIMM RAM modüllerinin bir çoğunda dokuzuncu bir DIP RAM yongası vardır. Bu yonga “parity biti” (eşlik biti) olarak adlandırılır. Bu bit, belleğe saklanan bir bayt bilginin doğru saklanıp saklanmadığını kontrol etmek için kullanılan bir yongadır. Bazı SIMM modüllerinde “51000”, ”441000” yongası da kullanılır.8 adet yonga olmasının nedeni ise, SIMM üzerinde bir yongaya bir bit gelecek şekilde yerleştirilmesidir ve bu şekilde sistem bir baytlık bilgiyi istediğinde sekiz yonga birleşip bir baytı oluşturur. 1 MB’lık RAM modülleri son yıllarda “4240”’lık 3 adet RAM yongası kullanılarak da üretilmekte. Burada 3. RAM yongası yine eşlik biti yongasıdır. Aşağıda SIMM RAM modülündeki yongalar gösterilmiştir.
8 adet 44256’lık RAM yongası 2 adet 4240 yongasına eşittir.
RAM’ların hızına gelince, bu da bir yonganın bir bit bilgiyi işlemciye yollama zamanına bağlı olarak ölçülmektedir. Birimi ise nano saniye (ns) ‘dir. Ortalama RAM hızları, 60-70 ns’dir.
1)Pipelined - Burst Mode RAM:
Normalde mikroişlemci ile yavaş DRAM ana bellek arasında kullanılan SRAM arabellekler asekron şekilde çalışırlar. Bu belleklerin performansını artırmak için pipelined - burst mode arabellekler geliştirilmiştir. Asekron arabelleklerin okumada 3-2-2-2 ve yazmada 4-3-3-3 şeklindeki bekleme durumları (wait state) yeni teknoji ile 3-1-1-1’e indirilmektedir. Yani belleklere erişim süresinin kısalması sağlanıyor.
2)Fast Page Mode RAM:
Önce normal RAM’in çalışmasını hatırlayalım. Bellek bir çok satır ve sütundan oluşan bir dizi gibi düşünülebilir. Satır ve sütunların kesiştiği yerlerde bellek hücreleri bulunur. Bellek kontrolcüsü belleğin içindeki herhangi bir yere ulaşmak için o yerin hem satır hem de sütun olarak adresini vermek zorundadır (Biz normalde bu kadar derinlere inmeyiz. En çok bir bayt’ın adresi gerekir bize. Bu adres de 0‘dan başlayıp milyonlara, milyarlara kadar uzanır. Bizim verdiğimiz adreslerin RAM düzeyinde çözümlenmesi, yani her bir hücrenin satır ve sütun olarak adreslerin çözümlenmesi bizi pek ilgilendirmez). DRAM dizinindeki bir yeri okumak için ilkönce satır, sonra da sütunu seçmek için elektrik sinyali gönderir. Bu sinyallerin bir dengeye kavuşması bir miktar zaman alır, bu süre içinde de verilere ulaşılamaz. Fast Page Mode (kısaca FMP) RAM’ler bu süreci hızlandırmak için okuyacağınız bir sonraki verinin aynı satırın bir sonraki sütununda olduğunu varsayar. Çoğu zaman bu varsayım doğrudur ve bu da satır sinyalinin dengeye kavuşmasını beklemeye gerek kalmadığı anlamına gelir (satır bir önceki satırla aynı; bu satırı tekrar belirlemeye gerek yok,dolayısıyla beklemeye de gerek yok). Ama işlemci verileri çok hızlı istemeye başlarsa bu yöntemin güvenilirliği azalır (33 MHz’in üstünde çalışan işlemciler için bu durum geçerlidir). Çünkü bu hızlarda adres sinyalleri kararlı duruma gelecek kadar uzun zaman bulamazlar. Bu sorunu çözmek için EDO RAM’ler geliştirilmiştir.
3)Edo Ram’lar:
EDO (Extended Data Out) RAM’ler Fast Page Mode RAM’lere göre daha yeni tip bellekler olup, belleğe erişim süresini daha da kısaltmak ve bu arada da güvenilirlik sorununu çözmek üzere kullanılmakta ve gittikçe yaygınlaşmaktadırlar. Alışılagelmiş FPM RAM’lerde 7-3-3-3 şeklindeki bekleme durumu EDO RAM’lerde 7-2-2-2’ye iner. EDO belleklerin performansı yüzde beş ile on civarında arttırdığı görülmektedir. FPM RAM’lerin güvenilirlik sorununu çözmek için EDO RAM’lerde çıkışa bir dizi ikincil bellek hücreleri eklenir. Bu ikincil hücreler okunmak için veri istediği zaman bu verileri alır ve CPU’nun güvenilir bir şekilde okumasına yetecek kadar uzun bir süre saklarlar. Bu teknikle 50 MHz’e kadar bus hızları için (mikroişlemci değil, bus hızı) güvenilir ve hızlı bir okuma yapabilir. Bu hızın da üzeri için daha fazla ek devreye ihtiyaç vardır. Burst EDO RAM olarak adlandırılan bir teknikle, CPU’nun, örneğin, birbiri ardı sıra gelen ilk dört adresi okumak istediği var sayılı ve bu adreslerdeki bilgiler alınır. Bu yöntemle 66Mhz’lik bus hızlarında bile çalışılabilir.
4)Bellek Dağılımı (Yerleşimi)
Bir PC’de RAM belleklerin kullanım alanlarına göre incelenmesinde, üç tür bellek tipi ile karşılaşılır
a)Geleneksel Bellek (Conventional Memory): 1 MB’a kadar olan bellektir. ! MB’lık bellek bölümünün, 384KB’lık kısmı Video RAM, Adaptör ROM, EMS WindowRAM ve anakart üzerindeki BIOS için kullanılmaktadır. 640KB’lık kısmından da geleneksel bellek olarak yararlanılmaktadır.
b)Uzatılmış Bellek (Extended Memory):1 MB’ın üzerindeki bellek kapasitesi uzatılmış bellektir. Uzatılmış bellek sınırı 80286’larda 16MB’a, 80386’larda 4GB kadar çıkarılmıştır.
c)Genişletilmiş Bellek (Expanded Memory):Genişletilmiş bellekten normal bellek gibi değil, ancak veri depolayıcısı olarak yararlanılabilmektedir. 832-896KB arasındaki pencere, video RAM üzerinde kaldığından, DOS buraya ulaşamamakta, dolayısıyla buraya gerçek program depo edilememektedir. Genişletilmiş bellek, ana belleğe 832KB ile 896KB’lık bölüm arasında 16KB’lık 4 sayfadan oluşan bir pencere ile bağlıdır. Bu bağlantı tekniği, bellek sayfalaması olarak, ana bellekteki 16KB’lık pencere dilimleri de fiziksel sayfa olarak tanımlanmıştır.
64KB’lık pencereden, genişletilmiş belleğin 32MB’lık alanına, genişletilmiş bellek yöneticisi(Expanded Memory Manager - EMM) tarafından ulaşım sağlanmıştır.
B)ROM Bellek:
ROM bellek, Read Only Memory, yani, Sadece Okunur Bellek anlamına gelmektedir. Bu bellek türünde bilgiler kalıcı olarak ROM yongasının içine kopyalanmıştır.Bu nedenle değiştirilmeleri olanaklı değildir. Ancak içerisinde geçici olarak değiştirile bilecek bölümler de vardır. ROM’un görevlerinden birisi,bilgisayarın hiç silinmeyen temel sistem bilgilerini içermesidir. Ya da bir çevre birimine görevini bildiren işlevlere ve yazılıma sahiptir. ROM’lar RAM belleklere göre veri aktarma hızı ve kapasite yönünden çok düşüktürler. Bu nedenle geliştirilmiş olan Shadow RAM (bölge hafıza) tekniği yardımıyla, bilgisayar boot (açılış) sırasında RAM bellek üzerinde Shadow kısmı bu alana aktarılır. Daha sonra bilgisayar bu bilgilere gereksinim duyduğunda rom bellek yerine daha hızlı olan RAM bellek birimlerinden yararlanır.
ROM’lar genel olarak dört bölüme ayrılır. Bunlar;
1)MPROM(Masceble Programmable Read Only Memory /Maske Programlı ROM Bellek): Üretici tarafından diğer ROM belleklerde olduğu gibi programlanır. Özel bir programı maskelemek amacıyla hazırlanır. Bu tür, ucuz ve bit yoğunluğu en yüksek olan bellektir.
2)PROM(Programmable Read Only Memory / Programlanabilir ROM Bellek): Kullanıcı tarafından, ROM programlayıcı adı verilen özel bir devre ile programlanabilir. Ancak bu işlem bir kere yapılabilir. Daha sonra değiştirilemez.
3)EPROM(Erasable Programmable Read Only Memory / Silinebilir Programlanabilir ROM Bellek): PROM belleğe benzer. Ondan farkı siline bilmesi ve tekrar programlanabilmesidir.
Silme işlemi ultraviole ışınları ile yapılır. Işın koruyucu gövde üzerindeki quartz ile kaplanmış küçük bir pencereden verilir.
4)EAPROM ve EEPROM(Elektriksel Yolla değiştirilebilir ROM Bellek): En iyi ROM türüdür. Devrede iken Elektriksel yolla değiştirilebilir veya silinebilir. Bunun EPROM’a göre en önemli üstünlüğü bir bölümünün silinebilmesidir.
Bir PC’nin en temel işlemleri yapabilmesini tanımlayan ROM bellek ise BIOS olarak adlandırılmıştır.
Ön Bellekler:
Önbellekler, ana hafıza ile mikroişlemci arasında bir tampon görevi yapan yüksek hızlı (15ns) hafızalardır. Önbellekler toplam performans üzerinde çok önemli bir etkendir. Önbellekler, sınırlı bir kapasiteye sahip oldukları için, bu alanın dolması uzun sürmeyecektir. Önbelleğe yer açmak için hangi verinin atılacağına karar vermek oldukça zordur.
Önbellek içerisinde, verilen hafıza hiyerarşisi içerisinde sistem tarafından yukarı veya aşağı kaydırılır. Veri, erişim olduğu zaman yukarı; yerine başka veri geldiği zaman ise aşağı kaydırılır. Veri, blok denilen birimler içinde taşınır ve önbellek içindeki bu bloklara satır adı verilir. Genel olarak, bir düzeyde bulunan veriler, bir aşağıdaki düzeyde bulunan kayıtlı verilerin bir alt kümesidir. Verilere erişmek için kullanılan genel üç yöntem vardır.Önbellek yongalarını ayırabilmeniz için aşağıda çeşitli önbellekler verilmiştir.
a)Doğrudan Erişimli Önbellek
Doğrudan erişimli önbellek, eşit uzunluktaki ardışık bellek birimleri olan satırlar şeklinde düzenlenmiştir. Bellekten yüklenen bloğun,hangi satıra saklanacağı, doğrudan-işlenmiş olan önbellekte, sadece bellek adresi kullanılarak bloğun saklanacağı önbellek satırı belirlenir.Doğrudan erişimli önbellek kullanımının avantajı, ana belleğe her erişim için sadece bir karşılaştırma yapılmasıdır. Satır, donanımsal bir dizi olduğundan sadece geçerli adresin etiketi ile işaret edilen satırın etiketi karşılaştırılır. Ancak doğrudan erişimli önbelleğin de bir problemi vardır. Bu sorun, iki sıkça kullanılan (ulaşılan) bloğun aynı önbellek satırına denk düşmesi durumunda ortaya çıkar. Bu durumda, her iki blok, birbirini sürekli olarak önbellekten atar.
b)Tam Birleşimli Önbellek
Tam birleşimli önbellek ise, bir bloğun herhangi bir satıra yerleştirile bilindiği tan birleşimli önbellektir. Bu durumda, adres basitçe ikiye bölünür. Düşük bitler önbellek üzerindeki satırların uzaklıklarını oluşturur. Yüksek bitler ise karşılaştırma sırasındaki etiketi oluşturur.Tam birleşimli önbellekte, bloğun hangi satıra yerleşeceğine karar veren bir mekanizma vardır. İlk olarak, bloklar boş satıra yerleştirilir. Önbellek dolduktan sonra ise, bloklardan bazıları (LRU- Least Recently Used- Son zamanlarda en az kullanılan) seçilerek satırlardan atılır. Tam birleşimli önbellek satırını karşılaştırmak için kullanılan donanımlar maliyeti artırmaktadır.
c)Küme Birleşimli Önbellek
Küme birleşimli önbellekte de, satırlar kümelere bölünmüştür ve adresin ortadaki bitleri, bloğun yerleştirileceği kümeyi belirler. Her bir küme içinde, önbellek tam birleşimlidir. Küme başına iki satır düşen bir önbellek, iki-yönlü küme birleşimli olarak adlandırılır ve her erişim için iki karşılaştırmaya ihtiyaç duyar. Tam birleşimli önbellekten daha az karşılaştırıcı kullanmasının yanı sıra, küme-birleşimli önbellekleri yönteminin daha kolay uygulanmasını sağlar. Küme-birleşimli önbellek motorola 68040, Intel 82385 önbellek denetleyici yongası ve I486 içinde vardır.
Bilgisayara Bellek Eklemek:
Ana kart ve işlemcinizden memnunsanız ama sisteminizi hızlandırmanın yollarını arıyorsanız belki de daha fazla belleğe ihtiyacınız vardır. Bilgisayarınıza fazladan bellek eklemek çok para harcamadan performansı arttırmanın bir yoludur. Sisteminizdeki RAM miktarını arttırarak işletim sistemine, programlara, önbelleklemeye ve veriye daha fazla bellek ayırmış olursunuz.
Neden Bellek Eklenmeli:
Aklımıza ilk gelen soru büyük ihtimalle “Neden öncelikle bellek ekleyeceğim?” olmuştur.PC’nizdeki bellek,işletim sisteminizin ve çalıştırdığınız programlar için geçici bir depolama alanı olarak iş görür. Programlarınız diskte saklanır ancak çalışmaları gerektiğinde belleğe kopyalanırlar. Yani çalıştırdığınız her program az da olsa kesinlikle belleğe ihtiyaç duyar.Ayrıca belgeleriniz de siz üzerinde çalışırken bir yerlerde saklanmak zorundadır. Aynı programlar gibi belgeler de üzerinde işlem yapılırken belleğe kopyalanırlar. Bir belgeyi kaydedip kapattığınızda ise diske geri kaydedilir ve bellekten atılır.
Programlar ve belgeler gerçekten de bu kadar bellek kullanır mı? İster inanın,ister inanmayın, kullanırlar. Windows95 işletim sisteminde, WinFax Pro, Windows Messaging ve Microsoft Word. Sadece bu üç program birlikte yaklaşık 22MB bellek tüketiyorlar! Arka planda çalışan bütün yardımcı programları(mesela CD çalıcı) ve Windows 95’in kendi hesabına kullandığı belleği de katarsak toplam 40MB gibi bir bellek miktarı ile karşılanır.Sisteminizde bu kadar RAM bellek takılı değilse bu programların bir çoğu sanal bellekte saklanıyor demektir. Sisteminizdeki bellek fiziksel bellektir, yani verileri saklayan mikroçipler. Adından da anlaşılabileceği gibi sanal bellek aslında yoktur. Belleği taklit etmek amacıyla sabit disk boşluğu kullanılır ve buna sanal bellek denir. Çalışması şöyledir: işletim sistemi, bilgisayarınızdaki belleği sayfalar halinde düzenler. Yeterli fiziksel bellek olduğu sürece sanal bellek pek fazla kullanılmaz. İşletim sistemi ve programlar sadece 8MB bellek kaplıyor ve sizin bilgisayarınızda 16MB RAM bulunuyorsa işiniz kolay, belleğiniz bütün her şeyi rahatça alabilir demektir.
Anlamanıza yardımcı olmak için bir benzetme yapmak istiyorum. Okumak ve bilgisayarda düzenlemek zorunda olduğunuz 300 sayfalık bir rapor var diyelim. Masanızın üzerinde 300 sayfalık tomar duruyor,ancak sizin zavallı eliniz bir seferde ancak 20 sayfa taşıyabiliyor. Bu yüzden, elinizdeki 20 sayfanın bir kısmını bitirdiğinizde onları masaya bırakır ve yenilerini alırsınız. Sayfa 3 geri dönmeniz gerektiğinde sayfa 45 bırakıp sayfa 3 alırsınız. Elinizde (bellekte) her zaman 20 sayfa vardır; ihtiyacınız olan,ancak o anda kullanmadığınız ek sayfalar da masanın üzerinde durur (sabit diskte). O halde ek fiziksel bellek takmak nasıl bir yarar sağlar? Tamamen katı halde bulunan (elektronlar dışında hareketli kısmı yoktur) bellek, dönen parçalar ve hareketli okuma kafalarından oluşan diskten çok daha hızlı çalışır. İşletim sistemi ne zaman diskten bir bellek sayfası okumaya çalışsa önce hangi sayfayı istediğini belirlemeli, sonra disk üzerinde onun yerini bulmalı, okuma kafasının o veri üzerine gitmesini sağlamalı, dönen parçanın da hareket ederek veriyi okuma kafasının altına getirmesini beklemek gibi işlerle uğraşmalıdır. Yani diskten okuma ve diske yazma işlemlerini ne kadar azaltabilirseniz sisteminizin performansı da o kadar artacaktır. Yeterli miktarda RAM’ınız varsa işletim sisteminin yerine getirmek zorunda olduğu bu disk aktivitelerini azaltmış olursunuz. Böylece performansınızda artar.
Ne Kadar Bellek Yeterlidir:
Bu günün bellek delisi işletim sistemlerini düşününce, aynı anda birkaç program çalıştıran ortalama bir kullanıcı her şeyi tutmak için 60MB veya üstü belleğe sahip olmalıdır. Bellek eskisinden çok daha ucuzdur,ama yine de birçok kişi için bilgisayarda bu kadar RAM bulundurmak biraz pahalı gelebilir. Yakın gelecekte bilgisayarlar ana kartlarla (hatta işlemcinin içinde) gelecek en az 128MB belleğe sahip olacaklar. Bütün yapılması gereken, daha az maliyetle daha yüksek kapasiteli bellek modülleri üretilmesine imkan sağlayacak teknolojileri geliştirmektir. Ancak bilgisayarınızın bugünkü durumu ile ilgilendiğinizi düşünürsek bugünün bellek modülleriyle sınırlı olduğunuz görülür. Ne olursa olsun, Windows 3.x için en az 8-12MB, Windows 95 veya Windows NT için ise en az 16MB RAM’a ihtiyacınız vardır. Daha azıyla da yetine bilirsiniz, ancak sisteminiz yavaş kalacaktır.
Aynı anda birden çok program çalıştırmanız gerekiyor, bir CAD (Computer Aided Desing - Bilgisayar Destekli Tasarım) Programı gibi bellek canavarı programlar çalıştırıyor veya en iyi performansı arzu ediyorsanız 24’ MB ve hatta 32MB RAM almaya çalışın. Eğer hesabını bilmediğiniz kadar çok paranız varsa, bilgisayarınız ne kadar alabiliyorsa o kadar bellek yükleyin!
Not: Sisteminiz için doğru belleği seçmek ve düzgün şekilde takmak için bilgisayar belleği hakkında bilmeniz gereken birkaç ufak şey vardır. Öncelikle belleğin bilgisayara takılmak için paketlendiği çeşitli yongaları anlamanız gereklidir.
Bellek Paketleri:
Eski sistemlerde ayrı bellek çipleri kullanıldıysa da bugünün sistemlerinin çoğunda SIMM (Single Inline Memory Module) denilen bellek modülleri kullanılmaktadır.Aşağıdaki şekilde iki tür SIMM modülü görülmektedir; bunlardan biri 30-pinlik diğeri de 72-pinliktir. SIMM, üzerinde bellek çiplerinin yanı sıra bunların düzgün çalışmasını sağlayan birkaç ek bileşen de montelinmiş küçük bir baskılı devre kartıdır. Adından da anlaşıldığı gibi 30-pinlik SIMM’ler anakarta takılırken 30 ayak, 72-pinlik SIMM’ler de 72 ayak kullanırlar.Eski anakartlardan bir çoğu 30-pinlik SIMM’leri kullanır, daha yenilerde ise 72-pinlikler bulunur. Tipik olarak 30-pinlik SIMM’ler,aynı kapasitedeki 72-pinlik SIMM’lerden daha pahalıdır. Bunun yanında 30-pinlik SIMM’lerin kapasitesi 4MB ile sınırlıdır. 72-pinlik SIMM’ler ise 64MB’a kadar çıkan kapasiteleriyle bilgisayarınıza bellek doldurmak için idealdirler.
Yeni bilgisayarlarda rastlayabileceğiniz başka bir bellek türü de Dual Inline Memory Module sözcüklerinin kısaltması olan DIMM’dır. DIMM’ler, SIMM’lerden daha iyi performans sağlayan 168-pinlik bağlantılar kullanırlar. Ama anakartın ve çipin setinin de DIMM’lerle çalışa bilecek şekilde tasarlanmış olması gerekir. Ayrıca DIMM’ler, SIMM’ler kadar çok bulunmadıkları için daha pahalıdırlar. Anakartınız SIMM’lerin yanında DIMM’lere de destek veriyorsa daha iyi performans için DIMM’leri kullanın, ama daha fazla ödemeye de hazır olun.

Hız:
Bellek belirli bir hızda çalışmak için tasarlanmıştır, bu hız da nanosaniyelerle (yani saniyenin milyarda biri) ölçülür. Bugünün PC’lerinden çoğu 60ns ila 70ns arasında hızlara sahip bellekler kullanmaktadır. Bu sayı ne kadar küçülürse bellekte o kadar hızlı (ve pahalı) olur. Bu yüzden PC’nize bellek alırken yeni belleğin hızını kontrol edip, sisteminizin gerektirdiği hıza (ve mevcut belleğinize) uygun olanı satın almalısınız.
Parite ve Ayarlar:
Parite, bilgisayarda hata sezmekte kullanılan bir yöntemdir. Eski bilgisayarların çoğunda bellek, hataları parite yardımıyla belirlemek üzere tasarlanmıştır.Tipik olarak sekiz çip 1 bellek birimi ederdi, mesela 1’ MB gibi. Parite kontrolünü yapmak için ise dokuzuncu bir çip kullanılırdı.yani her 1MB SIMM’in üzerinde dokuz tane çip vardı. Son yıllarda belleğin güvenilirliği o kadar arttı ki,bazı üreticiler parite kontrolünü bıraktılar. Yani parite çipi içermeyen paritesiz SIMM’ler kullanılmaya başladı. Parite gerektirmeyen bir bilgisayara pariteli SIMM takabilirsiniz, ancak parite gerektiren bir bilgisayarda paritesiz SIMM’ler çalışmayacaktır.
Yukarıdakiler, doğru tür belleği satın almanız gerektiği gerçeğinden başka, bir RAM çipinin tanımını okuyunca pariteli olup olmadığını anlamanız gerektiğinde belirtiyor.Aşağıdaki tabloda üreticilerin bellek ayarları tablosunda görebileceğiniz tipik RAM değerlerini bula bilirsiniz.
Organizasyon Boyut
1Mx32
4M
1Mx36
4M
2Mx32
8M
2Mx36
8M
4Mx32
16M
4Mx36
16M
8Mx32
32M
8Mx36
32M

Tabloda da görüldüğü gibi burada 32 ve 36 sayıları bulunmaktadır. Sekiz bellek çipi ve bir parite çipinden oluşan bellek organizasyonunu hatırlıyor musunuz? 4*8=32 ve 4*9=36 olduğu da malum. Yani 32 paritesiz SIMM’i (dokuzuncu cip yok), 36 da pariteli SIMM’i belirtmektedir. Tanımdaki ilk değeri (1M,2M gibi) 4 ile çarptığınızda SIMM’in kapasitesini bulursunuz. Mesela bir 8Mx36 SIMM için 32MB bulursunuz, çünkü 8*4=32 dir.
Bellek soketlerine yakından bakacak olursanız, soketlerin banklar halinde guruplandığını göreceksiniz. Bu bellek guruplarının yerleri anakarta göre değişir, ama her zaman birlikte bulunurlar. Bunların sayısı da anakartın tasarımına bağlıdır. Bazılarında iki, bazılarında ise üç veya dört bank vardır ve birden başlayarak numaralandırılmışlardır. Anakartınızın kullanım kitapçığında büyük ihtimalle bu bellek banklarını ve numaralarını gösteren bir şekil vardır.
Peki bu bankların sayıları ve numaraları neden bu kadar önemlidir? Çünkü bunları belli bir düzene göre doldurmalısınız, bu da anakartınızın tasarımına bağlıdır. Kullanım kitapçığında bankların nasıl doldurulacağını anlatan bir bölüm bulacaksınız.Ayrıca aynı tür SIMM’leri bir banka koymalısınız.iki 4MB SIMM veya iki 8MB SIMM gibi. Aynı banka bir 4MB SIMM ile bir 16 MB SIMM yerleştiremezsiniz. Ayrıca her zaman 0 numaralı bankı doldurmanız gerekir. Bütün bunlar ne anlama geliyor? Bunun anlamı,hangi tür bellek alacağınıza karar vermeden önce anakart kitapçığına bakıp bellek yuvalarının nasıl doldurulacağını belirlemeniz gerektiğidir. Bu konu hakkında ayrıntılı bilgiyi az sonraki “Sisteminiz için Doğru Belleği Seçmek” kısmında bula bilirsiniz.
Özel RAM’ler:
Bazı sistem üreticileri standart konfigürasyonu kullanmak yerine bellek modülleri için kendilerine özgü tasarımları kullanırlar. Herkesin kullandığı SIMM’ler bu tür sistemlerde çalışmaz. O marka ve model bilgisayar için özel olarak üretilmiş bellek modüllerinden almanız gerekir. Bu tür olaylara genellikle ünlü marka bilgisayarlarda rastlanır.Sisteminiz özel bir bellek modülü kullanıp kullanmadığını kullanım kılavuzundan öğrenebilirsiniz. Emin değilseniz, belleği alacağınız yere bilgisayarınızın markasını ve modelini bildirin. Onlar size doğru bellek türünü söylemelidirler. Bellek tasarımı özelde olsa üreticinizden almak zorunda olmadığınızı aklınızda tutun. Birçok bilgisayarcıda standart donanımın yanında özel markalı bellek modülleri de bulunmaktadır.
Sistemimiz için doğru belleği seçmek;
Öncelikle sisteminizin standart RAM modülleri mi yoksa özel RAM modülleri mi kullandığını öğrenmelisiniz. Eğer elinizde RAM varsa, bunlardan hangisinin sizde olduğunu öğreniniz.
Şu Anda Elinizde Bulunanları Belirlemek:
Yapmanız gereken ilk şey, sisteminizde şu anda RAM olarak ne bulunduğuna bakmak olmalı. Toplam kapasiteyi açılışta POST sistem belleğini test ederken görebilirsiniz. 8,096 görürseniz 8MB; 16,192 görürseniz 16MB RAM’a sahipsiniz demektir (1MB içinde 1,024K bulunur).Windows 95 veya Windows NT 4.0 ile çalışıyorsanız bilgisayarınızdaki toplam belleği Kontrol Panel (Denetim Masası) bölümünden de göre bilirsiniz. İzlemeniz gereken adımlar şunlar:
1.Kontrol Panel (Denetim Masası)’nı açıp System (Sistem) ikokuna çift tıklayın.
2.System Properties (Sistem Özellikleri) kısmından General (Genel) sayfasını açın (Windows NT için Memory sayfası), burada bilgisayarınızdaki işlemci türüyle birlikte takılı RAM miktarını da göreceksiniz.
Sisteminizde ne kadar RAM bulunduğunu öğrendikten sonra belleğin nasıl yerleştirildiğini saptamak için bilgisayarınızın kasasını açmanız gerekecektir.
Bilgisayarınızı kapatın ve kasasını açarak bellek soketlerini bulun. Toplam kaç soketiniz var sayın. Sekiz soketiniz var, her birinde bir SIMM bulunuyor ve açılışta bellek miktarı 8MB görülüyorsa 8 tane 1MB SIMM’iniz vardır demektir. Ancak yanıt bu kadar da kolay olmayabilir. Sadece bir gurup (yani iki soket) doluysa her bir SIMM’in kapasitesini bulmak için toplam bellek miktarını ikiye bölün. Sisteminiz 8MB RAM gösteriyorsa iki tane 4MB SIMM’e sahipsiniz demektir. Bellek miktarı 16MB olarak görülüyorsa iki tane 8MB SIMM’iniz var demektir. Peki ya ikiden fazla gurup varsa ve bellek miktarı da sekizin katı değilse? Mesela iki gurup (dört soket ) dolu ve toplam 20MB RAM görülüyor olabilir. Bu durumda bir gurupta iki tane 8MB SIMM ve diğer gurupta iki tane 2MB SIMM bulunduğunu düşüne bilirsiniz.
2x8 + 2x2 = 20
Toplam 20M elde etmek için matematiksel olarak başka bir yol bulamazsınız.Bazı durumlarda her gurubun kapasitesi kolayca anlaşılmayabilir. O zaman SIMM’lerin üstündeki yazıları okumanız gerekir. Çoğu zaman bellek kapasitesi ve konfigürasyonu SIMM’in bir tarafında yazar. Ne yazık ki bazen bu yazıları okumak için SIMM’i yerinden çıkarmanız gereke bilir. SIMM’in üzerinde kapasitesi veya konfigürasyonu yazılı değilse bu bilgileri çiplerin üzerindeki parça numaralarından çıkarmanız gerekecektir. 1,2,4,8 veya 16 ile başlayan parça numarasını arayın (bu genellikle kapasiteyi gösterir;2MB için 2,4MB için 4 vb.). çiplerin üzerindeki bu parça numaralarını okumak için büyük ihtimalle SIMM’leri çıkarmanız gereklidir.
Son olarak hangi gurupların dolu hangilerinin boş olduğuna dikkat edin.
Bu işlemler bittiğinde artık donanım olarak nasıl bir bellek almanız gerektiği konusunda yeterince bilgiye sahip oldunuz demektir.
Hangi Programlar İçin Ne kadar Bellek Alınmalı:
Evet, şimdi kullanacağınız programları veya bilgisayarınızda kullanmak zorunda olduğunuz programların ne kadar belleğe ihtiyaç duyduklarını öğrenelim. Bilgisayarınız Windows 95 veya 98 işletim sisteminde çalışıyorsa ve yardımcı programlar olarak ta Office setini kullanıyorsanız sisteminizin performanslı çalışması için 16MB RAM’a ihtiyacınız vardır.Hele birde mühendislik programları da kullanmanız gerekiyorsa yani AutoCadR14,3D Studio vb. o zaman size en az 32MB RAM gerekmektedir.Tabi RAM almaya yeterli paranız varsa sisteminizin alabildiği kadar RAM almanızda fayda var.
YAZICILAR​
PC’nin çalışması için mutlaka gereken monitör ve klavye dışında en önemli ve en çok kullanılan çevre birimi yazıcıdır (printer). Yazıcı bilgisayardaki verinin veya bilgilerin basılı bir kopyasını (hardcopy) alabilmenizi sağlar. Ancak bütün bu aygıtların kullanım amacı aynıdır. PC’nizde yaptığınız bir şeyi basmak için tasarlanmışlardır. Bunlardan biriside mürekkep püskürtmeli yazıcılardır.
Yazıcıyı PC’ye Bağlamak:
Bir yazıcıyı PC’ye bağlamanın en kolay yolu Centronics arabirimi (paralel bağlantı noktası) kullanmaktır. Ancak bir yazıcıya seri bağlantı noktasına bağlanması da mümkündür. Yazıcı PC’nin kullandığı arabiriminin aynısını kullanmalıdır.
Birçok Centronics uyumlu yazıcı vardır. Sadece (Apple gibi) birkaç üretici bu standardı kullanmaz. Seri yazıcı pek fazla yoktur, sadece seri arabirim için üretilmiş bir yazıcı biz bilmiyoruz. Ancak bazı yazıcılarda hem seri hem de paralel bağlantı noktaları vardır. Ayrıca birçok yazıcıya da seri bağlantı noktası eklenebilir.
Bir seri yazıcı almanızı önermiyoruz. Eğer grafik basmak istiyorsanız nispeten yavaş veri aktarma hızı uzun baskı sürelerine sebep olur. Mevcut yazıcınıza seri arabirim eklemenizi de önermiyoruz. Paralel arabirim sadece yüksek veri aktarma hızı sağlamaz aynı zamanda yazıcınız için alacağınız seri arabirimden daha ucuzdur.
Arabirimler arasında pek fark yoktur. Hemen hemen her arabirim PC’nizle çalışır. Ancak baskı yöntemleri ve diğer yazıcı özellikleri çok değişir.

Yazıcının Kalitesini Etkileyen Faktörler:
a)Baskı Kalitesi: Son baskı kalitesi birçok faktöre bağlıdır. Baskı kalitesi sıklıkla yazıcının çözünürlüğüne eşittir. Bu terim belirli bir aralığı basılabilecek nokta sayısını ifade eder ve genellikle DPI (dos Per Inch / Inch Başına Nokta Sayısı) olarak belirtilir. Değişik baskı yöntemleri erişilebilen çözünürlükler 75 DPI’dan 400 DPI’a kadar değişir; bazı durumlarda 600 DPI mümkündür.
b)Çözünürlük: Ne var ki çözünürlük bir grafik çatısının kalitesi hakkında güvenilir bir kriter değildir. Genellik kağıt üzerinde belirtilen çözünürlüğe erişilemez. Örnek olarak nokta matrisli bir yazıcı 360 DPI çözünürlüğe ulaşabilir. Ancak iğnelerin kalınlığı yan yana noktaların örtüşmesine sebep olur ve iki nokta artık ayırt edilemez. Çok kalın veya fazla mürekkepli bir şerit aynı sonucu doğurabilir. Ayrıca yüksek çözünürlüklü bir yazıcı kafasının yazıcının sürücü mekanizmasındaki hassasiyetsizlikleri düzeltmesi mümkün değildir.
c)Yoğunluk: Yazıcı kalitesini belirleyen bir başka faktör sık sık gözden kaçırılır. Bu bir yazıcı ile elde edilebilen yoğunluktur (koyuluk). Lazer baskı yönteminde olduğu gibi bazı baskı yöntemleri mürekkep veya toner azalsa bile aynı baskı yoğunluğunu korurlar. Diğer yöntemlerde, özellikle mürekkepli şerit kullananlarda mürekkep kullanıldıkça azaldığından baskı yoğunluğu düşer. Bu özellik nokta matrisli bir yazıcı ile grafik basarken belirgindir.
d)Yazı Tipi Çeşidi: Her yazıcıda değişik boyutlarda da basılabilen yerleşik (built-in) yazı tipi (font) vardır. Gariptir ama daha pahalı yazıcılarda çok yazı tipi yoktur. Bu durumlarda daha ucuz yazıcılar standart olarak bulunan yazı tipi seçeneklerine sahip olabilmek için kendileri de pahalı olan ek yazı tipi kartuşları almanız gerekir.
e)Yazı Tipi Eklemek: Bir çok yazıcı da ek yazı tiplerine erişebilmenin daha ucuz bir yolu vardır. Bu yöntemde yazı tipleri PC’den aşağıya yüklenir (download). Özel bir yazılım yazıcınıza yeni karakterleri “öğretir”. Bütün değişik yazı tiplerini nokta matrisli, mürekkep püskürtmeli (inkjet) ve lazer yazıcılara yüklenen ücretsiz dağıtılan (shareware) bir çok program vardır. Ancak bazen bu yazılımları kullanmak için yazıcınızın belleğini genişletmeniz gerekir. Yazıcınıza bağlı olarak bu her zaman mümkün olmaya bilir.
f)Yazı Tipi: Windows veya GeoWorks Ensemble gibi grafik kullanıcı arabirimleri ek yazı tiplerine erişmek için başka bir yol daha sunarlar. Bu sistemler yazıcıyı bir metin aygıtı olarak kullanmak yerine basılı kopyalarını saf grafik görüntüler olarak üretirler.
Ne var ki bu çıktıları basmak normal metin çıktılarını basmaktan daha uzun sürer. Ancak bu aynı zamanda ölçeklenebilen daha fazla yazı tipi seçimine olanak sağlar. Bu yöntemle basit, ucuz yazıcılar dahi hatta 9 iğneli nokta matrisli yazıcılar bile şaşırtıcı derecede iyi sonuçlar vermektedir.
Yazıcı Seçimi:
Yeni bir yazıcı almaya karar verdiğinizde önünüzde ilk bakışta zor ve zahmetli bir seçim var gibi görünür. Bilgisayar dergilerinin hem reklam sayfalarında ve yeni ürün tanıtan sayfalarında hem de test yazılarında çok sayıda seçenekle karşılaşırsınız. Satın almaya gittiğinizde de raflarda çok sayıda ürünle karşılaşabilirsiniz ve kafanız karışabilir. Eğer bir Lazer yazıcı alacaksınız, aslında hangi Lazer yazıcıyı alırsanız alın yazıcının genel uyumluluğu, esnekliği ve baskı kalitesi sizi memnun eder. Yazıcılardaki baskı teknolojisinin PC’lerdeki gibi hızlı değişmediğini ve yazıcı fiyatlarının tutarlı olduğunu göz önünde bulundurursanız seçim yapmanın ne kadar kolay olduğunu anlarsınız. Asıl iş ihtiyacınıza uygun yazıcı tipini ve modelini seçmektir. Yazdırdığınızın bir kopyasını almak istiyorsanız Nokta Vuruşlu bir yazıcı almanız gerekir. Çünkü nokta vuruşlu yazıcılar karbon kağıdı ile baskı çoğaltma imkanını verirler. Diğer yazıcılarda bu avantaj yoktur. Yazıcı ile baskı yapmayı eğlenceli bir hale dönüştürmek istiyorsanız, tişörtlere transfer baskı yapıp, zarf, kese kağıdı, poster ve tebrik kartı gibi baskılar yapmak istiyorsanız, bütün bunları ancak Mürekkep Püskürtmeli yazıcı ile yapabilirsiniz. Gerçektende kişisel yazıcılar pazarında Mürekkep Püskürtmeli yazıcılar renkli baskı yapabildikleri için daha fazla tercih ediliyorlar. Ama renkli basılmış belgelerin cazibeli görünümünden Lazer yazıcılar baskı maliyeti daha ucuz ve daha iş üreten, bu yönleriyle de asla hafife alınmaması gereken seçenekler. Hele iş yerlerinde kullanılacaklarsa hızlı baskının ne kadar önemli olabildiğini unutmamak lazım. En yavaş Lazer yazıcılar bile çoğu Mürekkep Püskürtmeli yazıcıdan daha hızlı iş görür. Yüzlerce sayfalık bir belge bastıracak olduğunuz zaman Mürekkep Püskürtmeli yazıcıya akşamdan baskı komutu verip ertesi gün çıktıları almanız gerekir. Bunun yanında cihaza toplam sahip olma maliyetini hesaplamak gerekir. Hep yapılan bir benzetme vardır. Bir çamaşır makinesinin kullanım ömrünü ortalama on yıl kabul edersek bu süre içinde yaptığınız deterjan harcaması makinenin kendi maliyetini geçer. Mürekkep Püskürtmeli yazıcılarda pahalı ve sık değiştirilen bir kartuş kullanırsanız size daha pahalıya mal olacaktır. Lazer yazıcıya basılmış bir sayfanın ortalama maliyeti en fazla on-on beş bin lira civarındadır. Yani satın alırken ödediğiniz bir miktar fazla parayı size dolaylı olarak geri ödüyor.
Mürekkep Püskürtmeli Yazıcılar:
Mürekkep püskürtmeli yazıcılar da nokta matrisli yazıcılardır. Ancak bu yazıcılar mürekkepli şerit kullanmazlar. Resmi oluşturabilmek için vuruşsuz bir yöntem kullanırlar. Termal mürekkep teknolojisinin temelinde Drop-on-demand tekniği yatar. Söz konusu teknik, mürekkebin devamlı akması yerine gerektiğinde akıtılmasını ve kağıt üzerinde uygulanmasını sağlar. Termal mürekkep püskürtme tekniğinin ana hat elemanlarından birisi, değiştirilebilir mürekkep kartuşunun üzerinde bulunan baskı kafasıdır. Bu kafa üzerinde, insan saçının yarısı kalınlıkta çok sayıda delik bulunur. Yazıcı kafası kağıda değmez. Yazma kafaları delikli matrislerden oluşan yazıcılardır. İğneler matrisinden oluşan nokta vuruşlu yazıcılardan temel olarak ayrılırlar. Bu yazıcıların yazma kafasının ardında mürekkep içeren hazne bulunur. Bu hazneye kartuş adı verilir. Kartuştaki mürekkep manyetize edilebilir. Bilgisayardan gelen komutlara bağlı olarak haznenin belli bölgeleri manyetize edilir. İçerideki sıvı mürekkep, bu bölgelere denk düşen deliklerden dışarı püskürtülür. Püskürtülen mürekkep kabarcığı doğrudan kağıt üzerine yapışır. Mürekkebi kafadan ileriye doğru püskürtmek için iki yöntem kullanılır: Isıl kabarcık püskürtme (thermel buble jub) ve piezoelektrik yöntemleridir.
Isıl kabarcık püskürtme (thermal buble jub): Her bir deliğin arasında bulunan ateşleme hücreleri yüksek frekanslı elektrik akımı tarafından 330 Celcius dereceye kadar ısıtılarak bir baloncuk oluşturulmasını sağlar; bu baloncuk mürekkebi delikten iterek ve mürekkep kağıt üzerine püskürtülür. Isı kaynağı kapandığında ateşleme hücresi ve delik yeni bir damlacık püskürtmek için hazırlanır. Böylece her bir delikten binlerce ateşleme çevrimi yapılır.
Piezoelektrik: Bu yöntem mürekkebi ısıtmak yerine mürekkebi püskürtmek için püskürtücü ağzının tümünü ani olarak daraltır. Piezoelektrik olay nedeniyle bazı kristallere bir elektrik gerilimi uyguladığında kristal büzülür. Bunun için her püskürtme ağzına elektriğe duyarlı bir mürekkep kullanıldığından mürekkebin püskürmesinin kolaylıkla kontrol edilmesini sağlayan bir piezoelektrik kristal yerleştirilmiştir. Bu yöntemde saniyede binlerce mürekkep damlasının püskürtülmesine olanak sağladığı için yeteri kadar yüksek baskı hızlarına ulaşır.
Her iki sistemle de 200 CPS’lik baskı hızlarına ulaşılabilir. Buna göre birçok mürekkep püskürtmeli yazıcı bir sayfayı yaklaşık 20 saniyede basar. Püskürtmeli yazıcılarda bulunan tampon bellek 16 KB ile 512 KB arasındadır.
Renkler:
Yazıcılar tıpkı matbaalar gibi CMYK renk modeli ile çalışırlar. Bu model monitörlerde kullanılan ve RGB (kırmızı, yeşil, mavi) adı verilen modelden farklıdır. CMYK’da turkuvaz, mor, sarı ve siyah renkler karıştırılarak bütün renkler oluşturulur. Renkli ofset baskının standardı budur. Dört ana rengin mürekkepleri karıştırılarak yapıldığı için dört renkli baskıda denilebilir. Termal boya sistemi ile çalışan pahalı yazıcılarda bu renkler birbirinin üstüne basılarak karışmaları sağlanır. Monitörünüz ile yazıcınızın farklı renk modelleri kullanıyor olması bazen hayal kırıklığı yaratabilir. Ekranda gördüğünüz renklerin aynısını çıktı olarak elde edemeye bilirsiniz. Ekranınızda gördüğünüz bir parlak sarı rengi aynı parlaklıkta bastırmanız mümkün değil. Üstelik bunun sebebi yazıcıda değil. Kullandığınız grafik programında bastıracağınız resmin formatı CMYK’ya çevirerek en azından ne çıktı alacağınızı görüp hayal kırıklığını önlemiş olursunuz. Bunun yanında ucuz yazıcılarda dört renk yerine üç renk kullanılır. Siyah mürekkep kullanılmaz. Yazıcı siyah rengi kalan üç rengi karıştırarak elde eder. Üç renk baskı yapan yazıcılarda gerçek ve koyu bir renk elde etmek mümkün olmuyor.
Genel kanı, renkli çıktıların bir zarfa saklanarak güneşten, ışıktan korunması gerektiğidir. Mürekkep formülünü yapan kimyacılar henüz solamaya karşı kesin bir çare bulamadılar. Ama eski mürekkeplerle karşılaştırılırsa yazıcınızda kullandığınız mürekkep solmaya sanılandan çok fazla dayanıklıdır.
Mürekkep Püskürtmeli Yazıcıların Bölümleri:
Yerleşik Kağıt Besleyicisi: Mürekkep püskürtmeli yazıcıların bir çok modelinde toplu olarak kağıt konulmasını sağlayan bir bölme vardır. Bu bölme 100 adet kağıt alabilmektedir.
Açma Kapama Anahtarı: Yazıcının açık yada kapalı konumda olmasını sağlar.
Kontrol Paneli: Yazıcıyı kontrol eden tüm anahtar ve durum göstergeleri burada bulunur.
Kartuş Beşiği: Kartuşlar kullanılacakları zaman buraya takılırlar. Kullanılmadıkları zaman mürekkebin kurumasını önleyen özel bir kutu içinde saklanırlar. Bazı modellerde renkli ve siyah kartuşlar için ayrı iki beşik vardır.
Çıkış Tablası: Basılmış kağıtların toplandığı yer.
Kağıt Boyutu Ayarlama Kolu: Kullanılacak olan kağıdın boyutunu ayarlamayı sağlar.
Font Kartuşu: Yazıcının dahili olarak font içermesini sağlayan bir elektronik devredir. Lazer yazıcılarda da benzeri vardır.
Lazer Yazıcılar:
Lazer Yazıcının Tanımı Özelliği:
Ofisimizde PC’mizden sonra en ağır yük yazıcı üzerindedir. Gün boyunca sayfalarca döküm alabilirsiniz. Bu gün satın alabileceğiniz siyah beyaz herhangi bir lazer yazıcı standart iş dokümanların da iyi bir iş çıkartacaktır. Eğer grafikleri taramalı olarak ve grinin tonlarında bastırmak yetmiyorsa, birkaç bin dolar fazla ödeyerek renkli bir lazer yazıcı alabilirsiniz. Lazer yazıcılar şu ana kadar üretilenler içinde, hızlı ve kaliteli baskı yapabilen en iyi yazıcılardır. Üretildiğinden beri masa üstü yayıncılık alanında vazgeçilmez bir araçtır. Bu yazıcılardan, matbaa kalitesinde çıkış alınabilmektedir. Özellikle aydınger ve asetat üzerine çıkış alınabilmesi önemli bir özelliğidir. Çünkü bu yolla baskı öncesi hazırlık aşamalarının yerine getirilmesi sağlanabilmektedir. Ancak piyasadaki modeller arsında baskı kalitesi, hız, kurulum ve kullanım kolaylığı açılarından belirgin farklar vardır. PC world / ABD test merkezinde gerçekleştirilen yazıcı testleri, seçimimizi yaparken size yardımcı olacaktır.
Lazer Yazıcılarda Hız:
Yazıcıların baskı hızları çok farklıdır. Bir yazıcının hızı ya CPS (saniyede basılan karakter sayısı) birimiyle veya dakikada basılan sayfa sayısıyla belirlenir. Ancak bu değerlere hemen inanmamalısınız. Üreticiler genellikle sizin büyük ihtimalle kullanmayacağınız taslak kalitesindeki draft quality baskı hızını verirler. Aynı yazıcının mektup kalitesinde letter quality veya mektup kalitesine yakın (near letter quality) yazı tiplerini basması çok daha uzun zaman alabilir. Lazer yazıcılar ve diğer tek kağıtlı sistemlerde alışılmış bir takım olan dakikada basılan sayfa sayısı sadece değişik yazıcı birimleriyle karşılaştırılırken kullanılmalıdır. Üreticiler genellikle aynı sayfanın üst üste basılması için ölçerler. Bu durum normal kullanımda arada sırada da olsa günlük kullanım için bir ölçü olamaz. Taklit (emulotion) kipinde çalıştırılan yazıcılar taklit için harcanan zamandan ötürü daha yavaş basarlar. Bu nedenle yazıcılar üreticilerin belirttiği hızlara uymazlar.
Lazer Yazıcılarda Renkli Baskı Teknolojisi:
PC sistemleri için renkli baskı teknolojisi henüz erken safhalarda olmasına karşın makul fiyatlarda renkli baskı yöntemleri vardır. Eğer çözünürlük ve renk paletleri konusunda aşırı istekleriniz yoksa renkli basabilen bir yazıcı almayı düşünebilirsiniz. Renkli yazıcıların baskı kalitesi sadece DPI ile belirlenmez. Renkli yazıcılar, CMYK (açık mavi, mor, sarı, siyah) adı verilen renk sistemini kullanırlar. Bu dört rengin belirli oranlarda karıştırılmasıyla diğer tüm renkler (fosforlu ve yaldızlı renkler dışında) elde edilebilir. Ancak çoğu yazıcı bu dört rengi birleştirebilmesine karşı istenilen oranlarda karıştıramaz. Bunun yerine “dithering” denilen bir işlem yapar. Ara renkleri kağıda çeşitli desenler basarak elde etmeye çalışır. Bu nedenle bastıkları resimler fotoğraflar kadar kaliteli görülmez. Baskı maliyetleri aynı yazıcı tiplerinde bile oldukça değişebilir. Örneğin; Lazer yazıcılar için farklı üreticilerin yazıcılarında baskı maliyetleri arasındaki fark %400’ü bulmaktadır.
Lazer Yazıcının Çalışma Prensibi Ve İç Yapısı:
Elektrostatik televizyon ve monitör tüpleri insanı kızdırır ama lazer baskıda mürekkebin kağıda yapışmasını sağlar. Bizi kızdırmasının sebebi tabi ki tozu büyülenmiş gibi cama çekmesi orada tutmasıdır. Lazer baskıda ise baskı ve temizleme aşamalarında mürekkep parçacıklarını resim silindirine ve kağıda çeker. Bu çok basit gibi görünen olayın arkasında her türlü yüksek teknoloji yatar. Lazer yazıcılar sayfa yazıcı sınıfına girerler. Püskürtmeli yazıcıların tersine baskı satır satır gitmez. Yazıcı sayfa için bütün verileri alır ve onları baskıya hazır hale getirir. Bundan sonra baskı yapılır. Bütün bu baskı işlemi beş bölüme ayrılır.
1 ) Ne kadar hızlı RIP o kadar hızlı baskı;
PC den gelen veriler Raster İmage Processor (RIP) tarafından işlenir. BU işlemci baskı yazılımın kullandığı dili yorumlar ve gelen verileri baskıya hazırlar. Bunun için işlemci yazılım komutlarını tanımalı ve çevirebilmelidir. Sayfa formatlarının yanında mart ve diğer ayların (font ve resimleri işlenmesi) düzenlenmesi bu işlemleri içerisindedir. Baskı çözünürlüğü arttıkça kullanılan veri miktarı da büyümektedir. Bir RIP 600DPI çözünürlükte basılan A-4 sayfa için 4 MB kadar veri işlemek zorunda kalabilmektedir. RIP bütün bu baskı işleminin kalbinde yatar.
2 ) Baskı verilerinin baskı silindirine aktarılması;
Işıklandırma veya resim silindiri bir lazer yazıcının ana parçalarıdır. Bu silindir iletken topraklanmış bir malzemeden oluşur. Üst yüzey ise ışığa duyarlı ama iletken olmayan bir madde ile kaplı oluyor. Resim silindir kullanılmadan önce üst yüzeyin negatif akımla yüklenmesi gerekmektedir. Geçmişte Coronar teli bu işlem için kullanılmaktaydı. Ama kullanılan yüksek akım havatı iyonize ederken yanından geçen silindirin elektronlarını da almaktaydı.
Bu mekanizma zararlı ozon gazı ortaya çıkarttığı için, üreticiler Coronar teli yerine genellikle elektrik yüklü fırçalar kullanmaktalar. Bu fırçalar negatif elektrik akımını direkt olarak silindir yüzeyine aktarmaktalar. Böylece baskı bilgileri elde edilmiş oluyor.Bir lazer ışığı dakikada binlerce kere dönen çok köşeli ayna ve optik yönlendirme mekanizması tarafından devamlı dönen silindire aktarılıyor. Dakika başına 80 milyondan fazla darbe mümkün olabiliyor. Silindir ve lazer ışığı buna uygun sekronize oluyorlar.Silindirin üzerinde mürekkebin yapışması gereken her noktada lazer ışını aktif hale getirilir. Silindirin üzerindeki bu noktalar geçirgen olurlar. Akım silindirin üzerinden geçebilir. Lazer ışınının değdiği noktaların hepsi pozitif akımla yüklenir. Böylece pozitif yüklü noktalardan oluşan sayfa taslağı satır satır ortaya çıkar.
3 ) Şimdi mürekkep silindirin üstüne geliyor;
Kağıda baskı için çok ince pas gibi bir toz kullanılır. Mürekkep diye adlandırılan madde bir kartuş içinde bütün bu mekanizmaya bağlı veya (bu daha çevreci) kendi ayrı kartuşunda bulunur. Bir karıştırıcı mürekkebi kartuşun içinde hareket halinde tutar ve taşıyıcı rulo ile mürekkebi aktarım rulosuna geçirir. “doctor-blade” (aktarım rulosunu boydan boya geçen bir parça) mürekkebin negatif yüklü ince bir tabakanın taşınmasını sağlar. Mürekkep parçacıkları resim silindirinin yakınında pozitif ve negatif akımların çekimi ile silindire yapışır. Şimdi ara bir resim oluşmuş ve bunun kağıda aktarılması gerekmektedir.
Lazer yazıcıda kullanılan mürekkebin tanımı, toner nedir?
Üreticiler tozun içindeki maddeleri ve üretim tekniklerini tıpkı bir aile sırrı gibi koruyorlar. Ama yaptırdığımız analizler sonucu şu maddelere rastlandı: Yapay reçine, kömür, poliproplen, silikon jel ve uygun renklendirici. Parça büyüklükleri için belirlenen alt sınır genelde 6 mikrometredir. Daha ufak parçacıkları soluma tehlikesi yüksektir.
4 ) Baskı ve ısı ile mürekkep sabitlenir;
Kağıt tepsisinden kağıt silindire gönderilir. Transfer ruloları kağıdı resim silindirine doğru iter ve bu arada mürekkepte kağıdın üzerine taşınır. Bu aşamada bakının sonucunu kağıt üzerinde örmek mümkündür. Ama kalıcı bir baskı için mürekkebin sabitlenmesi gerekmektedir.Sabitleme ünitesi genellikle iki silindir ve bunları 200 C (Celcius) ısıtan bir ampulden oluşur. Mürekkep tozu bu sıcaklıkta eriyip kağıda kalıcı bir şekilde yapışır. Basılmış kağıt ileriye taşınır ve çıktı bölümünün içine düşer.
Mürekkep her zaman siyah olmak zorunda değil; Lazer yazıcılar sadece siyahı kağıt üzerine basmazlar. Bir süredir renkli sayfalarda bastırmak mümkündür. Bunun için üreticiler renkli mürekkep kullanıyorlar. Temel renklerden siyah, sarı, kırmızı, mavi renkli sayfalar ortaya çıkartıyorlar. Temel renkler bu renklerin karışımı sonucu ortaya çıkmaktadır.
Tabancadan iletilmiş gibi;Üreticiler bu güne kadar olan tecrübelerine dayanıp, değişik renkleri farklı kartuşlara koyarak tek bir silindir kullanmaktalar. Bu sistem eski tip relover tabancalara benzemekte. Gerekli renk için kartuşların dönmesi sayesinde belirlenmiş noktalarda mürekkep aktarılıyor.
Tıpkı siyah beyaz baskıda olduğu gibi silindirin bir dönüşünde tek bir renk bırakmaktadır. En son olarak ta kağıda aktarım ve sabitleme kalmaktadır. Bir sayfanın basılması için dört kez dönmesi gerektiğinden baskı hızı siyah-beyaz baskı hızına göre dört kat düşmektedir.
Yeni yöntemler;
Silindir teknolojisinin yavaşlığı yeni bir prensibi ortaya çıkarttı. Off-set baskı benzeri yöntemde, kağıt yürüyen bir bant üzerinden her biri bir renk barındıran birbirinden bağımsız dört adet baskı silindirinden geçer. Bu inline tekniği sayesinde renkli ve siyah beyaz baskıların hızı aynıdır. Bu sistemi yavaşlatan faktör genellikle RIP hızı olmuştur.
Bu yıl içinde piyasaya 16 tane renkli sayfa basabilecek lazer yazıcıların çıkması beklenmektedir.
Yazıcı kullanırken dikkat edilmesi gereken hususlar:
Yazıcıları kullanırken dikkat edilmesi gereken noktalar ve karşılaşılan yaygın kullanıcı hataları şöyle özetlenebilir:
Kullanıcı Hataları:
Yazıcınız açık ve kullanıma hazır iken, sağ taraftaki kağıt çıkartma kolunu kullanmayınız. Bu yazıcının satır atlatan dişlisini bozar. Eğer kağıdı çıkartmak istiyorsanız “form feed” tuşunu (bazı modellerde sol taraftaki kolu) kullanınız.Kağıdı hiçbir zaman sağ taraftaki kolu kullanarak aldırmayınız. Otomatik aldırma kolu veya tuşunu kullanınız.
Eğer sürekli kullanıyorsanız, haftada bir kere yazıcının içine biriken delikli kağıtları temizleyiniz. Bu kağıt parçaları kafanın hareketini sağlayan “space” motor dişlisinin sıkışmasına ve arızasına neden olur.
Dokunmatik tuş takımlarına fazla baskı yapmak tuşların bozulmasına neden olabilir.Yazıcının hareketli aksamlarını kesinlikle ince makine yağı ile yağlamayınız. Bilgisayarınızı ve yazıcınızı taktığınız elektrik hattının topraklı olmasın dikkat ediniz.
Fason Şerit Kullanıldığında Doğabilecek Hatalar:
Eğer şerit fason ise, mürekkep akıntısından dolayı kafada birikip kuruyan mürekkep, kafanın kilitlenmesine ve bozulmasına yol açar.
Eğer şerit fason ise, mürekkebin yapışmasından dolayı , şerit çevirici mekanizma zorlanır ve içindeki dişli grubu bozulur.
Fason şeritten dolayı bozulan kafa, yazıcının ana kartını da bozabilir.
Fason şerit yazıcının normaldeki hızını düşürür.
Yazıcınızı kullanmadan önce, kullanım kılavuzunu mutlaka okuyunuz.
PC UPGRADE​
Günümüzde artık her eve girmeye başlayan bilgisayarların çok kısa bir zaman içinde teknolojileri eskiyor. Bilgisayar teknolojisinin gelişme hızına bir göz atılırsa her 18 ayda işlemci hızları 2 katına çıkıyor. Hardware’lerdeki bu hızlı gelişim yazılım üreticilerinin de daha hızlı makinalara göre tasarlamalarına yol açıyor ve sonuçta son kullanıcı olan bizlerin bilgisayarları hep yavaş kalıyor. Güncel bir makinaya sahip olabilmek için her 6 ayda bir bilgisayar almaya gerek yok. Bilgisayarları yeni yazılımlara paralel olarak düzenli upgrade etmek yani yükseltmek yada güncellemek her bilgisayar kullanıcısının izlemek zorunda kaldığı yol olarak karşımıza çıkıyor.
Upgrade bilgisayarın her türlü parçasını daha hızlı çalışan ve daha gelişmiş özelliklere sahip olanlarıyla değiştirmek demektir. Upgrade bilgisayarın monitöründen klavyesine işlemcisinden ekran kartına kadar her türlü parçasına kadar yapılabilir. Yapılacak olan yükseltme halen kullanılan bilgisayarın içindeki parçalara bağlı olduğu kadar istenilen özelliklere sahip bilgisayarn konfigrasyonunada bağlıdır. Çoğunlukla kullanıcılar isteklerini tam olarak belirleyemezler. Aldıkları bilgisayar hiçbir zaman kullanmayacakları kadar hızlı ve pahalı yada hedefledikleri hızdan daha yavaş çalışıyor olabilir. Bilgisayarın hızı yavaş gelmeye başladığından ilk olarak işlemciler akla gelir. Günümüzde işlemciler farklı ihtiyaçlara göre farklı modellerle kullanıcının karşısına çıkmaktadır.
Upgrade’i Gerektiren Belli Başlı Sorunlar:
486 DX/33 gibi işlemci Windows altında Office uygulamaları için çok yavaşsa, ancak Pentium 75 performansının yeterli olacağını düşünüyorsanız:
Yeni ofis yazılımları Windows 95/98 altında 33 veya 40 MHz’lik işlemcilerin canını çıkarsa da, dahili olarak iki veya üç kat daha hızı 66’dan 120 MHz’e kadar DX2 ve DX4 işlemcilerle kabul edilebilir. 133 MHz hızındaki ve dahili Write-Back ön belleğe sahip AMD X5 neredeyse Pentium 75 performansına ulaşabiliyor. 486 PC terfisi için uygun bir başka seçenek de Intel’in 83 MHz Overdrive işlemcisi. Çoğu DX2 ve DX4 işlemcisini kullanılmış parça satan bilgisayarcılar da bulabilirsiniz. Dikkat edilmesi gereken bir husus DX2 işlemciler 5 volt besleme gerilimi ile çalışırken DX4 modeller ve AMD X5 3.45 volt ile çalışır. Anakartınızın kitapçığından bu tip işlemcileri kullanıp kullanamayacağını ve gerekli Jumper ayarlarını öğrenebilirsiniz.
Önemli: BIOS güncellemesi çoğunlukla diğer terfilerin önünü açılmasını sağlayacaktır.
Windows altında aynı anda birçok uygulama ile çalışıyorsanız ve sizin için yüksek çalışma temposu önemli ise:
PC’nin yavaş performansından her zaman işlemci sorumlu değildir. Aynı anda birçok program kullanma (Multitaskıng) ve resim, ses veya video işleme için bellek yoğunluklu uygulamalar belleğinizi çabucak tüketebilir. Windows bu durumda verileri sabit diske takas eder (Swapping). Sabit diskler RAM’lerden çok daha yavaş oldukları için sistem performansı çok düşer. Windows programı Sistem Monitörü (sysmon.exe) ile boş fiziksel bellek miktarınızı ve takas dosyası boyutunu görebilirsiniz. Peki neden ilk etapta hemen bellek terfisi gerektiğine karar veriyoruz. PC’niz deki bellek, işletim sisteminizin ve çalıştırdığınız programlar için geçici bir depolama alanı olarak iş görür. Programlarınız diskte saklanır ancak çalışmaları gerektiğinde belleğe kopyalanır. Yani çalıştırdığınız her program az da olsa kesinlikle belleğe ihtiyaç duyar. Ayrıca belgelerimiz de biz çalışırken bir yerde saklanmak zorundadır. Aynı programlar gibi belgelerimizde üzerinde işlem yapılırken belleğe kopyalanır. Bir belgeyi kaydedip kapattığınızda isa diske geri kaydedilir ve bellekten atılır. Örnek olarak Windows 95 işletim sisteminde, WinFax Pro, Microsoft Word, Windows Messaging birlikte çalıştırıldıkları zaman ortalama 22 MB belleği işgal ediyorlar. Ayrıca birde Windows 95 kendi için kullandığı belleği de eklersek ortalama 36 MB bellek kullanılır. Sisteminizde bu kadar RAM takılı değilse programların bir çoğu sanal bellekte saklanıyor demektir.
Normal bir bilgisayarda günümüzün bellek delisi işletim sistemleri düşünülürse aynı anda bir çok programı çalıştıran ortalama bir kullanıcı her şeyi tutmak için 60 MB veya üstü belleğe sahip olmalıdır. Bellek eskiden çok daha ucuzdu fakat yine de birçok kişi için bilgisayarında bu kadar RAM bulundurmak biraz pahalı gelebilir. Ancak bilgisayarınızın bu günkü durumu ile ilgilendiğinizi düşünürsek bu günün bellek modülleriyle sınırlı olduğumuz görülür. Ne olursa olsun, Windows 3.x için en az 8-12 MB, Windows 95 veya Windows BT için ise en az 16 MB RAM’a ihtiyacınız vardır. Daha azıyla da yetinebilirsiniz., ancak sisteminiz yavaş kalacaktır.
Bellek belirli bir hızda çalışmak için tasarlanmıştır, bu hız da nanosaniyelerle ölçülür. Bugünün PC’lerinden çoğu 60ns ile 70ns arasında hızlara sahip bellekler kullanmaktadır. Bu sayı ne kadar küçülürse bellekte o kadar hızlı ve pahalı olur. Bu yüzden PC’nize bellek alırken yeni belleğin hızını kontrol edip sisteminizin gerektirdiği hıza uygun olanını satın alın. Gerçi SDRAM DIMM’ler geleceğe daha iyi bir yatırımdır ve EDO SIMM’lerden daha hızlıdır. Ancak her iki bellek modülünü birlikte kullanmanız çoğunlukla mümkün değildir. Anakartınızın desteklediği sürece 100 MHz ve düşük ns’li PC100 DIMM’lerden satın almaya çalışın, fiyatları 95 $ civarında. Ana belleğinizi terfi edecekseniz ilk adımda fiyatlara dikkat edin. Ucuz PS/2 SIMM (32 bit) EDO DRAM’li bellek modelleri yerine yeni 64 bitlik 100 MHz PC100 DRAM DIMM’leri tercih edin. Zira bu DIMM’lerin (Dual Inline Memory Modules) şu avantajı var: Hem daha hızlılar hem de çoğu Pentium MMX ve PII anakarta uymanın yanı sıra, gelecekteki PC jenerasyonlarında da kullanılabilir.
Dikkat edilmesi gereken bir husus ise; Bellek almadan önce anakartın kitapçığını okuyun. Çoğunlukla 32 bitlik EDO RAM’lerle 64 bitlik SDRAM DIMM’leri birlikte kullanmak mümkün değildir.
Sabit diskte yeni uygulamalar için yer yoksa veya Windows 95’ten Windows 98/NT’ye terfi etmek istiyorsanız:
Çoğu uygulama için Pentium MMX sistemlerdeki ATAPI sabit disklerin çalışma hızı yeterlidir. Ancak boş sabit disk alanı zamanla yeterli gelmeyebilir. Yeni bir sabit disk dertlerinize deva olabilir. Hem fiyatı uygundur hem daha fazla kapasite sağlar hem de daha hızlıdır. 6.5-8.4 GB sabit diskler günümüzde 60-200 dolara satılıyor. Yeni sabit diskin eskisiyle paralel olarak mı yoksa yedek disk olarak mı kullanılacağı bir çok ihtiyaca bağlıdır. İşletim sistemini ve tüm programlarını yeni diske yüklemek elbette daha mantıklıdır, ancak daha komple yeniden bir kurulum gerektirir ve herkes göze alamaya bilir. Bu durumda yeni diski yeni programların kurulumu için kullanabilir ve önceden olduğu gibi eski diskinizden sistemi açmaya devam edebilirsiniz.
Sabit disk erişiminiz yavaşsa veya Windows çok yavaş çalışıyorsa:
Windows 95, donanımla iletişim kurmak için sürücüler (Driver) kullanır. Bazıları Windows 95 ile birlikte gelir, bazıları da üreticilerden gelir. Donanım üreticilerinin kendi sürücülerinden çoğunlukla Windows’un standart sürücülerine oranla daha fazla performans elde edebilirsiniz.
Gerçi Windows 98’in kurulum CD’si görünürde oldukça kapsamlı ve güncel bir sürücü veri tabanına sahip. Ancak mesela grafik kartları, Scanner veya CD aygıtların çok kısa ürün ömürlerine sahip oldukları düşünülürse, Windows 98 CD’si ile gelen sürücülerinde eski olduğunu söylemek mümkündür. Sürücü kaynağı olarak ilgili donanım üreticisinin Internet sayfasını ziyaret edebilirsiniz.
Windows kurulumu sırasında ihmal edilen sürücülerden biri de ATAPI ve EIDE denetleyicileri için Busmaster sürücüleridir. Microsoft, Intel Chipset’li anakartlar için bu sürücüleri ancak Windows 95 OSR2’den itibaren sunuyor. Busmaster DMA kullanılmasıyla işlemcinin yükü oldukça yavaşlıyor, zira ATAPI veri yolunun denetçisi doğrudan ana belleğe erişebiliyor. (DMA=Direct Memory Access)

Yazıcı, Scanner, harici disk veya CD-Recorder gibi birçok aygıt takmak istiyorsanız:
PC’nize birçok dahili ve harici cihaz bağlamak istiyorsanız standart arabirimler (bir paralel iki de seri port) yeterli olmayacaktır. Scanner ve yazıcıyı paralel portta ortaklaşa olarak kullandıysanız bu hiç de hoş değildir. Bu gibi problemlere çevre birim veri yolları SCSI (Small Computer Standart Interface) ve USB (Universial Serial Bus) güzel bir çözüm sunar. SCSI profesyonellere ATAPI/EIDE için başarılı bir alternatiftir. Veri transfer hızları Fast SCSI-2 denetleyiciler de 10 MB/s ile LVD Ultra-2 SCSI’de 80 MB/s’dir. Ucuz SCSI kartlar genelde 7, Widde SCSI’ler ise 15’e kadar harici aygıt destekler. Bu aygıtlar Streamer’den Scanner’a, manyetik ve optik harici disklerden SCSI disklere kadar çeşitlilik arz ediyor. Yüksek veri transfer hızı sizin için önemli değilse, INTEL’in Unıversal Serial Bus’ını (USB) tercih edebilirsiniz. Bu veri yolu fare, klavye ve Joystick gibi aygıtların bağlantı karmaşasına son veriyor. Ancak çok yeni Scanner ve yazıcıları da bu ara birime bağlamanız mümkün. “Hotplugging” denilen olay pratikte oldukça faydalı; İşletim sırasında çevre birim aygıtlarını takıp sökebilirsiniz. Anakartınız USB çıkışı desteğine sahipse, bu veri yolundan maksimum şekilde faydalanabilirsiniz. USB slot kartı satın alarak birçok USB aygıtını bağlayabilirsiniz. Windows 95 kullanıyorsanız USB için Windows 98’e terfi etmenizde fayda var. USB şu an için erken bir çözüm gibi görünüyor. Yani yeni bir sistem almadığınız sürece eski sisteminizi USB için terfi etmek çok anlamsız. Ülkemize de USB cihazlar yeni yeni gelmeye başladı. USB’nin tutması için fiyatlarının diğer cihazlarla rekabet edebilecek bir düzeyde olması gerekiyor. Aksi halde bu teknoloji de daha doğmadan ölecek gibi.
KASA​
Bilgisayarın tüm parçalarını bir arada tutarak dış etmenlerden koruyan ve enerji sağlayan üniteyi içeren parçadır. İki çeşidi vardır. Birincisi desktop adı verilen ve monitör altında yatay olarak duran modeldir. Bu model daha çok az yer kaplaması dolayısıyla tercih edilir. Genişleme imkanları sınırlıdır. Diğer modelse mini tower adı verilen modellerdir. Bu modeller dik olarak dururlar ve genişleme imkanları yeterlidir. Genişleme imkanlarından amaç yeni parça eklerken yer sorunuyla karşılaşılmamasıdır. Mini tower kasaların big tower adı verilen daha yüksek ve geniş modelleri de bulunmaktadır. Kasaları birbirinden ayıran diğer önemli özellikleriyse kasanın içinde yer alan power supply adı verilen güç kaynaklarıdır. Yeni anakartların üzerlerinde yer alan güç konnektörleri iki çeşittir. Bunlar AT adı verilen eski model güç kaynağı bağlantısı ve ATX adı verilen daha gelişmiş güç yönetimi sağlayan sistem eğer yeni anakart alınacaksa bu anakart ATX olmalıdır. Windows 98 ile beraber ATX anakartlar piyasada satılmaktadır. Piyasada ATX kasalar 70 ila 90 dolar arasında bulunurken eski model AT kasalar 25-40 dolar civarındadır. ATX güç yönetim özellikleri sayesinde bilgisayar kullanılmadığı anlarda güç sarfiyatını minimum yapmaktadır. Windows 98’in On NOW teknolojisi sayesinde ATX anakartlarda bilgisayar kapatılmadan uyku modunda bekletilerek kullanılabilmektedir. Ayrıca bu sayede telefon aracılığıyla uyuyan bir bilgisayarı uyandırmakta mümkündür. Upgrade için seçilen kasadaki güç kaynağı en az 230 watt olmalıdır.
Birçok güç kaynağı birleşiktir yani güç kaynağı ile güç anahtarı aynı ünite içerisindedir. Bazı durumlarda güç anahtarını bir kabloyla güç kaynağına bağlamanız gerekir. Güç kaynağınızda yapabileceğiniz birkaç değişiklikten biri de fanı daha sessiz bir modeliyle değiştirmektir. Bu tür güç kaynağı fanları bazen muffin fan olarak anılır, çünkü düşük silindirik tasarımı ile ingiliz çöreğine benzetilmektedir. Bazı üreticiler çok sessiz fan üretmişlerdir. Isı ayarlı fan da alabilirsiniz. Güç kaynağını yerinden çıkarmak için bilgisayardan güç kaynağını çıkartırız. Anakarttan aygıtlardan ve güç kaynağından bütün kabloları çıkartın. Güç kaynağını açmadan önce yaklaşık yarım saat bekleyin. Böylece biriken gerilimin yok olması için zaman bırakın. Bu işlemi yapmak için yalıtılmış aletler kullanın. Güç kaynağının içine asla dokunmayın. Fan genellikle gücünü siyah ve kırmızı renkli çift telli bir kablodan alır. Genel olarak kırmızı tel “canlı”dır veya faz hattıdır (akımı taşır). Fanı değiştirdikten sonra güç kaynağını anakarta ve diğer aygıtlara yeniden bağlayın güç kablosunu fişe takın ve bilgisayarı çalıştırın. Eğer güç kaynağı çalışmıyorsa ve sadece çok hafif bir ses çıkarıyorsa bazı şeyleri yanlış yapmış olabilirsiniz.
SESLİ HATA MESAJLARI

İŞARET
ANLAMI
Ses yok
Elektrik yok
Sürekli ses
Güç kaynağı arızalı
Birçok kısa bip sesi
Anakart arızalı
1 uzun
RAM tazelenmesi
1 uzun 1 kısa
Arızalı anakart veya ROM-BASIC
1 uzun 2 kısa
Video kart arızası
1 uzun 3 kısa
Ega kartı arızalı
2 uzun 1 kısa
Ekran kartı senkronizasyonu

Güç kaynağı sık sık özel hava vakumu ile veya bildiğimiz elektrik süpürgesi ile temizlenmelidir. Çünkü güç kaynağı içerisinde biriken tozlar zamanla güç kaynağı fanını dönmez hale getirebiliyor. Böylece kasa içerisinde hava sirkülasyonu olmadığından kasa içi kısa bir sürede kirlenip toz içinde kalıyor. Güç kaynaklarında genelde iki adet transistor kullanılır. Bunlardan biri yada ikisi mosfet olmaktadır. Genelde güç kaynağı arızaları çıkınca güç kaynağı tamir edilebiliyorsa tamir edilir,eğer edilemiyorsa kasanın fiyatı sadece güç kaynağının fiyatından ucuz olduğundan komple kasa değiştirilir.(genelde 25-30 dolar arası) güç kaynağı çıkışlarında 5-12 V gerilim veren kablolar çıkar. Bu kablolar harddiske, CD-ROM’a vs. aygıtlara besleme sağlarlar.
INTERNET​
Dünya üzerinde bulunan birbirinde farklı büyüklükteki bilgisayar ağlarının birbirine bağlayan bilgisayar ağıdır. Kısaca ağların ağı olarak tanımlanmaktadır.
Bir bilgisayar ağının görevi:
Kaynakların (ör: yazıcı) ve dosyaların paylaşılmasını ve ağ üzerindeki kişilerin haberleşmelerini sağlamaktır. Bir ağ üzerindeki kişiler aynı dosyayı birlikte kullanabilirler. Birbirlerine bilgi alışverişinde bulunabilirler. Yazıcı ve fax-modem, CD Sürücüyü birlikte kullanabilirler.
Internet ise dünyadaki bilgisayarların telefon kabloları aracılığıyla birbirine bağlandığı ağdır.
İşlevi, üretilen her türlü bilginin saklanması, paylaşılması ve kolay erişimidir. Internet teknolojisi yardımıyla bilgiler insanlara kolay, ucuz, hızlı ve güvenli bir şekilde erişebilmektedir.
Internet,
Dünyada 150 milyondan fazla insan interneti kullanmakta ve birbirleriyle haberleşmektedir.
Dünya çapında bir kütüphanedir.
Büyük bir bilgisayar ve iletişim ağıdır.
Fikirlerin paylaşıldığı bir demokrasi platformudur.
İnsan hayatını kolaylaştırıcı (banka, alışveriş, dergi, gazete, TV hizmetleri) yönleri vardır.
Çift yönlü bilgi aktarımı yapılabilmektedir.
Internet birbirinden çok farklı donanım (PC, Macintosh,…) ve yazılım (İşletim Sistemleri:UNIX, LINUX, DOS, WINDOWS, MOS, OS/2… ) özelliklere sahip olan bilgisayarların birbiriyle iletişim içinde bulunmasını sağlamaktadır.
İnternetin sahibi yoktur (kimse denetleyemez.)
İnternetin çatısını üniversiteler, kamu kurumları ve ticari kuruluşların bilgisayarları oluşturmaktadır. Kullanıcılar internete bu kurumlardan aldıkları hizmet aracılığıyla erişirler. Bu kurum ve kuruluşlar bilgisayarlarını hiç kapatmazlar. Bu bilgisayarlara sunucu denilmektedir.
Genellikle, ofis ve evlerdeki kullanıcılar (istemci) bilgisayarlarına taktıkları fax-modem ile telefon hatları üzerinden sunuculara ulaşmaktadır.
Dosya Transfer Protokolu (Ftp):
Dosya Transfer Protokolu (FTP) bir veri yığınının -ASCII, EBCDIC, ve binary- bir uç aygıttan diğerine iletimi için kullanılmaktadır. Bir dosyayı FTP kullanarak başka bir TCP/IP ağı üzerindeki kullanıcıya yollamak için o ağdaki bilgisayarda geçerli bir kullanıcı ismi ve şifresi gerekmektedir. Internet ‘anonim FTP’ ye (anonymous FTP) destek vermekle birlikte bunu dosyayı yollamak için değil sadece okumak için verir. Bu durum, ağ üzerindeki her kullanıcıya postanın yollanmasını sağlayan SMTP yoluyla aşılabilir. Fakat SMTP sadece metin iletebildiği için diğer tip dosyalar gönderilmeden önce metin dosyasına çevrilmelidir. Daha sonra da alıcı tarafından tekrar eski haline çevrilir. Diğer taraftan elektronik postada kullanılan OSI X.400 standardı, kullanıcıya metin, grafik, teleks, fax, video, ve hatta ses yollamasına izin verir. Elektronik doküman değişimini (EDI-Electronic Document Interchange) de destekler. Ancak, bu uygulamalar diğer OSI uygulamaları gibi yeterli yaygınlığa ulaşmamıştır.OSI FTAM (dosya transfer, erişim ve yönetim) protokolu TCP/IP’nin FTP’sinden daha işlevseldir. Görüntü (Virtual) dosya saklama yeteneği sağlamasına ek olarak, FTAM kullanıcısı, tüm dosya yerine dosyanın bir kısmını da gönderebilir. TCP/IP ortamında da aynı düzeyde işlevsellik sağlamak için dosyaları parçalar halinde taşıyabilen Sun Microsystems’in Ağ Dosya Sistemi (NFS-Network File System) FTP yerine kullanılabilir. Bu özelliğinden dolayı NFS’in popülaritesi artmış ve firmalar NFS’i pek çok TCP/IP türüyle entegre etmişlerdir.Internet altında dosya transfer etmenin ilk yolu FTP (File Transfer Protocol) kullanmaktır. Uzak mesafelerdeki bilgisayarlar arasında dosya transferi, bu protokol ile oldukça hızlı biçimde yapılmaktadır. Ancak bağlanılan bilgisayarın yerel saati transfer hızını etkilemektedir. Amerika’da bulunan sistemlerden mesai saatleri dışında transfer yapıldığı zaman performans artmaktadır. Herkese açık olan FTP alanlarına ulaşmak için kullanıcı adı anonymous veya ftp olarak tanıtılmalıdır. Böylece sadece karşı tarafın izin verdiği alanlara ulaşılır. Eğer sisteme abone olunmuş ise bu durumda farklı kullanıcı tanımları yapılabilir. Anonymous olarak bağlanıldığında genellikle password sorulmamaktadır. Eğer soruluyorsa password yerine kullanılan e-mail adresinin verilm esi önerilmektedir. Ayrıca bir bilgisayardan FTP aracılıyla kütük transferi yapılabilmesi için o bilgisayarın FTP hizmet birimi (FTP server) haline getirilmiş olması gerekmektedir. Eğer bu bilgisayar bir PC ise başka iş yapılamaz. Unix veya Mac türü ise yapılabilir. FTP hizmet alanlarında her kesime ve zevke hitap eden programların veya dokümanların bulunabilmesi olasıdır. Ancak buralarda yer alan programların virüs açısından mutlaka kontrol edilmeleri gerekmektedir. Bu hizmet birimlerinin yöneticileri virüs konusunda hiçbir garanti verememektedirler. Ayrıca bugün milyonlarca programın yer aldığı sistemde her programın kontrol edilmesi mümkün olmadığından kullanıcıların dikkatli olmaları önerilmektedir.
Ftp İle Nasıl Bağlantı Sağlanır:
Bağlantı, tanıtıcı adı (host name) veya internet numarası kullanılarak iki biçimde yapılabilmektedir. Ancak uygulamada daha sık olarak tanıtıcı adı kullanılmaktadır. Bağlantının yapılabilmesi için;
Ftp bağlanılmak istenen tanıtıcı ad formatı kullanılmaktadır. Bir makinayla olan bağlantıyı kapatıp diğer bir makinaya bağlanmak için önce close ile bağlantı kesilip, open makina ismi ile yeni bağlantı kurulur. FTP ile bağlantı kurulduktan sonra temel Unix komutları kullanılarak işlemler yapılmaktadır.
Internet Adresleri:
Internet’te bilgisayarların birbirlerini bulmaları için her ana bilgisayara bir adres verilmiştir. Bu adreslere IP (Internet Protokol) numarası denilmektedir. Bu numaralar 4 bölümden oluşmakta, her bölüm nokta ile birbirinden ayrılmaktadır. 144.144.144.144 gibi. Bu sayıları kullanarak bilgisayarlara erişmek mümkündür.Fakat bu sayıların anımsanması güç olduğundan her bilgisayara ana makina/alan (domain) adı denilen bir isim verilmiştir.
Bu isimler dört bölümden oluşmuştur:
Internet adreslerinin yazım biçimi:
SERVİS İSMİ
KULLANICININ BULUNDUĞU KURULUŞ
KURULUŞ ÇEŞİDİ
ÜLKE KISALTMASI
gov(hükümet kuruluşları)
Tubitak
edu (eğitim kurumları[üniversiteler gibi])
tr:Türkiye
Meb
edu(eğitim kurumları)
tr
Başbakanlık
k-12:ilk ve ortaöğretim kuruluşları
tr
www
hun(Hacettepe üni.)
org:ticari amaç gütmeyen kurumlar.
Ülke kısaltması yoksa ABD
ftp
Bilkent
ac:akadamik kuruluşlar ınt:uluslararası kuruluşlar
ca:kanada
Web
Milliyet,Hürriyet,Sabah
com:Ticari kuruluşlar
fr:fransa it:italya
Gopher
Ntv Pcworld
net:servis sunucuları
gr:yunanistan nl:hollanda

Bilgiye Ulaşmak:
Araştırma yapmak istediğiniz konu aklınıza takılan amatörce, bilimsel veya iş dünyasıyla ilgili bir sorun olabilir. Bunun dışında haberler, hava durumu, sinemalar, ve tüm sosyal etkinlikler hakkında da olabilir. Siz günün hangi saatinde olursa olsun, aklınızdaki problemin çözümüne rahatlıkla ulaşabilirsiniz. Tabii, Internet’e ilk girdiğinizde tonlarca bilgi altında ezilmekten başka çareniz olmayacaktır. Çünkü, Internet hala amatör ruhlu bir toplumdur. Ulaşacağınız her bilgi doğru olmayabilir, ulaşacağınız bilgiye ulaşmak için istemediğiniz bilgileri almak gerekebilir ve kendinizi amaçsız ve kızgın bir biçimde Internet’te dolaşırken bulabilirsiniz. Zamanla göreceğiniz gibi, Internet’te aradığınız bilgi mutlaka mevcuttur ve ulaşması oldukça kolaydır. Sorun, yolunu bulamamaktır. Bunu ilk defa geldiğiniz büyük bir metropolde küçük bir evi, semt isimlerini bilmeden aramaya çalışmaya benzetebiliriz.
Bilgiye kolay ulaşmanın ilk yolu “arama motorları” kavramını ve arama motorları kullanımını öğrenmekten geçer. Arama motorlarını, büyük ansiklopedilere benzetebiliriz. Bu motorlar, Internet’te sayfalardan ibarettir. Bu sayfaları kullandığınız “web browser” (netscape, explorer gibi webde dolaşmaya yarayan programlardır)’da “url” (adres, lokasyon) satırlarına yazarak ulaşabiliriz.
Arama Motorları Komut Satırı:
Arama motorlarındaki komut satırında bazı özel komutlar vardır, bu komutların amacı daha spesifik araştırma yapmaktır. Çünkü, örneğin “bilgisayar” gibi genel bir kelime yazdığında karşınıza milyonlarca sayfa adresi çıkacaktır. bilgisayar oyunu yazarsak ta, içinde “bilgisayar” ve “oyunu” geçen dokümanlar ayrı ayrı sıralanacak, sadece “bilgisayar oyunu” yazanlar listelenmeyecektir. Bu yüzden kullanılacak bazı parametreleri inceleyelim;
parametresi : ekleme anlamına gelir yani “ve” işlemi yapar. Komut satırına “+bilgisayar +oyunu” yazıldığı taktirde, için de hem “bilgisayar” hem de “oyunu” kelimelerinin aynı anda bulunduğu dokümanları listeler. Ama bunu ararken bu kelimelerin yan yana olmasına bakmaz. Yani dokümanın başın da “bilgisayar”, dokümanın sonuna doğru “oyunu” geçiyor olabilir.
“ “ parametresi : bu parametreyi kullanarak diyez işaretleri arasına birden fazla kelime yazarsanız, tam olarak diyez içersinde yazılan cümleyi dokümanlarda arar. Mesela “bilgisayar oyunu” diye aranırsa yan yana bilgisayar ve oyunu yazılı dokümanları sıralar.
parametresi : bu parametre çıkarmak anlamına gelir. Aranılan dokümanda istemediğiniz bir kelime varsa, o kelimenin geçmediği dokümanları arar. Mesela “bilgisayar oyunu” - disket denildiğinde, Internet’te “bilgisayar oyunu” kelimesi geçen ama disket kelimesi geçmeyen dokümanları listeler.
parametresi : Aynı bilgisayar dosyalarında olduğu gibi genelleme yapmak için kullanılır. Mesela “bilg*” denildiğinde “bilg” harfleriyle başlayan kelimeleri arar. Ama bu şekilde “bilgisayar” kelimesi dışında, “bilgin” kelimesi, “bilgi”, “bilgisiz” gibi kelimeleri de listelemiş olur.
Arama Motorları:
Yahoo: İçeriğe göre dikkatlice ve hiyerarşik bir yapı içinde düzenlenmiş çok zengin konu rehberleri(katalogları) üzerinde gezinme ve arama motoru üzerinden sorgulama yapılmasına olanak tanıyan, bilgiye ulaşma işlevinde “en çok kullanılan” bir sistemdir. Çok değişik ve geniş bir kataloglama sistemi var. İçinde her şeyi bulabilirsiniz.
AltaVista: Bu alanda en iyilerden bir tanesi. Bir takım anahtar kelimeler üzerinden sorgulama yapmak istiyorsanız, başvuracağınız en doğru adreslerden biri de Alta Vista’dır. Çok güçlü bir Arama Motoru ve çok geniş bir kapsama/bilgi tarama alanı vardır. Alta Vista, kullanıcı ara yüzü ve seçenekleri ile de diğer servislerden ayrılmaktadır. Çok zengin seçenekler üzerinden taramanızı spesifik hale getirebilirsiniz. News üzerinden tarama yapılmasına da müsaade eder.
WebCrawler :doküman içeriği sorgulanabilir. Sorgulama imkânları biraz kısıtlı olmakla birlikte, hızlı bir şekilde, amacınıza en uyan linkleri yakalayabilirsiniz.
InfoSeek : Dikkatlice düzenlenmiş 12 içerik ve alt içerikler üzerinde gezinerek bilgi arayabilirsiniz. Ayrıca, arama motoru servisi kullanabilir; news, kişi, kurum, borsa vb sorgulaması yapabilirsiniz.
Lycos : Bir başka hızlı ve esnek sorgulama sistemi daha. Sorgulama sonuçları, sizin seçtiğiniz bazı kriterlere göre sıralanabiliyor. Ayrıca iyi bir katalog sistemi var.
Excite : Değişik bir içerik katalogu üzerinden listeleme ve arama motoru servisi. Çok farklı konularda iyi toparlanmış başlangıç noktaları (haritalar, shareware program arşivleri, sözlük servisleri, kişi/kurum sorgulama, borsa, TV haberleri sorgulama vb.)
Web Virtual Lib: Web Virtual Library : Subject Catalogue; Oldukça geniş bir konu katalogu sistemi. Mutlaka bakılması gereken yerlerden birisi. Mühendislik, tıp, eğitim, bilim, kültür, yaşam vb her konuda geniş ve sık güncellenen bir içeriği var.
GNN (Global Network Navigator) : İnternet katalogu, İnternet’te en iyiler, en yeniler, spor vb.
Magellan : 30 civarında ana içerik üzerinden listeleme ve arama motoru servisi.
Search Com : İyi bir konu katalogu var. Ayrıca, bir çok Arama Motoru Servisine aynı menüden erişebilirsiniz.
The Whole İnternet Catalogue : Konularına göre gruplanmış hiyerarşik bir liste. Çok fazla geniş olmamasına rağmen, kendi alanında en iyi sitelere linkler bulabileceğimiz bir yer. Bunların yanında, en popüler web siteleri, en yeni web siteleri vb şeklinde konu başlıkları var.
Deja News : Usenet tarama servisi. Bulduğumuz usenet mesajlarına cevap yazabilme olanağı. Usenet üzerinden sorgulama yapmak için çok ideal. Mutlaka aklınızda olsun!
Web sayfanızı arama motorlarına eklemek:
Eğer kendinize özel bir web sayfanız var ise, bu sayfanızı arama motorlarına kaydetmeniz de mümkündür. Böylelikle, bu arama motorlarını kullananlar, sizin sayfanıza da rahatlıkla ulaşabilirler. Bunu yapmanız için de, arama motorlarındaki “add url” seçeneğini seçmeniz ve daha sonra da girmeniz gereken bilgileri dikkatlice yazmanızdır.
Internet adresi nedir? Domain ismi ve IP numarası ne demektir?
Internet’e bağlı her bilgisayarın kendine özgü bir adresi vardır. Domain Name System (DNS) olarak adlandırılan hiyerarşik bir isimlendirme sistemi ile (Internet adresi), internete bağlı bilgisayarlara ve bilgisayar sistemlerine isimler verilir. DNS de, bir TCP/IP servis protokolüdür. DNS, ‘host’ olarak adlandırılan internete bağlı tüm birimlerin yerel olarak bir ağaç yapısı içinde gruplandırılmasını sağlar. Bu şekilde, bütün adreslerin her yerde tanımlı olmasına gerek kalmaz. Örnek olarak, itu.edu.tr altında, ehb.itu.edu.tr, onun altında da, titan.ehb.itu.edu.tr vb seklinde dallanmış bir çok adres olabilir.
Her bir internet adresine 4 haneli bir numara karşılık gelir. a.b.c.d seklindeki bu numaralara IP (Internet Protocol) numaraları denir. burada, a,b,c ve d 0-255 arasında değişen bir tam sayıdır. (32 bit adresleme sistemi). Örnek olarak titan.ehb.itu.edu.tr için bu numara 160.75.27.250 ‘dir.
Her internet adresinin ilk kısmı bulunduğu domain’in network adresini, son kısmı ise makinanın (host) numarasını verecek şekilde ikiye bölünür. Bir bilgisayar ağında bulunan makinaların miktarına göre makina numarası için ayrılan kısmın daha büyük veya daha küçük olması gerekebilir. Değişik ihtiyaçlara cevap verebilmesi açısından IP adresleri aşağıda gruplaşmıştır.
Class A network adresleri 1.0.0.0 adresinden 127.0.0.0 a kadar olan aralığı kaplarlar. Her networkte kabaca 1.6 Milyon makina bulunabilir
Class B network adresleri 128.0.0.0 adresinden 191.255.0.0 adresine kadar olan aralıktadır: 16065 network adresi ve her networkte kabaca 65500 makina bulunabilir
Class C network adresleri 192.0.0.0 adresinden 223.255.255.0 adresine kadar olan aralıktadır. Her biri 254 makinadan oluşan yaklaşık 2 milyon network adresi barındırır.
Class D 224 ve 254 arasında kalan adresler herhangi bir network tanımlamazlar, ileri kullanımlar için rezerve edilmişlerdir.
Bu domain adreslerinin dağıtımı NIC (Network Information Center) tarafından yapılır, daha sonra her domain sahip olduğu adresi kendi ihtiyaçlarına gore parçalayarak dağıtabilir. (Son zamanlarda,sınırlı sayıdaki internet adres uzayının bitebileceği düşüncesi ile, yeni bir adresleme stratejisine doğru da gidilmektedir. önümüzdeki yıllarda, yeni tip IP adreslerinin (128 bit) ortaya çıkacağını bekleyebiliriz.)
Bu IP numaralarına (domain adreslerine) karşılık düşen bir makina ismi de bulunur. Bu sayede makinaların isimleri daha kolay akılda kalır. Her domain’de o domaine ait IP numaraları ile bu isimler arasında geçişi sağlayan bir servis (Domain Name Service) bulunur. Bu servis aynı zamanda diğer domain’lere ait isimleri ilgili DNS’lere sorarak öğrenir.
Örneğimize geri dönecek olursak. İstanbul Teknik Üniversitesi bir Class B network numarasına sahiptir. (160.75.0.0) .itu.edu.tr domainin de bulunan tüm IP numaraları 160.75. ile başlar. Bilgi İşlem Merkezi bu numarayı yerel ağlara dağıtmıştır. Elektronik-Haberleşme Bölümü domaini ne (160.75.27.0) numarası verilmiştir. burası da ehb.itu.edu.tr olarak tanımlanmıştır. Bu network içerisinde yer alan makinaların hepsi 160.75.27. numarası ile başlar, söz gelişi bu network’de yer alan titan ismi verilen makinenin IP numarası 160.75.27.250 --> titan.ehb.itu.edu.tr şeklindedir.
Dikkat edilirse bir host numarası 1 den 254 e kadar 254 farklı değer alabilir. Zira 0 ve 255 bu numaralandırmada özel anlamlar içerirler. 0, network’u tanımlarken 255 de o network’teki tüm hostları tanımlar.
127.0.0.1 adresi ve 127.0.0.0 Network’u test ve geliştirme için kullanılır. 127.0.0.1 adresi her makinanın kendisini tanımlar buraya gönderilen her şey, sanki bir başka network’ten geliyormuş gibi makinanıza geri dönecektir. Bu sayede herhangi bir network bağlantısı olmadan bazı denemeler yapılarak network yazılımları geliştirilebilir.
DNS, ayrıca, İnternet adresini nümerik adrese çevirir. Domainler hiyerarşik DNS adresleme sistemi içindeki farklı yapıları temsil ederler. Her domain kendi içinde bağımsız bir topluluktur. Doğal olarak, herkes kafasına göre gelişi güzel internet domain ismi ve IP numarası alamaz. Network Information Center (NIC)’e bunun için başvurmak gerekir.
ISDN Nedir:
ISDN (Integrated Services Digital Network), özellikle normal telefon hatları (ve diğer bazı ortamlar) üzerinden daha yüksek hızlı entegre ses (analog) ve veri (dijital) aktarılmasını sağlayan bir dizi iletişim protokolüne verilen addır. ISDN’de, her iki uçta da, modemin dışında, bazı özel adaptörler kullanmak gerekir. Bu şekilde, 64kbps ve 128 kbps gibi hızlara (normal hatlar üzerinden) çıkmak mümkün olmaktadır.
ISDN’de iki temel seviye hızı vardır : (1) Basic Rate (2) Primary Rate. Her iki seviyede de, iki farklı tip kanal bulunur : B (bearer) kanalları (sayıları birden çok olabilir) ve D (delta) kanalı (1 tane). B kanalları, her türlü ses, veri vb taşırlar. D kanalı ise iletişimde kullanılacak kontrol ve yönlendirme bilgilerini taşır. “Basic Rate” seviyesi daha çok evden kişisel kullanımlar ve küçük şirketlerin kullanımları için tasarlanmıştır ve iki tane 64Kbps B kanalı ile 1 tane 16Kbps D kanalı içerir. Ulaşılabilecek en yüksek hız 128 Kbps olmaktadır. “Primary Rate” seviyesi ise, daha yoğun kullanımlar için tasarlanmıştır ve 23 tane 64Kbps B kanalı (Avrupa için 30 tane) ve 1 tane 64Kbps D kanalı içerir. Ulaşılabilecek en yüksek hız ise yaklaşık 7 Mbps e kadar çıkar.
Yeni geliştirilen BISDN (Broadband ISDN) teknolojisi ise, Frame Relay’a bir alternatif olarak düşünülebilir. ISDN kullanımı (özellikle evden kişisel bağlantılarda) önümüzdeki yıllarda çok daha fazla yaygınlaşacağa benzer.
Internet Ne Kadar Güvenli:
Internet’in, şu an için, çok fazla güvenli olduğu söylenemez. Nadiren de olsa, kişisel iletiler (e-posta, e-mail) kötü amaçlı, profesyonel kişiler tarafından illegal yollarla ele geçirilebilir. Özellikle ticari kuruluşların Internet’i kullanmaya başlamaları ile birlikte, Internet’te güvenlik probleminin çözümü için ciddi çalışmalar yapıldı.Web üzerinden iletilen her türlü bilginin, yeni şifreleme teknikleri ve çok yüksek hızlı hatlar sayesinde yeterince güvende olduğunu söyleyebiliriz. Ancak, yine de, kullanıcı şifreleri, banka kredi kart numaraları ve benzeri gibi gizlilik içeren bilgileri net üzerinde serbestçe göndermeyin (e-mail ile, güvenlik kilidi olmayan Web listeleyicileri ile vb.)
ATM Nedir:
ATM (asynchronous transfer mode), bir paket anahtarlama teknolojisidir. ATM, verileri byte büyüklüğünde hücrelere (cell) ayırır ve aynı anda 53 hücrelik paketler halinde iletir. ATM, daha çok donanım tabanlıdır ve yüksek veri işleme/iletme hızları elde edilebilir. En çok kullanılan standart hızlar, 155 Mbps ve 622Mbps dir. 10Gbps hızlara kadar da çıkılmıştır (1996 sonu itibarıyla). ATM, BISDN protokolünün de en temel elemanıdır.
Intranet Nedir:
Intranet, sadece belirli bir kuruluş içindeki bilgisayarları, yerel ağları (LAN) ve geniş alan ağlarını (WAN) birbirine bağlayan, çoğunlukla TCP/IP tabanlı bir ağdır. Yani, küçük Internet!, Internet’in daha özel bir hali. Intranet’ler gateway’ler ile diğer networklere bağlanabilir. Temel oluşturulma amaçları, kuruluş bünyesinde bilgileri ve bilgi işlem kapasitesini paylaşmaktır. Intranet’ler, şirket içi tele-konferans uygulamalarında ve farklı birimlerdeki kişilerin bir araya gelebildiği iş gruplarının oluşturulmasında da kullanılırlar.Intranet’ler üzerinden HTTP, FTP vb gibi pek çok protokol uygulamaları çalıştırılabilir. Günümüzde, Intranet’ler içinde, Web erişimi ile kaynakların kullanımı oldukça yaygındır.Bazı şirketlerdeki Intranet’lerden, “Firewall” sistemleri üzerinden (bazı emniyet tedbirleri ile), Internet çıkışı da yapılmaktadır. Bu sayede, her iki yönde de ileti trafiği kontrol edilebilmekte ve güvenlik sağlanmaktadır.
Firewall (Güvenlik Sistemleri) Nedir:
Firewall (Internet Güvenlik Sistemi), internet üzerinden bağlanan kişilerin, bir sisteme girişini kısıtlayan/yasaklayan ve genellikle bir internet gateway servisi (ana internet bağlantısını sağlayan servis) olarak çalışan bir bilgisayar ve üzerindeki yazılıma verilen genel addır.
Firewall sistemleri, bu engelleme işini, sadece daha önceden kendisinde tanımlanmış bazı domain’lere erişim yetkisi (telnet,ftp, http vb) vererek yaparlar. Günümüzde, Internet Servisi veren makinalar oldukça sofistike Firewall sistemleri ile donanmıştırlar.
TCP/IP nedir:
“Bilgi Ağı” üzerindeki bilgi iletimi ve paylaşımı bazı kurallar dahilinde yapılmaktadır. Bu kurallara kısaca “internet protokolleri”, ya da TCP/IP protokoller ailesi denir. TCP/IP (Transmission Control Protocol/Internet Protocol), bilgisayarlar ile veri iletme/alma birimleri arasında organizasyonu sağlayan, böylece bir yerden diğerine veri iletişimini olanaklı kılan pek çok veri iletişim protokolüne verilen genel addır. Bir başka değişle, TCP/IP protokolleri bilgisayarlar arası veri iletişiminin kurallarını koyar.
Bu protokollere örnek olarak, dosya alma/gönderme protokolü (FTP, File Transfer Protocol), Elektronik posta iletişim protokolü (SMTP Simple Mail Transfer Protocol), TELNET protokolü (Internet üzerindeki başka bir bilgisayarda etkileşimli çalışma için geliştirilen login protokolü) verilebilir. Adını sıkça duyduğumuz WWW ortamında birbirine link objelerin iletilmesini sağlayan protokol ise Hyper Text Transfer Protocol (HTTP) olarak adlandırılmaktadır. TCP/IP protokolü aynı zamanda, diğer iletişim ağlarında da kullanılabilir. Özellikle pek çok farklı tipte bilgisayarı veya iş istasyonlarını birbirine bağlayan yerel ağlarda (LAN) kullanımı yaygındır
WWW (WORLD WIDE WEB)​
World Wide Web Nedir:
WWW, Web, ya da W3 (World Wide Web), yazı, resim, ses, film, animasyon gibi pek çok farklı yapıdaki verilere kompakt ve etkileşimli bir şekilde ulaşmamızı sağlayan bir çoklu hiper ortam sistemidir. Hiper ortam, bir dokümandan başka bir dokümanın çağırılmasına (navigate) olanak sağlar (iç içe dokümanlar). Bu ortamdaki her veri (object), başka bir veriyi çağırabilir (link). Link, aynı doküman içinde başka bir yere olabildiği gibi, fiziksel olarak başka bir yerde (internet üzerindeki herhangi bir makinada) de olabilir. Bütün bu farklı yapıdaki veriler uygun bir standart ile bir arada kullanılıp bir Web Listeleyicisinde (Web Browser) görüntülenebilir. Web’in diğer bir işlevi de, öteki bazı internet servislerini kendi içerisinde barındırmasıdır (ftp, gopher, news, wais gibi).
Web uygulamaları (Web sayfaları),Web Listeleyicilerinde (Browser, Gezgin, Tarayıcı) görüntülenir. Web sayfaları, başka sayfalara ve değişik türden verilere hiper linkler içermektedir. Buralara fare ile tıklayarak, başka sayfalara, oradan da başka sayfalara geçeriz. Bu aslında çok basit bir bilgiye ulaşım modeli. Web Sistemleri, kullanılan platformdan bağımsızdır. Bir Macintosh, Pc ya da Unix Web Listeleyicisi aynı sayfaları, aynı şekilde alırlar. Sayfaların alındığı Web Servisleri de farklı bilgisayar platformlarında olabilir. Web Listeleyicileri ve Web Servis Sağlayıcı Ortamlar hemen hemen tüm dünyada her yerde vardır ve global olarak kullanımları üstel bir şekilde artmaktadır. Web yapısının bu kadar çok kabul görmesinin bazı sebeplerini sıralamak gerekirse :
Her şeyden önce Web, açık bir sistem. Platform, bilgisayar, işletim sistemi vb bağımlı değil.
Web üzerinden pek çok bilgi kaynağına kolayca erişilebilir.
Web uygulamaları geliştirmek ve bunları kullanıma sunmak çok kolay. Çoğu durumda, uzmanlık gerektirmiyor ve fazla bilgisi olmayan birisi bile Web sayfaları dizayn edip kullanıma sunabilir.
Web ortamları artık son derece dinamik. Java ve ActiveX kullanarak, tamamen konfigüre edilebilir client (istemci) uygulamaları geliştirmek mümkün. Java kullanarak, söz gelişi bir firma, ürün tanıtımları için, dinamik bir şekilde kendiliğinden oluşan uygulamalar yaratabilir ve sayfa içerikleri kendiliğinden değişebilir.Bir kullanıcı, isteğine bağlı bir şekilde, bağlandığı bir veri tabanından bilgileri istediği gibi farklı gruplarda isteyebilir (client side corporation).
Aranılan bilgilere, birtakım tarama mekanizmaları (Search Engines) sayesinde kolayca ulaşılabilir.
Klasik Web tanımı böyle. 1996’dan sonra, Web’in başka bir işlevi daha ortaya çıktı : Web aslında bir işletim sistemi!! Birbirine bağlı bilgisayarlar arasında veri paylaşımı için kuralları olan, iyi bir grafik ara birimli bir işletim sistemi. Şu an bile, Web ara yüzü ile, sabit diskimizdeki dosyalar arasında gezinebiliriz. Tıpkı, başka bilgisayarlardaki sayfalar arasında gezindiğimiz gibi. Web ara yüzlü işletim sistemleri konusunda ciddi araştırmalar var.
HTTP ve HTML:
Web’in en ilginç yönlerinden biri de çok basit olmasıdır. Bir Web dokümanına ulaştığımızda her şey 4 ana fazda gerçekleşir: (1) Bağlantı (2) Ne istediğimizin web servisine iletilmesi (3) Cevap (4) ilgili sayfaya yapılan bağlantının kesilmesi. Bu ana safhalar, web üzerinde iletişimin kurallarını tanımlayan bir protokolü oluştururlar. Bu protokole de, Hyper Text Transfer Protocol (HTTP) denir. Bağlantı safhasında, web erişiminde kullanılan bir web listeleyici (browser, web client), ilgili bilginin olduğu web servisine bağlanır. Bu servislere HTTP servisleri de denir. Bağlantı sağlandıktan sonra web istemci programımız http servisine “ne istediğini” bildirir. Bu “istek”,ileride görüleceği gibi, “http”, “ftp”, “e-mail” gibi bazı protokol kurallarını içerir ve bu işlemlere genel olarak “navigate” de denir. Bu isteği alan http servisi de, istediğimiz işlemi yapar ve cevabı bize gönderir. Biz de gelen cevabı web istemci programımızda görürüz. Eğer istek gerçekleştirilemiyorsa bir hata mesajı ile karşılaşırız. Son safhada ise, http servisine yaptığımız bağlantı kesilir.
Web Listeleyicileri, “navigate” işlemini HTML (Hyper Text Markup Language) denen bir programlama dili yorumlayıcısı kullanarak yaparlar. HTML, ana hatları SGML (Standard Generalized Markup Language) ile belirlenmiş bir doküman formatlama dilidir. Bu dil, daha çok, yazılı bir dokümanı formatlamak ve bir objeden başka bir objeye linkler sağlamak ile ilgili komutlar içerir. HTML, HTTP ve ilgili diğer protokolleri kullanabilmek için renkli ve güzel kullanıcı ara yüzleri hazırlamamızı olanaklı kılar. En son standart, HTML 3.2 ‘dir (1997 başı). Son yıllarda, HTML içinde, salt doküman formatlama dışında işler yapan CGI, Java, JavaScript gibi unsurlar da kullanılmaktadır. Ayrıca, 2.0’dan sonraki sürümlerde, tablo kullanımı, doldurulabilir form kullanımı, frame vb gibi pek çok yenilik göze çarpmaktadır.
Web Sayfası Nedir:
Web istemcisinin (Netscape, lynx, msie gibi), bir Web Servisine bağlandıktan sonra tek seferde transfer ettiği kompozit tüm verilerden oluşan html sayfasıdır.. Bu sayfadaki bilgiler kompozittir, çünkü hem grafik/resim bilgileri, hem normal text, hem ses, hem başka merkezlere ve başka dokümanlara linkler olabilir. Bu, o web servisinin bağlandığımızda gelen ilk sayfası ise, “home page” olarak da adlandırılır. home page’ler için dosya adı genellikle “default.html” ya da “index.html” olmaktadır. Aşağıdaki şekilde, Bir web sitesi ve içindeki hiyerarşik hiper link mimarisi görülmektedir. Burada, hiper linkli her bir doküman, yukarıda tanımını yaptığımız veri yapılarından herhangi birisi olabilmektedir.
Web Servislerine Erişim, Popüler Web Listeleyici Programlar:
Web servislerine “Web Browser” (Web Listeleyicisi) adı verilen kullanıcı ara birim programları ile erişilir. 1994’ün sonları da en popüler ve yaygın kullanımı olan Web Browser Mosaic idi. Bu yüzden Web denildiğinde Mosaic akla gelirdi. Mosaic, NCSA’da (National Center for Supercomputing Applications) geliştirilen bir Web Browser’dir ve hala kullanılmaktadır. Mosaic’i pek çok ortamda bulmak mümkündür(Windows/unix/mac/). Mosaic programını geliştiren kişiler daha sonra NCSA’dan ayrılıp aynı işi yapan daha güçlü ve kullanımı iyi ticari bir yazılım geliştirmeye başladılar. Bu programın adı Netscape Navigator. Netscape’in ilk sürümü (1.0) 1994 sonlarında çıktı. Netscape’in dışında NCSA’dan lisanslı 4 Mosaic türevi vardır. Ayrıca Einet’in geliştirdiği Mac ve Windows ortamı için MacWeb, WinWeb, Windows altında çalışan Cello, X11 altında çalışan, Chimera, VIOLA, Midas, Unix ve VMS vt100 altında ve DOS’da çalışan Lynx, VM’lerde Albert gibi yazılımlar vardır. W30’un geliştirdiği arena daha gelişkin bir browser olmayı hedeflemektedir.
Netscape, şu an için, pek çok platformda desteklenen (win3.1/win95/nt,unix,mac,linux) ve en yaygın kullanılan Web Listeleyicisidir. 2.x ve 3.x sürümleri Normal ve Gold olmak üzere iki türlü çıkar. Gold sürümlerinde bir Web Editör (HTML ile Web sayfası hazırlamak için) vardır. 1997 Ekim sonu itibarıyla son sürümü 4.03 tür.. Java/JavaScript, HTML 3.2 ve 4.0, tablolar, frame-ler, animated gifs vb gibi pek çok modern özellikler içerir. Bu yeni 4.0 sürümünde, Netscape Composer (html editörü), Netscape Messenger (e-posta programı), Netscape Collabra (News Programı), ve Netscape Conference ile Navigator Communicator (Navigator) birlikte gelmektedir. Özellikle e-posta modülü bir hayli iyileştirilmiş. Modüllerin birbiriyle olan entegrasyonu da iyi. Netscape Communicator paketi ile ücretsiz dağıtılan bir başka ürün de Netcaster. Netcaseter’in yaptığı, istediğiniz içerikteki haberleri sizin adınıza internetteki haber sitelerinden belli aralıklarla alıp bilgisayarınıza getirmek, bunları organize etmek ve size sunmak. Son 4.0 sürümünün, Netscape, public domain/shareware bir yazılımdır. Kişisel kullanımlarda ücretsizdir. Ticari kullanımı lisans ücretine tabidir. Yeni nesil web listeleyicilerinin (Netscape ve MSIE) sundukları önemli bir özellik de, haber amaçlı değişik sitelerdeki bilgileri otomatik olarak bilgisayarımıza yükleyen ve “Push” teknolojisi adı verilen ilave bileşenlerle donanmış olmalarıdır. Bu bileşen Netscape için Netcaster; MSIE için ise “Active Channel” adını almaktadır.
1995’in ortalarında, Microsoft, Mosaic tabanlı bir Web Listeleyicisi çıkardı : Microsoft Internet Explorer. İlk çıkan sürüm, msie 2.0, ortalama bir mosaic taklidi web listeleyicisini geçemedi. 1996 Ağustos’ta çıkan 3.0 sürümü, Netscape ile karşılaştırılabilecek kadar iyi özellikler içermektedir. 3.0 sürümü ile, Microsoft, ActiveX teknolojisini de tanıtmıştır. Program, windows95/nt ve Macintosh ortamlarında çalışmaktadır. Kullanım ücretsizdir. (Freeware). 1997 Eylül sonunda ise, Microsoft MSIE’nin yeni 4.0 sürümünü çıkardı. Bu sürümün en dikkat çeken tarafı, windows95/nt masa üstü ile entegre olması. Böylece, sanki bir dosya yöneticisi ile diskinizde dolaşıyor gibi İnternet’te de dolaşabiliyorsunuz. Ayrıca, bu sürümle birlikte, Netcaster’a benzer işler yapan bir push teknolojisi olan “Active Channels” da geliyor. MSIE 4.0, şu an win’95/nt altında çalışıyor. Mac Power PC sürümünün de çıkacağı söyleniyor. Başka platformlar için (unix, os/2 vb) bu ürünün bir sürümü yok. Netscape ve Microsoft’un Web piyasasına hakim olma savaşı tüm hızıyla sürmekte. Bu, 1980 ve 90’lı yıllardaki işletim sistemleri savaşına benzese de, aralarında çok önemli ve enteresan bir fark var: Tüm Listeleyiciler (Browser) ve Web Servisleri, kim geliştirirse geliştirsin, Internet protokol ve standartları kullanılarak yapılıyor. Yani, platform ortak ve ortaya çıkan farklı ürünler -ister istemez- birbirlerine, büyük oranda, uyumlu. Öte yandan, Netscape, Temmuz 1997’de, “Aurora” isminde bir ürün geliştirdiğini duyurdu. Bu ürünün, Browser ile desktop arasındaki entegrasyonu sağlayacağı söyleniyor.
Helper Applications ve Plug-In’ler:
Web Listeleyicileri, aldıkları bir bilgiyi ekrana göndermeye çalışır. Eğer bu bilgi normal düz yazı ise, bunu ekranda yazı olarak görürüz. Eğer istenirse, belirli türden dosyalar web üzerinden alındıktan hemen sonra “ekrana listelemek yerine” başka şeyler de yaptırılabilir. Söz gelişi, uzantısı .DVI olan bir derlenmiş TeX dosyasını aldıktan sonra bir dvi viewer devreye girip bu dosyayı görüntüleyebilir. Ya da, uzantısı .TIFF olan bir grafik dosyasını, değişik bir ses dosyasını vb üzerine mouse ile tıklayıp aldığımızda bunlarla ilgili yerel diskimizdeki bazı programların çalışmasını isteyebiliriz. Bu tip DIŞ PROGRAMLAR, “helper applications” (yardımcı uygulamalar) olarak adlandırılırlar.
Web ortamının aslında çok değişik kompozit verilerden oluştuğunu söylemiştik. İlk zamanlarda bu, yazı, standart ses dosyası (wav) ve resim dosyası (gif) iken, daha sonra bunlara daha farklı tipte veriler katıldılar: Video formatları (.mov, .mpeg, .avi), değişik resim formatları (.jpeg, .png vb.), ses formatları (.mid, .au) diğer bazı formatlar (Live3D, Shockwave, RealAudio) gibi.. Farklı formatlardaki verilerin kullanımı yaygınlaştıkça, yardımcı uygulamalar yerine, doğrudan Web Listeleyici programlara eklenebilen bir mekanizma çıktı ortaya : Plug-In. Söz gelişi, MIDI formatındaki müzik dosyaları içeren bir arşive girdiğinizde, eğer MIDI-PlugIn’iniz yüklü ise, anında bu tip dosyaları çalabilirsiniz. Ya da, Quick Time (.mov) film dosyalarının olduğu bir siteye bağlandığınızda, eğer Quick Time Plug-In yüklemişseniz, gene, Web ortamınızı terk etmeden (çoğunlukla dosyayı almaya başladığınız andan itibaren) seyredebilirsiniz.
Plug-In ler ile çalıştırılan uygulamalar, sanki Web Sisteminin bir parçası imiş gibi davranmaktadır (MIDI Plug-In de, web listeleyicinizin bir köşesinde bir kontrol panelinin çıkması gibi).
Netscape ve Microsoft Internet Explorer, Plug-In teknolojisini desteklemektedir. Eğer kullandığınız listeleyici (browser), sizde yüklü olmayan bir “Plug-In” kullanan bir uygulama ile karşılaşırsa, otomatik olarak ilgili “Plug-In” dosyalarını alabilir ve sisteminize yükleyebilir.
Java, HotJava ve JavaScript:
Java, Sun Microsystems tarafından geliştirilmiş, C++’ı andıran bir programlama dilidir. World Wide Web sayfaları içinde, HTML ile bütünleşik kullanılabilir. Java ile yazılmış bir kod, WWW sayfası içindedir ve browser tarafından doğrudan çalıştırılabilir. Java kullanımı ile, Web sayfalarının dizaynı ve içerdikleri bilgiler değişmeye başlamıştır. Söz gelişi, Web ile bağlandığımız bir meteoroloji sitesindeki verileri, bizim belirlediğimiz bazı kurallar bütünü içinde işleyebilir ve sonucu Web ekranımızda görebiliriz. Bu iş, bir Java kodu yazılarak yapılabilir. Burada, web listeleyicimiz ile ilgili siteye bağlandığımızda, gerekli datalar ile birlikte, bu dataları işleyecek Java programı da (Java Applet) gelir ve bilgisayarımızda çalışır. Netscape 2.0 ve sonrası ve msie 3.0 ve sonrası Web Browser’lar Java uygulamalarını çalıştırabilecek kabiliyettedirler.
Burada önemli olan bir nokta var: Bağlandığımız websitesi’ndeki bilgilere müdahale edebiliyoruz. Bu, statik değil dinamik bir web ortamı anlamına gelir. Java, aslında, her yönüyle bir programlama dilidir ve bağımsız olarak ta kullanılabilir. Java kullanılarak yazılan bir Web Listeleyici bile var: HotJava. Benzer şekilde Java ile yazılmış bir TeX derleyicisi var: JavaTeX.
En son Java sürümü, JDK 1.0.2 (1997 başı itibarıyla) ‘dir.
Java, kullanımı zor bir araçtır. Java’yı andıran ancak daha çok bir “script” (komut) dili olan, Netscape tarafından geliştirilmiş bir Java türevi var: Java Script. Java Script, Java’nın aksine, derlenmeden çalıştırılabilen bir script dilidir. HTML kısmında da görüleceği gibi, JavaScript, aslında ek HTML komutları gibi davranır. HTML dokümanları içinde JavaScript kullanımı oldukça yaygındır. Özellikle formlar, basit tarama kullanıcı arabirimleri, yerel bazı işlemler, pop-up bilgi ekranları vb gibi pek çok kullanım alanı vardır.
ActiveX ve VBScript:
ActiveX, çeşitli programlama araçlarından oluşan, ve web kullanıcısı ile bağlandığı site arasında interaktif (etkileşimli) bir ortam sağlayan (mesaj alanları, radio button’lar, menüler vb), Microsoft’un geliştirdiği ve Microsoft Internet Explorer 3.0 ile duyurduğu bir teknolojidir.
ActiveX bileşenleri ikiye ayrılabilir : (1) ActiveX controls (2) ActiveX documents. ActiveX Controls, mantık olarak Java Applet’lerine benzer ve HTML içinde kullanılabilir. ActiveX documents ise, kullanıcı tarafından görüntülenebilen ve listelenebilen (navigatable), HTML dışı her türlü objelerdir. ActiveX documents’e örnek olarak, Excel’de hazırlanmış bir tablo, bir Word dokümanı vb. verilebilir.
Hazır olarak, binlerce ActiveX kontrol aracı bulunabilir. Ayrıca, ActiveX bileşenleri, Java içinden kullanılabilir. ActiveX controls içeren sayfalar msie 3.0 ve sonrası bir web listeleyici ile görüntülenebilir. Ayrıca, Netscape için bir ActiveX PlugIn yüklenerek (windows versiyonunda) listeleme sağlanabilir.
ActiveX, şu an sadece Windows ortamında kullanılabilmektedir. Bu, en önemli dezavantajıdır. Microsoft, Unix ve Macintosh platformlarında da ActiveX kullanımı için uğraşmaktadır.
VBScript ise, Microsoft Visual Basic benzeri, nesneye dayalı bir Script dilidir. VBScript içinden OLE controls, Java Applets vb gibi objeler çağırılabilir.
Push Teknolojisi Nedir?
Netscape ve Microsoft’un 4.0 sürüm numaralı web istemcileri (listeleyici, gezgin, browser) ile birlikte yeni bir bileşen daha geliyor. Bu bileşen, Netscape için Netcaster, MSIE için ise Active Channel. Bunların temel amaçları, dünya üzerindeki çeşitli haber/bilgi kaynaklarından ilgi alanımıza giren konulardaki bilgileri derleyerek bilgisayarımıza aktarmak ve bu bilgileri sıkça güncellemek. Böylece, web’de fazla dolaşmadan pek çok bilgi ve güncel habere kolayca ulaşmak mümkün. 1997 sonlarında “push teknolojisi” için bilgilerin aktarım ve sunum standardı henüz konabilmiş değil. Netscape ve Microsoft bu konuda farklı stratejiler ve standartlar izlemektedirler.
CGI Nedir:
CGI (Common Gateway Interface), Web Servisleri ile bu servislerin dışındaki programlar arasında etkileşim (ortak çalışma) platformu oluşturmak için geliştirilmiş bir standarttır. CGI, aslında bir programdır. Web’in statik yapısına, HTML kodu içinden çağrılan CGI programları dinamik bir nitelik kazandırmaktadır. En popüler CGI uygulamalarından birisi Web Sayaçlarıdır. Web sayfalarını kaç kişinin ziyaret ettiğini saptayan küçük uygulamalar dış program olarak, bir web sayfası içinden çağrılabilir. CGI programları gerçek zamanlı çalışırlar. CGI’lerin önemli uygulama alanlarından bir başkası da, web üzerinde doldurup gönderilen formlar üzerindeki bilgileri server tarafında değerlendirip kullanıcıya cevabı göndermektir.
CGI programları “çalıştırılabilir” kodlar olduğundan, bir başkası, kolaylıkla sizin sisteminizde program çalıştırabilir!! Bu yüzden, CGI kodları sistemde özel yerlerde tutulur ve o sistemin görevlilerinin denetimi altındadır.
CGI programları herhangi bir dilde yazılabilir : C, Fortran, Pascal, C++, Perl, Unix Shell, Visual Basic vb. CGI eğer C ya da Fortran gibi bir dilde yazılırsa, derlenmelidir. Perl ya da Unix Shell gibi ortamlar ise script ortamlardır ve bu şekilde yazılmış CGI Script’ler doğrudan çalıştırılabilir.
Özellikle Java ve JavaScript kullanımlarının yaygınlaşması, CGI’nin ilk zamanlardaki popülaritesini azaltmıştır. Öte yandan, CGI programları/scriptleri, bulundukları sistemde saklıdırlar ve çalıştıklarında o sistemin kaynaklarını kullanırlar. Oysa Java Appletleri ve JavaScript, doğrudan HTML doküman içinde onu çağıran web listeleyicisine gelirler ve burada icra edilebilirler. Bu da, Java Applet ve JavaScript’in CGI’ye göre önemli bir avantajıdır.
VRML (Virtual Reality Modelling Language):
Web üzerinde, 3 boyutlu ortamlar içinde gezinmemizi ve bilgilere ulaşmamızı sağlayan bir dil. VRML içeren sayfalara bağlandığımızda, bir linkten ötekine giderek değişik sayfalara ulaşmak yerine, 3 boyutlu bir ortamda, odadan odaya geziniyoruz. Bu, görsel olarak web’i daha farklı bir hale getiriyor. VRML sayfaları ancak bu dili destekleyen bir web listeleyicisi ile görülebilir. VRML plug-in’leri, Mosaic, Netscape ve msie için mevcuttur.
Web’in Geleceği:
1994’ten sonra yaşananlar göstermektedir ki, bu konuda şimdiden tam bir tahmin yapmak imkansız. Web, değişik konular ve disiplinler için bir sunu ortamı. Görsel zenginlik, kullanım kolaylığı ve süreklilik/akıcılık içeren pek çok öğe web ile bütünleşik bir yapıda olmaktadır ve yenileri de olacaktır. Mevcut duruma ve gelişmelere bakıldığında Web tabanlı sistemlerin önümüzdeki yıllarda (günlerde?) aşağıdaki alanlarda yoğun kullanılacağını söyleyebiliriz.
Yayıncılık, Basın-Yayın : Daha şimdiden, web ortamları, basın-yayın kuruluşları ve yayınevleri tarafından çok etkin kullanılmaya başlanmıştır. Önümüzdeki yıllarda şu an şaşırarak ve merak içinde izlediğimiz bu çalışmalar rutin haline gelebilir ve kağıtsız bir yayıncılık ortamı web üzerinde boy gösterebilir. Bunun ilk örnekleri, daha çok bilimsel dergilerde kendini göstermiştir. Her gün artan sayılardaki bilimsel dergileri on-line okuyabiliyoruz.
Bilgi Sistemleri ve Veri Bankaları : Değişik konulardaki bilgileri içeren “Sanal Kütüphaneler”’in daha hiyerarşik bir yapılanma içinde boy göstermeleri oldukça yakın. Sanayi, tarım, eğitim, hükümet kaynakları vb gibi konularda ilk elden bilgilerin verildiği merkezlerin sayıları her geçen gün artmaktadır. Ayrıca, araştırma kuruluşları ve üniversiteler, yaptıkları araştırmalar ile ilgili bilgileri daha sistematik ve web ile daha bütünleşik bir yapıda sunmaktadırlar.
Web üzerinden oylama : Web, genel/yerel seçimler için olmasa da, daha küçük çaplı oylamalar için kullanılabilir. Neden olmasın? Kişiler, web üzerinden bazı form-lar doldurup bunları gerekli merkezlere gönderebilir. Demokrasilerin işleyişinde oylamaların amacı mümkün olduğunca çok insanın oylamaya katılmasıyla daha sağlıklı işlediğine göre, eldeki tüm imkanlar bu iş için kullanılabilir. web de bunlardan biri.
Canlı ve Etkileşimli Eğlence Ortamları : Televizyon, insanların eğlence ve haber alma/bilgilenme ihtiyaçlarını karşılamada çok önemli bir araçtır. Ancak, büyük oranda tek yönlü bir medya ortamı. Web üzerinde interaktif (etkileşimli) yayıncılık yapılabilmesi için her şey var. Web kullanıcıları, web ortamında seyrettikleri şovlara bile katılabilirler.
Haber : Klasik haber medyası (gazete, dergi, TV, radyo), haberleri (diğer programlarında olduğu gibi) kendileri seçerek sunmakta. İstesekte istemesek te bir haber saatinde, ilgili yayıncının seçtiği haberleri seyredeceğiz. Gazete için bu biraz daha esnek ama, orada da, hangi haberin daha önemli olduğuna yine bazı kişiler karar veriyor. Gelecekte, kendi ilgili alanımıza giren konuları içeren haber ortamlarını web üzerinde dizayn edebilecek gibiyiz. Söz gelişi, o gün dünyadaki tüm spor olaylarını ya da bilimsel toplantılar ile ilgili haberleri izlemek istediğimizde yapmamız gereken sadece bu alanları belirlemek ve “Haber İzleme Programımızı” bu kişisel haberler içeriğine yönlendirmek olmalı. Microsoft ve CNN gibi kuruluşlar, kişilerin isteklerine göre (on demand) haber formatlarını hazırlayan sistemler üzerinde çalışıyorlar.
Uzaktan Eğitim : Üniversiteler ve diğer bazı kuruluşlar, yıllardır, fiziksel olarak uzak merkezlerde oturan kişiler, öğrenciler için “uzaktan eğitim” vermenin yollarını aramaktadırlar. Gelişen ağ teknolojisi ve web temelli ortamlar bu konuda ideal çözümler olarak karşımızdadırlar. Uzaktan eğitim, sadece öğrenciler, üniversiteler ile sınırlı değildir. Artık bir gereksinim halini alan “sürekli eğitim” mantığı içinde, değişik disiplinler için sürekli eğitim programlarının gerekliliği günümüzde tartışılmaktadır.
Uzaktan Konferans : Bir konferansa belki de, bundan 1-2 yıl sonra, oturduğumuz yerden katılıp bildirimizi sunabileceğiz. Kim bilir? Yolculuk ve konferans masrafları ve geçen zamanı düşünüzsek, konferanslarda web üzerinden bildiri sunmak -biraz hayalcilik gibi olsa da hiç de olmayacak bir şey değil.
GRAFİK/RESİM/SES/VİDEO FORMATLARI

Bitmap Nedir :
Bitmap, bilgisayar ekranında (display space) bir resmi görüntülemek için gereken tüm renk bilgilerinin ekranı oluşturan hex piksel (ekran çözünürlülüğü dahilinde, adreslenebilir en küçük resim parçası -pixel-) için renk bilgilerinin verildiği resim formatlarına verilen genel addır. GIF, JPEG, BMP, PCX örnek Bitmap formatlarıdır. Bitmap dosyaları ekranda görebilmek ve yazıcılardan bastırabilmek için özel bazı programlar gerekir (Photo Shop, XView, ACDSee vb gibi).
Bitmap formatları, resmin çözünürlülüğüne bağlı sabit bir tanımlama ile resmi oluştururlar (Raster tekniği). Bu haliyle, eğer resmi ölçeklendirirsek (küçültme/büyütme) bir çok ayrıntıyı kaybedebiliriz. Vektör bazlı grafik formatlarında ise, tanımlamalar bağıl olduğu için ölçeklendirmelerde kayıp önlenir (CAD formatları, Post Script (PS, EPS) formatları gibi).
Önemli Resim Formatları : BMP,GIF,JPEG,TIFF
Bunların hepsi de resim formatlarıdır. Temel farklı özellikleri vardır (kodlama, sıkıştırma algoritmaları gibi). Birbirlerine üstünlükleri ve farklı yanları aşağıda kısaca anlatılmıştır.
BMP: En temel resim formatı BMP’dir (bitmap) Aslında, BMP’nin birbirinden farklı bir kaç türü var. Özellikle bir X-Windows kullanıcısı ile MS-Windows ya da OS/2 kullanıcısı için farklar mevcut. X-Windows üzerindeki BMP formatı sadece 2 rengi desteklemekte. MS-Windows ya da OS/2 üzerindeki BMP formatının X-Windows’taki karşılığı XPM’tir. (pixmap) MS-Windows üzerinde BMP 16 ya da daha çok renk kaydedebileceğiniz, herhangi bir bir sıkıştırma yapmayan oldukça hızlı bir formattır. Bu formatta resmin içindeki renk sayısı değil, resmin büyüklüğü önemlidir. 16 renk, 800x600 çözünürlüğünde bir BMP dosyası, 800x600x1/2=240000 byte yer kaplayacaktır. (16 renk için 4 bit gerekli =1/2byte) Resmin içinde 1, 2 ya da 12 renk olması hiç önemli değil. 256 renk olarak kaydedilen bir dosya ise, 800x600x1=480000 byte yer tutacaktır (256 için 8 bit=1 byte gerekli. 2^8=256)
GIF: BMP çok hızlı bir format olmasına karşın, oldukça fazla yer kapladığı için pek tercih edilmez. Elinizdeki dosya 256 renkten fazlasını içermiyorsa, GIF (Graphics Interchange Format) iyi bir çözüm olabilir. GIF, COMPUSERVE’in geliştirdiği bir resim formatıdır. İyi bir sıkıştırma algoritması var (LWZ) ve görüntüleme de oldukça hızlı bir şekilde gerçekleştiriliyor. 256 renk dışında (8 bit) herhangi önemli bir sorunu yok. Bunun yanında GIF, Web browser-lar ile görüntülenen resimler (inline images) için standart bir resim formatıdır. Compuserve’in GIF formatında kullandığı LWZ algoritması (1987) 1985 yılında Unisys firması tarafından patent olarak satın alındığı için 1993 yılından sonra Compuserve - Unisys arasında bazı problemler çıktı. (Compuserve, LZW algoritmasının patentli bir algoritma olduğunu bilmiyormuş). Compuserve, GIF’in yerini alacak, 48 bit true color, renk kaybı olmayan yeni bir resim formatı oluşturdu (freeware). Bu format PNG olarak adlandırılır. (Patent problemi yüzünden, CompuServe’in üzerinde çalıştığı ve duyurmak üzere olduğu GIF24 -true color 24bit GIF standardı- de hiç bir zaman hayata geçirilemedi).
GIF formatının iki farklı versiyonu var : 87a ve 89a. 89a versiyonu, tek bir GIF dosya içinde birden çok GIF formatlı resim yerleştirilmesine ve anime edilmesine olanak tanır (animated gif). Ayrıca, GIF89a versiyonu, “interlaced” -katmanlı- görüntü saklama özelliğine de sahiptir. Bu, özellikle internet üzerindeki resimlerde kullanılır. Böylece, kullanıcı, GIF formatındaki resmi, her seferinde 1 katman gelecek şekilde ekranında görür ve resmin bütünü hakkında, tüm resim gelmese bile, fikri olur.
JPEG: Çok renkle (256 renkten fazla) uğraştığınız zaman GIF formatını kullanmanız mümkün değil. BMP olarak saklarsanız, o kadar çok disk alanı kaplar ki, Gigabyte-lık HD’ler kullanmanız gerekebilir. Onun yerine JPEG (Joint Photo graphics Experts Group) daha iyi bir alternatif olabilir. Yalnız, JPEG az renk içeren uygulamalarda hem kaliteyi düşürüyor, hem de dosya boyutunda önemli bir değişiklik sağlamıyor. Standart JPG formatında, resmin kalitesinden bir miktar ödün vererek sıkıştırma uygulanır. Böylece dosya boyu bir hayli düşer. Özellikle 24 bit true color uygulamalarda resim kalitesinin düştüğünü anlamak mümkün değildir. Bu tip uygulamalarda JPG tercih edilir. JPEG’den ne kadar sıkıştırma istendiği (0-100 arası bir faktör) seçiliyor ama genellikle 5-95 arası kullanılıyor. 95’den fazlası detay kaybına yol açıyor, 5’ten küçüğü de dosyayı fazla ufaltmıyor) ikincisi de, 24 bit->8 bit çevrim. JPG de, GIF gibi, Web Listeleyiciler tarafından görüntülenebilen standart bir formattır. JPG, ISO standardı ile tanımlanmış bir formattır ve bir çok değişik kodlama sistemleri içerir.
TIFF: (Tagged Image File Format) 1, 8, 24 bit’lik formatları var. Hepsinin sıkıştırılmış ve sıkıştırılmamış 2 farklı tipi mevcut. 1 bit olanı fakslarda dosya iletimi için kullanılıyor. Çok renkle uğraştığınızda zaman önemli, yer de çok önemli değilse, TIFF’i kullanmanızda fayda var. JPEG’e göre daha az küçülme sağlasa da, hızı ile bu açığını kapatıyor.
PostScript ve DVI Formatları :
PS: (PostScript) PS yukarıda anlatılan formatlardan oldukça farklı. PS, Adobe Systems’in ortaya çıkardığı bir yazıcı dili. Çeşitli komutları kullanarak PS anlayan bir yazıcıdan çok kaliteli çıktılar almamızı sağlar. Postscript aynı zamanda resim değişimi için de kullanılmaktadır. Özellikle herhangi bir dokümanın içine resim ekleneceği zaman -postscript yazıcıdan alınabilmesi için- şekil genellikle PS formatında kaydedilir. Aslında, direkt PS oluşturulmuş bir resim -vektörel tanımlandığı için- oldukça az yer kaplar. Büyütme ve küçültme işlemleri detay kaybı olmadan kolaylıkla yapılabilir. Bunu dışında sayısallaştırılmış herhangi bir grafiği de PS’e çevirebilirsiniz. Yalnız bu sefer BMP formatına benzer şekilde nokta nokta bilgiyi saklayacağı için dosyanız çok büyük olabilir. Yine de, çıktısını almak için tercih edilen bir yöntemdir. Çıktı almak için PS yazıcı bir şart değilse de -çıktı işleminin hızlı olması açısından yine de tercih edilir. Elinizde PS yazıcı yoksa dokümanınızı herhangi bir PS interpreter kullanarak bastırabilirsiniz.
DVI: (DEVICE INDEPENDENT) Postscript insanlar için hazırlanmadığından dolayı, bu dilde doküman hazırlamak işkenceye dönüşebiliyor. Bunu engellemek için AMS’den Donald E. Knuth’un yazdığı bir doküman hazırlama (typesetting) sistemi var. Bu sistem, TeX’le gelen ****Font programını da kullanarak istediğiniz dilde, (japonca, ibranice, arapça, vs) matematik, müzik sembollerini kullanabileceğiniz, içine PS olarak kaydedilmiş şekil yerleştirebileceğiniz dokumanlar hazırlamanızı sağlayan bir dildir. Bilimsel dokümanlar (özellikle matematik ve fizik konularında) TeX ile hazırlanır. TeX dilinde yazdığınız ascii dokümanınızı TeX’e derletip, DVI uzantılı bir doküman elde edersiniz. Adından da anlaşılabileceği gibi, DVI da postscript gibi herhangi bir platformda basılabilir. Direkt DVI anlayan yazıcılar olduğu gibi, yazıcınıza uygun bir dvi çevirici (mesela dvi2ps) kullanarak, elinizdeki DVI dokümanı bastırabilirsiniz. DVI, kullanılan platform/işletim sistemi vb den bağımsız olarak, kağıt üzerinde size aynı sonucu verecektir.
Video (Hareketli Görüntü) Formatları : MPEG, AVI, Quick Time
Hareketli görüntü formatları, sahneleri arka arkaya (sinema filmi gibi) sürekli gösterebilen formatlardır. Web üzerinde de kullanılan en önemli hareketli görüntü formatları MPEG, AVI ve Quick Time’dır.
MPEG : MPEG ( Video Pictures Extended Group), bir ISO hareketli görüntü (Video) ve ses (Audio) sıkıştırma standardıdır. Video, CD vb gibi ortamlarda hareketli görüntülerin saklanması ve iletilmesini temin eder. Sıkıştırma oranları 1:50 lere kadar çıkmaktadır (MPEG-2). WWW browser-lar için neredeyse standart hareketli görüntü formatı olmuşlardır.
AVI : AVI, Microsoft’un geliştirdiği bir video formatıdır. 24 bit true color, platformunuzun desteklediği tüm ekran çözünürlülükleri ve ses bu format ile verilebilir.
Quick Time (MOV) : Quick Time, Apple’in geliştirdiği bir hareketli görüntü formatıdır. Pek çok platformda bu format desteklenir. Bu, AVI’ye gore en büyük avantajıdır. AVI’dekine benzer özellikler taşır.
Hareketli GIF’ler (Animated GİFS) :Hareketli GIF, tek bir GIF dosyası içinde birden çok ve beli bir sırada konmuş GIF’lerden (=sahne) oluşur. Netscape ya da MSIE gibi web listeleyicilerinde bu dosyalar “hareketli” bir şekilde görüntülenir. Hareketli GIF, bir GIF89'a standardıdır. Dosya içinde bulunan sahneler, sonsuz bir döngü içinde, hızı ayarlanarak vb hareketlendirilebilir. Hareketli GIF’ler, web ortamlarının vazgeçilmez yardımcı elemanlarıdır. Sayfalara dinamiklik ve görsellik katarlar.
Real Audio/Video:
Real Audio, Real Network tarafında geliştirilen ve internet üzerinde “sürekli” ses iletimini sağlayan bir teknolojidir (Win95/NT ve Mac sürümleri var). Real Audio formatı, özellikle çok yer kaplayan “WAV” ya da “AU” gibi ham ses formatlarının yerini almıştır. Kullandığı algoritmalar sayesinde ses verileri oldukça küçük birimlere sıkıştırılabilmektedir. Geniş bir yelpazede seçilebilen “örnekleme” aralıkları ile, ses/müzik kalitesinden bir miktar fedakarlık ederek, 14.4kbps modem bağlantılarında bile gerçek zamanlı sürekli müzik yayınlarını dinlemek mümkün olabilmektedir.
Real Audio formatı, özellikle internet üzerinde canlı yayın yapan radyo sitelerinde yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu formatı kullanmak için, aynı şirketin çıkardığı ve ticari olmayan kullanımlarda “freeware” olan “Real Audio” programına ihtiyaç var. Programla birlikte, Netscape ve MSIE için gerekli plug-in’ler de geliyor.
Real Audio 1995’ten beri varolan bir format ve bu yüzden internet üzerinde ses/müzik iletiminde kullanımı çok yaygındır. 1997 başından itibaren, aynı şirket, internet üzerinde gerçek zamanlı sesli görüntü (video) iletimi için de “real video” formatını çıkardı ve audio/video gösterimi için Real Player (v4.0) isminde, klasik programının yeni bir sürümünü çıkardı. Aslında internet üzerinde video aktarımı için, Vivo, VDOLive, Quick Time gibi başka formatlar da kullanılmakta. Ancak, RealAudio alışkanlığı da önemli bir etken olmak üzere, yeni real video formatı da çok çabuk kabul gördü. Şu an, real video kullanarak internet üzerinde yayın yapan TV istasyonları oluşmaya başladı. Ancak, ortalama olarak, bağlantı hızlarının hala yetersiz olduğunu söyleyebiliriz.
Real Networks, 1997 Ekim ayı içinde, RealMedia adıyla, programının yeni (v5.0) sürümünü duyurdu. Bu sürümle birlikte, Shockwave plug-in ürünüyle tanınan Macromedia’nın Flash 2.0 animasyon formatı, Real Flash adıyla real audio ve real video ile birlikte bütünleşik olarak kullanıma sunuldu. Real Flash, özellikle çizgi film, ürün tanıtımları vb türü kullanımlarda, yavaş internet bağlantıları üzerinden bile gerçek zamanlı aktarıma olanak tanıyabiliyor. Bazı animasyon örneklerine Real Networks web sitesinden ulaşabilirsiniz.
Siz de, eğer isterseniz WAV ya da AU formatındaki ses kayıtlarını RealAudio formatına; ya da, MOV, AVI gibi formatlardaki filmleri Real Video formatına çevirebilirsiniz. Bunun için Real Encoder programına ihtiyacınız var. Aynı siteden bu program da ücretsiz elde edilebilir.
MPEG Layer 3 (MP3) Ses Formatı:
MP3, bir MPEG Ses sıkıştırma formatı ve standardıdır. MPEG Layer 3 standardı olarak bilinir. Bu format ile, CD kalitesindeki şarkıları (audio) yaklaşık 12’de 1 ine varan oranlarda sıkıştırabilirsiniz. Söz gelişi, bir şarkı CD’sinde, kabaca, 5 dak. lık bir şarkı 60mbyte civarında yer tutar (düz WAV formatı ile bir tutabilirsiniz). Eğer bunu sıkıştırarak MP3’e çevirirseniz bu yaklaşık 5mbyte’a iner (kalitesinden hiç bir şey kaybetmeden - 44khz, Stereo). Böylece, bu formatla 1 CD’ye yaklaşık 12 saatlik kayıt sığdırabilirsiniz.
MP3’leri çalmak için bir de iyi MP3 Player’e ihtiyacınız var. En popüler (ve kesinlikle en mükemmel) program WinAmp. Win95/NT, Mac ve Dos sürümleri var.
Normal müzik CD’lerindeki şarkıları bilgisayarınıza kaydedip MP3 yapmak olası. ancak, özellikle telif haklarına dikkat etmek lazım.
DOSYA SIKIŞTIRMA/ARŞİVLEME

Sıkıştırma:
Çok büyük hacimli dosyalar arşivleme amaçlı kullanımlar için genellikle sıkıştırılarak saklanırlar. Bu, dosyanın büyüklüğünü önemli oranlarda azaltır. Bu özelliğinden dolayı, sıkıştırma programları FTP arşivlerinde dosya sıkıştırmak için çokça kullanılır. Bazen bir dosya sıkıştırılabildiği gibi bazen de birden çok dosya sıkıştırılarak tek bir programda arşivlenerek tutulabilir. Sıkıştırılmış bir dosya, genellikle, uzantısından ayırt edilir. Kullanılan programın türüne göre sıkıştırılmış dosyanın uzantısı (.Z, .ZIP, .ARJ vb) olabilir.Bu tip dosyalar alındıktan sonra kullanılmadan önce mutlaka AÇILMALIDIR.
Arşivleme:
Bir dizindeki tüm dosyaları (alt dizinleri ve dizin bilgileri ile birlikte), genellikle, tek bir dosya halinde birleştirme işlemi “dosya arşivleme” olarak adlandırılabilir. Bu, UNIX’te TAR kullanılarak yapılır. TAR, dosyaları sıkıştırmadan arşivler. DOS/WINDOWS sistemlerinde ise, aynı iş BACKUP ile yapılır. Ayrıca, ZIP, ARJ vb gibi bazı formatlar, aynı anda hem arşivleme, hem de sıkıştırma yaparlar ve standart BACKUP programlarının yerini almışlardır.
DOS Sıkıştırma/Arşivleme Programları:
PKZIP, PKUNZIP: PkWare şirketinin sıkıştırma ve arşivleme programıdır. Bu program ile sıkıştırılan dosyaların uzantısı “.zip” olmaktadır. UNIX programlarından farklı olarak, pkzip hem arşivleme hem de sıkıştırma işlevini görmektedir.
Kullanım : PKZIP <sıkıştırılmış_dosya_adı> <sıkıştırılacak_dosya_adı> ile, ilgili dosyayı sıkıştırırız. Sıkıştırılmış dosyanın uzantısı verilmezse, ZIP olacaktır. sıkıştırılmış bir dosyayı açmak için ise, PKUNZIP <sıkıştırılmış_dosya_adı> dememiz yeterli. Örnek olarak, inet-tr.css isimli dosyayı sıkıştırmak isteyelim. Bu durumda vereceğimiz komut :
pkzip inet-tr.zip inet-tr.css
olacaktır. Sonuçta, inet-tr.zip isimli dosya oluşturulacaktır. Açmak için ise, pkunzip inet-tr.zip dememiz yeterli. <sıkıştırılacak dosya adı> kısmına, bir dosya grubu da gelebilir. Söz gelişi, pkzip hepsi.zip c:\dos\*.exe komutu ile, c:\dos dizinindeki uzantısı .exe olan tüm dosyaları sıkıştırarak HEPSI.ZIP isminde bir arşiv dosyası haline getirdik.
PKZIP, bazı komut satırı parametreleri de alabilir. Bunlardan en önemlileri şunlardır:
a var olan bir arşive yeni dosyalar eklemek için (add)
d bir arşivden dosya silmek için (delete)
e[x,n,f,s,0] sıkıştırma miktarını belirtmek için (-ex : maxsimum sıkıştırma; -e0 : minimum oranda sıkıştırma)
r dizin yapısını koruyarak sıkıştırma/arşivleme yapmak için (recursive)
v ZIP arşivinin içindeki dosyaları listelemek için (verbose)
Kullanım ile ilgili ayrıntılı bilgi pkzip -h ile alınabilir.
Kullanımda dikkat edilmesi gereken hususlar :
DOS işletim sisteminin, dosya isimlerinde 8 karakter; dosya uzantılarında ise en fazla 3 karakter kullanabilme limitinden ötürü, bunlara uymayan dosyaların PKZIP ile sıkıştırılmaması gerekir.
Alt dizinleri, dizin isimlerini de koruyarak (recursive) sıkıştırmak için, komut satırına -r parametresini yazmayı unutmayın.
Arşivden sadece belirli bir dosyayı açmak isterseniz, PKUNZIP <arşiv_adı> <açacağınız_dosya_adı> şeklinde bir komut vermelisiniz.
ARJ : R. K. Jung’un geliştirdiği bir programdır. Bu program ile sıkıştırılan/arşivlenen dosyaların uzantısı “.arj” olmaktadır. Arj’da pkzip gibi hem arşivleme hem de sıkıştırma yeteneğine sahip bir program. Pkzip’den farklı olarak sıkıştırma/açma işlevlerini tek bir programla (ARJ.EXE) halledebiliyor. Ayrıca, ARJ, büyük arşivleri istenen uzunlukta dosyalara bölme imkanı da sağlıyor. Bu, PKZIP’e göre önemli bir avantaj. Maksimum sıkıştırma modunda, ZIP’e göre, özellikle çoklu ortam (multimedia) dosyaların sıkıştırılmasında daha iyi sıkıştırma oranları elde edebilirsiniz. ARJ, aynı zamanda, kendi kendine açılabilir arşivler (self-extracting archives) oluşturabilir. Böylece, sıkıştırılmış arşivi bir .EXE dosya yaparak, sadece ilgili dosyayı çalıştırmakla (AR’a gerek kalmaksızın) açabilirsiniz. ARJ da, shareware bir program.
Kullanım : ARJ a <sıkıştırılmış_dosya_adı> <sıkıştırılacak_dosya_adı> ile, ilgili dosyayı sıkıştırırız. Sıkıştırılmış dosyanın uzantısı verilmezse, ARJ olacaktır. sıkıştırılmış bir dosyayı açmak için ise, ARJ e <sıkıştırılmış_dosya_adı> dememiz yeterli. Örnek olarak, inet-tr.css isimli dosyayı sıkıştırmak isteyelim. Bu durumda vereceğimiz komut :
arj a inet-tr.arj inet-tr.css
olacaktır. Sonuçta, inet-tr.arj isimli dosya oluşturulacaktır. (Eğer, inet-tr.arj ismindeki dosya daha önceden varsa, program, eski arşivin içine yeni dosyayı da ekleyecektir -add-). Açmak için ise, arj e inet-tr.zip dememiz yeterli. <sıkıştırılacak dosya adı> kısmına, bir dosya grubu da gelebilir. Söz gelişi, arj hepsi.arj c:\dos\*.exe komutu ile, c:\dos dizinindeki uzantısı .exe olan tüm dosyaları sıkıştırarak HEPSI.ARJ isminde bir arşiv dosyası haline getirdik.
ARJ, bazı satır komutları ve parametreleri de alabilir. Bunlardan en önemlileri şunlardır:
Komutlar :
a arşive yeni dosya eklemek için
d arşivden dosya silmek için
v arşivdeki dosyaları, dizin bilgileri ile birlikte, listelemek için
m arşivleme sonrasında dosyaları diskten silmek için
e arşivi açmak için
x arşivi, dizin bilgilerini de koruyarak, açmak için


Parametreler :
m[0,1,2,3,4] sıkıştırma miktarını belirtmek için (-m4: maxsimum sıkıştırma; -m0: minimum oranda sıkıştırma)
r dizin yapısını koruyarak sıkıştırma/arşivleme yapmak için (recursive)
v[xxxk] Arşivi xxx kilo byte lık kısımlar halinde parçalayarak oluşturmak için (-v1300k gibi) -açarken de aynı parametre (ya da -vv) kullanılmalı.
Kullanım ile ilgili ayrıntılı bilgi ve örnek kullanımlar arj -? ile görüntülenebilir.
Kullanımda dikkat edilmesi gereken hususlar :
DOS işletim sisteminin, dosya isimlerinde 8 karakter; dosya uzantılarında ise en fazla 3 karakter kullanabilme limitinden ötürü, bunlara uymayan dosyaların DOS ARJ ile sıkıştırılmaması gerekir.
Alt dizinleri, dizin isimlerini de koruyarak (recursive) sıkıştırmak için, komut satırına -r parametresini yazmayı unutmayın.
Arşivden sadece belirli bir dosyayı açmak isterseniz, ARJ e <arşiv_adı> <açacağınız_dosya_adı> şeklinde bir komut vermelisiniz.
Windows95/NT Dosya Sıkıştırma/Arşivleme Programları:
WINZIP : Önceleri, standart ZIP formatı için bir Windows kullanıcı ara yüzü şeklinde ortaya çıkan bu program, şu an, popüler tüm unix/mac/dos sıkıştırma/arşivleme formatlarını (ZIP, ARJ, Z, gz, TAR, ARC,LZH. Microsoft Compress, vb) ve özel kodlama formatlarını (UU/XXENCODE-DECODE, BINHEX, MIME vb) açabilmektedir.Program, aynı zamanda, ZIP formatında dosya sıkıştırma/arşivleme yapabilmektedir.
Bir dosya yöneticisi üzerinden, kullanıcı yapacağı tüm operasyonları menüler ve ikonlar yardımıyla seçer. WINZIP ayrıca, standart windows 95/nt dosya/dizin özellik menüsüne (Properties) otomatik olarak eklenebilir ve Windows Explorer ile bütünleşik kullanılabilir. Uzun dosya isimleri içeren dosyaları sıkıştırabilir/arşivleyebilir. Ayrıca, Winzip Self Extractor yardımıyla, kendi kendine açılabilen (self extracting) arşivler oluşturmak mümkün.
UNIX Sıkıştırma/Arşivleme Programları:
Compress, Uncompress: UNIX sistemlerinin standart sıkıştırma programıdır. Compress ile sıkıştırılan dosyaların uzantısı .Z ‘dir. Bu program şu anda UNIX sistemlerinde popülerliğini kaybetmiş durumda. Genellikle UNIX makinalarında daha iyi bir sıkıştırma algoritması olan GZIP tercih ediliyor. Bir çok sistemde ise compress gzip’e sembolik link haline getirilmiş şekliyle kullanılıyor. Linux da ise gelen standart sıkıştırma programı GZIP’tir.
Kullanım : Yine de compress’in hala kullanıldığı göz önünde bulundurularak, bir kaç söz söylemeli. Sıkıştırılmış dosya yaratmak için: compress dosya_adı demek yeterli. -v parametresi ile dosyanın ne kadar sıkıştırıldığını da öğrenmeniz mümkün. Sıkıştırılmış bir dosyayı açmak içinse: compress -d dosya_adı.Z ya da uncompress dosya_adı demeniz yeterli. Daha ayrıntılı bilgi için her zaman : man compress diyebilirsiniz.
Z uzantılı bir Dosyayı GZIP Formatına Çevirebilir miyim? Tabii, dilerseniz önce uncompress edip, gzip ile sıkıştırırsınız; dilerseniz znew isimli programı kullanabilirsiniz.
GZIP, GUNZIP: Gnu’nun sıkıştırma programıdır. UNIX’te .gz, VMS’te -gz, MSDOS’da, OS/2’te .z uzantılı dosyalardır. UNIX sistemlerinde standart olarak kurulu olarak gelmesi gerek.
Kullanım : Man gzip ya da gzip -h ile ayrıntılı bilgi alabilirsiniz. Kısaca; Sıkıştırılmış bir dosya yaratmak için : gzip sıkıştıracağınız_dosyanın_adı demeniz yeterli. Gzip ile sıkıştırılmış bir dosyayı: gzip -d dosya_adı.gz diyerek açmanız mümkün. En temel kullanımı bu. Bunun dışında yine GNU’nun direk *.gz formatlı dosyaları açmak için kullanabileceğiniz GUNZIP programı var. Bu programla *.gz’yi herhangi bir parametre vermeden açabilirsiniz.
GZIP ile Sıkıştırılmış bir Metin Dosyasını Açmadan ?çini Görmek Mümkün mü? Evet, mümkün. gzcat’ı kullanabilirsiniz. gzcat dosya_adı demeniz yeterli. Yukarıda compress-gzip ilişkisi için anlatılanların tümü gzcat-zcat için geçerli. zcat aslında compress komutuyla sıkıştırılmış dosyalar için kullanılıyorken, compress’in yerini gzip’e bırakmasıyla gzip için de kullanılır oldu. Yine birçok sistemde’ zcat gzcat’e sembolik link durumda. Buna ek olarak, aynı işi: gunzip -c dosya_adı.gz diyerek de yapabilirsiniz.
Bir Dizini Sıkıştırabilir miyim? Hem evet, hem hayır. Eğer dizini sıkıştırmaktan kastınız dizinin içindeki tüm dosyaları sıkıştırmaksa evet, bunun için komut satırınıza -r parametresini ekleyeceksiniz. -r parametresinden sonra gzip, adı geçen dizin ve onun tüm altdizinlerindeki bütün dosyaları tek tek sıkıştırır. Yok eğer dizinin sıkıştırılmış tek arşiv dosyası haline getirilmesi ise hayır. Bunun için önce dizinin tar komutu ile arşivini alıp, gzip ile o arşivi sıkıştırmamız gerekecek.
TAR (Tape Archive) : UNIX sistemlerinin standart arşiv programıdır. Bir dizindeki/dizinlerdeki dosyaları tek bir dosya haline getirir. Bu program ile arşivlenen dosyaların uzantısı “.tar” olmaktadır.
.TAR’lı bir Dosyayı Nasıl Açılır:Ayrıntılı bilgi için man tar komutunu kullanın. Ya da sadece tar derseniz kullanımla ilgili kısa bilgiler listelenecektir. Tar’ın compress ve gzip’den farklı olarak bir çok parametresi vardır. Tar’i açma parametresi x’tir. Ancak TAR default olarak /dev/rmtnh’den okumak isteyeceği için bir de dosya adı vermeniz gerek. Bunu da -f parametresi ile yapıyoruz. Yani: tar -xf dosya adı .tar demeniz yeterli. Açarken, dosya adlarını da listelemesini istiyorsanız,-v parametresini eklemiz gerekecek.
Bir TAR Arşivini Nasıl Oluşturulur: Tar’a bir arşiv oluşturmasını söylemenin yolu c parametresi. -f ile de arşivin adını veriyorsunuz. Yani: tar -cf arşiv_adı.tar /dosyaların/dizini şeklinde bir komut verirseniz, isteğiniz gerçekleşecektir. Bu şekilde arşiv oluşturunca, TAR, linklerin sadece isimlerini alır. Link edilen dosyayı da arşive alması için -h parametresini kullanmalısınız. Bir TAR arşivini GZIP ile sıkıştırırsak, oluşan sıkıştırılmış arşivin uzantıları .tar.gz olacaktır.
*.tar.gz uzantılı bir Dosyayı Açmanın daha kısa bir yolu var mı? Var. Kullandığınız tar programı GNU’nun ise, parametre olarak -z verirseniz arşivi sıkıştırılmış halinden açmaya başlar. Aynı şekilde -z parametresi vererek sıkıştırılmış halde bir arşiv dosyası yarattırabilirsiniz. GNU TAR dışında bir tar programı kullanıyorsanız o zaman şu komut satırına ihtiyacınız olacak: gzcat file.tar.gz | tar xvf - ya da gzip -d -c |tar xvf -
FAT32’NİN AVANTAJLARI VE DEZAVANTAJLARI

Windows 95 OSR2 ve Windows 98’le beraber çoğu bilgisayar FAT32 dosya sistemi (FAT=File Al******** Table) ile birlikte geliyor. Eski Fat16’nın aksine FAT32 yüksek kapasiteli diskler de sadece 4 KB’lik Cluster’lar kullanıyor, bu yüzden diskin bellek alanı yaklaşık olarak yüzde 15 daha iyi kullanıyor. FAT32 GB’dan 2 Terabyte’a kadar ATAPI diskleri destekliyor. Ancak BIOS Interrupt 13 yüzünden bir donanım kısıtlaması daha söz konusu: Eski PC’lerde BOOT Partition’ı 7.6 GB’dan daha fazla olamaz. Windows 95/98 ile birlikte gelen tüm disk araçları (Format, Fdisk, Defrag ve Scandisk gibi) FAT 32 destekleyecek şekilde değiştirilmişler. Windows 95 OSR2 ve Windows 98 FAT32 Partition’ları destekleyen işletim sistemleri, BT 4 için de FAT32 sürücüsü mevcut. MS-DOS ve ilk Windows 95 sürümü FAT32 Partition’ları tanıyamıyor ve bu sürücülerden Boot edemiyorlardı. Windows 98 var olan sürücüleri FAT32 dosya sistemine dönüştürmeyi sağlayan çok önemli bir programa sahip. Bu programı çalıştırmak için “Başlat-Programlar-Donatılar-Sistem Araçları-Sürücü Dönüştürücü (FAT32)” simgelerini ve birkaç defa İLERİ düğmesini tıklayın.
PENTİUM AİLESİ

Bu ailenin ilk ferdi, PENTİUM adlı işlemciydi. “PENTİUM” ismi Latince “beş” (Pentus) rakamından geliyor. Zira, PENTİUM Intel’in PC’lere yönelik olarak ürettiği beşinci nesil işlemci (8080/8, 80286, 80386, 80486 ve PENTİUM). 1993’ün sonbaharında ilk çıktığında, 66 ve 90 MHz hızlarında veriliyordu. 1997 yılında üretimi durdurulduğunda ise 166 MHz’e kadar hızlanmıştı.
PENTİUM PRO, 1996 yılında duyurulmuş olan server ve üst-seviye iş istasyonlarına yönelik “hız canavarı” bir işlemci. Bu cihaz, bilgi işleme kapasitesini saat hızındaki artışlardan ziyade “super-pipclining” adı verilen mimarisi sayesinde temin ediyor. PENTİUM PRO’nun enteresan bir yönü, çok yüksek miktarlarda veri işlenmesi gerektiren uygulamalarda kendisinden daha yeni olan ve daha yüksek saat hızlarında çalışan ilk PENTİUM II ’lerden daha hızlı olması. Bunun en önemli sebebi, PRO’nun işlemci çekirdeğinin ve L2 ön hafızasının aynı çip üzerinde bulunması. PENTİUM II’de ise L2 ön hafıza ayrı bir çipte olduğu için hızda bir miktar azalma oluyor. 1997 yılında PENTİUM MMX (Multimedia Extensions-MMX) duyuruldu. Orijinal PENTİUM’U temel alan PENTİUM MMX’ler, günümüzün en yoğun bilgisayar kullanım alanlarından biri olan Multimedia uygulamalarına yönelik ek işlemci komutlarını yazılımların emrine sundu. Yani, işlemcideki MMX komutlarını kullanan yazılımlar, Multimedia işlerinde işlemciden çok daha fazla verim alabiliyor.
PENTİUM II, önemli bir ilerleme getirdi: MMX komut setinin ve PENTİUM PRO’nun mimarisinin aynı işlemcide birleştirilmesi. Böylece Intel bir sonraki nesile geçmeden, çok önemli bir ürün sunmuş oldu. Ayrıca, hızı ve Multimediayı birlikte verebilme imkanına kavuştu. PENTİUM II’nin getirdiği diğer bir yenilik ise Slot 1 ara birimi oldu. Bu ara birimi kullanan son birimleri kullanan PENTİUM II’ler, bir grafik kartına benzer bir şekilde ana karta yerleştiriliyor. Intel en son olarak PENTİUM II mimarisini temel alan Xeon işlemcisini duyurdu. Yarışa katılan yeni adayın en önemli ayırt edici özellikleri 400 MHz’lik saat hızı ve L2 ön hafızaya erişen tam hızlı veri yolu. Bu da demektir ki Xeon, server’larda ve üst-seviye iş istasyonlarında PENTIUM PRO’nun yerini nihayet alacaktır. Ayrıca, bu çip ile Intel üst-seviye server’lara doğru ilk ciddi teşebbüsünü yaparak Alpha ve Sun’ın UltraSPARC işlemcileri ile rekabete girmiş oluyor.

PENTİUM II Ve PENTİUM Pro Arasındaki Farklar:
Başlıca farklılıkları kısaca şu başlıklar altında toplayabiliriz:
Mimari Farklar, paketleme, destek Fonksiyonları, sistem ve performans, mimari farklardır.
PENTIUM PRO ilk çıktığında, kendinden önceki PENTIUM serilerine karşı bir dizi önemli üstünlüğe sahipti. Mesela, PENTIUM PRO, mevcut sistem bant genişliği limitlerine yönelen, çift bağımsız veri yolu (dual independent bus-DIP) mimarisi olarak adlandırılan bir kavram ortaya koymuştu. Bunu iki veri ile yapabiliyordu: Bir işlemci ana hafıza veri yolu, birde işlemci L2 cache veri yolu. İşlemci, her iki veri yolunu da daha yüksek kapasite için eş zamanlı olarak kullanabiliyordu.
PENTIUM PRO, bir saat döngüsünde en fazla dört komutu işleyebilir. Sırasız ve spekülatif görevleri yerine getirmede de dahil olmak üzere, dinamik bir komut uygulama yapısına sahiptir. PENTIUM PRO’nun, PENTIUM’ların beş aşamalı (veya MMX teknolojisini kullanan PENTIUM’lar için altı aşamalı) super pipeline’ma karşı 12 aşamalı super pipeline’ı var.
PENTİUM PRO her bir op kodunun nasıl kullanıldığının gösterilmesi için, hem önceki işlemlere hem de bilgilere bağlı çok dallı tahminde bulunur. Bu dal tahmini mantığı hem mevcut x86 uygulamaları ile hem de PRO’nun önceki PENTİUM serilere nazaran performansını arttırmaktadır.
PENTİUM II, PENTİUM PRO’nun super pipeline ve DIB mimarisini devralmış. Kendi iç mantığındaki en büyük değişiklik PENTİUM II’nin L1 cache’lerinin daha büyük olması ve Intel’in MMX talimatlarını desteklemesi, 57 yeni komut, iki 32 bit, dört 16 bit veya 8 bit küme olarak 64 veri kelimesini işleyebiliyor. Bu durum her bir küme üzerinde aynı işlemin eş zamanlı olarak yapılabilmesine izin vererek, tam ekran video gibi uygulamaları kolaylaştırıyor. Ayrıca 3.3 V ile çalışan PENTİUM PRO’dan farklı olarak PENTİUM II, 2.8 v ile çalışıyor; böylece Intel PENTİUM II’nin güç ihtiyacını lüzumsuz yere arttırmaksızın daha yüksek hızlarda çalışmasını sağlıyor. 200 MHz hızındaki bir PENTİUM PRO 512 Kb cache ile 37.9 W güç harcarken, 266 MHz’lik bir PENTİUM II aynı 512 Kb ile cache ile 37 W güç harcıyor.
Destek Fonksiyonları:
PENTİUM II’de iki işlemci için kesintisiz destek sunan gunning transceiver logic (GTL+) host veri yolu bulunmaktadır. Bu durum, simetrik çoklu-işlem (symmetric multiprocessing-SMP) yapılmasını temin eden düşük maliyetli iki işlemcili tasarıma imkan tanımaktadır.
İki işlemci sınırlaması PENTİUM II’nin getirdiği bir kural olmaktan ziyade çip setinin mecbur kıldığı bir durum. Aslında çip setin başlangıçta çift işlemci konfigürasyonunu sınırlamış olması, men Intel hem de iş istasyonu üreticilerinin, zamanında ve ekonomik bir şekilde piyasaya çift işlemci sistemler sunuyor. Performanstaki sınırları zorlamak isteyen hızlı kullanıcılar, ileride PENTİUM II çip setin dört işlemcili versiyonunun çıkmasını bekleyebilir. 440 FX çip setini ifade eden PMC ve DBX çiplerine dikkat edin. PENTİUM PRO’nun kullandığı alt-seviye 450 KX ve üst-seviye 450 GX çipsetler yalnızca hızlı sayfa modu (fast page mode-FPM) hafıza cihazlarını destekler. Böylece bu çipsetleri, hafıza dönüşümünü azaltmak için, hafıza interleaving yapmak zorunda kalırlar. İnterleavingdeki problem, bütün hafıza slotlarının dolu olmasının gerekmesi. Yani maliyetlerinin yükselmesi, 440 FX çip seti ise interleavingi desteklemez; bunun yerine genişletilmiş veri çıkış (extended data out-EDO) DRAM’ini desteler. Bu da gecikmeleri azaltarak performansın artmasını sağlar.
Sistem Mevzuları ve Performans:
Pek çok PENTİUM II tabanlı sistem sadece X-3-3-3 hafıza zamanlaması sunmaktadır. Yani; bir veri bloğu hafızadan okunduğu zaman, erişimin kurulumu için ilk erişim X sayıda saat dönüşüne ihtiyaç duyar. 440 FX bir çip set için X değeri, sistemin bir sayfaya ulaşması, sayfaya ulaşıp bir satıra ulaşamamasına veya sayfa ulaşamamasına göre sırası ile 7, 9 yada 12 saat dönüşü olacaktır. Takip eden erişimler, 3-3-3’ün işaret ettiği gibi, erişim başına sadece 3 saat devri sürer.
Burada erişim terimi, 64 bit’lik bir veri kümesinin okunması anlamına geliyor. Fakat sinyal bütünlüğüne dikkat eden ve tampon ve sonlandırıcılar (Terminatör) gibi yüksek kaliteli malzeme kullanan üreticiler, işlemciden X-2-2-2’den daha hızlı zaman elde edebilirler. Mesela, intergraph’ın 440 FX tabanlı TD ve TDZ PENTİUM II sistemleri bu hafıza zamanlamasını elde etmek üzere yapılıyor.
Ayrıca intergraph tasarımcıları, SEC görünüşünde “gender-bender” benzeri PENTİUM PRO’yu destekleyen bir kartuş geliştirdiler. Böylece kullanıcılar PENTİUM PRO tabanlı bir sistem alıp, gender-bender ilerde tam gelişmiş PENTİUM II SEC kartuşlarla yenileyebilirler. Yapılması gereken tek şey, frekanslı bir sistem saatini voltaj seviyesini ayarlayan birkaç JUMPER’ı değiştirmek olacaktır. PENTİUM II, 266 MHz’de SPE-Cint95’de 10.8 ve SPECFP95’de 6.89’luk skorlar veriyor. Mesleği egzotik benchmark testleri olmayanlar için fena sayılmaz. İntergraph’ın dahili değerlendirmeleri, 266 MHz. PENTİUM II’nin gerçek uygulamaları 200 MHz PENTİUM PRO’dan %5 ila %30 daha hızlı çalıştırdığını ortaya koydu (her ikisi de 512 Kb cache ile). Bu uygulamaların pek çoğu için performans geliştirmeleri %20 ila %25 aralığına düşüyor.
CELERON​
Satış rakamları çok yüksek olan ortalama kullanıcı pazarında pay kaybetmemek için Intel bir hamle yapmak durumundaydı bu da “Covington” kod adı altında hızla geliştirilen CPU CELERON oldu. CELERON aslında L2 cache’i konulmamış ve saat hızı ile biraz oynanmış bir PENTİUM II’den başka bir şey değil. Cache çiplerinin kullanılmaması ve bu yüzden silikon tabakalarından tasarruf edilmesi sayesinde çok daha basit üretimi ucuz bir işlemci elde ediliyor. İşlemcinin üzerinde ısı üreten sadece tek bir kaynak olduğundan (CPU’nun kendisi) soğutma işlemi çok daha kolaylaşıyor ve PENTİUM II’lerde gördüğümüz koca kutuya gerek kalmıyor. CELERON PENTİUM II gibi Slot 1’e uyan bir kart görünümünde geliyor. Takma mekanizmasına SEPP adı verilmiş (Single Edge Processor Package). Soğutma amacıyla bütün kartın arkasında sadece bir adet soğutucu plaka yerleştiriliyor. Kartın üstündeki delikler bu plakanın tutturulmasına yarıyor. CELERON’un Slot 1’e uyması maalesef sadece şekilde kalıyor, çünkü herhangi bir PENTİUM II board’ına CELERON takamıyor ve CELERON board’ına PENTİUM II takamıyorsunuz. Bunun sebebi Intel’in PENTİUM II’yi tasarlarken kullandığı yöntemlerin farklılığı. Intel için “Covington” bütün PENTİUM II ailesi ile aynı çekirdeğe (P6) sahip yeni CELERON işlemci serisinin başı.
BİLGİSAYAR VİRÜSLERİ


Bilgisayar virüsü nedir. Nasıl bulaşır.
Bilgisayar virüsleri, aslında “çalıştığında bilgisayarınıza değişik şekillerde zarar verebilen” bilgisayar programlarıdır. Eğer bu programlar (ya da virüs kodları) herhangi bir şekilde çalıştırılırsa, programlanma şekline göre bilgisayarınıza zarar vermeye başlar. Ayrıca, tüm virüs kodları (bilinen adıyla virüsler) bir sistemde aktif hale geçirildikten sonra çoğalma (bilgisayarınızdaki diğer dosyalara yayılma, ağ üzerinden diğer bilgisayarlara bulaşma vb gibi) özelliğine sahiptir. Bilgisayar virüslerinin popüler bulaşma yollarından birisi “virüs kapmış bilgisayar programları” dir. Bu durumda, virüs kodu bir bilgisayar programına (söz gelişi, sık kullandığımız bir kelime işlemci ya da oynadığınız bir oyun programı) virüsü yazan (ya da yayan) kişi tarafından eklenir. Böylece, virüslü bu programları çalıştıran kullanıcıların bilgisayarları “potansiyel olarak” virüs kapabilirler. Özellikle internet üzerinde dosya arşivlerinin ne kadar sik kullanıldığını düşünürsek tehlikenin boyutlarını daha da iyi anlayabiliriz. Virüslenmiş program çalıştırıldığında bilgisayar virüs kodu da, genellikle, bilgisayarımızın hafızasına yerleşir ve potansiyel olarak zararlarına başlar. Bazı virüsler, sabit diskinizin ya da disketlerinizin “boot sector” denilen ve bilgisayar her açıldığında ilk bakılan yer olan kısmına yerleşir. Bu durumda, bilgisayarınız her açıldığında “virüslenmiş” olarak açılır. Benzer şekilde, kendini önemli sistem dosyalarının (MSDOS ve windows için COMMAND.COM gibi) peşine kopyalayan virüsler de vardır. Genellikle her virüsün bir adı vardır (Cansu, Stoned, Michaelangelo, Brain, Einstein vb gibi).
Kaç çeşit bilgisayar virüsü vardır:
Bilgisayar virüslerini, genel olarak 2 grupta toplamak mümkün:
Dosyalara bulaşan virüsler
Bilgisayarın sistem alanlarına bulaşan virüsler
İlk gruba girenler, genellikle, kullanıcının çalıştırdığı programlara ( dos için .EXE ve COM) bulaşır. Bazen, başka tür sistem dosyalarına da (.OVL, .DLL, .SYS gibi) bulaşabilirler. Programların virüslenmesi iki yolla olur: Ya virüs kodu bilgisayarın hafızasına yerleşmiştir ve her program çalıştırılışta o programa bulaşır; ya da hafızaya yerleşmeden sadece “virüslü program her çalıştırılışında” etkisini gösterebilir. Ancak, virüslerin çoğu kendini bilgisayarın hafızasına yükler.
İkinci gruba giren virüsler ise, bilgisayarın ilk açıldığında kontrol ettiği özel sistem alanlarına (boot sector) ve özel sistem dosyalarına (command.com gibi) yerleşirler.Bazı virüsler ise her iki şekilde de zarar verebilir.
Bazı virüsler, virüs arama programları tarafından saptanmamak için bazı “gizlenme” teknikleri kullanırlar (Stealth Virüsleri). Bazı tür virüsler ise, çalıştırıldığında kendine benzer başka virüsler üretir (Polymorphic virüsler). (Bu tip virüslerin ilk örneklerinden olan Dark Avanger ve Cascade bilgisayar sistemlerine ciddi zararlar vermişlerdir).
Bilgisayar virüslerinin olası zararları nelerdir:
Ekranınıza mesajlar çıkararak çalışmanızı bölebilir/engelleyebilir.
Bilgisayarınızın hafızasını ve/veya disk alanını kullanarak bu kaynaklara verimli olarak erişiminizi engelleyebilir.
Kullandığınız dosyaların içeriklerini bozabilir/silebilir.
Kullandığınız bilgisayar programlarını bozabilir, çalışmalarını yavaşlatabilir.
Sabit diskinizin tamamını ya da önemli dosyaların olduğu kısımlarını silebilir.
Virüsler nasıl hızlı yayılıyor:
Eskiden en popüler virüs bulaşma yolu, bir bilgisayardan diğerine “disket” ile dosya aktarımı idi. Günümüzde ise, bilgisayar ağlarının oldukça yoğun kullanılması, herkese açık (anonim) dosya arşivleri ve internet üzerindeki popüler etkileşimli ortamlar (IRC, ICQ, Web gibi) virüslü programların yayılması için oldukça uygun ortamlardır. Ayrıca, e-mail yoluyla gelen programların kontrolsüz çalıştırılması da bir başka potansiyel tehlike olarak karşımızdadır.
“Truva atı” (Trojan Horse) nedir. Bir virüsten farkı var mı:
Truva atı da aslında “virüs” ile eşdeğer. Tek farkı, ilk anda aldığınız programın yararlı bir şeyler yaptığını sanıyorsunuz ancak zararlı olduğunu daha sonra anlıyorsunuz. Mesela sadece bir virüs bulaştırmak için yazılmış bir oyun programı.
Virüsler programların yanında veri dosyalarını da bozabilir mi:
Bazı virüsler, doğrudan data dosyalarını bozabilirler. Birçok virüs, .DAT, .OVR, .DOC gibi çalıştırılabilir olmayan dosyaları hedef alıp bozabilmektedir. Ancak bilgisayar virüsleri de bir çeşit “bilgisayar programları” olduğundan, virüsün yayılabilmesi için mutlaka virüs kodunun çalışması lazım. Bu yüzden, bir düzyazı içeren dosyanın (text) virüs taşıma ihtimali yok.
Macro virüsü nedir:
Bazı programların, uygulama ile birlikte kullanılan “kendi yardımcı programlama dilleri” vardır. Söz gelişi, popüler bir kelime işlemci olan “MS Word”, “Macro” adı verilen yardımcı paketlerle yazı yazma sırasında bazı işleri otomatik ve daha kolay yapmanızı sağlayabilir. Programların bu özelliğini kullanarak yazılan virüslere “macro virüsleri” adı verilir. Bu virüsler, sadece hangi macro dili ile yazılmışlarsa o dosyaları bozabilirler. Bunun en popüler ve tehlikeli örneği “Microsoft Word” ve “Excel” macro virüsleri. Bunlar, ilgili uygulamanın macro dili ile yazılmış bir şekilde, bir word ya da excel kullanarak hazırladığınız dokümana yerleşir ve bu dokümana her girişinizde aktif hale geçer. Macro virüsleri, ilgili programların kullandığı bazı tanımlama dosyalarına da bulaşmaya (normal.dot gibi) çalışır. Böylece o programla oluşturulan her doküman virüslenmiş olur .
Bilgisayarın virüs kapıp kapmadığını nasıl anlarım:
Eğer bilgisayarınıza virüs bulaşmışsa, bu durumda bilgisayarınızda “olağan dışı” bazı durumlar gözlemleyebilirsiniz. Bazı virüsler, isimleri ile ilgili bir mesajı ekranınıza getirebilir. Bazıları makinanızın çalışmasını yavaşlatabilir, ya da kullanılabilir hafızanızı azaltır. Bu son iki sebep sırf virüs yüzünden olmasa da gene de şüphelenmekte fayda var.
Bilgisayarınızın virüs kapıp kapmadığını saptayan “anti-virüs” programları da var. Bu programlar, bilgisayarınızın virüs kapabilecek her tarafını (hafıza, boot sector, çalıştırılabilir programlar, dokümanlar vb) tararlar. Bu programların virüs saptama yöntemleri 2 türlüdür:
Kendi veritabanlarındaki virüslerin imzalarını (virüsün çalışmasını sağlayan bilgisayar programı parçası) bilgisayarınızda ararlar.
Programlarınızı, virüs olabilecek zararlı kodlara karşı analiz edebilirler.
Günümüzdeki popüler anti-virüs programlarının veri tabanlarında 1000’lerce virüs imzası ve bunların varyantları vardır. Bu veri tabanları, yeni çıkan virüsleri de ekleyerek sık aralıklarla güncellenir. Bütün virüs programları 3 temel işleve sahiptir :
Virüs Arama, bulma (virüs scanner)
Bulunan virüsü temizleme (virüs cleaner)
Bilgisayarınızı virüslerden korumak için bir koruyucu kalkan oluşturma (virüs shielder)
Virüs kalkanları, bilgisayarınız her açıldığında kendiliğinden devreye giren, ve her yeni program çalıştırdığınızda, bilgisayarınıza kopyaladığınızda (başka bir bilgisayardan, internet üzerinden, disketten vb) bunları kontrol eden ve tanımlayabildiği virüs bulursa sizi uyaran ve virüs temizleme modülünü harekete geçirebilen araçlardır.
Bazı popüler anti virüs programları:
McAfee Associates, Inc
IBM Anitvirus
Norton Antivirus
F-Prot
Thunderbyte Antivirus
Bilgisayarım virüslendiğinde nasıl temizlenir:
Bir programın virüslü olduğundan şüpheleniyorsanız, bu durumda. Yapacağımız ilk iş, o an kullandığınız tüm uygulamaları kapatmak, yaptığınız işleri saklamak. Ardından, bir anti virüs programı ile bilgisayarımızı gerekirse disketlerimizi tararız.
Eğer bilgisayarınızın sistem alanları da etkilenmişse, bu durumda bilgisayarımızı kapatırız. Ardından, bilgisayarımızı “temiz bir sistem disketi” ile açarız. Bu yüzden, her zaman böyle bir disket bulundurmak faydalı olacaktır (windows95 için Rescue Disk). Daha sonra, bir virüs tarama/temizleme programı ile bilgisayarımızı tararız.
Virüslerden korunma yolları nelerdir:
En iyi korunma yolu, şüpheli programları, güvenmediğimiz internet sitelerinden, aldığımız programları hemen kontrol etmeden çalıştırmamak. Dışardan bir program aldığımızda “Mutlaka Bir Vırus Tarayıcı İle” kontrol edilmeli.
Ancak, bu korunma önlemi de yetmeyebilir. Virüsler yanında, çalıştırdığınızda bilgisayarınızın önemli dosyalarını silen, disklerimizi formatlamaya çalışan ve ilk anda yararlı gibi görünen (söz gelişi ilk anda bir oyun programı olduğunu sanırsınız) programlar da var. Bu programlar, genellikle, illegal programların bulunduğu birtakım kontrolsüz FTP sitelerinde, web sitelerinde bulunmaktadır. Bu tip programların dağıtıldığı önemli yerlerden biri de haber gruplarıdır (usenet news). Aldığınız bir mailin sonuna eklenen mesajlardan gelebilir. Programı alırsınız, içinden hiç virüs çıkmaz. Ama, aldığınız program, çalıştırıldığında, aslında makinanıza ciddi zararlar veren bir algoritmayı doğrudan çalıştırıyor olabilir. Bu yüzden, çok dikkatli olmak lazım. Önemli dosyalarınızın (sistem dosyaları, önemli kişisel dosyalar vb) yedeklerini almaya çalışın.
Bilgisayarımıza, bir virüs koruyucu kalkan programı yüklenirse iyi olur. Bu da, bizi bir miktar koruyacaktır. Bazıları, disk formatlama, dosya silme vb gibi konularda kullanıcıyı uyaran özelliklere sahiptir.
Internet’ten aldığım e-posta’dan bilgisayarım virüs kapabilir mi:
Bu soruya günümüzde kolayca “hayır” demek ne yazık ki tam mümkün değil. e-posta programları ve protokoller çok gelişti. Ama gene de, e-mail ile virüs bulaşmasının çok çok zor olduğunu söyleyebiliriz. Öncelikle,
Sadece düz yazı içeren bir e-postayı okumakla sisteminize virüs bulaşmaz.
Eğer aldığınız e-posta ile birlikte bir “attachment (eklenmiş dosya)” varsa (eklenmiş dosya, herhangi bir çalıştırılabilir (executible) dosya olabilir), mailinizi okuyup gelen dosyayı diskinize saklamakla “o dosya virüslü dahi olsa” yine virüs bulaşmaz. Tabii, eklenmiş dosyayı çalıştırırsanız ve o dosya da virüslü ise, sistemimize virüs bulaşabilir.
Yıllar içinde mail programları oldukça gelişmiştir. Bazı özel tekniklerle, mail içine “doğrudan çalıştırılabilir kod” ekleme olanağı vermektedir. Daha çok yeni olan bu kullanım, tüm potansiyel virüs saldırılarına açıktır. Dolayısıyla, bize gelen bir maili okumadan önce, “konusuna” ve “kimden gönderildiğine” ayrıca “uzunluğuna” bakıp ona göre bir karar verebiliriz. Kullandığınız mail programı, bazı seçeneklerini değiştirirsek, maili okumak için açtığımız anda, bizin onayınızı almadan, aslında bir program olan ilgili kod çalışmaya başlayabilir.

Internet’teki web sitelerine girdiğinde bilgisayar virüs kapabilir mi:
Hayır, bulaşmaz. web sayfalarını oluşturmada kullanılan HTML, sabit diske yazma/silme vb yapılmasına izin vermez. Bunun yanında, web sayfalarında çok kullanılan Java ve JavaScript ile yazılmış web uygulamaları da diskimize kesinlikle hiçbir şey yazmaz, hiçbir şeyi silmez. Bu yüzden, gönül rahatlığı ile web üzerinde dolaşabiliriz.



 

ZoRRoKiN

Özel Üye
7 Ağu 2005
2,149
374
WORLD
BİLGİSAYAR SİSTEMİ
1. TARİHÇE
İş yapmayı sevmeyen insanoğlu, daima kendisinin yerine çalışacak bir şeyler aramıştır. Önceleri hayvanları işe koşmuş, daha sonraları çeşitli makineler tasarlamış ve çalıştırmıştır. Bu amaçla buhar enerjisini kullanmış ve buhar enerjisiyle çalışan çeşitli makineler yapmıştır. Bu makineler yüzlerce insanın işini yapıyorlar ve insanlar çalışmaktan kurtuluyorlardı. İnsanlar yeni enerji kaynakları buldular ve eskilerinden daha becerikli yeni makineler ürettiler. Ancak bu makineler insanların işlerini önemli ölçüde azaltmalarına rağmen, üretim için gerekli olan malzemelerin satın alınması, ürünlerin pazarlanması, satıcı ve müşteri kayıtlarının tutulması, fiyatların güncelleştirilmesi, alınan çekler, senetler ya da nakit para akışının takip edilmesi, gibi işleri makineler yapamıyorlardı.
Masalarının başında çalışmaya başlayan insanlar; aynı işlemleri yüzlerce kere tekrarlamaktan, on binlerce sayıyı toplayıp çıkarmaktan sıkıldılar, bütün bu sıkıcı işleri emredebilecekleri makineler düşlemeye başladılar. Ve bilgisayarı ürettiler.
1.1. Bilgisayarın atası “Abaküs”
Eski Çin de kullanılmaya başlanan ve sıkıcı aritmetiksel işlemleri yapmakta kullanılan en eski araç abaküstür. Yüzyıllar boyunca abaküsler hiç gelişmedi, ancak sıfır sayısı keşfedildi, cebir geliştirildi ve büyük sayılarda işlem yapmayı kolaylaştıran logaritma geliştirildi. Logaritma kavramı, bir başka bilgi işlem cihazının icadına kaynak oldu; “Sürgülü Hesap Cetveli”. Çok kısa süre öncesine kadar mühendislik fakültelerinde kullanımı öğretilen sürgülü hesap cetvelinin geliştirildiği yıllarda, Pascal toplama makinesini geliştirdi.
Bu arada üretimde kullanılan makineler hızla gelişiyor ve yaygınlaşıyordu. Dokuma işleri artık atölyelerde yapılmaya başlanmıştı. Jacquard adlı bir Fransız mühendis, dokuma sisteminde desen bilgilerini delgi kartlarına deliyor, dokuma tezgahı da kartlardaki bilgileri değerlendirerek makarayı kendisi değiştiriyordu. Yüz yıl sonra çok önem kazanan bu buluş, önceleri dokuma işçilerinin öfkesine neden olmuş ve Jacquard işçilerin elinden canını zor kurtarmıştı.
1.2. Babbage’ın analitik makinesi
Babbage, dişli çarklar, kayışlar ve kasnaklardan oluşan ve sadece sayıları işleyen bir makine icat etti. İnsanlar, istedikleri işlerin yapılmasını sağlayan sayıları değişik kollar yardımıyla makineye bildiriyor ve analitik makine gürültüyle çalışarak sonucu buluyordu. Ancak, analitik makine hiç yapılamadı. Sadece bir tasarı olarak kaldı. Daha basit mekanik hesap makineleri gelişmeye devam etti. Hollerith, Jackquard’ın delgi kartlarından yararlanarak geliştirdiği makineyle, ABD’nde 1890 sayımının sonuçları bir buçuk ay içinde değerlendirilebildi. Hollerith bilgi işlem teknolojisinde elektro mekanik dönemi başlattı.
Almanya, İngiltere ve ABD’de, bilim adamları bilgiişlem makinelerini geliştirme konusunda önemli ilerlemeler kaydettiler, ancak savaş nedeniyle Almanlar ve İngilizler çalışmalarına ara vermek zorunda kaldılar. Amerika’da ise Babbage’ın tasarladığı makine (MARK I) tamamlandı.
Yine ABD’de ENIAC adlı bir makinenin yapımına 1943 yılında başlandı ve 1946 yılında tamamlandı. 30 ton ağırlığında olan ve 10 X 15 metrelik bir alanı kaplayan ENIAC, on haneli beş bin sayıyı bir saniye içinde toplayabiliyordu. Çok sayıda elektron tüpünün kullanıldığı bu makinede zamanla bazı devreler değiştirildi. ABD’de 1950 yılında yapılan başkanlık seçimlerinin analizini yaptı ve Eisenhower’in başkan seçileceğini tahmin etti. ENIAC’ın seçim sonuçlarını tahmin etmesi bilgisayarlara olan ilgiyi arttırdı. Oysa ne ENIAC, ne de daha sonra yapılan çok daha iyi bilgisayarlar, insan beyni ile karşılaştırılabilecek yeteneklere sahip değildir. Bilgisayarlar ancak, insanlar tarafından kendilerine verilen bilgilerle, yine insanlar tarafından belirlenen işlemleri yapabilirler. Kısacası bilgisayarlar, insanların yapmak istemedikleri işleri sıkılmadan ve hatasız yapan mantıksız ve aptal birer köledirler.

2. 1950’DEN GÜNÜMÜZE BİLGİSAYAR KUŞAKLARI
Bilgisayar teknolojisinin miladı olarak kabul edilen 1940’lı yıllardan bu yana, elektronik sayısal bilgisayarlar -temel ilkeleri aynı kalmak koşuluyla- çok hızlı bir evrim geçirdiler. Başka hiçbir teknolojide böylesi hızlı bir gelişmeye şimdiye dek tanık olunmadı... Elbette, bu hızlı gelişme içinde, bilgisayar teknolojisinin bugünkü görünümünü şekillendiren belli başlı dönüm noktalarını sayarak bir “tarih” oluşturmak mümkün. Bilgisayarların 40’lı yıllardan günümüze kadar ki gelişimi, genellikle 4 ana döneme bölünerek incelenir. Ya da 4 farklı “bilgisayar kuşağından”söz edilir.
2.1 Birinci Kuşak (1950-58)
Yapımında lambaların (vakumlu tüpler) kullanıldığı ilk bilgisayarlardır. Kullanılan bu kısa ömürlü lambalar çok yer kaplıyor ve çok enerji tüketiyorlardı. Her modelden bir tek üretilen bu bilgisayarların yapımı çok zor ve pahalıydı. İlk bilgisayarların tümü, (ilk ticari bilgisayar UNIVAC’ın ortaya çıkışına kadar) askeri amaçlıydı. İlkin düşman deniz altılarının kullandığı şifreleri çözmekte ve bombaların yörüngelerini hesaplamakta kullandılar. Hepsi de vakumlu tüplerden oluşan devrelere sahipti, eski lambalı radyoları andırıyorlardı. Hepsi de çok büyüktü. İlk gerçek bilgisayar ENIAC’ın tam 30 ton ağırlığında olduğunu hatırlatalım. İlk kuşak bilgisayarlar sürekli bakım gerektiriyorlar, çalıştıklarında çok fazla ısındıkları için pahalı soğutma sistemlerine ihtiyaç duyuyorlardı. Üstelik bu devasa aletleri ancak makinenin yapısını ve işleyişini çok iyi bilen uzmanlar kullanabiliyordu. Önceleri ne bugün üzerinde işlem yaptığımız paket programlar vardı, ne de programlama dilleri. Programlama çok güç ve karmaşık bir işti, tümüyle makine dilleri ile yapılıyordu ve bazen tüm sistemin kablo bağlantılarını değiştirmeyi gerektiriyordu. 1958’e dek bilgisayarlar hükümetlerin ve bir ölçüde üniversitelerin tekelinde kaldı.
2.2 İkinci Kuşak (1958-64)
Transistörün bulunuşu ve yaygınlaşmasıyla lambalı bilgisayarlardan çok daha hızlı ve güvenilir bilgisayarlar yapma imkanı doğdu. Temel depolama işlemi için “çekirdek bellek” adı verilen manyetik ortamlar, yardımcı bellek için de manyetik teypler geliştirildi. Sonraları, daha kullanışlı bir ortam olduğu için manyetik diskler tercih edilir oldu. İkinci kuşak bilgisayarların en önemli yeniliği, programlamaya getirdikleri yeni olanaklardı. Önceden bilgisayarda yapılan her şey makinenin yapısına bağımlı iken, ikinci kuşak bilgisayarlarla birlikte “soruna yönelik” (yani makinenin donanımından bağımsız) kavramsal programlama dilleri ortaya çıktı. Programcının, makinenin yapısını bilmek zorunda kalmadan da program yapabilmesini sağlayan ve bir ölçüde de olsa İngilizce’ye benzeyen üst düzey programlama dilleri ile, bu dillerle bilgisayarın donanımı arasında bir köprü işlemi gören işletim sistemi bu dönemde değiştirildi.
2.3 Üçüncü Kuşak (1965-71)
Bilgisayarlarda üçüncü kuşağın, transistörlerin yerine tümleşik devrelerin (integrated circuits-entegre devrelerin) kullanılmasıyla başladığı kabul edilir. Silikon yongaların yaygın kullanımı, bilgisayarların hızını arttırdı ve boyutlarında küçülme sağladı. Ayrıca, bu 6 yıl, bilgisayarın sadece bilgiişlem merkezlerinde değil, iş hayatının diğer alanlarında da boy göstermeye başladığı bir dönem oldu. Zaman-paylaşımlı kullanım tekniği sayesinde artık bir bilgisayarı aynı anda birçok kişi kullanabiliyordu. Bu yenilik makinenim belleğinde aynı anda birden çok programın işleyebilmesini sağlayan çoklu-programlama paralelinde düşünülebilir. Ayrıca, telefon hatları aracılığıyla veri iletişimi kurulabilmesi bilgisayarın hız gerektiren gündelik uygulamalara girmesini sağladı. Yazılım alanındaysa, artık ihtiyaca yetmeyen FORTRAN, COBOL gibi programlama dillerine ek olarak yapısal diller (PL/I, ALGOL, PASCAL vb.) geliştirildi.
2.4 Dördüncü Kuşak (1971-)
Dördüncü kuşağa dahil edilen bilgisayarların karakteristik özelliği, çok yoğun tümleşik devrelerin kullanımıdır. Bu entegre devrelerin ucuza üretilebilmesi silikatların ve son zamanlarda bakırın kullanılmasıyla mümkün olmuştur. Bu sayede bilgisayarlar artık evlere de girmiş, hatta seri üretim sonucunda artık “bilgisayar çöplükleri” kavramı gündeme gelmiştir. Bunun dışında, dördüncü kuşak daha önceki “kuşak”ların getirdiği büyük yenilikleri getirmedi. Yani bilgisayarın yapısında kavramsal olarak o kadar büyük bir değişiklik olmadı. Fakat bugün yirmi (hatta 10) yıl öncesiyle hiçbir zaman karşılaştırılamayacak hızlara erişmiş bulunuyoruz. Günümüzde bilgisayarların eriştikleri hız ve depolama kapasitesi ihtiyacın bile üzerinde, yardımcı birimlerin (yazıcı, diskler vb.) bu hıza yaklaşmaları için çalışılıyor. Son yılların en önemli gelişimi, donanımda değil, yazılım alanında olmuştur: paket programların yaygınlaşması, programlama dillerinin görselleşmesi, daha kullanışlı ve ayrıntılı hale gelmesi, gibi... Ancak bu güne dek uzanan bu son dönemin en büyük farkı, artık bilgisayarların evlere dek girmesi. Kişisel bilgisayarların gündelik hayata girmesi artık hemen herkesin bilgisayar kullanabilmesi sonucunu doğurdu. Bilgisayarı artık, makinenin yapısını ve işleyişini bilmek şöyle dursun, programlamadan habersiz kişiler de kullanabiliyor. Veri iletişimi, grafik terminalleri, özel amaçlı sistemler... Dördüncü kuşak bilgisayarlar için en uygun simge, evlerimizde ve bürolarımızda kullandığımız kişisel bilgisayarlar!
2.5 Beşinci Kuşak?
Günümüzde, 5. kuşak bilgisayarlardan söz edilebileceği ileri sürülüyorsa da donanım alanında henüz bu iddiayı doğrulayacak ölçüde büyük değişiklikler görülmedi. Bugünkü gelişmeler arasında telefon hatları üzerinden veri iletişiminin yaygınlaşması (internet); çeşitli amaçlara yönelik küçük boyutlu bilgisayarların (PDA, avuç içi bilgisayar vs.) daha hızlı işlemcilerin, daha büyük kapasiteli disklerin ve bellek birimlerinin çıkması sayılabilir. Yarı-iletken teknolojilerin sunduğu olanaklarla, bilgisayarların bilgi işlem/saklama kapasiteleri baş döndürücü bir hızla artıyor, buna paralel olarak da fiyatlar gittikçe ucuzluyor, boyutlar küçülüyor ve daha önceden “astarı yüzünden pahalı” görünen birçok uygulama gündelik hayata geçirilebiliyor. Ama bir beşinci kuşaktan söz edilecekse belki bu, günlük hayatta kullandığımız her tür elektronik eşyanın programlanabilir olmakla kalmayıp, bilgisayarımızla ve gerekli diğer elektronik eşyalarla veri iletişiminde bulunduğu, uzaktan kumanda edilebildiği, kısaca bilgisayar dahil her tür elektronik eşyanın birbirine “bağlı olduğu” bir kuşak olacaktır.


DONANIM SORUNLARI ve ÇÖZÜMLERİ
1-Sorun:
Pc hoparlörlerinden kesik aralıklarla kalın bir beep sesi geliyorsa .
1-Çözüm: RAM bellek takılı değildir .RAM belleklerde bozukluk olabilir .RAM bellek yuvaya oturmamıştır. RAM belleklerin yerine oturup oturmadığını kontrol edilip yerine oturmuşsa başka bir bellek ile değiştirmek sorunu çözecektir.
2-Sorun: 8 kez kısa beep sesi geliyor.1 uzun 2 kısa beep sesi geliyor . 5 kısa beep sesi geliyor
2-Çözüm: Bu hataların 3'ü de grafik kartı ile ilgilidir . Ana kartla grafik kartı arasında bir uyuşmazlık olabilir .Bu uyuşmazlık genelde video RAM den kaynaklanır. Başka bir grafik kartı deneyin.
3-Sorun : 6 kez kısa beep sesi geliyor.
3-Çözüm: Klavye işlemcisinde problem olabilir. Başka bir klavye deneyin.
4-Sorun : Parity error (at hex ...........) System halted mesajı veriyor, (hex;hataya yol açan bellek biriminin 16'lı (hexadecimal)adresidir).
4-Çözüm: Bellek okuma hatası olabilir.Üzerinde parity(eşlik biti)olmayan bir RAM modül kullanıyor olabilirsiniz bu durumda ,CMOS SETUP 'ta memory parity error check seçeneği açık (enable)olabilir. Bu seçeneği kapalı (disable)duruma getirerek ;yada üzerinde party olan RAM modülleri kullanın.
5-Sorun : İki sabit disk bağlı ,system beklemeye başlıyor ve ardından C: drive error yada D: drive error hata mesajı veriyor.
5-Çözüm: Büyük olasılıkla sabit disk durum jumperlarında bir yanlışlık vardır.Ya da diskler arasında bir uyum problemi vardır. Bu uyum problemini gidermenin yolu çoğunlukla disk sıralamasını değiştirmekle çözülür. Eğer yine çözülmüyorsa ,bu iki disk arasında bir problem var demektir.
6-Sorun: Bilgisayar hiç komuta cevap vermiyor.
6-Çözüm : Sabit diske gelen güç kablosu ters takılmıştır. Yada sabit diski besleyen güç kablosunda kısa devre vardır. Kabloları gözden geçirin. Sabit diski tutan vidalar uzun gelip sabit disk üzerindeki kartı kısa devre etmektedir. Vidaları gözden geçirin. Sabit disk bozuk olabilir.
7-Sorun: Hiçbir şekilde iki disk bağlanamıyor.
7-Çözüm: İki disk arasında giderilemez bir uyumsuzluk olabilir. kontrol kartlarından gelen kabloda problem olabilir .Ya da kontrol kartı ikinci diski desteklemiyordur. başka bir kablo ve kontrol kartı deneyin.
8-Sorun : Missing operation system hatası veriyor.
8-Çözüm: Sabit disk parametreleri CMOS setup 'a yanlış girilmiştir. Eklerden yararlanarak düzeltin. Yada bu sabit disk başka bir bilgisayarda farklı CMOS değerleriyle formatlanmıştır. A:sürücüsünden açıp sabit diske sistem transferi yapın.

9-Sorun : No fixed disks present . Hatası veriyor.
9- Çözüm : FDISK komutu kullanıldı. Sistem sabit diski tanımıyor .CMOS sutup ve kablo bağlantılarını gözden geçirin.
10-Sorun: Bilgisayarınız sorunsuz açıyor ancak DOS yükleme anında birden resetleniyor.
10-Çözüm: Anakart üzerinde mikro işlemciye ait jumper ayarlarında eksiklik olabilir. Örneğin 3v luk bir mikro işlemciyi 5v ile besliyor olabilirsiniz. Bu jumper ayarlarını anakart kullanıcı kılavuzundan düzeltin.
11-Sorun: CMOS setup ayarlarını yaptıktan sonra saklayıp bilgisayar yeniden açıldığında ayarların sıfırlanmış olması.
11-Çözüm: Anakart üzerinde CMOS pilinde sorun vardır. Pil bozulmuş yada CMOS devresinde bir problem vardır. Öncelikle pili değiştirmeyi deneyin. Birçok anakart üzerinde CMOS u sıfırlamak için bir jumper vardır. Bu jumper yanlış konumda olabilir.Anakart durumunu gözden geçirin.
12-Sorun: Ön paneldeki ışıklar yanıyor sabit diskin motoru çalışıyor güç kaynağı motoru çalışıyor bunlara rağmen ekran karanlık.
12-Çözüm: Güç kaynağından anakara voltaj gelmiyor olabilir. bağlantı uçlarını çıkararak voltaj değerlerini ölçün. Voltaj değeri normal ise ;
I/O kartı, anakartla uyumlu olmayabilir. Mikro işlemci ayarları yanlış yapılmış olabilir. Anakartı gözden geçirin bozuk olabilir

13-Sorun: Güç kaynağından çok ince bir ''zzz'' sesi geliyor. Fan bir an dönüp duruyor.
13-Çözüm: Anakartın, kasaya oturduğu noktada bir kısa devre vardır. Sabit disk ve disket sürücüye giden kablolardan biri kasa içinde sıkışmış olabilir.
14-Sorun: Sistemde kısa devre var .
14-Çözüm:
· Anakarta gelen besleme kablolarını çıkarın.
· Sabit disk ve disket kablolarını çıkarın.
· Sabit disk ve disket sürücüye I/O kartından gelen bilgi kablolarını çıkarın.
· I/O kartını çıkarın.
· Grafik kartını çıkarın.
Bu adımları her denediğinizde bilgisayarı yeniden açın. sorunun çözüldüğü adımda durun.
15-Sorun: Sabit diskten rahatsız edici bir ses geliyor.
15-Çözüm: Güç kaynağından gelen power kablosunu değiştirin. I/O kartından gelen bilgi kablosunu çıkarın. Sabit dikin motoru ile ilgili sorunu olabilir.

16-Sorun: Disket sürücünün ışığı devamlı yanıyor.
16-Çözüm: Disket sürücü bilgi kablosu ters takılmış olabilir. Kabloyu gözden geçirin. Bilgi kablosunun kıvırcık ucu her zaman A sürücüsüne takılmalıdır.
17-Sorun: Disket sürücü disketi okumuyor yada hatalı okuyor.
17-Çözüm: Disket sürücü CMOS setup'dan yanlış tanımlanmış olabilir. Örneğin 1.44yerine 720 tanımlanmış olabilir. Disket sürücünün kablosu arızalı olabilir. I/O kartının disket sürücü arabirimi bozuk olabilir. kontrol edin. Disket bozuk yada formatsız olabilir. başka bir disket deneyin.
18-Sorun: Bilgisayar çok ağır çalışıyor.
18-Çözüm: Bilgisayarınızın kaç mhz de çalıştığını Landmark Test Speed Version 2.0 programı yardımıyla test edin. TURBO anahtarını ve kablosunu gözden geçirin. Mikroişlemci hızı anakartın saat hızına uygun olmayabilir anakartın kullanma kılavuzunu gözden geçirin.
19-Sorun: Bilgisayar ''C:\>''durumunda iken çakılıyor (kilitleniyor). Numlock tuşu,numlock ışığının durumunu değiştirmiyor.
19-Çözüm: Böyle durumlarda genellikle bilgisayarın resetlenmesi gerekir. Sorun CMOS ayarında olabilir .CMOS setup'a girerek Load Bios Defaults seçeneğini işletin. Bu seçenek yapılmış tüm tanımları geri alır. Buna sabit disk ve disket sürücü değerleri dahil değildir.
Bu sorun sabit disk üzerinde bed(bozuk)sektöre de neden olabilir .CHKDSK komutunu kullanarak disketteki bozukluğu görüntüleyin.

20-Sorun: Bilgisayarınız az bellek sayıyor.
20-Çözüm: Bu genellikle bir sorun değildir. Gölge ram kullanımından kaynaklanmaktadır. Gölge ram kullanımı,genişletilmiş belleğin bir kısmının BIOS RAM ve Video BIOS 'tan gelen veriler için ayrılmasıdır. Bu nedenle gölge RAM ;bir RAM kaybına neden olmaktadır.
Bazı CMOS setup'lar gölge RAM seçeneğini kapatmaya izin vermektedir.

 

ZoRRoKiN

Özel Üye
7 Ağu 2005
2,149
374
WORLD
Bilgisayar Sözlüğü

AUP:
Kabul Edilebilir Kullanim PolitikalariBirçok transit iletisim agi üzerlerinden geçecek bilgilerin içerigini kisitlamaktadir. En çok bilinen örnek NSFNET'in ticari kullanima izin vermeyen kabul edilebilir kullanim politikalaridir. AUP yürütmesi aga göre degismektedir. National Science Foundation.
Access Mechanism : Erisim Mekanizmasi. Bir veya birden fazla yazma ve okuma kafasini, istenilen yazma ve okuma konumuna getiren mekanizma. Bu mekanizma, yazma ve okuma kafalari sabit olan sistemlerde veri ortamini hareket ettirmek için kullanilir.
Access Privileges: Dosyalarda degisiklik yapmak ve erismek için imtiyaz.
Access time : Bellegi okumak için gerekli süre.
Access: Depolanmis oldugu yerden bir bilgiye, (data) veya bir cihaza (bir disket okuyucusu gibi) girisi saglamak, okumak veya yazmak.
ACCUFIND: Adres http//nln.com/Accufind JavaScript motoru NetScape tarayiciniza yepyeni bir güç ekliyor. Bulmak istediginiz kaynaklarin en iyilerini AccuFind'da bulabilir; aradiginiz kaynaklara kolayca ulasabilirsiniz.
Accuracy: Hatadan uzaklik derecesi. Accuracy, Precesion ile karistirilir. Perecision, herhangi bir ölçme isleminde hassasiyet için kullanilir.
Açilacak Doküman Adi: Web sayfasinin sunucu üzerindeki spesifik dosya adini belirtir. Kullanma zorunlulugu yoktur.
ACTV: Klasik televizyonlardan biraz daha iyi resim kalitesi olan HDTV sistemine geçis olarak kabul edilen TV yayin sistemi.
AD: Yönetsel Alan (Administrative Domain).
Ag: Bilgisayar agi degisik yerlerdeki bilgisayar sistemlerini birbirine baglayan bir veri iletisim sistemidir. Bir ag WAN ve LAN'larin degisik birlesimlerinden olusabilir. Yerel Alan Agi (Local Area Network), Genis Alan Agi (Wide Area Network), aglararasi ag (internet).
Ag-Ag Arabirimi: (Network-to-Network Interface/NNI) Frame Relay Servisi veren aglar arasindaki baglantilari tanimlar. Bu tanim Frame Relay Servisinin dünya çapinda verilmesine olanak saglar.Frame Relay yüksek hiz ihtiyacindan dolayi öncelikle LAN-WAN-LAN baglantisinda uygulama alani buldugu için LAN baglantilarina uygun PVC destegine dayalidir.Uzlasmaya varilan bu iki uygulama disinda su konular üzerinde çalismalar devam etmektedir
AD/DA Çevirici : Analog ses isaretlerini sayisal isaretlere ya da tersi islemi ayni sekilde hazirlayan devrelerdir.
A/D-D/A Çeviriciler : Bilgisayarli müzik sistemlerinde (CD, DAT, HD Recording sistemler) analog bilgileri digital'e ya da bunun tersini yapan elektronik devreler. Bunlar kalitelerine göre fiyatlanirlar. Sistem maliyetlerinde büyük yer tutar. Örnegin, üzerinde bu çeviriciler bulunmadigindan Waveboard'in fiyati oldukça düsüktür.
Adapter (Adaptör): Direkt olarak birbirlerine uyum saglamayan iki konnektörün veya cihazin baglanmasini saglayan bir araci cihaz.
Adaptör : Uygunlastrici, çevirici, güçkaynagi.
ADC: Analog sinyalleri karsiligi olan dijital sinyallere dönüstüren bir cihaz.
Address : Verinin saklandigi bellek bölgesi.
Address : Bir kayidi, bölümü veya bilginin sakli oldugu kisimi ifade eden isim, etiket veya rakamdir.Address (Adres)Internet'te kullanilan üç tip adres vardir. Bunlar e-posta adresi; IP, internet ya da Internet adresi; ve donanim ya da MAC adresidir.
Address (Adres): Bir sistem ya da agdaki bir cihazda veya diger veri kaynaklarinda bulunan bir dosyanin yeri için ayrilmis özel kod. Bir kullanicinin yerini belirten dizi.
Address resolution : Alfasayisal bir Internet adresine karsilik gelen sayisal fiziksel adrese çevirme islemi.
Administrative Domain: Yönetsel Alan. Tek yönetim birimi tarafindan idare edilen ana sistemler, yönelticiler, ve birbirine bagli iletisim aglarinin bütünü.
ARPANET: Ileri Arastirma Projeleri Ajansi Bilgisayar AgiARPA tarafindan finanse edilen ve Internet'e öncülük eden bir uzun mesafe iletisim agidir. Iletisim konusundaki arastirmalara temel olusturmus, Internet'in gelistirilmesi sirasinda omurga rolü üstlenmistir. ARPANET birbirine kiralik hatlar üzerinden bagli ve paket anahtarlayan bilgisayar sistemlerinden olusmustu. Savurma Bakanligi Ileri Arastirma Projeleri Ajansi (Defence Advanced Research Projects Agency).
Aerial: Anten
A-F : Alçak frekans, odyo frekans, ses frekans.
A/V: Audio/Video (Ses görüntü).
A2Z: Adres http//a2z.Iycos.com/Lycos'(un A2Z klasörü INTERNET'in kalabalik alaninda yeni bir yer aliyor. A2Z'de çocuk sayfalarindan, dünya film festivallerine, UFO'lardan, sanal fizige, her türlü konuyu bulabilirsiniz.
AF: Auto-focus. Kameralarda netligin otomatik olarak saglanmasidir.
AIX : IBM tarafindan gelistirilen UNIX tabanli isletim sistemi.
Aldus Freehand: Programin modüler çalisma özelligi ileri düzeyde. Font menüsünden Windows altinda kullandiginiz tüm fontlari kullanmaniz mümkün. Degisik ortamlarda sunum ve grafik özelligi de ileri düzeyde bir program.
Aldus PageMaker: PC'lerde en yaygin kullanilan masaüstü yayincilik programi olan Aldus PageMaker, grafik yazilimlari ve tarayicilari ile olusturdugunuz grafikleri kolayca yerlestirip formatlamaniza imkan veren masaüstü yayincilik programi.
Alfa kanallari: Photoshop'da, dökümani olusturan kanallarin haricindeki her yeni kanala verilen isim. Seçili alan, Save Selection ile kaydedildiginde bir alfa kanali olusur. Ayrica Channels paletinde New Channel ile olusturulan her yeni kanal, ayni zamanda alfa kanalidir.
Alias: Takma ad. Uzun ve hatirlamasi zor bir ismin yerine kullanilan genelde kisa ve hatirlamasi kolay isimler.
Aliasing: Bilgisayar grafik sekilerinin kenarlarinda bulunan, bazin jaggies diye de adlandirilan bir efekt.
ALL IN ONE: Adres http//www.albany.net/allione/all1www.html/#WWW/Bu adresten Internet dahilindeki tüm arama/tarama servislerine ulasabilirsiniz.
Alphanumeric : Alfabetik ve nümerik karakterlerden olusmus kelime. Rakam, kelime ve özel semboller ihtiva eden karakter seti.
ALTAVISTA: Adreshttp//altavista.digital.com/Digital Equipment Co. firmasinin Alta Vista tarayicisi 16 milyon Web sayfasi içindeki 8 milyar kelimeyi önünüze getiriyor. En büyük Web index'ine de sahip oldugunu iddia eden firma bu index içinde detayli ya da kalip halinde bir arastirma yapmaniza izin veriyor.
ALTA VISTA: Digital Equipment Co. firmasina ait olan Alta Vista, popüler Internet tarayici servislerinden biridir. Servis amaci; aradiginiz bilgiye, web sayfasina veya haber grubuna ufak bir aramadan sonra ulasabilmenizi saglamaktir. 16.000.000 web sayfasi ve 13.000 haber grubu içinde arama yapabilmektedir. Alta Vista'nin size sunacagi iki arama seçenegi ile mutlaka aradiginiz bilgiye ulasirsiniz. Alta Vista'ya http//www.altavista.digital.com adresinden ulasabilirsiniz.
ANSI : Amerikan Ulusal Standart EnstitüsüBu organizasyon bilgisayar ve iletisim gibi bir çok alanda A.B.D. standartlarini belirlemektedir. Bu organizasyon tarafindan onaylanan standartlar ANSI standartlari olarak anilmaktadir. (örnegin ANSI C. ANSI tarafindan onaylanmis bir C dilidir.). ANSI bir ISO üyesidir.
Analitik : Elektronik devrelerin matematiksel yolla çözümlenmesi.
Analog computer : Analog hesaplayici (Analog Bilgisayar).
Analog devre : Lineer devre, girise verilenin fonksiyonu olarak çikisi degistiren devre.
Analog Digital Convertor : Analog sinyali sayisal sinyale dönüstürücü.
Analog Film Recorder: Bilgisayar ekranindan alinan bir görüntüyü, alindigi biçimde ve ekrandaki ayni ayrisimda kaydeden bir film alicisi.
Analog Monitor: Analog bir sinyal kullanan ve birincil renkleri sonsuz sayida gölgeler ya da gri bir skala halinde gösteren bir ünite. Voltaji devamli degisir.
Analog: Islemden geçirilen yada yeniden orjinal bir görüntü veya sesi temsil eden bir elektirk sinyalinin varyasyonu.
ANCHOR: HTML dosyalarinda kullanilan "anchor" aktif döküman içinde baska bir bölgeye gitmek veya bambaska bir sayfaya dallanmak için kullanilir. (Genellikle alti çizili mavi bir metin seklindedir.)
And : Ve.
ANIMASYON: Animasyon; grafiklerin belli bir senaryo dogrultusunda canlandirilmasi islemidir.Hareket her zaman insanlarin ilgisini çeker ve eglendirir fakat animasyon islevi eglendirmekten ibaret degildir. Içinde yogun mesajlar tasiyabilir, tasarimi ilginç kilar ve özgün bir nitelik kazandirir. Animasyonun tüm bu görevleri yerine getirebilmesi kullanildigi yere, miktara ve en önemlisi kalitesine baglidir.Teknik BilgiMultimedya uygulamalarinin içinde animasyonlar teknik olarak ikiye ayrilir.Nesne animasyonuHerhangi bir degisime ugrayan nesne ve yazilarin ekran üzerinde hareketlenmeleri veya yer degistirmeleridir.Kare animasyonuNesnelere degisik karelerin birbirleri ardina oynatilmalari suretiyle hareket verilmesidir. Bu animasyonlar mevcut filmlerle oynama (kare boyama, morfoz vs.) veya yeni bastan film yapma yoluyla gerçeklestirilebilir.Kare animasyonlari iki veya üç boyutlu olabilirler.
Animatic: Videoteyp'de ya da bilgisayar ekraninda gösterilen bir video programinin görüntüsel dis çizgisi.
Animation (Animasyon): Ekranda görüntü hareketleri yaratmak için tatbik edilen bir islem. Bazi durumlarda rendering seklinde de belirtilebilir.2-D Animation (Iki boyutlu animasyon)Basit görüntülerle çalisir. Imge yana döndügü zaman düz çizgiler görülür. Imgelerin birbiri üstüne kompoze edilmesinde kullanilir.2.5-DÜç boyutlu efektlere sahip iki boyutlu bir grafik.3-D AnimationEkranda perspektif içinde hareket ettirebilmek için, bir nesnenin üç boyutlu bir bilgisayar modelini yaratmak.
Anonim FTP: Anonim FTP kulllanicilarin kullanici adi ve sifre belirtmeden Internet üzerindeki herhangi bir yerdeki dökümanlar, dosyalar, programlar ve bunun gibi bir çok arsivlenmis veriyi bilgisayariniza aktarmaniza izin verir. Ag üzerindeki bir kullanici "anonymous" kullanici adini vererek güvenlik önlemlerini asar ve sistemdeki genel erisime açik dosyalara erisir. arsiv makinesi (archive site), Dosya Aktarma Protokolü (File Transfer Protocol).
Anonymous FTP (Anonim): Genel Internet kullanimina sunulan dosyalara kullanicilarin ulasmalarini saglayan yöntem.
ANSI : Amerika Birlesik Devletleri menseli audio visüel (visual) ve bilgisayar cihazlarinda kullanilan standartlardan sorumlu olan organizasyon.
Anti aliasing: Photoshop'un alanlarin egilimli hatlarini olusturmak için kullandigi, alan rengi ile alan kenarindaki renk arasinda geçisi saglayan farkli tonlarda pikseller.
Anti-alising: Grafik görüntüde alising ortaya çikmasini azaltan bir görüntü-islem teknigi. Köselerin keskinligini azaltarak, daha yumusak görünmelerini saglar.
Antialias : Bilgisayarlardaki her resim piksellerden olustugu için, egik kenarlarda genellikle çirkin sivri uçlu merdiven basamaklari olusur. Antialias bu kenarlari güzlestirmek için kullanilan bir metoddur.Bu esnada kenarlar biraz silinmesine ragmen, göze subjektif olarak daha keskin ve düz görünür. Ayrica bu düzlestirme islemi de daha çok hesaplama süresi gerektirir.
AOL: AOL, America On Line'in kisaltilmasindan olusmustur. Sadece Amerikada 4.5 milyon kullanicisi olan America On Line her ne kadar ev kullanicilarina hizmet veren bir sistem olsa da Internet erisimi de saglamaktadir. Maalesef Türkiye'de AOL baglantisi saglayan bir kurulus yoktur. Amnerica On Line hakkinda daha çok bilgiye sahip olmak için http//www.aol.com adresine bir göz atin.
Appletalk: Apple bilgisayar ürünleri ve diger bilgisayarlar arasinda iletisimi saglamak amaciyla gelistirilmis bir iletisim protokolüdür. Su anda 235Kb/s hizinda çalisan Localtalk ve 10Mb/s hizinda çalisan Ethertalk gibi uygulamalari vardir.
Application: UygulamaDogrudan kullanici için bir islevi yerine getiren program. FTP, mail ve telnet kullanici programlari iletisim agi uygulamalarina örnek olustururlar.
Archie: Internet üzerindeki bilgileri otomatik olarak derleyen, düzenleyen ve kullanima sunan bir sistem. Archie'nin ilk uygulamalari sadece Internet üzerindeki tüm FTP arsivlerini tarayip index olusturmakta, aradiginiz dosyalarin Internet üzerindeki hangi makine ve dizinlerde oldugunu listelemekteydi. Daha sonraki uyarlamalari diger bilgi türlerini de saglamaktadir. Arsiv makinesi (archive site), Gopher, Genis Alan Bilgi Hizmet Birimleri (Wide Area Information Servers).
ARCHIE: Sayisi, binleri asan ftp sitelerinden, istediginiz dosyalari bulabilmeniz için gerekli olan bir veritabani arastirma aygitidir. Archie'yi kullanarak istediginiz dosyayi, isme, konuya ya da anahtar sözcüge göre aratabilirsiniz. Bu günlerde Web siteleri de bu tip özellikler kazandigi için Archie'lerin kullanimi gittikçe azalmaktadir.
Archie: Genel kullanima açik anonymous FTP dosyalarini aramak için kullanilan bir araç.
ARPANET: Ileri Arastirma Projeleri Ajansi Bilgisayar Agi (Advanced Research Projects Agency Network). Internet agi konusunda ilk çalismalar yapilirken o aga verilen ad. Bugünkü Internet'in temeli.
ASCII: Birçok bilgisayarin kullandigi standart 8 bitlik haberlesme kodudur.
Aspect Ratio: Bilgisayarli grafik islemlerinde, bir çerçevenin veya bir görüntünün yatay ölçülerinin, dikey ölçülerine göre orani. Bu oranin korunmasi veya kontrol edilmesi, bir görüntünün saglanmasi veya baskiya geçirlmesi için önemlidir.
Assemble Editing: Video görüntü sekanslari playbek bir VCR'den bir VCR alicisina, edit control cihazindan, pre-roll veya yumusak edit saglayan diger imkanlardan faydalanmaksizin direkt olarak geçirilmesi. edit olarak da bilinir.
Assembler : Makine dilinde program üreterek bilgisayar tarafindan dogrudan isletilebilmesini saglayan bilgisayar programidir.
Assembly language : Assembler dili.
ATM: Frame Relay Servisi'nin daha yüksek hizlara (45 Mbps) çikmasini saglayacak ATM teknolojisi üzerinden verilmesini kapsamaktadir.
ATTRIBUTE: HTML sayfalarinda kullanilan kontrollerin (TAG) aldigi parametrelerdir. Herbir parametre kontrole yeni bir özellik ekler. Bazi parametreler deger alir, bazilari ise oldugu gibi kullanilir.
Audio Mixing: Mic-Mikser veya diger bir ses miks cihazi kullanilarak degisik kaynaklardan bir audio trak yaratilmasi.
Audio Mixing: Mic-Mikser veya diger bir ses miks cihazi kullanilarak degisik bir audio direkt olarak orijinalinin üstüne kaydedilir.
Audio Track: Audio sinyallerini tasiyan video teybin bir bölümü.
Audiospace (Audio alan) : Sesin özel bir etki yapabilmesi için çesitlendirilmesi.
Authentication: Dogrulama
Authorware: Çok medyali gösteriler yaratmak için kullanilani ortaya çikaran ve dahil edilmesi gereken video ve audio elemanlarinin belirten gelistirilmis yazilim programlari.
AutoCAD 12-13: Çizim ve tasarim islerinin ana kaynagi olma özelligini bu yeni versiyonunda da koruyor. Islevselligi daha da artirilarak, kullanim kolayliginda önemli mesafe alinmistir.
Autorec sonser: Ses kaydini en dogru seviyesinde gerçeklestiren algilayici. Bu dügmeye basildignda müzik kaynagi 7 saniye kadar incelenir ve en dogru kayit seviyesi belirlenir.
Aux: Yardimci elemanlar; müzik setine TV, kompackt disk, video ya da bir baska müzik kaynaginin baglanabildigi soket.
AVC : Otomatik volum kontrolu (Volum= alçak frekans sinyalinin büyüklügü).
AVI: Ses ve Video özelliklerinin bir arada kullanilabildigi dosyalar. Window's un Medya Aygiti ögesi üzerinden ulasilabilir.
AWK: Unix'in özelliklerini de tasiyan oldukça güçlü bir "yigin dilidir." Awk, Unix kabugunun dosya isleme arabirimlerine, "C" benzeri yapisal programlama gibi bir çok ilave getirir.
Axis: Uzunlugu ölçümü veya konumlarin tesbiti için basvurulan sabit bir hat.
BACKBONE: Büyük veri kapasitesine sahip bir agi besleyen hizli bir hat veya bir seri baglantidir. Omurga.
Back up: 1- Data disketlerinin 2. kopyasi veya tahrip olma, kaybolma olasiliklarina karsi yapilan yedekleme islemi.2- Esas elemanin islemi tamamlayamamasi halinde islemi tamamlamak için kullanilan yedekleme.
Background: Fon, zemin, geri plan, görüntünün arka plani.
Backlight Correction: Video kamerada arkadan gelen isigi ayaralayacak objenin karanlik görünmesini önleyen sistem.
BACKLINKING: Backlinking, Lycos tarama servisi tarafindan düsünülmüs zekice bir özelliktir. Hiçbir Web servisi sizi baska servislere baglayip sonra unutumak istemez. Bu yüzden Lycos, sizi baska bir servise bagladiktan sonra geri dönebilmenizi saglayan bir sistem gelistirmistir.
BACKGROUND: HTML özgün Web sayfalari hazirlamaniz için begendiginiz resimleri arkafon olarak kullanmaniza izin verir. HTML 3.0'i destekleyen tüm Web tarayicilari sayfanizin arka fonuna koydugunuz resmi görüntüleyebilir. Bunu yapmak için BODY taniminin hemen yanina BACKGROUND tag'ini eklemelisiniz. Mesela "duvar1.gif" isimli bir resmi arka fon yapmak için asagidaki satir yazilmalidir
Baglanti noktasi: Sisteme disaridan gelen bilgi paketlerinin her birinde hangi baglanti noktasina gidecegi bilgisi vardir. Sistem dahilindeki baglanti noktalarinin herbirinde bir iletisim yazilimi çalismaktadir. Gelen paket islem yapilmak üzere bu baglanti noktasina, dolayisiyla ilgili uygulamaya aktarilir. Aktarma Kontrol Protokolü (Transmission Control Protocol).
BANDWIDTH: Bandwidth bir aygitin algilayabilecegi elektrik frekans alanidir. Bu terim, iletisim teknolojisinde bir tasima ölçüsü olarak kullanilir. Bu terim Internet'teki anlami ise, belirli bir sürede ne kadar bilgi akisi saglandigiyla ilgilidir.
Bandwidth: Bir kanalin ya da devrenin veri iletme orani veya iletisim kapasitesi ölçüsü.
Bant genisligi : Belli araliklardaki en büyük ve en küçük deger arisindaki fark.
Barkovizyon: Video dahil, bilgisayardan aldigi tüm sinyalleri perdeye yansitabilen bir projeksiyon sistemidir. Görüntü kalitesi LCD'lere oranla daha yüksektir. Prezantasyon büyük bir salonda genis bir kitleye verilecekse kullanilir. Tasarimin içinde video yer aliyorsa ve büyük perdede kaliteli bir görüntü isteniyorsa barkovizyon kullanmak gereklidir.
BASIC: Kelimelerinin ilk harflerinden olusan, ilk defa DARMOUNTH kolejinde gelistirilen en basit bilgisayar programlama dili.
Battery pack: Bakiniz Power pack.
Baud Rate : Bilgisayar kontrollu sistemlerde seri hatlar üzerindeki bilgi akis hizi birimi.
Baud : Bilgi isleme hizi birimi. Bir saniyede gelen bilgi sinyallerinin degeri baud olarak hizi verir. Tipik baud degerleri 110, 300, 1.200, 2.400, 4.800, 9.600, 14.400, 28.800, 36.600.
BBS: Kullanicilarin mesaj birakabildikleri elektronik bülten panosu. Modem araciligiyla baglanilarak bilgi alisverisinde bulunulan on-line sistemlerin genel adi. Bilgisayarli Bilgi Servisi olarak Türkçelestirilmistir. Bazi BBS'ler üyelik üzerine kurulmuslardir.
BCNU: (Be Seein You)Görüsürüz.
Beta: A 1/2 inçlik video kaset ölçüsü. VHS'ye uymamaktadir.
Beyaz sayfalar: Internet kullanicilar hakkinda temel bilgiler içeren bazi veri tabanlarini desteklemektedir. Bu veritabanlarinda kisiler hakkinda sorgulama yapmak mümkündür. Telefon defterine benzer bir islev yerine getirdikleri için bunlara "beyaz sayfalar" (white pages) adi da verilmektedir. Knowbot, WHOIS.Bezier curvesManuel ortamda pistole cetveli ile olusturabileceginiz düzgün egilimli hatlarin, bilgisayar ortaminda olusturulmasini saglayan ve egilimli noktalardan meydana gelen çizgiler.
Binary: IkiliIkili düzen, örnegin 11001001.
Binary File : (*.BIN) Makina koduna dönüstürülmüs dosya. Bir kaynak dosyanin, bir yüksek düzeyli dil derleyicisi (PMA, COBOL, FTN, PRG gibi) tarafindan makina koduna dönüstürülmüs biçimi. Bu tip dosyalar, yükleyicinin giris formatina uygun olarak düzenlenirler. Makina koduna dönüstürülmüs dosyalar olarak da isimlendirilirler.
Binary system : 2 tabanina göre sayi sistemi veya ikili sayi sistemi.
Binary: 1- Iki ihtimalli bir durumla karsi karsiya kalmak.2- 10 tabani verinin 2 sayisini taban olarak alan sayi sistemi. Binary sistemde sayilar yalnizca 0 ve 1 rakamlarindan olusur.
Bit Map: Bir video ekranindaki her pixel, yogunluk ve rengi olusturan bit'leri tarafindan kontrol edilir Pixel'ler gridi ile tam bir video ekranina bir bit map denilebilir.
Bit: Binary rakamlardan biri. Bir bit, sifir ya da bir degerini tasir. Bilgisayarin tanidigi en küçük haberlesme birimidir.
Bit: Iletilebilen bilginin en küçük miktari. Bir alfabetik karaketri, bir sayisal rakami belirten ya da sinyallemeyi ve diger fonksiyonlari degistiren bir kombinasyonu.
Bit : 0 veya 1 rakamlarindan olusan tek bir sayisal birim.
Bitmap: Sadece Siyah ve Beyaz'in bulundugu renk modu olan Bitmap'de, ara tonlar (%42 Siyah) olmaz. Bitmap modda kaydedilen dökümanlarda, beyaz piksel bilgisi kaydedilmedigi için hem az yer kaplar, hem de resmin çagrildigini programda beyazlar seffaftir.
Blend: Geçisme. Bir renkten digerine, bir efektten digerine, bir sekilden bir baska sekle vb. çesitli geçis metodlardir.
Blur: Netsizlik. Gözleri arazali olan bir insanin, gözlüksüz baktiginda görebilecegi ortam.
BMP: Grafik formati. Windows Paintbrush ögesi üzerinden ulasilabilen dosya uzantisi.
BNC: Sürgülü video fis ve priz sistemi. Pin adi verilen fis uçlarinin sayisi önemlidir. Buna dikkat etmek gerekir. Ayrica televizyonun arkasinda bulunan prizler, kolay baglanti yapilmasina imkan vermeyebilir. Evlerimizdeki TV'ler çogunlukla kütüphane raflarina konuldugundan arkaya ulasmak bazen imkansiz olabilir. Bu nedenle baglanti yerleri ön panelde olan TV cihazlarini tercih etmelisiniz.

Boca M144EE: Her ortamda yüksek performans gösteriyor ve 14.400bps faks hizi sunan Boca modem, iyi bir fiyat/performans oraniyla dikkat çekiyor.
BODY: HTML sayfalarinda kullanilir. HTML sayfalarini olusturan kodlari barindiran "Baslik" ile "Son" arasindaki bölümdür.
Bolean : Ikili sayi sitemini bulan matematikçi.
Booster: Güçlendirici televizyon sinyalini güçlendirmek görüntünün ve sesin daha kaliteli alinabilmesini saglayan araç.
Boot : Sistemin istenilen seviyeden isleme baslamasini saglayan makine prosedürü. Ilk birkaç talimat, bir giris cihazindan gelir ve bunlarla sistemin tamaminin yüklenebilmesi saglanir.
BOT: Sohbet amaçli bir IRC kanali üzerinde dinleme ve cevaplama programlari için oraya özgü (o kanalin jargonuna ait) terim.
Bounce: Geri dönmeTeslimattaki bir hata yüzünden gönderilen postanin bir kisminin geri dönmesi.
Bosluk sarji : Anoda gerilim uygulanmadiginda ve fleman isitildiginda katod etrafinda biriken elektronlarin olusturdugu küme.
BPS : Bit per second (saniyedeki bit sayisi)
Broadcast : Radyo ve TV yayinlari (Yayin kalitesi).
Browser: Bir ag üzerinde, bilgiyi aramak, bulmak, görmek ve islemek için grafik etkilesimli arabirime sahip uygulama yazilimi. Tarayici.
BROWSER: World Wide Web üzerinde dökümanlarin transfer edilip görüntülenmesini saglayan programlara "browser" adi verilir. Sakin Web tarayicilarin Netscape, MS, Internet, Explorer ve Mosaic'le sinirli oldugunu sanmayin. http//www.browserwatch.com adresinde bir göz atin. Istemediginiz kadar çok ve çesitli tarayiciyi bir arada bulacaksiniz.
Built-in: Cihazin içine yerlestirilmis olan sistem veya baska bir cihaz.
BBS: Ilan Tahtasi SistemleriElektronik mesaj hizmetleri veren, dosya arsivleri sunan, sistemi çalistiranin ilgi alinina giren diger hizmet ve aktiviteleri saglayan bilgisayar ve üzerinde çalisan yazilima BBS denir. BBS'ler simdiye kadar hobi olarak kullaniliyordu. Fakat Internet'e bagli BBS'lerin sayisi hizla artmakta ve su anda bir çok BBS devlet, egitim ve arastirma kurumlari tarafindan isletilmektedir. Elektronik Posta (Electronic Mail), Internet, Usenet.
Byte : Sekiz data biti+bir parti bitten meydana gelen bir alfabetik veya özel karakterdir. Genelde ASCII kodludur.
Bytes: Genelde 8'bit'ten olusan dikey ve yatay olarak ekranda gösterilen pixel'lerin sayisinin temsil eden bir bit grubu. Data'resolution'u ile bu iki faktör görüntünün kalitesini tesbit ederler. Daha çok sayida pixel'i görüntülemek için, daha fazla hafiza ve fazladan 'peripheral'lar gerekir.
CA/CG : Computer Animation Computer Graphics için Ingilizce'sinden kisaltma.
CAD: Grafik islerinin mimari ve mühendislik sistemleri için çizim ve planlarin bilgisayarda üretilmesi.
CADD: Bilgisayar destekli Taslak ve Dizayn üretimi.
CAM: Bilgisayar Destekli Üretim.
Camcorder: Camera+recorder.
CWIS: Kampüs Çapinda Bilgi SistemiKampüs çapinda bilgi sistemleri bilgi ve hizmetleri iletisim aglari ve etkilesimli bilgisayar uygulamalariyla kampüstekilere sunar. Genel kapsami telefon ve adres rehberi, takvimler, ilan tahtalari, veritabanlari gibi hizmetlerdir.
CAND: Bilgisayar Destekli Taslak ve Dizayn üretimi.
CANLANDIRMA: Yakin zamana kadar sadece sinema endüstrisinin bir etkinligi olan animasyonun dilimizdeki karsiligi canlandirma'dir. Teknik olarak baktigimizda animasyon, hareketli görüntü demektir. Bugün pazardaki pek çok ürün, masaüstü bir kisisel bilgisayarlarda animasyon yapmaya olanak saglamaktadir.Elle çizilmeyen, özel donanim yardimiyla bilgisayar ortamina aktarilmis sabit resimlerdir.
Canon BJ200: Saniyede 86 karakter basim hizi ve kaliteli çikti alma imkani ile begeni kazanan Canon BJ200, fiyati ile de ilgi çekti. Tonlama yetenegi ve uzun süreli kulanima olan yatkinligiyla da dikkat çekici bir ürün olma özelligini tasiyan yazici çesidi.
CD-I (Interaktive-CD): Duran görnütler, audio, grafik ve bilgisayar bilgileri verebilen interaktif bir ürün için kullanilan deyim
CD-ROM XA: CD-I gibi, bu depo edici disk bilgisayar metin ve grafiklerini, ve duragan görüntülü video bilgileri ve yüksek kaliteli audio ile kombine eder.
CD-ROM: Herhangi bir dijital bilgiyi bir kompakt diskte toplamak için gelistirilmis biçimsel bir standart.
CD-ROM: Yazilimlarin depolanmasinda, arsivlenmesinde ve multimedya uygulamalarinda kullanilan dünya standartidir.
CD-ROM: CD-ROM, kisisel bilgisayar ortamlarinda harici bir CD-ROM okuyucu yoluyla kullanilan CD'lerdir. Bilginin CD-ROM üzerine kaydedilis sekli hangi isletim sisteminde kullanilacagini belirler. CD-ROM okuyucular ise böyle bir ayrima tabi degildir. Macintosh ve IBM uyumlu bilgisayarlar ayni CD-ROM okuyucusunu kullanabilirler. CD-ROM okuyucularin fiyat farkliliklarini belirleyen, bilgi erisim hizlaridir. Bu hiz, ortalama 31 milisaniye ile 120 ms arasinda degisir. CD-ROM 'larin bilgi erisim hizi her geçen gün artmakta fiyatlari ise düsmektedir.CD-ROM okuyucusu bilgisayara harici olarak veya disket sürücü gibi ana gövdeye de takilabilir.Tüm CD-Audio'lari bu okuyucular okuyabilir.CD-DOM'un bilgi kayit formati Sari Kitap adi verilen teknik spesifikasyonla standartlastirilmistir.
CD-ROM Sürücünün Denetlenmesi: Bilgisayar bir CD sürücüsünü kontrol ederek, bir CD' deki depolanmis müzigi okutabilir.
CD-Audio: Müzik CD'lerinin yayimlandigi medyadir ve tüm CD okuyucularinda çalisabilme özelligine sahiptir. CD-Audio'nun bilgi kayit formati Kirmizi Kitap adi verilen teknik spesifikasyonla standartlastirilmistir.
CDD: Isigi hassas bir elektronik levha veya kamera çesidi.
CDI (intevaktive): Içinde müzik, grafik, ve videoyu etkilesimli bir sekilde bulundurabilen bir CD formatidir. Sadece CDI formatini okuyabilen cihazlar mevcuttur. Bilgisayar ortaminda CDI oynatmak için ek bir yazilim gerekmektedir.
CD-I: CD-Interactive, tüketici pazarina yönelik üretilen ve televizyonla birlikte kullanilan bir CD çalar aygiti için gelistirilmis bir formattir. Üzerine 19 saatlik mono ses, veya 72 dakikalik tam ekran video veya 5000 adet fotograf kaydedilebilmektedir. Bunlarin farkli oranlarda kombinasyonlari mümkündür.Tüm detaylari Yesil kitapla standartlasmistir. CD-I okuyucunun diger okuyuculardan temel farkliligi kullanimi için yalnizca bir TV'nin yeterli olmasidir. Okuyucu, uzaktan kumanda bir fare, veya kablolu bir fare ile kullanilmaktadir. Ayrica, tüm CD-Audio disklerini de okuyabilmektedir.
CD-XA: Bu format Sony'nin getirdigi bir standart olup fazla yayginlik kazanmamistir. Temelde CD-ROM formatinin daha iyi görsel bilgi aktarabilmesi için gelistirilmis bir ara çözümdür. Yine bilgisayarlara takilan özel bir okuyucu tarafindan okunabilmektedir. Bilgi kayit formati Sari kitapta standartlastirilmistir.
CD-Bridge: En yaygin kullaniminda olan CD-ROM formati ile yeni gelmesine ragmen hizla yayginlasan CD-I formatlarinin bir anlamiyla bilesiminden çikan bir formattir. Bu formatta kayit yapilan disk hem CD-I okuyucuda hem de CD-ROM okuyucuda kullanilabilmektedir.Daha fazla, yazilim üreticilerinin yeni gelisen pazarlara CD-ROM ürünlerini aktarmalari için gelistirilmistir.Özel bir okuyucusu yoktur.
CD TERMINOLOJISI: CD'ler multimedya programlarinin en yaygin kayit ve kullanim ortami haline gelmektedir. Bu gelismenin nedeni, CD'lerin genis hafiza kapasitesinden kaynaklanmaktadir. Bir CD, 650 MB hafiza kapasitesiyle 450 adet 1.4 MB hafizali bilgisayar disketine esdegerdir. Bu özellikleriyle CD'ler dogal olarak bol miktarda hafiza gerektiren görsel isitsel veriler için en uygun ortami saglamaktadir.
Cel: Bir animasyon içindeki tek bir çizim veya çerçeve.
Cel Animation: Bir görüntünün ufak kisimlarinin animasyonu.
PC Tools: PC Tools, temel disk yönetimi, dosya islemleri gibi alanlarda, isletim sistemi tasarimcilarinin unuttugu islevleri kullanicilara erisilebilir kilan kullanisli bir yazilim.
CGA (Color Graphics Adapter) : 320x200 çözünürlükte 4 renk gösterebilir.
CGA: IBM PC'leri ve es degerde cihazlar için konulan ilk video interface standardi
CGI: Bir Web hizmet birimi üzerinde arka planda çalisan uygulamalar yazan programcilar için bir arabirim.
CGI: Web tarayicilarinin Web Hizmetçileri ile iletisim kurmasini saglayan arabirimdir. Web taraycilari CGI araciligiyla, HTML içindeki formlari ve döküman kaynakli sorgulayicilari Web hizmetçilerinin anlayabilecegi hale sokarlar.
Channel (Kanal): Bir agdaki iki yer arasinda, belirli iletim hizina sahip bir iletisim hatti.
Character (karakter) : Bilgisayar tarafinrdan yazilip okunabilen ve depolanan herhangi bir tek alfabetik, nümerik, noktalama veya deger isaretlerinden biri.
Chat: Gerçek zamanli görüsmeyi tanimlamak için kullanilan bir terimdir. IRC, WebChat, gibi bir arabirim.
Check: CD player'de yapilan programin kontrol edilmesi.
Checksum: Saglama toplamiBir veri paketinin içeriginden yararlanarak hesaplanan deger. Bu deger paketle beraber aktarilir, alici sistem aldigi verilerden yararlanarak bu degeri yeniden hesaplar ve paketle gelen degerler karsilastirir. Iki deger ayniysa alici veriyi hatasiz olarak aldigindan emin olur.
Chip : Ince kesilmis silisyum dilimi.
Chroma: Video sinyalinde ölçülen, hue'lerin miktarlari ve izafi parlakliklari. Bu sinyal olmaksizin alinan video görüntüsü siyah-beyaz olurdu.
Chromakey: Video görüntülerini ikinci bir video kaynagindaki seçilmis bir renk üzerine bir özel efekt yaratici sistemi veya bilgisayar kullanarak geçirmek.
CLICKABLE MAP: HTML'nin bu özelligini kullanarak bir resmin degisik yerlerine tiklandiginda kullaniciyi bambaska adreslere tasimasini saglayabilirsiniz.
CLIENT: Internet üzerindeki bir sunucuya baglanmis olan "istemci" makinaya "aclient" ismi verilir.
Client: KullaniciBir baska bilgisayar sistemini ya da programin hizmetini talep eden bilgisayar sistemi ya da programa verilen ad. Dosya dagiticisindan (file server) herhangi bir dosyanin içerigini isteyen diger bilgisayar o dagiticinin kullanicisidir. kullanici-dagitici modeli (client-server model), hizmet birimi (server).
Client-server model: Kullanici-dagitici modeliBir çok iletisim agi protokolünün çalisma seklini tanimlayan bir model. Bu modelde ayni ag üzerinde bir dagitici program (server), ve bu dagiticidan bilgi talebinde bulunan kullanici programlari (client) vardir. Örnegin bir çok yerel iletisim aglarinda bir dosya dagiticisi (file server) ve ondan gerektiginde dosya talep eden kullanicilar (client) vardir. Bu modelin en büyük avantaji islem yükünün makineler arasinda paylasilmalidir. kullanici (client), dagitici (server), anasistem-terminal modeli.
Client: Bir ag servisini kullanan kullanici veya kullaniciya hizmet eden program.
Clock : Saat sinyali.
CMS (Color Management System): Renk Yönetim Sistemi. Ekranlarin RGB, ofset baski tekniginin CMYK olmasindan dolayi meydana gelen renk kayiplarini gidermek için kullanilan renk yönetim programlari. EfiColor, KPCMS gibi..
CMYK: Cyan, Magenta, Yellow, Black renklerinden olusan ve ofset baski tekniginde kullanilan renk dünyasi. CMYK'da renkler birlestikçe (üstüste geldikçe) koyulasir. Bu yüzden Subractive Colour (Çikarilan Renkler) olarak isimlendirilir.
COAXIAL : Dis ortamdaki parazit gürültülerden etkilenmeyen disi örgülü 75 W Ohm'luk kablo cinsi ve standardi.
COBOL: Komplike is uygulamalari ile ilgili program yazmaya uygun bilgisayar programlama dili. COBOL, US savunma bakanligi kurulusu olan CODASYL ile çesitli bilgisayar imalatçilari ve bilgi islem cihazlari kullanicilari tarafindan gelistirilmistir.
Code (kod): 1- Bilgisayar sistemleri için talimat yazmak.2- Uygun tabloya göre bilgilerin siniflandirilmasi3- Makine dilini kullanmak.4- Program yapmak.
Colorization (Renklendirme): Siyah - beyaz bir görüntüye renk katmak veya renkli bir görüntünün rengini degistirmek.
Colour Bars: Herhangi bir video cihazi içindeki renk dengesini ayarlayan standart renk tablosu
Column Chart: Dikey kolonlardan olusan bir tablo.
Command (komut) : Bilgisayara baslamasini, durmasini veya devam etmesini söyleyen bir pals, sinyal, kelime veya harf dizisi. Command, çok sik olarak instruction (talimat) ile karistirilir.
Command Interpreter : Komut Analizörü.Bir Turbo DOS'ta komutu inceleyip de yapmasi gerektigini saptayan bölüm S.R. Ranganathan tarafindan gelistirilmis yüzeysel bir siniflandirma düzeni.
Communication Link (Iletisim Hatti): Iki kullaniciyi birbirine baglayan donanim ve yazilimdan olusan sistem.
Compact disc: Kompakt disk Laser ile okunan ses ve görüntü disklerdir. Yapimi fogtograf filimlerinin basimina benzemektedir. Önce müzigin üzerine islendigi bir uzman disk hazirlanir. Bu diskten negatif çikarilir ve negatife göre seri disk imaline geçilir. Laser disk üzerine depolanmis dijital müzik bilgilerini okur. Disk yüzeyinde yaklasik olarak 5 milyar nokta bulunur. Her nokta sesin dijital bir sinyalini temsil eder. Bir saniyed 44 bin 100 nokta okunur. Böylece analog ses okuma sistemlerinin avantajlari yakaklanmis olur. Disk yüzeyinde mekanik bir temas olmadigndan asinma da olmaz. Diske müzik kaydetmek için yüksek güçlü bir laser kullanilir. Okunma sirasinda düsük güçlü laser kaynagi eterli olmaktadidr. Disk üzerindeki izlerin toplam uzunlugu 2.5mil kadardir. Iz genisligi ise 0.5 mikrondur.Comparator Karsilastirici.
Compiler : Derleyici.
Compiler : Herhangi bir programlama dili ile yazilmis bir bilgisayar programini, bilgisayarin kendi diline çeviren program (Derleme)
Composite (Kompozit): Yayin amaci ile üç ayri renk sinyali (kirmizi, yesil ve mavi) arti zamanlama ve senkronizasyon sinyallerini hava dalgalari veya tek bir kablo yoluyla nakledilebilir. bir kompozit içine kombine edilebilmesi. Kompozit videolar ve televizyon setlerinde VCR'lerde ve diger alt fiyat grubundaki video techizatinda kullanirlar.
Composite Sync: Yatay ve dikey scan kontrolleri olan toplu bir senkronizasyon sistemi.
Compression/Decompression: Depolama ve iletisim araçlarinin tasiyabileceginden daha fazla bilgiyi saklamamizi ya da iletmemizi saglayan sikistirma ve açma yöntemidir.
COMPUSERVE: Compuserve'de America On Line gibi, dünyanin en büyük on-line servislerinden biridir. Aradaki fark Compuserve'ün daha çok is dünyasina yönelik olmasidir. Compuserve'den Internet'in birçok servisine metin-tabanli baglanabilirsiniz. Compuserve ayni zamanda Spry Inc firmasinin da sahibidir. Bu yüzden Spry Inc'e ait olan Mosaic web tarayicisinin promosyonlarini gerçeklestirmektedir. Compuserve, yakinda kendisi disinda Internet'e ayri bir tarayiciyla baglanmak istemeyenler için Microsoft Internet tarayicisinin özel bir sürümünü destekleyecektir. Compuserve hakkinda Internet üzerinden bilgi almak için http//www.compuserve.com ve http//www.spry.com adreslerine baglanabilirsiniz.
Compuskip: Banttan bulundugu durumdan ileride veya geride belli sayida seçilmis konumu arayip bulan sistem.
Computer Simulation: Bir bilgisayar programi içindeki fiziksel islemlerin simülasyonu
CONFERECING (KONFERANS): Web üzerinde, iki ya da daha fazla bilgisayar araciligiyla, yüzyüze, görsel ve sesli iletisimdir. Günümüzde hatlarin elverissiz olmasi nedeniyle es-zamanli bir görüsme saglamak olanaksizdir. Web'ler bu tip iletisimi saglamak açisindan BBS'lerden daha elverislidir. http//webnotes.ostech.com adresinde bu konu hakkinda bir demo bulabilirsiniz.
Configuration (konfigürasyon) : Hardware için, sistemi olusturan bir grup araç. (device) software için toplam software grubunun arasinda kurulan iliski.
Configuration: Bir bilgisayar sisteminin dizayni cihazlarin birbirine uyumunu saglayan arajman islemi.
Congestion: TikaniklikVeri iletisim aginin kapasitesinden fazla yüklenmesi sonucu olusan durum.Connection (Baglanti)Bir noktadan diger bir noktaya adanmis veya anahtarlanmis iletisim yolu.
Continue: CD player'de seçilmemis bölümlerin çalinmasina devam edilmesini saglayan özellik.
Contrast (Kontras): Bir görüntünün beyaz bölgelerinin siyah bölgelere oraninin farki.
Contrast Ratio (Kontras Orani): Bir görüntünün mümkün olan en parlak bölgesinin, mümkün olan en karanlik bölgesine olan parlaklik orani.
Contrast: Bir görüntünün beyaz bölgelerinin siyah bölgelere oranla ne denli parlak oldugu
Control unit : Bilgisayarda islemleri organize ve kontrol eden bölüm.
Controller : Bir islem veya makinenin islemini kontrol eden aygit.
Coprocessor : Mikroislemci ile birlikte çalistirilan ve mikro islemcinin özel bazi hesaplamalarini daha hizli yapabilmesini saglayan mikroislemci cihazi.
CorelIDRAW 7.0: Eski yavasligini yenerek karsimiza çikan Coreldraw 7.0, vektör grafige dayali, metin isleme olanaklari ve 22.000 ClipArt, 825 tane font ve 100 tane High-Resolution olanaklari ile begeni kazanan bir program.
Counter: Sayaç. Mekanik ya da elektronik olarak çalisir. Kafa önünden geçen band uzunlugunu inç cinsinden verir.
CPU: Central Processing Unit. Merkezi Islem Birimi. Bilgisayarin islemlerinin yapildigi ve transistörlerin bulundugu küçük çip.
Cracker: Sistem kiriciSistem kirici yetkisi olmayan bilgisayar sistemlerine girmeye çalisan kisilere verilen isimdir. Bu kisiler bilgisayar hastalarinin (hackers) tersine kötü niyetlidir ve kirdiklari sistemlerden bir çok menfaat elde ederler. bilgisayar hastasi (hacker), Truva ati (Trojan Horse), virüs (virus), solucan (worm). vb.
Cracker: Sisteme giris yetkisi olmayan sistem kirici kisilere verilen isim. Hacker'larin tersine kötü niyetli kisiler olup, menfaat elde etme amaci güderler.
Crawis: Ekranda gözüken credit'lerin veya diger grafik malzeimelerinin haraketleri
Cursor (imleç) : Bilgisayar ekraninda göz kirpan çizgi veya kutu. Bir sonraki data girisinin nereye yapilacagini gösteren isaret.
Cut: Bir yapim içinde bir sekans ile diger bir sekans arasinda ani bir geçis ayni zamanda bir video edit'i için de kullanilir (kesme).
CWIS: Campus Wide Information system
Cyan : Camgöbegi rengi.
Cyberspace (Siberuzay): Ünlü bilim kurgu yazari William Gibson tarafindan Neuromancer isimli romaninda kullanilan terimdir. Bilgisayarlardan olusan ve toplumun bu bilgisayarlarin etrafinda olustugu bir dünyayi ifade etmektedir. Ilk kez ünlü bilim kurgu yazari William Gibson'un "Neuromancer" adli romaninda kullandigi, bilgisayar destekli iletisimin, insan beyni ve bilgisayar agi ile tanimladigi bölge.
DA (Display Adapter): Görüntü adaptörü.
DA/Converter: Bilgisayar tarafindan kullanilan dijital sinyalleri, analog sinyallere çeviren bir cihaz
DAC : Dijital ses kasedi

DARPA: Savunma Bakanligi Ileri Arastirma Projeleri Ajansi (Defense Advanced Research Projects Agency)
DAT : Dönel kafa prensibi ile sayisal yazan ve okuyan kesinlikle dip gürültüsü olmayan kayit cihazlari. Bunlar 44.1 ya da 48, KHz sampling rate kullanarak CD kalitesinde ya da daha yüksek kalitede kayitlar gerçeklestirir. Bunlarin CD'ye çikislari sayisal olarak yapilacaksa mutlaka 44.1 olarak kaydedilmelidir.
DAT : (Digital Audio Tape) Özel formatta kaseti üzerine 16 bit 44.1 ya da 48 KHz. sampling rate kullanarak digital ve dönel kafa prensibi ile çok kaliteli kayit yapan teyp sistemi.
DAT : Digital Audio Tape günümüzde Master banda olarak standartlara yerlesmis Teyp sistemi. Dönel kafa sistemi ile çalismakta. CD ya da üzerinde kayit yapan teyp sistemi.
DAT: Digital Audio Tape tamamiyla sayisal kayit formatlari ile kendine özgü kaseti üzerine video recorder prensibi gibi dönel kafa ile kayit yapan teyp aygiti.
Data (Bilgi-veri) : Bilgisayar tarafindan üretilen ve islenebilen bilgi elemani için kullanilan genel terim.
Database Veri tabani: Bir bilgisayar sistemi içinde sakli ve erisilebilir verilerin tümü. Bunlar degisik kullanicilarin ayni bilgilere erisebilmesi ve gereksiz tekrar ve fazlaliklari önlemek amaciyla büyük bir kütük seklinde hazirlanabilir. Bu düzen veri saklama alaninda daha az yer kapladigi gibi erisim süresini de hizlandirir. Izni olmayan kisilerin kullanmasini ve baskalarina ait verilerle karisimi veya bunlarin bozulmasini önlemek için bu kütüge parolalar ve kullanici alanlari konulabilir.
Data bus : Veri hatti.
Database (Veritabani): Bilginin çok sayida kullanicinin yararlanacagi sekilde saklanmasi.
DBS: Uydu televizyon yayinlari televizyon sinyallerini uydulardan direkt olarak evlerdeki antenlere gönderen uydu yayin sisitemi.
Decimal : Onlu.
Decoder: Kod çözücü. Bazi uydu yayinlari elektronik olarak kodlanmakta ve kod çözücü olmadan izlenmemektedir. Sadece abonelere dagitilan bu kod çözücüler, sinyalleri izlenebilir hale getirir. Ancak rekabet nedeniyle pek çok kurulus kodlama sisteminden vazgeçmek zorunda kalmistir.
Decoder / Encoder : Bir decoder kompozit bir video sinyalini ayri ayri RGB sinyallerine çevirir. Bir encoder ise, bu RGB sinyallerini tek bir kompozit sinyale çevirir.
Dedicated Line: Bir iletisim sirketinden kiralanan özel hat.
Default route: Varsayilan rotaSevk tablosunda adresi bulunamayan paketlerin gönderilecegi rota.
Default : Bilgisayarin otomatik olarak geçerli saydigi ve aksi belirtilene kadar geçerliligini koruyan islem veya deger.
DARPA: Savunma Bakanligi Ileri Arastirma Projeleri AjansiAskeriye tarafindan kullanilmak üzere yeni teknolojiler üretmekle sorumlu A.B.D. Savunma Bakanligi Ajansi. DARPA (daha önce ARPA olarak bilinmekteydi) bugünkü Internet'in gelistirilmesinden sorumluydu ve Berkeley UNIX ve TCP/IP'yi de içeren bir çok gelistirme projesini finanse etti.
DDN NIC: Savunma Bakanligi Bilgisayar Agi için Ag Danisma MerkeziGenelde "The NIC" olarak bilinen bu yerin en önemli sorumluluklari arasinda Internet ag adreslerini ve özerk sistem numaralarinin dagitilmasi, hiyerarsideki en üst alanin yöntemi, ve DDN için danisma ve destek hizmetleri vermesi gibi konular sayilabilir. Burasi ayrica RFC'ler için birincil basvuru kaynagidir. ag adresi (network address), Ag Danisma Merkezi (Network Information Center), Yorumlar Için Rica (Request For Comments).
Definiton: Bir görüntünün kesinlikgi veya ayrisimi.
Defringe: Photoshop'da, A zeminindeki bir B alanini kopyalayip, bir C alani üzerine yapistirdiginizda, B alanin kenarlarinda olusan ve A zeminine ait olan pikseller. Bu piksellerdeki renk, C ile uyumsuz ise çok çirkin bir görüntü olusur.
Degrade: Bir rengin bir baska renge dönüsmesi esnasinda olusan renk geçisi. Koyudan açigi gibi..
DEJANEWS: Adres http//www.dejanews.com/DejaNews aradiginiz konuyu UseNet haber gruplari araciligiyla bulur. Bulunan bilgiler ise yazdiginiz kelime tutarlilik derecesine göre siralanir.
Dekuplaj : Istenmeyen sinyallerin saseye iletilmesi.
Dekuple : Bir sonraki kata iletilmeyen, saseye aktarilan
Delete: CD playerde diskin istenmeyen bölümlerinin çalinmamasini saglayan özelik (veya silme tusu).
Delimiter : Bir depolama bölgesinde bilginin baslangiç ve bitisini isaretleyen karakter.Bu islem için genellikle virgül, iki nokta üst üste, space kullanilir.
Desaturate: Solgunluk. Bir rengin veya bir alandaki renklerin, oldugundan daha cansiz, tram degeri düsük görünmesi.
Device : Özel bir islem yapabilen hardware parçasi. Printer, bir device örnegidir.
Desarj : Bosalma, üzerindeki yükü atma.
Dial-up: Iki makine arasinda telefon hatti üzerinden arama yapilarak saglanan geçici baglantiya verilen isim.
Difüzyon : Dagilma, yayilma, püskürtme.
Digital (Sayisal): Ses, görüntü, bilgisayar verisi ya da diger bilgiler için islemleri yapmak veya ikilik (sifir veya bir) sinyalleri iletmek için voltaj, frekans, genlik, zaman vb. ayrik degiskenleri kullanan bir yöntem.
Digital Analog Converter : Sayisal analog dönüstürücü.
Dijital/Anolog Çevirme : Bilsayarin hafizasinda herhangi bir sekilde depolanmis örnekler sayisal olarak islenip, analog sinyallere çevrilir. Bu sinyallerinde uygun bir cihaza iletilmesiyle hafizadaki o verinin temsil ettigi sesi duyariz.
Digital Audio: Sesi daha yüksek kalite saglmak amaciyla bir sayisal dizi seklinde kodlayarak saklanan bir ses alma teknigi.
Digital Computer : Sayisal bilgisayar.
Digital Date: Bilgisayarda kullanilan ve islemi yapilan sayisal bilgiler
Digital : Sayisal.
Digitize: Bir audio veya video sinyalini analog halinde, bilgisayar cinsi dijital kod numaralarina dönüstürmek.
Digitizer: Analog bir video görüntüsünü dijital bilgisayar grafigine dönüstüren bir cihaz.
DA Conversion: Bilsayarin hafizasinda herhangi bir sekilde depolanmis örnekler sayisal olarak islenip analog sinyallere çevrilir. Bu sinyallerinde uygun bir cihaza iletilmesiyle hafizadaki o verinin temsil ettigi sesi duyariz.Sentezleme yoluBilgisayar ses kartina veya içerdigi ses düzenegine nota bilgisini yollar. O düzenekte bu bilgiye analog sinyaller üretir.En uygun iki tür sentezleme metodu FM ve dalga tablosu sentezlemeleridir.MIDI Yardimiyla Nota bilgisi, bir midi aracisiyla, midi standartini destekleyen müzik aletlerine bilgisayardan yollanir. Bu müzik aletleri de gelen bilgiye göre müzik üretir. Burada gerçeklesen olay kisaca sudur Bilgisayar çesitli müzik aletleriyle belli bir araci sayesinde iletisim kurabilmektedir.CD-ROM Sürücünün Denetlenmesi Bilgisayar bir CD sürücüsünü kontrol ederek, bir CD' deki depolanmis müzigi okutabilir.Ses kartlarinin bilgisayar dünyasinda anlayabilecegi sayilar dijital halinde ifade etmenin temelinde analog/dijital çevirme islemi bulunmaktadir. Örneklemenin kalitesi alinan örneklerin ne kadar siklikla alindigi ve her bir örnegin ne kadar bit'le anlatildigiyla dogru orantilidir. Örnek olarak, l6 bitlik, 44 Khz.lik bir örneklemenin anlami bir dogal sesi, bir/44000 sinyalde, bir degerini ölçmek ve elde edilen degeri 2 üzeri l6 degerden birisine (2^16)esitlemektedir. Günümüzde l6 bitlik örneklemeler yaygindir. Fakat degisik çözünürlüklerde vardir.Adlib Gold l000, l2 bitlik Genoa Audiobahn l0 bitlik örnekleme kullanilir.ADPCM PCM`in degisik bir çesidi olup daha çok sikistirma olanagi saglar. Bunun bedeli de ses kalitesinin PCM de oldugundan daha az olmasiyla ödenir.FM Sentezleme Yukarida bahsedilen bu sentezleme metodunda ses verisi: dalga sekli üretebilen islemciler tarafindan yaratilir. Bunu da bazi basit dalga sekillerini kullanarak, bunlari çesitli sekilde belirlestirerek yapmaya çalisirlar. Temel olarak Sinüs kare, üçgün, testere disi seklindeki bazi basit dalga sekillerini birlestirip ezip büzüp gerçek bir ses datasina yaklasmaya çalisirlar.Bu tabi ki çok zordur. Etrafimizda duydugumuz dogal sesleri yapisinda o kadar fazla Sinüs dalgasi vardir ki bunlar sayi olarak taklit edilmesi bile sekil olarak taklit edilmeleri imkansiza yakindir. FM sentezleme yoluyla gerçekci sesler elde etmek zordur. Zaten FM sentezleme ile elde edilmis sesleri dinlerken, elektronik devreleri bu iste bir parmagi oldugu hissine kapiliriz. Gerçek sese yaklasmak için gelisigüzel dalga birimlerinin de kullanildigi olur. Fakat daha çok islemci kullanmak kaliteli ses elde etmek için daha uygun bir yöntemdir. Adlib FM sentezlemeyi kullanan ilk karti. Bu kart'da iki islemcili bir yamaha YM 3812 FM çipi bu görevi üstlenmisdir. Bir çok Adlip uyumlu kartlarda FM sentezlemeyi kullanirlar. FM sentezleme yapan daha yeni kartlar yamaha SBPro daha mantikli bir seçim olacaktir.
Directory (dizin) : Depolama bölümü için her dosyaya ait adi, yeri, boyutu, yazilim veya son düzeltme tarihini veren tablo.
Disket : Software veya data kaydetmeye yarayan, düz, egilebilir, magnetik materyal ile kapli ve koruyucu zarf içindeki çevre birimi.
Display size: Bir monitörde, kullanicinin çalisabilecegi gerçek ekran alani
Display: Bir görüntünün elektriksel isaretlerden optik isaretlere çevrildigi düzen.
DCE: Dagitilmis Islem OrtamiStandart programlama arabirimleri, yöntemleri ve hizmet birimi islevlerinden olusan ve ayni uygulama programlarini degisik mimariye sahip bilgisayarlar üzerinde kullanabilmeye olanak saglayan mimari. Digital, IBM ve Hewlet Packard tarafindan öncülük edilen Açik Yazilim Kurumu (OSF-Open Software Foundation) tarafindan desteklenmekte ve gelismeler kontrol edilmektedir.
Distorsiyon : Bozulma, degisiklige ugrama, girise uygulanan ya da üretilen sinyalin orijinal dalga seklinde bulunmayan özelliklerin çikista meydana gelmesi. Distorsiyon, haberlesme sistemlerinde önemli bir problemdir. Arzu edilmez. Çesitleri: Genlik, Atenüasyon, Geçis, Gecikme, Sapma, Harmonik, Içmodülasyon, Lineer olmayan, Faz, Optiksel, Aralik distorsiyonlaridir.
Distorsiyon : Orijinal sinyalin faz, frekans, genlik ve dalga sekli bakimindan bozulmaya ugramasi.
Distortion: Bir devrede giris karakteristiginin çikista tam olarak yeniden elde edilmemesi, sekil bozuklugu, deformasyon, distorsiyon, sesin güçlendirilmesi sirasinda olusan bozulma miktari. Oran, yüzde 1'den küçük olmalidir. Müzik seti alirken brosüründe bu oranin düsük olmasina dikkat etmek gerekir.
Distributed database: Dagitilmis veritabaniKullaniciya tek bir veritabani gibi gözüken fakat ayri yerlerdeki veritabanlarindan olusan veritabani. Buna iyi bir örnek olarak Alan Adi Sistemi'ni (DNS-Domain Name System) verebiliriz.
Dizüstü bilgisayarlar: Multimedya tasarimi bir dizüstü bilgisayarin sabit diskine kopyalanir ve mevcut ekranindan gösterilir. Prezantasyon birebir veya birkaç kisiye yapilacaksa kullanilir.
DNS: Alan Ismi Sistemi (Domain Name Server).
DNS : Baglanilan sunucu ismini açik Internet adresine çevirmek için kullanilan bir mekanizmadir. Internet üzerinde ayni adli iki veya daha fazla sunucu isminin olmamasi da yine DNS sistemi sayesinde gerçeklesmistir.
DNS : Internet alfanümerik adreslerini sayisal adreslere (IP numarasi) çeviren yöntem.
DOCUMENT : Bir HTML dosyasinin tüm içerigine birden döküman denir.DOL:Dinamik seslerin fizyolojik düzeltimi.
Domain: AlanAlan terimi Internet'te oldukça fazla kullanilmaktadir. Bu terim Yönetimsel Alan mevzusunda ve Alan Ismi mevzusunda geçmektedir. Yönetsel Alan (Administrative Domain), Alan Ismi Sistemi (Domain Name System).
DOMAIN NAME: Internet sitesini tanimlayan isimdir. Bir "Domain Name" noktalarla ayrilan iki ya da daha çok parçadan olusmak zorundadir. Bir makinenin birden çok ismi olabilir, fakat bu adreslerin hepsi ayni makineyi isaret eder. Ortada, gerçek bir bilgisayar olmamasina karsin bir "domain name" olabilir. Bu, Internet'te bir Web sayfasi olmasini isteyen firmalar tarafindan siklikla kullanillan bir yöntemdir.Bu erisimi saglayan firmalar genellikle "Internet Erisim Saglayicilaridir. Web sayfasina gelen postalar öncelikle ana makina tarafindan alinip, sonradan sanal "domain name"e sahip makinaya iletilir.
Domain Name System : Alan Adi SistemiDNS genel amaçli dagitilmis (distributed), kopyalanmis (replicated) veri sorgulama (data query) hizmetidir. Temel kullanimi bir sistem ismi vererek bu sistemin IP adresini bulunmaktir. Internet üzerinde kulllanilan sistem isimleri alan adi (domain name) olarak anilmaktadir, çünkü yazim sekilleri DNS tarzina uygundur. Bazi önemli alanlar arasinda .COM (ticari-commercial), .EDU (egitim-educational), .NET (ag isletimi-network commercial), .GOV (hükümet), ve .MIL (askeri-military) alanlarini sayabiliriz. Ayrica bir çok ülkenin kendine ait alan adi vardir; .TR Türkiye, .AU Avustralya gibi. Alan Adi Sistemi STD 13, RFCs 1034 and 1035'te tanimlanmistir. Tam Tanimli Alan Ismi (Fully Qualified Domain Name).
Domain: Bir Internet adresinde kullanici adinin sagindaki kisim. Mesela; cc.ITÜ.edu.tr
DOS : Bilgisayarin bilgi girisi ve depolama islemleri için hazir hale gelmesini saglayan islemler toplulugu. Dos Isletim Sistemi.
DOSKEY : Komut isteminde girilen komutlari tekrar kullanmak için bazi klavye kisa yol tuslarini kullanir. Yukari ok tusunu kullanarak bilgisayari açtiktan sonra girdiginiz komutlari yeniden çagirabilirsiniz.Dot address (dotted decimal notation):Noktali adres (noktali sayisal gösterim)Nokta adres terimi A.B.C.D gibi gösterilen IP adreslerini nitelemek için kullanilir, her biri harf toplam dört byte'lik IP adresinin onluk düzende gösterilen bir byte'lik kismini olusturur.
DOT Pitch: Monitör ekraninda beliren beneklerin arasindaki mesafenin ölçüsü.
Double density : Standart tek yogunluklu disketlere göre iki kati depolama kapasitesi olan disket çesidi.
Double precission : Her sayiyi ifade etmek için iki bilgisayar kelimesi kullanma islemi. Hesaplama islemlerinde fazladan hassasiyet gerektiginde bu teknik normal durumun iki kati hane sayisi kullanilir.
Double sided : Her iki yüzüne de bilgi yazilabilen disket çesidi.
Dove: DOS ve WINDOWS ortamlari için harici ve dahili faks/modem cihazlari
Downlink: Uydudan dünyaya sinyal nakli
Download: Program ve / veya bilgilerin dosyalarini bir bilgisayarndan bir baska cihaz veya bilgisayara geçirmek.
Download: Bir bilgisayardan, ona bagli diger bir cihaza (genellikle bir hizmet biriminden bir PC'ye) program ya da veri aktarmak.
Downsampling: Photoshop'da, bir resmin boyutlarinin, piksel atilarak küçültülmesi.
DPI: Dot per Inches. Film çikis cihazlarinin, bir inç karelik alana (2.5 cm x 2.5 cm.) pozlayabildigi nokta sayisini belirtir. Bir döküman çikisa gönderilirken, Dpi degeri, Lpi degerinin en az 16 kati olmalidir. Daha fazla da olabilir.
Drag and Drop: Bir ekran nesnesini (ikon) seçip isaretleyerek, bir baska ekran nesnesinin içine koymak anlaminda kullanilan bir GUI deyimi.
Drain (dreyn) : FET transistörün tasiyicilari toplayan, bipolar transistördeki kollektör elektrodunun karsiligidir.
Drift : Sürüklenmek, yigilmak, birikmek, tikanmak,
Drive : Magnetik elemanlari yazip okuyabilen ve CPU'nun islem yapabilmesini saglayan araç. (sürücü)
Driver: Harici teçhizati kontrol etmek veya diger programlari yürütmek için kullanilan bilgisayar programi.
DSP: Sayisal sinyal isleme.
Dual : Ikili, çift.
Dügüm: Bilgisayar agina bagli, ve adresi verilerek erisilebilen cihaza verilen isim. anasistem (host), yöneltici (router).
Dump: Bir bilgisayarin hafizasinin içerigini görüntülemek, yazmak veya depolamak
Duotone: Bir resmin, bir veya dört ayri spot renk ile basilmasini saglayan, eskinin dubleks tekniginde efekt üretmemizi saglayan mod.
E-mail (E-posta): Elektronik mektup. Internet üzerinde kisisel mektuplarin bir noktadan bir digerine yollanmasi için kullanilan yöntem.
E-MAIL: Internet'e bagli makineler birbirlerine elektronik-posta atmak suretiyle haberlesebilirler. Elektronik-postalar'a tarih, saat, gönderen kisi, postayi almasi gereken kisi ve postanin konusu mutlaka yazilmali, sade ve anlasilir bir dil kullanilmalidir.
E-posta adresi: Belirli bir hedefe elektronik posta göndermek için kullanilan alan adi tabanli adres ya da UUCP adresi. Örnegin: Ilhami net. com.com gibi.ünlemli makine adresi (bang path), Unix'ten Unix'e Kopya (UNIX-to-UNIX CoPy).
E-zine (Electronic magazine): Internet üzerinde periyodik sürelerle yayinlanan dergiler. Bazilari ücretli olup degisik ilgi alanlarinda çikar.
EARN: Avrupa Akademi ve Arastirma Kurumlari Arasi Bilgisayar Agi (European Academic and Research Network)
Echo: Yanki
EDTV: Ingiltere'de IBM (Independent Broadcasting Auttorih) tarafindan gelistirilen televizyon sistemi, Ekranin yükseklik ve en orani HDTV ile aynidir (16.9). Ancak satir sayisi yine 625'tir.
EEPROM: Elektriksel olarak sürekli silinip, yazilabilen EPROM denilebilir. Silme islemi ultraviole isik yerine, elektrik akimiyla yapilmaktadir.
EFF: Electronic Frontier Foundation
EFFECT PROCESSOR : Stüdyoda eko, derinlik ve degisik dinleme hacimlerinin etkilerini yaratan sistemler.
EHT : Ekstra (fazladan) yüksek gerilim.
ELA: Amerika Birlesik Devletlerinde öngörülen audio ve video standartlarinin tespit eden kurulus.
Elapsed time: CD'de çalinan bölümlerin süresine gösteren hane.
Electronic Editing: Program bölümlerini video bandina fiziki anlamda kesilmeden yerlestirmek ya da monte etmek.
EFF: Bilgisayar kullaniminin, dolayisiyla iletisim ve bilgi dagiliminin gitgide artamasinin toplumda yarattigi sosyal ve hukuksal etkileri saptamak için olusturulmus bir kurum.
Electronic Mail (email): Elektronik Posta (e-posta)Bir bilgisayar kullanicisinin aralarindaki iletisim agi vasitasiyla diger bilgisayar kullanicilari ya da kullanici gruplari ile mesaj alisverisi yapitigi sistem. Elektronik posta Internet'in en popüler kullanim alanlarindan birini olusturmaktadir.
Electronic : Elektronik: Elektronun hareketini boslukta ve yari iletkende kontrol eden bilim dali.
ELEKTRONIK YAYINCILIK: Multimedyanin ana kullanim alanlarindan biridir. Iletisim teknolojisinin ulastigi son nokta multimedya ve Internet'dir. Bu nedenle medya kavramini olusturan tüm birimlerin (Televizyon, ansiklopedi, katalog, kitap, dergi, gazete vs.) yüksek teknolojiyi kullanarak daha iyi hizmet vermek ve bu yolla rakiplerini de tesvik etmek ve bir yerde toplumsal sorumluluklari altina girmektedir.Günümüzde ekonomik olanaksizliklar nedeniyle multimedya, medyanin tüm islevlerini yerine getirememektedir. Bu ekonomik olanaksizliklar sebebiyle multimedya henüz alternatif bir yayincilik olarak uygulanmaktadir. CD-ROM kullanabilme imkani olmayan kesim gözönünde bulundurularak, genellikle yazili ****ryalin ekinde gönderilmektedir.Avantajlari:Birden fazla ansiklopedi bir CD-ROM içinde yer alabilir. CD-ROM içindeki bilgiler ve sesler, fotograflar ve filmlerle desteklenebilir. CD-ROM baski maliyeti kagit baski maliyetinden çok daha düsük oldugu gibi, iyi korundugu takdirde 100 yil kullanilmasi mümkündür. On ciltlik bir ansiklopedi yerine 100gr.'lik bir CD-ROM'un dagitimi çok daha kolay ve ekonomiktir. CD-ROM'un güncellestirilmesi daha basit ve az maliyetlidir. Etkilesim faktörü son kullaniciya büyük zaman ve kullanim kolayligi kazandirir.
Emisyon : Kati, sivi yüzeyden ya da genellikle bir ****lden elektronlarin elektromanyetik radyasyon yoluyla veya elektronlarin isi yoluyla açiga çikarilmasi.
Encoder : Kodlayici.
Enhance: Temel bir imgeyi, daha iyi dizayn standartlarina ve görüntüsel anlatma ulastirma için yapilan islemler.
Entegre devre : Bir çok devrenin veya devre kisimlarinin bir muhafaza içinde bir araya getirilmesi (toplayici).
EP: Video veya kamerada hizin düsürülerek bant kapasitesinin iki misline çikarilmasi
EPS: (Encapsulated PostScript) Sinirlandirilmis PostScript diyebiliriz. Bir dökümanin PostScript dilinde kaydedilmesi.
EQUALIZATION : Ton kontrol (Bas-orta-Tiz) seslerin islenmesi, düzeylendirilmesi ve bu prensiplere verilen isim.
Equalize: Videoda görüntü sinyallerinin karakteristiklerini kontrollü bir sekilde degistirmek.
Erase : Magnetik bir bilgiyi yenilemek veya silmek.
Error mesaji : Hardware veya software uygulamalarinda uygun olmayan bir data girisinin yapildigini belirten görülebilir veya duyulabilir uyari.
Ethernet: Baslangiçta Xerox tarafindan gelistirilen, daha sonra Digital, Intel ve Xerox (DIX) tarafindan düzenlenen 10Mb/s iletisim agi standardi. Esmerkezli (coaxial) bir kabloya baglanan tüm sistemler kabloyu kullanmak için (CSMA/CD denilen bir yönteme göre mücadele ederler. Yerel Alan (Local Area Network).
EXCITE: Adres: http://www.excite.com/Gerçekten ne istediginizi bulamiyorsaniz, Excite'in gelismis yardimci teknolojisi sayesinde ne istediginizi bulabilirsiniz.Her hafta yenilenen 11.5 milyon tam text sayfasi, Konularinda oldukça bilgili olan yazarlar ve makaleleri, Use Net haber gruplari, saatlik haberler, yorumlar ve INTERNET üzerindeki ilk interaktif çizgi film gösterisi.
Extension : Dosya adindan sonra yazilan üç karaktere kadar ek. Extension, dosya adinin belirleyicisi veya ayiricisi olarak görev yapar. Dosya adindan (.) ile ayrilir. .DOS, .AVI, .WRI, .BAS vb.
Exterpolation: Bilinen iki noktanin disindaki bilinmeyen üçüncü noktanin bulunmasina dayali matematiksel islem türü. Tersi, Interpolasyon'dur.
E-mail (E-posta): Elektronik mektup. Internet üzerinde kisisel mektuplarin bir noktadan bir digerine yollanmasi için kullanilan yöntem.
E-MAIL: Internet'e bagli makineler birbirlerine elektronik-posta atmak suretiyle haberlesebilirler. Elektronik-postalar'a tarih, saat, gönderen kisi, postayi almasi gereken kisi ve postanin konusu mutlaka yazilmali, sade ve anlasilir bir dil kullanilmalidir.
E-posta adresi: Belirli bir hedefe elektronik posta göndermek için kullanilan alan adi tabanli adres ya da UUCP adresi. Örnegin: Ilhami net. com.com gibi.ünlemli makine adresi (bang path), Unix'ten Unix'e Kopya (UNIX-to-UNIX CoPy).
E-zine (Electronic magazine): Internet üzerinde periyodik sürelerle yayinlanan dergiler. Bazilari ücretli olup degisik ilgi alanlarinda çikar.
EARN: Avrupa Akademi ve Arastirma Kurumlari Arasi Bilgisayar Agi (European Academic and Research Network)
Echo: Yanki
EDTV: Ingiltere'de IBM (Independent Broadcasting Auttorih) tarafindan gelistirilen televizyon sistemi, Ekranin yükseklik ve en orani HDTV ile aynidir (16.9). Ancak satir sayisi yine 625'tir.
EEPROM: Elektriksel olarak sürekli silinip, yazilabilen EPROM denilebilir. Silme islemi ultraviole isik yerine, elektrik akimiyla yapilmaktadir.
EFF: Electronic Frontier Foundation
EFFECT PROCESSOR : Stüdyoda eko, derinlik ve degisik dinleme hacimlerinin etkilerini yaratan sistemler.
EHT : Ekstra (fazladan) yüksek gerilim.
ELA: Amerika Birlesik Devletlerinde öngörülen audio ve video standartlarinin tespit eden kurulus.
Elapsed time: CD'de çalinan bölümlerin süresine gösteren hane.
Electronic Editing: Program bölümlerini video bandina fiziki anlamda kesilmeden yerlestirmek ya da monte etmek.
EFF: Bilgisayar kullaniminin, dolayisiyla iletisim ve bilgi dagiliminin gitgide artamasinin toplumda yarattigi sosyal ve hukuksal etkileri saptamak için olusturulmus bir kurum.
Electronic Mail (email): Elektronik Posta (e-posta)Bir bilgisayar kullanicisinin aralarindaki iletisim agi vasitasiyla diger bilgisayar kullanicilari ya da kullanici gruplari ile mesaj alisverisi yapitigi sistem. Elektronik posta Internet'in en popüler kullanim alanlarindan birini olusturmaktadir.
Electronic : Elektronik: Elektronun hareketini boslukta ve yari iletkende kontrol eden bilim dali.
ELEKTRONIK YAYINCILIK: Multimedyanin ana kullanim alanlarindan biridir. Iletisim teknolojisinin ulastigi son nokta multimedya ve Internet'dir. Bu nedenle medya kavramini olusturan tüm birimlerin (Televizyon, ansiklopedi, katalog, kitap, dergi, gazete vs.) yüksek teknolojiyi kullanarak daha iyi hizmet vermek ve bu yolla rakiplerini de tesvik etmek ve bir yerde toplumsal sorumluluklari altina girmektedir.Günümüzde ekonomik olanaksizliklar nedeniyle multimedya, medyanin tüm islevlerini yerine getirememektedir. Bu ekonomik olanaksizliklar sebebiyle multimedya henüz alternatif bir yayincilik olarak uygulanmaktadir. CD-ROM kullanabilme imkani olmayan kesim gözönünde bulundurularak, genellikle yazili ****ryalin ekinde gönderilmektedir.Avantajlari:Birden fazla ansiklopedi bir CD-ROM içinde yer alabilir. CD-ROM içindeki bilgiler ve sesler, fotograflar ve filmlerle desteklenebilir. CD-ROM baski maliyeti kagit baski maliyetinden çok daha düsük oldugu gibi, iyi korundugu takdirde 100 yil kullanilmasi mümkündür. On ciltlik bir ansiklopedi yerine 100gr.'lik bir CD-ROM'un dagitimi çok daha kolay ve ekonomiktir. CD-ROM'un güncellestirilmesi daha basit ve az maliyetlidir. Etkilesim faktörü son kullaniciya büyük zaman ve kullanim kolayligi kazandirir.
Emisyon : Kati, sivi yüzeyden ya da genellikle bir ****lden elektronlarin elektromanyetik radyasyon yoluyla veya elektronlarin isi yoluyla açiga çikarilmasi.
Encoder : Kodlayici.
Enhance: Temel bir imgeyi, daha iyi dizayn standartlarina ve görüntüsel anlatma ulastirma için yapilan islemler.
Entegre devre : Bir çok devrenin veya devre kisimlarinin bir muhafaza içinde bir araya getirilmesi (toplayici).
EP: Video veya kamerada hizin düsürülerek bant kapasitesinin iki misline çikarilmasi
EPS: (Encapsulated PostScript) Sinirlandirilmis PostScript diyebiliriz. Bir dökümanin PostScript dilinde kaydedilmesi.
EQUALIZATION : Ton kontrol (Bas-orta-Tiz) seslerin islenmesi, düzeylendirilmesi ve bu prensiplere verilen isim.
Equalize: Videoda görüntü sinyallerinin karakteristiklerini kontrollü bir sekilde degistirmek.
Erase : Magnetik bir bilgiyi yenilemek veya silmek.
Error mesaji : Hardware veya software uygulamalarinda uygun olmayan bir data girisinin yapildigini belirten görülebilir veya duyulabilir uyari.
Ethernet: Baslangiçta Xerox tarafindan gelistirilen, daha sonra Digital, Intel ve Xerox (DIX) tarafindan düzenlenen 10Mb/s iletisim agi standardi. Esmerkezli (coaxial) bir kabloya baglanan tüm sistemler kabloyu kullanmak için (CSMA/CD denilen bir yönteme göre mücadele ederler. Yerel Alan (Local Area Network).
EXCITE: Adres: http://www.excite.com/Gerçekten ne istediginizi bulamiyorsaniz, Excite'in gelismis yardimci teknolojisi sayesinde ne istediginizi bulabilirsiniz.Her hafta yenilenen 11.5 milyon tam text sayfasi, Konularinda oldukça bilgili olan yazarlar ve makaleleri, Use Net haber gruplari, saatlik haberler, yorumlar ve INTERNET üzerindeki ilk interaktif çizgi film gösterisi.
Extension : Dosya adindan sonra yazilan üç karaktere kadar ek. Extension, dosya adinin belirleyicisi veya ayiricisi olarak görev yapar. Dosya adindan (.) ile ayrilir. .DOS, .AVI, .WRI, .BAS vb.
Exterpolation: Bilinen iki noktanin disindaki bilinmeyen üçüncü noktanin bulunmasina dayali matematiksel islem türü. Tersi, Interpolasyon'dur.
Fade in/out: Görüntünün yavas yavas açilmasi/kararmasi, Video kamerada fader dügmesine basildigi zaman devrye girer. Görüntünün karanliktan yavas yavas belirmesini istiyorsaniz objektin yandaki FADER dügmesine basarsaniz kayit dügmesini kapatip kaydi bitirirdiginizde görüntü yavas yavas kararacaktir. Eger fader dügmesine iki kez basarsaniz görüntü mozaik biçimi kararip kaybolacaktir. Bu özellik de monitör ekranindan görülebilir. Görüntünün normal açilip kapanmasinda FADER yazisi, mozaik kararma ise M.FADER yazisi görülür. Bu özelligi kullanmaktan vazgeçtiyseniz tekrar FADER dügmesine basiniz. Ekrandaki yazi da silinecektir.
FAQ: Sikça Sorulan Sorular (SSS).
Fast motion: Hizli hareket.
Feasibility Study : Olurluk Incelemesi (Fizibilite etüdü)Bu terimin bir baska söylenisi de ön-incelemedir ve asagidaki üç alan ile ilgilidir:1- Mevcut sistemin veya sistemin içinde isledigi çevrenin karakteristikleri ve özellikleri,2- Yeni bir sistemin gelistirilmesinin mi yoksa mevcut sistemin gözden geçirilerek düzenlenmesinin mi uygun olacaginin incelenmesi,3- Önerilen sistemin, incelemeyi yaptiran kurulus veya organizasyon için gerçeklestirilebilir olup olmadiginin incelenmesi.
Feather: Erime. Select, Feather.
FCC: Iletisim ve yayincilikta hava dalgalarinin kullanilmasini kontrol eden hükümet dairesi.
Feding : Alicida ses dalgalarinin hava ve cografi sartalara göre degismesi olayi.
Feedbck: Bir mikrofonun kendi Hoparlörlerinden çikan ses vasitasiyla yeniden ses yaratma islemi. Zil sesi ya da diger tiz sesleri gibi.
Fetch : Bilgisayarda emirlerin getirilmesi.
Fidelite : Kalite
Field : Belirli kategorideki datalar için ayrilmis kayit bölümleri.
Filcker: Televizyon ekranida isik kirpismasi.
File protection : Depolama cihazinda, mesela diskette; beklenmedik data silinmelerini önlemek için kullanilan islem veya cihaz.
File Server (Dosya Hizmet Birimi): Uzaktaki kullanicilar (istek birimleri) için dosyalara erisim saglayan bilgisayar.
File system : Dosya sistemi.
File transfer: Dosya aktarmaBir bilgisayardan diger bir bilgisayara dosya aktarma islemi Dosya Aktarma Protokolü (File Transfer Protocol), Kermit.
File Transfer Protocol (FTP): Dosya Aktarma ProtokolüBir sistemdeki kullanicinin iletisim agi üzerinden diger bir sisteme erisme-sini ve oradaki dosyalari kendine veya kendi dosyalarini oraya aktarmasini saglayan protokol. Ayrica, FTP kullanicilarin bu protokolü kullanmalirini saglayan programa verilen isimdir. Protokolün tanimi STD 9 ve RFC 959'da yapilmistir. anonim FTP (anonymous FTP).
File : Bilgisayar tarafindan bir bütün olarak kabul edilen, birbirleri ile ilgili data gruplarinin toplandigi program.Filitre: Süzgeç, süzme
Fill Pattern: Yazilimda bulunan esas renk ve dizayn. Bir tablo ya da çizimin bölümlerine biçim vermek için kullanilir.
Film strip: Yatay pozisyonu 18mm x 24mm'lik bir görüntü olan bir devamli film bandinda duragan imgeler.
Filter: Bir audio veya video sinyalinin frekansinda bant veya disk hizina oranla görülen ani degisim.
Finger: Belirli bir kullanici hakkinda bilgi veren programdir, ayrica kendi sisteminizde veya uzak sistemde giris yapmis kullanicilari listelemek için de kullanilir. Genelde kullanicinin tam adini, ne kadar zamandir islem yapmadan bekledigini, hangi terminal hattindan baglandigini, ve terminalin yerini gösterir. Bunlara ilaveten eger mevcutsa kullaniciya ait .plan ve .project dosyalarini görüntüler.
Finger: Sizin bagli bulundugunuz agdaki kullanicilar hakkinda bilgileri bulmanizi saglayan bir protokol. Bazi aglar disaridaki sistemlerden arama yapilmasina izin vermez, bazilari ag içinden de izin vermez.
Fixed disk : Data depolamasi için kullanilan, çevre etkilerinden korunmak için siki kaliplara alinmis hard disk.
Flame: (Hiddetten dolayi) parlamaElektronik posta mesajinda bir sey hakkinda sert elestiri ve düsüncelerin tahrik edici bir sekilde ifade edilmesi. Kisiler birbirlerine parlamamalari gerektigi konusunda parlamaya baslarsa parlama savaslari ya da bir baska deyisle parlama festivalleri olusur. Elektronik Posta (Electronic Mail).
Flame War: Canli olarak yapilan, zaman zaman nezaket kurallarinin unutuldugu hararetli ve heyecanli tartisma.
FLC,FLI: Animasyon formati. Ilk olarak Autodesk tarafindan kullnilmaya baslanilan bu format günümüzde bir çok grafik yaziliminda kullanilmaktadir.
FLI/FLC : FLI ve buna bagli olarak sonradan çikan FLC formati, PC'deki animasyonlar için standardi belirliyorlar. Autodesk tarafindan Autodesk-Anima-tor ile birlikte gelistirildi ve bir süre sonra da FLC formati ve Animator Pro olarak genisletildi. FLI, 320X200 çözünürlügünü, FLC ise 256 renk 1024X768'e kadar olan tüm çözünürlükleri destekliyor. FLI/FLC formatinin degisik mutasyonlari 15/16/24 bit renk derinligi sunuyorlar, ancak bunlar standarttan sapiyorlar ve özel bir Player gerektiriyorlar.
Floating point aritmetic : Programin radix noktasi (virgülün bulundugu yer) otomatik olarak hesaplayip kaydettigi hesaplama çesididir. Programlayici, bunu hesaplamaya ugrasmaz.
Flowchart : Programdaki islemi grafik metodla gösterme.
Focal Blur : Raytracing ile hesaplanan resimlerde önden arkaya kadar her sey tam olarak keskin degil. Bu ise hiçbir sekilde görme aliskanliklarina uygun degil. Çok yakinda duran bir cisme bakildiginda arkadaki her sey keskin görünmez. Bazi Raytracerlar bu efekti simüle ediyorlar ve böylece resimler çok daha dogal görünüyor.
Font: Romen, italik, Helvetica vs. cinsinden yazi karakterleri.
FOOTER: HTML dökümaninin "dip" bölümüdür. Bu bölümde genellikle tarih, yapimci ve döküman hakkinda bilgiler bulunur.
For Your Information (FYI): Bilginiz IçinRFC'lerin TCP/IP ve Internet konusunda bilgi veren, teknik standartlar ve protokol tanimlari içermeyen, bir alt grubudur. Request For Comments, STD.
Fore front Venüs: 486DX2/66 tabanli, aktif matris renkli ekrana sahip güçlü bir notebook. Bellek 8,12 ve 20MB'a yükseltilebiliyor. Ayrica harici disk sürücü, PCMCIA yuvasina takilan Faks/Modem ve harici batarya sarj cihazi takilabiliyor (ve simdi de Pentiumlara uyumlu).
FORM: HTML sayfalarinda Web servisine baglanan kullanicidan Web tarayicisi sayesinde bilgi almak için kullanilir. Daha sonra bu bilgiler sunucu makinede kurulu olan özel bir programla degerlendirilir.Web sayfalari üzerinde formlar yaratmak için CGI programlamayi bilmek gerekir. CGI hakkinda daha çok bilgi edinmek için https://tik.lat/SOId1 sayfasina bir göz atabilirsiniz. Bu adreste Web sayfasi yaratmak ve CGI ile formlar yaratmak hakkinda güzel bilgiler bulacaksiniz.
FPU: (Floating Point Unit. Kayan Nokta Ünitesi.) CPU üzerinde bulunan ve çok hassas islemlerin yapilmasinda görev alan ünite.
FQDN: Tam Tanimlanmis Alan Ismi (Fully Qualified Domain Name).
Freenet: Ücretsiz agE-posta bilgi hizmetleri, etkilesimli iletisim ve konferans gibi islevleri olan halke açik sistemlere verilen isim. Freenet'ler kisiler ve gönüllüler tarafindan finanse edilir. A.B.D. freenet'leri bilgisayarla iletisimi halka açik kütüphaneler gibi yaygin hale getirmeye çalisan NPTN (National Public Telecomputing Network) üyesidirler.
Freeware: Ücretsiz kullanilabilen yazilim. Bu programlari hiçbir ödeme yapmadan kullanmak mümkündür. Programin satilmasi ise ancak izin verilmis ise mümkündür. Dagitilmasi ise serbesttir.
FTP (File Transfer Protocol): Sadece bir protokol degildir, bu protokol Internet üzerinde veri yollamanin ve almanin en çok kullanilan biçimidir. FTP kullanilarak baska bir Internet sitesine "login" olunur ve buradaki dosyalara "site sorumlusu"nun hak tanidigi kadar erisim saglanir.
FTP: Dosya Aktarma Protokolü (File Transfer Protocol).
FTP (File Transfer Protocol): Çesitli sistemler arasinda dosya aktarimi yapilmasini saglamak için kullanilan bir protokol.
Full-Motion Video: Gerekli sayida imge (saniyede 30 Frame) yarattiklari için televizyonda görülenleri envüle eden video sekanslari.
FQDN: Tam Tanimlanmis Alan Adi:FQDN bir sistemin tüm alan adini içeren adresine denir. Örnegin asiyan bir sistem adidir, asiyan.cc.boun.edu.tr FQDN'dir anasistem (hostname), Alan Ismi Sistemi (Domain Name System).
Function keys : Keybord üzerindeki belirli tuslardir ve basildiginda bilgisayara belli bir isi yapma talimati verir. Fonksiyon tuslari, kullanilan uygulama programina bagli olarak belirlenebilir.
Function : Özel talimatlar araciligi ile belirlenen bilgisayar islemidir. (Alt) Bazi GWBASIC fonksiyonlar COS, EOF, LEFTS, TAN
Galley View : Nota yaziminin daha seri bir sekilde yapilmasi için düzenlenen sayfa.
GAME LAN: Adres: https://tik.lat/pvK1c günlerde popüler olan Java uygulamalarindan bir derleme. katigorilere göre siralanmis.
GAMES DOMAIN: Adres: https://tik.lat/u3PUA oyununuz hakkinda arama yapmaniza olanak saglayan bu sayfa oyun meraklilari için tasarlanmis.
Gamma (Düzeltme) : Dijital resimlerin kaydedilmesi sirasinda (256 renkten daha az içeren resimler disinda) resmin aydinligi (isigi) 256 basamakta kaydedilir. 255 maksimum aydinlik, 0 ise minimum aydinliga (isiga) karsilik gelir (siyah). Aydinlik ='dan 255'e dogru dogrusal olarak artar.Bilgisayar monitörü, renkleri, elektronlar tarafindan uyarilan ve böylece aydinlanan fosforlarla gösterir. Ideal duruma karsilik fosforun aydinlatma egilimi dogrusal degildir. Piksel degerinin monitördeki gerçek aydinliktan sapan faktörü de hesaba katilmalidir. Bu degere Gamma degeri denir.
Gamma: Orta tonlar. Ekraninizin Gamma ayarini, Photoshop klasöründeki Goodies'de bulunan Calibration'daki Gamma'yi Sistem Klasörü'ne atarak yapabilirsiniz. Standardi 1.8'dir. Renk sapmalarini Balance'daki RGB sürgülerle giderebilirsiniz.
Gamut: Tarayicilarin, film çikis cihazlarinin vb. kabul ettigi renk sinirlama, tanima limiti.
GATEWAY: Gateway, teknik olarak ayni türden olmayan iki protokol'ün anlasilmasini saglayan donanim ya da yazilim anlamina gelir. Örnegin Compuserve'ün kendi mesaj formati ile Internet "e-mail" formati arasinda degisimi saglayan bir "geçis kapisi" vardir.Ama bu terim Internet üzerinde genellikle, bir sistemden diger bir sisteme geçis saglayan bir mekanizmayi anlatir.
Gateway: GeçitAyni islevlere sahip fakat farkli yapilardaki aglar arasinda verileri aktaran cihaz ya da programlara verilen isim. mail gateway, router, protocol converter.
Gateway: Iki ag arasindaki geçit. Bu sekilde bir agdan digerine veri iletimi yapilir.
GCC: GCC ürün grubunda postscript laser yazicilarin yanisira ColorFast Digital Film Kayit cihazi ile ColorTone Dye-Sublimation renkli fotorealistik yazici üniteleri yer almaktadir.
GCR: Gray Component Replacement. Orta tonlardan faydalanarak Siyah'in üretilmesini saglayan bir teknik. GCR'de koyu bölgelerde, her renkte de tram vardir.
Ghost: Ekranda gölge, kayma, görüntünün çift görünmesi (=double image).
GIF: Grafik dosyalarini sikistirmak ve böylece veri aktarma zamanindan tasarruf etmek amaciyla Compuserve tarafindan yaratilmis birer grafik formatidir. Web dokümanlarinda sik sik kullanilir.
GIF: WWW üzerindeki görüntü dosyalari için kullanilan standart bir format. GIF dosya formati, dosya büyüklügünü azaltan bir sikistirma yöntemi kullandigi için oldukça popülerdir.Gigabyte (G veya GB):Bir milyar bayt.
Global search : Bir degiskeni referans alarak, (karakter veya komut olabilir) text içerisindeki her türlü görünümünü vererek arastirma sekli.
GNN SELECT: Adres: http://gnn.com/gnn/wic/wics/index.htmlINTERNET'in size sunabilecegi en iyi servisler. Eglenceden ulasim'a her sey GNN'de var.
GOPHER: Internet üzerinde hypertext kullanmadan degisik menölerdeki materyallere ulasmayi saglar.
Gopher: Internet üzerindeki bilgilere hiyerarsik menöler halinde erisimi saglayan dagitilmis bilgi hizmetidir. Gopher kullanicinin bir kullanici programi (client) kullanarak tüm gopher dagiticilarindaki (servers) bilgilere ulasmasini saglar. Tüm dagiticilardaki bilgilerin toplami gopher uzayi olusturur. Kullanici ve dagitici programlari Internet üzerinde ücretsiz olarak mevcuttur. Archie, arsiv makinesi (archive site), Genis Alan Bilgi Hizmet Birimi (Wide Area Information Servers).
Grab Utilitiy: Herhangi bir programdan bir ekran görüntüsünü kapatarak bir diger program vasitasiyla imgeleme veya yapim maksadiyla bir diger file veya çikisa nakleden küçük bir RAM- Dayaniklik programi.
GRAFIK: Iletisim; kelimelere bagimli kalmaktansa degisik sekiller, boyutlar ve renkler kullanilarak zenginlestirilmektedir.Multimedya grafik kavraminin içinde tanidigimiz iki unsur bulunur. Bunlardan birincisi fotograf, ikincisi resimdir. Bu iki unsur multimedyaya anlasilirlik ve görsel zevk katarlar. Yerinde kullanilan nitelikli bir grafik, yazi veya sözle verilebilecek mesajlar tasiyabilir.Teknik Bilgi:Çözünürlük: Grafigin ekranda hangi büyüklükte ve ne kadar net görünecegini belirler. Grafik ne oranda büyütülürse veya ayni büyüklükte ne kadar daha net gösterilmek istenirse diskte kaplayacagi yerde o kadar büyük olur.Renk bilgisi: Bir grafigin içinde bulundurdugu renk sayisini belirler. Gerekli yöntemler dogru olarak uygulanirsa genelde 256 renk yeterli olur. Grafikler binlerce veya milyonlarca renkten olusursa diskte kapladiklari yer çok daha büyük olur.
GRAFIKLER: Daha büyük olmalari ve yavas yüklenmelerine ragmen grafiklerin görsel çekiciligi her zaman web servislerini onlari bolca kullanmaya itmistir. Günümüzde Internet üzerinde sikça kullanilan ve güçlü sikistirma algoritmalarina sahip iki grafik formati vardir: GIF ve JPEG. Grafikler hakkinda ipuçlari istiyorsaniz bir UseNet haber grubu olan comp.infosystems.www.authoring.images adresine baglanabilirsiniz.
Graph Area: X veya Y yaylari arasinda bilinen bir grafigin yaratildigi alan.
Graphic Adapter: Bir bilgisayarda bütün görüntü yaratan fonksiyonlari yürüten devreler.
Graphic : Objelerin kelimeler olarak degil de resim olarak görüntülenebilmesini saglayan hardware/software özelligi. Bu islemlerde çizgi çizebilme ve çesitli islemleri uygulayabilme özellikleri vardir.
Graphics Display: Is dünyasinda kullanilan grafikleri görüntülemek gibi özel durumlar için dizayn edilmis yüksek performansli bir gösterim terminali.
Grayscale: Beyaz ve siyah arasindaki gri tonlarin esitligi
Grayscale: Siyah/Beyaz dökümanlari tarama modu.
GROFPWARE: Ayni bilgiler üzerinde çalisan, ayni binada, odada veya ag üzerinde çalisan bir grup insan için tasarlanan programlara denir.
GUI (Graphical User Interface): Grafik Kullanici Arabirimi.
GUI: Karaktere dayali bilgisayar interface'leri ve DOS için kullaniciya kolaylik saglayan bir alternatif. Kullaniciya karakterlere dayali bir kumanda klavyesinde yazmak yerine bir dizi kumanda seçeneginden istedigini vurgulama imkani verir.
Hacker: Bilgisayar hastasiBilgisayar sistemleri ve iletisim aglarinin yapisini derinlemesine anlamaktan zevk duyan kisi. Bu terim bazen yanlislikla cracker yerine kullanilir. Sistem kirici (cracker).Ham: Odyo frekans sistemlerinde bulunan gürültü, kalin sesli vizilti.
Hardware : Bilgisayar sisteminin sahip oldugu cihazlarin tümü (Donanimi).
Head: Kafa, video cihazinda bandi okuyan ya da kayit yapan ve bir tambur içine gizlenmis hareketli parça iki üç ya da dört adet olur.
HEADING (BASLIK): HTML dökümanlarinda genellikle yazinin basliginin ve genel tanimlarin bulundugu bölgedir. ve takilari arasina yazilir.
Hexadecimal : Taban olarak 16'yi kabul eden sayi sistemi. Bu sistemde, 0-9 arasi sayilara ilave olarak A, B, C, D, E ve F harfleri sayi olarak kullanilir.
Hidden file : Normal directory arastirmasinda görülemeyen dosyalar. Normal DOS komutlari ile bu tür dosyalar üzerinde islem yapilamaz.
High grade: Yüksek manyetik özellige sahip video bant.
Hiss: Teypte band hisirtisi.
Histem adi: Bir bilgisayara verilen isim. Tam Tanimli Alan Ismi (Fully Qualified Domain Name).
Holl : Oyuk, bosluk.
Home Page: Bir Web hizmet biriminin kimlik ve içindekiler bilgilerini içeren baslangiç sayfasi. Ana sayfa.
Horizantal Resolution: Ekran üzerinde yatay olarak bulunan pixel'lerin sayisini belirtir.
Horizontal Resolution: Ekran üzerinde yatay olarak bulunan pixelerin sayisini belirtir.
Horizontal Scan Rate: Elektron isin scanlarinin bir CRT'nin ekranindaki hizini belirtir.Horizontal Scan Rate:Elektron isin scanlarinin bir CRT'nin ekranindaki hizini belirtir.
Host: Grafik teminatini kontrol eden video sinyalini bilgisayar veya diger kaynagi.
Host number: Sistem numarasi
Host : Iletisim ana sistemiKullanicilarin diger iletisim ana sistemleriyle haberlesmesini saglayan bilgisayar. Kisiler haberlesmeyi elektronik posta, telnet ve FTP gibi programlar vasitasiyla yaparlar.
Hostname: Internet baglantisi olan bir bilgisayara verilen isim.
Hot Line : Sicak Hat.Sadece iki telefon abonesine hizmet eden özel bir hat. Bu hatta bagli bir abone ahizesini kaldirinca diger abonenin zili otomatik çalmaya baslar.
HOTJAVA: Sun MicroSystems tarafindan tasarlanmis Mosaic-tipi web tarayicilarina alternatif olarak tasarlanan yeni bir Java destekli web tarayicisidir. Özellikle "etkilesimli" web sayfalari gelistirmek isteyenler için tasarlanan bu tarayicinin yapimi henüz bitmemistir.
Howtek: Tarayici ürün gruplarindan ilki olan Howtek'de A4 ve A3 degisik çözünürlüklerde flatbed tarayicilar yer almaktadir. Ayrica 400 dpi'lik durum scanner da mevcuttur.
HP DeskJet 320: Notebook PC'ler için tasarlanan HP DeskJet 320, notebook bilgisayarin yarisi oraninda ve renkli ve siyah/beyaz baski olanagi sunuyor. 2kg'lik agirligi ile ev ve büro disinda rahatlikla kullanilabiliyor.
HP LaserJet 4L (Lazer Yazici): Kullaniminin kolay, hafif ve ekonomik olusu ile dikkat çeken HP LaserJet 4L, dakikada 4 sayfa basma özelligine sahip ve 300 dpi olmasina karsin, çözünürlük iyilestirme teknolojisi sayesinde çikti kalitesi oldukça yüksek.
HP Vectra XU 5/90C: Yüksek performansi, gömme Ethernet destegi ve kolay sökülüp takilabilmesi özellikleri ile diger Pentium islemcili bilgisayarlar arasinda dikkat çekiyor. Ayrica, bakimi kolaylastiran kolay sökülebilmesi özelligiyle iyi bir tasarima sahip.
HR (High Resolution): Yüksek çözümlü bant.
HSL: (Hue, Saturation and Lightness) En genis renk spektrumudur. Hem RGB, hem de CMYK renk dünyasini içine alir.
HTML: Web sayfalarinin düzenledigi ve Web bilgilerinin dagitildigi ortam için kullanilan bir kisaltma. Bir birlesik döküman formati.
HHTP: Internet üzerinde HTML sayfalarinin aktarilmasi için "Hyper Text Transport Protocol" isimli standart bir protokol kullanilir. Hiç süphe yok ki World Wide Web üzerinde en çok kullanilan (ve en önemli) protokoldür.
HTR: Yüksek isiya dayanikli direnç.
HTTP: Servis saglayan bilgisayardan döküman aktarmak için kullanilan bir yöntem. Kullanicilar ve tarayicilar için hizmet veren servis biriminin adi.
Hyperlink: Bir bilgi parçasi ile digeri arasindaki baglanti.
HYPERMEDIA: Az kullanilan bir terimdir. metin, grafik, ses, hareketli görüntü gibi Internet üzerinde iletisimi mümkün olan her türlü medyayi ifade eder.
HYPERTEXT: HyperText, dökümanlari biçimlendirmek, resim ekleme, baglantilar yaratmak için kullanilan metotdur.
HYPERLINK: HTML sayfasinda bir taki (tag) kullanilarak baska bir dosya ile olusturulan baglantidir.
Hypertext: Aninda etkilesimli sorgulama fonksiyonuna sahip bir metin dosyasi tipini tanimlamak için kullanilir. Metin içine yerlestirilmis kelime ve kelime gruplarinin kullanici tarafindan (fare tiklamasiyla) seçilmesiyle baglanti kurarak, iliskili oldugu bilgi ve multimedya malzemesinin aninda görüntülenmesini saglar.
IBM Lexmark 2381 Plus: Yüksek hizi, Win Word ve grafik uygulamalarindaki kaliteli baski özelligi, yine dört yerlesik fontu, barkot basabilme özelligi ile 94 yilinin dikkat çeken ürünleri arasina girmistir.
IBM ThinkPad 755C: Güçlü Intel DX4 ve DX2 islemcileri ile çifte taramali renkli ekranlar kullaniliyor. CD Rom sürücüsü, ses karti ve iki speaker sayesinde Multimedya olanaklarindan rahatlikla faydalanma imkanini sagliyor.
Icon: Kullanicini istedigi fonksiyonu yerine getirebilmesi için seçtigi yazilim; islemlerini sembolik imgeleri.
IFF: Standard dosyalama formatlari.
Iletim Kontrol Protokolü: Gönderilen paketlerin hedefe eksiksiz varmasini saglayan bir protokol.
IMAGEMAP: Imagemap birçok baglanti barindiran bir grafiktir. Bu grafik degisik yerlerine basildiginda sizi farkli URL adreslerine veya baglantilarina ***ürecek biçimde bölümlerine ayrilmistir. Böyle bir teknigi gerçeklestirmek için öncelikle ilgili GIF dosyasini yaratmali sonra da "harita dosyasini" yaratmak için https://tik.lat/u5tEz . mapedit/ adresinden bulabileceginiz MapEdit gibi bir program kullanmalisiniz. bu tip programlar CGI dilini kullanarak görüntünün içine degisik baglantilar yerlestirir.
IN-Band Signaling : Bant içi isaret gönderme.Normal olarak ses iletimi için kullanilan bir tasiyici kanal içinde bulunan bir frekans veya frekanslarda isaretlesme bilgilerinin iletilmesi.
In-Point: Edit'in basladigi yer. Ayrica start ponit deyimi de kullanilir.
Input Form: Bir is yönetimi grafigi programinda kullanicinin programa data vermek ve bir tablo ortaya çikarmak amaciyla cevaplandirmasi gereken sorunlar gurubu.
Input/Output : Bilgisayarlar ile haberlesme yapan cihazlar için kullanilan genel terim. Bu terim için I/O kisaltmasi kullanilir.
Input: Merkezi bir islem ünitesine veya ünitesinde bilgi transferi için gerekli islemler.
Insert Editing: Audio veya videounun önceden kaydedilmis malzemeye sanki beraber alinmis gibi geçirildigi video edit teknigi. Hem kaynak hemde master video bandinda control track'i veya zaman kodu gerektirir.
Instruction : Bilgisayara bir sonraki islemde ne yapacagini söyleyen program adimidir. Instruction, sik sik command (komut) ile karistirilir.
Integer : Tam büyüklük. Bölüntüsü olmayan, dogal sayilarin tamami. Örnek olarak 60 bir integer (tamsayi)'dir. 60,5 ise degildir.
Interactive: Etkilesimli televizyon ekranda resim izlenirken bir kösede kayit tarihi band uzunlugu program süresi vs. gibi bilglerin yeralmasi. (Seyircinin Aktif olarak Televizyona müdahale edebilmesi).
Interface (ara birim) : Bilgisayarin bir bölümünden baska bir bilgisayara veya harici bir cihaza (printer, monitör veya modem gibi) bilgi iletisiminin kanalize edildigi yer. (ara birim)
Interlaca: Titresimleri azaltmalk için her 'frame'in iki komple sebeke gurubuna bölündügü, bir tarama metodu...Veya elektron isiginin her geçisinde ekranin sadece yarisinin tazelendigi bir monitör tipi.
Interlaced Fields: Görüntü ekranindaki kamasmayi en aza indirmek için testler scan gösterim sistemlerinde bulunan bir teknik.
INTERLACED GIF'LER: Normal bir GIF resmi HTML sayfasi yüklenirken yukaridan asagiya dogru yüklenir. Eger GIF veya JPEG formatindaki resminiz "Interlaced" özelligine sahipse. HTML sayfaniz yüklenirken kademe kademe, çözünürlügü gittikçe artarak görülecektir. Böyle GIF dosyalari kullaniciya, dosya daha hizli yükleniyormus hissi verir. (Aslinda daha hizli yüklenmez, sadece bir göz yanilmasina neden olurlar.) GIF'lerinizi bu formatta kaydetmeniz ayni zamanda kullaniciya nasil bir resmin yüklenecegini önceden bilme sansi verir.
Interlock: Bir cihazin yalniz önceden belirlenmis sartlarda çalisabilmesine imkan veren güvenlik tertibati.
Internet address: Internet adresiInternet üzerindeki bir dügümü ifade eden adres. ag (internet), Internet, IP adresi (IP address).
Internet Aktarmali Sohbet: Kisilerin gerçek zamanda birbiriyle konusmalarini saglayan dünya çapinda "parti hatti" protokolü. Dünya üzerindeki IRC hizmet birimleri (IRC Servers) kendi aralarinda bir ag olustururlar, ve IRC kullanici programlarinin (client) baglanti taleplerini kabul ederler.
INTERNET nedir ?: Internet, dünya üzerindeki bilgisayar aglarinin birbirleri ile baglanmasi sonucu ortaya çikmis olan,herhangi bir sinirlamasi ve yöneticisi olmayan "International" bir bilgisayar ve bilgi iletisim agidir.Günümüzde Internet üzerinde yaklasik olarak 5.000.000 Bilgisayar ('host'yani ana sistem olarak) fakat kisisel olarak 100 miliyonu geçmektedir. Bu kadar büyük bir agin baslangici nasil ortaya çikti ? diye düsünecek olursak, ilk olarak Amerikan ordusunun birimleri arasinda iletisimi saglamak için düsünülmüs olan ARPANET gösteriliyor.Günümüz internetine göre daha yavas ve basit bir altyapiya sahip olan Arpanet 1969'da ilk kuruldugunda islerin bu kadar büyüyecegi kimsenin aklina gelmemisti. Ancak Ordunun bilgisayar merkezleri arasindaki iletisimi bu kadar kolaylastiran sistem bir sistemin uzun zaman sadece orduya bagli çalismayacagi anlasilip ihtiyaç duyulunca çok kisa sürede bu sistemin alt yapisini genisletilerek Hükümet ve Egitim kurumlari da bilgi paylasimi için bu ag sistemini kullanmaya basladilar.Üzerindeki bilgi yogunluga veya yüke uzun süre dayanamayan Arpanet, bir süre sonra ikiye bölünmek zorunda kaldi. Bir bölümü ordu adina MILNET islendi diger bölümü de Arpanet olarak bir süre devam etti. Sonra büyük firmalar ve sirketle, belli bir katki payilari ile Arpanet'e üye olarak altyapisini gelistirerek ve sirketler çogalarak Amerika'yi bir bastan bir basa Ag sistemi ile donatmaya basladilar. Ve hemen hemen Amerika'nin her kesimine girmeye baslandi. Tam bu sirada Iletisim Protokolllerinde bir devrim olayi yasandi. Ve ARPANET üzerinden TCP/IP protokolüne geçis baslandi. Bu protokol Hem çok daha esnek bir protokol hem de bilgi paylasiminda degisik metodlarin bir arada kullanmasina imkan taniyordu.UNIX Sisteminin aglar üzerinde popülerliginin artmasi ile Arpanet'in Abone sayisi bir anda beklenmeyen ilgiç sayilara ulasti. Ve dogal olarakta, ikinci Arpanet de belli bir süre sonra sismeye ve üzerinden yapilan baglantilarin yükünü tasimamaya basladi. Amerikalilarin TÜBITAK'i NSF bu sismeye (doluluga) karsi önlem alarak daha genis bant kapasiteli bir global ag sistemi olan NSFNET'i gelistirdi. Arpanet'e yapilan baglantilar kisa sürede NSFNET üzerinden transfer edilmeye baslandi ve Arpanet bitmis oldu. Böylece büyük Bilgisayar Firmalari kendi global aglarini kurmaya baslayarak daha genis bantlara sahip oldular. Kulanici, server ve biribirine bagli ag sayisi bir anda katlanan rakamlarla büyümeye basladi. Bir ara sadece E- MAIL (Elekronik- POSTA) iletisimi FTP dosya Transferi kullanilan Internet üzerinde uygulamalar bir anda degisik alanlara kaymaya basladi. TCP/IP protokolünün esnek olmasi , ortaya internet üzerinde bilgi paylasiminda bir devrim olan WWW(World Wide Web) olusumunu çikardi. Ve Internet bir anda Bilgisayar Gruplarindan' evdeki vatandasin kullanabilecegi bir sistem olma yoluna girdi. Basitlik anlasilabilirlik ve kullanim kolayligi Internet'i popülerligini artirdikça arttirdi ve böylece 2000'li yillara dogru kendini hazirlamis oldu. Artik INTERNET'e "Bilgi Otobani" da diyoruz.Günümüzde bilgi paylasimin en kolay , en pratik ve en hizli yolu da INTERNET'ten geçmektedir. Internet üç bölümden olusuyor. Internet Kullanicilari, Internet üzerinde kullanima hazir olan sayisal bilgi ve Internet'i olusturan Server, aglar, Bilgisayarlar vb. gibi altyapilar diyebiliriz. Kisaca dünyanin en ücra kösesinde ulasmak istedigimiz bir bilgiye en kisa sürede ve en kisa yol'dan INTERNET Sistemiyle ulasabiliyoruz.
IP (Internet Protocol): Sistemler arasinda bilgi birimleri geçisini tanimlayan Internet protokolü.
IP: 1. Internet Protocol- Internet'in temel isletme protokolüdür.2. Internet Provider- ya da Internet Access Provider. Kendi servisleri üzerinden baska kullanicilari Internet'e baglayan, genellikle ticari amaçli kuruluslardir. IP adress Internet üzerindeki her makine sadece bir tane IP numarasina sahip olabilir. Buna karsilik kullanicilarin servis isimlerini daha rahat hatirlamalari için makinelere bir ya da daha fazla "Domain Name" atanabilir. IP adresi noktalarla bölünmüs 4 sayidan olusur. (Örnek: 194.762.183.106)
Internet Protocol (IP): Internet ProtokolüBir bilgisayardan digerine veri paketi aktarma islemiyle ilgili bir protokol. Tanimi STD 5 ve RFC 791'de bulunabilir. Yorumlar Için Rica (Request For Comments), TCP/IP Protokol Ailesi (TCP/IP Protocol Suite).
Interpolation: Bilinen iki nokta arasindaki bilinmeyen üçüncü noktanin bulunmasi teknigi, matematiksel islem türü.
Interpreter : Bir bilgisayar dili ile yazilmis programi okuyan, tercüme eden ve isleten program. Öte taraftan COMPILER, programi okuyup isletiminden önce tercüme eden programdir.
INTERRUPT: Bir G/4 (1/10) cihazindan veya bir yonga'dan MPU'ya gönderilen ve hizmet isteyen bir isaret. Kabul edildigi zaman, kesilme isareti MPU'nun mevcut durumunu (program sayaci, dahili rejisterler vb.) korumasini saglar ve uygun bir islem birimine dallanmasi temin eder. Kesilme isareti çalistirildiktan ve istenen hizmet tamamlandiktan sonra korunmus olan duruma yeniden dönülür ve çalismasi kesilen programin icrasina devam edilir. Birden fazla sayida kesilmelerin sözkonusu olmasi halinde ise bunlarin öncelik siralari belirlenmelidir.
IP address: IP adresiInternet Protokolü tarafindan tanimlanmis 32 bit'lik adres, STD 5 ve RFC 791'de tanimlanmis olup genelde noktali gösterimde ifade edilir. Örnegin 128.45.67.255 gibi. noktali adres (dot address), Internet adresi (internet address), Internet Protokolü (Internet Protocol), ag adresi (network address), sistem adresi (host address).
IP Address: Bir hizmet birimine atanmis 32 bit'lik Internet protokol adresi. IP adresi bir ag bileseni ve bir servis birimi bilesenine sahiptir.
IRC: Internet Baglantili Sohbet (Internet Relay Chat)
IRC (Internet Relay Chat): Kisilerin gerçek zamanda birbiriyle konusmasini saglayan, dünya çapinda bir sohbet hatti protokolü.
ISDN: Tümlesik dijitak sebeke hizmetleri. Dijital ses, data ve video sinyallerinin ayni devreler üzerinde tasinmasina imkan verir.
ISDN: Eszamanli ses, veri ve görüntü bilgisinin birkaç kanal üzerinden yüksek hizli iletimi
IVIA: Çok yönlü video Sanayicileri Birligi.
Jaggies: Sekillerin bilgisayar grafigindeki köseleri. Ayni zamanda "Alasing" diye de adlandirilir.
Jamming: Bir isletim sistemini istenemeyen sinyallerle kasten bozma.
JAVA: Sun Microsystems'in yarattigi kolay kullanilir, güvenli, nesneye yönelik ve güçlü bir programlama dilidir. HTML dilinin eksiklerini kapamaya yöneliktir. Bu dil Netscape 4.0 veya Sun Microsystems'in HotJava web tarayicisila görüntülenebilir. Ayrica bir derleyiciye gerek yoktur. Dil hakkinda daha çok bilgi ve örnekler için https://tik.lat/NDZUS adresini deneyin.
Jilter free still play: Ekrandaki resmin donmasi sirasinda görüntü parazitlerini azaltilmasi . Genellikle üç ya da dört kafali sistemler bu özellige sahiptir.
Joystick: Bir edit kontrolü için kullanilirlar. Tek tek VTR'lere ulasmak amaciyla yukari asagi haraket etirilir (Playback VTR için yukari VTR'si için asagi). Bandi öne veya arkaya sarmak için saga veya sola oynatilir. Bilgisaylar oyunlari ve animasyon için bir çesit uzaktan kumanda cihazidir.
JPEG : Joint Photographic Experts Group, Sözcüklerinin kisaltilmasindan meydana gelen grafik formatidir. Çözünürlügü ve renk sayisi çok fazla duragan grafikleri yüksek oranda sikistirip saklayabilen bir formattir. JPEG formati grafik dosyalarinda sikistirma yaparken "tolerans oranlari" kullanir. Bu oranlar dosyanin gerçege yakinlik derecesini belirtir.
JPEG : (Joint Photographic Expert Group) Bu uzmanlar grubu, 24 bit renkli resimleri kayipla sikistiran bir dosya formati yoktu, zira sadece sikistirma metodu belirlenmisti, bu da bazi kullanicilarin, baska programlar tarafindan üretilen resimlerin okunmasinda problemler yasamasina neden oldu. Sonradan JPEG, belirgin bir dosya formati tanimlandi, JPEG File Interchange Format (JFIF). Standart dosya uzantisi olarak JIF (ya da JFIF)'i öngörüyor, ancak ne yazik ki birçok program buna uymuyor ve eski uzanti olan JPG'yi kullanmaya devam ediyorlar.
JPEG : Fotografik görüntüleri sikistirmada kullanilan yaygin bir yöntem. Web tarayicilarinin çogu, resim dosyalarini görmek için standart dosya formati olarak JPEG'i kabul ederler.
Justification: Bir alandaki yazi veya baskinin konumu. Sag bastan baslayip sol basta bitirmek için ayarlanmistir.
Kamera : Görüntüyü elektriksel isaretlere çeviren sistem.
Kermit: Kolombiya Üniversitesi tarafindan gelistirilmis popüler bir dosya aktarma protokolü. Kermit bir çok isletim sisteminde çalistigi ve kullanimi kolay oldugu için oldukça yayginlasmistir. Kermit FTP ile ayni degildir. Dosya Aktarma Protokolü (File Transfer Protocol).
Key (Anahtar): Video imgesinde bir delik açarak (elektronik olarak) bir görütü veya bir renk eklemek suretiyle elde edilen özel bir efekt. Anahtar deligi bir video kameranin veya bir CG'nin sinyalleri ile elde edilebilir. Sonuç süper empozisyona yakin, hatta daha temiz ve parlatilir. Anahtar genellikle "title'ler (jenerik) için kullanilirlar.
Key Frame: Cel animasyonunda bir sekansin baslangicini ya da sonunu belirten görüntü.
Keyer: Bilgisayar grafiklerinin görüntüsünü, video görüntüsünün üstüne almak için kullanilan bir cihaz. Genelde bir genlock parçasidir.
Kilobyte (K veya Kb): 1.024 Bayt.
Kilohertz (kHz): 1000 hertz.
KIOSK: Kiosk bir PC ve dokunmatik ekrandan olusan bir sistemdir. Kullanici klavye ve fare kullanmadigi gibi bilgisayar da görebilecegi zarar ve estetik nedenlerden ötürü bir kutu içinde saklanir. Küçük bir yazici ekiyle kiosklarin yazili materyal verebilen mekanizmalar seklinde kullanilmalari da mümkündür.Basit bir PC ve dokunmatik ekrandan olusan bu sistemin kullanim alanlarina her geçen gün bir yenisi eklenmektedir. Firmalar kiosklari satis ve pazarlama destegi, tüketici enformasyon merkezi, arastirma merkezi olarak veya reklam amaçli kullanabilirler. Kiosklar; tüketicinin, herhangi bir faaliyete bilet alma, rezervasyon yapma hatta siparis verme gibi isteklerine cevap veren sistemler olarak da kullanilmaktadir. Kolay tasinabilmesi, düsük kurulma bedelleri ve kapladigi alanin küçüklügü nedeniyle istenilen yere (alisveris merkezi, süpermarket, tiyatro, otel vs.) konulabilir.Kiosklarin bu iletisim agi araciligiyla birbirleriyle haberlesmesi mümkün oldugu gibi, sirket bünyesinde kurulan bir merkez birim araciligi ile istenilen araliklarla bilginin güncellestirilmesi de mümkündür.Enformasyon veriminin yanisira, kullaniciya sorduklari sorularla kiosklar birer data toplama merkezi olarakta kullanilabilir. Toplanan bilgiler yine bir ag araciligiyla ana merkeze aktarilabilir ve analiz programlari sayesinde istenilen çerçevede raporlar alinabilir.
Knowbot: Deneme safhasinda bir rehber hizmeti. beyaz sayfalar (white pages), WHOIS.
Kodlama : Gizleme islemini yapma.
Kullanici-Ag Arabirimi: (User-to-Network Interface/UNI) fiziksel baglanti tanimlari, veri transferi, tikaniklik yönetimi ile PVC'lerin (kalici sanal devre) yönetimini kapsamaktadir.
Kurta: CAD/CAM kullanicilari veya yogun olarak grafik agirlikli uygulamalari kullananlar için digizer tabletler.
LAN: Yerel Alan Agi (Local Area Network).
LAN: PC'lerin terminallerin, ara Frame'lerin ve periferal cihazlarin enterkonekte edip bilgi dosyalari alisverisinde kullanimlarini saglayan bir cihaz.
LAN: Yerel bilgisayar agi.
LCD: Sivi kristal ekran. Kristal uygulanan elektrik akiminda degisme prensibine göre çalisir. Akim görme kristal açik veya opak olabilir. Kendi kendine isik üretmediginden iyi aydinlatilmis bir ortamda kullanilabilir. Dizi ekranli (Fat screen) göstergesidir.
LCD Paneli: Bir PC'den alinan metin veya grafik bilgilerini, isik kaynagi olarak standart bir transmissif tipi projeksiyon cihazi kullanarak büyük bir ekrana veya duvara yansitmayi yaratan bir panel. Büyük insan gruplarinin bilgisayar gösterimi ve imgelerini bir karede izlemelerini saglar.
LCD : (Liquid Crystal Display) sivi kristal ekran. Her ekran noktasi bir matriksle yöneltir. Kesisme noktalarinda piksel aydinlanir.
LCD: Bilgisayara kablo ile baglanarak aldigi görüntüyü perdeye yansitan bir projeksiyon aletidir. Bilgisayardan gelen video sinyalini saglikli bir sekilde yansitamaz. Genis bir topluluga yapilacak, içinde video bulunmayan basit prezantasyonlar bir LCD yardimiyla perdeye yansitilabilir.
LD-ROM: Bilgisayardan alinan talimatlarin, 12 inçlik diske video ve audio trackleri olarak kayit edilmelerini saglayan yeni bir kompact disk.
Lexmark Winwriter Ailesi: Yilin sonuna dogru çok yeni tanidigimiz ürün ailesi; Winwriter 200, Winwrite 400, Winwriter 600 ürünlerinden olusuyor. Yazicinin en önemli özelligi üzerinde Mikrosoft logosu bulunan ilk yazicilar olmasi. "Mikrosoft at work" anlayisindan yola çikilarak hazirlanmis Windows Printing System yazilimi sayesinde, bilgisayarin yazicinin yükünü paylasmasi ve basim süresini benzerlerinin yari zamaninda gerçeklestiriyor.
Light Source Shading: Bilgisayar grafiklerinde, bir 3-d nesnesinin üstüne vuran bir ya da daha fazla isigin efektleri.
Line Chart: Birbirine baglanan data noktalarindan olusur.
Line Drawing: Bir nesnenin imgesini yüzeylerin çizgilerine girerek göstermek.
Line Drawing, 2-D: Düz bir imge üstünde çizim yapilmasindan olusan gösterim metodu. (bir yapinin zemin plani veya çift yayli bir grafik gibi) Derinlik öngörülmemektedir.
Line Drawing, 3-D: Üç boyutlu bir nesnenin iki boyutlu bir görüntü düzeyinde projeksiyonunu açiklar. Gerçek bir nesnenin bir lensten geçerek bir kameranin düz camina projeksiyonuna benzeyen, perspektif projeksiyon teknikleri uygulanmaktadir.
Line trafo : Hat transformatoru.
Lineer : Dogrusal, çizgisel.
LINK (BAGLANTI): HTML baglantilari döküman içinde sizi baska bir konuma, ayni serviste baska bir dosyaya veya bambaska bir servise yollayabilir. Not: Baglantilar genellikle mavi ve alti çizili metinden olusur.
Link: CD'den teybe kayitta kalan bos sürenin degerlendirilmesine imkan veren özellik.
Link : Bir haberlesme kanali veya devresini diger kanal ya da devrelere baglamada kullanilan sistemdir. Otomatik anahtarlamali merkez kontrol sisteminin iki anahtari arasindaki geçisi saglayan sistemdir. Baglanti.
Link : Yayinlanacak isareti asil vericiye gönderen küçük güçlü yüksek frekansli verici.
List-Serv: E-posta listelerindeki dosyalarin otomatik olarak dagitimi ve yönetimi için kullanilan ücretsiz yazilim programidir. Çok degisik konularda mektuplasmak için listeler vardir. Bazi listeler "açik", bazilari ise "kapali"dir. Açik listenin anlami, herhangi bir kisi, listedeki herkese bir mesaj gönderebilir. Kapali listelerde ise belirli kisiler birbirleriyle mesajlasabilir.
LISTSERV: Çok kullanilan bir e-mail programidir. Kullanicilara posta listelerine abone olma, katkida bulunma ve çikma sansi verir.
Listserv: Bitnet/EARN iletisim agi için tasarlanmis bir otomatik posta listelerine dagitim sistemi. Avrupa Akademik ve Arastirma Kurumlari Arasi Bilgisayar Agi (European Acadamic Research Network), posta listesi (mailing list).
Loop : Track üzerine yazilmis icranin kopya ile bellek kullanilmadan tekrar track üzerinde geri dönmesini saglar.
Loop : Devamli olarak bir dizi bilgisayar instructionu (talimati)'ni tekrarlayan ve bu islemi belli bir sonuç elde edilene veya önceden belirlenen bir sart gerçeklesene kadar sürdüren program bölümü.
Lotus Notes: Lotus Notes, rakiplerinin olanca ataklarina ragmen, bu kadar çok degisik platformda, bu denli ayrik çalisma tarzlarina sahip kisiler arasinda çalisma sirasinda görüsme ve fikir alisverisi saglama adina simdilik daha gelisen program.
LYCOS: Altavista tarafindan zirvedeki yeri tehdit edilen Lycos, popüler web tarama ilk servislerinden biridir. Lycos "backlinking (bkz. backlinking)", Java animasyon destegi, 8 milyon URL adresi ve her ay eklenen 700.000 yeni adres ile çok güçlü bir veritabani olusturmaktadir. Siteye https://tik.lat/K0uJM adresinden ulasabilirsiniz.
LYCOS: Adres: https://tik.lat/ITY2t karsilastirmali katalog, INTERNET üzerinde ne ararsaniz saniyeler içinde karsiniza getirir. Text, grafik, ses, video... Lycos, PC Magazine magazin tarafindan ilk 11 Web servisi arasina girmeye hak kazanmistir.
MAC: Renk, aydinlik, ses ve eszamanlama isaretlerinin sikistirilarak bir satir boyunca ayri ayri zamanlarda gönderildigi yeni TV yayin sistemi.
Machine language : Makine dili.
Mailing List: Elektronik mektuplasma listesi. Ayni ilgi alanindaki kisilerin bilgisayar agi üzerinden mektuplastiklari ortak tartisma listesi servisleri.
Mainframe (Ana Frame) : Ölçüleri ve kapasitesi itibari ile büyük bir bilgisayar.
MAJORDOMO: En çok kullanilan listeleme ve e-mail programidir. Kullanicilara posta listelerine abone olma, katkida bulunma ve çikma sansi verir.
MAP: Web tasariminda kullanilan, yüklenen grafigin belirli bölgelerine basildiginda degisik baglantilari çagirmak için kullanilan sistemdir.
Map Chart (Harita) : Belirli bir cografi bölgenin yerlerini gösteren bir grafik.
Markers Window : Performer programinin en kullanisli pencerelerinden biri de Markers Windowdur. Burada parça üzerinde sik dönüs yapilacak ya da defalarca dinlenip karsilastirma yapilacaksa, üzeri belli ölçüde ya da yerlere etiket konulup listelenir. Liste yaninda bulunan sürgülü isaret, önüne getirildigi yerden çalmaya devam eder.
MARKUP LANGUAGE: Internet üzerinde dökümanlara biçim kazandirmak üzere hazirlanmis mark-up karakterlerini desifre eden dile denir. Bilgisayara okunan dosyanin ekranda nasil biçim almasi gerektigini anlatir? HTML Web sayfalari hazirlamak için gelistirilmis bir mark-up dildir.
Mass memory : Yigin bellek.
Mass Storage : Büyük kapasiteli (megabayt, gigabayt) ikinci depolama sistemleri. Tipik büyük depolama cihazlari ise kayit bantlari ve manyetik disklerdir.
MASTER KEYBOARD : Bilgisayar tabanli sequencer programlarinda step ya da realtime olarak müzikal icralarin girilmesi için kullanilan klavyeli ve MIDI OUT portu olan enstürman.
Master : Bir kayit islemindeki esas kopya. (ana kayit)
Matrox MGA VLB/4: 4MB bellege sahip ve bu bellek miktari ile mümkün olan yüksek çözünürlük ve renk sayilarindaki ekran modlarini titresimsiz ekran tazelemesinde destekliyor. Auto CAD sürücüsünün sagladigi özel pencerede geçek-zamanda pan ve zoom yapmaniz mümkün kilan görüntü karti.
MBS: Karsilikli radyo yayin sistemi.
MCGA: Çok renkli grafik adaptörü.
MDS : (Microprocesor Devellopment System): Mikro Islem Birimi, mikro islem birimi sistemleri için program gelistirme ve donanim arizalarini bulma islemlerini saglayan donanim ve yazilimi araçlari ile donatilmis bir mikrobilgisayar.
Media: Bilgi saklama ve dagitma ortami (video kaset, disket, optik disk, vb.). Insanligin iletisimde bulundugu her ortam.
Megabyte (MB) : Bir milyon bayt.
Megahertz (MHz) : Bir saniyede milyonlarca saykil.
Memo: Bakiniz. (Memory-Hafiza)
Memory scan : Tunerlerde hafiza taramasi, önceden seçilip hafizaya alinmis istasyonlarin bir buçuk saniye süreyle dinlenmesine imkan veren sistem.
Memory Window : Kullanilmakta olan ve kalan bellegi gösterir.
Memory : Bilgisayarda, bilginin depo edildigi, kopyalandigi ve yeniden kullanildigi yüksek erisim hizina sahip bölüm. (RAM-ROM vb.)
Menu (Menü) : Programlanmis bir seçenekler listesi. Genelde ekranda görüntülenir. Kullanici bilgisayarin yapmasini istedigi islemleri bu listeden seçebilir.
MENUCOLOR : Çikacak menünün renklerini saptamak için kullanilir.
MENUITEM : Menüde kullanilacak seçenekleri belirtmek için kullanilir.
Message format : Bildiri biçimi.Bir bildirinin baslik, adres, metin, metin sonu isareti ve hata bulma bit'lerinin nasil yerlestirilecegini tanimlayan kurallar.
****balls/Blobs: "Damla formu". Bu çizimler sabit bir büyüklüge sahip degildir, zira dinamik olarak kendilerini degistirirler. Tek tek elemanlar bu sirada birbirlerini karsilikli olarak etkilerler. Bloblar organik-yuvarlak formlar için çok uygundur.
****CHARACTER: HTML dosyasi içinde özel bir durumu gerçeklestirmek için kullanilan karakterlerdir. Bu karakterler parantez "()", ve "&", diyez "#" ve noktali virgüldür ";".
****CRAWLER: Adres: http://****crawler.cs.washington.edu:8080/Cografik bölgelere ayirarak tarama yapan, tarama sirasinda ne kadar beklemek istediginizi belirttiginiz bir tarama sayfasi.
MHz (Megahertz): MHz. Megahertz. 1 Milyon Hz.
Mic (Mik) : Çesitli mikrofonlardan veya diger audio kaynaklarindan alinan sesleri mono veya stereo olarak kayit etmek için kullanilan cihaz.
Mic level : Mikrofona gelen sesin seviyesi.
Micro Code : Mikro Kod.Merkez islem veya kontrol birimindeki PROM veya RAM yongalari (chip) üzerinde bulunan çeviri dili tipinde bir sabit program. Bu program CPU komutunun (veya kontrol birimi fonksiyonunun) alt elemanlari olan bir dizi yordamlardan olusur. Örnegin, bir bilgisayar komutunun kodu kontrol birimi tarafindan o sekilde çözülür ki her komut, kendini uygulayacak olan mikro kodun baslangiç yerini tayin eder. Böylece bir CPU komutunu, bu komutlarin kullanici programindaki bir islemi uyguladigi biçimde yerine getirmek için bir dizi mikro kod komutlari kullanilir. Bir mikrokod komutu CPU'da 64 bit genisliginde bir yer isgal eder.
Micro processor : Mikro islemci.Microcomputer: Mikro bilgisayar.
Microphone : Mikrofon, ses enerjisini elektrik enerjisine çevirin araç. Ses dalgalarinin havada olusturdugu basinç degisikliklerine uyabilen esnek bir diyafram içerir. Bu diyafram ya dogrudan basinçla ya da basinç degisikligi ile çalisir. Mikrofonlar, yapilarina göre, karbonlu (kömürlü), Kristal (seramik), elektrodinamik, band ve kondansatörlü olabilirler. Karakteristliklerine göre ise su sekilde siralanirlar: Yönsüz mikrofonlar (omnidirectional), tek yönlü mikrofonlar (unidirectional), çift yönlü mikrofonlar (bidirectional), Frekans dizilere (freguency response) 20Hz-20KHz ve empedanslari 150 ohm civarinda olur. Kutup düzenleri (polor pattern), tek yönlü (unidirectional-cardioid) ve çok yönlü (omnidirectional) olabilirler.
WORD: Gerçekten yilin en dikkat çeken yazilimlarin basinda gelen Word 6.0, kullanim kolayligi ve profesyonel kullanicilara sundugu islevsel özellikleriyle de oldukça begeni kazandi. Bununla birlikte kisa zamanda çok sayida kullaniciya ulasti. Günümüzde yerini Word 7.0'ye birakmistir.
Microwave: Mikrodalga. Frekansi 500MHz'den yüksek olan dalgalar.
Midi : (Musical Instruments Digital Interface) elektronik müzik enstrümanlarinin birbirleri arasinda bilgi gönderebilmeleri amaci ile gelistirilmis bir ara birim.
MIDI Configuration Window : Bu bölüm de, birlikte kullanilan MIDI'li enstürmanlarin kanal, port ve ses listelerinin girildigi tanimlama bölümüdür. Gerekirse SYSEX formatinda bilgiler girilebilir.
MIDI IN: Gelen MIDI mesajlarini almak içindir.MIDI KANALLARI:Midi alisverisi bagimsiz 16 kanaldan olusur. Kanaldan maksat bilgilerin gönderilebilecegi ve alinabilecegi elektriksel yollardir. Ve bu 16 kanal 16 tane bilgi yolunun birbirinin trafigini engellemeden ayni anda çalismasini saglar. Gönderilen veya alinan bilgiler meyaninda, mikro islemcisine göre, 1000 kanala kadar çikar.
MIDI MODLARI: OMNI-POLY-MONOMULTI olarak bugün için dört tanedir. OMNI MODE kisaca bir synthesizercinin bir kaç aletle birden ayni melodiyi çalmasidir. Aslinda bir aleti çaliyordur da sanki birkaç alet ayni melodiyi çaliyor gibi olur. "UNISON çalis"POLY MODE,Birkaç müzik aletiyle degisik melodiler çalmasini saglar bu da Stüdyo kayitlarinda kolaylik yaratir.MONO MODE,Bu mode da MULTI-TIMBRAL (ayni anda birkaç sesi çikarabilmek) bir müzik aletinin her sesine ayri bir midi kanali verir ki bu mode bugün kullanilmiyor.MULTI MODE,En önemli özelligi Multi-Timbral çalismasinda tek bir kanal hizmeti verir ayri ayri MIDI Kanallari gerekmez. Bu en iyi baglanti MODE'u dur.
MIDI Monitor Window : MIDI portlarindan giren ve çikan bilgileri gösterir. Bu da programa isaretin girdigini ya da çiktigini kullaniciya belirterek herhangi bir ariza halinde ya da seslerin duyulmamasi durumunda standart Hata bilgisayarda mi? Ses modülünde mi? sorusunu yanitlamaya yardimci olur.Bunlar Performer'in ana kontrol menüleridir. Diger menüler de EDIT menüleri olarak geçer. Bunlar Audio, Score, Step, Grid, List Edit menüleridir. Bu editörlerin biri ya da birkaçi, diger sequencer programlarinda da mevcut olmasina karsin, Performer'in kendi pencere düzeni ve olanaklari bir hayli farklidir. Cubase yazimizda bu editör sekillerine degindigimiz için bir kere daha anlatmak istemiyoruz. Bunun yerine programin, diger sequencer programlarindan ayrilmasini saglayan profesyonel bölümlerinden sözedecegiz. Örnegin Performer üzerinde accelerendo ve ritardando yapmak çok konforlu. Tempo ve zaman ölçülerinin not edildigi "Conductor Track" her zaman track ve window üzerinde yatay olarak görülmekte. Change menüsü üzerindeki "change tempo" penceresi üzerinde ölçü sinirlari, baslangiç ve bitis metronom degerleri verilip arada alacagi degerleri ve hizlanma seklini bilgisayara hesaplatmak olasidir.
MIDI OUT: Giden MIDI mesajlarini vermek içindir.
Midi Patch-Bay : Arada baska bir Midi arabirimi de almak kosuluyla Midi'li enstürmanlari sequencer ya da bilgisayara giris çikis olarak baglayan cihaz.
Midi Processor : Midi isaretleri üzerindeki her türlü bilgiye ayri ayri erisebilen, degistirebilen, midi kanallarini arttirabilen kendi mikro islemcisine sahip ünite.
MIDI THR: Birkaç aletin birbirine baglanmasi için gerekli komut.
MIME: (Multipurpose Internet Mail Extensions) Internet üzerinde postalara grafik, sikistirilmis dosya gibi dökümanlarin ilistirilmesini saglayan standarda verilen addir. MIME sayesinde bir postaya eklenen metin tabanli olmayan (örnegin sikistirilmis bir dosya) bir dosya, iliskisi bulunan program vasitasiyla görüntülenir.
MIME: Çok Amaçli Internet Posta Uzantilari (Multipurpose Internet Mail Extensions).
MiroCRYSTAL 32S: Titresimsiz modda yüksek ekran tazeleme frekanslari ve 4 MB VRAM bellege sahip MicroCRYSTAL 32S'in 1024x768 çözünürlügüne 16M renk görüntüleyebilmesi dikkatinizi çekecektir.
Mirror (Ayna) : Bir islemin yansitilmasi için ortaya çikarilmasi efekti. Orijinal (özgün) imgenin bastan asagi çizimi.
Mixer : Ses karistirici cihaz. Genelde 4 kanalli olur. Birinci ve ikinci kanallar mikrofon, mono cihazlar gibi tek sesli (mono) girislerde üçüncü ve dördüncü kanallar da stereo girislerde kullanilir. Bu kanallara da pikaplar, deck'ler ve CD cihazlari baglanir. Üçüncü ve dördüncü kanallar arasinda çift pikap kullanilarak "fade in" ve "fade out" ile bir parçadan digerine yumusak geçisler yapilabilir (Bilgisayarla da 1000 kanala kadar çikarilabilir).
Mixing : Karistirma.
MMS: Teypte önceden belirlenen sarkilar arasinda istenen parçayi arayip bulabilen bilgisayarli seçici sistem.
MODE : Müzik setinin mono ve stereo konumu. Varsa bunlara "quadrophonic" (dörtlü ses) ve yanki (reverberation) konumlari da eklenebilir.Modem (MODülator-DEModülator):Telefon hatlari gibi analog iletim hatlari üzerinden iletilen sayisal verileri alan arabirim donanimi. Bilgisayarin telefon hatlari vasitasiyla baska bilgisayarlarla iletisimde bulunmasini saglayan cihaz. Bilgilerin sese dönüstürülmesi islemini ve tersini yapar.
Modem : Modilatör - Demodülatörun kisa yazilisi. Bilgisayardan gelen sinyalleri analog sinyal haline dönüstürerek telefon hatti üzerinden nakledilebilmesini mümkün kilar veya bu yolla gelen sinyalleri bilgisayarin kullanabilecegi hale dönüstürür.
Monitor (Monitör) : Video dilinde, video girdileri olan bir televizyon. Bir bilgisayar monitörü ise, genelde bilesik algilama yerine RGB kabul eder.
Monitör: Genis bir topluluga hitap etmeyecek prezantasyonlari kendi toplanti odanizdaki bir bilgisayarin monitöründen yapabilirsiniz. Özel prezantasyonlar bu yolla çok daha ayrintili ve etkileyici bir sekilde gerçeklestirilebilir. Yapilan tasarim bilgisayara yükleneceginden prezantasyon defalarca masrafsiz bir sekilde gerçeklestirilebilir.
Mono : Tek.
Monoaural : Tek ses.
Monocroma: Siyah/beyaz, renksiz.
Montage (Montaj) : Editing.
Morphing/Morfen : (Kesintisiz Dönüsüm): Bilgisayar animasyonunda Morphing (****morfozdan geliyor, dönüstürmek demek), iki obje arasindaki akici ve dikissiz geçis olarak tanimlanir. Burada 2D ve 3D objeler birbirlerinden ayirdedilmelidir.2D ****morfozlar iki resmi dönüstürürler, 3-D varyasyonu ise bir animasyondaki iki üç boyutlu (3D) objeyi dönüstürür. Terminatör 2'deki efektlerin 2D ve 3D dönüsümleridir. Çogu 3-D program sadece ayni nokta ve üçgen sayisina sahip objeleri dönüstürebiliyor.
MOSAIC: NCSA tarafindan tasarlanan Machintosh, Windows ve Unix ortamlarinin tümünde birden çalisabilen ilk Web tarayicisidir.
Mosaic screen display : Görüntünün ekranda mozaik biçimi gösterilmesi. Video kameralarda "fade out/in" islevi mozaik görüntü ile de yapilabilir.
Motion Blur : Hareket keskinligi video kamera sahibi olan ve bir video kaydin tek tek resimlerini inceleyen biri, hizli hareket eden objelerin (eller, ayaklar, oyundaki top) silinmis oldugunu görecektir. Insan algilamasina uygun olan bu efekt (göz de hizli hareketleri sadece silinmis olarak algiliyor) iyi animasyon programlari tarafindan simüle edilebiliyor. Sonuç animasyonda gerçek gibi görünen hareketler oluyor.
Motion JPEG/MPEG : Motion JPEG hareketli resimler için gelistirilmis videolar için bir JPEG sikistirma metodudur (Windows için Video tarafindan kullanilir)Bu sadece JPEG formatiyla ilgili bir kompozisyonu oldugu için, baska bir uzmanlar grubu Motion Picture Expert Group (MPEG), baska bir metod buldu, bu metod ek olarak film sahneleri sikistirabiliyordu. MPEG1'den MPEG4'e kadar birçok basamak vardir, bunlar da degisik görev ve hedeflere sahiptir.
Motion Morf: Hareketteki dönüsüm. Normal olarak dönüsüm için bir baslangiç ve bitis resmi kullanilir; ama uygun bir yazilimla mesela yürüyen bir insani, yürüyen bir maymuna dönüstürmek mümkündür.
Motorbot : Alçak frekansli gürültü.
Move : Track'lerin siralamada yerlerini degistirir (tasima modu).
MPEG: Hareketli görüntüleri 200:1 oranina kadar sikistirmaya yarayan oldukça etkili bir grafik formatidir. Format sadece bir sonraki karedeki degisen pixelleri gözlemlediginden sikistirma orani duragan görüntülerde daha da artmaktadir. Motion Picture Experts Group tarafindan gelistirilen format PC'lerde oldukça çok kullanilmaktadir.
MPEG: Hareketli görüntüleri sikistirmada kullanilan standart bir yöntem.
MS-DOS: Microsoft disk isletim sistemi
MSSS : Çok yönlü ses sistemi, çift hoparlör baglanti terminalleri.
MTBF : Bir cihazin bozulmadan önceki ortalama kullanilma süresi.
MUD: Çok Kullanicili Oyun (Multi-User Dungeon).
MUD: Çok Kullanicili Ortam. Internet üzerindeki çok kullanicili macera oyunlari ve simülasyonlara verilen isim.
Multi - Image : Programlanmis bir gösterim esnasinda bir veya daha fazla slayt projeksiyonu kullanilan bir slayt gösterisi.
Multi Disc program : Tek disk alabilen CD player'larda çoklu disk programi yapma. Diskleri teker teker takip çikararak istenen sarkilardan bir konbinasyon yapilabilir.
Multi standard : Videonun PAL/SECAM/NTSC standartlarini bünyesinde bulundurma özelligi.
Multi strobe : Asamali görüntü. Ekran dokuz esit bölgeye ayrilir. Merkezdeki orijinal görüntü sesli olarak izlenebilir. Bu görüntülerin 0.1-1.0 saniye araliklarla birbirini izleyen 8 asamasi, dondurulmus resimler halinde merkezdeki görünütüyü çevreler.
Multi-Screen : Çesitli imge alanlarina imgelerin projeksiyonu islemi.
Multi-Tasking : Ayni zamanda birden fazla is yapabilen bir operasyon sistemi.
Multi-User Dungeon (MUD): Çok Kullanicili OyunInternet üzerindeki macera, rol yapma oyunlari ve simülasyonlara verilen isim. Bu oyunlar oynayanlar tarafindan "metin tabanli sanal gerçeklik" olarak nitelenmektedir. Oyunlarda hayali savaslar, tuzaklar, büyüler vardir. Oyuncular gerçek zamanda oynarlar ve oyundaki "dünyayi" degistirebilir. Çogu MUD telnet protokolüyle çalisir. Telnet.
Multiprotocol Interconnect: Frame Relay üzerinden baska protokollerin tasinmasi için düzenlemeleri kapsamaktadir.
MIME: Çok Amaçli Internet Posta UzantilariInternet e-postasinin grafik, ses, fax gibi metin olmayan bilgileri de gönde-rebilen genisletilmis hali.
Multiscan Monitor : Bir çok frekansta tarama yapma yetenegi olan, ayni zamanda kullaniciya çesitli grafik adaptörleri imkân saglayan bir monitör.
MULTITIMRAL : Birden fazla enstürman sesini ayni anda farkli MIDI kanallarindan gelen mesajlarla degerlendiren enstürman.
NCSA: Mosaic web tarayicisinin yaratildigi akademik bir kurulus olan national Center for Supercomputer Applications'un kisaltilmisidir.
NCSA: Ag görgü kurallari, NETwork (ag) ve etlQUETTE (görgü kurali) kelimelerinin birlestirilmesiyle türetilen bu kelimeyle, bir ag üzerinde uyulmasi gereken davranis kurallari ifade edilmektedir.
NEC Multisync 5FGe: Sonsuz sayida renk gösterebilen, maksimum çözünürlügü 1024x768 Non-Interlaced ve bant genisligi 80 MHz olan MultiSync 5FGe düsük enerji maliyeti ile de dikkat çeken bir Monitör çesidi.
NERD WORLD: Adres: http://www.nerdworld.com/Gerçekten bulmak istediginiz Web sayfalarina ya da haber gruplarina kolayca ulasin. Kendi-Indexinizi-Yaratin özelligine bir göz atin.Netiquette:Ag görgü kuraliNetwork (ag) ve etiquette (görgü kurali) kelimelerinin birlestirilmesiyle türetilen bu kelime ag üzerinde davranilmasi gereken biçimi ifade etmektedir.
NETSCAPE: Netscape firmasinin bir ürünü olan Netscape Navigator NCSA tarafindan gelistirien Mosaic'in temeleri üzerine kurulmustur. Su günlerde 32 Bit sürümündeki Java eklemesiyle ve her sürümünde gelen yeniliklerle en çok aranan Web tarayicisi durumuna gelmistir. Mosiac'in asil yaraticisi olan Mark Andreessen NCSA firmasi tarafindan kiralanarak Netscape'i yaratti. Firma ismini Netscape Communications Co. olarak degistirip halka açildi ve her biri milyarder oldu. Firma ayni zamanda Web sunucusu olmak isteyenler için de yazilim pazarliyor. NCSA'ya baglanip Netscape'in son sürümünü edinmek için https://tik.lat/HYJEj adresine baglanin.
NIC: Ag Danisma MerkeziAg danisma merkezi (NIC) ag kullanicilarina bilgi, yardim ve diger hizmetleri sunan yerdir.
NNTP: Ag Haberleri Aktarma ProtokolüAg Haberlerinin dagitilmasi, incelenmesi, elde edilmesi, postalanmasi islemleri için olusturulmus protokole verilen isim. Tanimi RFC 977'de bulunabilir (Usenet).
Network: Bilgisayar agi. Birçok bilgisayarin çesitli yöntemlerle birbirine baglanarak bazi bilgileri paylasabilmelerini saglar.NewgenA3 ve A4 ebatlarinda baski yapan postscript multiplatform yazicilar.
NIC.DDN.MIL: Savunma Bakanligi Iletisim Agi (DDN) Ag Bilgi Merkezi'nin (NIC) alan ismi. Savunma Bakanligi Bilgisayar Agi için Ag Danisma Merkezi, Alan Ismi Sistemi, Ag Danisma Merkezi.
NNTP: Ag Haberleri Aktarma Protokolü (Network News Transfer Protocol).
Node: Bilgisayar agina bagli ve adresi verilerek erisilebilen cihazlara verilen isim. Dügüm.
Node : DügümBir örgünün topolojik taniminda dügüm (halkalarin) bir baglanti noktasidir. sözcük veri örgüleri kapsaminda özellikle paket hat degistirmede bir hat degistirme merkezi olarak da kullanilagelmistir.
Noise (Parazit) : Audio sitemlerinde bir elektirk karisikligi ya da istenmeyen bir ses. Videoda elektrik enerjisinin "random spruts" veya karsiligi denir. Çok parazit snow (karlanma) da denilmektedir.
NOISE REDUCTION : Stüdyoda mevcut dip gürültüyü bastiran ya da kaybetmeye çalisan cihaz.Noise reduction: Bandin ses kanalindaki parazitleri gideren sistem.
Noise Temperature: Gürültü Sicakligi. Bir sistemde isarete eklenen gürültünün miktarini göstermek üzere kullanilan esdeger sicaklik. Gürültü sicakligi ne kadar az ise eklenen gürültü o kadar azdir.
Noise: Gürültü. Rasgele degisen bozucu isaretler. Gürültü seste hisirti halinde, resimde ise karlanma olarak ortaya çikar.
NoNoise : Sonic Solitions adli firmanin Apple Macintosh bilgisayarlarinda çalisan digital audio sisteminin önemli fonksiyonlarindan biridir. Müzikal yapi altindaki her türlü gürültü (Noise) parazit ve çitirdiyi filtreleyen özel sistem.
Novell Netware 3.12: Novell NetWare, hem küçük hem de orta boy iletisim aglari için mükemmel bir çözüm sunmaya devam ediyor. Yine, dosya ve yazici paylasimi, hiz, güvenlik ve çogu isletim sistemi için iletisim.
NR (Noise Redictor) : Düsük seviyeli yüksek frekans sinyalindeki parazitleri otomatik olarak azaltan sistem (=Dolby)
NRC: Inorganik maddelerden yapilan ve pikabi istenmeyen vibrasyonlara, akusik beslemelere karsi koruyan devre.
NTSC: ABD'nin kullanildigi renkli yayin standardi. 525 satir ve 60 Hz frekans kullanir. Renkli yayini ilk deneyen ülke ABD olmustur. Bunun sonucu olarak ABD'ye özgü bir renk sistemi ortaya çikmistir. Japonya, Kanada ve Meksika'da bu sistemi kullanir.
OCR : (Optik karekter tanima)Yazili veya basili karakterlerin makina tarafindan ve foto-elektrik transuderlerden gelen girdilere dayanarak tanimasi. Bu tür programlara örnek vermek gerekirse RECOGNITA firmasinin GO-CR, Caere firmasinin Omni Page programlari gösterilebilir.
OEM: Az da olsa, yeniden dizayn edilmis teçhizati satan bir üretici. Her alici bu teçhizata kendi adini koyarak, kendi markasi gibi satar.
On-Screen Silde: Direkt olarak bilgisayar terminalinden projeksiyonu yapilan bir grafik imgesi.
On: Kapali devre.(Anahtar olarak), isik olarak açik.
Online Editing: Master bandin orijinal yapimdan monte edildigi on edit safhasiOpcode: Islem kodu.
Open Look (Açik Bakis): Çok hedefli ve çok açilim saglayan bir grafik 'interface'i.
OPEN TEXT INDEX: Adres: https://tik.lat/JEoTJ Text Index, firmanin eline geçen Web sayfalarindaki tüm kelimeleri (21 Milyar civarinda) taramaniza olanak sunuyor. Firma en büyük arsivlerden birine sahip oldugu ileri sürüyor. Sadece aramaya nasil baslayacaginiza (Uzunluga ve konuya göre de olabilir) karar verin. Gerisi kolay...
Operand : Bir isleme katilan data çesidi veya büyüklük, çokluk anlamina kullanilir. Operand genellikle bir instructionun adres bölümü için kullanilir. Fakat bir sonuç veya parametre, isletilecek bir sonraki instruction için adres veya isim göstergesi olabilir.
Operasyonel : Islemsel.
Operate: Çalistirma tusu (=on)
Operating System: Bir bilgisayarin yeteneklerini yöneten bir yazilim. Islem tablosu, dosyalama ve hafiza yönetimi ve kumanda yorumu gibi fonksiyonlari vardir.
Operator : Bir islemi gösteren semboldür ve kendisi, islemin nesnesidir, yapilan islemi gösterir. Örnegin (+), toplama; (-), çikarma operatörüdür.
OCR : OCR (Optik karekter tanima)Yazili veya basili karakterlerin makina tarafindan ve foto-elektrik transuderlerden gelen girdilere dayanarak tanimasi. Bu tür programlara örnek vermek gerekirse RECOGNITA firmasinin GO-CR, Caere firmasinin Omni Page programlari gösterilebilir.
Optical Disc: Laser isini kullanarak dijital bilgi kaydeden ve tekrar üreten bir video disk kopylama cihazi. (Bkz. CD-ROM;DVI).
Optik Hafiza Devrimi : Muazzam miktarda bilgi, optik disklere, bir baska deyisle müzikseverlerin yakindan tanidigi kompakt disklere (CD) sigdirilabilmektedir. Ciltler dolusu ansiklopedik bilgi (örnegin Britannica, Comptons vb.) küçük bir diskte yalnizca yazili bilgi olarak degil, video, animasyon, grafik ve ses unsurlariyla islenmekte, yerlestirilmektedir.
Optibase: JGEB sikistirma ve hizlandirma kartlari.
OS/2 Warp 3: Warp 3, yeni eklenen fonksiyonlari ve beraber çalisma özelliginde performansiyla da dikkat çeken ve home pazarina sunulan ürün oldu. Nesne yönelimli ve kritik uygulamalardaki basarisiyla, bu pazardaki sansinin oldukça yüksek olacagi gerçek bir isletim sistemi.
OS/2: Windows için bir agabey ve Mikrosoft firmasinin UNIX sistemine bir cevabi. 'Jirtuel' hafizali bir çok hedefli operasyon sistemi. 'Network (sebeke)' çalistirmak
OSD (On Screen display): Televizyon veya video ile ilgili komutlarin ekranda belirmesi. Ses, isik, kontrast ve isik ayarlari bir grafik halinde ekranda gösterilebilir.
OSF/MOTIF : Genis bir bilgisayar çerçevesi içinde standartlar saglayan bir grafik kullanici 'interface'. X Windows sistemi ile uyusan herhangi bir platforma tasinabilir.
OTR: Tek tusla kayit yapan sistem.Out-Point: Bir edit isleminin sona ermesi. 'End Point' (son nokta) olarak da adlandirilir.
Output : Bilgisayar sonucu veya islenmis data.
Overload : Asiri yüklenme.
Packet: PaketIletisim agi üzerinden gönderilen veri birimi.
PING: Internet Paketi ArastiricisiHedef makinelerin ulasilabilirligini test amaciyla kullanilan bir program. Genelde "filanca sisteme ping yap" seklinde kullanilir.
Page View : Nota yaziminda sayfa düzeninin görülmesi.
Page: Web'teki hypertext dökümanlari.
Pan : Yatay x-aksi boyunca uzanan bir kamera hareketi.
Paradox for Windows 4.5: Analiz ve çizelgeler olusturma çalismalarinda mükemmel, hizli uygulama gelistirme ve kisiye özel uygulama gelistirme gücü mükemmel, kullanim kolayligi iyi düzeyde yer aliyor. Front-end gelistirme özelligi orta düzeydeki bir program.
Parametre : Özel bir program için verilmis degeri gösteren degisken. Bir sistem, araç veya birimin sonradan belirlenebilen degiskeni.
Parity : Hafizadaki data errorlarini tespit etmek için kullanilan fazladan bir bitlik kod. Data içerisindeki aktif bitlerin toplaminin tek veya çift oldugunu sayarak kontrol islemini gerçeklestirir.
Partition : Sabit disk içerisindeki, özel amaçlar için kullanilan küçük bir bölüm. Hartdiskin varsa bölüntüsünü, kapasitesini, isletim sisteminin yerini vs. gösterir.
Path (Yol, iz) : Bir bilgisayar grafik nesnesinin izledigi yol.
Path : 3D bir dogru. Bu düz, egrilmis ya da basamaklar seklinde olabilir. Bu tip bir Path boyunca objeler, isiklar ya da kamera hareket edebilir. Pathler genelde Keyframe'lerden daha yumusak bir hareket verirler.
Pause : Videoda kisa durdurma tusu. Banda zarar vermemesi için belli bir süre sonra otomatik olarak playbach konumuna dönüsür (=still).
PC (Personel Computer): Kisisel Bilgisayar.
PCM : (Pulse Code Modulation) Ses renklerinin örneklenebilmesinde kullanilan bir teknik.
PD : Genel kullanima açikPublic DomainÜcretsiz olarak kopyalayip kullanabileceginiz programlara verilen isim.
Peripheral : Disaridan baglanarak kullanilan I/O veya depolama (kayit) cihazlari.
PERL: Unix altinda CGI programlarina alternatif olarak çikan güçlü bir programlama dilidir.
Perspective Interpolation: Perspektif bir alan içindeki hatali yüzeyleri düzgün bir duruma getirir. Örnegin, uzun bir mesafeye dogru giden bir demiryolu görüntüsü daralir ve renk degistirir. Bu renkler bir bilgisayar ekraninda 'Perspektive Inetrpolation' kullanilarak görüntülenebilir.
PGA: Profesyonel Grafik Adaptörü
Picture search (PS) : Resim arama. Görüntü geçisini on kat hizlandirabilir.
Pie Chart (Pasta tablosu) : Bölümlerin bir bütün ile büyüklük veya fazlalik bakimindan mukayese edildikleri bir grafik yorumu.
Pinch-off : Daraltma, sikma, kistirma.
PING: Internet Paketi Arastiricisi (Packet Internet Groper).
Ping: Internet üzerindeki bir adrese ulasilip ulasilmadigini kontrol eden bir yardimci program.
PIP (Picture in Picture) : Resim içinde resim. Ayni ekran içinde televizyonun birkaç kanalinin ve video görüntüsünün izlenmesine imkan verir. Görüntü kaydirilabilir veya dondurulabilir.
PITCH WHEEL: Frekans ve modülasyon seviyesi ayari için
Pixel: CCD gibi bir bilgisayar ekraninin veya bir grafik sensor cihazinin temel görüntü elemani. Bilgisayar yaratabildigi en ufak nokta
Pixel : Resim elemani için kullanilan kisaltma. Tek bir bitlik bilgi ile monitör üzerinde adreslenebilen tek bir noktadir.
Pixelization : Devamli bir imgeyi bloklara ayirip dijital bir görüntü vermek için, imgesel yapabilen yazilim kullanimi.
PKZIP: PC'ler için paylasimi ve kullanimi ücretsiz olan bir sikistirma yardimci programi. PKUNZIP adindaki bir diger program da bu sikistirma dosyalari açar.
POINT: Adres: https://tik.lat/tfdbZ ve tanitimi yapilmis bir sürü Web servisi arasindan baglanmak istediginizi buradan bulabilirsiniz. point ayrica bir TOP 10 listesi ve uluslararasi haberlerden basliklar sunuyor.
Point-to-Point Protocol (PPP): Noktalar Arasi ProtokolRFC 1171'de tanimlanan bu protokol, seri bir hat üzerinden (örnegin telefon hatti) iki noktayi birbirine baglama islemini tanimlar. Seri Hat Üzerinden Internet Protokolü (Serial Line IP).
Polarite : Uygulanan DC gerilimi.Polarization:polarizasyon. Bir elektromagnetik dalganin elektirk alan vektörünün dogrultusu. Elektromagnetik dalgalar yatay, düsey, dairesel ve eliptik polarizasyonlu olabilirler.
POP: Posta Ofisi Protokolü (Post Office Protocol).
POP: Herhangi bir SLIP, PPP baglanti sagladiginizda genellikle bir POP hesabiniz olur. Bu hesap postanizi atmak için e-mail programinizi kullanmanizi saglar. Kisaltmanin diger bir açilimi ise Point of Presence'dir.
PORT ADRESS: TCP/IP tabanli uygulamalar hattin diger ucundaki bilgisayarla konusmak için belirli bir port adresi kullanirlar. Port adresi, içinde verilerin nereden alinip nereye verilecegini kesin olarak saptayan bir mekanizma barindirir.
Port: Bir eletronik devreye sebekeye ve sisteme giris noktasi.
Port : Diger çevre birim elemanlari ile haberlesmeyi saglamak için kullanilan giris-çikis baglanti noktasi (kanali)'dir. (seri veya paralel port)
Post Office Protocol (POP): Posta Ofisi ProtokolüTek kullanici sistemlerin baglandiklari hizmet birimlerinden posta mesaji alisverisi yapabilmelerini saglayan protokol. POP, POP2 ve POP3 diye üç uyarlamasi vardir. Sonraki uyarlamalar önceliklerle uyumlu degildir. Elektronik Posta (Electronic Mail).
Postmaster: Bir ag üzerindeki E-posta problemleri ile ilgilenen personel.
Potentiometer: Ses dügmesi. (potansiyometre)
Power supply : Güç kaynagi.
Power : Güç, enerjinin harcandigi ya da isin yapildigi deger.
PPP: Noktalar arasi protokol. Seri bir hat üzerinden (örnegin bir telefon hatti) iki noktayi birbirine baglama islemini tanimlar.
PPP: Modem araciligiyla seri baglantilar gerçeklestirmede kullanilan yeni bir protokoldür. SLIP protokolüne göre hatta düzeltme ve sikistirma özellikleri daha gelismis oldugundan bu protokolden % 5-10 daha hizlidir. Çogu Web tarayicisi PPP veya SLIP baglantisi istemektedir.
PAS 16: Media- Vizion' in bu iki karti bir birine çok benziyor. Yanliz PAS + in örnekleme ve çalma genisligi sadece 8 bit"ken PAS 16 , 8 , 12 ve 16 bitlik örneklemeler yapip , çalabiliyor. Her ikisinin de 44.1 KHz.e kadar kapasitesi var bu iki kart ADPCM sikistirma ve dinamik filitreleme özelliklerine sahip . SBPro ve SB 16 gibi paslarda yamahanin 4 islemcili FM çipi OPL 3 ' kullaniyorlar . PAS 16 'nin program destegi çok tatminkar PAS 'larin SB ve SBPro uyumlulu her ne kadar Media Vizion tarafindan %100 olarak belirtese de , bazi problemlerle karsilasmak mümkün . PAS 16 oldukça iyi bir kart , fakat ucuz degil . En iyi avantajlarindan birisi SCSI aracisini içermesi . Kartin mekanik kalitesi üzerin 'de biraz çalisilmis. Midi parçalarinin FM çipinden dinlemek hayal kirikligi yaratabilir.Fakat 16 bitlik müzik modlüleri çok iyi duyuluyor. PAS 16 birlikte gelen programlar miktar ve kalite açisinda bu kart'a arti puan getiriyor.
Prob : Frekans ve benzeri etkenlerde empedans uygunlugu saglayan araç ya da baglanti kablosu.
Program search : Kaset teyplerde bandin önceden programlanan belirli sayidaki bölümünün çalismasina imkan veren sistem. Bu program sayisi genelde 12 olur. Programlardan birkaç tanesi yardimci bir tus ile tekrarlanabilir. Çift kasetli teyplerde birinci kasetteki programlarin sirasi ile ikincisi arasinda bir uyum yaratilabilir.
Program select Button: Program seçici dügme.
Program : Bilgisayarlarin çalismasini kontrol eden komutlar grubu.
Program : Bilgisayara özel islemler veya hedefler için verilen talimatlar dizisi. Programlara ayni zamanda 'software-yazilim' adi verilir.
PROM: PROM adli programlanabilen ROM'dan gelmektedir. PROM satin alindiktan sonra kullanici tarafindan programlanabilir. Program kullanici tarafindan bir kez yazildiktan sonra, baska bir program yazilamaz. PROM içerisinde ince nikel krom teller bulunur, bu teller sigorta teli gibidir. PROM programlayicisi hazirladigi dogruluk tablosuna göre ve tümlesik devrenin adres girislerine uygun akim uygulayarak bu telleri yakar. Bu islemi yapan hazir PROM programlayicisi cihazlari piyasada bulunmaktadir. PROM üreten fabrikalarda kullanicinin dogruluk tablosuna göre programlayabilmektedir.
Prompt : Ekranda görünerek, kullanicidan komut beklendigini ifade eden bir karakter veya karakter dizisi. >: a veya c >:
PROTOCOL: Protokol, iki bilgisayarin birbirlerine veri yollarken izledikleri biçim, veri aktarma formudur. Protokoller bilgisayara alt düzey kodlar yollayarak iki makina arasindaki iletisimi saglar.
Protocol : ProtokolIki bilgisayar arasinda mesaj alisverisi sirasinda kullanilacak mesaj yapilari ve kurallara protokol denir.
Protocol: Bilgisayar arasi iletisimde iki bilgisayarin uymasi gereken iletisim kurallari.
PS: Picture Search.
PTC : Pozitif sicaklik katsayili direnç.
Public Domain Software : Telif hakki olmayan ve serbestçe el degistirilen ve kopya edilen yazilim.
Rafine etmek :Tamamen RAM'a depolanabilmesi için sikistirilmis bir bilgisayar animasyonlu sekans.
RAM-Animation :RAM (Silinebilen Bellek) olarak bilinen bu elemanlar oku/yaz bellegi olarak da adlandirilir. RAM, gelisi güzel geçisi olan bellek demektir. RAM'lar her türlü sayisal devrede ve özellikle bilgisayarlarda geçici veri ve program saklanmasinda kullanilir.Bilgisayar programi isleme girdikçe, RAM bölgelerinin çogunun içindekiler de sürekli olarak degisecektir. Bu nedenle bilgisayar hizinin düsmemesi için okuma ve yazmayi tamamlama süreleri RAM'da hizli olmasi istenir. RAM'larin en büyük sorunu geçici bellek olmasidir, yani RAM'in elektrik enerjisi kesildiginde sakli olan bilgi de kaybedilir. Bazi devrelerde elektrik kesildigi anlarda saklanan bilginin silinmemesi için batarya ile besleme saglanir.
RAM:Slayt, film seridi veya video ya da audio bant bölümlerine, orijinal kronolojisine bakilmaksizin girebilme olanagi.
Random Access :Rasgele Erisim.1. Bilginin elde edilecegi bir sonraki konumun, hiç bir sekilde bilginin son olarak elde edilmis oldugu konuma bagli olmadigi kosullarda, bir veri saklama yerine erisim yöntemi.2. Her sözcüge erisimin, diger tüm sözcüklerin yerlerinden bagimsiz oldugu ve sözcügün adresine göre yapilan erisim yöntemi.3. Bilginin elde edilecek yerin, daha önce alinan bilgi yerlerinden tamamen bagimsiz oldugu veri saklama yerine erisim yöntemi. Örnek olarak manyetik davullar, diskler veya çekirdek bellekler gösterilebilir.
RANDOM ACCESS :Radyo ve televizyon vericisinden yayin aliminin mümkün oldugu maksimum uzaklik.
Raster:Imgenin görüntülendigi monitör ekranindaki taranmis olan isikli ekran.
Raster :Yüksek çözünürlüklü monitör ve kartlar, dye-sublimation yazici, multimedya ürünleri renk kalibratör sistemleri
Raytracing :Radyo ile bilgi veri hizmeti. Yayinla birlikte kisa mesajlar yazili olarak seçilebilir. Ancak radyonun bu alima uygun bir dijital akimin olmasi gerekir.
RDS (Radio Data Service):Kahrolasi Elkitabini Oku (Internette)Bu kisaltma genelde birisi çok basit ya da genel bir soru sordugu zaman kullanilir.
RTFM:kullanim kilavuzunu oku
Real Time kayit :Sequencer programlarinda metronom dinlenerek yapilan canli müzik sekli.
Real Time Recording :Artik bilgisayarlarimiz bu kart sayesinde bir sinema ekrani, bir TV ekrani,bir konusan Ansiklopedi ve hatta konusan döküman sistemi diyebiliriz. Ilk resimli ansiklopediyi 1922'de basan COMPTON ilk multimedya ansiklopedisini de 1990'larda piyasaya sürdü. Compton's Interactive EnyclopediaSimdi COMPTON'un tüm CD kütüphaneleri; video oyunlarinin her cinsi, ansiklopedilere basvurulan dökümanlar, is dünyasi, almanaklar, atlaslar, seyehat kilavuzlari, safariler, müzik, avcilik, tenis, balikçilik, golf vs. dersleri,dünya kupasi albümleri, mega starlarin klipleri, video klipler hemen hepsi CD-ROM sürücüsü olan bütün bilgisayar kullanicilarinin elinin altinda, renkli ve hareketli olarak ekranlarinda...Çagdas teknoloji sizi bilim ve eglence dünyasina davet ediyor,bu daveti kaçirmayin.
Real-Time Animation:Bilgisayar ekraninda gerçek saat zaman dilimine bire bir nispetinde uyan zaman.
Real-Time :Web Tarayicilara FM kalitesinde konusma ve müzik dinlemek için eklenen bir programdir. Bu programi tek basina kullanabileceginiz gibi Netscape'e de ekleyebilirsiniz. Bu program hakkindaki demolar için Sony Magic Link'i https://tik.lat/FuSt4 adresinden ya da Real Audio'yu https://tik.lat/CGvJu adresinden bulabilirsiniz.
REAL AUDIO:Bireysel veya grup gösterimi için imgenin seffaf cam veya özel madde ile kaplanmis bir akrilik ekrandan geçirilmesi. Ekran projeksiyon cihazi ve seyirci arasina yerlestirilir.
Referans :Yansima.
Reflection:Yansitici eleman.
Reflector:Ani tepki geriye çekmek.
Refleks :Yazici
Register :AC ya da DC gerilim degerini kararli tutmaya çalisan devre.Regüle: Kararli, kararli duruma getirme.
Regülatör :Teypte iki kasedin arka arkaya çalinmasi.
Relay play :CD'de kalan sürenin gösterildigi hane.
Remaining time :Cihazin veya cihazin bir islevini kablolu veya kablosuz olarak uzaktan kontrol eden cihaz.
Remote Controls Windows :Uzak girisUzak bir bilgisayarda sanki o bilgisayara dogrudan bagliymis gibi islem yapmak, bu islem genelde iletisim agi üzerinde bir protokol kullanilarak yapilir. Telnet.
Remote login:Uzaktan kumanda cihazindan gelecek sinyalleri alan küçük pencere. Bu bölümün temiz olmasina dikkat etmek gerekir. Aksi halde sinyal almayabilir.
Render :Degisik saatlere ayarlanan programlarin her hafta ayni saatte alinmasini saglayan sistem. CD player'da bir sarkinin devamli olarak tekrar edilmesini saglayan özellik.
Reset :RTL.
Resolution (Ayrisim) :Çok kisa süreli eko ya da ses derinligine verilen isim.Reversad imge television:Normal görüntüyü simetrik olarak tersine çeviren televizyon. arkadan bir perdeye projeksiyon yapabilen televizyonda da olmasi gereken bir özelliktir. Reverse Video: Karanlik bir geri planda aydinlik görünümden ziyade, aydinlik geri planda karanlik görüntüler.
REVERBERATION :Karanlik bir geri planda aydinlik görünümden çok, aydinlik geri planda karanlik görünümler.
RF (Radio Frequency) :Request For Comments.
RFC:Elektronik posta basliklarinin biçimi için Internet standardi. Elektronik Posta (Electronic Mail).
Ring counter :Bilgisayarlar için çalisma yeri.
Router:Yönlendirici. Bir ag ile digeri arasindaki iletisimi saglayan cihaz.Routing:YöneltmeVeri paketinin gidecegi bir sonraki sisteminin dogru olarak seçimi.
Router:Yöneltim alaniBir kisinin yönetimi altinda olan ve kendi aralarinda bilgi alisverisinde bulunan yönelticilerin kümesi. Yönetsel Alan, yöneltici.
SAP (Sound Audio Program) : Iki dilde yapilan yayinlardan birinin kaydeden ses alma programi.
Se desimal : Ekran, degisik boyutlarda yapilir. Büyüklügü diyagonal (çarprazlama) ölçü ile belirtilir. Ekran yüksekliginin enine orani da bir ölçüdür. Bu ölçü genellikle 4:3 olur. EDTV ve HDTV'de bu oran 16:9'dur.
SEARCH ENGINES: Kisileri istedikleri bilgiye veya Web sayfasina ulastirmayi amaçlayan "Internet tarayici" servisleridir. Bu servislerin uzayip giden bir listesini ttp://www.rpi.edu/Internet/Guides/decemi/icmc/top.html adresinde bulabilirsiniz.
Search : Arama, videoda istasyon arama.
Senkronizasyon : Iki sinyali faz ve frekans bakimindan uyumlu hale getirme olayi.
Senkronize : Peryodik olarak degisen iki sinyal arasindaki faz ve frekans bakimindan uyum.
Sequencer : MIDI müzik cihazlarinin kontrolünü yapan yazilim.IP paketlerini iki sistem arasinda aktarmak için telefon hatlari ya da RS-232 devrelerini kullanan protokol. Tanimi RFC 1055'de mevcuttur. Noktalararasi protokol (Point-to-Point Protocol).
Serial Line IP (SLIP): Seri Hat Internet ProtokolüServer:Hizmet birimi, dagitici programKaynak saglayici (örnegin dosya hizmet birimi gibi) kullanici (client), kullanici-dagitici modeli (client-server model).
SGML: Tüm platformlarda ayni olarak görülecek dökümanlar yaratmak için kullanilan ISO standardidir.
SGML: Diger yapisal döküman dillerinin tanimlanmasinda kullanilan bir dil. Mesela; HTML, SGML kullanilarak tanimlanmistir.Resmin hesaplanmasi sirasinda kamera önce isigin oldugu yere çevrilir ve bir gölge yaratmasi gereken obje oradan hesaplanir. Sonra da gölge simüle edilir.
Shadow Mapping : Daha önce de belirtildigi gibi gölgeler sadece Raytracing yöntemi ile hesaplanabilir. Rendering'de hesaplanamaz.
Shareware: Belirli bir süre ücretsiz kullanilan, ancak yazilimin deneme süresi bitince yazilimin sahibine ücret ödenmesini gerektiren türden yazilimlara verilen isim.
Sharpen: Netlestirmek, keskinlestirmek. Photoshop dökümanlarinda daha net bir görüntü demek, tam beyaza yakin renkteki piksellerin tam beyaza, koyuya yakin piksillerin daha koyuya çevrilmesi demektir. Netlik, kontrastlik ile saglanir. Piksellerin netlesmesi diye birsey sözkonusu degildir.
Sharpness : Videoda keskinlik ayari, görüntüdeki hatlari keskin gösteren suni netlik ayari. Bu dügme hatlarin yumusatilmasi ve görüntüye romantik bir hava verilmesi için de kullanilir.
Shotgun : Sesi mikrofonun önünde dar bir koni içinde yakalayan bir kardioid tipi. Genelde kameraya monte edilmis olup, yalnizca kameranin yönetildigi taraftaki sesleri kaydeder.
SIGMA DESIGN: Real Magic PC Uyumlu MPEG Playback yapilabilmektedir.
Signature: Imza
Site: Internet üzerindeki bir hizmet biriminin adresi.
SLIP: Seri Hat Üzerinden Internet Protokolü (Serial Line IP).
SLIP: TCP/IP protokolünde IP paketlerini iki sistem arasinda aktarmak için telefon hatlarini ya da RS 232 devrelerini kullanan protokol.
SLIP: TCP/IP'ye göre modasi geçmis bir iletisim protokolüdür. Protokolün amaci modem araciligiyla, bir ag ortamina tipki ag'da bir kullaniciymis gibi baglanmaktadir. Bu protokolün yerini fonksiyonlari bakimindan bir farki olmayan fakat daha hizli olan PPP protokolü almistir.
SMARTDRV : Sabit diskinizin hizini artirmak için kullanilir.
Software (yazilim) : Çalistirildiginda bilgisayara belirli fonksiyonlari yaptiran bir dizi instruction.
Software : Yazilim donanimi, bilgisayarin çalismasini kontrol eden programlar.
SBPro: Creative Labs`dan SoundBlaster (SB) Adlib uyumlu ilk ses kartidir. FM sentezleme yayininda ayni zamanda sekiz bitlik örnekleme ve örnek çalma olanagina sahiptir. SB ve Ilk SB Pro yamaha`nin YM üçbin sekizyüz on iki çiplerini kullandilar. Fakat yeni versiyonlar (SBPro 2.0 ve üstü) yeni OPL3 çipini kullaniyorlar.
Sound Galaxy NXII Pro: Sinirli kullanim olanagina sahip olsa da özellikle insan sesi kaydetmede ve çalmada basarili sonuçlar veriyor. Ayrica fiyat olarak da çok uygun.Gerçege oldukça yakin sese sahip. Üzerindeki ASP entegresi programlanabilir oldugundan, seslere efekt kazandirmak gibi baska isler içinde kullanilabiliyor olmasi ona önemli bir deger kazandiriyor.
SoundBlaster 16(SB 16): SB`nin gelistirilmis hali olan SB 16; 16 bitlik stereo ses üstünlügünü hizmete sunuyor. SB l6`nin stereo 44.l KHZ. ye kadar 8 bit l6 bitlik kaydetme ve çalma imkani var. Bunun yaninda dinamik filtre ve ADPCM sikistirma nimetleri sunulmustur. SB 16'nin en heyecanlandirici özelligi ise , bir tane 16 bitlik asp yani (advanced signal procossor) devresi içermesi. Bu bir çok ise yarar, en azindan sikistirma sürecinde bu çipin kullanilmasi durumunda, CPU'nun üzerinden yüzde yetmisleri ( %70 ) varan ölçülere yük kalkar. Peki sikistirma olmazsa olur mu? Eger birisi hafizayla kart arasinda saniyede 176 Kbyte'lik bir transfer hizini (44 Khz.de l6 bitlik stereo örnekleme için) garantilerse olur. Yeni SBPro'lar gibi SB l6 `lar FM sentezleme için dört islemcili bir yamaha YMF 262 (OPL 3) içermekte. SB 16 tasarlanmis WaveBlaster (WB) adinda bir yardimci kart da piyasada bulunmakta WB, Turtle Beach MultiSound da kullanilan Proteus sentezleyici çipinden içeriyor. Creative Labs'in dedigine göre SB l6 da MPU 401 tipi Midi aracisi var. Ama bu araci sadece aptal modunda (UARt) çalisiyor. SB 16'da bir dolu programla geliyor. SB 16 da Soundblaster ailesinde oldugu için oyunlar tarafindan desteklenmeme sorunu yok. Bir SCSI aracisi ve birde ASP çipi Içermesi SB 16`yi çekici kilan unsurlardan yardimci karti WB ile birlikte oldugu zaman SB l6 profesyonel ihtiyaçlara da cevap verecek duruma geliyor. Ama bu durumda da pek hesapli oldugunu söyleyemeyiz. Ayni fiyat civarinda daha iyi seçimler yapmak mümkün.
Speaker: Loudspeaker. Hoparlör.
SPIDER (ÖRÜMCEK): Web tarama servislerinin veritabanlarini büyütmek için bikmadan, usanmadan yeni Web sayfalari ve onlara ait baglantilari bulan programlara "örümcek" ismi verilir.
Splitter: Splitter. Ayirici. Dagitici. Bir isareti iki veya daha fazla yola ayirmak veya dagitmak için kullanilan alet veya sistem.
Stack (Ek Bellek): Destek bellek.
Stack : CD player'a birden fazla disk alinmasini saglayan ve çalma kapasitesini artiran katli tepsi.
Stacked Bar Chart: Birbirini takip eder sekilde degil de birbiri üstüne konulmus kolonlardan olusan bir tablo.
Star LC 90: Konfigürasyon seçimi ve degisikligi, yazilimla bilgisayardan yapilabiliyor. Güç yönetiminde yapilan degisiklikle açma-kapama dügmesi olmayan bu yazicilar, kablolari ile güç baglantisi yapildiktan sonra otomatik olarak uyku konumuna geçiriyor. Herhangi yazma komutu geldiginde, gecikme olmadan çikti veriyor.Haber, spor, eglence gibi kategorilere ayrilmis konulardan istediginizi seçerek Web sayfalarina göz atabilir, o gün en çok ziyaret edilen servisleri ögrenebilirsiniz.
STARTING POINT: Adres: https://tik.lat/4eijX
STD: Internet standartlarini belirleyen RFC alt serileri. Internet standartlarinin listesi STD 1'de verilmistir. Bilginiz Için (For Your Information), Yorumlar Için Rica (Request For Comments).
Step Time kayit : Sequencer programlarinda yalnizca belirlenmis nota yeri ve süresi gözönüne alinarak belirli olmayan araliklarla yapilan kayit sistemi.
Step Time Recording : Real time kayit yapamayan ya da icrasi çok zor olan müzikal uygulamalarin adim adim giris sekli olup, istenirse master keyboard'dan kontrolü de olanakli.
SUBMIT: Kendi web sayfalarinin reklamini yapmak isteyenler için izlenebilecek en kolay yol, URL adresini gözde tarama servislerine yazdirmaktir. https://tik.lat/Lhg07 adresine URL adresinizi verdiginizde adresiniz 15 ayri tarama servisine otomatik olarak yollanacaktir. Bunun disinda URL adresinizi yazdirmadan geçmemeniz gereken bazi tarama servisleri sunlardir:
Subroutine : Küçük özel program (alt program).
Symantec Norton Utilities: Isletim sistemleri kendilerini ne kadar gelistirirlerse gelistirsinler, her zaman kullanicilarin istekleri bir adim önde oluyor. Norton Utilities, disk yönetimi ve baska birçok gelismis hizmeti kullanicilara sunmaya devam ediyor.
System 7.0: 'Apple Computer'in Macintosh bilgisayarlarinda kullanilan yeni bir isletim sistemi.1) MIDI Clock : (MIDI saat isareti)Üzerinde kullanilan tempo degerine bagli olarak, bir dörtlük nota süresinde 24 pulse gönderir. Yani MIDI portundan bu sayida gönderilen "F8" Hex kodudur. Bu isareti dinleyen cihazin iç zamanlama üreteci artik bu isaretle kilitlenip senkronize olarak çalisir. Iç tempo degeri buna baglidir.2) Start : (Parça baslangici isareti)Sistemdeki sequenceri baslatir. Kodu "FA"dir.3) Continue : (Kalinan yerden otomatik devam etme)Performer sysex mesajlari editörü.Sisteme bagli sequencer, parçanin ortasinda stop komutuyla durdurulursa, bu komutla kaldigi yerden devam ettirilir.Kodu "FB"dir. Sistemdeki sequenceri durdurur. Kodu "FC"dir.5) Active Sensing : (Aktif birim sensoru)Sistemdeki bazi MIDI'li enstürmanlar digerlerinin varligini sorgulamak üzere 300 ms araliklarla "FE" kodunu gönderir. Bu da sistemde aktif MIDI'li enstürmanin oldugunu gösterir. Bazi ürünler 300 ms içinde bu isareti duymadigi zaman seslerini kapatirlar.Günümüzde üretilen aygitlarda bu kod, o kadar geçerli degildir. Sadece sistem üzerinde herhangi bir sekilde kullanilabilir düsüncesi ile sistem komutlarina dahil edilmistir.6) System Reset : (Aktif sistemleri sifirlama)MIDI birimlerinde oldukça önemli yeri olan bir komuttur. MIDI hattindan yollandigi zaman tüm enstürmanlar ilk açilis durumuna gelirler. MIDI transmisyonu için kullandiklari bellek sifirlanir. Çalinan notalar susturulur. Her üretici firma, bu komutu kullanarak makinalarinin yeniden çalismaya baslayacagi en uygun ortama getirirler. Kodu "FF"dir.Iste genel anlamlari ile diger sistem bilgilerinden de söyle bir sözettik. Bunlar her geçen gün biraz daha gelistirilmeye çalisilmaktadir. MIDI 1.0 versiyonunun 1983 yilindan bu yana getirdigi kurallar zaman zaman yenilenmesi düsünülmekte. Daha hizli teknolojilerinin müzik endüstrilerine girmesinin sonuçlari bakalim ne olacak? Burada önemli olan bazi standartlar ve onlari kullanan sistemlerdir.
System : Hardware, software ve diger yardimci birimlerden olusan ve bir ünite olarak çalisan grup.
Sikistirma yöntemi: Standard bilgisayarlar saniyede 15 veya 12 film karesini ekrana getiremezler ve kare atlamalar meydana gelir. Bu bilgisayarlarin filmi akici bir sekilde oynatabilmeleri için film dosyalari çesitli yöntemlerle sikistirilir. Filmin niteligi, hareketliligi, büyüklügü, tasidigi renk bilgisi ve hedef platform gözönüne alinarak bu yöntemlerden biri seçilir. Herbir sikistirma yönteminin kendi ayarlari vardir.
T1: DS-1 biçiminde yapilanmis sinyali 1.544 megabit/saniye hizinda aktaran hatlara verilen isim.
T3: DS-3 biçiminde yapilanmis sinyali 44.746 megabit/saniye hizinda aktaran hatlara verilen isim.
TAG (TAKI): HTML'de dökümana biçim vermek için kullanilan etiketlerdir. Kaynak içinde kolayca fark edilirler çünkü her zaman "<" ve ">" isaretleri arasina yazilirlar.Iki bilgisayar arasindaki kisilerin gerçek zamanda konusmalarina izin veren bir protokol. Internet Baglantili Sohbet (Internet Relay Chat).
TCP/IP Protocol : Internet üzerindeki bilgisayar sistemlerinin birbirlerine baglanmasi için kullanilan standart ag iletisim protokolüdür.Internet Protokolü (IP) üzerinde çalisan Transfer Kontrol Protokolü (TCP) ve bunlara bagli çalisan diger protokollerin olusturdugu aile. IP, TCP, FTP, Telnet.
TCP/IP Protocol Suite: TCP/IP Protokol Ailesi
TCP/IP: Transmission Control Protocol/Internet Protocol cümlelerinin kisaltilmis halidir. Internet'i olusturan protokollerdir. Baslangiçta Unix isletim sistemi için tasarlanmis olup günümüzde birçok isletim sistemini desteklemektedir.
TELNET: Bir Internet sitesinden digerine baglanmak için kullanilan komut ve programdir. Komutu kullanarak bir internet sitesine baglandiginizda karsiniza sitenin "login:" komut satiri gelecektir. Böylece Internet üzerinde iki makine direkt (ve özel) olarak birbirine baglanabilir.
Telnet: Telnet uzak terminal baglantisi için Internet standart protokolüdür. Tanimi STD 8 ve RFC 854'te yapilmistir.
Telnet: Bir bilgisayarin diger bir bilgisayara uzaktan terminal baglantisi yapmasini saglayan standart Internet protokol programidir.
Terabyte (Tera): Bir Terabyte= Bin Gigabyte. Birkaç sene sonraki yeni hardisk standardi diyebiliriz (1.1012 byte).
Terminal Emulator: Bilgisayarin terminal taklidi yapmasini saglayan program. Bu programi kullanan bir bilgisayar, uzaktaki baska bir sisteme ait bir terminal gibi görünür.
TEXT-TO-SPEECH : Text-to-Speech (TTS) sistemleri yazili metni karsi tarafa ses olarak iletmekte kullanilmaktadir. Bu sistemler vasitasiyla Sesli Yanit Sistemleri sadece rakamlar ve bir kaç kelimeyle kisitli kalmak yerine bilgisayara girilmis olan tüm yazili verileri sese çevirebilmektedir. su anda kullanilan sistemlerin yapabildigi sadece yazili veri halindeki sayilari sesli hale çevirmektir. Örnegin, 123 sayisi "yüz ... yirmi.... üç" olarak okunmakta ancak herhangi bir baska yazili bilgi (isim ya da adres gibi) bu sekilde sese çevrilememektedir. Türkçe'ye uyarlanmis TTS sistemlerinin kullanilmaya baslanmasiyla elektronik ortamda yazili tüm metinler sesli olarak okunabilecektir. Yani ofis içi elektronik posta yoluyla (e-mail) gelen yazismalarinizi ya da benzer diger bilgileri evinizdeki telefondan sisteme okutabilirsiniz. Türkçe TSS sistemlerinin 1994'ün ilk yarisinda çikmaya baslamistir.
Texture or Surface Mapping: Bilgisayar grafiklerinde, iki boyutlu bir görüntüyü üç boyutlu bir nesnenin etrafina sararak nesneye degisik bir yapisal görüntü vermek.
Texture: Desen, zemin, düzensiz ve belirsiz sekillerin olusturdugu arka plan.
TFT : Thin Film Transistor, aktif matriks ekran teknigi. Ekran noktalarinin yönetimi milyonlarca transistör üzerinden gerçeklesiyor.Web servislerini taramak yerine Elektronik kütüphanenin devasal içerigine bir gözatmak isteyebilirsiniz.Elektronik kütüphanenin sayfalarini 1000 tam sayfa gazete haberi, magazinler, akademik günlükler, resimler, referans kitaplari, sanat ve bunun gibi hergün yenilenen birçok kaynak olusturuyor.
THE ELECTRIC LIBRARY: Adres: https://tik.lat/sedPD
TIFF (Tag Image File Format): Taranmis imgelerin dijitalestirilmis versiyonlarini nakletmek için kullanilan format.Basit arama formatiyla posta listeleri, Usenet, haber gruplari, bilgisayar üretim firmalari ve FTP siteleri üzerinde arama yapmaniza olanak saglar.
TILE NET: Adres: https://tik.lat/zQnpV
Tint: Koyulasma (Saturation) bir rengin içindeki beyazin miktari.
TN3270: IBM 3270 terminal taklidi yaparak IBM anasistemlerine baglanmayi saglayan bir telnet programi çesidi.
Track (sector) : Hareketli depolama aygitlarindan olan drive, disket veya teyp kartusunda sürücü kafasinin ulasabildigi özel bir bölüm.
TRANSPARAN GIF'LER: Bir çok servis Web sayfalarinin güzel görünmesi için grafik arka fonlar kullaniyor. Bu fonun üzerine bir resim yerlestirildiginde resmin hiç isinize yaramayacak yerleri güzel arka fonunuzun görünmesini engelleyebilir. Bunu önlemek için "transparan GIF"ler kullanilir. GIF dosyasindaki herhangi bir rengi transparan olarak atadiginizda o renk görülmeyecek, onun yerine arka fonunuz görüntülenecektir. Paint Shop Pro'nun 3.12 sürümü bu isi yapabilmektedir.
Tray : CD player'da diskin alindigi tepsi. Genellikle 12 cm (5 inç) diskler için yapilir. Ancak 8 cm (3 inç) boyutlu küçük diskler için de ayrica yuvasi bulunabilir. Bu yuva yoksa küçük diskleri çalmaya kalkmamak gerekir.
Truncation : Hesaplamanin özel bir kural tarafindan durdurulmasi.
Trunk: Trank. Anahat. Kablo-TV Dagitiminda kullanilan ana dagitim kablolari.
Trunkey : Ekleme veya düzeltme islemlerine gerek olmaksizin çalisan bir sistem.
TTL : Transistör-Transistör Lojik.
Tune: Televizyonda cihazin tam istasyona ayarlanmasi islemi.
Tuner : Bir radyo veya TV alicisinin alçak frekansa kadar olan kismi.
Tuner (Kanal seçici): TV ve videoda istasyonlarin alinabildigi ayar devreleri. (1) Degisken kondansatör veya endüktör gibi ayarli bir devrenin rezonans frekansini degistirmekte kullanilan araç. (2) Radyo ya da televizyon alicisinin, yayinlanan kanali seçmekte kullanilan ilk kademesi. Istenen kanal frekansini elde etmek için rezonans frekansini degistiren ayarli bir devre ihtiva eder.Kanal ve bant seçici ünite, kisim.
Tuner : Akortlu bir devrenin rezonans frekansini degistirmek için kullanilan degisken kondansatör ya da endüktanslardan olusan devre, belli kanallari seçmek için radyo veya TV alicilarinda kullanilan genellikle RF mikser ve osilatörü içine alan kat.
UNIX-to-UNIX CoPy (UUCP): Unix'ten Unix'e Kopya
UNIX: Çok kullanicili, çok hedefli bir operasyon sistemi. Genellikle çalisma hayatinda kullanilan bir isletim sistemi.
UNZIP: Daha önce bir sikistirma yardimci programi kullanilarak sikistirilmis bir dosyayi açmak.Upgrade: Daha yüksek performans veya ilerlemis özellikler gösteren parçalarinin eksiklerin yerlerine yerlestirilmesi.
Upload : Direk interface ya da bir modem yolu ile diger bir bilgisayardan data almak.Konuya göre adlandirilmis binlerce ag haberleri grubu, protokolleri çalistiran bilgisayarlar ve Usenet ag haberlerini ve makaleler yazan kullanicilarin olusturdugu sistem. Tüm Internet sistemeleri Usenet'e üye degildir ve tüm Usenet sistemleri de Internet üzerinde degildir. Ag Haberleri Aktarma Protokolü (Network News Transfer Protokol), Unix'ten Unix'e Kopya (UNIX-to-UNIX CoPy).
URL: (Uniform Resource Locator) Web üzerinde ulastiginiz yerin kimligini belirler. Tam bir URL'nin görünümü asagidaki gibidir.mailto://e,mail yollamak için kullanilacak uygulamaya baglanirfile://lokal bir dosyayi isaret ederalan ismi (domain name) baglanilmak istenen sunucunun Internet üzerindeki ismidir. Bir alan isminin uzantisi genellikle onun tipini de belirler:.com ticari kurulus.edu ögretim.mil askeri.net servis saglayici.org kar amaçli olmayan organizasyonPORT ADRESIhttp:// protokolü sadece :80 portunu kullandigindan genellikle bu taki kullanilmaz. atlanacak dizin adiWeb sayfasinin sunucu üzerindeki dizinini belirtir.
Usenet (USEer NETwork): Konuya göre isimlendirilmis binlerce ag haber grubu, protokolleri çalistiran bilgisayarlar ve ag haberlerini okuyan ve makaleler yazan kullanicilarin olusturdugu sistem. Internet sistemlerinin tümü Usenet'te bulunmaz ve Usenet sistemlerinin tümü de Internet üzerinde degildir.
User Interface: Program içinde ilgili alani bulmasi için kullanilan ekrandaki menü.
Üstel: Üssel, eksponansiyel, üs.
UTC: Koordine Edilmis Evrensel Zaman (Universal Tima Coordinated).Rutin isler için kullanilan yazilim birimleri. Yardimci yazilimlar, bilgisayarin kullanimi ve isletiminde yardimci olan veya isletimini kolaylastiran programlardir. Bunlara örnek olarak, editör, hata-bulucu programlar ve kütük yönetici programlar adi verilebilir.
UTILITIES : Yardimci yazilimlar.
UUCP: (UNIX-to-UNIX CoPy).
UUCP: UUCP baglantilari büyük çogunlukla 1200 bps'ten 38.4Kbps'e varan hizlara sahip modemlerle saglaniyor. Baglantilar genelde sakla ve-ilet mantigiyla yürütülüyor. Ayrica Internet-tabanli UUCP baglantilari da kullaniyor. Düsük maliyeti UUCP baglantilari 1970'lerde ortaya çiktiklarindan bu yana genis kullanima sahiptir.
W3: Dünya Çapinda Ag (World Wide Web):
WAIS: Genis Alan Bilgi Sistemi (Wide Area Information Servers)
WAIS: Internet üzerinde basit ve dogal bir dilde sorgulama girislerini taniyan, bilgilere hizli erisim için indeksler kullanan, önceki aramalarin sonuçlarinin sonraki aramalari etkilememesini saglayan bir mekanizmasi olan dagitilmis bilgi hizmet birimidir.
WAN: Genis alan agi. Birbirleri arasinda oldukça uzak mesafe olan ve genelde PTT altyapisi kullanilarak olusturulan bilgisayar agi.Ses dosya tiplerinden bazilarinin kullandigi dosya uzantisi.
WEBCRAWLER: America On Line'in bedava Internet tarama servisidir. Lycos tarama servisinden küçük olan servis her ay 3.000 yenisi eklenen 60.000 web sitesini tarayabilmektedir. https://tik.lat/VnL3g adresine baglanip WebCrawler'in yeni kullanici arabirimi ile tanisabilirsiniz.Bu servis diger Web tarayicilarindan farkli olarak sizi rastgele bir servise baglayabiliyor.Böylece yeni ve alisilmadik yerler kesfedebilirsiniz. Bu servisten ayrica çok ziyaret edilen Web servislerini ögrenebilirsiniz.
WEBCRAWLER: Adres: https://tik.lat/GbBG1
WEBMASTER: Bir web sitesinin editörlügünü üstlenen kisiye "Webmaster" adi verilir. Webmaster'in görevi, Web sitesinin tasarimini yapmak ve "çarpiciligini" korumaktir. Günümüzde bu isi tek bir kisinin yapmasi çok zordur. Bunun için genelde bir web sitesini birden çok kisi "takim" ruhuyla ayakta tutar. Wehnelt silindiri: Elektron isinli lambanin kontrol grisi.
Webmaster/Webmistress: Bir Web hizmet biriminin sistem operatörü.
White balance (Beyaz ayari) : Renk dengesini otomatik olarak ayarlayan sistem. Kamera otomatik moddan çiktiktan sonra "WHT BAL", dügmesine arka arkaya basarsaniz, "HOLD" yazisi, günes sembolü (outdoors) ve yanan lamba sembolü (indoors) görürsünüz. Böylece üç ayri beyaz dengesi ayarini manuel olarak yapma imkaniniz olur. Beyaz dengesi, beyaz ve parlak görülen konularin dogal renk dengesini saglayabilmektedir. Isik sartlari hizla degisen diskoteklerde, fotograf stüdyolari gibi isigin çok yogun ve parlak oldugu yerlerde, sodyum lambayla ve civa buharli lambayla yapilan karayolu tüneli aydinlatmalarinda "indors" konumu seçilir. Konunun ya da fonun tek renk olmasi halinde "HOLD" konumuna geçilir. Basit ve dogal bir dilde sorgulama girislerini taniyan, bilgilere hizli erisim için indexler kullanan, önceki aramalarin sonuçlarinin sonraki aramalari etkilemesini saglayan bir mekanizmasi olan, dagitilmis bilgi hizmetidir. archie, Gopher, Prospero.
WINZIP: Winzip, Windows 95, 3.1 ve NT kullanicilarinin dosyalarini Internet üzerinden daha hizli aktarmak için daha küçük hale getirmeye yarayan bir sikistirma yardimci programidir. PKZIP ve TAR kullanilarak sikistirilmis dosyalari da açabilir. Adresi; http;//www.winzip.com/winzip/
Wire-Frame Represertation : Bir nesnenin sanki seffaflasmiscasina iskeleti ile görüntüye getirilerek üç boyutlu gösterilmesi.
Wobbel : Çesitli elektronik devrelerin karakteristik egrilerinin ekraninda olusturdugu cihaz.
Word processing : Kelime isleme.
Word : Bilgisayarda bilgi. (kelime islem)Bir yapimin ham kopyasi Offine edit isleminde kulanilir.
Write protect : Disket üzerindeki bir tirnak. Kapatildigi zaman diskete birsey yazilamiyor veya silinemiyor.
WWW (Word Wide Web): Dünya çapinda ag. Hypertext tabanli, dagitilmis Internet bilgi sistemi. Kullanicilar hypertext dökümanlari olusturabilir, daha önce olusturulan dökümanlari düzenleyebilir, gözden geçirebilir. Istek birimi ve hizmet birimi programlarini ücretsiz olarak temin edebilirIsviçre parçacik arastirma merkezi tarafindan yaratilmis olan hipertext tabanli, dagitilmis bilgi sistemi. Kullanicilar hipertext dökümanlari yaratabilir, düzeltebilir, yaratilmislari gözden geçirebilir. Kullanici (client) ve dagitici (server) programalarini ücretsiz olarak temin etmek mümkündür.
W3: Dünya Çapinda AgBilgisayar monitöründe görülenin aynen basili kopyada veya filmde de elde edilecegi anlamina gelir.
WYSIWYG: Ne Görürsen onu alirsin.
VDOWAVE: VDOWave hareketli görüntüleri sikistirmakta kullanilan ilginç bir yöntemdir. Bu yöntemin en somut örnegi VDOLive'dir. Bu aygit popüler Web tarayicilara eklenerek es-zamanli videolarin büyük ölçüde sikistirilarak görüntülenebilmesini saglamistir.
VERONICA: Nevada Üniversitesinde gelistirilmis olan Veronica (Very Easy Rodent Oriented Net-Wide Index to Computerized Archives) binlerce gopher servisindeki her bir menü maddesini içeren devasal bir veritabanidir. Devamli güncellenen Vernonica veritabani, birçok gopher menüsünden bulunabilir. Internet dahilindeki Gopher sitelerinin % 99'unun kayidi bulunan Veronica Gopher adresi arayanlarin ilk ugradiklari nokta olmakta.
VERONICA: Adres: https://tik.lat/gVPkO
VGA (Video Graphies Aray) : IBM PS/2 EGA'ya uyumlu grafik cihazi. Analog monitörleri de destekler.
VHD (Video High Density) : Yüksek yogunluklu video disk. Üç renk sistemine de uyar. Amerika'nin 525, Avrupa'nin 625 satirli TV ekranlarina adapte olabilir.
VHF (Very High Frequency) : Çok Yüksek Frekans 2'den 13'e kadar olan kanallarda televizyon yayini.
VHF (Very High Frequency) : Çok yüksek frekans. 30 MHz'den yukari, dalga boyu da 10 metrenin altindadir. Çok kisa dalgalarin yayim ve alimi için genellikle yönlendirilmis anten kullanilir.JVC tarafindan bulunan en popüler 1/2 inçlik tüketici banti formati. Daha gelistirilmis bir sekli ise Super VHS (S-VHS) diye bilinir.
VIRTUAL REALITY: Kullanicinin müdahale edebildigi 3-boyutlu ortama verilen addir. Sanal gerçeklik sayesinde kisi ilüzyonlarla yaratilmis 3-Boyutlu dünyaya adim atabilir, oradaki nesnelerle iletisim kurabilir. https://tik.lat/lN9Ys adresinde bu konuyla ilgili ayrintili bilgi ve bedava programlar bulabilirsiniz.
Virtual Reality : Bir yerde gerçekten bulundugunuz hissi, saglayan, yüksek derecede gerçekçi bilgisayar simulasyonlari.Kendini programlara yamalayan, bu programlarla iliski kuran sistemlerdeki programlara da yamalanarak yayilan program. Virüsler genelde bulunduklari sisteme çesitli zararlar verirler. Truva Ati (Trojen Horse), solucan (worm).
Virus: Virüs
Virus: Zarar vermek amaciyla kendini programlara kopyalayan, bu programlarla iliski kuran, sistemdeki diger programlara da yamanarak yayilan program.
Visual Basic: Görsel diller içerisinde, gerçekten esnek bir dil olmasi, üzerinde herhangi bir degiskenligin kisa zamanda yapilabilmesi büyük avantaj. Esnek bir dil olusu nedeniyle uyumlu çalisma özelligi ileri düzeyde. Günümüzde Visual BASIC'in 4.0 versiyonu bile çikmistir.
Visual search : Video kameralarda çekilen görüntülerin kontrol edilmesini saglayan ve normalden üç misli hizla yapilan arama.
VIVA MAESTRO 16 VR: Bir ses karti çesididir.
Volatile memory : Geçici bellek.
VPS: Video programlama sistemi. Televizyondaki bir programin baslangicindan sonuna kadar tam olarak alinabilmesine imkan verir. Bunun için televizyon verici istasyonun özel bir sinyal göndermesi gerekir. Bu sinyali taniyan video cihazi otomatik kayda geçer. Yayin sonunda gönderilen bir baska sinyalle de video cihazi otomatik kapanir. Bu özellikle simdilik Türkiye'de bulunmamaktadir.
VRML: 3 boyutlu görüntüleri tasiyabilecek sekilde Web sayfalari olusturabilen bir dil.
VSAFE : Bilgisayarinizdaki virüs hareketlerini izler.
X Windows : Çalisma sistemi veya grafik terminal saticilarinin çogu tarafindan kabul edilen bir Window operasyon sitemi.
X-asis : Bir tablonun yatay çizgisi.
Xenon Projector : Xenon gaz dolu bir lambada ark kullanan çok güçlü bir projektör.
Xrs: Opak ve transperanin yanisira X-Ray taramayi da gerçeklestiren 6cx modelinin bulundugu PhotoStyler ile beraber gelen tarayicilar.
YAHOO!: Adres: https://tik.lat/Qtnwa
Yazilim (Software): Daha çok programlanan yazilimlardir.Sari Sayfalar (Yellow Pages).
Z-axis : 3 boyutlu bir tabloda önden arkaya dogru olan.
ZIP: PKZIP kullanilarak sikistirilmis (daha küçük dosya boyunda, ama esdeger bir dosya yapilan) bir dosya "zip" dosyasi olarak adlandirilir. Dosya uzantisi, ZIP'tir.
Zoom Lens: Devamli degisken görüntüsel uzakliktaki bir lens.
ZyXEL U-1496 Plus (Modem): Genis LSD ekrani ve menü sisteminin kullanim kolayligi, 57600/14400bps veri ve 14400 faks hizinin yaninda ses isleme yetenegi, ayrica özel protokolle de olsa 19200bps transfer hizi, bu modeli yüksek fiyatina ragmen cazip kiliyor. (Modem)
 

ZoRRoKiN

Özel Üye
7 Ağu 2005
2,149
374
WORLD
B
İLGİSAYAR NEDİR?
Bilgisayar, kullanıcıdan aldığı verilerle mantıksal ve aritmetiksel işlemleri yapan; yaptığı işlemlerin sonucunu saklayabilen; sakladığı bilgilere istenildiğinde ulaşılabilen elektronik bir makinedir.
Bu işlemleri yaparken veriler girilir, işlenir, depolanabilir ve çıkışı alınabilir. Bilgisayar işlem yaparken hızlıdır, yorulmaz, sıkılmaz. Bilgisayar programlanabilir. Bilgisayar kendi başına bir iş yapmaz.
Giriş: Kişi tarafından veya bilgisayar tarafından sağlanan verilerdir. Bu veriler, sayılar, harfler, sözcükler, ses sinyalleri ve komutlardır. Veriler giriş birimleri tarafından toplanır.
İşlem: Veriler insanların amaçları doğrultusunda, programın yetenekleri ölçüsünde işlem basamaklarından geçer.
Bellek: Verilerin saklandığı yerdir. Giriş yapılan veriler, işlenen veriler bellekte saklanır.
Çıkış: Bilgisayar tarafından üretilen rapor, döküman, müzik, grafik, video, resimlerdir. İşlenmiş sonuçların yazılı olarak ekrandan veya diğer çıkış birimlerinden çıkarılmasıdır.
Bir bilgisayar sistemi işletmek için yazılım ve donanıma gereksinim duyulmaktadır.
Bilgisayar donanımı (hardware): Bilgisayarların fiziksel kısımlarına donanım denilmektedir. Elle tutulabilirler. Ekran, klavye, Sabit disk (harddisk), fare, yazıcı, bellek, mikroişlemci, tarayıcı,…
Bilgisayar yazılımı: Donanımı kullanmak için gerekli programlardır. Bilgisayarın nasıl çalışacağını söylerler. Elle tutulmazlar. Belirli bir işlemi yapmak üzere bilgisayara kurulurlar (set up, install). Örneğin: Kelime işlem (word processor) programları son kullanıcıların yazı yazması için kullanılır. Tablolama (spread sheet), sunu (presentation), programlama dilleri (Pascal, C ...), ses (sound) programı gibi.
B


İLGİSAYAR DONANIMI
Gözle görülen ve dokunulabilen parçalar bilgisayar donanımını oluşturur. Genellikle, bilgisayar donanımı beş bölümden oluşur.
1. Merkezi İşlem Birimi-MİB (Central Processing Unit-CPU): Bu, bilgisayarın çalışmasını düzenleyen ve programlardaki komutları tek tek işleyen birimdir. İşlem hızına göre çeşitli modelleri vardır: Pentium işlemci, 80486, 80386, 80286, 8088, 8086.
Merkezi İşlem Birimi, Aritmetik ve Mantık Birimi ile Kontrol Ünitesinden oluşur.
Aritmetik ve Mantık Birimi (Arithmetic & Logic Unit -ALU) : Dört işlem, verilerin karşılaştırılması, karşılaştırmanın sonucuna göre yeni işlemlerin seçilmesi ve kararların verilmesi bu birimin görevidir.
Kontrol Ünitesi ( Control Unit -CU) : Işlem akışını düzenler, komutları yorumlar ve bu komutların yerine getirilmesini sağlar.
2. Ana Bellek (RAM - Random Access Memory- Rastgele Erişimli Bellek): Programların ve verilerin kullanıldıkları zaman geçici olarak depolandıkları yerdir. MİB'de işlemler yapılırken ana bellekte saklanan veriler kullanılır ve işlenen veriler (bilgi) RAM bellekte tutulur. Elektrik kesildiğinde ana bellekteki veriler kaybolur. Birimi megabayt (MB)'dır. PC'lerde 8, 16, 32, 64 MB bellekler kullanılmaktadır.
Veri Birimi BYTE'dır. Bir Byte 8 Bittir.
1 Bit 0 ya da 1'den (kapalı devre=0, açık devre=1) oluşur.
1 BYTE 1 karakter'dir.
1024 BYTE = 1 KiloByte'dır. (KiloByte = KB)
1024 KB = 1 MegaByte'dır. (MegaByte = MB)
1024 MB = 1 GigaByte (GigaByte = GB)
1024 GB = 1 TeraByte (TeraByte = TB)
RAM BELLEK "Random Access Memory": Rastgele erişimli bellektir. Istenilen bölgesine bilgi depolanabilir, silinebilir, okunabilir, değiştirilebilir. Yalnız elektrik kesintisi veya makineyi kapatma durumunda tüm bilgiler silinir. 1 MB, 4 MB, 8 MB, 16 MB, 32 MB, 64 MB,...
ROM BELLEK " Read Only Memory " Sadece okunabilir bellektir. Bu bellek üretici firma tarafından hazırlanmıştır. Bilgileri okunabilir fakat üzerinde bir değişiklik yapılamaz. Bu bilgiler makineyi kapatma veya elektrik kesintisinden etkilenmezler ve silinmezler. Kullanıcı tarafından verilen komutları işleme koyar. RAM belleğe göre oldukça pahalıdır. Gelişen teknoloji ROM bellek ailesine iki yeni türü daha kazandırmıştır.
PROM : Programlanabilen ROM bellektir.
EPROM : Hem silinebilen hem de programlanabilen ROM bellektir.
3. Dış Bellek Birimleri (Secondary Memory Devices - İkincil Bellek Araçları): Verilerin kalıcı olarak saklandığı yerdir. Dış bellek birimleri sabit diskler, disketler, CD'ler ve teyplerdir. Günümüzde birimi giga byte (GB)'dır. PC'lerde 2.1, 3.2 GB harddiskler kullanılmaktadır.
4. Giriş Birimleri (Input Devices): Bilgisayarlara veri girmekte kullanılan araçlardır. Klavye, fare, disket, harddisk, joystick, tarayıcı (scanner), mikrofon, ekran (dokunmatik), CD, barkod okuyucu ...
5. Çıkış Birimleri (Output Devices): Bilgisayarda elde ettiğimiz dosyaların çıkışlarını görmek için kullanılan birimlerdir. Ekran, yazıcı, datashow ...

ÇEVRE BİRİMLERİ
Çevre birimleri genellikle dört grupta sınıflandırılır: Giriş birimleri, Çıkış birimleri, İletişim birimleri ve Müzik birimleridir.
1. Giriş Birimleri
Klavye (keyboard):
Üzerinde harfler, sayılar, işaretler ve bazı işlevleri bulunan tuşlar vardır.
Q Klavye ve F Klavye (Türkçe Daktilo Klavyesi) olmak üzere iki şekilde sınıflandırılabilir.
q Türkçe klavye 179
f Türkçe klavye 440
Klavye üzerinde numaralar, Kilitler (Caps Lock: Bir kez basıldığında sürekli büyük harf yazar. İkinci kez basıldığında sürekli küçük harf yazar, Num Lock, Scroll Lock), Özel Tuşlar (Alt, Shift, Control, Alt Gr).
Işıklı kalem (light pen):Çizgisel (bar) kodları okumada, şekil çizme ve elyazısı yazmada kullanılır.
Grafik masası:
Özel bir kalem kullanarak ekranda yazı ve şekillerin gözükmesini sağlayan küçük kare biçiminde masa
Dokunma ekranları (touch screen):
Ekranda gözüken komut üzerine parmak ile dokunduğunda o komutun çalışmasını sağlayan ekran tipidir.
Joystick:
Genellikle oyun oynamak için kullanılır. Üzerinde bulunan tuşlarla çalıştırılarak bilgisayara komut verilmesi sağlanır.
Fare (mouse):
Ekranda gözüken imleç yardımıyla komut girişi yapmaya yarar. Farenin çevre birimi olarak kullanılmasıyla işaretleme, tıklama ve sürükleme yapılarak işlemler yaptırılır.
İmleç: Farenin ekran üzerinde nerede olduğunu gösterir.
Tıklama: Farenin sol tuşuna bir kez basılmasıdır.
Çift Tıklama: Farenin sol tuşuna kısa aralıklarla iki kez tıklanmasıdır. Bir simgeye yüklenen işlevinin yerine
getirilmesini sağlar.
Sürükleme: Farenin sol tuşunu basılı tutarak imlecin yerinin değiştirilmesidir.
Tarayıcı (Scanner)
Resim, grafik ve önceden yazılmış yazıları bilgisayar ortamına aktarmakta kullanılır. 300x600 dpi, 600x600 dpi, 600x1200 dpi, 600x2400 dpi ...
Optik karekter okuma (Optic Character Reader-OCR)
CD-ROM sürücü (Compact Disk-Read Only Memory )
Son yıllarda yaygın olarak kullanılmaya başlanan veri depolama birimidir. 650 MB ...
Bir CD'de 24 Ciltlik bir ansiklopedideki yazılar, resimler, video klipler, animasyon ve sesler saklanabilir. Bir program yüklerken 20-40 disketin takılıp çıkarılması yerine CD-ROM'lar tercih edilir. CD-ROM'lar özellikle çok büyük yer kaplayan çoklu ortamlarda (multimedia=ses+video+resim+animasyon) yazılmış yazılımlar için zorunludur.
CD-ROM üzerindeki bilgiler günümüzde değiştirilememektedir. CD-ROM'lara bilgi yazmak için, yazılabilir.
CD-ROM'lar kullanılarak CD-ROM yazıcılarla kopyalama yapılmaktadır.
CD_ROM sürücülerde müzik CD'leri de dinlenebilir.
Bir CD sürücü alırken veri transfer hızının büyük olanlar tercih edilmelidir. Günümüzde yaygın olarak 32 Hızlı CD-ROM sürücüler satılmaktadır.
1 CD-ROM'a 650 MB veri depolanabilir. Son yıllarda yapılan çalışmalarla CD-ROM'lara daha fazla veri depolama olanağı da çıkmıştır.
1 MB kalın bir roman kadardır (resimsiz). 1 CD-ROM'a 20 cilt kalınlığındaki bir ansiklopedi depolanmaktadır. Bu ansiklopediler ses, resim, video görüntü, animasyon ve grafik (multimedya) özellikleri de içermektedir.
Disketlere ve harddiske veriler magnetik olarak kaydedilirler. Verilerinizin bozulmaması için disketlerinizi magnetik ortamdan uzak tutunuz.
CD-ROM'lardaki veriler optik olarak kaydedilirler. Kolay bozulmazlar.
CD-ROM'lardaki verilerin korumak için çizilmemesine dikkat etmek gerekir. CD-ROM sürücü varsa hard diskten sonraki en son sürücünün adını alır. Örneğin: Hard Disk C ve D ise, CD-ROM sürücü E ile belirtilir.
Bunların yanında Laser Disk Sürücüsü, video, kamera, mikrofon, televizyon ve radyo'da giriş birimi olarak kullanılmaktadır.
2. Çıkış Birimleri
Disket sürücü (disk driver)
Hem giriş hem de çıkış birimidir. Disket denilen magnetik ortama veri yazılabilen ve üzerindeki verileri okuyabilen bir birimdir.
Disket verileri magnetik ortamda saklar. Disketlerin kullanımı ve taşınması kolaydır. Veri taşımakta ve yedekleme amacıyla kullanılırlar. Disketlere veriler kopyalanabilir, eklenebilir, silinebilir, değiştirilebilir.
Disketlerdeki verilerin bozulmaması için; disketlerin magnetik ortamdan, sıcaktan, soğuktan, nemden, güneş ışınlarından uzak tutmak gerekir.
Bozulan disketler Windows 95 programında scandisk programı kullanılarak kurtarılabilir. (Başlat-Programlar-Donatılar-Sistem Araçları-Scandisk)
1 yüksek yoğunluklu (HD-High Density) disketin boyu 3.5 inç (=8.89 cm)'dir.
Disketin yazılabilir ve silinebilir olması için disketin açma kapama düğmesinin kapalı olması gerekir. Disketin kayan penceresi hiç bir zaman açılmamalıdır.
Disket sürücü için A harfi kullanılır. İkinci disket sürücü veya sanal disket sürücünün adı da B'dir.
Bir 3.5 inç'lik yüksek yoğunluklu (High Density kısaca HD diye gösterilir) disket 1.44 MB veri alır.
720 KB veri alan 3.5 inçlik disketler de eski disket sürücülerle kullanılmaktadır.
Daha önceki yıllarda, 5.25 inçlik yüksek yoğunluklu disketler 1.2 MB veri disketlerle, 180 KB ve 360 KB veri alan disketler de kullanılmaktaydı.
Disketlerin kullanılabilmesi için biçimlenmesi (formatlanması) gereklidir. Formatlama disketi iz ve sektörlere bölerek bilgisayarın kullanımına hazır hale getirmektir.
Ekran-Monitör
Hem giriş hem de çıkış birimi olarak kullanılır. Giriş ve çıkış birimlerinden gelen verilerin sonuçlarının ekranda gözükmesini sağlar.
Bilgisayarla kişi arasında iletişi sağlar.
Bir text ekranın genişliği 80 karakter, boyu 25 satırdır.
Grafik ekranda pikseller (nokta) bulunur. Bir ekranda ne kadar çok piksel varsa ekranın çözünürlüğü artar. 640 x 480 piksel, 800 x 600 piksel, 1024 x 768 piksel gibi. Ekranın kaliteli olmasının çok büyük önemi vardır.
Ekranlardan titreşimsiz ve az radyasyonlu olanları tercih edilmelidir. Ekranların boyutu, 14 inç, 15 inç, 17 inç, 20 ve 21 'dir. Genellikle ucuz olduğu için 14 inçlik ekranlar kullanılmaktadır. 1 MB, 2MB, 4 MB bellekli ... ekran kartları bulunmaktadır.
Ekrandalardaki görüntü netliği noktalar arasındaki uzaklıkla ilgilidir. İki nokta arasındaki uzaklık ne kadar azsa o kadar iyi görüntü elde edilir. Ekrandaki noktalar arası uzaklığı 0.28 mm ve daha az olanlar tercih edilmelidir.

Non Interlaced monitörler daha az
VGA (Video Graphich Adaptor) 640*480 16 renk ekran
sVGA (Super Video Graphich Adaptor)
16 renk : 4 bit renk
256 renk: 8 bit renk, 640 * 480, 512 K bellek
65 536 renk: 16 bit renk , 1024 * 768, 2 MB bellek
16 777 216 renk: 24 bit renk, 1280 * 1024, 4MB bellek
SABİT (HARD) DİSK SÜRÜCÜ
Sabit disk sürücü, bilgisayarın bilgi depolamak için kullandığı en temel birimdir. Sabit disk kapalı bir kutu içinde bilgisayarın içinde bulunmaktadır. Sabit disk sürücü, verileri bir dizi dönen magnetik yapraklarda magnetik olarak saklar. Her magnetik yaprakta okuma ve yazma işlemini yapan okuma yazma kafası vardır. Daha çok veri kaydedilir. Sabit disk taşınamaz.
Sabit disk, merkezlerinden geçen bir mil üzerine üst üste yerleştirilmiş plaklara benzer. Bu plaklar mil ile beraber belirli bir hızda dönerler ve bu sırada okunurlar veya üzerlerine yeni bilgiler yazılır. Erişim hızı ve kapasitesi yüksektir.
Aşağıda sabit diskin üsten görünüş ve kesiti bulunmaktadır.
Bir sabit diskin bir veriyi bulma hızının DÜŞÜK olması, o sabit diskin verilere ulaşma hızının YÜKSEK olduğunu gösterir. Örneğin, sabit diskteki okuma yazma kafası, bir veriye 10 ms (mili saniye, 1 sn/1000)'de erişirse; aynı veriye 19 ms'de erişen sabit diske göre daha hızlı okuma yapmış olur.
Sabit disklerin kapasitesi ne kadar büyük olursa o kadar çok bilgi saklanabilir. Sabit diskler bilgisayarın ana kartına IDE (Integrated Drive Electronics), SCSI (Small Computer System Interface- skazi diye okunur) veya EIDE (Enhanced IDE, geliştirilmiş IDE) diye adlandırılan kablolarla bağlanırlar.
Sabit diskler C harfiyle temsil edilirler. Diğer sürücüler varsa bu harfleri izler. Örneğin, ikinci bir harddisk ya da harddiskin ikinci bölümü varsa D'dir.
Sabit diskler zamanla dolar. Bazı dosyaları silmek gerekir. Silinecek dosyaları rastgele seçmemek; bilinçli olarak yapmak gerekir. Bazı dosyalar yedeklendikten sonra silinebilir. Bazı dosyalar sıkıştırma programları ile sıkıştırılarak daha az yer kaplamaları sağlanır.
Sabit diski ana karta bağlamak için kablolar kullanılır. Bunlar:
IDE (Integrated Drive Electronics)
SCSI (Small Computer System Interface)
EIDE (Enhanced (geliştirilmiş IDE)

Yaz


ıcı (printer)
Ekranda gözüken bilgileri kağıt üzerine yazdırmaya yarar. Yazıcılar;
Nokta vuruşlu yazıcı (dot matrix): 9 iğneli ve 24 iğneli olabilir. Şerit takılarak kullanılır. Dakikada 1-3 sayfa hızında olabilirler. Sürekli form kağıdı kullanılabilir.
Mürekkep püskürtmeli yazıcı(ink jet): Dakikada 1-8 sayfa basabilir. Kartuş takılarak kullanılır. Renkli çıkış alınabilir. 300 dpi -
lazer yazıcı (laser): 300 dpi- , dakikada 4, 8, 12 ... sayfa baskı, toner kullanılır.
LCD Panel (Liquid Crystal Display)
Bilgisayara bağlanılarak kullanılır. Bilgisayar ekranında gözükenleri duvara yansıtmak amacıyla tepegözün üzerine konulur. Ekranda gözükenler duvarda veya perdede geniş olarak görünür.
Kulaklık ve Hoparlör
Bilgisayar tarafından üretilen veya kaydedilmiş sesleri duymak için kullanılır.
Ses Kartı: CD kalitesinde, 16 bitlik, ses alabilmek için kullanılır. Ses kartları sayesinde ses kayıtı aypılabilinir.
Video
Bilgisayar tarafından üretilen görüntü, ses, text ve diğer verileri saklamakta kullanılır.
3. İletişim Birimleri
İletişim Birimleri diğer bilgisayarlara ve elektronik aletlere bilgi göndermeye ve bilgi almaya yarayan aletlerdir.
Modem:
Telefon hatları aracılığıyla birbirine uzak yerlerde bulunan bilgisayarlar arasında iletişim sağlayan çevre birimidir. Modemler bilgisayar ve telefon sinyallerini birbirine çevirir. Telefonların kullandığı analog sinyalleri bilgisayarların kullandığı dijital sinyallere çevirir. Aynı şekilde tersini de yapar.
Fax olarak da kullanılabilir.
Hızları: 14440, 32 K, 56 K ...
4. Müzik Birimleri
MIDI (Musical Instrument Digital Interface- Müzik birimleri için Sayısal Arabirim): Bilgisayar aracılığıyla yüksek kalitede elektronik müzik yapmada kullanılır. Müzik yapmak için özel donanım ve yazılım gerekmektedir. Müzik eğitiminde ve beste yapmada kullanılmaktadır.
B


İLGİSAYAR KASASI İÇİNDE BULUNAN AYGITLAR
Ana Kart: Üzerinde temel devrelerin bulunduğu karttır. Bütün aygıtlar ve kartlar ana karta bağlıdır.
Merkezi İşlem Birimi (MİB/CPU): Komutların işlenmesi, aritmetik ve mantıksal işlemler yapılır.
Ana Bellek (RAM =Random Access Memory-Rastgele Erişimli Bellek): Verilerin işlendiği ve geçici olarak saklandığı yer.
EDO RAM,
SD RAM
Güç kaynağı: Normal 220 Volt elektriği bilgisayarın kullanacağı volta çevirir.
CD Sürücü, Disket Sürücü ve Disk Sürücü kablolarla ana karta bağlanır.
Genişleme Yuvaları: Ses, v,ideo, radyo, tarayıcı, ekran, ethernet kartlarının takıldığı yuvalardır. ISA (8 Bit), VESA (16 Bit) ve PCI (32 bit) olmak üzere üç çeşittir.
Parelel Port (25 iğneli-dişi): Yazıcıların takılması için kullanılır.
Ekran Portu: Monitörü bağlamak için kullanılır.
Fare ve Klavye portu: fare ve klavyeyi bağlamak için kullanılır.
Seri Port (9 ya da 25 iğneli-erkek): Fare, modem, tarayıcıyı bağlamak için kullanılır. COM (comunication) da denir. Genellikle, COM 1 farenin, COM 2 ise fax-modemin bağlanması için kullanılır.

KAPAS


İTELERİNE VE BÜYÜKLÜKLERİNE GÖRE

B


İLGİSAYAR TÜRLERİ
Makro Bilgisayarlar ( Mainframe - Ana Bilgisayar ) : Bunlar en büyük tiplerdir. Kapasiteleri Terabyte büyüklüğündedir. Genellikle büyük şirketlerde, bilgi işlem merkezlerinde, araştırma kurumlarında ve üniversitelerde kullanılırlar. Aynı anda yüzlerce kullanıcı tarafından kullanılabilirler.
Mini Bilgisayarlar : Orta boy bilgisayarlardır. Sığaları daha azdır. Aynı anda daha az kullanıcı tarafından kullanılabilirler. Fiyatları düşük ve işletme masrafları daha azdır. Orta boy işletmeler tarafından tercih edilirler.
Mikro Bilgisayarlar (Personal Computer - Kişisel Bilgisayar - PC): Tek kullanıcı için tasarlanmışlardır. Ofis otomasyonunda, eğitimde, yayın işlerinde, küçük işletmelerin ticari hesaplarının ve personel kayıtlarının tutulmasında etkin biçimde kullanılırlar.

AĞLAR (NETWORK)
Bilgisayarların birbirine bağlanmasıdır. Veriler, donanım ve yazılım paylaşılarak maliyet düşürülür ve işler daha hızlı yapılır. Ayrıca bilgisayarlar arası haberleşme de yapılır.
Yerel ağlar (Local Area Network - LAN) dan başka diğer ağ türleri Geniş Ağ (Wide Area Network-WAN), Intranet (kurum içi ağ) ve Internet (Ağların Ağı) 'dir.
Ağlarda güvenlik sorunu vardır. Bunu çözmek için her kullanıcıya Ağ Yöneticisi tarafından kullanıcı adı (login name) verilir. Kullanıcı adından başka sadece kullanıcı tarafından bilinen, gerektiğinde kullanıcı tarafından değiştirilen, başka kişilerin bilmemesine dikkat edilen şifre (password) kullanılır.

B


İLGİSAYAR YAZILIMI
Kullanımı Serbest Olan Yazılımlar (Public Domain): Kullanımı herkese açık olan yazılımlardır. İsteyen istediği kadar kullanabilir. İstediği kadar kopyalayıp dağıtabilir.
Paylaşılabilir Yazılımlar (Shareware): Copyright'lı yazılımlardır. Yalnız belirli bir süre (15 gün, 1 ay, 2 ay gibi) deneme amaçlı olarak kullanılabilir. Sürekli kullanım hakkı için belirli bir miktar parayı (10-40 $) kayıt ücreti olarak ödemek gerekir.
İşletim Sistemi (Operating Sistem): Kullanıcı ile bilgisayar arasında iletişimi sağlayan programlardır. Bilgisayar sisteminin tüm hareketlerini denetler. Sistemde bulunan MİB, ana bellek vb. kaynakları yönetir.
Disk İşletim Sismtemi DOS (Disk Operating System):
Windows (3.1, 95, 98)
Windows NT
MAC OS, UNIX, LINUX …
Yararlı Programlar:İşletim Sistemi ile verilen format, sıkıştırma, kurtarma vb.
Aygıt sürücüleri (Device Driver): Çevre birimlerinin çalışması için bilgisayara yüklenen programlar.
Programlama Dilleri: Bir işi bilgisayara yaptırmak ancak belirli kodların belirli bir sıra doğrultusunda kullanılması ile olanaklıdır. Kullanılan bu koda programlama dili denilir. Yazılan kaynak kod program derleyici veya yorumlayıcı tarafından bilgisayar diline çevrilir. Programlama dillerinden bazıları C, Pascal, Delphi, Java, Visual Basic, Visual C…
Uygulama Programları : Belli bir amacı gerçekleştirmek üzere üretilmiş yazılımlardır. Örneğin, okul yönetim sistemi programları, muhasebe programı, bilgisayar oyunları, programlama dilleri derleyicileri vb.
Uygulama yazılımları belirli uygulamaları çalıştırırlar. Bilgisayarın çok amaçlı olmasına olanak tanırlar ve işlerin daha iyi yapılmasına yardımcı olurlar. Kelime işlemci (word processor) yazılımları mektup, günlük plan, ders notu hazırlamada; tablolama programları öğrenci not ortalaması hesaplama, maaş bordrosu yapmada; veri tabanı yazılımı, öğrenci bilgilerinin saklanması, bulunması, güncellenmesi, düzenlenmesi ve rapor oluşturulmasında kullanılırlar.
Elektronik posta yazma, grafik hazırlama, masaüstü yayıncılık, çalışma planı hazırlama, iş akışı çizimi, web sayfası oluşturma programları da uygulama yazılımlarına örnektir.
Ticari yazılımlar: Muhasebe, tahmin yapm, proje yönetimede kullanılırlar.
Eğlence yazılımları: Oyun, ekran koruyucu
Eğitim ve Başvuru Yazılımları: Bilgisayar Destekli Eğitim yazılımları, benzetim (simulasyon) yazılımları, elektronik ansiklopedi, atlas.
Çokluortam (Multimedia) Yazılımları: Bilgisayar tabanlı medya ile bütünleşik olarak hazırlanırlar. Ses, video, animasyon, resim içerirler. Çokluortam ansiklopedileri bunlara örnektir.Yazılımlar donanıma uyumlu ise çalışır. İşletim sistemi ile yazılımlar uyumlu olmalıdır.Yazılımlar disket ya da CD_ROM kullanılarak kurulur. Yazılımları bilgisayara kurmak için ilk olarak genellikle SETUP (Windows 95 için), INSTALL (Windows 3.1 için), KUR (Türkçe yazılımlar için) çalıştırmak gerekir.

B


İLGİSAYAR DOSYALARI
Veri: harfler, sayılar, grafikler
Bilgi:İşlenmiş veridir.Dosya: Saklanan verilerin veya programların ismi. Dosya ismi genellikle iki bölümden oluşur. Birinci bölümde dosyanın adı, ikinci bölümde dosyanın uzantısı yazılır. İki bölüm bir nokta ile birbirinden ayrılır (dosyaadı.dosyauzantısı) Örneğin: yazılı1.doc. yazılı1 dosya adı; doc dosya uzantısıdır. Dosya adı dosyanın içeriğine uygun verilmelidir. Dosya uzantısını genellikle uygulama programı verir. Dosya uzantıları genellikle üç harften oluşur. 1,2,4 harfli dosya uzantıları da vardır. .c, .db, .html gibi.Çalışan dosyalar: Uzantıları exe veya com dur. Başka bir programın yardımına ihtiyaç duymadan çalışırlar.Kaynak dosyalar: Çalışmadan önce makine diline çevrilmesi gerekmektedir. Örneğin pascal programlama dilinde yazılan bir programın çalışması için makine diline çevrilmesi gerekmektedir. Bunun içinde o dosyanın pascal programlama dili kurallarına uygun olarak yazılıp; pascal programlama dili derleyicisi tarafından derlenmesi gerekmektedir.Veri Dosyası: Üzerlerinde silme, ekleme, değiştirme yapılabilir. İçeriklerinin çıktısı yazıcıdan alınabilir veya başka birisine elektronik olarak postalanabilir. Yazılı1.doc. bir dökümandır. Bir kelime işlemcide yazılmıştır. O kelime işlemci çalıştırılmadan dökümanın içi görülemez. Kelime işlemci çalıştırıldıktan sonra içine girilip, değiştirme, düzeltme, silme ve ekleme yapılabilir. Yazıcıdan çıkışı alınabilir.

KULLANIM HAKKI (COPYRIGHT)
Çoğu yazılımların kullanım hakları belirlenmiştir. Yazılımın kullanım hakkı o yazılımı alan kişiye aittir. Son kullanıcı tarafından kopyalanamaz. Dağıtılamaz. Sadece satıcı tarafından kopyalanır.Lisans Anlaşması ile kullanılan yazılımlar:Satıcı ile son kullanıcı tarafından Lisans anlaşması yapılır. Bu lisans anlaşması yazılı olabileceği gibi, yazılım kurulurken başlangıçta da yapılabilir.Tek kullanıcı için lisans sözleşmesi yapılan yazılımlar, çok kullanılıcı için lisans sözleşmesi yapılan yazılımlar, anlaşmalı sayıda kullanıcı için lisans sözleşmesi yapılan yazılımlar ve site lisanslı yazılımlar vardır.
Kesinlikle:
o Bilgisayarı başkalarına zarar vermekte kullanmayın.
o Bilgisayarla, başkalarının işine mani olmayın.
o Başkalarının dosyalarını karıştırmanın yollarını aramayın.
o Bilgisayarı hırsızlık yapmakta kullanmayın.
o Bilgisayarı yalancı şahitlikte, sahte delil hazırlamada kullanmayın.
o Sahibinden izinsiz başkalarının bilgisayar kaynaklarını kullanmayın.
o Başkalarının fikirlerini bilgisayarla çalıp kendinize mal etmeyin.
o Sosyal içeriğini düşünmeden bir program yazmayın.
o Bilgisayarı, saygı ve ilgi göstererek kullanın.

V


İRÜSLER
Sabit Diskleri virüslerden korumak gereklidir. Virüsler, genellikle bilgisayara zarar vermek amacıyla yazılmaktadır. Bilgisayarın işleyişinin kesilmesine, dosyaların silinmesine, sistemin yavaşlamasına yol açar. Virüsler, disketlerde bulunan programların içinde gizlenmiş olarak bulunur. Disket, disket sürücüye takılıp, virüslü dosya veya disket okutulduktan ya da içindeki programlar çalıştırıldıktan sonra bilgisayara geçer.
Virüslerden korunmak için virüs arama ve temizleme programlarını kullanmak gerekiyor. Her gün yeni virüsler yazılıp, dağıtılıyor. Bunun için de bilgisayarımızdaki virüs arama ve temizleme programlarını güncellemek gerekiyor.Virüsler ayrıca modemle iletişim sırasında da geçebilir. Ayrıca kopya programlarda da virüs bulunabilir.

B


İLGİSAYAR ve SAĞLIK
Bilgisayarın sağlığa zararlarından korunma
(Kaynak: Dr. Ferruh Yavuz, TBD bilişim Bilişim Kültürü Dergisi, Sayı 69, Haziran 1998)
Bilgisayarın karşısında otururken şunlara özen göstermeliyiz.
Masa yüksekliği 65-70 cm.
Yüksekliği ayarlanabilir, sırtı bele uygun ve esnek bir ergonomik koltuk
Omuzlar rahat bırakılmış
Dik oturulmuş ve sırt desteklenmiş
Kollar yatay veya biraz yukarıda
Dirsek ve eller düz bir çizgide
Bacakların üst kısmı yatay
Dizler 9 veya 110 derece açıda olmalı
Gözlerimizin sağlığı için:
Bilgisayar kullanmadan önce bir göz muayenesinden geçmeli, görme bozukluğu varsa mutlaka düzeltilmeli
Ekrandan 45-75 cm. uzakta oturmalı
Ekranın üst kenarı ile göz hizasının aynı seviyede olmasına dikkat etmeli
Kağıt tutucu kullanıyorsak bunu ekranla aynı hizada tutmalı
Odanın loş ışıklı, aydınlatma 30-50 mumluk ve indirekt olmalı
Işık ekrana dik açıyla gelmemeli
Işık yansıma ve parlamaları önlemeli
15-20 dakikada bir kısa süre gözleri uzağa odaklayarak göz kaslarının dinlenmesi sağlanmalı.
Bunların yanı sıra:
Saat başı mola vererek odayı temiz hava ile doldurmak ve ufak ekzersizler yapmak
Hamilelerin ekran başına geçmemelerini sağlamak gerekiyor.

YEDEKLEME ve DOSYA BAKIMI
Sabit diskte bulunan programların bir kopyasının diskete alınmasıdır. Yedekleme işlemini yapmak için disketlere ya da CD-ROM'lara yapılabilir. Yedekleme için arj, zip, backup programları kullanılabilir. Genellikle az kullanılan veriler sıkıştırılarak disketlere kopyalanır. Ayrıca çok önemli dosyalarında disketlere kopyalarının alınması kullanıcının dosyaların bozulmasına karşı önlem alması bakımından önemlidir.
Dosyalar, sabit disk üzerine yazılıp silindikçe tek bir dosya fiziksel olarak bir kaç parçaya bölünmüş olabilir. Bu da dosyayı okuma hızını yavaşlatır. Çünkü okuma kafası dosyanın tümü üzerinde çalışırken farklı noktalara gidip gelmek zorunda kalacaktır. Okuma hızını artırmak ve parçalan dosyaları birleştirmek için birleştirme) DEFRAG yapılır. Programlar-Donatılar-Sistem Araçları- Disk Birleştiricisi çalıştırılır.
Disk üzerinde zaman zaman farklı nedenlerden dolayı bazı dosyalar bozulabilir. Özellikle bir dosya üzerinde çalışırken bilgisayarın düğmeden kapatılması, elektrik voltajındaki değişikler vb. buna neden olabilir.
Bu bozuk programların bir kısmı kurtarılabilir. Bunun için Programlar-Donatılar- Sistem Araçları-ScanDisk komutu kullanılır.
Kullanıcı Arayüzü: Bilgisayar ve son kullanıcı arasında iletişime izin verir. Bilgisayara kullanıcıların girişlerini kabul eder ve hazırladığı çıkışları gösterir. Yazılım ve donanımı bütünleştirir. Kullanıcın yazılımın özelliklerini bilmesi ve bilgisayardaki ustalığı ile donanımı kontrol etmesini sağlar. Son kullanıcının, kullanıcı arayüzünü anlaması verimliliği artırır.
Diyalog Kutusu: Bilgisayar çalışırken bilgisayar bir mesaj gösterir.
Yardım Kutusu: Son yıllarda yapılan programlarda kullanıcının ihtiyacı olduğunda anında yardım edecek düzenlemeler yapılmıştır.
Menü Çubuğu: En üst satırda bulunur.
Açılan (Pull Down) Menüler: Menü çubuğunun üzerine basıldığında belirir.
Simgeler: Belli bir işi yapan şekillerdir. Üzerinde disket simgesi olan şekil, çalışılan dosyayı diske kaydeder.
Düğmeler: Üzerine basıldığında bir işi yapmak üzere kilitlenir. Örneğin, koyu K simgesine basıldığında, sürekli olarak koyu yazı yazar. Tekrar koyu K simgesine basılırsa normal yazı yazılır.
Dizinler ve Dosya Adları
C:\Dizinadı\dosyaadı.dosya uzantısı. Örneğin:
C:\Belgelerim\yazılı1.doc
C:\ Sürücü adı
Belgelerim\ Dizin adı dosya adı dosya uzantısı
yazılı1 dosya ismi
doc dosya uzantısı
B


İLGİSAYAR AÇILIRKEN NELER OLUR?
Bilgisayar açıldığı zaman, aşağıdaki işlemler sırasıyla yapılır.
Bilgisayar, ilk olarak ROM'da bulunan küçük bir programı çalıştırır. Bu program, ana belleğin doğru çalışıp çalışmadığını denetler. Eğer bir sorunla karşılaşırsa ekrana mesaj yazar.
Ana bellek denetlendikten sonra, bilgisayar A disk sürücüsünde disk olup olmadığını araştırır. Eğer varsa, ROM'daki program diskteki iki sistem kütüğünü yükler. Bu iki sistem kütüğünü yükler. Bu iki sistem kütüğü diskte yoksa veya A disk sürücüsünde disk yoksa, aynı işlem, sabit disk=C üzerinde tekrarlanır. Bu da başarılı olmazsa bilgisayar açılmaz. Çünkü işletim sistemi ana belleğe yüklenememiştir.
Bu iki program çalıştığı zaman, bilgisayar aynı diskte CONFIG.SYS adlı bir dosya arar ve bulursa buna göre sistemin çalışma ortamını düzenler. Eğer böyle bir dosya yoksa sistem normal parametreleri kullanarak çalışma ortamını düzenler.
Aynı programlar daha sonra diskte, COMMAND.COM adlı bir programı arar ve bunu çalıştırır. Bu program, DOS işletim sisteminin iç komutlarını içerir. COMMAND.COM programının çalıştırılması, işletim sisteminin bir kopyasının ana belleğe konması demektir. Bu program, bilgisayar açık kaldığı sürece ana bellekte kalır.
Bilgisayar daha sonra diskte AUTOEXEC.BAT adlı bir toplu işlem kütüğünü arar. Toplu işlem kütükleri içlerinde bir ya da daha fazla program çalıştırma isteği olan kütüklerdir. Bu dosyayı bulduktan sonra bu dosyada bulunan komutları çalıştırır.
WINDOWS 95/98/2000 işletim sistemi yüklenir.
 
Son düzenleme:

ZoRRoKiN

Özel Üye
7 Ağu 2005
2,149
374
WORLD
Bilgisayarın Kurulması
Bilgisayar sistemini* oluşturan parçaların birleştirilmesi ve sistemin kurulmasına çalışılmıştır.
Bir pc’nin ana parçaları:
Bilgisayar Ana Ünitesi
Sistem Anakartı ve merkezi işlemci (CPU), kontrol ve bellek birimleri, bilgi okuma / kayıt birimleri (Hard Disk ve Disket sürücü)'nün olduğu ünitedir. DESKTOP, MIDI TOWER veya MINI DESKTOP yapısında olabilir.
1) Açma / Kapama düğmesi 5) Hard disk aktif göstergesi
2) Reset düğmesi 6) 3.5" Disket sürücü
3) Bilgisayar açık göstergesi 7) Yedek sürücü yuvaları
4) Turbo performans göstergesi

Ana ünitesinin arkas
ındaki 220 Voltluk çıkış prizinden yapılır. Bu durumda, sistemin elektriği kapatıldığında Monitörün elektriği de kapanacaktır. Monitörün Data kablosunu sistemin arka tarafındaki VGA Konnektörüne takılarak iki tarafındaki vidalar sıkıştırılarak sabitlenir. VGA konnektörü üç sıralı pinlerden oluşmaktadır ve diğerlerinden kolayca ayırt edilebilir. Konnektörlerin bir tarafı dar diğer tarafı geniştir. Takarken aynı tarafların karşılıklı olmasına dikkat edilmelidir.
Klavye (Keyboard)
Bilgisayar ortamında komut ve bilgilerin yazılması için kullanılan birimdir. Bilgisayarlarının Türkçe klavyeler, Türkçe karakterleri olan Q veya F standardında dizili 105 Tuşlu klavyelerdir. Türkçe karakterler ve diğer işaretlerin dizilimi MSDOS, Windows 3.lx ve Windows 95'te kullanılan standart dizilimle bire-bir uyumludur. Klavyenin sisteme bağlanması için mevcut kablosunun ucunda yuvarlak bir konnektör vardır. Bağlantı pinleri bu konnektörün alt kısmında olup üst tarafı işaretlenmiştir.
Fare (Mouse)
Fare sistem ile seri port üzerinden haberleşmektedir. Gerekli bağlantı için 9 uçlu konnektörü mevcuttur. (9 uçlu konnektörün Mouse tarafı Dişi, Sistem tarafı erkektir). Sisteminizin arka panelinde seri bağlantı için iki adet konnektör mevcuttur. Bunlardan biri 25 uçlu diğeri 9 uçludur.

Yaz
ıcı (Printer)
Yazıcılar sistemle (genellikle) paralel port üzerinden haberleşirler. Gerekli bağlantı kablosu yazıcı ile birlikte gelmektedir. Bağlantı kablosunun iki tarafındaki konnektör yapısı birbirinden farklıdır. Soket ve kelepçeli konnektör yazıcı tarafına ait dir. Diğer tarafı 25 uçlu konnektördür. Kablodaki konnektör erkek, sistemin arka panelindeki karşılığı olan paralel port konnektörü ise dişidir. Yazıcının elektrik bağlantısı ayrı bir kablo sağlar.

I
şlemcinin özelliğine göre bir anakart elde edilmesi gerekmektedir.Anakart üzerinde simm slotlar (bellek birimlerinin takılı olduğu gözler),PCI,ISA,Vesa slotlar mevcut olabilir. Bunlar yine kartın özelliğine göre değişiklik gösterir.Birincil ve ikincil ide slotlar zif socket, dip switchler ile giriş çıkış slotları yer alır.Bir kartın teknik özellikleri kartın fiyatında etken rol oynar ;bir sistemin teknik özellikleri de çoğunlukla karta bağlıdır bu yüzden kart seçimi önemlidir.
Bir sistemin terfisi(upgrade):​
Hafıza modülü kombinasyonları:
· Aynı anda 2 yuvayı birden (mesela Yuva 1 ve Yuva 2) veya dördü birden kullanılır.(Bu özellik bir çok pentium işlemciyi destekleyen kart için gereklidir)
· Her modül çifti aynı tip, aynı büyüklük ve hızda olmalıdır ve tek veya çift taraflı olabilir.
Ana kart üzerinde, modül başına düşen çip sayısı 24'ten fazla olan SIMM modüller hafıza alt sisteminln tasarım spasifikasyonlarına uymazlar ve güvensiz bir çalışmaya neden olurlar.
SIMM'lerin Yerleştirilmesi
Yukarıdaki simm şu anda tarih olmak üzere olan 32 pinlik 1 MB lık hafıza modülüne aittir.
Hafıza Modülü Anakart üzerinde 72 pinli(bu sayı anakartın özelliğine göre değişebilir)
SIMM'leri yerleştirmek için şu işlemleri uygulayın: Modüller bir sokete sadece tek yönlü olarak girecektir. Uyum çentiği yanlış yerleştirmeyii önler.
Hafıza Modülünün yerleştirilmesi:
1-SIMM'i sokete açı vererek yerleştirlir.
2-Hizalama pinleri modülün her iki tarafındaki deliklere oturana kadar itilir.
3-Soketin her iki ucundaki tutucu klipler modülü emniyet için arkadan kenetlerken modül bir klik sesi ile yerine oturmalıdır.
DIMM Sokete Hafıza Modülünün Yerleştirilmesi:
DIMM soketleri 3.3V SDRAM, FPM ve EDO DRAM hafıza modüllerini destekler. Bazı yeni çıkan anakartlar üzerinde 8MB veya l6MB'lik 168-pin DIMM kullanabilir. DIMM soketinin konumu anakart üzerinde DM 1 yazan yerdedir.
DIMM Modülün Yerleştirilmesi
1- Soketin iki kenarında yer alan kelepçeleri kenara doğru çekilir;
2- DIMM modülünü, alt tarafındaki kesikler soket üzerindeki kilitleme noktaları üzerine gelecek şekilde dik tutulur;
3- Modülü sokete dik olarak yerleştirilir; tam olarak yerleştirdiğinde kenardaki kelepçeler DIMM modülü yerinde tutacaktır.
Geni​
şleme Kartlarının Kurulumu

Kurulum Prosedürü:
Genişleme kartları çoğunlukla kurulum öncesi konfigürasyon ayarı ve bazen kurulum sonrasında yazılımdan kurmayı gerektirirler. Bununla ilgili talimatlar için kartla gelen dökümanlarına bakmak gerekir. Kurmak istediğimiz bir genişleme kartını konfigüre ettikten sonra kurulum işlemi oldukça kolaydır. Sistem el kitabında genişleme kartlarının sistem kasasına uygun olarak kurulması için gerekli talimatlar yer alır. Buradaki prosedür referans alacağımız esasları kapsamaktadır. Başlamadan önce bilgisayarın kapalı olduğundan emin olunmalıdır. Aynı zamanda, standart statik elektrik deşarj önlemlerine uygun hareket ettiğinizden emin olunmalıdır. Bu konuda dikkatli olunmazsa genişleme kartınıza, anakarta veya her ikisine zarar gelebilir.
Genişleme kartlarının kurulmasında temel prosedür ISA ve PCI kartları için aynıdır. ISA kartlarındaki komponentler bilgisayarınıza önden bakarken sağa dönüktür. PCI komponentleri sola dönüktür. 4.PCI yuvası ve l. ISA yuvası aynı montaj dirseğini kullanırlar, bu yüzden bu yuvaların ikisini değil sadece birini kullanabileceğimiz açıktır.
Temel prosedür aşağıdaki gibidir:
Genişleme yuvalarına erişim sağlamak için sistem kasası açılır.
Kullanmayı düşündüğümüz yuvaya karşılık gelen yuva kapağı çıkarılır. Yuva kapağını tutan vida muhafaza edilir.
Kart koruyucu paketinden çıkartılır.
Kartın yuva konektörlerini yuva üzerine hizalayarak. Kartı anakarta göre 90° açıda tutulur. Kartı sıkıca aşağı bastırarak yuvaya yerleştirilir. Eğer çok fazla direnç varsa yuva konektörlerinin yuva üzerinde doğru şekilde hizalanıp hizalanmadığını kontrol edilir. PCI kartları yerleştirmek için çok az kuvvet gerekir.
Kartın montaj dirseğini kasaya monte edebiliriz.
Kasayı kapatırak, bilgisayarın çalışıp çalışmadığını kontrol ederiz.
Genişleme Yuvalarına Sistem IRQ'larının Atanması
Bazı genişleme kartlarının çalışması için IRQ kullanmaları gerekir. Bir IRQ genelde tek bir kullanıma has olarak atanmalıdır.16 adet IRQ vardır. Sistemin klavye veya fare gibi parçaları tarafından bazıları zaten kullanılmaktadır. Bu yüzden IRQ kullanması gereken genişleme kartları sistemin kullanılmayan IRQ grubu içinden bir IRQ alırlar. Tüm genişleme kartları IRQ'ya ihtiyaç duyarlar. Sistem IRQ'larını öncelikle ISA genişleme bus'ına kurulan kartlar kullanır, kalan IRQ'lar da PCI bus'a kurulan kartlar tarafından kullanılabilir. Iki tip ISA kartı vardır. "Legacy" denen ilk ISA genişleme kartın donanımını el ile konfigüre etmenizi ve sonra ISA bus üzerinde mevcut herhangi bir yuvaya onu kurınanızı ister. Bu durumda IRQ çatışmalarına engel olmak için sistemin dikkatle konfigüre edilmesi gerekir.
Bu probleme karşı Tak ve Çalıştır (Plug and Play-PnP) özelliği, PnP uyumlu bir kart sisteme eklendiğinde sistem konfigürasyonunun otomatik olarak yapılmasını sağlamak üzere geliştirilmiştir. PnP kartlarında IRQ'lar mevcutlar arasından otomatik olarak atanır.
Eğer sistemde hem Legacy hem de PnP ISA kartları kurulu ise IRQ'lar PnP kartlarına henüz Legacy kartlarına donanımca atanmamış IRQ'lar arası atanır. Bu duruma göre ISA konfigürasyon da sistem konfigürasyonunu iki yoldan biri ile atayabiliriz.
CPU Terfisinin Yapılması
Yeni işlemciye ilertirmeden önce CPU paketi ile birlikte gelen talimatları takip edilir. Statik elektrik deşarjına karşı dikkatli bir şekilde önlem alınmalıdır.
Temel prosedür aşağıdaki gibidir:
· Sisteminin düğmesi kapatılır tüm bacak bağlantılarını çıkartır ve sisteminizin kasası açılır.
· Yeni işlemci üzerinde ısınmayı önleyici bir fan olması gerekir. Aksi takdirde hem CPU hem anakart zarar görebilir.
·Sistemin saat hızının takacağınız işlemcininki ile uyumlu olmasına dikkat edilmelidir.Voltaj ayarlarının doğru olmasına dikkat edilir.
·Eski işlemciyi ZIF soketten çıkararak işlemci biraz yana kayarak onu tutan sıkıntıdan kurtararak yukarı kaldırılır CPU kolayca yukarı çıkacaktır.
· CPU'nun pin 1'i ile soketin pin 1'inin üstüste gelmesine dikkat ederek yeni CPU'yu yerleştirir ve kolun tümüyle eski yerine yerleştirilir. Yuvanın kenarında yeralan kolu aşağı gelmesi sağlanır
İkinci
Bir Hard Disk Eklenmesi
Eğer iki hard disk kullanacaksaz birinin master diğerinin slave olarak ayarlanması gerekir. Ikinci bir hard disk eklerken anakart üzerinde lıerhangi bir değişiklik yapmaya gerek yoktur. IDE hard disklerin üretici firmalarının aynı olması iyi olur. IDE hard disklerin üzerlerinde çoğu zaman master ve slave ayarları yazmaktadır.Eğer bu ayarlar yoksa internetten çekilerek bu ayar doğru bir şekilde yapılmalıdır.SCSI diskleri için ayrı bir yol izlenir.
SISTEM BIOS'U​
BIOS Setup
Bu tipteki tüm bilgisayar anakartlar
ında sistem konfigürasyon ve ayarlarının bir kaydını oluşturmak için kullanılan, BIOS ROM'da kayıtlı bir 'Setup' yardımcı programı bulunur. Eğer sistem terfisi gerçekleştiriyor ve bir sistem toparlanıyorsa veya sistemi yeniden konfigüre ediyorsak yeni setup bilgilerini girmemiz gerekir.
Setup Programı BIOS ROM'da kayıtlıdır. Bilgisayarı açtığımızda Setup Programını çağırma fırsatı veren bir ekran mesajı görünür. Bu, POST (Power On Self Test-Açılışta kendiliğinden test) sırasında görüntülenir. Eğer cevap vermek için fırsatınız olmadıysa eşzamanlı olarak < Ctrl >, < Alt > ve < Delete > tuşlarına basarak veya sistem kasasındaki `Reset' düğmesine basarak sistemi reset edin. Sistemi kapatıp sonra tekrar açarak da yeniden başlatbiliriz. Daha sonra şu mesaj ekrana gelecektir.
BOOT ETMEDEN ÖNCE SETUP'A GIRMEK IÇIN CTRL-ALT-ESC VEYA DEL TUŞUNA BASILIR(bu mesaj bios ureticisinin farklı olmasına göre değişir ama genelde yukarıdaki mesaj ekrana çıkar)
Not: `BIOS Defaults' sorun giderme amaçlı minimum ayarlardır. Normal kullanım için optimize değerleri yüklemede `Setup Defaults'u kullanmak yerinde olabilir. Eğer burada defaults'u seçilirse değiştirilebilecek tüm ayarları değiştirir.
Ekranın altındaki bir bölüm bu ekrandaki kontrolleri açıklar. Seçenekler arasında hareket etmek için ok tuşlarını ve ya fare kullanılabilir Ekranın altındaki başka bir bölüm listede seçili olan maddenin kısa bir açıklamasını gösterir. INTEGRATED PERIPHERALS ve HDD LOW LEVEL FORMAT adlı satırlar sadece bazı anakartında vardır.
Standard CMOS Setup
"CMOS SETUP" bazı temel sistem donanım bilgilerini kaydeder, sistem saatini ve hata değerlendirmesini ayarlar. Eğer anakart üzerindeki CMOS hafızasında kayıtlı konfigürasyon kaydı yok olmuş veya bozulmuş ise veya sistemin donanım konfigürasyonunu değiştiriyorsak kaydı yeniden oluşturmamız gerekir. Anakart üzerindeki pil zayıflamış veya bitmiş ise konfigürasyon kaydı yok olabilir veya bozulabilir.
Date & Time
Ekrandaki ilk iki satır sistemin tarih ve saat ayarlarıdır.
Hard Disk Tipi
Sistemde kurulu, SCSI olmayan tüm hard disklerin spesifikasyonlarını kaydetmemiz gerekir. Tüm MFM, ESDI ve IDE hard disklerin spesifikasyonlarının burada kayıtlı olması gerekir. Anakart üzerindeki PCI IDE konektörü Primary (Birincil) ve Secondary (ıkincil) olmak üzere iki kanal sağlar. Her kanal başına iki tane olmak üzere dörde kadar hard disk veya diğer IDE aygıtlarından bağlanabilir. Burada sadece hard disklerin kaydedilmesi gerekir.
Eğer sistemde kurulu SCSI hard disk varsa spesifikasyonunu burada kaydetmek gerekmez. SCSI sürücüler aygıt sürücüsü kullanarak çalışırlar ve hiç bir PC BIOS'u tarafından direk olarak desteklenmezler.
"Primary Master", "Primary Slave", "Secondary Master" ve "Secondary Slave" olmak üzere dört hard disk vardır. Her IDE kanalındaki ilk aygıt `master' ve ikinci aygıt `slave'dir.
IDE sürücülerin sürücü spesifikasyonlarını otomatik olarak kaydetmek için daha sonra açıklanacak olan auto-detection programı kullanılmadır. Bunu yapmak istiyorsak sürücü "None"a getirilir.
Kaydetmemiz gereken bilgi alt
ı kategoridedir: "Cyls" (silindir sayısı), "Heads" (okuma-yazma kafası sayısı), "Precomp", "Landz" (konma alanı), "Sector" (sektör sayısı) ve "Mode". "Size" kaydı diğer spesifikasyonlara göre otomatik olarak belirlenir. Eğer sürücü IDE ise, auto-detection programı tarafından bulunan spesifikasyonlardan farklı bir formatı yoksa sürücü spesifikasyonlarının kaydedilmesi için auto-detection programını kullanmak en kolayıdır. 528MB'den Büyük Hard Disk'ler için Mode Ayarı
Kayıtlardan sonuncusu olan Mode'un daha fazla açıklanması gerekir. Mode ayarları sadece IDE diskler içindir. MFM ve ESDI sürücülerde bu madde ihmal edilebilir. Mode alanında seçebilen üç kayıt vardır, "Normal", "Large" ve "LBA". 528MB'den küçük IDE hard disk sürücüler için Mode'u Normal'e , daha büyük IDE hard diskleri destekleyen Logical Block Addressing modunu kullanan 528MB'den büyük sürücülerde LBA ayarını ; large ayarı, 528MB'den büyük olupta LBA modunu kullanmayan sürücüler içindir. Bu tipteki bir sürücü sadece MS-DOS ile kullanılabilir ve yaygın değildir. 528MB'den büyük IDE sürücülerin çoğu LBA modunu kullanır.
Not: Yanlış sürücü spesifikasyonlarının girilmesi hard diskin yanlış çalışmasına veya hiç çalışmamasına yol açar.
Floppy Disk Sürücüler
Biosta belitilen tipler içinde bizim sahip olduğumuz tip floppy seçilir.
360KB, 5.25" l.2MB,
5.25" 720KB,
3.5" 1.44MB,
3.5" 2.88MB,
None
IDE HDD Auto Detection
(Otomatik Harddisk Tan
ıma)
Eğer sisteminizde bir IDE hard disk varsa bu programı hard diskin parametrelerini belirlemek ve bunları Standard CMOS Setup'a otomatik olarak kaydetmek için kullanabilir.
Bu program, eğer sistem konfigürasyonu destekliyorsa dört adede kadar IDE sürücüyü tanıyacaktır. Her sürücü için bir dizi parametre sırasıyla kutu içinde görünecektir. Görüntülenen kayıtları kabul etmek için Y tuşuna, sonraki sürücüye geçmek için N tuşuna basılır. Eğer değerleri kabul ederse parametreler ekranda sürücü harfinin yanısıra listelenmiş olarak görünecektir. Sonraki harf parametreler olmadan görünecek ve program bu sürücü için parametreleri tesbit etmeye çalışacaktır. Parametreleri kabul etmeden geçmek için N tuşuna basılırsa bu sürücü harfinden sonra sıfır değerleri girilecektir.Kontrolör kullanmak istiyorsanız Chipset Features Setup ekranından "Onboard IDE" opsiyonunu "Disable" olarak ayarlamalısınız işinizi bitirdiğinizde, kabul ettiğiniz tüm kayıtlar Standard CMOS Setup'ta o sürücü ile ilgili satıra otomatik olarak kayıt edilecektir. Kabul etmeden geçtiğiniz tüm
kayıtlar görmezden gelinecek ve Standard CMOS Setup'ta o sürücü için önceden varolan kayıt korunacaktır.
Eğer LBA modunu destekleyen bir hard disk kuruluyorsa parametre kutusunda üç satır belirecektir. LBA sürücüler için LBA modunun bulunduğu satır seçilir Large veya Normal seçilmez.
Bu program bir IDE hard disk sürücüsü için tek bir parametre seti tespit edecektir. Baz
ı IDE sürücüler birden fazla set kullanabilir. Eğer hard diski yeni ise ve içinde hiç bir şey yoksa bu sorun değildir.
Eğer hard diski kuracağınız sırada hard diskiniz önceden tümüyle formatlanmış ve bu programın tespit ettiğinden farklı parametreler kullanılmış ise bu parametreleri manuel olarak grilmesi gerekir.
Save And Exit Setup
CMOS Setup Utility'deki sonraki seçenek "SAVE AND EXIT SETUP" seçeneğidir. Eğer bunu seçer ve < Enter > tuşuna basılırsaz son oturumda girilen değerler anakart üzerindeki CMOS hafızaya kaydedilecektir. Sistem bu kaydı sistemi her açılışında kontrol edecek ve sistemde bulduklarıyla bunu karşılaştıracaktır.
Exit Without Saving
Son oturumda yaptığınız değişiklikleri kaydetmeden Setup programından çıkmak için bu opsiyon seçilir. Kaydetmeden çıkmak için "EXIT WITHOUT SAVING" seçeneğini seçip < Enter > tuşuna basılır.
SISTEM EKRAN KARTI​
Ekran kartları PCI local bus bilgisayar sistemlerine en son VGA standardlarını getirmektedir. Bu kartlar yüksek çözünürlüklü bir PCI local bus Windows hızlandırıcılı VGA kartıdır. Bilgisayara bir PCI yuvası ile bağlanır.. IMB yerleşik hafızaya sahip bu kart 256 renkte 1024x768 çözünürlüğe kadar destekler. Hafızası 2MB'a çıkartıldığında 256 renkte 1280x1024 çözünürlüğe kadar destekler.
1024x768 gerçek renkte video göstermek için 1 MB yeterlidir.
VGA Konektörü · 15-pin analog
Ekran Kart
ının Kurulması
Bu bölümde ekran kartını sisteminizle kullanmanız için gerekli kurulum prosedürü yer almaktadır. Bu ekran kartının yanlış bir şekilde kurulması bilgisayar sisteminize, ekranınıza veya ekran kartına zarar verebilir. Bu kartı sisteminize kurmadan önee bu bölümü dikkatle okuyunuz.
PCI Ekran Kartının Görünümü

Kurulum
Ço
ğu bilgisayar sisteminde kasayı açmak için orta boy bir yıldız tornavida ve ekran kablosunu takmak için küçük bir düz tornavida yeterlidir.
Bilgisayar kapatılır
Bilgisayar
ını kasasını açmadan önce kapalı olmasına ve kablosunun fişten çıkartılmış olmasına dikkat edilmesi gerekir. Bilgisayara bağlı olabilecek diğer cihazların da (yazıcı, ekran, modem, vb.) kapalı olması gerekir.
Uyarı: Bilgisayarın kasası açık olarak çalıştırılması durumunda tehlikeli voltajlar açığa çıkabilir. Cihazların hasar görmemesi için kasası açıkken bilgisayara elektrik vermek iyi olmaz.
2- Bilgisayarını kasası açılır
3- Bilgisayarın konfigürasyonu yapılır
4- Boş bir pci yuvası tespit edilir
5- Sistem kasası üzerinde bulunan yuva kapağı çıkartılır.
6- Ekran karcını koruyucu ambalajından çıkartıp .
7- Kart yerleştirilir
Not: Bilgisayarda bu renkli video kartından başka renkli video kartlarının olmaması gerekir. Eğer varsa çıkartılmalıdır.
8- Bilgisayarın kasası yerine takılır
9- Ekran kablosunu ekran kartına bağlayarak ekran kablosunu taktıktan sonra konektörü sağlamlaştırmak için kablo vidalarını sıkıştırılır.
10- Video tipini ayarlamak için BIOS'a girilir.Ekran karti EGA yada VGA seçilir
Ekran Kart
ı Hafızasının 1 MB'den 2MB'ye Çıkartılması
Eğer ekran kartının üzerinde 1MB hafıza varsa (U7 ve U8), iki tane ilave 256Kx16 DRAM çipi takarak hafızayı 2MB'ae çıkartılabilir. DRAM hızı 70ns olmalıdır Önceden kurulu çiplerle aynı marka çiplerin kullanılması üreticiler tarafından tavsiye edilir.
BILGISAYARLARDA A​
Ğ

Bilgisayarlar sistemlerinin birbirine bağlanmasında network (ethernet) kartlarından kullanılıyor.Bu kartların sinyalleşmesinde ethernet teknolojisi kullanılmaktadır.
Ethernet yerel iletişim ağı altında sistemleri birbirine bağlayan bir tür kablolama ve sinyalleşme biçimidir. Bilgisayar haberleşmesinin temelinde OSI modeli geçerlidir.OSI modellemesinde ilk iki katmanda (1. katman -fıziksel- ve 2.inci katman -data link-) belirlenen Ethernet, ilk kez, 1970'lerin sonlarında, Xerox tarafından geliştirilmiştir. 1980'lerde Xerox fırmasının DEC ve Intel fırmalanyla ortaklaşa yaptığı çalışmalar sonucunda, Ethernet Versiyon I. için `Blue Book Standard' (Standart Mavi Kitap) adı altında, bu versiyonun kullandığı standartlanıklayan bir kitap ortaya çıkanlmıştır. Burada açıklanan standartlar arasında, `baseband' tekniği, CSMA/CD (Carrier Sense Multiple Access/Collision Detect) network standardı ve ethernetin ilk dönemlerinde kullanılan ve uzun yıllar yaygın bir şekilde uygulanan koaks kablo kullanım standardları anlatılmaktadır. Bu standart daha sonra 1985 yılmda çıkan Ethernet II adlı yeni standardla revize edilmiştir. IEEE (Institute of Electrical and ş Electronics Engineer) 802 numaralı projesinde ve 802.3 CSMA/CD network standardınm oluşumunda, Ethernet II Versiyonu baz alınmıştır. Genelde de ethernet paketinin başmda yer alan bilgi (header) dışmda bir farklan olmadığı için, ikisi birbirlerinin yerıne amlırlar.
CSSMA/CD nedir?
CSMA/CD protokolü, Ethernet ve 802.3 networkler tarafından kullanılan bir çeşit medya erişim kontrol mekanizması dır. Başka bir deyişle, iletişim hattına bilgi paketinin nasıl yerleştirileceğini belirler. CSMA/CD `Carner Sense Multiple Access/Collision Detect'in kısaltılmışıdır. Bir birim network hattına bilgisini bırakmadan önce, başka bir birimin hatta bilgi bırakıp bırakmadığını anlamak amacıyla, hattı dinler. Bilgi göndermek isteyen cihaz hattın boş olduğuna karar verince, bilgisini bırakır ve başka bir cihazın bu sırada hatta bilgi bırakıp bırakmadığmdan emin olmak için dinlemeyi sürdürür. Eğer bu sırada başka bir cihaz, hattın boş olduğunu sanarak o da hatta bilgisini bırakırsa, `collision' yani çarpışma olur.
Baseband network ne demektir?
Fiziksel medya (yani kablo) üzerinde kominikasyon sağlamak amacıyla, sadece bir tek band kullanılmasına izin veren networkleşme standardıdır. Yani, aynı anda sadece bir tek cihaz bilgi gönderebilir.
Baseband transmisyon tekniğini kullanan Ethernet gibi standartlarda, cihazlar bilgi tranferi yaparken hattın sağladığı tüm bant genişliğini (ethernet için lOMbit ya da l00Mbit) kullanırlar. Bu durum telefon sistemine benzer. Herkes konuşmak için sırasını beklemek zorundadır ve konuşmaya başladığında tüm hat ona ayrılmış olur. Başka biri de aynı telefondan konuşmak istediğinde, konuşmanın bitmesini beklemek zorundadır.
Broadband network nedir?
Baseband networklerin tam tersidir. Burada fiziksel kablo, broadband tekniği ile, sanal olarak birçok kanala bölünmüştür. Her kanalın, `frekans bölme modülasyonu' adı verilen bir teknik aracılığıyla belirlenen, kendine ait taşıyıcı bir frekansı vardır. Bu farklı fekanslar, network kablosunun üzerinde aynı anda konuşulabilecek şekilde, çoğaltılırlar. Belli bir frekanstan bilgi transferi yapan bir cihaz, başka bir frekanstan yayın yapan cihazın bilgilerini dinleyemez. Örnek vermek gerekirse, kablolu televizyon, broadband yayın uygulamaktadır. Aynı anda pekçok kanal programı tek kablo üzerinden yayın yapar ve seyretmek istenilen bir tane kanal seçilerek seyredilir.
OSI Modeli nedir?
Open Systems Iıiterconnection (OSI) referans modeli, ISO (International Standards Organization) tarafından `ideal' network yapısı için model olmak üzere yaratılmıştır. Model, networkleri yedi adet katmanda incelemektedir. En tepeden alta doğru sırasıyla bu katmanlar:
7-Uygulamalar: Kullanıcı uygulama programlannın yer aldığı katmandır. Dosya transfer ve erişimi, sanal terminal emülasyon uygulamalan, işlemler arası kominikasyon ve bunlara benzer işler bu katmanda yapılır.
6- Prezentasyon: Bu seviye, bilgi reprezentasyonlan arasındaki farklılıklar ve onlann sunumlanyla ilgilidir. Örnek olarak, LTMX tipi satır sonu CR (Carnage Return yani Enter tuşu), MS-DOS tipine CRLF (Carriage Return-Line Feed)yani hem Enter hem de Satır Atlama şekline dönüştürülür.
5- Session: Network üzerinden uygulamalar arası kominikasyon bu katmanda kontrol edilir. Örnek olarak, outof-sequence (sıralama dışı) paketlerin test edilmesi veya 2-way ( çift yönlü) komünikasyon gibi haberleşme şekillerinin kontrolü bu katmandadır.
4- Transport: Bu katman, daha altta yer alan üç katmanın işlerini doğru ve tam olarak yapıp yapmadıklannı kontrol ederek, network servisleri ve kullanıcı arasında verinin doğru akışını sağlar. Transaport katmanı, lokal kullanıcılara servis sağlayan alt katmanlardan biridir.
3- Network: Bir cihazdan diğerine gönderilen bilgi paketinin belli bir zaman içerisinde yerine ulaşmasım sağlamaktadır. Yönlendirnıe (routing) ve akış kontrolü bu katmanda yapılır. Fiziksel olarak networkün nasıl olduğundan bağımsız olan en son OSI katmanıdır.
2- Dalta Link: Bilgi paketlerinin, network hattında gelip gitmesini sağlar. Hata kontrolü ve hatanın oluşması durumunda bilginin düzeltilerek yeniden gönderilmesi ile ilgilenir. Iki alt katmandan oluşur: üstte, hata kontrolünü yapan LLC (Logical Link Control) ve altta, bilginin hatta gelip gitmesini sağlayan MAC (Medium Access Control) katmanları.
1- Fiziksel: Kablo, konnektör ve sinyalletme özellikleri bu katmanda belirlenir.

Ethernet Paketi
nedir?
60 byte'tan olu
şan Ethernet paketicihazıniçindekiehernet kartında yeralanchipset tarafından yaratılır. Paket, tamolarak, 6 byte uzunluğundaki bilginin yaratıldığı kaynak adresinden, 6 byte bilginin gönderileceği alıcı adresinden, 2 byte uzunuluğundaki bilginin tipini belirten bilgiden ve 46 byte uzunluğundaki bilginin içeriğinden oluşmaktadır. Bu formatın tam ve doğru olarak oluşumundan tamamiyle kullanılan yazılım sorumludur. Bu bilgilerin ışığında, en kısa ethernet paketinin boyu 62 byte, en uzun ethernet paketinin boyu ise 1514 byte'dır.
Ethernet ve IEEE 802.3 arasındaki fark nedir?
IEEE, Ethernet'in standardlaştınlmasında çalışmış ve bunu yaparken orjinal Xerox tarafından geliştirilen sipesifıkasyonlarında bazı değişiklikler de yapmıştır.
Mac Adresi nedir?
Ethernet network cihazlanna, tanınabilmeleri için, hexadecimal ve bir eşi daha olmayan seri numarası verilir. Bu numaralar, üretici firınalar tarafından fabrikada verilmektedir fakat daha sonra yazılımlar tarafından değiştirilebilir, ama genel olarak fabrika tarafından verilen numara kullanılır.
Adreslerinde özel bir numaralandırma kiıllanatmakta mıdıır?
MAC Adresleri 6 byte uzunuluğundadır ve hexadecimal olarak yazılırlar. Örnek olarak 12:34:56:78:90:AB bir MAC adresidir. Her üretici firnıanın kendi ürünleri için kullanabileceği belli bir MAC adresi alanı vardır.Ilk 3 byte üretici firnıa kodundan oluşmaktadır. RFC-1700, bu üretici kodlannın listesini içermektedir. Daha güncel olan MAC adresi listesi ftp.lcs.mit.edu internet adresinde pub/map/Ethernet-codes içinden edinilebilir.
CRC ne demektir?
Cyclical Redundancy Check- gönderilen bilginin içindeki bit'lerle matematiksel hesaplar yaparak bu sonucu da bilgiyle göndermek suretiyle, bir mesaj içindeki hatalan belirleme metodudur. Alıcı cihaz da aldığı mesajın üzerinde aynı matematiksel işlemi yapıirak sonucu mesajla birlikte gönderilenle karşılaştınr. Eğer sonuçlar biribirinin aynısı değilse, mesajı aldığı cihazdan bilgiyi yeniden göndermesini ister.
Broadcast Adresi nedir?
Gönderilen bilgi paketinin tüm cihazlar tarafından alınmasının istendiğini belirten özel bir adrestir.
1OBase5; lOBase2, lOBaseT, lOBroad36 ne anlama gelmektedir?
Bunlann hepsi de farklı Ethernet tiplerini belirten IEEE isimleridir. Buradaki ` 10' sinyalin hızını belirtmektedir (lOMBit/saniye). `Base' Baseband'in kısaltılmışıdır. Aynı şekilde `broad' da `Braoadband'in kısaltılmışıdır. Daha sonrasında yer alan rakam da, bir segmentte kablonun maksimum uzunluğunu belirtir. Bu durum sadece ` lOBaseT'de bozulmaktadır. Burada `T' kablonun `twisted pair' olduğunu belirtmek için kullanılmıştır. Aynı şekilde, ` lOBaseF' içerisinde kullanılan `F' de, kablonun fiber olduğunu belirtmektedir.
1OBase2: Ince koaks kablo üzerinde lOMbit hızında Ethernet. Ucuzluğu nedeniyle `Cheapernet' veya ince kablo kullanıldığı için ince ethernet diye de anılır.
1OBase5: Kalın koaks kablo üzerinde lOMbit hızında Ethemet. Kalın ethernet diye de anılır.
lOBaseF: Fiber kablo üzerinde lOMbit hızında Ethernet.
lOBaseT: Unshielded (zırhsız) twisted pair kablo üzerinde lOMbit hızında Ethernet.
10Base36 Broadband yayın yapan kablo üzreinde 10Mbit hında Ethernet
Koaks nedir?
Koaks kablo, RF (radyo frekans) ve bazı data transmisyonu için kullanılan ****lik bir elektrik kablosudur. Kablonun ortasında elektrik geçirmeyen dış kaplamayla çevrili iletken, belli bir kalınlıkta ve yüksek rezistanslı bir tel yer alır. Bu yüzden network gibi yüksek frekanslı uygulamalar için uygundur. Fakat, daha kısa mesafede kullanılan (100 metre) UTP ve STP tipi kablolar diferensiyal modülasyon tekniği kullandığı için koaks kabloya nazaran network uygulamalan için daha uygundur.
UTP ve STP nedir?
Twisted pair kablolardır. UTP, zırhsız (unshilded) twisted pair ikeiı; STP, zırhlı (shilded) tipi twisted pair kablodur. UTP genel olarak telefon kablosu olarak kullanılan kablodur diyebiliriz. UTP sınıfı kablolann da kendi içinde Level 3, Level 4, Level 5 gibi kategorileri vardır. Ethernet'te kullatıılan en az Level 3 olmakla birlikte, Kategori 5 standardı bugün artık iyice yer edinnıiştir ve UTP, Kategori 5 bir arada anılmaktadır.
STP daha çok Token Ring networklerde kullanılan bir kablo tipidir. IBM Type 1 (ya da 2,3,6,8) adıyla anılır. Fakat daha sonralan Ethemet'te de uygulamalan görülmüştür. Ethemet standardlannm içinde yer almamasına rağmen de facto standard olarak uygulamada firmalar tarafından STP kabloya yönelik ürünler geliştirilmiştir.
Ethernet'te kablo kısıtlaması var mıdır?
Gerek uzaklıkta, gerekse kullanılan cihaz sayısı ve bağlanan kullanıcıların sayılannda kısıtlamalar vardır.
Uzaklık kısıtlamaları a,sağıda belirtilmttir:
1OBase2: Segment başına maksimum uzunluk 185 m ile sınırlıdır.
1OBase5: Segment başına maksimum uzunluk 500 m.ile sınırlıdır.
1OBaseF: Kullanılan sinyalleşme teknolojisine göre, fiber kablo 2 km.'ye kadar gidebilir.
lOBaseT: Segment başına maksimum uzunluk 100 m
1OBase36 Segment başına maksimum uzunluk 3600m ile sınırlıdır.
Segmetleri büyütürken uygulanan kısıtlamalar 5-4-3 kuralı:
Ethernette maksimum 4 repeater ,5 segment(bunun sadece 3 ü kullanıcı segmenti) kuralı vardır.Mesafeyi arttırmak için repeater denilen cihazlan ekleyerek yeni bir segment eklemek mümkün olmaktadır. Ancak, bu kullanılan repeater cihazlannın sayısı maksimum 4 adet olabilmektedir. Böylelikle, toplam 5 adet segmentiniz olabilmektedir. Ancak, bunlann sadece 3 tanesine kullanıcı ya da başka cihazlar bağlamanıza izin verilmiştir. Geri kalan 2 tanesi, sadece mesafe uzatmak için kullanmaktadır. Network içerisinde bir noktadan diğerine giderken, bu kuralın ihlal edilmediğinden emin olunması gerekir. Aksi takdirde, networkde ciddi problemler olabilir. Bu sayılann da üzerine çıkmak istiyorsak veya segmentlerdeki performans problemlerini gidermek istiyorsak, bu durumda, bridge (köprü), router (yönlendirici) ya da switch kullanılması gerekmektedir.
Bağlanan istasyon (kullanıcı ve/veya cihaz) sayılarındaki kısıtlamalar: lOBase2 standardında, bir segment içinde, biribirlerinden 50 cm. uzaklıkta olmak şartıyla maksimum 30 adet cihaz bağlanabilir. 1OBase5 standardında, bu sayı biribirlerinden 2,5 m. uzaklıkta olmak şartıyla, maksimum 100 olabilmektedir. lOBaseF ve lOBaseT yıldız topolojide olduklan için her bir cihaz direk olarak repeater/lıub adı verilen network cihazına bağlıdır ve burada mesafe, maksimum kablo uzunluğuyla sınırlıdır. Bu standardlarda network başına maksimum 1024 adet cihaz bağlanabilir.
Tek bir segmentte lOBase2 ve lOBaseT standardları aynı anda kullanılabilir mi?
Farklı kablo tiplerini kullanırken arada geçişi sağlamak amacıyla repeater kullanılarak mümkün olur.
Kablosuz ethernet var mıdır?
Birçok firma, bu alanda, spread-spectrum radyo transmiyonu, laser, mikrodalga gib değişik teknikler kullanarak kablosuz ethernet ürünleri üretmişlerdir ancak bu alanda belli bir standard oturtulmadığı için, maalesef, bir üreticinin ürününün diğeriyle birlikte çalışması mümkün olamamaktadır.
lOBase2 veya lOBaseT arasında seçim yapmak gerektiğinde, dikkate alınacak iki konu mesafe ve fiyat olmaktadır. Her ikisi de bina içi kablolamada kullanılan standardlar olmak birlikte, bugün lOBaseT yavaş yavaş lOBase2 standardının yerini almış gözükmektedir Bina içinde kullanılacak kablolarda seçim lOBase2 veya lOBaseT yönünde olurken iki bina arasında daima lo BaseF kullanılması iyi olur.Fiber kablo içinde manyetik bir alan oluşmaz ve bina dışlarında yıldırımdan korunmak için idealdir.Yüksek manyetik alnaların bulunduğu ortamlarda da kullanılması bilginin doğru transferi açısından önemlidir.lO Base5 omurga oluşturmada veya lO BaseF in daha ucuz alternatifi olarak karşımıza çıkabilir.
UTP(Unshielded Twisted Pair)
UTP tipi kablolar, telefon sistemlerinde de yayg
ın olarak kullanıldıkları için bazı binalarda oldukça ucuza gelen bir seçenek olabilir. Bu tip kablolar aynı zamanda lObaseT olarak da tanınır. UTP kablolar RJ-45 olarak adlandırılan konektörlerle bağlanırlar.
UTP kablolar kullanırken, network yıldız yapısına göre kurulur. Bu da, tüm bilgisayarların bağlanacağı merkezi bir üniteve bir hub anlamına gelir. Hub'lar genellikle 8 - 24 arasında b
ilgisayarı bağlamak için yere sahiptir.
Bir bilgisayar hub'dan en fazla 100 metre uzakta olabilir.
UTP kablolar
ı, dışardaki elektriksel ortamdan yalıtılmış olma derecelerine göre 1 ile 5 arasında numaralandırılmıştır. Ethernet için 3 ve yukarısı tavsiye edilmektedir.
UTP kablolamayı kullanan telefon sistemleri vardır. Bu telefon sistemleriyle network'ün beraber çalışabilmesi için, döşenen kablonun içinde dört çift bükülmüş tel olması gerekir.
UTP kablolamanın, ince koaks kabloya göre bir avantajı vardır. UTP kablolar yıldız yapıya göre bağlandıklarından, eğer kablolardan biri bozulursa, sadece bağlı olduğu bilgisayar network'e bağlanamaz. Oysa ince koaks ile kullanılan lineer topolojide kopan bir kablo ona bağlı hattı tamamen ***ürür.
Bir diğer farklılık da, UTP kablolamada hub kullanılmak zorundadır. Genel olarak hub'lar 8 ya da 12 kablo için bağlantı yerine sahip olurlar. Böylece başlangıçta network az sayıda bilgisayar olsa da, hubda yer olduğu sürece, network yeni kullanıcılar eklek zor olmaz. Yıldız tipi network'lerde bir bilgisayarın ofis içindeki yerlerini değiştirmek, kablolarla ilgili sorunları halletmek daha kolaydır. Çünkü sorunlu tek bir kablo,sadece tek bir bilgisayarı etkiler. Diğer bağlantı tiplerinde olduğu gibi network'ün diğer bölümlerini etkilemez.
Hublar birbirine UTP kablolarla bağlanılırlarsa en fazla 3 hub birbirine bağlanabiliyor.Eğer ine koaks ile birbirine bağlanırsa bu sınır aşılabiliyor.
Hub'ların bağlantısı
Hub ile bilgisayarları network kabloları birbirine bağlar. Bu kablonun bir ucu bilgisayara takılan network kartına ,diğer ucu da hub’ın üzerindeki portlardan birine bağlanır.
Bir hub'ı diğerine bağlarken kablonun cinsinne göre bağlantı biçimi değişiyor.
UTP kabloda kablonun bir ucu hublardan birinin standart portuna diğer ucuda diğer hubın iki hubu birbirine bağlarken kullanılan portuna bağlanılıyor.
Eğer ince koaks kablo kullanılıyorsa ,üzerinde BNC (Basic Network Connector)tipi bağlantı portu bulunan hublar bu portlardan birbirine bağlanıyor.NETWORK(ethernet) KARTLARIBağlantı için gereken son parça network kartlarıdır. Network kartları bazı ekran ve ses kartları gibi bilgisayar içindeki özel bölümlere (slot) takılır. Networkde kullanılan kablo ile network kartları uyumlu olmak zorundadır.
Network kartları alınırken dikkat edilecek konulardan biri, üzerindeki konektör tipleridir. Bazı network kartları birkaç tip kablo konektörüne sahiptir.
Çoğu network kartının standartı 16-bit ISA yapısına uygundur .
Network kartları çeşitli kablolama ve network yapısını desdeklerinden bazı ayarlamalar gerktirirler.
Bu ayarlamaları yapmak için çeşitli yöntemler vardır ve bu yöntemler kullanılan network kartına göre değişir. Kimi ayarlamaları kartın üzerinde bulunan bazı anahtarlar ile bazı ayarlamalar da, kart bilgisayara takıldıktan sonra, bilgisayarın ve kartın özel bir ayarlama yazılımı çalıştırılarak yapılır.
Jumper'lar ve DIP Anahtarları
Network kartlarının bazılarının üzerinde, bilgisayara takılmadan ayarlanması gereken bazı parçalar vardır. Özellikle birden fazla kablo tipini destekleyen kartlar, fabrika çıkışında bu desteklenen tiplerden birine ayarlanır.
Jumper'lar devrelerde geçici bağlantı sağlamak için kullanılan tel gruplarıdır.
Jumper'lar kullanılarak, network kartlarının sahip oldukları özelliklerden bazıları etkinleştirilip, bazıları ise kullanım dışı bırakılabilir. Bu özelliklerin neler olduğu ve jumper'ların hangi değerleri için hangi özelliklerinin etkin olacağı, kartların kullanım kılavuzu türü belgelerinde mevcuttur.
Bazen sadece l, bazen hem 1 hem 2 bu küçük parçalar takılarak etkinleştirilebilir. Jumper'lar dışında bir diğer araç da, DIP switch'lerdir. DIP switch'ler kartlar üzerinde yer alan küçük anahtarlardır.
Aşağıda da DIP switch adı verilen anahtarlar yer alıyor jumperın daha kullanışlısı denilebilir.
Network kartlarının parametreleriNetwork kartlarının bazıları yukarıda anlatılan biçimde, kart üzerindeki parçaların kullanımı ile ayarlanırlar. Diğerleri ise başka bir yöntem kullanır. Bu yöntem, yazılım ile ayarlamadır. Network kartlarınızla beraber, bir disket içinde kartı ayarlamak için kullanılacak yazılımı da verirler. Bu yazılımları kullanarak ayarlayabilecek parametreler şunlardır:
IRQ numarası, I/O adresi (Girdi/Çıktı adresi) ve DMA (Doğrudan Hafızaya Ulaşım) kanalı.
IRQ Numarasını Ayarlamak
IRQ, lngilizce olarak Interrupt Request sözcüğünün kısaltılmışıdır. Bilgisayar üzerindeki her parça ve dış üniteler, bilgisayar çalışırken kendi isteklerini iletmek için bir numara kullanır. Bu numara her parça için ayrı olmalıdır. Network kartı satın alırken gözden kaçırılmaması gereken şeylerden biri de, network kartının çalışabileceği IRQ numaralarıdır. Eğer alınan kartın kabul ettiği numaralar, bilgisayara takılı başka aletler tarafından önceden kullanılıyorsa, bu bir sorundur.
MSD adlı dos ile birlikte gelen program çalıştırılıp, kullanılan IRQ numaraları görüntülenebilir. DOS 6.0 veya 6.2 ile gelen MSD programınız yoksa, PCTools gibi başka bir yardımcı program da bu işi görür. Network kartı dışında IRQ numaralarını kullanan diğer dış üniteler şunlardır: Yazıcılar, tarayıcılar, CD-ROM sürücüleri, modemler ve benzerleri...
I/0 Adresi
Bilgisayar
ın network kartını bulmak için kullandığı adrestir. Tıpkı yazıcın ya da CD-ROM sürücünün olduğu gibi, network kartının da bir adresi vardır. Yine önemli olan şey, bu adresin bilgisayardaki diğer adreslerle çakışmamasıdır.
I/O adresi onaltılı düzende bir sayıdır. Bu sayılar, Âdan F'ye kadar harfler ve 0 ile 9 arası sayılar kullanılarak ifade edilir. Sonlarına da, onaltılık düzende olduklarını belirtmek ve onluk düzenle karıştırmamak için "h" harfi konur. I/O adresleri, 3ACh gibi ifadelerdir.
DMA (Doğrudan Hafızaya Ulaşım) kanalını kullanabilelecek olası başka bir kart ile çakışmayacak şekilde ayarlanmalıdır.

Kart
ı yuvasına yerleştirmek
l. Bilgisayar kapatılır ve elektrik kablosun da çıkartılr.
2. Bilgisayarın kasası çıkartılır.
3. Kullanılmayan ve network kartına uygun bir yuva bulunur. 4.Kart PCI yada ISA slota (kartın çeşitine göre) yerleştirilir.
5.Network kartının konektörleri ile yuvanın uygun bölümlerini karşı karşıya getirilir. Genellikle kartları yerleştirmek için sıkıca bastırmak gerekir. Kartı yuvaya göre biraz eğik tutup bağlantıları doğru hizaya getirdikten sonra arkaya doğru itmek, başarı yüzdesi yüksek bir girişimdir.
BNC konektörleri ince koaks kabloya bağlamak bu bağlantıyı yapmak oldukça etraflı bir iştir ve özel aletler gerektirir. Bu aletlerden biri kabloyu çeşitli seviyelerde soymaya, diğeri de kablo ve konektörü birbirine perçinlemeye yarar.

1. En üstteki tüpü kablonun üzerinden geriye çekerek
2. Kablonun ucu düz olarak kesilir.
3. Kabloyu soymaya yarayan aletle kabloyu de
ğişik seviyelerde soyarak
Önce en dıştaki kısmı 1.5 cm soyar, sonra içteki örgülü kısmı bir santim kadar ve içteki yalıtkan kısmı da yarım santim kadar soyarak,
4. Içteki iletkeni bükerek merkezi ucun içine sokarız.
5. Sıkıştırıcı aletle merkezi ucu sıkıştır;
6. Konektörü uca geçirirek.
7. Geriye çekti
ğiniz tüp şeklindeki parçayı konektöre dayanana kadar iter8. Sıkıştırıcı aleti kullanarak tüpü konektöre sabitledikten sonra BNC konnektör hazırlanmış olur.
UTP kabloyu RJ-45 konektörüne bağlamak
UTP kablolarında her çift birbirini tamamlayan renklere sahiptir. Çiftteki tellerden biri beyaz üzerine portakal rengi çizgiliyken, diğeri portakal üzerine beyaz çizgilidir. Diğer çiftteki tellerden biri beyaz üzerine yeşil çizgiliyken, diğer tel de yeşil üzerine beyaz çizgilidir.
l. RJ-45 konektörünü ****l iletkenleri yüze bakacak şekilde tutarak. Soldaki yuvadan itibaren l, 2, 3 şeklinde numarlandırılır
2. Kablonun ucu düz bir biçimde kesilir.
3. Kablonun üzerindeki yal
ıtkan kısım soyularak.

Telleri
şu sırada tutulur: (renkler kabloya göre değişebilir)
- beyaz üzerine portakal çizgili,
- portakal üzerine beyaz çizgili,
- beyaz üzerine yetil çizgili,
- yetil üzerine beyaz çizgili.
5. Telleri s
ırasıyla l, 2, 3 ve 6 numaralı yuvalara yerleştirilir.
6. Perçinleyici alet kullanılarak yerleştirilen teller sabitlenir.
Eğer ilk iki telle son iki telin yerini değişse de çalışır. Yani beyazlı portakallı çift yerine, önce beyazlı yeşilli çift alabilir. Tabi, kablonun diğer ucu da aynı renk sırasında yerleştirilmelidir.
beyaz üzerine portakal çizgili
portakal üzerine beyaz çizgili
beyaz üzerine yetil çizgili
yetil üzerine beyaz çizgili
Kross kablo nas
ıl yapılır.
Katagori 5 kablonun uçlarının bir tarafı istediğimiz şekilde konnektorlerden birine 8 uçda takılır.bu uçları 1..8 şeklinde numaralanır.
Diğer konnektörde ise uçlar:şu şekilde numaralanarak bağlantı yapılır:
Siz en iyisi şuna bakın
1.konnektör 2.konnektör
 

ZoRRoKiN

Özel Üye
7 Ağu 2005
2,149
374
WORLD
1.DONANIM 1.1. Temel Bir Bilgisayar Sisteminin Bileşenleri Bilgisayar, hazırlanmış komutları işleyebilen bir cihazdır. Belirli bir görevi yerine getirmek için kullanılan komutlara program denildiği için de bilgisayarlar programlanabilir cihazlar olarak nitelendirilirler. Bir bilgisayar sistemi ise bilgisayardan ve komutların işletilmesiyle kontrol edilen çevre birimlerinden oluşur. Bir bilgisayar sistemindeki fiziksel parçalara donanım adı verilir. Bilgisayar sistemlerinde çalışan programlar ise yazılımlardır. 1.2. Temel Bir Bilgisayar Sisteminin Modeli Bir bilgisayar sistemini anlamanın ilk adımı onun bileşenlerini tanımaktır. Temel bilgisayar bileşenleri şekilde gösterilmiştir. Şekil 1.1. Temel bilgisayar bileşenleri 1940'lı yılların sonunda John Von Neuman ve meslektaşları ideal bir elektronik bilgisayarın dahili mimarisini şu şekilde tanımlamışlardır.([1]Information Systems A Management perspective, Steven Alter, The Benjamin/Jummings publishing company inc.,1996) ·1 Hesaplamaları yapmak için bir matematik-mantık birimi, ·2 İşlemleri kontrol etmek için bir kontrol birimi, ·3 Programların etkili bir şekilde çalışması için gerekli verileri ve programın kendisini içerecek bir bellek birimi ·4 Giriş-çıkış birimleri 1945 yılından günümüze kadar kullanılan bilgisayarların çoğu bu mimariyi temel alarak üretilmişlerdir. Şekil 1-2 de bu mimariye göre üretilmiş bir bilgisayar ve çevre birimleri gösterilmiştir. Şekil 1.2. (PC ve bazı çevre birimleri) Merkezi işlem birimi (MİB) programların makine kodunu çözerek işleten birimdir. Bu kod çözme ve işletme işi silikondan üretilen bir mikroişlemci tarafından yapılır. MİB o anda kullanılan verileri ve komutları bulunduran ve Random Acces Memory (RAM) (rasgele erişimli bellek) adı verilen ve yine silikondan üretilen diğer chipleri de kullanır. Buradaki rasgele kavramı mikroişlemcinin veri yazma ve okuma işini direkt olarak belleğin uygun olan bir yerini kullanarak yapabilmesini belirtmektedir. Bellek birimleri arasında Read Only Memory (ROM) (sadece okunabilir bellek) de bulunur. ROM da bilgisayarın işleyişini kontrol eden fakat bilgi girişi yapılamayan yani içerdiği bilgiler programlar tarafından değiştirilemeyen bellek birimidir. Şekil 1.3. Merkezi İşlem Birimi 1.3. Bilgisayarda Bellek Birimleri Bilgisayarda en küçük birim BIT tir. 1 BYTE = 8 Bit 1 Bit 0 ya da 1'den (kapalı devre=0, açık devre=1) oluşur. 1 BYTE 1 karakterdir. 1024 BYTE = 1 KiloByte (KiloByte = KB) 1024 KB = 1 MegaByte (MegaByte = MB) 1024 MB = 1 GigaByte (GigaByte = GB) 1024 GB = 1 TeraByte (TeraByte = TB) Giriş Cihazları Komutların ve verilerin girilmesi için kullanılır. Şekil 1.1 deki giriş cihazları klavye ve faredir. Bu şekilde gösterilmeyen diğer giriş cihazları arasında ışık kalemi, dokunmatik ekran, tarayıcı ve ses giriş cihazı sayılabilir. Çıkış cihazları Bilginin dış ortama verilmesi için kullanılır. Şekil 1.1 deki çıkış cihazları monitör ve ses çıkışı için hoparlörlerdir. Diğer çıkış cihazları; kağıt çıktısı için yazıcı ve çiziciler, düz panel ekranlardır. Veri depolama cihazları Verileri ve programları daha ileriki kullanımlar için saklarlar. En çok kullanılan depolama cihazı sabit disktir. Kullanılan diğer depolama cihazları; manyetik özellikli bantlar ve diskler, optik CD Rom'lar ve mikrografik microfilmlerdir. Giriş, çıkış ve depolama cihazları genel olarak bilgisayardan ayrı olarak düşünülen seçenekler oldukları için çevre birimleri olarak adlandırılırlar. 1.4. Bilgisayar Çeşitleri Dersin başında bahsedilen temel mimari göz önünde bulundurularak geliştirilen çok çeşitli bilgisayar sistemleri vardır. Başka bir makinenin dahili bir parçası olarak kullanılan bilgisayara gömülü bilgisayar denir. Uçaklardan televizyon setlerine ve kahve hazırlayıcılarına kadar birçok makine gömülü bilgisayar içerir. Bu tür bilgisayarlar kimyasal ve mekaniksel üretimleri kontrol ettikleri gibi fabrika otomasyonlarında da kullanılırlar. Gömülü olmayan bilgisayarların sınıflandırılmasında, güç, hız ve diğer bilgisayar ve terminallere bağlanabilme yetenekleri temel alınmaktadır. Bilgisayarlar genel olarak şu sınıflara ayrılabilir: ·1 Kişisel Bilgisayarlar ·2 İş İstasyonları ·3 Minibilgisayarlar ·4 Mainframe Bilgisayarlar ·5 Süper Bilgisayarlar Bu kategoriler günümüzde bilgisayar terminolojisinde sıklıkla kullanılmaktadır. Kişisel bir bilgisayar (PC) Aynı anda tek bir kullanıcı tarafından kullanılabilen ve masaüstünde duran ya da kullanıcının taşıyabildiği bilgisayardır. Şekil 1.2 de görülen bir kişisel bilgisayar bir masaüstüne yerleştirilebilir.Diz-üstü bilgisayarlar ve daha küçük olan notebook bilgisayarlar bir çantaya sığabilecek boyutlarda olup iş dünyasına ait işlemleri yapabilecek güç, hız ve depolama cihazlarına sahip olan kişisel bilgisayarlardır. Klavyesiz olarak çalışan kalemli bilgisayarlar ise özel bir kalemle ekrana yazılan el yazısının yeterli bir giriş olduğu ve klavyeye gerek olmayan bilgisayarlardır. Şekil 1.4. Bir kişisel bilgisayar İş istasyonu Karmaşık veri analizlerini yapabilen ve mühendislik tasarımları için kullanılan daha güçlü tek kullanıcılı bilgisayardır. İş istasyonları, genel olarak karmaşık ve büyük görüntülerin işlenmesinde kullanılabilmek için büyük ekranlarla birlikte gelirler. İlk kişisel bilgisayarların sadece basit kelime işlemci programları ve özel bazı programları çalıştırabilmelerine rağmen donanım teknolojisindeki gelişmeler sayesinde günümüzün kişisel bilgisayarları önceden sadece iş istasyonlarının başarabildiği görevleri yapabilmektedir. Şekil 1.5. Bir iş istasyonu Genel amaçlı kullanılan PC'ler sınıfı ile çeşitli görevler için özel üretilen bilgisayar sınıfları arasına düşen özelleştirilmiş tek kullanıcılı bilgisayarların kullanımı giderek artmaktadır. Örneğin Digital Biometrics firmasının geliştirdiği ve polis ekiplerinin kullandığı taşınabilir bir bilgisayarda dijital bir kamera parmak izlerini almak için özel bir lensli sistem ve çift yönlü iletişim kurmak için bir telsiz ekipmanı bulunmaktadır. Minibilgisayarlar ve Mainframeler Tipik olarak çok sayıdaki kullanıcı terminalinin işlemlerini yapabilecek bilgisayarlardır. Mini bilgisayarlar, bir şirketin bir bölümü tarafından paylaşılan veritabanlarına ulaşımı sağlayan, raporlar alan ve sisteme giriş çıkışları kontrol eden merkezi bilgisayarlardır. Mainframe bilgisayarlar daha güçlü bir yapıya sahiptirler. Yüzlerce ve hatta binlerce terminale bağlıdırlar ve bu terminaller yüksek kapasiteli online işlemler yapar ve çok büyük veri tabanlarındaki bilgileri kullanırlar ve raporlar alırlar. Mainframe sistemler çok yüksek kapasitede veri depolama birimlerine sahiptirler. Bilgilerin saklanacağı manyetik teypler büyük kütüphanelerde bulunur ve bilgisayar merkezlerinde veritabanlarındaki bilgilerin tutulması için düzinelerce sabit disk gerekir. Basılı çıktılar ya merkezdeki yüksek hızlı yazıcılardan alınır ya da uç birimlere bağlı olan daha düşük hızlardaki yazıcılar kullanılır. Mainframe bilgisayarlar, çevre şartlarının çok iyi sağlanmış olduğu ve güvenli bölümlere yerleştirilirler. Süper bilgisayarlar ise, sisteme giriş çıkış bilgilerinin işlenmesinden çok yüksek yoğunlukta olan ve çok hızlı yürütülmesi gereken işlemleri yapmak için tasarlanmışlardır. Bu tür bilgisayarlar hava durumu tahmin simülasyonları yapmak ve bir uçağın kanadının etrafındaki hava akımlarını hesaplamak gibi karmaşık analizleri yapmak için kullanılırlar. Daha yakın zamanlarda ise süper bilgisayarlar, bankacılık işlemlerinde ve üretim hatlarında da kullanmaya başlanmıştır. Günümüzden yaklaşık olarak 25 yıl önce, minibilgisayarlardan daha fazla MIPS (Millions of Instructions Per Second) (Saniyede yapılan milyon adet işlem sayısı) kapasitesine sahip CPU ları kullanan mainframe bilgisayarlar o yıllardaki PC'lerden çok daha hızlıydılar. Fakat 1990 ların başından itibaren PC ler de çok güçlü CPU ları kullanmaya başlamışlardır ve PC' lerde kullanılan bu CPU'ların fiyatları mainframelerde kullanılanlardan oldukça düşüktür. Fakat işlem yapma hızındaki bu gelişmeler PC' lerin mainframelerin ve mini bilgisayarların yerini alacağı anlamına elbette gelmez. Çünkü mainframeler ve mini bilgisayarlar çok sayıda kullanıcının eş zamanlı olarak işlem yapabilmesini sağlayabilmektedir. Fakat PC' ler tek bir kullanıcının işlemlerini bir mainframe yada mini bilgisayarla hemen hemen aynı hızda yapabilmelerine karşın bu tür çok kullanıcılı uygulamaları gerçekleştiremezler. Mainframelerde yapılan işlemleri yaptırabilmek için PC'lerin bir bilgisayar ağına bağlanması gerekir. Bilgisayar ağlarının kullanımının artması yeni bir bilgisayar türünü ortaya çıkarmıştır. Sunucu (server) bilgisayarlar Bir ağdaki diğer bilgisayarlara bağlanan ve diğer bilgisayarların ağ üzerinden bazı işlemleri yapmalarını sağlayan bilgisayarlardır. Mail servisi sağlamak, bir veritabanını çok kullanıcıya paylaştırmak ya da yazıcı kontrolünü yapmak için bir ağa bağlanan sunucu bilgisayarlar genelde güçlü PC' lerdir. Birçok araştırmacı mainframe bilgisayarların değişim geçirerek çok güçlü veritabanı sunucuları haline geleceklerini belirtmektedir. Şekil 1.6. Sunucu bilgisayarlara iki örnek

İşletmelerde Bilgisayar Uygulamaları
2. YAZILIM Donanım kavramı bir bilgisayar sisteminin fiziksel bileşenlerini tanımlamak için kullanılmaktadır. Bilgisayar sistemlerinin, problemlerin çözülmesinde kullanılabilmesi için, bir komutlar ve rutinler kümesinin bilgisayarda çalışıyor olması gerekir. İşte bu komutlar kümesine bilgisayar yazılımı adı verilir. Yazılımlar yeni sistemlerin kurulması ve varolanların geliştirilmesi için esas teşkil eden unsurlardır. Bir bilgisayar sisteminin donanımı ile yazılımı arasındaki ilişki Şekil 2.1'den faydalanarak şöyle açıklanabilir. Şekil 2.1 Şekil 2.1 de daire merkezinden yukarı çıktıkça bilgisayar sisteminin fiziksel bileşenlerini işleten programlar, kullanıcıların bilgisayar yazılımlarını kullanabilmelerini sağlar. Şöyle ki; bir işletim sistemi bilgisayarın donanımını diğer programlar tarafından kullanılabilir hale getirir. Programlama dilleri kullanılarak yazılan uygulama yazılımları ise işletim sistemi aracılığıyla bilgisayarın bellek, sabit disk ve diğer çevre birimlerine ulaşarak işlem yaparlar. Bilgisayar donanımı daha önce de bahsetmiş olduğumuz gibi bilgisayarın fiziksel bileşenleridir. İşletim Sistemi İşletim Sistemi, bilgisayar kullanıcısı ile bilgisayar donanımı arasındaki etkileşimi sağlayan bir arabirim olarak tanımlanabilir. İşletim sisteminin bunun dışında birçok teknik tanımı vardır. Ancak bu tanımların hiç birisi üzerinde tam bir uzlaşma sağlanamamıştır. Yaygın olarak kabul gören tanımlardan birisi şudur: İşletim sistemi diğer bütün programlardan önce bilgisayarda çalışmaya başlayan ve bilgisayar açık olduğu müddetçe çalışmaya devam eden bir kontrol programıdır. İşletim sisteminin amacı kullanıcının uygun ve etkili bir şekilde bilgisayarı kontrol etmesini ve programları kullanmasını sağlayacak bir ortam oluşturmaktır.. Bilgisayarın açılışından kapanışına kadar bilgisayar sisteminin tüm hareketlerini denetler. Sistemde bulunan MİB, ana bellek, Harddisk vb. kaynakları yönetir. İşletim sistemlerine örnek olarak Windows (3.1, 95, 98,CE,ME), WindowsNT, MAC OS, UNIX, LINUX verilebilir. Programlama Dili Programlama dilleri, uygulama yazılımlarının yani programların yazılması için kullanılırlar. Programlama dillerinin, konuşma dili benzeri kuralları vardır. Programlama dillerinden Java, C/C++ , PASCAL ve Visual Basic örnek olarak verilebilir. Uygulama Programları Herhangi bir programlama dili ile kullanıcıların çeşitli ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik olarak geliştirilmiş olan programlardır. Windows'un Hesap Makinesi Programı, ICQ programı ve şirketlerin kullanılmakta olduğu muhasebe programı gibi programlar ise uygulama yazılımlarıdır. Kullanıcı ile "Donanım ve Yazılımın" ilişkisi Şekil 2.2 de gösterilmiştir. Şekil 2.2' den de anlaşılacağı gibi kullanıcı işletim sistemi ve uygulama programları ile ilişkidedir ancak donanım ile işletim sistemi arasında ve uygulama yazılımı ile de işletim sistemi arasında bir ilişki bulunmaktadır.
 

ultrAslan

Yeni üye
20 Eyl 2006
23
0
kardeşim ellerine saglık emege saygı ise bu yazıyı yazanın eli opulur hepsini okuyamadım ama pc me kopyaladım en kısa zamanda okuycam
 

magarex

Uzman üye
16 Ocak 2010
1,017
1
Philadelphia
Tamamını Okumadım Ama Bilgisayar İngilizcesi Kısmını okudum Bilmediklerim Vardı Saolasın Kardeşim Paylaşım İçin !
 
Üst

Turkhackteam.org internet sitesi 5651 sayılı kanun’un 2. maddesinin 1. fıkrasının m) bendi ile aynı kanunun 5. maddesi kapsamında "Yer Sağlayıcı" konumundadır. İçerikler ön onay olmaksızın tamamen kullanıcılar tarafından oluşturulmaktadır. Turkhackteam.org; Yer sağlayıcı olarak, kullanıcılar tarafından oluşturulan içeriği ya da hukuka aykırı paylaşımı kontrol etmekle ya da araştırmakla yükümlü değildir. Türkhackteam saldırı timleri Türk sitelerine hiçbir zararlı faaliyette bulunmaz. Türkhackteam üyelerinin yaptığı bireysel hack faaliyetlerinden Türkhackteam sorumlu değildir. Sitelerinize Türkhackteam ismi kullanılarak hack faaliyetinde bulunulursa, site-sunucu erişim loglarından bu faaliyeti gerçekleştiren ip adresini tespit edip diğer kanıtlarla birlikte savcılığa suç duyurusunda bulununuz.