ar Cry'ın ilk çıkacağı anları hatırlıyorum da ormanın içinden, dürbünümüzle tamamen kendi hallerinde takılan kötü adamları dikizleyişimiz ne kadar heyecanlandırmıştı bizi. Koca bir orman, dilediğimizi yapabilme imkanı (en azından oyunun büyük kısmında) müthiş grafiklerle Far Cry, Yerli Kardeşler için büyük bir adım olmuştu. Sonra Crysis geldi, PC'lerimizin ve eski sistemlerin, üst sistemleri bile ezen "TÜRKÇE" bir oyundu, "Koduğumun Korelileri" adeta bir marka haline geldi Türkiye'deki oyuncular arasında. Crysis 2 geldi, koca bir şehir, devasa mekanlar vardı ama ne yazık ki bana göre çizgisellik çok ama çok ön plandaydı ve sıra Crysis 3'te
Bakalım beklentiler ne anlamda karşılanıyor.
Bu dünyayı kurtaracak kişi sensin, Prophet (öyle miyim?)
Crysis serisinin konusu bana her zaman çok yavan geldi, ikinci oyunun sonunda karıştırmaya çalıştılar ama sonuç yine aynıydı; tehdit altındaki dünyayı kurtarabilmek (spoiler olmaması için anlatmıyorum). Üçüncü oyun da pek farklı gitmiyor ne yazık ki. Uzaylı istilasından yirmi dört sene sonrası. Salgın hemen hemen bitmiş durumda, uzaylılar dünyayı terk etmiş, arada sıkışıp kalanlar ise birer birer CELL tarafından avlanıyor. CELL dünyayı dize getirmeye çalışan, güya özgürlük abidesi devasa şirket. Kokuşmuşluğun içine sindiği bu şirket tahmin edeceğiniz üzere New York'u devasa bir ormana çevirmiş bir durumda ve şehir için masum görünen ama tüm dünyayı domine etme niyetinde bir planla ortaya çıkıyor ve bizim amacımızda tabii ki bildiniz, onları durdurarak dünyayı kurtarmak (aslında verecek detaylar var ama zaten elle tutulan bir konu olmadığından daha fazla keyif kaçırmaya gerek yok, konu ve oyun sonlarına dair onlarca komplo teorisi için, bakınız mycrysis.com).
Grafikler grafikler ve yine grafikler...
Sen gördüğüm en güzel şeysin
Crysis her daim oyun dünyasının görsel olarak çıtasını yükselten bir kaldıraç görevini üstlenmiştir. Crysis 2'de ultra ayarlarda çenemi dizlerime kadar düşüren grafikler, CryEngine 3'le iyice tavana vuruyor. Her ne kadar ekran görüntülerden çok büyük bir değişiklik gibi görünmese de Crysis 3 görüp görebileceğiniz en iyi şey. Ormanla bütünleşmiş muhteşem bir şehir, yaşayan bir çevre, süzülen güneş huzmeleri, rüzgarla dans eden çimenlikler, doğanın yavaş yavaş kendi içine kattığı bu şehrin içindeki ilerleyişimizde keşfedeceğiniz daha nice güzellikler. PS3 ve PC versiyonlarını ayrı ayrı deneme fırsatı buldum. PS3'te durumlar pek iç açıcı değil açıkçası. Evet yine müthiş görünüyor, yine sizi etkileyecek durumda ama ancak PC'de düşük ayarlarda oynanan bir Crysis 3 portresi çizebiliyor. PC'de gördükten sonra PS3'e yeniden geri dönmek istemedim. Ayrıca FPS düşüşleri de cabası. Öyle görünüyor ki PS3 gerçekten miadını doldurmuş. Hem kontrol hem de grafiksel olarak Crysis 3'ü oynayacaklara tavsiyem PC'yi tercih etmeleri. Zaten senaryo olarak çok bir şey sunmayan bu oyunun size tek artısı ağzını aça aça izleyeceğiniz görüntüleri.
Çok oyuncu haritaları oldukça zengin
Crytek aslına bakarsanız Crysis'i hep PC odaklı düşündü, hatta oyunlarımızı seneler sonra açtığınızda da hayran kalarak oynamanızı istiyoruz gibi bildirimlerde bulundular. Ama gelin görün ki konsol paydasını kaçırmak istemediklerinden Crysis konsollarda da boy gösterdi. Fakat konsol gücü de bir yere kadar işte. Normal şartlarda Ultra ayarlarda açılabilmek için Crossfire şartı koşan bir oyunu, 4 senelik konsolda açmaya çalışınca CryEngine 3 konsol standartlarında müthiş görünse de PC'de gördükten sonra burun kıvıracağınız bir şeye dönüşüyor. Özellikle AA'nın çok düşük olması, tırtık tırtık bir görüntüyle baş başa bırakıyor sizi PC iyidir iyi.
Bu dünyayı kurtaracak kişi sensin, Prophet (öyle miyim?)
Crysis serisinin konusu bana her zaman çok yavan geldi, ikinci oyunun sonunda karıştırmaya çalıştılar ama sonuç yine aynıydı; tehdit altındaki dünyayı kurtarabilmek (spoiler olmaması için anlatmıyorum). Üçüncü oyun da pek farklı gitmiyor ne yazık ki. Uzaylı istilasından yirmi dört sene sonrası. Salgın hemen hemen bitmiş durumda, uzaylılar dünyayı terk etmiş, arada sıkışıp kalanlar ise birer birer CELL tarafından avlanıyor. CELL dünyayı dize getirmeye çalışan, güya özgürlük abidesi devasa şirket. Kokuşmuşluğun içine sindiği bu şirket tahmin edeceğiniz üzere New York'u devasa bir ormana çevirmiş bir durumda ve şehir için masum görünen ama tüm dünyayı domine etme niyetinde bir planla ortaya çıkıyor ve bizim amacımızda tabii ki bildiniz, onları durdurarak dünyayı kurtarmak (aslında verecek detaylar var ama zaten elle tutulan bir konu olmadığından daha fazla keyif kaçırmaya gerek yok, konu ve oyun sonlarına dair onlarca komplo teorisi için, bakınız mycrysis.com).
Grafikler grafikler ve yine grafikler...
Sen gördüğüm en güzel şeysin
Crysis her daim oyun dünyasının görsel olarak çıtasını yükselten bir kaldıraç görevini üstlenmiştir. Crysis 2'de ultra ayarlarda çenemi dizlerime kadar düşüren grafikler, CryEngine 3'le iyice tavana vuruyor. Her ne kadar ekran görüntülerden çok büyük bir değişiklik gibi görünmese de Crysis 3 görüp görebileceğiniz en iyi şey. Ormanla bütünleşmiş muhteşem bir şehir, yaşayan bir çevre, süzülen güneş huzmeleri, rüzgarla dans eden çimenlikler, doğanın yavaş yavaş kendi içine kattığı bu şehrin içindeki ilerleyişimizde keşfedeceğiniz daha nice güzellikler. PS3 ve PC versiyonlarını ayrı ayrı deneme fırsatı buldum. PS3'te durumlar pek iç açıcı değil açıkçası. Evet yine müthiş görünüyor, yine sizi etkileyecek durumda ama ancak PC'de düşük ayarlarda oynanan bir Crysis 3 portresi çizebiliyor. PC'de gördükten sonra PS3'e yeniden geri dönmek istemedim. Ayrıca FPS düşüşleri de cabası. Öyle görünüyor ki PS3 gerçekten miadını doldurmuş. Hem kontrol hem de grafiksel olarak Crysis 3'ü oynayacaklara tavsiyem PC'yi tercih etmeleri. Zaten senaryo olarak çok bir şey sunmayan bu oyunun size tek artısı ağzını aça aça izleyeceğiniz görüntüleri.
Çok oyuncu haritaları oldukça zengin
Crytek aslına bakarsanız Crysis'i hep PC odaklı düşündü, hatta oyunlarımızı seneler sonra açtığınızda da hayran kalarak oynamanızı istiyoruz gibi bildirimlerde bulundular. Ama gelin görün ki konsol paydasını kaçırmak istemediklerinden Crysis konsollarda da boy gösterdi. Fakat konsol gücü de bir yere kadar işte. Normal şartlarda Ultra ayarlarda açılabilmek için Crossfire şartı koşan bir oyunu, 4 senelik konsolda açmaya çalışınca CryEngine 3 konsol standartlarında müthiş görünse de PC'de gördükten sonra burun kıvıracağınız bir şeye dönüşüyor. Özellikle AA'nın çok düşük olması, tırtık tırtık bir görüntüyle baş başa bırakıyor sizi PC iyidir iyi.