Eski Türklerde Bayram ve Kutlamalar

Mascar

Kıdemli Üye
17 Kas 2021
2,478
2,226

rcw1m5v.png

Her toplumda olduğu gibi Eski Türklerde de bayram ve benzeri etkinlikler bulunmaktaydı. Tarihi kaynaklara göre Türklerin, bayram veya törenlerle ilgili faaliyetlerinin olduğu bilinmektedir. Türkler, İslam dinine geçmeden önce Türkistan bölgesinde kendilerine özgü bir yaşam tarzları ve inançları olduğu gibi yine kendilerine özgü bayramları ve kutlamaları vardı. Eski Türklerin bayramlarını, eğlence ve kutlamalarını pek çok başlık altında sınıflandırmak mümkündür.

Türklerin ilk ana yurdu olan Türkistan’da tabiat ve iklim yaşam için pek elverişli değildi. Bu durum Türklerin yaşam biçimine ve bakış açısına da etki etmiştir. Türkistan bölgesinde kışlar dondurucu ve fırtınalı, yazlar ise yakıcı sıcak ve kurak geçmektedir. Bu iklim türü ise tarıma yeteri kadar elverişli değildir. Bu yüzden Türklerin başlıca geçim kaynakları hayvan ve hayvan ürünleri üzerinedir. Ancak yoğun kış şartlarından hayvanlarda etkilenmektedir. Bahar ayı ise kışın yaşadıkları ekonomik sıkıntılardan kurtulmak anlamına gelmekteydi. Bu yüzden baharın gelişini bir bayram ile kutlarlardı.

g3sy0um.png

Tarihî kayıtlara göre, Türklerin Hunlardan beri bayram ve festival türünden birçok tören ve faaliyetleri vardı. Meselâ, Hun Türkleri beşinci ayda, yani ilkbaharda “Lung-cınğ” adıverilen yerde topluca büyük bir bayram yapmaktaydılar. Bu bayramda hem inançla ilgili âdetler yerine getirilmekte, hem de türlü müsabakalar düzenlenmekteydi. Dinî âdet olarak evrenin yaratıcısı “Gök Tanrı” ve kutsal sayılan “yer” için at kurban edilmekteydi.Bundan sonra bayramın müsabaka ve eğlence kısmına geçiliyordu. Bu kısımda Türklerin en çok sevdikleri bir spor türü olan at yarışları yapılıyordu. At yarışları sekizinci ayda, yani sonbaharda bir kere daha tekrarlanmaktaydı. Yarış kulvarı olarak da bir ormanın etrafı veya yere çakılmış ve işaret vazifesi gören ağaç dalları ile belirlenmiş bir mekân seçilmekteydi.

NARDUGAN

211220211250094153727.jpg

" Nardugan, her yıl 21 Aralık'ta Türkler arasında kutlanan bir bayramdır. Roma'da Satürnalya, Antik Yunan'da ise Dionysos Şenlikleri adıyla kutlanmaktadır. Satürnalya ve Yule ile birlikte Avrupa, Orta Asya ve Sibirya pagan topluluklarındaki kış gündönümü festivallerinin bir halkası kabul edilir. Türkolog Murad Adji ve Sümerolog Muazzez İlmiye Çığ, Türklerin nardunganı İslamı kabul etmeden önce de kutladığı iddia etmiştir. Türkolog Abdulhaluk Mehmet Çay ve Ahmet Taşağıl ise İslamiyet öncesi Türklerin böyle bir bayram kutladığı gösteren tarihi belge olmadığını belirtmiştir. Nardugan bayramı ile ilişkilendirilen ve kökeni Slav paganizmindeki Ded Moroz'a dayanan Ayaz Ata, Sovyetler döneminde Orta Asya'da yaygınlaştırılmış bir figürdür. Ded Moroz, Noel Baba'nın Rus mitolojisindeki eş değeridir. Nardugan kelimesi günümüzde Orta Asya ülkelerinde kış gündönümünü ifade etmek için kullanılmaktadır. "

ERGENEKON BAYRAMI(NEVRUZ)

3140ZOJhTvM85_orta-asya-t%C3%BCrk-tarihi-1400x833.jpg

Nevruz, Türklerin yeniden tarih sahnesine çıkışını, yeni bir yılın başlamasını ifade eden bir gündür. Bir diğer adı "Ergenekon Bayramı"dır. Tarihler 21 Martı gösterdiğinde kara kış geride kalmış, karlar erimeğe kardelen çiçekleri açmaya başlamış demektir. Zorlu geçen bir kışın ardından güzel güneşli günlerin müjdecisi kardelenler, kır çiçekleri açar ve gönlümüze neşe saçar. Hayvanlar yeni yavrular dünyaya getirir, ağaçlar ve bütün tabiat canlanmaya başlar. Yaşam için umut yeniden yeşerir ve dirilişin, doğumun göstergesi olur. Türk milleti için de yok olmak üzereyken dirilişin ve yeniden varoluşunun simgesi olmuştur. Türk milleti kendi kültürünün derinliklerindeki bir olayı kaynak göstererek bayram niteliğinde kutladığı Nevruz, Türk halkı tarafından bir kurtuluş günü olarak algılanır ve Ergenekon efsanesi ile bağlantılı olarak değerlendirilir.

Efsaneye göre Türkler Çinlilerle yaptıkları bir savaşta bozguna uğratılır. Bu savaştan sadece iki kağan oğlu Nokoz ve Kiyan ile iki kız kurtulur. Dördü beraber bir ala geyiğin arkasından koşarken yuvarlanarak genişce bir çukura düşerler. Düştükleri bu yer yeşillikler içerisinde ve gür ağaçlık bir yerdir. Etraflarından birbirinden güzel kuşlar ötüşmekte, kelebekler uçuştmaktadır. Pırıl pırıl suyu, kuşları yeşili ve güzel ağaçlarıyla adeta cennet gibi bir yerdir. Bu yemyeşil ovada bir süre sonra peşinden koştukları ala geyikle buluşurlar ve geyiğin sütü ile hayatlarını devam ettirirler. Bir süre kağan oğulları beraber geldikleri kızlarla evlenirler ve sayıları çoğalır. Aradan çok zaman geçer ve burada tam 400 yıl kalırlar. Ama Turan’a kavuşmaktan da ümitlerini kesmezler. İşte hayatlarını kurtaran ve çoğalmalarını sağlayan bu gizli yurt Ergenekondur.

Bu gizli yurttan Turan’a çıkmak isteyen Türkler bir türlü çıkış yolu bulamazlar. Bir gün bu gizli yurtta daha önce hiç görmedikleri bir Boz Kurt görürler ve bu kurt Ergenekondaki geyiklerden bir tanesini parçalayarak yer. Çoban kurdu takip eder ve bir delikten çıktığını görür. Delik insanların geçemeyeceği kadar dardır. Turan’a çıkış yolu burası olmalıdır diye düşünürler. Fakat dağ demirden olduğu için yıkamazlar. İçlerinden demircililikle uğraşan birisi büyük ocaklar yakar, örs kurar, hayvan derilerinden körük yaparak yaptıkları aletlerle deliği eriterek genişletirler ve Boz Kurtun gösterdiği yoldan giderek bu yerden, yani Ergenekun’dan çıkarlar. O yüzden bu gun kurtuluş günüdür, Turan denen kutlu ülkeye kavuşma günüdür ve bugün yeni gündür, bugün nevruzdur.”

Ergenekondan çıkış tarihi olan 21 Mart yeni bir gün kabul edilmiş ve Türklerin takvimi olan 12 Hayvanlı Türk Takviminin de ilk günü kabul edilmiştir. O zamanlardan günümüze kadar 21 Mart Yeni Gün/Nevruz hep coşkulu bir şekilde kutlanmıştır. Türklerin en eski bayramı olan Yeni Gün/Nevruz günümüzde Türk Dünyasının her yerinde, Türklerin olduğu her yerde kutlanmaktadır.

Nevruz için özel hazırlıkların yapıldığı bilinmektedir. Bunlar,

Nevruza özel yiyecekler hazırlanır. Macunlar yapılır, Semeni denen buğdayın çimlendirilmiş hali çocuklar arasında yarışa dönüşür, büyükler ziyaret edilir, evdeki bütün eski sular dökülerek yeni sular doldurulur. Nevruz için bütün cadde ve sokaklar süslenir, kutlama alanı tam bir bayram alanına dönüştürülür. Önceden pişirilmiş ve rengarenk boyanmış yumurtalar nevruz günü tokuşturulur. Nevruz için yakılan ateş, arınmanın temizlenmenin ve tabiatın canlanmasının simgesi olur. Nevruz ateşinden “ağırlığım ve uğrum (uğursuzluğum) hep sana olsun ey ateş” denerek atlanılır. Şenlikler sabahlara kadar sürer.

“Nevruz, Türklerin Ergenekon’dan çıktıkları gündür. Ergenekon/ Nevruz bayramı Türklerde bir tabiat, varoluş ve diriliş bayramı niteliğindedir”. Ergenekondan çıkış günü olduğu unutulmasın diye bu gün de ateşler yakılır, ateşte ısıtılmış demirler örsler üzerinde çoşkuyla dövülür.

Zinet Şenliği

post-1613121071-3629-zinet-senligi.webp

Zinet Şenliği, Osmanlı devletinde yapılan kutlama içerikli bir şenliktir. 17. yüzyılda özellikle bir şehzade dünyaya geldiğinde halkın da katılımına sunulan bir şenlik tertip edilirdi. Eğlencenin tertipleneceği alan olarak Meydan-ı Sur denilen geniş bir alan hazırlanılır, şiir ve müzik üzerine sohbetler, tiyatro tarzı seyircilik gösteriler, ziyafet, armağan takdimi, yarışmalar düzenlenirdi. Örneğin Fatih Sultan Mehmet, 1457 senesinde çocuklarının sünneti için, Meriç Nehri yakınında bir eğlence tertiplemişti. Şenlikler su kenarlarında yapılıyor ve donanma fişek gösterileriyle devam ediyordu. III. Ahmet ise, yine deniz üzerinde sallardan meydana getirilmiş alanlarda dans gösterileri tertip etmiş, çalgıcılar eşliğinde müzik ziyafeti ve kukla gösterimini seyirlik alanda izleyiciler için şenliğe dahil etmiştir. Tersane Bahçesi, Şamizade Bahçesi gibi İstanbul’un o dönemine ait ünlü bahçelerinde bu şenlikler farklı padişahların tertiplemesiyle gerçekleştirilmiştir.

Kaynakça
tr.m.wikipedia.org
İnan, Abdülkadir (1986). “Tarihte ve Bugün Şamanizm Materyaller ve Araştırmalar.”, Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları.
İzgi, Özkan (1977). “Hunlar, Göktürkler ve Uygurlarda Geleneksel Festival ve Eğlenceler.” Tarih Dergisi, s.29-36.
Koca, Salim (2002). “Eski Türklerde Bayram ve Festivaller.”, Türkler Ansiklopedisi, Ankara: Yeni Türkiye Yayınları, Cilt 3, s. 51-57.
Orta Asya Türk Tarihi Kitabı
 

ZiFiЯ

Uzman üye
15 Kas 2021
1,110
875
Teşkilat
Benimde sürekli ağzıma takılmış "Ergenekon" kelimesi ne olduğunu da bilmiyorum nasıl takıldığını da bilmiyorum
sayende öğrendim 😅 eline emeğine sağlık 🙂
 
Üst

Turkhackteam.org internet sitesi 5651 sayılı kanun’un 2. maddesinin 1. fıkrasının m) bendi ile aynı kanunun 5. maddesi kapsamında "Yer Sağlayıcı" konumundadır. İçerikler ön onay olmaksızın tamamen kullanıcılar tarafından oluşturulmaktadır. Turkhackteam.org; Yer sağlayıcı olarak, kullanıcılar tarafından oluşturulan içeriği ya da hukuka aykırı paylaşımı kontrol etmekle ya da araştırmakla yükümlü değildir. Türkhackteam saldırı timleri Türk sitelerine hiçbir zararlı faaliyette bulunmaz. Türkhackteam üyelerinin yaptığı bireysel hack faaliyetlerinden Türkhackteam sorumlu değildir. Sitelerinize Türkhackteam ismi kullanılarak hack faaliyetinde bulunulursa, site-sunucu erişim loglarından bu faaliyeti gerçekleştiren ip adresini tespit edip diğer kanıtlarla birlikte savcılığa suç duyurusunda bulununuz.