Ucundan da olsa video oyunlarına bulaşmış insanların büyük kısmı, oyunlara konu olan doğaüstü olayların gerçekleşmesi ve gerçekleştiğinde neler yapabileceğine dair sohbetlere girebilir. Belki de zombi kavramının yıllardır eskimemesi ve neredeyse her ay bu konuda yeni oyunlar çıkması da bu yüzden. Video oyuncularının bu tarz heyecanlı olaylara karşı açlığı da bilinen bir gerçek. Zombiler dışında video oyunlarının beklediği bir diğer olay ise, çeşiti ne olursa olsun hayatta kalma yı vurgulayacak felaketler.
Depremler ya da daha büyük çapta bir kıyamet olayına karşı birçok önlemi olan video oyuncuları için, önce duyurulan, sonra iptal edilen; ardından ise beklentilerin altında kalan bir oyun var. I Am Alive tam da bahsettiğimiz tarzda oyuncular için yaratılmış, büyük bir deprem sonrasında hem hayatta kalmaya çalışan, hem de ülkenin yarısını geçerek ailesine ulaşmaya çalışan sıradan bir adamın hikâyesini anlatıyor. Adam (İlk insan Adem'e gönderme var) ismindeki karakterinizi kontrol altına aldığınızda, tek kurşuna sahip bir tabancanız ve tırmanma ipine sahipsiniz. Tabii böyle bir dünyada daha fazlasına ihtiyacınız olacak.
Sadece bir şehir değil, ABD'nin tamamı yaşanan felaket sonrasında yerle bir olmuş durumda. Siz de böyle bir ortamda, ailesine ulaşmaya çalışan karakterinizin kontrolünü devralıyorsunuz. Amacınız, oynanışın temeli olan dayanıklılığa ve sağlığınıza dikkat ederek hayatta kalmak; zorlu yerlere tırmanmak ve böylece yolunuza devam etmek. Siz bunları yaparken, şehirlerin çeşitli yerlerine dağılmış ve oyun boyunca karşınıza çıkacak çeşitli grupları da göreceksiniz. Bunlardan ilki, size temelde zararsız olan insan grupları. Sadece hayatta kalmak için bir araya gelen bu gruplara zarar vermediğiniz veya yanlarındayken çok ani hareketler yapmadığınız sürece herhangi bir saldırganlık göstermiyorlar. Haydutlar olarak söyleyebileceğimiz ikinci gruptakiler ise, ne olursa olsun sizi hırpalayıp üzerinizdeki eşyaları almaya çalışıyor. Onlara karşı ise sakin olmalı, doğru zamanda doğru hareketi yaparak hızlı şekilde etkisiz hale getirmelisiniz.
Oyunun büyük kısmı bir yerlere tırmanarak geçtiğinden, yapımcılar bu olaya dayanıklılık faktörünü getirmişler. Belirli bir dayanıklılığa sahip olan karakteriniz, her zıplamasında, tırmanmasında, hatta koşmasında bu dayanıklılığından kullanıyor. Barı tamamen bitirmeden durduğunuzda ise dayanıklılığınız yavaş yavaş dolmaya başlıyor. Ancak oyunun bazı bölümlerinde dayanıklılık barı tamamen bitiyor; bu sefer de kaslarınızı yakmaya başlıyorsunuz ve her ekstra hareketinizde dayanıklılık barınızın genel uzunluğu azalıyor. Bu da dayanıklılığınızdan sonsuza kadar vazgeçtiğiniz anlamına geliyor.
I am Alive'ın atmosfer ve oynanış olarak çok başarılı bir proje olabilecekken pek de iyi olmamasının en büyük sebebi, bu kadar yaratıcı bir fikrin önce AAA (büyük bütçeli oyun) olarak tasarlanması, ardından iptal edilmesi ve piyasaya çok daha küçük bütçelerle hazırlanması oldu. Böyle olduğu için de oyun ilk planda açık dünya olarak düşünülmesine rağmen çizgisel bir oynanışa sahip oldu. Bu da oyundaki o hayatta kalma ve çaresizlik hissinin neredeyse tamamını alıp ***ürmuş.
Üstelik bütçe olarak kesintiye gidilmesi, oyunun teknik anlamda da günümüzdeki diğer oyunlardan geride kalmasına yol açmış. Ses ve müzikler yeterli düzeyde olsa da, özellikle grafikler ve haritadaki objelerin kaplamaları konusunda sınıfta kalan bir oyun olmuş. Bu da oyunun atmosferine doğrudan olumsuz etki yapan bir durum elbette.
Toparlamak gerekirse, I am Alive, potansiyelinin çok altında kalan bir oyun konumunda. İçerdiği yaratıcı düşüncelerin büyük kısmının hayata geçirilmemesi ve onlarına yerine uygulananların sınıfta kalması, oyunun piyasadaki en güçlü oyunlardan biri olmasını engelliyor. Tabii bunun yanında, bu sıralar oynanabilecek en farklı ve duygusal aksiyon oyunlarından bir tanesi.
Depremler ya da daha büyük çapta bir kıyamet olayına karşı birçok önlemi olan video oyuncuları için, önce duyurulan, sonra iptal edilen; ardından ise beklentilerin altında kalan bir oyun var. I Am Alive tam da bahsettiğimiz tarzda oyuncular için yaratılmış, büyük bir deprem sonrasında hem hayatta kalmaya çalışan, hem de ülkenin yarısını geçerek ailesine ulaşmaya çalışan sıradan bir adamın hikâyesini anlatıyor. Adam (İlk insan Adem'e gönderme var) ismindeki karakterinizi kontrol altına aldığınızda, tek kurşuna sahip bir tabancanız ve tırmanma ipine sahipsiniz. Tabii böyle bir dünyada daha fazlasına ihtiyacınız olacak.
Sadece bir şehir değil, ABD'nin tamamı yaşanan felaket sonrasında yerle bir olmuş durumda. Siz de böyle bir ortamda, ailesine ulaşmaya çalışan karakterinizin kontrolünü devralıyorsunuz. Amacınız, oynanışın temeli olan dayanıklılığa ve sağlığınıza dikkat ederek hayatta kalmak; zorlu yerlere tırmanmak ve böylece yolunuza devam etmek. Siz bunları yaparken, şehirlerin çeşitli yerlerine dağılmış ve oyun boyunca karşınıza çıkacak çeşitli grupları da göreceksiniz. Bunlardan ilki, size temelde zararsız olan insan grupları. Sadece hayatta kalmak için bir araya gelen bu gruplara zarar vermediğiniz veya yanlarındayken çok ani hareketler yapmadığınız sürece herhangi bir saldırganlık göstermiyorlar. Haydutlar olarak söyleyebileceğimiz ikinci gruptakiler ise, ne olursa olsun sizi hırpalayıp üzerinizdeki eşyaları almaya çalışıyor. Onlara karşı ise sakin olmalı, doğru zamanda doğru hareketi yaparak hızlı şekilde etkisiz hale getirmelisiniz.
Oyunun büyük kısmı bir yerlere tırmanarak geçtiğinden, yapımcılar bu olaya dayanıklılık faktörünü getirmişler. Belirli bir dayanıklılığa sahip olan karakteriniz, her zıplamasında, tırmanmasında, hatta koşmasında bu dayanıklılığından kullanıyor. Barı tamamen bitirmeden durduğunuzda ise dayanıklılığınız yavaş yavaş dolmaya başlıyor. Ancak oyunun bazı bölümlerinde dayanıklılık barı tamamen bitiyor; bu sefer de kaslarınızı yakmaya başlıyorsunuz ve her ekstra hareketinizde dayanıklılık barınızın genel uzunluğu azalıyor. Bu da dayanıklılığınızdan sonsuza kadar vazgeçtiğiniz anlamına geliyor.
I am Alive'ın atmosfer ve oynanış olarak çok başarılı bir proje olabilecekken pek de iyi olmamasının en büyük sebebi, bu kadar yaratıcı bir fikrin önce AAA (büyük bütçeli oyun) olarak tasarlanması, ardından iptal edilmesi ve piyasaya çok daha küçük bütçelerle hazırlanması oldu. Böyle olduğu için de oyun ilk planda açık dünya olarak düşünülmesine rağmen çizgisel bir oynanışa sahip oldu. Bu da oyundaki o hayatta kalma ve çaresizlik hissinin neredeyse tamamını alıp ***ürmuş.
Üstelik bütçe olarak kesintiye gidilmesi, oyunun teknik anlamda da günümüzdeki diğer oyunlardan geride kalmasına yol açmış. Ses ve müzikler yeterli düzeyde olsa da, özellikle grafikler ve haritadaki objelerin kaplamaları konusunda sınıfta kalan bir oyun olmuş. Bu da oyunun atmosferine doğrudan olumsuz etki yapan bir durum elbette.
Toparlamak gerekirse, I am Alive, potansiyelinin çok altında kalan bir oyun konumunda. İçerdiği yaratıcı düşüncelerin büyük kısmının hayata geçirilmemesi ve onlarına yerine uygulananların sınıfta kalması, oyunun piyasadaki en güçlü oyunlardan biri olmasını engelliyor. Tabii bunun yanında, bu sıralar oynanabilecek en farklı ve duygusal aksiyon oyunlarından bir tanesi.