Kızıl Elma Ülküsü Nedir?

'Mergen

Junior Hunter
27 Kas 2022
238
156
1806726_620x410.jpg

Kızıl Elma Ülküsü Nedir?
Kızıl Elma, Türk mitolojisinde Türkler ve de özellikle Oğuz Türkleri için üzerinde düşünüldükçe uzaklaşan ancak uzaklaştığı oranda cazibesi artan ülküler veya düşleri simgeleyen bir ifadedir. Dünyada Türklük felsefesini yaymak Kızıl Elma'nın ana hedefidir. Türk milliyetçiliğinin önemli sembollerinden birisi olan Kızıl Elma imgesi, Türk devletleri için bir hedefi ve amacı simgeler. Ulaşılması gereken bir yeri, fethedilmesi gereken bir beldeyi ifade ettiği gibi kimi zaman bir devlet kurma idealini, kimi zaman cihan hakimiyeti idealini, kimi zaman da Türk birliği idealini ifade etmiştir.
Kızıl Elma imgesinin tam olarak ne zaman, nerede ve nasıl ortaya çıktığı bilinmemekle birlikte yaygın anlayış, Osmanlı ile birlikte tarihe ve edebiyata mal olduğu, Osmanlılar döneminde özellikle Batı memleketlerine doğru yürütülen cihadın bir sembolü olduğu yönündedir. Kızıl Elma ülküsü özellikle yeniçeriler arasında yaygınlaştırılmış ve onların savaşma azmini yüksek tutmak için kullanılmış; Ziya Gökalp, bu imgeyi Turan Ülküsü ile birleştirerek ona yeni bir anlam kazandırmıştır.

k%C4%B1z%C4%B1l-elma.jpg


"Kızıl", Türk kültüründe genellikle kıymetli sayılan bir renk; "elma" ise mistik bir yanı bulunan; bolluk, bereket, şifa kaynağı olarak görülen bir meyvedir. Ancak Kızıl Elma sembolleştirilmesinin elmaya değil, Eski Türklerde Güneş ve Ay’ı anlatan kızıl topa dayandığı düşünülür. Bu top, ‘muncuk’ adıyla bayrak ve tuğların tepesini süslemiş ve bazen zaferin işareti, bazen hakimiyetin sembolü, bazen de fethedilmek üzere hedef seçilen yeri ifade etmiştir. Kızıl Elma imgesinin ilk kez Orta Asya Türkleri arasında doğduğu; Ergenekon Destanında Ergenekon’dan dışarıya çıkma ve kaybedilmiş eski yurdu geri alma idealini simgelediği kabul edilir.. Türkistan'dan Hazar Denizi'nin doğusuna gelen Oğuzların ise Hazar kağanının ipek çadırının üzerinde hakimiyetinin ifadesi olarak bulunan altın topu yani Kızıl Elma'yı ele geçirmeyi ülkü edindikleri düşünülür.


kizil-elma.jpeg


Türk devlet geleneğinin bir özelliği olarak mevcut Türk devletinin dünyadaki diğer devlet ve milletleri hakimiyeti altına alarak yönetmesi fikridir. Sözlü edebiyattan sonra ilk defa Oğuzname ile yazılı kaynaklara geçmiştir. Oğuz Destanı ve Göktürk Kitabeleri'nde de değinilen Kut geleneği gereği Türk Kağanının sadece Türklerin değil tüm dünyanın Kağanı olduğuna inanılır ve fetihler bu esasa uygun olarak yapılırdı. Tanrı'nın cihan hakimiyetini Türklere emanet ettiğine inanırlardı. Hun, Göktürk ve Selçuk devlet geleneğinde çok etkin bir motif olarak görülür. Oğuzhan'a göre gök devletin çadırı güneş ise bayrağıdır. Bu fikir, Türklerin yalnızca devlet idare etme düşüncelerini değil, Türklüğü ve çok eski prensiplerini de içinde bulunduruyordu.

FATİH'İN KIZL ELMA'SI

500

Kızılelma da Türkler arasında cihan hâkimiyetinin ve güçlü bir fetih idealinin sembolü olmuştur.
Türkler hangi yöne giderlerse gitsinler ulaşacakları zafere, ulaşmadan önce Kızılelma adını verirlerdi. Oğuzlar’da yaşayan bu gelenek aynen Osmanlılarda da görülmüştür.
Osmanlı padişahları tarihi Türk cihan hâkimiyeti mefkûresine eskiden daha kuvvetli olarak bağlanmışlardı. İstanbul’u bunun ilk merhalesi sayıyorlardı. Zira o hedefi Peygamber Efendimiz belirlemişti.
Kızılelma şartlara göre değişiyordu. İstanbul’un fethinden sonra Türklerin yeni hedefi İslam dünyası için devamlı haçlı seferlerinin tahrikçisi olan Roma olacaktır.

Diğer taraftan cihangirlik idealleri yüksek ve azmi yüce padişah Fatih Sultan Mehmed, kendisinin bir Kızılelma ülküsünü de şöyle belirtiyordu: “Dünyada tek bir din, tek bir devlet, tek bir padişah ve İstanbul da cihanın payitahtı olmalıdır…”
Öte yandan Roma’nın fethedileceğine dair hadis-i şerif rivayeti sebebiyle Müslümanlar Roma’nın fethini de çok önceden hedef edinmişlerdi. Bundan dolayı Kızılelma tabiri Roma için de çokça kullanılmıştır. Bu itibarla Yıldırım Bayezid Han, cülûs tebriki için gelen ecnebilere, “Roma’ya kadar gidip, atımı San Pietro mihrabında yemleyeceğim” demişti.


c808cb77osmanliwallpaerlari13.jpg

Kanuni döneminde Roma tehir edilerek Papalık dünyasının siyasi lideri Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu hedef alındığından sırasıyla Belgrad, Budin ve ardından Beç yani Viyana Kızılelma oldu.
Bu cihangir padişah kışlaları ziyaret eder, askerlerin şerbetini içer ve o bardağı altın doldurup hediye ederek ayrılırken de “Kızılelma’da buluşuruz” cümlesiyle, onları okşar ideallerini canlı tutardı.
Kızıl Elma efsanesi İstanbul’un fethinden sonra yeniçeriler arasında yaygınlaşmıştır. Osmanlı'nın Avrupa'da fethetmeyi istediği önemli şehirler, “Kızıl elma” olarak anılmıştır.
Çeşitli kaynaklarda, Fatih Sultan Mehmet devrinden başlayarak III. Selim dönemine kadar Türk askerlerinin "Padişahım, biz senin uğrunda ta Kafdağı'nın ötesine, Kızılelma’ya dek varırız" sözlerini dillerinden düşürmediği ifade edilir.

1521’de Belgrad’ın alınması, 1526 yılındaki Mohaç Savaşı ve 1529’daki I. Viyana Kuşatması’na dair Osmanlı eserlerinde hep Kanuni Sultan Süleyman’ın ‘Kızıl Elma’yı eline aldığından’ bahsedilmiştir. Gelibolulu Mustafa Âlî’nin Künhü'l-Ahbâr adlı eserinin bir yerinde Kızıl Elma Portekiz ile ilişkilendirilmiş; bir başka yerinde ise “Frenklerin ülkesinin en ücra köşesinde büyük bir kilise” ile ilişkilendirilmiştir. Edebiyat tarihçisi Orhan Şaik Gökyay, söz konusu kilisenin bazılarına göre Roma’daki Saint Pierre Kilisesi olduğunu ifade etmiştir.


Değerli vaktinizi ayırdığınız için teşekkür ederim.
ndrwmyo.png
 

Agent-47

Katılımcı Üye
23 Mar 2023
410
258
HACKERİSTAN
1806726_620x410.jpg

Kızıl Elma Ülküsü Nedir?
Kızıl Elma, Türk mitolojisinde Türkler ve de özellikle Oğuz Türkleri için üzerinde düşünüldükçe uzaklaşan ancak uzaklaştığı oranda cazibesi artan ülküler veya düşleri simgeleyen bir ifadedir. Dünyada Türklük felsefesini yaymak Kızıl Elma'nın ana hedefidir. Türk milliyetçiliğinin önemli sembollerinden birisi olan Kızıl Elma imgesi, Türk devletleri için bir hedefi ve amacı simgeler. Ulaşılması gereken bir yeri, fethedilmesi gereken bir beldeyi ifade ettiği gibi kimi zaman bir devlet kurma idealini, kimi zaman cihan hakimiyeti idealini, kimi zaman da Türk birliği idealini ifade etmiştir.
Kızıl Elma imgesinin tam olarak ne zaman, nerede ve nasıl ortaya çıktığı bilinmemekle birlikte yaygın anlayış, Osmanlı ile birlikte tarihe ve edebiyata mal olduğu, Osmanlılar döneminde özellikle Batı memleketlerine doğru yürütülen cihadın bir sembolü olduğu yönündedir. Kızıl Elma ülküsü özellikle yeniçeriler arasında yaygınlaştırılmış ve onların savaşma azmini yüksek tutmak için kullanılmış; Ziya Gökalp, bu imgeyi Turan Ülküsü ile birleştirerek ona yeni bir anlam kazandırmıştır.

k%C4%B1z%C4%B1l-elma.jpg


"Kızıl", Türk kültüründe genellikle kıymetli sayılan bir renk; "elma" ise mistik bir yanı bulunan; bolluk, bereket, şifa kaynağı olarak görülen bir meyvedir. Ancak Kızıl Elma sembolleştirilmesinin elmaya değil, Eski Türklerde Güneş ve Ay’ı anlatan kızıl topa dayandığı düşünülür. Bu top, ‘muncuk’ adıyla bayrak ve tuğların tepesini süslemiş ve bazen zaferin işareti, bazen hakimiyetin sembolü, bazen de fethedilmek üzere hedef seçilen yeri ifade etmiştir. Kızıl Elma imgesinin ilk kez Orta Asya Türkleri arasında doğduğu; Ergenekon Destanında Ergenekon’dan dışarıya çıkma ve kaybedilmiş eski yurdu geri alma idealini simgelediği kabul edilir.. Türkistan'dan Hazar Denizi'nin doğusuna gelen Oğuzların ise Hazar kağanının ipek çadırının üzerinde hakimiyetinin ifadesi olarak bulunan altın topu yani Kızıl Elma'yı ele geçirmeyi ülkü edindikleri düşünülür.


kizil-elma.jpeg


Türk devlet geleneğinin bir özelliği olarak mevcut Türk devletinin dünyadaki diğer devlet ve milletleri hakimiyeti altına alarak yönetmesi fikridir. Sözlü edebiyattan sonra ilk defa Oğuzname ile yazılı kaynaklara geçmiştir. Oğuz Destanı ve Göktürk Kitabeleri'nde de değinilen Kut geleneği gereği Türk Kağanının sadece Türklerin değil tüm dünyanın Kağanı olduğuna inanılır ve fetihler bu esasa uygun olarak yapılırdı. Tanrı'nın cihan hakimiyetini Türklere emanet ettiğine inanırlardı. Hun, Göktürk ve Selçuk devlet geleneğinde çok etkin bir motif olarak görülür. Oğuzhan'a göre gök devletin çadırı güneş ise bayrağıdır. Bu fikir, Türklerin yalnızca devlet idare etme düşüncelerini değil, Türklüğü ve çok eski prensiplerini de içinde bulunduruyordu.


FATİH'İN KIZL ELMA'SI

500


Kızılelma da Türkler arasında cihan hâkimiyetinin ve güçlü bir fetih idealinin sembolü olmuştur.
Türkler hangi yöne giderlerse gitsinler ulaşacakları zafere, ulaşmadan önce Kızılelma adını verirlerdi. Oğuzlar’da yaşayan bu gelenek aynen Osmanlılarda da görülmüştür.
Osmanlı padişahları tarihi Türk cihan hâkimiyeti mefkûresine eskiden daha kuvvetli olarak bağlanmışlardı. İstanbul’u bunun ilk merhalesi sayıyorlardı. Zira o hedefi Peygamber Efendimiz belirlemişti.
Kızılelma şartlara göre değişiyordu. İstanbul’un fethinden sonra Türklerin yeni hedefi İslam dünyası için devamlı haçlı seferlerinin tahrikçisi olan Roma olacaktır.

Diğer taraftan cihangirlik idealleri yüksek ve azmi yüce padişah Fatih Sultan Mehmed, kendisinin bir Kızılelma ülküsünü de şöyle belirtiyordu: “Dünyada tek bir din, tek bir devlet, tek bir padişah ve İstanbul da cihanın payitahtı olmalıdır…”
Öte yandan Roma’nın fethedileceğine dair hadis-i şerif rivayeti sebebiyle Müslümanlar Roma’nın fethini de çok önceden hedef edinmişlerdi. Bundan dolayı Kızılelma tabiri Roma için de çokça kullanılmıştır. Bu itibarla Yıldırım Bayezid Han, cülûs tebriki için gelen ecnebilere, “Roma’ya kadar gidip, atımı San Pietro mihrabında yemleyeceğim” demişti.


c808cb77osmanliwallpaerlari13.jpg


Kanuni döneminde Roma tehir edilerek Papalık dünyasının siyasi lideri Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu hedef alındığından sırasıyla Belgrad, Budin ve ardından Beç yani Viyana Kızılelma oldu.
Bu cihangir padişah kışlaları ziyaret eder, askerlerin şerbetini içer ve o bardağı altın doldurup hediye ederek ayrılırken de “Kızılelma’da buluşuruz” cümlesiyle, onları okşar ideallerini canlı tutardı.
Kızıl Elma efsanesi İstanbul’un fethinden sonra yeniçeriler arasında yaygınlaşmıştır. Osmanlı'nın Avrupa'da fethetmeyi istediği önemli şehirler, “Kızıl elma” olarak anılmıştır.
Çeşitli kaynaklarda, Fatih Sultan Mehmet devrinden başlayarak III. Selim dönemine kadar Türk askerlerinin "Padişahım, biz senin uğrunda ta Kafdağı'nın ötesine, Kızılelma’ya dek varırız" sözlerini dillerinden düşürmediği ifade edilir.

1521’de Belgrad’ın alınması, 1526 yılındaki Mohaç Savaşı ve 1529’daki I. Viyana Kuşatması’na dair Osmanlı eserlerinde hep Kanuni Sultan Süleyman’ın ‘Kızıl Elma’yı eline aldığından’ bahsedilmiştir. Gelibolulu Mustafa Âlî’nin Künhü'l-Ahbâr adlı eserinin bir yerinde Kızıl Elma Portekiz ile ilişkilendirilmiş; bir başka yerinde ise “Frenklerin ülkesinin en ücra köşesinde büyük bir kilise” ile ilişkilendirilmiştir. Edebiyat tarihçisi Orhan Şaik Gökyay, söz konusu kilisenin bazılarına göre Roma’daki Saint Pierre Kilisesi olduğunu ifade etmiştir.


Değerli vaktinizi ayırdığınız için teşekkür ederim.
ndrwmyo.png
elinize sağlık bilgilendirici olmuş :)
 
Üst

Turkhackteam.org internet sitesi 5651 sayılı kanun’un 2. maddesinin 1. fıkrasının m) bendi ile aynı kanunun 5. maddesi kapsamında "Yer Sağlayıcı" konumundadır. İçerikler ön onay olmaksızın tamamen kullanıcılar tarafından oluşturulmaktadır. Turkhackteam.org; Yer sağlayıcı olarak, kullanıcılar tarafından oluşturulan içeriği ya da hukuka aykırı paylaşımı kontrol etmekle ya da araştırmakla yükümlü değildir. Türkhackteam saldırı timleri Türk sitelerine hiçbir zararlı faaliyette bulunmaz. Türkhackteam üyelerinin yaptığı bireysel hack faaliyetlerinden Türkhackteam sorumlu değildir. Sitelerinize Türkhackteam ismi kullanılarak hack faaliyetinde bulunulursa, site-sunucu erişim loglarından bu faaliyeti gerçekleştiren ip adresini tespit edip diğer kanıtlarla birlikte savcılığa suç duyurusunda bulununuz.