Jack yavaşlamadan önce
Takometreye baktı: Hız limitinin 50
olduğu yerde 73 ile gidiyordu
ve son dört ay içerisinde
dördüncü defa polis
tarafından
durduruluyordu. Bir insan
nasıl bu kadar şanssız
olabilirdi?
Jack
arabasını sağa çekti.
"İnşallah şu anda yanımızdan
daha hızlı bir araba
geçer" diye düşünüyordu. Polis
elinde kalın bir not
defteri ile arabadan
indi. "Bob? Bu Polis Kiliseden
Bob değil mi?" Jack
iyice arabasının
koltuğuna sindi. Bu durum bir
cezadan daha kötüydü.
Kiliseden tanıdığı
bir Polis, arkadaş olduğuna
bakmaksızın birini
durduruyordu. Hem
de hızlı gidip, trafik
kurallarını ihlal ettiği
için.
-"Merhaba Bob. Birbirimizi
yeniden böyle görmemiz
çok ilginç."
- "Merhaba Jack" Bob
gülümsemiyordu.
- "Beni, karımı ve çocuklarımı
görmek için eve
giderken yakaladın"
-"Evet öyle" Bob umursamaz
görünüyordu.
-"Son günler eve hep çok geç
geldim. Çocuklarım beni
uzun süredir hiç
görmedi. Ayrıca Diana bana bu
akşam Patates ve
biftek yiyeceğimizi
söyledi. Ne demek istediğimi
anlıyor musun?"
-"Evet ne demek istediğini
anlıyorum. Ayrıca trafik
kurallarını ihlal
ettiğini de biliyorum." Diye
cevapladı Bob.
- "Eyvah! Bu taktik fazla ise
yaramayacak gibi.
Taktik değiştirmek
gerekli" diye düşündü. Jack;
- "Beni kaç ile giderken
yakaladın?"
-"Yetmiş. Lütfen arabana girer
misin?" dedi Bob.
-"Ah Bob, bekle bir dakika
lütfen. Seni gördüğüm
anda Takometreye
baktım. Sadece 65 ile
gidiyordum."
-"Lütfen Jack, arabana gir"
diye üsteledi Bob. Jack
canı sıkkın bir
şekilde arabasına girdi,
kapıyı çarparak kapattı.
Bob not defterine bir
şeyler yazıyordu. "Bob niye
benim ehliyetimi ve
araba ruhsatını
istemiyor ki" diye düşündü
Jack. Ne olursa olsun,
bundan sonra kilisede
bu adamın yanına oturmaktansa,
birkaç Pazar Jack
kiliseye gitmeyecekti.
Bob kapıyı tıklatıyordu. Jack
arabasının penceresini
5
cm kadar açtı. Bob Jack'a bir
kâğıt verdi ve gitti.
"Ceza değil bu" diye
kendi kendine söylendi Jack.
Bir anda sevinmişti. Bu
bir yazıydı ve
kâğıtta şunlar yazıyordu:
"Sevgili Jack, benim bir kızım
vardı. Altı
yaşındayken çok hızlı araba
kullanan biri tarafından
öldürüldü. Bu kazadan
dolayı, adam
cezalandırıldı. 3 ay hapishane
cezasıydı bu. Bu adam
hapishaneden
çıkınca kendi çocuklarına
sarılıp, öpüp, onları
tekrar koklayabildi. Ama ben... Benim kızımı tekrar
koklayabilip, öpebilmek
için, cennete
gidinceye kadar beklemem
gerekiyor. Bin defa adamı
affetmeye çalıştım.
Bin kerede başardığımı
zannettim. Belki
başarmışımdır, ama hala kızımı
düşünüyorum. Lütfen benim için
dua et ve dikkat et
Jack, tek bir oğlum
kaldı."
Jack 15 dakika kadar bir süre
yerinden
kıpırdayamadı. Daha sonra
kendine gelip, yavaş yavaş evine
gitti. Evine varınca,
çocuklarına ve karısına
sıkıca sarıldı. Hayat çok
değerli, sürekli dikkat
et. Dikkatli araba
kullan ve başkalarının hakkına
saygı göster. Hiçbir
zaman unutma,
istediğin kadar araba satın
alabilirsin, ama insan
hayatını...
iş işten geçmeden
Takometreye baktı: Hız limitinin 50
olduğu yerde 73 ile gidiyordu
ve son dört ay içerisinde
dördüncü defa polis
tarafından
durduruluyordu. Bir insan
nasıl bu kadar şanssız
olabilirdi?
Jack
arabasını sağa çekti.
"İnşallah şu anda yanımızdan
daha hızlı bir araba
geçer" diye düşünüyordu. Polis
elinde kalın bir not
defteri ile arabadan
indi. "Bob? Bu Polis Kiliseden
Bob değil mi?" Jack
iyice arabasının
koltuğuna sindi. Bu durum bir
cezadan daha kötüydü.
Kiliseden tanıdığı
bir Polis, arkadaş olduğuna
bakmaksızın birini
durduruyordu. Hem
de hızlı gidip, trafik
kurallarını ihlal ettiği
için.
-"Merhaba Bob. Birbirimizi
yeniden böyle görmemiz
çok ilginç."
- "Merhaba Jack" Bob
gülümsemiyordu.
- "Beni, karımı ve çocuklarımı
görmek için eve
giderken yakaladın"
-"Evet öyle" Bob umursamaz
görünüyordu.
-"Son günler eve hep çok geç
geldim. Çocuklarım beni
uzun süredir hiç
görmedi. Ayrıca Diana bana bu
akşam Patates ve
biftek yiyeceğimizi
söyledi. Ne demek istediğimi
anlıyor musun?"
-"Evet ne demek istediğini
anlıyorum. Ayrıca trafik
kurallarını ihlal
ettiğini de biliyorum." Diye
cevapladı Bob.
- "Eyvah! Bu taktik fazla ise
yaramayacak gibi.
Taktik değiştirmek
gerekli" diye düşündü. Jack;
- "Beni kaç ile giderken
yakaladın?"
-"Yetmiş. Lütfen arabana girer
misin?" dedi Bob.
-"Ah Bob, bekle bir dakika
lütfen. Seni gördüğüm
anda Takometreye
baktım. Sadece 65 ile
gidiyordum."
-"Lütfen Jack, arabana gir"
diye üsteledi Bob. Jack
canı sıkkın bir
şekilde arabasına girdi,
kapıyı çarparak kapattı.
Bob not defterine bir
şeyler yazıyordu. "Bob niye
benim ehliyetimi ve
araba ruhsatını
istemiyor ki" diye düşündü
Jack. Ne olursa olsun,
bundan sonra kilisede
bu adamın yanına oturmaktansa,
birkaç Pazar Jack
kiliseye gitmeyecekti.
Bob kapıyı tıklatıyordu. Jack
arabasının penceresini
5
cm kadar açtı. Bob Jack'a bir
kâğıt verdi ve gitti.
"Ceza değil bu" diye
kendi kendine söylendi Jack.
Bir anda sevinmişti. Bu
bir yazıydı ve
kâğıtta şunlar yazıyordu:
"Sevgili Jack, benim bir kızım
vardı. Altı
yaşındayken çok hızlı araba
kullanan biri tarafından
öldürüldü. Bu kazadan
dolayı, adam
cezalandırıldı. 3 ay hapishane
cezasıydı bu. Bu adam
hapishaneden
çıkınca kendi çocuklarına
sarılıp, öpüp, onları
tekrar koklayabildi. Ama ben... Benim kızımı tekrar
koklayabilip, öpebilmek
için, cennete
gidinceye kadar beklemem
gerekiyor. Bin defa adamı
affetmeye çalıştım.
Bin kerede başardığımı
zannettim. Belki
başarmışımdır, ama hala kızımı
düşünüyorum. Lütfen benim için
dua et ve dikkat et
Jack, tek bir oğlum
kaldı."
Jack 15 dakika kadar bir süre
yerinden
kıpırdayamadı. Daha sonra
kendine gelip, yavaş yavaş evine
gitti. Evine varınca,
çocuklarına ve karısına
sıkıca sarıldı. Hayat çok
değerli, sürekli dikkat
et. Dikkatli araba
kullan ve başkalarının hakkına
saygı göster. Hiçbir
zaman unutma,
istediğin kadar araba satın
alabilirsin, ama insan
hayatını...
iş işten geçmeden