30 Ağustos ÖzeL... !!(ŞiirLer..)..ResiMLer.v.b..
**30 AĞUSTOS**
Her yıl bugün olur, Otuz Ağustos
İçime bir ordu havası dolar.
Başlar dimdik, gözler çelik, yüzler pos,
Bayrak imil imil, geçer ordular...
Geçer tunç adımlar demir göğüsler,
Geçer Mehmetçikler, geçer subaylar,
Hepsinin alnında zaferden süsler.
Geçer hayalimde bir bir alaylar.
Geçer toplar, geçer atlar, yağız, al,
Geçer dağlar, geçer yollar, şehirler...
Yangınlar üstünde ince bir hilal!..
Yaralılar düşe kalka geçerler.
Çılgın bir istekle bu şan akını
Afyon'dan, İzmir'e kaçlar çağıldar.
Unutmuş at gemi, kılıçlar kını,
Can canı unutmuş zafere kadar.
Ne var bu dünyada sana yakışan,
Alnında bir zafer sabahı kadar;
Sen Mehmetçik, söyle büyük kahraman,
Sana zafer kadar yakışan ne var?
Her yıl bugün olur, Otuz Ağustos,
İçime bir zafer havası dolar.
Başlar dimdik, gözler çelik, yüzler pos,
Bayrak imil imil, geçer ordular...
****30 AĞUSTOS***
Hasmın diş geçiremez artık senin etine,
Çünkü seni koruyan çelik kanatların var.
O havada dolaşır, iner ve çıkar yine,
Yurda zarar verecek birer tehlike arar.
Bu azim, iradeyle artık korkma yarından,
Tuttuğun her iş böyle sonuna varacaktır.
Her yıl göğe katılan çelik kanatlarından
Bugün gurur duyarak, göğsün kabaracaktır.
Arkadaş, candan kutla büyük zafer gününü,
Madem ki sen bir Türk'sün ve bu yurdun malısın.
Bir zafer elde eden günün büyüklüğünü,
Ta içinden, etinden, kanından duymalısın.
*******30 AĞUSTOS*******
Kocatepe'nin büyük düşünceleri,
Doğuyor kalplere aydınlık, zamanlı.
Uyku tutar mı ağustos geceleri,
Bu ay cümle fetihlerle heyecanlı,
Heyecanlı hey.
Mustafa Kemâl'in dudağında eli,
Gözlerine vurmuş vaktin en güzeli.
Bu dağlar, askeri deli eder deli.
Vermiş omuz omza destanlı destanlı,
Destanlı hey.
Hazır ol vaktinde şafaklar!
Hazır, yürümeye topraklar,
Tepe tepe kımıldanıyor...
Endişeli, uzakların benzi uçuk,
Düşman, düşman ama çocuk kadar küçük.
Yirmi altı ağustos, saat beş buçuk.
Dram, Dumlupınar'da başlıyor, kanlı,
Alkanlı hey.
***********30 AĞUSTOS***********
Bugün güneş sevinçli, gülümsüyor yurduma,
Vatanı saran düşman ermiş muradına,
Bakın nasıl kaçıyor hiç bakmadan ardına,
Zafer Türk milletinin, kavuştu öz yurduna.
Dört yıl gece gündüz savaşmıştık durmadan,
Rahat nefes almadık vatanım kurtulmadan,
Önümüzde altın saçlı ay bakışlı kumandan,
Düşmanları mahvettik silahımız olmadan.
Kadın, erkek yanyana, taş, değnek, kürek ile,
Düşmanları kovarken tepeler geldi dile,
Ölüm korkusu yoktu, ölürken bile bile,
İşte bu ruh bizleri destan etmiş dillere.
***************30 AĞUSTOS************
Bugünü adın gibi iyi bil, daima an,
Türk adında bir millet yok denildiği zaman.
Tarihler dize geldi ve şaştı bütün cihan,
Doğdu eşsiz bir güneş, o kurtardı vatanı.
Parlayınca kılıçlar, ufuklar kızıllaştı,
Ordu bir sel olarak bütün setleri aştı,
Türk, istiklal uğrunda kahramanca savaştı;
Bu 30 Ağustostur iyi bil, iyi tanı.
Çınlasın kulağında Dumlupınar zaferi,
Zaferi zaferle tat, çalış hiç kalma geri,
Hedefin yükseliştir, ey Türk genci ileri,
Eşsizliğe dönmeli bu vatanın her yanı.
******30 Ağustos******
Ey isimsiz meçhul asker,
Ağustosun otuzunda
Kazandığın büyük zafer,
Karşısında: Cihan titrer.
Yüreğinde ateş yandı,
Mecbur oldun harp etmeye.
Elin kana bir boyandı,
Destanını cihan andı.
Tarihlere dönüm yaptı;
Demir elin: -Dur, diyerek...
Bütün dünya hisse kaptı;
Huzurunda irkilerek.
Meçhul asker; alkış sana,
Yaşıyorum sayende ben...
Vazifedir her an bana,
Hürmet etmek mezarına.
*****************
Akdenize Doğru.
Eğilmez başımız taç yaptık hürriyeti,
Zaferle kalbimize yazdık cumhuriyeti...
Sakarya'dan su içen o çelik süngülerle,
Yuvaları dağılmış, yılmaz bir avuç erle,
"Hedef Akdeniz, asker!" diyen parmağa koştuk;
Zafer bahçelerinden gül koparmağa koştuk.
Yol gösterdi göklerden bize binlerce yıldız,
Kıpkızıl ufuklardan taştı al bayrağımız;
Koştuk aslanlar gibi kükreyip dağdan dağa,
Canavarlar dişinden vatanı kurtarmağa...
Vahşetlere dikilmiş gözlerimiz dumanlı,
Hürriyete susamış yanık bağrımız kanlı;
Çılgınca atılarak şanlı Dumlupınar'a,
Süngümüzden şan verdik coşkun yıldırımlara...
Sakarya'dan su içen o çelik süngülerle,
Yuvaları dağılmış, yılmaz bir avuç erle,
Eğilmez başımıza taç yaptık hürriyeti,
Zaferle kalbimize yazdık cumhuriyeti...
**Akdeniz KıyıLarında..**
Yaslı gittim, şen geldim,
Aç koynunu ben geldim,
Bana bir yudum su ver,
Çok uzak yoldan geldim.
Korkma, açıl! Şen yurdum,
Dağlara ordu kurdum;
Açık denizlerine,
Süngümle kilit vurdum.
Rüzgârlardan atım var,
Şimşekten kanadım var,
Göğsümde al yapılı,
Gazilik beratım var.
Rüzgâr bana at oldu,
Şimşekler kanat oldu,
Eğilin gökler dedim,
Bulutlar kat kat oldu.
Irmaklar gibi taştım,
Yalçın kayalar aştım,
Hakk'a şükürler olsun,
Geldim sana ulaştım.
Varsın, yansın ocağım,
Kurtuldu al sancağım,
Bayrağımın altında,
Ben hür yaşayacağım.
Deniz, deniz, Akdeniz!
Suları berrak deniz,
Karşıda yâr ağlıyor,
Gideyim, bırak deniz!
Açıldı Kale yolu,
Göründü Gelibolu,
Bırak beni gideyim,
Orası yârla dolu.
Yürü ey şanlı Gazi!
Kılıcı kanlı Gazi!
Meriç seni bekliyor,
Büyük ünvanlı Gazi!
*******AKINCI..****
Bin atlı, akınlarda çocuklar gibi şendik;
Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik!
Ak tolgalı beylerbeyi haykırdı: ilerle!
Bir yaz günü geçtik Tuna'dan kafilelerle...
Şimşek gibi bir semte atıldık yedi koldan.
Şimşek gibi Türk atlarının geçtiği yoldan.
Bir gün dolu dizgin boşanan atlarımızla,
Yerden yedi kat arşa kanatlandık o hızla..,
Cennette bugün gülleri açmış görürüz de,
Hâlâ o kızıl hâtıra titrer gözümüzde!
Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik,
Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik
ANADOLU TOPRAĞI
Senelerce sana hasret taşıyan,
Bir gönülle kollarına atılsam.
Ben de bir gün kucağında yaşayan,
Bahtiyarlar araşma katılsana.
En bakımsız, en kuytu bir bucağın,
Bence "İrem bağı" gibi güzeldir.
Bir yıkılmış evin harap ocağın,
Şu heybetli saraylara bedeldir.
Kadir mevlâm, eğer senden uzakta,
Bana takdir eylemişse ölümü;
Rahat etmem bu yabancı toprakta,
Cennette de avutamam gönlümü.
Anladım ki: Sevda, gençlik, şeref, şan.
Asılsızmış şu yalancı dünyada.
Hasretinle yadellerde dolaşan,
Hızrı bulsa yine ermez murada.
Yalnız senin tatlı esen havanda,
Kendi millî gururumu sezerim.
Yalnız senin dağında, ya ovanda,
Başım gökte, alnım açık gezerim.
Hürüm, derim, eskisinden daha hür,
Zincirinle bağlansa da ayağım.
Şimdikinden daha ferah görünür,
Zindanında olsa bile durağım.
Bir gün olup kucağına ulaşsam,
Gözlerimden döksem sevinç yaşını,
Sancağının gölgesinde dolaşsam,
Öpsem, öpsem toprağını, taşını!
ASKER KOŞMASI
İstiklâl savaşı gençleriyiz biz:
Tarihe koç Türkler diye şan verdik!
Yurdumuz azizdir, çiğnetmeyiz biz:
Uğruna bu kadar kahraman verdik.
Aç çıplak savaştık tipide, karda,
Kartallar avladık sarp kayalarda,
Sakarya önünde Dumlupınar'da,
Ulu Gazi'mize imtihan verdik.
Soğuklar zalimdi, kışlar amansız;
Kuşlar yuvalardan düşerdi cansız;
Vuruştuk yaralı, hasta, dermansız;
Ne aman istedik, ne aman verdik.
Yıllarca ufkunda yedi renk bayrak,
Salındı bizimdir diye bu toprak,
Hepsini allara boyadı şafak,
Göklere içtiği kadar kan verdik.
Kılıç kınlarından süzüldü kanlar,
Al döndü akından kır küheylânlar,
Açtı baharımız hep erguvanlar,
Dağlara çiçekler armağan verdik.
Murat dağlarından indik aşağı,
Göründü uzaktan Gediz ırmağı,
Kuruldu İzmir'e Türk'ün otağı,
Vatana yeniden bir vatan verdik
Bayrak ALtınDa..
Bu gün genç, ihtiyar, kadın, kız, kızan,
Uzanıp yatsak da çardak altında,
Boruyu çalınca yarın borazan,
Hemen toplanırız bayrak altında.
Bizi hiç tasalı görmez bu yerler;
Yiğitler, ölürken bile gülerler,
Yeter ki yaşayan er oğlu erler,
Bizi çiğnetmesin ayak altında.
Kalbimiz çırpınır yurdu andıkça,
Gözlerde zaferin nuru yandıkça;
Üstünde bu bayrak dalgalandıkça,
Gönlümüz rahattır toprak altında.
Bende ASker OLacaĞım.
.Küçük asker, küçük asker!
Vatan senden hizmet ister."
Bu ninniyle uyudum ben,
Asker gibi büyüdüm ben!..
Kalbe imân, elde silâh,
Duam şudur akşam, sabah:
"Bir asker yap Tanrım beni,
Koruyayım yurtla dini!.."
Sakarya'da kalmış babam,
Dünyâya ün salmış babam!..
Ondan miras şu yatağan,
Nasıl olmam bir kahraman?..
Dedem asker, babam asker,
Derler bize: "Er oğlu er!"
Ben de asker olacağım;
Dünyâya ün salacağım!..
Bir Kurtuluş Destanı..
Osmanlıydı bir zaman tarihler yazan,
Dört bir yana kök salmış, kükreyen aslan.
Asırlarca yaşadı, nesil geçti aradan,
Zayıfladı kuvvetçe, dediler "hasta adam".
Asiler çıktı, Osmanlıya başkaldıranlar,
Fitneyle parçaladı hain düşmanlar.
Küçüldü topraklar savaşlarda bir yandan,
Atmak istediler Türk'ü Anadolu'dan.
Bir inançla gürledi, yüce Türk milleti,
Önder seçti kendine Mustafa Kemal'i.
Millet birlik oldu, koştu düşman üstüne,
Nice canlar verildi, Maraş, Urfa, Antep'te.
Cephelerde Mehmetçiğin Allah sedası,
Temizlendi düşmandan güney, doğu, batısı.
Ay ve yıldız dalgalandı akan kanlar üstüne,
Ve ölümsüz marşımız doğdu Mehmet Âkif'le.
Büyük harpler yaşadı bu vatan, bu topraklar,
Yine de bir nebze susmadı gök kubbede ezanlar.
Büyük Ata önder oldu, açtı Millet Meclisi,
Daha sonra kuruldu Milletin İradesi.
Binlerce şehidiyle aldı, Türk milleti vatanı,
Tarihe şerefiyle yazıldı, bu "Kurtuluş Destanı".
Bu "Kurtuluş Destanı"dır kuşak boyu sürecek,
İlelebet, yok etmeye kimsenin gücü yetmeyecek
**30 AĞUSTOS**
Her yıl bugün olur, Otuz Ağustos
İçime bir ordu havası dolar.
Başlar dimdik, gözler çelik, yüzler pos,
Bayrak imil imil, geçer ordular...
Geçer tunç adımlar demir göğüsler,
Geçer Mehmetçikler, geçer subaylar,
Hepsinin alnında zaferden süsler.
Geçer hayalimde bir bir alaylar.
Geçer toplar, geçer atlar, yağız, al,
Geçer dağlar, geçer yollar, şehirler...
Yangınlar üstünde ince bir hilal!..
Yaralılar düşe kalka geçerler.
Çılgın bir istekle bu şan akını
Afyon'dan, İzmir'e kaçlar çağıldar.
Unutmuş at gemi, kılıçlar kını,
Can canı unutmuş zafere kadar.
Ne var bu dünyada sana yakışan,
Alnında bir zafer sabahı kadar;
Sen Mehmetçik, söyle büyük kahraman,
Sana zafer kadar yakışan ne var?
Her yıl bugün olur, Otuz Ağustos,
İçime bir zafer havası dolar.
Başlar dimdik, gözler çelik, yüzler pos,
Bayrak imil imil, geçer ordular...
****30 AĞUSTOS***
Hasmın diş geçiremez artık senin etine,
Çünkü seni koruyan çelik kanatların var.
O havada dolaşır, iner ve çıkar yine,
Yurda zarar verecek birer tehlike arar.
Bu azim, iradeyle artık korkma yarından,
Tuttuğun her iş böyle sonuna varacaktır.
Her yıl göğe katılan çelik kanatlarından
Bugün gurur duyarak, göğsün kabaracaktır.
Arkadaş, candan kutla büyük zafer gününü,
Madem ki sen bir Türk'sün ve bu yurdun malısın.
Bir zafer elde eden günün büyüklüğünü,
Ta içinden, etinden, kanından duymalısın.
*******30 AĞUSTOS*******
Kocatepe'nin büyük düşünceleri,
Doğuyor kalplere aydınlık, zamanlı.
Uyku tutar mı ağustos geceleri,
Bu ay cümle fetihlerle heyecanlı,
Heyecanlı hey.
Mustafa Kemâl'in dudağında eli,
Gözlerine vurmuş vaktin en güzeli.
Bu dağlar, askeri deli eder deli.
Vermiş omuz omza destanlı destanlı,
Destanlı hey.
Hazır ol vaktinde şafaklar!
Hazır, yürümeye topraklar,
Tepe tepe kımıldanıyor...
Endişeli, uzakların benzi uçuk,
Düşman, düşman ama çocuk kadar küçük.
Yirmi altı ağustos, saat beş buçuk.
Dram, Dumlupınar'da başlıyor, kanlı,
Alkanlı hey.
***********30 AĞUSTOS***********
Bugün güneş sevinçli, gülümsüyor yurduma,
Vatanı saran düşman ermiş muradına,
Bakın nasıl kaçıyor hiç bakmadan ardına,
Zafer Türk milletinin, kavuştu öz yurduna.
Dört yıl gece gündüz savaşmıştık durmadan,
Rahat nefes almadık vatanım kurtulmadan,
Önümüzde altın saçlı ay bakışlı kumandan,
Düşmanları mahvettik silahımız olmadan.
Kadın, erkek yanyana, taş, değnek, kürek ile,
Düşmanları kovarken tepeler geldi dile,
Ölüm korkusu yoktu, ölürken bile bile,
İşte bu ruh bizleri destan etmiş dillere.
***************30 AĞUSTOS************
Bugünü adın gibi iyi bil, daima an,
Türk adında bir millet yok denildiği zaman.
Tarihler dize geldi ve şaştı bütün cihan,
Doğdu eşsiz bir güneş, o kurtardı vatanı.
Parlayınca kılıçlar, ufuklar kızıllaştı,
Ordu bir sel olarak bütün setleri aştı,
Türk, istiklal uğrunda kahramanca savaştı;
Bu 30 Ağustostur iyi bil, iyi tanı.
Çınlasın kulağında Dumlupınar zaferi,
Zaferi zaferle tat, çalış hiç kalma geri,
Hedefin yükseliştir, ey Türk genci ileri,
Eşsizliğe dönmeli bu vatanın her yanı.
******30 Ağustos******
Ey isimsiz meçhul asker,
Ağustosun otuzunda
Kazandığın büyük zafer,
Karşısında: Cihan titrer.
Yüreğinde ateş yandı,
Mecbur oldun harp etmeye.
Elin kana bir boyandı,
Destanını cihan andı.
Tarihlere dönüm yaptı;
Demir elin: -Dur, diyerek...
Bütün dünya hisse kaptı;
Huzurunda irkilerek.
Meçhul asker; alkış sana,
Yaşıyorum sayende ben...
Vazifedir her an bana,
Hürmet etmek mezarına.
*****************
Akdenize Doğru.
Eğilmez başımız taç yaptık hürriyeti,
Zaferle kalbimize yazdık cumhuriyeti...
Sakarya'dan su içen o çelik süngülerle,
Yuvaları dağılmış, yılmaz bir avuç erle,
"Hedef Akdeniz, asker!" diyen parmağa koştuk;
Zafer bahçelerinden gül koparmağa koştuk.
Yol gösterdi göklerden bize binlerce yıldız,
Kıpkızıl ufuklardan taştı al bayrağımız;
Koştuk aslanlar gibi kükreyip dağdan dağa,
Canavarlar dişinden vatanı kurtarmağa...
Vahşetlere dikilmiş gözlerimiz dumanlı,
Hürriyete susamış yanık bağrımız kanlı;
Çılgınca atılarak şanlı Dumlupınar'a,
Süngümüzden şan verdik coşkun yıldırımlara...
Sakarya'dan su içen o çelik süngülerle,
Yuvaları dağılmış, yılmaz bir avuç erle,
Eğilmez başımıza taç yaptık hürriyeti,
Zaferle kalbimize yazdık cumhuriyeti...
**Akdeniz KıyıLarında..**
Yaslı gittim, şen geldim,
Aç koynunu ben geldim,
Bana bir yudum su ver,
Çok uzak yoldan geldim.
Korkma, açıl! Şen yurdum,
Dağlara ordu kurdum;
Açık denizlerine,
Süngümle kilit vurdum.
Rüzgârlardan atım var,
Şimşekten kanadım var,
Göğsümde al yapılı,
Gazilik beratım var.
Rüzgâr bana at oldu,
Şimşekler kanat oldu,
Eğilin gökler dedim,
Bulutlar kat kat oldu.
Irmaklar gibi taştım,
Yalçın kayalar aştım,
Hakk'a şükürler olsun,
Geldim sana ulaştım.
Varsın, yansın ocağım,
Kurtuldu al sancağım,
Bayrağımın altında,
Ben hür yaşayacağım.
Deniz, deniz, Akdeniz!
Suları berrak deniz,
Karşıda yâr ağlıyor,
Gideyim, bırak deniz!
Açıldı Kale yolu,
Göründü Gelibolu,
Bırak beni gideyim,
Orası yârla dolu.
Yürü ey şanlı Gazi!
Kılıcı kanlı Gazi!
Meriç seni bekliyor,
Büyük ünvanlı Gazi!
*******AKINCI..****
Bin atlı, akınlarda çocuklar gibi şendik;
Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik!
Ak tolgalı beylerbeyi haykırdı: ilerle!
Bir yaz günü geçtik Tuna'dan kafilelerle...
Şimşek gibi bir semte atıldık yedi koldan.
Şimşek gibi Türk atlarının geçtiği yoldan.
Bir gün dolu dizgin boşanan atlarımızla,
Yerden yedi kat arşa kanatlandık o hızla..,
Cennette bugün gülleri açmış görürüz de,
Hâlâ o kızıl hâtıra titrer gözümüzde!
Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik,
Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik
ANADOLU TOPRAĞI
Senelerce sana hasret taşıyan,
Bir gönülle kollarına atılsam.
Ben de bir gün kucağında yaşayan,
Bahtiyarlar araşma katılsana.
En bakımsız, en kuytu bir bucağın,
Bence "İrem bağı" gibi güzeldir.
Bir yıkılmış evin harap ocağın,
Şu heybetli saraylara bedeldir.
Kadir mevlâm, eğer senden uzakta,
Bana takdir eylemişse ölümü;
Rahat etmem bu yabancı toprakta,
Cennette de avutamam gönlümü.
Anladım ki: Sevda, gençlik, şeref, şan.
Asılsızmış şu yalancı dünyada.
Hasretinle yadellerde dolaşan,
Hızrı bulsa yine ermez murada.
Yalnız senin tatlı esen havanda,
Kendi millî gururumu sezerim.
Yalnız senin dağında, ya ovanda,
Başım gökte, alnım açık gezerim.
Hürüm, derim, eskisinden daha hür,
Zincirinle bağlansa da ayağım.
Şimdikinden daha ferah görünür,
Zindanında olsa bile durağım.
Bir gün olup kucağına ulaşsam,
Gözlerimden döksem sevinç yaşını,
Sancağının gölgesinde dolaşsam,
Öpsem, öpsem toprağını, taşını!
ASKER KOŞMASI
İstiklâl savaşı gençleriyiz biz:
Tarihe koç Türkler diye şan verdik!
Yurdumuz azizdir, çiğnetmeyiz biz:
Uğruna bu kadar kahraman verdik.
Aç çıplak savaştık tipide, karda,
Kartallar avladık sarp kayalarda,
Sakarya önünde Dumlupınar'da,
Ulu Gazi'mize imtihan verdik.
Soğuklar zalimdi, kışlar amansız;
Kuşlar yuvalardan düşerdi cansız;
Vuruştuk yaralı, hasta, dermansız;
Ne aman istedik, ne aman verdik.
Yıllarca ufkunda yedi renk bayrak,
Salındı bizimdir diye bu toprak,
Hepsini allara boyadı şafak,
Göklere içtiği kadar kan verdik.
Kılıç kınlarından süzüldü kanlar,
Al döndü akından kır küheylânlar,
Açtı baharımız hep erguvanlar,
Dağlara çiçekler armağan verdik.
Murat dağlarından indik aşağı,
Göründü uzaktan Gediz ırmağı,
Kuruldu İzmir'e Türk'ün otağı,
Vatana yeniden bir vatan verdik
Bayrak ALtınDa..
Bu gün genç, ihtiyar, kadın, kız, kızan,
Uzanıp yatsak da çardak altında,
Boruyu çalınca yarın borazan,
Hemen toplanırız bayrak altında.
Bizi hiç tasalı görmez bu yerler;
Yiğitler, ölürken bile gülerler,
Yeter ki yaşayan er oğlu erler,
Bizi çiğnetmesin ayak altında.
Kalbimiz çırpınır yurdu andıkça,
Gözlerde zaferin nuru yandıkça;
Üstünde bu bayrak dalgalandıkça,
Gönlümüz rahattır toprak altında.
Bende ASker OLacaĞım.
.Küçük asker, küçük asker!
Vatan senden hizmet ister."
Bu ninniyle uyudum ben,
Asker gibi büyüdüm ben!..
Kalbe imân, elde silâh,
Duam şudur akşam, sabah:
"Bir asker yap Tanrım beni,
Koruyayım yurtla dini!.."
Sakarya'da kalmış babam,
Dünyâya ün salmış babam!..
Ondan miras şu yatağan,
Nasıl olmam bir kahraman?..
Dedem asker, babam asker,
Derler bize: "Er oğlu er!"
Ben de asker olacağım;
Dünyâya ün salacağım!..
Bir Kurtuluş Destanı..
Osmanlıydı bir zaman tarihler yazan,
Dört bir yana kök salmış, kükreyen aslan.
Asırlarca yaşadı, nesil geçti aradan,
Zayıfladı kuvvetçe, dediler "hasta adam".
Asiler çıktı, Osmanlıya başkaldıranlar,
Fitneyle parçaladı hain düşmanlar.
Küçüldü topraklar savaşlarda bir yandan,
Atmak istediler Türk'ü Anadolu'dan.
Bir inançla gürledi, yüce Türk milleti,
Önder seçti kendine Mustafa Kemal'i.
Millet birlik oldu, koştu düşman üstüne,
Nice canlar verildi, Maraş, Urfa, Antep'te.
Cephelerde Mehmetçiğin Allah sedası,
Temizlendi düşmandan güney, doğu, batısı.
Ay ve yıldız dalgalandı akan kanlar üstüne,
Ve ölümsüz marşımız doğdu Mehmet Âkif'le.
Büyük harpler yaşadı bu vatan, bu topraklar,
Yine de bir nebze susmadı gök kubbede ezanlar.
Büyük Ata önder oldu, açtı Millet Meclisi,
Daha sonra kuruldu Milletin İradesi.
Binlerce şehidiyle aldı, Türk milleti vatanı,
Tarihe şerefiyle yazıldı, bu "Kurtuluş Destanı".
Bu "Kurtuluş Destanı"dır kuşak boyu sürecek,
İlelebet, yok etmeye kimsenin gücü yetmeyecek
Son düzenleme: