Atatürk’ün boyu kaçmış?
Türkiye gerçekten bir garip memleket. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Gastroenteroloji Bölümü’nde görevli Doç.Dr.Eren Akçiçek “Atatürk’ün boyu 1.68 değil, 1,74’tü. Kilosu 76, ayakkabı numarası da 44 idi...” demiş.
“Gastroenterologlar sindirim sistemi uzmanıdır, Atatürk’ün boyunu posunu ne bilir?” demeyin. Dr. Akçiçek, “Atatürk’ün sağlığı, hastalığı ve ölümü” diye bir konferans vermiş de, orada bu gerçeği açıklamış. Ayrıca dedim ya burası Türkiye...
Tartışmanın çıkışını da hatırlatayım, Ankara Armada Oteli’nde bir sergi açılmıştı, ekim ayında, burada balmumundan bir Atatürk heykeli sergileniyordu. Vatandaş kızdı, “Koskoca Atatürk’ün boyu 1.70 olamaz (heykelin boyu bu kadardı), daha uzun olmalı...” İlgililer halkın tepkisinden korkarak derhal balmumu heykeli Rusya’ya geri gönderdi, Atatürk’ün boyu (biraz abartılarak) 1.85’e uzatıldı, böylece halkımız da tatmin oldu.
İzmit Değirmendere’deydik, postahaneye yakın bir yerlerde. Birden, annemin koluna asılarak dehşetle bağırdım:
- Anne, bakın Atatürk geliyor!
Çok güldü annem. Benim Atatürk zannettiğim, cambaz ayaklığına binmiş, yakında gelecek olan bir sirki duyuran bir çığırtkanmış meğer. Ben, rengarenk elbiseleri içinde (uzun pantolonunun altından sopalar görünmüyordu) boyu 2 metreyi aşan birini görünce, “Atatürk” diye yerimden zıplamışım.
Babam anlatır, o da Cumhuriyet’in 10.yıl töreninde, üstü açık makam arabasından inip eski Meclis binasına giren Mustafa Kemal’i görünce, babasına dönüp “Aaa, o da bizim gibi bir insanmış” demiş de kalabalıkta gülüşmeler olmuş.
Babam Atatürk’ü ilk gördüğünde dokuz yaşındaymış. Ben cambaz ayaklığında binmiş adamı görüp heyecanlandığımda ya dört, ya beş yaşındaydım.
Biz büyüdük, Türk milleti çocuk ruhlu kaldı.
Türkiye gerçekten bir garip memleket. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Gastroenteroloji Bölümü’nde görevli Doç.Dr.Eren Akçiçek “Atatürk’ün boyu 1.68 değil, 1,74’tü. Kilosu 76, ayakkabı numarası da 44 idi...” demiş.
“Gastroenterologlar sindirim sistemi uzmanıdır, Atatürk’ün boyunu posunu ne bilir?” demeyin. Dr. Akçiçek, “Atatürk’ün sağlığı, hastalığı ve ölümü” diye bir konferans vermiş de, orada bu gerçeği açıklamış. Ayrıca dedim ya burası Türkiye...
Tartışmanın çıkışını da hatırlatayım, Ankara Armada Oteli’nde bir sergi açılmıştı, ekim ayında, burada balmumundan bir Atatürk heykeli sergileniyordu. Vatandaş kızdı, “Koskoca Atatürk’ün boyu 1.70 olamaz (heykelin boyu bu kadardı), daha uzun olmalı...” İlgililer halkın tepkisinden korkarak derhal balmumu heykeli Rusya’ya geri gönderdi, Atatürk’ün boyu (biraz abartılarak) 1.85’e uzatıldı, böylece halkımız da tatmin oldu.
İzmit Değirmendere’deydik, postahaneye yakın bir yerlerde. Birden, annemin koluna asılarak dehşetle bağırdım:
- Anne, bakın Atatürk geliyor!
Çok güldü annem. Benim Atatürk zannettiğim, cambaz ayaklığına binmiş, yakında gelecek olan bir sirki duyuran bir çığırtkanmış meğer. Ben, rengarenk elbiseleri içinde (uzun pantolonunun altından sopalar görünmüyordu) boyu 2 metreyi aşan birini görünce, “Atatürk” diye yerimden zıplamışım.
Babam anlatır, o da Cumhuriyet’in 10.yıl töreninde, üstü açık makam arabasından inip eski Meclis binasına giren Mustafa Kemal’i görünce, babasına dönüp “Aaa, o da bizim gibi bir insanmış” demiş de kalabalıkta gülüşmeler olmuş.
Babam Atatürk’ü ilk gördüğünde dokuz yaşındaymış. Ben cambaz ayaklığında binmiş adamı görüp heyecanlandığımda ya dört, ya beş yaşındaydım.
Biz büyüdük, Türk milleti çocuk ruhlu kaldı.
