Edebiyat Kulübü

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

Kurtga

Katılımcı Üye
8 Ocak 2017
811
2
.
Gözyaşımı kendim,
Sildikten sonra,
Yanındayım diyenin,
Geçmişine selam söyle.
 

Kurtga

Katılımcı Üye
8 Ocak 2017
811
2
.
”Biliyoruz ki, bazı sesler, bazı sahneler, bazı renkler ya da bazı cümleler insanın aklına mıh gibi çakılıp kalıyor.”
 

Kurtga

Katılımcı Üye
8 Ocak 2017
811
2
.
Şiir nedir ?

Şiir, düz kelime anlamına ek olmak üzere ya da yerine anlamlar oluşturmak için dilin ses estetiği veya ses sembolizmi ve ölçü gibi estetik ve ritmik özelliklerini kullanan bir edebiyat türüdür.

Şiir, Sümerlerin Gılgamış Destanı’na kadar uzanan köklü bir tarihe sahiptir. İlk şiirler Çincede olduğu gibi halk şarkılarından ya da Sanskritçe Vedalar, Zerdüştlük inancının Gataları ve Homeros’un İlyada ya da Odysseiası gibi destanların yeniden sözlü anlatım ihtiyacından ortaya çıkmıştır. Şiirin tanımlanması için antik dönemdeki çalışmalar, Aristoteles’in Poetikasında olduğu gibi konuşmanın, retorik, drama, şarkı ve komedide kullanımına odaklanmıştır. Daha sonraki çalışmalar, yineleme, mısra biçimi ve kafiye gibi özelliklere yoğunlaşmış ve şiiri tartışmasız olarak bilgilendirici, düz yazı formlarından ayıran estetik konusuna vurgu yapmıştır. Yirminci yüzyılın ortalarından itibaren şiir dile yön veren temel yaratıcı güç olarak daha fazla anılır oldu.

Şiir sözcüklere farklı yorumlar getirmek veya onlardan kaynaklanan duygusal tepkiler yaratmak için biçim ve bir araya getirmeleri kullanır. Asonans, aliterasyon, yansıma ve ritim gibi araçlar müzikal veya arpağ etkisi oluşturmak için bazen kullanılmaktadır. Şiir dilinin anlam belirsizliği, sembolizm, ironi ve diğer stilleri gibi araçları şiiri farklı yorumlamalara uygun hale getirir. Benzer biçimde mecaz, benzetme ve mecaz-ı mürsel[4] gibi konuşmanın öğeleri daha önce algılanmamış farklı imajlar arasında bir anlam katmanı içeren bir ilişki kurmaktadır. Kafiye ve ritim kurgusu içinde şiirin sözleri arasında da benzer yakınlıklar kurulabilir.

Bazı şiir biçimleri, şairin yazdığı dilin özelliğine bir yanıt ve ait olduğu kültüre ve türe özgüdür. Dante, Goethe, Mickiewicz ve Mevlânâ Celâleddîn-î Rûmî tarafından yazılan şiirleri okumaya alışık okurlar şiirin her zaman kafiye ve ölçü ile yazıldığını düşünebilir ne var ki kimi kutsal metinlerde olduğu gibi ritim ve ses estetiği oluşturmak amaçlayan şiir gelenekleri de vardır. Modern şiirin çoğunluğu şiir geleneğine eleştiri üzerine kuruludur;[5] bunu yaparken; birçok unsurun yanı sıra, ses estetiği ilkeleriyle oynayıp test etmekte bazen bunu kafiye ve ritimde de yapmaktadır.[6][7] Günümüzün küreselleşen dünyasında şairler artan oranda farklı kültür ve dillerden biçimleri, tarzları ve teknikleri uyarlamaktadır.


BU YAZI Vikipediden alınmıştır.
 

Kurtga

Katılımcı Üye
8 Ocak 2017
811
2
.
Acep bu benim canım, azat ola mı ya Rab
Yoksa yedi Tamu'da yana kala mı ya Rab

Acep bu benim halim, yer altında ahvalim
Varıp yatacak yerim, akrep dola mı ya Rab

Can hulkuma geldikte, Azrail'i gördükte
Ya canımı aldıkta, asan ola mı ya Rab

Dar oldu bana düzler, gice ile gündüzler
Dünyaya bakan gözler, didar göre mi ya Rab

Allah olucak Kadı, bizden ola mı razı
Görüp Habib'in bizi, şef'i ola mı ya Rab

Yunus kabre vardıkta, Münker Nekir geldikte
Bize sual ettikte, dilim döne mi ya Rab
 

Kurtga

Katılımcı Üye
8 Ocak 2017
811
2
.
Ol can kaçan ölüser, Sen ana can olasın
Ölmüş gönül dirile, andaki Sen olasın

Ölmeği dirlik ola, ölmesiz dirlik bula
Ölmüş gönül dirile, andaki Sen olasın

Sen olduğun gönüller, her dem canın yeniler
Güç olmaz ol divanda, hakimi Sen olasın

Can bedenden uçucak, menziline göçücek
Ol cihana geçicek, göze ayan olasın

Tozunu yel almaya, bir zerre ırılmıya
Aşık canı ölmeye, maşuku Sen olasın

Yunus sen aşık isen, aşka muvafık isen
Korkma ulaşık isen, ne olursan olasın
 

Kurtga

Katılımcı Üye
8 Ocak 2017
811
2
.
Ey yarenler tınman bana, ben gene n'oldum bilmezem
İlm ü amel sorman bana, divane oldum bilmezem

Ayruksı nesne tutmuşam, bildiklerim unutmuşam
Canımı aşka atmışam, anda ne buldum bilmezem

Aklım yavu vardı benim, dağıldı fikrim kamusu
Boşaldım üş doldum veli, ne ile doldum bilmezem

Aşkım beni yakıpdürür, gönlüm Dosta akıpdürür
Devşirimezem ben beni, dembeste kaldım bilmezem

Ben aşksızın olumazam, aşk olucak ben olumazam
Aşktır canımın hasılı, aşka kul oldum bilmezem

Sen beni şeyh oldu deyu, benden nasihat isteme
Ben sanırım ki bilirem, üş şimdi bildim ki bilmezem

Aşık Yunus sen canını, Dost yoluna eyle feda
Bu şeyh ile buldum Hakkı, ben gayrı nesne bilmezem
 

Kurtga

Katılımcı Üye
8 Ocak 2017
811
2
.
Dağlar ile, taşlar ile çağırayım Mevlam seni
Seherlerde kuşlar ile, çağırayım Mevlam seni

Sular dibinde mahi ile, sahralarda ahu ile
Abdal olup "Ya Hu" ile, çağırayım Mevlam seni

Gök yüzünde İsa ile, Tur dağında Musa ile
Elimde asa ile, çağırayım Mevlam seni

Derdi öküş Eyyup ile, gözü yaşlı Yakup ile
Ol Muhemmed mahbub ile çağırayım Mevlam seni

Hamd ü şükrullah ile, vasf-ı Kulhüvallah ile
Daima zikrullah ile, çağırayım Mevlam seni

Bilmişim dünya halini, terk ettim kıyl ü kalini
Baş açık ayak yalın, çağırayım Mevlam seni

Yunus okur diller ile, ol kumru bülbüller ile
Hakkı seven kullar ile, çağırayım Mevlam seni
 

Kurtga

Katılımcı Üye
8 Ocak 2017
811
2
.
Acep değil senin için, bir can feda kılur isem
Senin varlığın can yeter, hoştur cansız kalır isem

Senin derdin olmasa sözüm acep kelecidir
Ne canım var, ne eydürem bir dem sensiz olur isem

Nice ki ben seni sevem, ecel eri ermeyiser
Kaçan suna Azrail el, ben seni canlanır isem

Ger suretim düşer ise, nice zeval ere bile
Ol kadimi kimse venin, nice düşüp durur isem

Dahi Elestü belirmeden, ben aşıktım sen Maşuk
Gözüm yüzüne tutam, yüz bin kaba girer isem

Dahi cihana gelmeden, canım seni sever idi
Minnet değil Yunus, sana nice tapu kılur isem
 

Kurtga

Katılımcı Üye
8 Ocak 2017
811
2
.
Can ü gönülden seversen
Yalvar kul, Allah'a yalvar
Maksuda ermek dilersen
Yalvar kul, Allah'a yalvar

Yalvar a kardeş yalvara
Varmıyasın yüzü kara
Ümmet isen Peygambere
Yalvar kul, Allah'a yalvar

Geceler uykudan uyan
Gizli sırlar olsun ayan
Mahrum olmaz Allah deyen
Yalvar kul, Allah'a yalvar

Tanı sen kendini tanı
Neden yarattı Hak seni
N'olacağın anubeni
Yalvar kul, Allah'a yalvar

Yunus nuş eyle belayı
Yürü maksudun dileği
Hem inleyi, hem ağlayı
Yalvar kul, Allah'a yalvar
 

Kurtga

Katılımcı Üye
8 Ocak 2017
811
2
.
Hor bakma sen toprağa, toprakta neler yatur
Kani bunca evliya, yüz bin Peygamber yatur

Cennette buğday yiyen, gaflet gömleğin giyen
Hem dünyaya meyleden, Adem Peygamber yatur

Arkasiyle kum çeken, göz yaşıyle yuğuran
Kabeye temel kuran, Halil Peygamber yatur

Vücudunu kurt yiyen, kurt yedikçe şükreden
Belalara sabreden, Eyyup Peygamber yatur

Balık karnında yatan, deryaları seyreden
Kabak kökün yastanan, Yunus Peygamber yatur

Kuyuda nihan olan, kul deyüben satılan
Mısır'a sultan olan, Yusuf Peygamber yatur

Yusuf'un yavu kılan, kurt ile davi kılan
Ağlayıp göğsüz kalan, Yakup Peygamber yatur

Asasın ejder eden, bahre urup yol eden
Fir'avnı helak eden, Musa Peygamber yatur

Ol Allahın habibi , dertlilerin tabibi
Enbiyalar serveri, Resul Muhammed yatur

Hayber kal'asın yıkan, kafiri oda yakan
Şahinler gibi bakan, Ali gibi er yatur

Ata ana gülleri, Kur'an okur dilleri
Fatm'ana oğulları;Hasan, Hüseyin yatur

İğnesin suya atan, balıklara getirten
Tacın tahtın terkeden, İbrahim Ethem yatur

Gündüzler saim olan, geceler kaim olan
Ariflerin sultanı, Bayzit Bestami yatur

Hakikat erleri, geçti dünyadan, her biri
Konyada;ol Mevlana Hüdevandigar yatur

Çoktur Hakkın has kulları, fikr eyle bunları
Saysam erenleri, görsen ne sultanlar yatur

Yunus sen de ölürsün, kara yere girersin
Kara yer altında, çok günahkar kullar yatur
 

Kurtga

Katılımcı Üye
8 Ocak 2017
811
2
.
Tükenir elbet Gökte yıldızlar denizde kum tükenir Bu vatan bu topraklar cömert Kutsal bir ateşim ki ben sönmez İnanın Mustafa Kemal’ler tükenmez .. Ben de etten kemiktendim elbet Ben de bir gün göçecektim elbet İki Mustafa Kemal var iyi bilin Ben işte o ikincisi sonsuzlukta Ruh gibi bir şey görünmez İnanın Mustafa Kemal’ler tükenmez .. Hep kardeşliğe bolluğa giden yolda Bilimin yapıcılığın aydınlığında Güzel düşünceler soyut fikirlerde ben Evrensel yepyeni buluşlarda Geriliği kovmuşum ben dönmez İnanın Mustafa Kemal’ler tükenmez .. Başın mı dertte beni hatırla Duy beni en sıkıldığın an Baştan sona her şeyiyle bu vatan Sakın ağlamasın kasımlarda Fatihler, Kanuniler ölmez İnanın Mustafa Kemaller tükenmez ..
 

Kurtga

Katılımcı Üye
8 Ocak 2017
811
2
.
Yay yine gerilmede, fırlayacak yine ok; Yine vatanımızın yeryüzünde eşi yok; Bozkurt, Ergenekon’u yeni delmiş gibidir: Her biri ihtiraını seyre gelmiş gibidir. Kalpler ellerde çarpar gibi alkış kopuyor; Her ruh bir tutam ışık ve her göz bir damla kor: En büyük, en sevgili, en genç, en mert geliyor; Dünya imtihanını veren tek fert geliyor; Kürsüye her çıkışta, Türk daha yükselecek, Dinle: Her cümlesinde doğuyor bir “gelecek” Aslan, insan ve Tanrı bir arada bu başta, Kıvılcımlar doğuyor bastığımız her taşta. Önümüzde mesafe ve zaman çökmekte diz; Bir İnönü azmiyle ardındayız hepimiz. Yerine getirmeye yeni dileklerini, Koymuş on yedi milyon, yola yüreklerini. “Marş! Marş! Öz yurdu fethe!” Şimdi manen, yeniden: Deliyor dağı taşı öncümüz gibi tren, Fabrikalar kalemiz, kanallar siperimiz Ve bu fetih olacak bizim şaheserimiz..
 

Kurtga

Katılımcı Üye
8 Ocak 2017
811
2
.
ATATÜRK vatanın yılmaz rehberi, ATATÜRK Türklüğün ölmez önderi. ATATÜRK milletin en son lideri, ATATÜRK dünyada gurur kaynağım. ATATÜRK ‘Ne mutlu türküm’ diyendir, ATATÜRK düşmana dersin verendir. ATATÜRK ilimdir, Atatürk fendir, ATATÜRK tekniktir, irfan kaynağım. ATATÜRK mazlumun hakkın aradı, ATATÜRK zalime kılıç salladı, ATATÜRK düşmanın kolun bağladı, ATATÜRK bayraktır, hürdür kaynağım. ATATÜRK devrimci, yenilik yolu, ATATÜRK insandı o hakkın kulu, ATATÜRK açtırdı türkçe okulu, ATATÜRK gösterdi ilim kaynağım. ATATÜRK dünyaya doğmuş bir arslan, ATATÜRK bir dağdır, sen ona yaslan. ATATÜRK düşmana azgın bir kaplan, ATATÜRK İNCE’ye ilham kaynağım.
 

Kurtga

Katılımcı Üye
8 Ocak 2017
811
2
.
Sen ki hilkat denilen ummanın En büyük incisisin O, bu ulvi vatanın talihinin En güzel yıldızıdır Bir dehaet ki güneşten yüksek Ve semavat ile ünsiyeti var .. Sen dururken ona gelmez noksan Kaplıdır toprağı zırhınla senin Hep rehakar değil ey Gazi Bu müsellah vatanın sen hem de Ebedi bekçisisin ..
 

Kurtga

Katılımcı Üye
8 Ocak 2017
811
2
.
Dur yoIcu! biImeden geIip bastığın Bu toprak, bir devrin battığı yerdir. EğiI de kuIak ver, bu sessiz yığın Bir vatan kaIbinin attığı yerdir. Bu ıssız, göIgesiz yoIun sonunda Gördüğün bu tümsek, AnadoIu’nda İstikIaI uğrunda, namus yoIunda Can veren Mehmet’in yattığı yerdir. Bu tümsek, koparken büyük zeIzeIe, Son vatan parçası geçerken eIe, Mehmed’in düşmanı boğduğu seIe Mübarek kanının akıttığı yerdir. Düşün ki, haşr oIan kan, kemik eti Yaptığı bu tümsek, amansız çetin Bir harbin sonunda bütün miIIetin Hürriyet zevkini tattığı yerdir.
 

YnSGnDz

Katılımcı Üye
1 Mar 2012
306
0
System.dpw
Çarpık çağ

Doğru mu, yanlış mı karar sizlerin
Biz aklın durduğu çağda yaşadık
'Ben dinsizim! ' diyen beyinsizlerin
Din dersi verdiği çağda yaşadık.

Çabuk pişsin diye zorbanın aşı
Ayıran olmadı kurudan yaşı
Keçinin kaplana her adım başı
Kırk tuzak kurduğu çağda yaşadık.

Baylar çalım sattı, bayanlar etin
Ar duvarı çürük, darbeler çetin.
Modern putçuluğun, şirkin, zilletin
Kemale erdiği çağda yaşadık.

Bazen kör kilitler vuruldu dile
Bazen armağanlar kazandı hile
Homo'nun,komo'nun, deyyusun bile
İtibar gördüğü çağda yaşadık.

Yabancısı olduk ilin, obanın
Müdür ekmeğini çaldı çobanın
Resmi dairede devlet babanın
İpe un serdiği çağda yaşadık.

Önümüz çileydi, arkamız cefa
Bir gün semtimize basmadı sefa
Mürşidin, müridin günde beş defa
Günaha girdiği çağda yaşadık.

Kimi hak adalet gördü düşünde
Kimi devlet kuşu buldu başında
Vatanseverlerin vatan dışında
Hasretlik sürdüğü çağda yaşadık.

Göz yumup izine düştük batı'nın
Tuttuk kuyruğundan haçlı atının
Pamuk yumağının, tüyün, tütünün
Nice baş yardığı çağda yaşadık.

Neler yıkmadık ki son olsun diye
Harcadık günleri gün olsun diye
Asker kaçağının şan olsun diye
Askeri vurduğu çağda yaşadık.

Dilendik, savurduk Doları, Markı
Döndükçe aşındı düzenin çarkı
Şalvarı, kasketi, gömleği, börkü
İhtiras sardığı çağda yaşadık.

Kimi vurgun vurdu döndü köşeyi
Kimi yalamakla doydu şişeyi
Kiminin ateşi, külü, maşayı
Ekmeğe dürdüğü çağda yaşadık.

Kılavuzluk yaptı körü beylerin
Seçimde sağılan sürü, beylerin
Morgtaki ölüden diri beylerin
Hâl-hatır sorduğu çağda yaşadık.

Atladık bir çağdan bir diğerine
Çıktık zirvelere, daldık derine
'Çağdaş bayanlar'ın cins beylerine
Çuvallar ördüğü çağda yaşadık.

Biri yola çıkmaz dayı bulmadan
Biri balık avlar suyu bulmadan
Birinin haftayı, ay'ı bulmadan
Milyarlar derdiği çağda yaşadık.

Baş örtüsü yasak,Türk olmak günah
Sabır ver, sabır ver ey gadir Allah!
Bulaşık basının her gün, her sabah
İslâm'ı Yerdiği çağda yaşadık.

Zorbaya rüşvettir 'nurol-çok yaşa'
Mâbutlar, kıbleler değişti hâşâ
İnsanın kâğıda, demire, taşa
Secdeye vardığı çağda yaşadık.

Görün hâlimizi biz insanların
Tutsağı olmuşuz suizanların
Her zaman her yerde müslümanların
Müslüman kırdığı çağda yaşadık.

Abdurrahim karakoç
 

byOnur13

Uzman üye
25 Şub 2014
1,440
12
QATAR
ŞAFAKTA

Dönsek mi bu aşkın şafağından
Gitsek mi ekaalîm-i leyâle?
Bizden daha evvel erişenler
Ağlar bugün evvelki hayâle.

Dönmek mi? Ne mümkün geri dönmek
Düştüyse gönüller bu melâle?
Bir eldir ufuklardan uzanmış
Zulmet bizi çekmekte visale...


Ahmet HAŞİM
 

wαɴderѕ

Kıdemli Üye
16 Ocak 2016
2,023
40
Çanakkale Şehidlerine

Şu Boğaz harbi nedir? Var mı ki dünyada eşi?
En kesif orduların yükleniyor dördü beşi,
Tepeden yol bularak geçmek için Marmara'ya
Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya.
Ne hayâsızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı!
Nerde -gösterdiği vahşetle- "Bu bir Avrupalı!"
Dedirir: Yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi,
Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yâhud kafesi!
Eski Dünya, Yeni Dünya, bütün akvâm-ı beşer,
Kaynıyor kum gibi... Mahşer mi, hakikat mahşer.
Yedi iklimi cihânın duruyor karşısında,
Ostralya'yla beraber bakıyorsun: Kanada!
Çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk;
Sâde bir hâdise var ortada: Vahşetler denk.
Kimi Hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ...
Hani, tâ'ûna da zuldür bu rezil istilâ!
Ah, o yirminci asır yok mu, o mahhlûk-i asil,
Ne kadar gözdesi mevcud ise, hakkıyle sefil,
Kustu Mehmetçiğin aylarca durup karşısına;
Döktü karnındaki esrârı hayâsızcasına.
Maske yırtılmasa hâlâ bize âfetti o yüz...
Medeniyyet denilen kahbe, hakikat, yüzsüz.
Sonra mel'undaki tahribe müvekkel esbâb,
Öyle müdhiş ki: Eder her biri bir mülkü harâb.

Öteden sâikalar parçalıyor âfâkı;
Beriden zelzeleler kaldırıyor a'mâkı;
Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin;
Sönüyor göğsünün üstünde o arslan neferin.
Yerin altında cehennem gibi binlerce lâğam,
Atılan her lâğamın yaktığı yüzlerce adam.
Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer
O ne müdhiş tipidir: Savrulur enkâz-ı beşer...
Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el ayak,
Boşanır sırtlara, vâdilere, sağnak sağnak.
Saçıyor zırha bürünmüş de o nâmerd eller,
Yıldırım yaylımı tûfanlar, alevden seller.
Veriyor yangını, durmuş da açık sinelere,
Sürü halinde gezerken sayısız tayyâre.

Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermiler...
Kahraman orduyu seyret ki bu tehdide güler!
Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından;
Alınır kal'a mı göğsündeki kat kat iman?
Hangi kuvvet onu, hâşâ, edecek kahrına râm?
Çünkü te'sis-i İlâhî o metin istihkâm.
Sarılır, indirilir mevki'-i müstahkemler,
Beşerin azmini tevkif edemez sun'-i beşer;
Bu göğüslerse Hudâ'nın ebedî serhaddi;
"O benim sun'-i bedi'im, onu çiğnetme" dedi.
sım'ın nesli... diyordum ya... nesilmiş gerçek:
İşte çiğnetmedi nâmusunu, çiğnetmeyecek.
Şûhedâ gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar...
O, rükû olmasa, dünyâda eğilmez başlar...
Vurulmuş tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor!
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!
Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhid'i...
Bedr'in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi.
Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
"Gömelim gel seni tarihe" desem, sığmazsın.
Herc ü merc ettiğin edvâra da yetmez o kitâb...
Seni ancak ebediyyetler eder istiâb.
"Bu, taşındır" diyerek Kâ'be'yi diksem başına;
Ruhumun vahyini duysam da geçirsem taşına;
Sonra gök kubbeyi alsam da ridâ namıyle,
Kanayan lâhdine çeksem bütün ecrâmıyle;
Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan,
Yedi kandilli Süreyyâ'yı uzatsam oradan;
Sen bu âvizenin altında, bürünmüş kanına;
Uzanırken, gece mehtâbı getirsem yanına,
Türbedârın gibi tâ fecre kadar bekletsem;
Gündüzün fecr ile âvizeni lebriz etsem;
Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana...
Yine bir şey yapabildim diyemem hatırana.

Sen ki, son ehl-i salibin kırarak salvetini,
Şarkın en sevgili sultânı Salâhaddin'i,
Kılıç Arslan gibi iclâline ettin hayran...
Sen ki, İslâm'ı kuşatmış, boğuyorken hüsran,
O demir çenberi göğsünde kırıp parçaladın;
Sen ki, ruhunla beraber gezer ecrâmı adın;
Sen ki, a'sâra gömülsen taşacaksın... Heyhât!
Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihât...
Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
Sana âguşunu açmış duruyor Peygamber.

Mehmet Akif Ersoy
vee son
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst

Turkhackteam.org internet sitesi 5651 sayılı kanun’un 2. maddesinin 1. fıkrasının m) bendi ile aynı kanunun 5. maddesi kapsamında "Yer Sağlayıcı" konumundadır. İçerikler ön onay olmaksızın tamamen kullanıcılar tarafından oluşturulmaktadır. Turkhackteam.org; Yer sağlayıcı olarak, kullanıcılar tarafından oluşturulan içeriği ya da hukuka aykırı paylaşımı kontrol etmekle ya da araştırmakla yükümlü değildir. Türkhackteam saldırı timleri Türk sitelerine hiçbir zararlı faaliyette bulunmaz. Türkhackteam üyelerinin yaptığı bireysel hack faaliyetlerinden Türkhackteam sorumlu değildir. Sitelerinize Türkhackteam ismi kullanılarak hack faaliyetinde bulunulursa, site-sunucu erişim loglarından bu faaliyeti gerçekleştiren ip adresini tespit edip diğer kanıtlarla birlikte savcılığa suç duyurusunda bulununuz.