- 18 Haz 2009
- 4,460
- 7
Gaziler ve Görgü Tanıkları Anlatıyor
Gaziler ve Görgü Tanıkları Anlatıyor
Mehmet Şaar
Baba Adı : Tevfik
Anne Adı : Rukiye
Doğum Yeri : Van-Göllü
Doğum Tarihi : 1901
Ben Göllü köyündenim. Van'daki ordunun Erzurum tarafına çekilmesi üzerine Ermeniler harekete geçtiler. Analarımız, babalarımız hep Ermeniler tarafından kesildi. Benim babam da orada şehid oldu. Jandarma çavuşu idi. Mollakasım, Amik, Şeyhayne, Göllü, Hıdır, Kurtsatan, Köprüköy köyleri hepsi katledildiler. Bizim köyün bir kısmı Zeve'ye sığındı, orada şehid oldular. Biz ise kaçabildik.
Ermeniler esir edip önlerine katıp ***ürdükleri insanlara her türlü mezalimi reva gördüler. Hamile kadınların karınlarını süngülerle yarıp çocuklarını süngülerin ucunda çıkardılar. Bütün Müslüman köyleri basıp ateşe verdiler. Kadın-erkek, genç-yaşlı demeden birçok insanı katlettiler. Adını saydığım köylerden kaçıp kurtulan Müslüman halk, Zeve'den Van gölüne dökülen Ablengez suyu üzerinde bulunan köprüden karşıya geçerek kurtulmaya çalışıyorlardı. Annem, ben ve iki kız kardeşim geçtikten sonra baktık ki, Ermeniler köprüyü yıktılar.Esirleri öldürüp Ablengez suyuna attılar. Cesetleri, baharda kar sularının taşırdığı Ablengez suyu göle ***ürdü. Ben, annem ve iki kız kardeşim, gündüzleri ekinlerin arasında derelerde sürüne sürüne ilerliyor, geceleri dağlarda kalıyorduk. Çünkü Ermenilerin eline geçersek öldürüleceğimizi biliyorduk. Diyarbakır'a kadar kaçtık. O kaçış sırasında annem öldü. Daha sonra iki kız kardeşimi de kaybettim. Yapayalnız kaldım.
Üç sene orada kaldık, dördüncü sene döndük. Van ve Müslüman köylerin hepsi yanmış, yıkılmış olduğu için, Türk ordusunun Van'a girişine kadar yani Ruslarla birlikte buralardan çekilene kadar rahatça yaşamış olan onun içinde yıkılmamış olan Ermeni köylerine yerleştik. Hiçbir Ermeni köyü yıkılmamıştı. Daha sonra yeni baştan kendi ellerimizle yaptığımız köylerimize döndük.Bizim Ermenilerden gördüğümüz zulmü anlatmaya kelimeler yetmez. Yerimizden, yurdumuzdan, ailemizden, malımızdan olduk. Ben şahsen annemi, babamı, iki kardeşimi kaybettikten sonra, başka gemilerle Tatvan'a ve başka yerlere kaçmaya çalışan binlerce insan içerisinde amcamın oğlu ve daha başka akrabalarımı da kaybettim. Gemiler dolusu insan, Adilcevaz yakınında Parkat köyünde, Ermeni fedailer tarafından adetâ doğranarak, hunharca katledildiler.
---------------------------------------------------------------------------------------------------
Kadriye Duran
Baba Adı : Hamid
Anne Adı : Nigar
Doğum Yeri : Van-Kavunlu (Çoravanis)
Doğum Tarihi : 1904
Muhacirliğe çıktığımızda 10 yaşında idim. Biz daha muhacir olmamıştık. Değirmen köyünde, burası Ermeni köyü idi. 80 hane Ermeni (gavur), 3 hane de İslâm Türk idi. Ermeniler bir sabah kalkıp bu üç hâneyi toplayıp kesiyorlar ve bir kuyuya dolduruyorlar. Yiğitleri (gençleri) de butlarına cepler yapıp alınlarından duvara çakıp zulümle öldürüyorlar. Bunların hepsi 30 kişi kadardı.
Kaynatası evi Değirmen köyde olan bir kadın gelip bizim köyün hocasına o köyde olanları anlattı. Bunun üzerine bizim köyde yaşayan Ermenilerle aramızda çekişme başladı. Birkaç Ermeni öldürüldü. Değirmen köyde olan hadiseler yüzünden ihtiyat olsun diye bizim köyde her eve bir silah dağıtılmıştı. Babam köyün muhtarı idi. Çevre köylerin çoğu Ermeni olduğundan, köyümüzün basılacağı korkusuyla, Müslüman ahali camiye toplandı. Çuvallar kumla doldurularak siperler yapıldı.Ama bu sırada köyde bulunan iki Ermeni tığası bir eve konularak üzerlerine kapı kilitlendi. Çünkü bizimkiler onları durup dururken öldürmeye kıyamamışlardı. Ama tığalar, evin tabanından tünel açıp Değirmen köyüne haber ***ürmüşler. Böyle olunca Değirmen, Farıh ve bir Ermeni köyü daha, yani üç köy bizim köyü bastı. Bir saatten fazla savaş oldu. Ermeniler çay üstündeki köprüyü tutmuş, Ziyaret'i de basmışlardı. Çay kar suları ile taşmıştı. Annem suya girdiğinde su göğsüne kadar vurdu. Tabii o hengâmede kolu, bacağı, kafası kırılanlar; suyun alıp ***ürdüğü çocukları sorma. Bir cehennem ki, ne cehennem. Gâvurlar öldürdükleri insanların cesetlerini Buğday tepesine atıyorlardı. Cesetler dağ gibi yığılmıştı.
Babam ata bindi, Akköprü'den Van'a gitti. Sıhke Ermeni köyü olduğu için yol vermediler. Babam Van Valisi Cevdet Paşa'ya köydeki vaziyeti anlatmış, yardım istemiş. 100 asker imdadımıza yetişti. Ermeniler kaçtılar. Biz de Dırandaz köyüne sığındık. Orası İslâm köyü idi. Gece orada kaldık. Ertesi gün babam Van'a gidip ileri gelenlere, köyümüze dönüp dönemeyeceğimizi sordu, dönmeyin dediler. O zaman mecburen muhacir olduk. Ben ve bacılarım erkek elbiseleri giydik, yola düştük.Biz Edremit'e doğru yola koyulduk, gâvur Van'ı bastı. Şehir ateşe verildi, evler öyle yanıyordu ki, alevler göğe yükseliyordu. Biz Edremit'e ulaştık, orayı da bastı. Oradan Bitlis'e, Bitlis'ten Siirt'e, Diyarbakır'a, oradan Siverek'e gittik. Orada 3 sene kaldık. Bizim âile muhacerete 8 kişi ile gitti. Yolda ağabeyim Ali Çavuş esir düştü, diğerleri yollarda öldü. Van'a yalnız annemle ben dönebildik. Kırılan yalnızca biz değildik. Van, Edremit, Van'ın Müslüman köyleri hep yollara dökülmüşlerdi. Kaçamayanlar düşmanın elinde, kaçabilenlerin çoğu da yollarda telef oldular.Birkaç sene sonra, annemle ben Van'a döndük, geldik ki, ne görelim. Her yer harabe; tek tük insanlar aç susuz, perişan. Mahalleler evler boş. Ekmek yok, buğday, un hiçbir şey yok. Mecbur köye (Çoravanis'e) geldik. Buğdaylar da yeni olmaya başlamıştı. Acı çekirdekleri kırıp kaynatıp içiyorduk. Gâvurlar ne kadar eşya, mal, davar bulmuşlarsa almış ***ürmüş, evlerimizi de yıkmışlardı. Bizi köyde yalnız gören bir atlı adam İskele'de zahire deposu olduğunu söylemişti.
Annemle gidip 60 kilo un aldık, onu da burada çaldırdık. O sıralar Ermeniler daha tam çekilmemişlerdi. Dağ-taş fedai idi. Bir keresinde Erek dağına uçkun toplamaya gitmiştik, uçkunu da askerlere verip karşılığında ekmek almak istiyorduk, 6 Ermeni atlısına rastladık. Bizi öldüreceklerdi, ama aniden yağmur, sonra da dolu bastırınca, kaçıp bir mağaraya saklandık. Canımızı zor kurtardık.Neler çektik neler... 3 sene sonra ağabeyim de esirlikten döndü. Söylediğine göre Ermeniler öldürecekmiş, Ruslar bırakmamışlar. Kazma-kürek, Ermenilerin memleketinde yol işçiliğinde çalıştırmışlardı. Yeniden ev-bark yaptık, tarla ektik.
-----------------------------------------------------------------------
Abdülbari Barlas
Baba Adı : Mehmed Emin
Anne Adı : Ayşe
Doğum Yeri : Van-Sağlamtaş
Doğum Tarihi : 1919
Babamdan duyduğuma göre; Ruslar memleketi işgâl etmiş; ancak telefon yok, tel yok, radyo yok, bizim köylüler düşmanın nereye kadar geldiğini bilememişler. Babamın dayısının oğlu vardı, Abdülkadir isminde, babam ona, "Oğlum ben hastayım, ağabeyim (benim büyük amcam) İran'da asker, Ruslar'a karşı çarpışıyor. Sen bir git haber al, gel" demiş. Abdülkadir koşup gidiyor. Bizim şu tepelerin ardında çayırımız var. Bakıyor ki, Erciş tarafının aşiretleri hep toplanmış kaçıyorlar. Abdulkadir babama diyor ki, "Talât Ağa'nın çadırları hep kalkmış gidiyorlar."
Babam bunun üzerine, köyden göç etmeye karar veriyor, hazırlanıyorlar. İlkbaharda, camış arabalarıyla, hayvanlar da henüz koşuma hazır olmadıkları için yoruluyorlar; köyün güney doğuda şu karşı tepeye varınca duruyorlar. Köylünün çoğu gitmekten vazgeçiyor. Köyün imamı babama, "Nerede Rus, nerede Ermeni? Siz kimden kaçıyorsunuz?" diyor. Babam da "Bu aşiret harbi değil! Bu sarı Moskof harbi, Ermeni harbidir. Topumuz yok, tüfeğimiz yok; mecbur kaçacağız" cevabını veriyor.
Sabah olunca babam ve âilesi ile Şeyh âilesi camışları koşup tekrar yola koyuluyorlar. Yani 38 hâne köylü burada kalıyorlar. Babamların gittiğinin ertesi günü köylüler bir de bakıyorlar ki, Ruslar, şu patika yoldan, Ermeni fedailerin öncülüğünde köyü sarmış herkes can derdine düşmüş. Çocuğunun elinden tutan dereye doğru koşmaya başlamış. Ama atlılar etraflarını çevirmiş, canlarının istediğini hemen orada kalanları da çoluk-çocuk, kadın-erkek, genç-ihtiyar toplamış, önlerine katıp kellede (tepe anlamında) bir eve doldurmuşlar. Süngülü iki Ermeni kapıda duruyor, ikisi de içeri girmişler. Orada bulunan herkesi süngüyle delik-deşik ederek şehit etmişler.Yalnızca bir kadın ve bir de kız ******, yaralı olmalarına rağmen; ölülerin arasında sessizce durarak kurtulmuşlar. Kadının adı Azime, kızın ismi Ruşen imiş, babamın söylediğine göre. Azime Hanım'ın anlattığına göre gece ay doğduğunda kalkıp seslenmiş, bir tek o kız cevap vermiş, kalkmış dağ tarafından tâ Siirt'e kadar giden zor bir yolculuk yapmışlar, uzun mesele. O şehitlerin bulunduğu yer, alan olarak bellidir. Ama hangi evin kalıntısı altında olduğunu bilmiyorum. Ama şehitler yalnız orada değil, anlattım ya, öldüre öldüre gitmişler tepeye kadar. Hatta geçen sene dört köşeli bir Rus süngüsü de bulduk.Kaçan babamın ailesi ile Şeyh'in âilesi Diyarbakır'ın Farikin'e gitmişler, ekinler de olmuştu, Ermeniler bırakıp kaçmışlar, tarlaları icara almış, Sağlamtaş'dan daha çok mahsul toplamışlar. Sonra bir hastalık çıkmış, hükümet Konya'ya sevk etti. Üç sene de orada kalmış, sonra köyümüze dönmüşler.Abdülbari BARLAS'ın amcası oğlu Abdülhamit BARLAS, Sağlamtaş köylülerinin Ermeni çetecileri tarafından katledildiği yeri gösteriyor. Muhaceretten sonra köye dönenler, bu düzlükte sayısız insan kemiği bulmuşlar. Bu kemikler, o zamanın şartları elvermediği için toplanamadığı için kaybolup gitmiş. 38 hane halkı, ortalama 150-200 kişi, bu köyde toptan katledilmiş.
---------------------------------------------------------------------------------------------------
Sait Kaya
Baba Adı : Ahmed
Anne Adı : Emine
Doğum Yeri : Van-Erciş
Doğum Tarihi : 1898
Ben doğma-büyüme Erciş'liyim. Ermeniler, bir Cuma günü ayaklanıp, camilerdeki Müslümanları toptan öldürmeyi planlamışlardı. Bunun bir gün önceden haber alınması üzere, bizimkiler erken davranıp Ermenilerin elebaşıları olan erkekleri toplayıp kılıçla öldürdüler. Yalnızca elebaşı erkekler diyorum, çünkü bizim dinimiz ******, kadını silahsız-suçsuz insanları öldürmeyi men eder.
Daha sonra Ermeni Papazı ile onları Erciş'teki büyüklerinden birisi olan Nişan Kaymakamı'nın huzurunda iken, Nişan bu maksatlarını açığa vurmuş, "Ah papaz sen bizi bırakmadın, onları bir Cuma evvel kesecektik" demiş.
Bahar oldu, camışkıran zamanı muhacir olduk. Biz kaçtık gittik, ama çoğu kaldı. Ermeniler onları esir edip damlara doldurup yakmışlar. Biz erken muhacir olduğumuz için ailemizden Ermeniler tarafından öldürülen olmadı. Fakat birçok Müslüman kesildi, yakıldı. İki katlı binalar vardı. İnsanları oralara doldurup yaktılar.
Biz önce Diyarbakır'a, sonra Urfa'ya gittik, üç sene orada kaldık, oradan ta Antalya'ya kadar gittik. Vali, İtalya ile aramız bozuk olduğu için, bizi şehre kabul etmedi. Denizli'ye gittik, sekiz sene de orada kaldık. Nihayet Erciş'e döndük, evlerin çoğu yakmış, yıkmışlardı. Yıllar boyu çalışıp bu hale getirdik.
----------------------------------------------------------------------
Yamin Tosun
Baba Adı : Osman
Anne Adı : Hanım
Doğum Yeri : Van-Erciş - Haydarbey
Ben Erciş'in Haydarbey köyündenim. Ruslar'ın gelmesi, Ermeniler'in isyana başlaması üzerine biz buradan muhacir olduk. Biz Urfa'ya gittik. O sene kıtlık oldu; anam, babam ve kardeşim orada öldüler. Rusya yıkılınca yerini Ermeniler aldı. Nihayet Türk ordusu harp ede ede onları Revan'a kadar kovaladı. Biz de memleketimize döndük.
Ama döndüğümüzde Erciş, İslam köyleri ve bizim köyümüz de tamamen yanmış, yıkılmıştı. Biz muhacerete gittiğimizden Ermeniler'in burada İslâm ahaliye yaptıkları zulmü gözlerimle görmedim. Duyduğumuza göre çok insan öldürmüşler. Döndüğümüzde yıkıntı olmasından da belli idi.
Gaziler ve Görgü Tanıkları Anlatıyor
Mehmet Şaar
Baba Adı : Tevfik
Anne Adı : Rukiye
Doğum Yeri : Van-Göllü
Doğum Tarihi : 1901
Ben Göllü köyündenim. Van'daki ordunun Erzurum tarafına çekilmesi üzerine Ermeniler harekete geçtiler. Analarımız, babalarımız hep Ermeniler tarafından kesildi. Benim babam da orada şehid oldu. Jandarma çavuşu idi. Mollakasım, Amik, Şeyhayne, Göllü, Hıdır, Kurtsatan, Köprüköy köyleri hepsi katledildiler. Bizim köyün bir kısmı Zeve'ye sığındı, orada şehid oldular. Biz ise kaçabildik.
Ermeniler esir edip önlerine katıp ***ürdükleri insanlara her türlü mezalimi reva gördüler. Hamile kadınların karınlarını süngülerle yarıp çocuklarını süngülerin ucunda çıkardılar. Bütün Müslüman köyleri basıp ateşe verdiler. Kadın-erkek, genç-yaşlı demeden birçok insanı katlettiler. Adını saydığım köylerden kaçıp kurtulan Müslüman halk, Zeve'den Van gölüne dökülen Ablengez suyu üzerinde bulunan köprüden karşıya geçerek kurtulmaya çalışıyorlardı. Annem, ben ve iki kız kardeşim geçtikten sonra baktık ki, Ermeniler köprüyü yıktılar.Esirleri öldürüp Ablengez suyuna attılar. Cesetleri, baharda kar sularının taşırdığı Ablengez suyu göle ***ürdü. Ben, annem ve iki kız kardeşim, gündüzleri ekinlerin arasında derelerde sürüne sürüne ilerliyor, geceleri dağlarda kalıyorduk. Çünkü Ermenilerin eline geçersek öldürüleceğimizi biliyorduk. Diyarbakır'a kadar kaçtık. O kaçış sırasında annem öldü. Daha sonra iki kız kardeşimi de kaybettim. Yapayalnız kaldım.
Üç sene orada kaldık, dördüncü sene döndük. Van ve Müslüman köylerin hepsi yanmış, yıkılmış olduğu için, Türk ordusunun Van'a girişine kadar yani Ruslarla birlikte buralardan çekilene kadar rahatça yaşamış olan onun içinde yıkılmamış olan Ermeni köylerine yerleştik. Hiçbir Ermeni köyü yıkılmamıştı. Daha sonra yeni baştan kendi ellerimizle yaptığımız köylerimize döndük.Bizim Ermenilerden gördüğümüz zulmü anlatmaya kelimeler yetmez. Yerimizden, yurdumuzdan, ailemizden, malımızdan olduk. Ben şahsen annemi, babamı, iki kardeşimi kaybettikten sonra, başka gemilerle Tatvan'a ve başka yerlere kaçmaya çalışan binlerce insan içerisinde amcamın oğlu ve daha başka akrabalarımı da kaybettim. Gemiler dolusu insan, Adilcevaz yakınında Parkat köyünde, Ermeni fedailer tarafından adetâ doğranarak, hunharca katledildiler.
---------------------------------------------------------------------------------------------------
Kadriye Duran
Baba Adı : Hamid
Anne Adı : Nigar
Doğum Yeri : Van-Kavunlu (Çoravanis)
Doğum Tarihi : 1904
Muhacirliğe çıktığımızda 10 yaşında idim. Biz daha muhacir olmamıştık. Değirmen köyünde, burası Ermeni köyü idi. 80 hane Ermeni (gavur), 3 hane de İslâm Türk idi. Ermeniler bir sabah kalkıp bu üç hâneyi toplayıp kesiyorlar ve bir kuyuya dolduruyorlar. Yiğitleri (gençleri) de butlarına cepler yapıp alınlarından duvara çakıp zulümle öldürüyorlar. Bunların hepsi 30 kişi kadardı.
Kaynatası evi Değirmen köyde olan bir kadın gelip bizim köyün hocasına o köyde olanları anlattı. Bunun üzerine bizim köyde yaşayan Ermenilerle aramızda çekişme başladı. Birkaç Ermeni öldürüldü. Değirmen köyde olan hadiseler yüzünden ihtiyat olsun diye bizim köyde her eve bir silah dağıtılmıştı. Babam köyün muhtarı idi. Çevre köylerin çoğu Ermeni olduğundan, köyümüzün basılacağı korkusuyla, Müslüman ahali camiye toplandı. Çuvallar kumla doldurularak siperler yapıldı.Ama bu sırada köyde bulunan iki Ermeni tığası bir eve konularak üzerlerine kapı kilitlendi. Çünkü bizimkiler onları durup dururken öldürmeye kıyamamışlardı. Ama tığalar, evin tabanından tünel açıp Değirmen köyüne haber ***ürmüşler. Böyle olunca Değirmen, Farıh ve bir Ermeni köyü daha, yani üç köy bizim köyü bastı. Bir saatten fazla savaş oldu. Ermeniler çay üstündeki köprüyü tutmuş, Ziyaret'i de basmışlardı. Çay kar suları ile taşmıştı. Annem suya girdiğinde su göğsüne kadar vurdu. Tabii o hengâmede kolu, bacağı, kafası kırılanlar; suyun alıp ***ürdüğü çocukları sorma. Bir cehennem ki, ne cehennem. Gâvurlar öldürdükleri insanların cesetlerini Buğday tepesine atıyorlardı. Cesetler dağ gibi yığılmıştı.
Babam ata bindi, Akköprü'den Van'a gitti. Sıhke Ermeni köyü olduğu için yol vermediler. Babam Van Valisi Cevdet Paşa'ya köydeki vaziyeti anlatmış, yardım istemiş. 100 asker imdadımıza yetişti. Ermeniler kaçtılar. Biz de Dırandaz köyüne sığındık. Orası İslâm köyü idi. Gece orada kaldık. Ertesi gün babam Van'a gidip ileri gelenlere, köyümüze dönüp dönemeyeceğimizi sordu, dönmeyin dediler. O zaman mecburen muhacir olduk. Ben ve bacılarım erkek elbiseleri giydik, yola düştük.Biz Edremit'e doğru yola koyulduk, gâvur Van'ı bastı. Şehir ateşe verildi, evler öyle yanıyordu ki, alevler göğe yükseliyordu. Biz Edremit'e ulaştık, orayı da bastı. Oradan Bitlis'e, Bitlis'ten Siirt'e, Diyarbakır'a, oradan Siverek'e gittik. Orada 3 sene kaldık. Bizim âile muhacerete 8 kişi ile gitti. Yolda ağabeyim Ali Çavuş esir düştü, diğerleri yollarda öldü. Van'a yalnız annemle ben dönebildik. Kırılan yalnızca biz değildik. Van, Edremit, Van'ın Müslüman köyleri hep yollara dökülmüşlerdi. Kaçamayanlar düşmanın elinde, kaçabilenlerin çoğu da yollarda telef oldular.Birkaç sene sonra, annemle ben Van'a döndük, geldik ki, ne görelim. Her yer harabe; tek tük insanlar aç susuz, perişan. Mahalleler evler boş. Ekmek yok, buğday, un hiçbir şey yok. Mecbur köye (Çoravanis'e) geldik. Buğdaylar da yeni olmaya başlamıştı. Acı çekirdekleri kırıp kaynatıp içiyorduk. Gâvurlar ne kadar eşya, mal, davar bulmuşlarsa almış ***ürmüş, evlerimizi de yıkmışlardı. Bizi köyde yalnız gören bir atlı adam İskele'de zahire deposu olduğunu söylemişti.
Annemle gidip 60 kilo un aldık, onu da burada çaldırdık. O sıralar Ermeniler daha tam çekilmemişlerdi. Dağ-taş fedai idi. Bir keresinde Erek dağına uçkun toplamaya gitmiştik, uçkunu da askerlere verip karşılığında ekmek almak istiyorduk, 6 Ermeni atlısına rastladık. Bizi öldüreceklerdi, ama aniden yağmur, sonra da dolu bastırınca, kaçıp bir mağaraya saklandık. Canımızı zor kurtardık.Neler çektik neler... 3 sene sonra ağabeyim de esirlikten döndü. Söylediğine göre Ermeniler öldürecekmiş, Ruslar bırakmamışlar. Kazma-kürek, Ermenilerin memleketinde yol işçiliğinde çalıştırmışlardı. Yeniden ev-bark yaptık, tarla ektik.
-----------------------------------------------------------------------
Abdülbari Barlas
Baba Adı : Mehmed Emin
Anne Adı : Ayşe
Doğum Yeri : Van-Sağlamtaş
Doğum Tarihi : 1919
Babamdan duyduğuma göre; Ruslar memleketi işgâl etmiş; ancak telefon yok, tel yok, radyo yok, bizim köylüler düşmanın nereye kadar geldiğini bilememişler. Babamın dayısının oğlu vardı, Abdülkadir isminde, babam ona, "Oğlum ben hastayım, ağabeyim (benim büyük amcam) İran'da asker, Ruslar'a karşı çarpışıyor. Sen bir git haber al, gel" demiş. Abdülkadir koşup gidiyor. Bizim şu tepelerin ardında çayırımız var. Bakıyor ki, Erciş tarafının aşiretleri hep toplanmış kaçıyorlar. Abdulkadir babama diyor ki, "Talât Ağa'nın çadırları hep kalkmış gidiyorlar."
Babam bunun üzerine, köyden göç etmeye karar veriyor, hazırlanıyorlar. İlkbaharda, camış arabalarıyla, hayvanlar da henüz koşuma hazır olmadıkları için yoruluyorlar; köyün güney doğuda şu karşı tepeye varınca duruyorlar. Köylünün çoğu gitmekten vazgeçiyor. Köyün imamı babama, "Nerede Rus, nerede Ermeni? Siz kimden kaçıyorsunuz?" diyor. Babam da "Bu aşiret harbi değil! Bu sarı Moskof harbi, Ermeni harbidir. Topumuz yok, tüfeğimiz yok; mecbur kaçacağız" cevabını veriyor.
Sabah olunca babam ve âilesi ile Şeyh âilesi camışları koşup tekrar yola koyuluyorlar. Yani 38 hâne köylü burada kalıyorlar. Babamların gittiğinin ertesi günü köylüler bir de bakıyorlar ki, Ruslar, şu patika yoldan, Ermeni fedailerin öncülüğünde köyü sarmış herkes can derdine düşmüş. Çocuğunun elinden tutan dereye doğru koşmaya başlamış. Ama atlılar etraflarını çevirmiş, canlarının istediğini hemen orada kalanları da çoluk-çocuk, kadın-erkek, genç-ihtiyar toplamış, önlerine katıp kellede (tepe anlamında) bir eve doldurmuşlar. Süngülü iki Ermeni kapıda duruyor, ikisi de içeri girmişler. Orada bulunan herkesi süngüyle delik-deşik ederek şehit etmişler.Yalnızca bir kadın ve bir de kız ******, yaralı olmalarına rağmen; ölülerin arasında sessizce durarak kurtulmuşlar. Kadının adı Azime, kızın ismi Ruşen imiş, babamın söylediğine göre. Azime Hanım'ın anlattığına göre gece ay doğduğunda kalkıp seslenmiş, bir tek o kız cevap vermiş, kalkmış dağ tarafından tâ Siirt'e kadar giden zor bir yolculuk yapmışlar, uzun mesele. O şehitlerin bulunduğu yer, alan olarak bellidir. Ama hangi evin kalıntısı altında olduğunu bilmiyorum. Ama şehitler yalnız orada değil, anlattım ya, öldüre öldüre gitmişler tepeye kadar. Hatta geçen sene dört köşeli bir Rus süngüsü de bulduk.Kaçan babamın ailesi ile Şeyh'in âilesi Diyarbakır'ın Farikin'e gitmişler, ekinler de olmuştu, Ermeniler bırakıp kaçmışlar, tarlaları icara almış, Sağlamtaş'dan daha çok mahsul toplamışlar. Sonra bir hastalık çıkmış, hükümet Konya'ya sevk etti. Üç sene de orada kalmış, sonra köyümüze dönmüşler.Abdülbari BARLAS'ın amcası oğlu Abdülhamit BARLAS, Sağlamtaş köylülerinin Ermeni çetecileri tarafından katledildiği yeri gösteriyor. Muhaceretten sonra köye dönenler, bu düzlükte sayısız insan kemiği bulmuşlar. Bu kemikler, o zamanın şartları elvermediği için toplanamadığı için kaybolup gitmiş. 38 hane halkı, ortalama 150-200 kişi, bu köyde toptan katledilmiş.
---------------------------------------------------------------------------------------------------
Sait Kaya
Baba Adı : Ahmed
Anne Adı : Emine
Doğum Yeri : Van-Erciş
Doğum Tarihi : 1898
Ben doğma-büyüme Erciş'liyim. Ermeniler, bir Cuma günü ayaklanıp, camilerdeki Müslümanları toptan öldürmeyi planlamışlardı. Bunun bir gün önceden haber alınması üzere, bizimkiler erken davranıp Ermenilerin elebaşıları olan erkekleri toplayıp kılıçla öldürdüler. Yalnızca elebaşı erkekler diyorum, çünkü bizim dinimiz ******, kadını silahsız-suçsuz insanları öldürmeyi men eder.
Daha sonra Ermeni Papazı ile onları Erciş'teki büyüklerinden birisi olan Nişan Kaymakamı'nın huzurunda iken, Nişan bu maksatlarını açığa vurmuş, "Ah papaz sen bizi bırakmadın, onları bir Cuma evvel kesecektik" demiş.
Bahar oldu, camışkıran zamanı muhacir olduk. Biz kaçtık gittik, ama çoğu kaldı. Ermeniler onları esir edip damlara doldurup yakmışlar. Biz erken muhacir olduğumuz için ailemizden Ermeniler tarafından öldürülen olmadı. Fakat birçok Müslüman kesildi, yakıldı. İki katlı binalar vardı. İnsanları oralara doldurup yaktılar.
Biz önce Diyarbakır'a, sonra Urfa'ya gittik, üç sene orada kaldık, oradan ta Antalya'ya kadar gittik. Vali, İtalya ile aramız bozuk olduğu için, bizi şehre kabul etmedi. Denizli'ye gittik, sekiz sene de orada kaldık. Nihayet Erciş'e döndük, evlerin çoğu yakmış, yıkmışlardı. Yıllar boyu çalışıp bu hale getirdik.
----------------------------------------------------------------------
Yamin Tosun
Baba Adı : Osman
Anne Adı : Hanım
Doğum Yeri : Van-Erciş - Haydarbey
Ben Erciş'in Haydarbey köyündenim. Ruslar'ın gelmesi, Ermeniler'in isyana başlaması üzerine biz buradan muhacir olduk. Biz Urfa'ya gittik. O sene kıtlık oldu; anam, babam ve kardeşim orada öldüler. Rusya yıkılınca yerini Ermeniler aldı. Nihayet Türk ordusu harp ede ede onları Revan'a kadar kovaladı. Biz de memleketimize döndük.
Ama döndüğümüzde Erciş, İslam köyleri ve bizim köyümüz de tamamen yanmış, yıkılmıştı. Biz muhacerete gittiğimizden Ermeniler'in burada İslâm ahaliye yaptıkları zulmü gözlerimle görmedim. Duyduğumuza göre çok insan öldürmüşler. Döndüğümüzde yıkıntı olmasından da belli idi.