20 Temmuz 1974 Ayşe'nin Tatile Çıktığı Gün...
1959 yılında Türkiye, İngiltere ve Yunanistan arasında imzalanan Zürih (11 Şubat 1959) ve Londra Anlaşmaları (19 Şubat 1959) ile bu ülkelerin garantörlüğünde Türk ve Rum halklarının ortak eşitliğine dayalı olarak kurulan Kıbrıs Cumhuriyetinde, Rum toplumu lideri Makarios Cumhurbaşkanı, Türk toplumu lideri Dr. Fazıl Küçük ise Cumhurbaşkanı Yardımcısı seçilmiştir. Ancak, 1963 yılından itibaren Rumların silahlı saldırıları sonucu Kıbrıs Türkleri ülke yönetiminden baskı ile uzaklaştırılmıştır. Rumların, adayı Yunanistana bağlama hedefine ulaşmak yani Enosis'i gerçekleştirmek üzere yürüttükleri saldırılar ve ambargolar 1963-1974 yılları arasında artarak devam etmiş, Kıbrıs Türk halkı adanın %3lük bir bölümüne sıkıştırılmıştır.
1974e gelindiğinde Yunan Cunta Hükûmeti, adanın ilhak edilme zamanının geldiğine inanmış, fakat Makariosu da bu ilhak için engel olarak görmüştür. Bu sebeple Atina, adadaki Yunan subayları vasıtasıyla Makariosu iktidardan düşürmeye çalışmıştır. Nihayet 15 Temmuz 1974 tarihinde Yunanistanda iktidarda bulunan cuntanın desteğiyle Kıbrıs Cumhurbaşkanı Makariosa karşı darbe yapan Nicos Sampson, adayı Yunanistana bağlamayı amaçlayan süreci başlatmıştır. Sampson darbesinden sonra Cunta, hem kendine karşıt olan soydaşı Kıbrıslı Rumları hem de Türkleri katletmeye başlamıştır.
Gelişen bu olaylar üzerine Kıbrısta garantör olan Türkiye, 20 Temmuz 1974 günü, adaya müdahale ederek uzun süredir devam eden çatışmalara, kan dökülmesine ve çekilen acılara son vermek üzere harekete geçmiştir. Türkiye, 1959 yılında hazırlanan ve 1960ta Kıbrıs Cumhuriyetinin kuruluşuyla uluslararası geçerlilik kazanan Garanti Anlaşmasından doğan haklarını kullanarak söz konusu müdahaleyi gerçekleştirmiştir.
20 Temmuz 1974 sabahı başlayan Birinci Barış Harekâtı, Türk birliklerinin Lefkoşa-Hamitköy-Gönyeli ve Pınarbaşı bölgelerine hava indirme, Yavuz plajına da çıkarma yapmasıyla başlamıştır. 21 Temmuzda Türk uçakları Rum mevzilerine karşı harekete geçmiş; 4üncü Paraşüt Taburu ile birleşen Kıbrıs Türk Kuvvetleri, Lefkoşa Havalimanı ve Kaymaklı bölgesine taarruza başlamıştır.
Bu arada 2nci ve 3üncü Komando Taburları da Zeytinli istikametinde ilerlemişlerdir. 22 Temmuz günü 3üncü Paraşüt Taburunun taarruzu sonucu, Deliktepe düşerken Türk birlikleri önce Girneye girmiş, daha sonra Lefkoşaya yönelmiştir. Böylece Girne-Lefkoşa hattı birleştirilmiştir.
Gerek Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin çağrısı gerek Kıbrıs'taki çıkarmanın askerî durumu nedeniyle; Türkiye, 22 Temmuz günü saat 17.00den itibaren harekâta son vermiştir. Ancak bu ilk Barış Harekâtı, Kıbrıs Türk toplumunun güvenliğinin sağlanabilmesi için yeterli olmaktan uzaktır. Lefkoşa-Girne yolunun denetim altına alınmasıyla, Lefkoşanın Türk kesiminin denizle bağlantısı sağlanmıştır. Bunun dışında kalan yerleşim bölgelerinde ise, başta Magosa olmak üzere çok sayıda Türk güvenlikten yoksun kalmış; Rum ve Yunan kuvvetlerinin merhametine bırakılmıştır.
Kıbrısta ateşkes sağlanması ile birlikte Yunan Hükûmeti istifa etmiş, Karamanlis Fransadan Atinaya dönerek ulusal birlik hükûmeti kurmuş, Kıbrısta ise Sampson iktidardan çekilerek yerine eski Temsilciler Meclisi Başkanı Glafkos Klerides geçmiştir.
Kıbrıs konusunda garantör devlet olan İngiltere, Türkiye ve Yunanistanın Dışişleri Bakanları Cenevrede bir araya gelerek, 25-30 Temmuz ve 8-13 Ağustos tarihleri arasında iki aşamada barış koşullarını görüşmüşlerdir. Burada Kıbrıs Türklerini temsil eden heyet, adanın yeni bir anayasaya ihtiyacı olduğunu, iki kesimli bir federasyon kurularak Türk tarafına %34 toprak bırakılması gerektiğini belirtmiş, Rumlar ve Yunanistan buna yanaşmamıştır.
Tüm bu gelişmeler üzerine Türkiye, 14 Ağustos sabahı İkinci Barış Harekâtını başlatmıştır. Harekâtın amacı, doğuda Magosa ve batıda da Lefkeye kadar olan bölgelerin Rum işgalinden kurtarılmasıydı. Plan dâhilinde hareket eden Türk Ordusu, 15 Ağustos günü Magosayı, 16 Ağustos günü de Lefkeyi ele geçirmiştir.
Türkiyenin 16 Ağustos 1974 tarihinde ateşkes ilan etmesini müteakip, yıllardır ekonomik ve toplumsal zorluklar içinde yaşayan Kıbrıslı Türkler özgürlüklerine kavuşmuşlardır. Türk Ordusunun o tarihten bugüne kadar Kıbrıs'ta devam eden varlığı, adadaki barışın ve her iki tarafın güvenliklerinin teminatı olmuştur.
Son düzenleme: