ünya ikiye ayrılır. Resident Evil 1-2-3 sevenler ve Resident Evil 4-5 sevenler. Bu iki güruh arasında artık yeni bir topluluğumuz var ki bu topluluk da kendi içinde ikiye ayrılıyor; Resident Evil 6'ya aşık olanlar, Resident Evil 6'dan tiksinenler. Kafanız mı karıştı? Merak etmeyin kafası karışan sadece siz değilsiniz. Capcom, söz sende canım.
Politika yapalım dedik, herkesi mutlu edelim istedik
Resident Evil 4'le birlikte yılların korku oyununun çehresini bir anda değiştirdi Capcom. Zombilerden yusuf yusuf kaçtığımız, attığımız her kurşunun hesabını yaptığımız oyunlar çoktan geride kaldı. Nemesis'ten ölümüne tırsmayan bir tane Resi sever gösterin bakalım? İşte o Evil kısımları yeni nesille birlikte çoktan tarih oldu. Sanırım artık kabul etmek gerekiyor bu gerçeği. Yeni neslin bazı istekleri var ve bu istekleri açık açık dile getirmekten çekinmiyorlar. Capcom da hem eski oyuncuların gönlünü alalım, hem de yeni tatlar arayan aksiyon meraklılarını mutlu edelim demiş, fakat ortaya arada kalmış bir oyun çıkarmış ne yazık ki (son zamanlarda incelediğim ne çok oyun için aynı tabiri kullandım).
Biri PC'nin gücü mü dedi, o da ne?
Resident Evil 6'da senaryo dörde bölünmüş durumda. Böylece seride daha önce hiç denenmemiş bir olay örgüsü ortaya konuluyor. Evil serisinin senaryoları genelde önceki oyunlara yapılan vurgular ve detaylarla, gizemi oyunların sonlarına doğru ortaya çıkan olaylarla örülüdür, fakat yine de klişedir. Altıncı oyunda da bu klişe değişmiyor. Fakat bu sefer karman çorman bir kurguyla dünyayı kurtarmaya çalışıyoruz. Sene 2013, Amerikan Başkanı A.B.D.'nin Umbrella şirketiyle olan ilişkilerini açıklayıp, Raccoon şehri felaketinden sorumlu olanları ayyuka vuracakken dünyaya yeni bir C-Virüs'ü hakim olmaya başlar. Farklı şehirlerde boy göstermeye başlayan bu virüs önceki virüslerden farklı olarak hakim olduğu vücudun katman katman büyümesine olanak verirken, zihinsel olarak tamamen yok olmaya sebep olmaz (size silahla ateş ediyor bu zombidaşlar, daha ne olsun). Neyse efenim, uzun klişenin kısası biz de bu dört ayrı senaryo boyunca, iç içe geçmiş olayları adeta bir Pulp Fiction, bir Jackie Brown tadında (yazar abartır) 30 saatten fazla oyun süresiyle oynama durumunda kalıyoruz.
Çarşıdan aldım bir tane eve geldim dört tane
İç içe geçmiş olaylar demiştik; yeni oyun dediğiniz vakit bu dört senaryo da önünüze seriliyor. Dilediğiniz sırayla oynayabilirsiniz. Ama kurgu olayı biraz fazla karıştığından biraz olsun kronolojik oynamak isteyenler için nette bir çok hangi sırayla oynamalıyım listesi mevcut. Leon Kennedy ve Helana Harper'ın ABD başkanına suikastten başlarına çorap örüldüğü ve yollarını küçük bir Amerikan şehrinde bulmaya çalıştıkları anlar ilk bölüm; Resi 5 kahramanı Chris Redfield'in ve emir eri Piers Nivans'ın Çin'e yapılan bio saldırıdaki maceraları ikinci bölüm, Jake Muller ve Sherry Birkin'in Doğu Avrupa'da paralı askerlerden ve mutantlardan kaçmaya çalışmaları da üçüncü bölüm olarak karşımıza çıkıyor. Bir de güzeller güzeli Ada Wong'u yönettiğimiz dördüncü bölüm var ki tadından yenmez. PS3 versiyonunda Campaign'i bitirmeden açılmayan Ada'nın senaryosu, PC'de doğrudan açık.
Dur bakayım Sherry şu sırtını bir kütleteyim senin, ov amma kulunç birikmiş yahu.
Dedim ya Capcom herkesi mutlu etmeye çabalamış diye. Leon'un senaryosunda daha karanlık fakat yine de aksiyona dayalı eski Resilere benzemeye çalışan bir yön varken, Chris'in senaryosu safkan bir aksiyon oyunu, önünüze geleni acımasızca vuruyorsunuz (zombilere acıyan bizden değildir). Jake'de ise biraz daha yumuşak, ama bol bol quick time eventle karşılacağınız, Uncharted vari bir taktik izlemişler. Fakat ne olursa olsun, tüm hikayelerde oyuna yoğun bir aksiyon hakim. Bulmaca mı? Lütfen ama, siz burayı gazete mi sandınız? Bulmaca dediğin eski macera oyunlarında bir de Pazar günü eklerinde olur (ben demiyorum, valla Capcom öyle diyor). Sizi Resi 6'da kucaklayacak onlarca Amerikan klişesi, sonsuz derecede patlama ve bol aksiyon sahnesi varken, bulmacaları kim neylesin.
Politika yapalım dedik, herkesi mutlu edelim istedik
Resident Evil 4'le birlikte yılların korku oyununun çehresini bir anda değiştirdi Capcom. Zombilerden yusuf yusuf kaçtığımız, attığımız her kurşunun hesabını yaptığımız oyunlar çoktan geride kaldı. Nemesis'ten ölümüne tırsmayan bir tane Resi sever gösterin bakalım? İşte o Evil kısımları yeni nesille birlikte çoktan tarih oldu. Sanırım artık kabul etmek gerekiyor bu gerçeği. Yeni neslin bazı istekleri var ve bu istekleri açık açık dile getirmekten çekinmiyorlar. Capcom da hem eski oyuncuların gönlünü alalım, hem de yeni tatlar arayan aksiyon meraklılarını mutlu edelim demiş, fakat ortaya arada kalmış bir oyun çıkarmış ne yazık ki (son zamanlarda incelediğim ne çok oyun için aynı tabiri kullandım).
Biri PC'nin gücü mü dedi, o da ne?
Resident Evil 6'da senaryo dörde bölünmüş durumda. Böylece seride daha önce hiç denenmemiş bir olay örgüsü ortaya konuluyor. Evil serisinin senaryoları genelde önceki oyunlara yapılan vurgular ve detaylarla, gizemi oyunların sonlarına doğru ortaya çıkan olaylarla örülüdür, fakat yine de klişedir. Altıncı oyunda da bu klişe değişmiyor. Fakat bu sefer karman çorman bir kurguyla dünyayı kurtarmaya çalışıyoruz. Sene 2013, Amerikan Başkanı A.B.D.'nin Umbrella şirketiyle olan ilişkilerini açıklayıp, Raccoon şehri felaketinden sorumlu olanları ayyuka vuracakken dünyaya yeni bir C-Virüs'ü hakim olmaya başlar. Farklı şehirlerde boy göstermeye başlayan bu virüs önceki virüslerden farklı olarak hakim olduğu vücudun katman katman büyümesine olanak verirken, zihinsel olarak tamamen yok olmaya sebep olmaz (size silahla ateş ediyor bu zombidaşlar, daha ne olsun). Neyse efenim, uzun klişenin kısası biz de bu dört ayrı senaryo boyunca, iç içe geçmiş olayları adeta bir Pulp Fiction, bir Jackie Brown tadında (yazar abartır) 30 saatten fazla oyun süresiyle oynama durumunda kalıyoruz.
Çarşıdan aldım bir tane eve geldim dört tane
İç içe geçmiş olaylar demiştik; yeni oyun dediğiniz vakit bu dört senaryo da önünüze seriliyor. Dilediğiniz sırayla oynayabilirsiniz. Ama kurgu olayı biraz fazla karıştığından biraz olsun kronolojik oynamak isteyenler için nette bir çok hangi sırayla oynamalıyım listesi mevcut. Leon Kennedy ve Helana Harper'ın ABD başkanına suikastten başlarına çorap örüldüğü ve yollarını küçük bir Amerikan şehrinde bulmaya çalıştıkları anlar ilk bölüm; Resi 5 kahramanı Chris Redfield'in ve emir eri Piers Nivans'ın Çin'e yapılan bio saldırıdaki maceraları ikinci bölüm, Jake Muller ve Sherry Birkin'in Doğu Avrupa'da paralı askerlerden ve mutantlardan kaçmaya çalışmaları da üçüncü bölüm olarak karşımıza çıkıyor. Bir de güzeller güzeli Ada Wong'u yönettiğimiz dördüncü bölüm var ki tadından yenmez. PS3 versiyonunda Campaign'i bitirmeden açılmayan Ada'nın senaryosu, PC'de doğrudan açık.
Dur bakayım Sherry şu sırtını bir kütleteyim senin, ov amma kulunç birikmiş yahu.
Dedim ya Capcom herkesi mutlu etmeye çabalamış diye. Leon'un senaryosunda daha karanlık fakat yine de aksiyona dayalı eski Resilere benzemeye çalışan bir yön varken, Chris'in senaryosu safkan bir aksiyon oyunu, önünüze geleni acımasızca vuruyorsunuz (zombilere acıyan bizden değildir). Jake'de ise biraz daha yumuşak, ama bol bol quick time eventle karşılacağınız, Uncharted vari bir taktik izlemişler. Fakat ne olursa olsun, tüm hikayelerde oyuna yoğun bir aksiyon hakim. Bulmaca mı? Lütfen ama, siz burayı gazete mi sandınız? Bulmaca dediğin eski macera oyunlarında bir de Pazar günü eklerinde olur (ben demiyorum, valla Capcom öyle diyor). Sizi Resi 6'da kucaklayacak onlarca Amerikan klişesi, sonsuz derecede patlama ve bol aksiyon sahnesi varken, bulmacaları kim neylesin.
