Sizlere Minnet ve Şükran Borçluyuz

C0M!S3R-eX

Uzman üye
14 Kas 2006
1,174
27
Kurtuluş Savaşı sırasında veya devletin kurulma aşamasında hizmet verenler gerçekten farklı insanlardı. Bu farklılığı, Başkomutan Gâzi Mustafa Kemal Atatürk’te elbette görüyoruz; fakat, o devrin küçük rütbeli askerlerinde de görmek mümkün. Sadece askerler değil, iş adamları, yazarlar, memurlar... Her biri, kesinlikle saygı uyandıracak kişiliklere sahiptiler. Sözgelimi o büyük insanlardan birisi de, sunucuların ustası Orhan BORAN’ın Babası Hikmet BORAN idi...



Tıbbiye öğrencisi Hikmet Boran 19 yaşındadır. İstanbul gençliğini temsilen Sivas Kongresi’ne katılır. Kongrede “manda ve himaye” isteyenlere öyle bir meydan okur ki, onun bu çıkışına Mustafa Kemal Paşa’nın kesin tavrı da eklenince, bir daha kimse “manda ve himaye” den söz edemez!



O ölüm kalım günlerinde, en sıradan insanlar bile, omuzlarında; yük ne söz, koca dağ taşıyorlardı. Her biri, yoksulluğa, olanaksızlığa meydan okuyor; korkuya ‘korku’ oluyorlardı. Ve onların her biri, ben deyim bir tümen, siz deyin bir ordu, idi!

Erdem ne ise, o idi onlar...
Kahramanlık ne ise o!
Ve onlar aramızdan çıkmıştı!

Gerek TRT’de, gerekse özel basında çalışırken o insanların öykülerini topluma ulaştırmak için, sorumluluk sahibi her gazeteci arkadaşım gibi özel uğraş verdim. 1985 yılında Ankara Radyosu’nda hazırladığım “İstiklâl Savaşı’nda Milletimiz” dizi program, o adı az bilinen kahramanları anlatır... (Bu program Radyo arşivine alınmıştı. Sanıyorum hâlâ durmaktadır) O programı yaparken, o insanları ve çocuklarını tanıdıkça, kimi zaman hüzünlendim, kimi zaman hayran kaldım; Erzurumlu Nafiz Bey’in kızıyla konuşurken olduğu gibi...

Erzurumlu Nafiz Bey!

Kim bu adam? Diyeceksiniz, biliyorum... Bu yiğit, aslen Erzurumlu ve fakat Kurtuluş Savaşı sırasında İstanbul’da yaşayan zengin bir tüccardır.



Kurtuluş Savaşı başladığında henüz kurulan ordumuzun uçağı yoktur. Nafiz bey bunu bilir. İstanbul’da İtalyanlarla görüşür ve kendi parasıyla iki uçak satın alır. Bu uçakları, Sakarya Savaşı öncesinde, parçalar halinde İnebolu’ya kadar getirir. İnebolu’dan Kemal Paşa’mıza çektiği telgrafta,
“İtalyanlardan satın aldığım uçağı Ankara’ya gönderiyorum. Bu uçaklarla düşmana ilk bombayı atan pilotumuza 500’er lira ayrıca armağanım var” der...

Cumhuriyetimiz kurulunca da, yıkık-dökük Ankara’yı imar işinde görev alarak müteahhitliğe başlar. Bugünkü Türk Hava Kurumu binası gibi yerler onun eseridir.

Sözünü ettiğim program için ön çalışma yaparken; Nafiz Beyle ilgili kaynakları karıştırdıkça, çocuklarının olduğunu öğrendim. Yaşayıp yaşamadıklarını bilmiyordum. Fakat, belki sağ olan vardır diye, çok yoğun bir araştırmaya girdim. En sonunda hayatta kalan tek kızının izini İstanbul, Kadıköy’de buldum. Röportaj yapmak için evinin yolunu tuttum. Oturduğu ev, kot altında, tek odalı, pencereleri alttan yolu zor gören, güneş almayan bir yerdi. Eve adımımı attığım andan beri içimi derin bir hüzün kapladı. Rutubet insanın yüzüne saldırıyordu. Hüzünlendim.


Kızı, 80 yaşlarında, gerçekten bir hanımefendiydi. Bana, babasının evinde Atatürk’ün kahve içtiği fincandan kahve ikram etti. Yoksulluğundan hiç söz etmeden sorularımı yanıtladı. Fakat ben, içinde bulunduğu durumu değiştirecek ve onun onurunu zedelemeyen bir öneri sunmaya kararlıydım. Yanından ayrılmadan önce kendisine, “Babanız Türk Ordusu’na zor günlerde hizmet etti. Bu ordu, sizin bu durumda olduğunuzu bilmiyor. İzin verin, ileteyim ve size en yakın askeri birlikten üç öğün yemek gelmesini, sağlamaya çalışayım” dedim. Bana verdiği yanıt şu oldu:
“Hayır! Babamın ordumuza ve devletimize yaptıklarının bir diyetini kabul edemem. Lütfen böyle bir çalışma yapmayınız!”

Yanından saygıyla ayrıldım... Yıkılarak ayrıldım!

Elbette, bu konuşmaları yayımlamadım. (O’na verdiğim sözü şu yazıyı yazana kadar tuttum.) Fakat, Erzurum’lu Nafiz Bey’in kızının Atatürk’le ilgili sözleri yayımlanınca Hava Kuvvetleri Komutanlığı’ndan tarihçi öğretmen Albay Ergüder Gediz beni aradı. Meğerse o da Hava Kuvvetleri’nin tarihini yazmakla görevliymiş. Fakat Erzurumlu Nafiz Bey’in ailesine yıllardır bir türlü ulaşamıyormuş. Benim program imdadına yetişmiş. Daha sonra, Hava Kuvvetleri, bu programdan dolayı TRT’ye adıma güzel bir yazı göndermişti..

Evet! O kahramanların çocukları aç da kalsalar, babalarının hatıralarına gölge düşürmekten çekiniyorlardı!

Öldüyse, Tanrı’nın rahmeti üzerine olsun!

Askerî sır!

Yine 80’li yıllarda, yaşayan gâzilerle ilgili bir program yapmaya heveslendim. Ankara Maltepe’de oturan Kurtuluş Savaşı’na Yedek Subay olarak katılmış 90 yaşlarında bir gâzimizle işe başladım. Gâzimiz, savaş safhalarını anlatırken,
“Batı Cephesi Komutanlığı’ndan bir emir geldi. Emir önemliydi” dedi. Ben “O emri hatırlıyor musunuz?” dedim. “Evet” dedi. Lütfen söyler misiniz efendim” deyince, bana dik dik bakıp “Askeri sırdır, söyleyemem!” demez mi? Ben, “efendim o emirler, Harp Tarihi Vesikaları biçiminde yayımlanıyor. Sonra aradan 65 yıl geçmiş; hiçbir sakıncası olmaz, lütfen söyleyiniz sizin sesinizden yayınlayalım” deyince de, o 90 yaşındaki Kurtuluş Savaşı’nın Yedek Subay’ı, belini doğrultu, yarı azarlar biçimde: “Delikanlı ısrar etme! Tabur Komutanımız bize, ölene kadar bunu kimseye söylemeyeceksiniz, dedi. Ben ölene kadar komutanımın emrine uyarım!”



Ve ben elini öpüp saygıyla yanından ayrıldım. Doğrusu moralim de bozulmuştu. Çünkü, bu programı yapamayacağımı anladım ve vazgeçtim. Birkaç yıl sonra 90 yaşında, hâlâ, komutanının 1922’de verdiği emrine uyan kahramanımız öldü. Böyle bir röportajdan haberli olan akrabaları Radyo’ya gelip, benden konuşma bandını istediler, ben de verdim.



Kurtuluş Savaşı’nın bırakınız muvazzafını, Yedek Subay askeri bile böyleydi!
Sizlere minnet ve şükran doluyuz.
Durağınız uçmak olsun!

Mevlüt Uluğtekin Yılmaz
 
Üst

Turkhackteam.org internet sitesi 5651 sayılı kanun’un 2. maddesinin 1. fıkrasının m) bendi ile aynı kanunun 5. maddesi kapsamında "Yer Sağlayıcı" konumundadır. İçerikler ön onay olmaksızın tamamen kullanıcılar tarafından oluşturulmaktadır. Turkhackteam.org; Yer sağlayıcı olarak, kullanıcılar tarafından oluşturulan içeriği ya da hukuka aykırı paylaşımı kontrol etmekle ya da araştırmakla yükümlü değildir. Türkhackteam saldırı timleri Türk sitelerine hiçbir zararlı faaliyette bulunmaz. Türkhackteam üyelerinin yaptığı bireysel hack faaliyetlerinden Türkhackteam sorumlu değildir. Sitelerinize Türkhackteam ismi kullanılarak hack faaliyetinde bulunulursa, site-sunucu erişim loglarından bu faaliyeti gerçekleştiren ip adresini tespit edip diğer kanıtlarla birlikte savcılığa suç duyurusunda bulununuz.